Kayıt Ol

Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 11- 2/2 | Seçimler ve Bedelleri | Final

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 9 | Kıyametin Bekçisi
« Yanıtla #90 : 16 Ağustos 2008, 22:37:14 »
Bilgisayara geçiyorum. :D Gecikme için kusura bakmayın dershanem başladı ve deli gibi çalıştırıyorlar bu da etkiliyor tabii. =)
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 10 | Korku
« Yanıtla #91 : 17 Ağustos 2008, 16:10:45 »
Bölüm 10
Korku

Sessizlik pek çok zaman kurtarıcı görevi görmüştü kitapçıda. Bazen insanlar biraz dinlenmek için kendilerini bu kitapçıya atar bir süre kitapları incelerlerdi, kimileriyse düşünmek için gelirdi kitapların arasına. Şöyle bir bakar ama görmezlerdi. Kimisi ise uzaklaşmak için gelirdi kitapçıya, biraz kafa dağıtmak, bir iki kitap almak belki de… Ama bugün sessizlik kitapçıyı huzura değil gerginliğe sürüklüyordu.

Edward kitapçıya döndüklerinden beri işte bu sessizlikle baş başaydı. Sinir bozucu, rahatsız edici sessizlikle… geldiğinden beri koltuğundan hiç kalkmamış, gözünü de telefondan ayırmamıştı. Loren’e güveniyordu ve kızın ona ne kadar ihtiyacı olabileceğini de hissediyordu. Rebecca uzaktan adamı izliyor, bir şeyler söyleyecek gibi oluyor ama sonra o da sessizliğe gömülüyordu. Ne yazık ki o, Loren’e Edward kadar güvenmiyordu. Ama Edward çok emindi, o telefon kısa bir süre içinde mutlaka çalacaktı.


Loren şimdi Richard’ın evinde, eski evinde, onun koltuğuna, eski koltuğuna, oturmuş çayını içiyordu. Richard korku dolu gözlerle onu izliyor, Loren’in sorusunu merak ediyordu ama belli ki Loren’in pek acelesi yoktu. Sanki bu anın tadını çıkarmaya çalışıyordu. Çiçek desenli fincandaki çaydan son yudumunu da aldıktan sonra fincanı yerine koydu ve yavaşça ayağa kalktı. Yüzünde bir gülümseme vardı.
“Evet Richard” dedi “Beklediğin an geldi, şimdi sıra bende”
Richard dikkatle onu süzerken birden kızın siyah cüppesi kızarmaya ve şekil değiştirmeye başladı. Omuzları açıldı ve kırmızı askılar omuzlarını sardı. Cüppesinin siyah geniş etekleri daraldı ve uzun, şık, kan kırmızısı bir elbiseye dönüştü. Kırmızı gözleriyle Richard’ın anlamaz suratına baktı ve kısa bir açıklama yaptı;
“Ah bu an için daha şık olmak istedim” dedi
Richard giderek sabırsızlanıyordu. Avuçları terlemişti ve artık soruyu duymak istiyordu. Loren’in gülümsemesi yavaşça yüzüne yayıldı;
“Seninle ilgili neyi merak ediyorum biliyor musun doktor?”
Richard şimdi koltukta oturuşunu düzeltti ve tüm dikkatini Loren’e verdi;
“İnsanlara korkuları konusunda yardım eden ünlü bir doktorun ne gibi bir şeyden, ne sebeple korkabileceğini merak ediyorum”
Richard bir süre anlamadı ve öylece Loren’e baktı, daha sonra yüzü bir rahatlama ifadesine büründü ve güldü;
“İşte bu çok komik küçük hanım” dedi gülüşünü hiç bozmadan “Çünkü ben hiçbir şeyden korkmam. Yani hastalarım gibi… Anlık korkuları saymıyorum elbette”
Loren yavaşça yüzünü astı ve kollarını karnının biraz üzerinde birbirine doladı;
“Bu çok yazık” dedi “Anlaşmamızda yalan söylemek yoktu Richard”
Adam itiraz etmek için ayağa kalktı ama Loren elini kaldırarak onu susturdu;
“Bak aklıma ne geldi” dedi, yüzü yeniden gülmeye başlamıştı “Seninle bir tahmin oyunu oynayalım. Ben senin korkunu tahmin etmeye çalışayım ne dersin?”
Richard hiçbir şey demedi, onun bir korkusu yoktu. Loren’in yüzü heyecanla ışıl ışıl parlamaya başlamıştı;
“Eveeet, bakalım… Ne olabilir acaba?”
Benimle küçük bir kedi yavrusuymuşum gibi oynuyor diye düşündü Richard.
“Biraz düşünelim… Ya da dur dur, klasik şeylerle başlayalım. Mesela böceklerden korkuyor olabilir misin acaba?”
Adam kaşlarını çatıp Loren’e baktı ama sonra bakışları yere çevrildi çünkü küçük çıtırtılar duymuştu. Yere bakınca binlerce böceğin ayaklarının altında, paçasına tırmanmaya çalıştıklarını gördü. Richard tiksintiyle onlardan kurtulmaya çalıştı.
“Ah hayır! Onlardan korkmuyorsun ama tiksindiğin su götürmen bir gerçek”
Loren’in bunları söylemesiyle böcekler bir anda yok oldu ama adam o hissi unutamıyordu. Yavaşça kollarını kaşıdı, Loren devam etti;
“Belki de karanlıktan korkuyorsundur?”
Oda birden bire karardı. Şimdi göz gözü görmüyordu ve karanlığın içinden garip sesler geliyordu. Richard kollarını birbirine doladı ve konuştu;
“Sanırım bunlar beni korkutmak için fazla çocuksu”
Ortam birden aydınlandı ve tekrar salona geri döndüler. Loren gülümseyerek adama bakıyordu;
“Peki ya ölüm Richard? O seni korkutuyor mu?”
Oda hıza soğumaya başladı, biraz sonra her yer buz kesmişti, tıpkı ölümün soğuk nefesi gibiydi… Richard yine dimdik duruyor ve korkmadığını göstermeye çalışıyor fakat soğuktan da biraz titriyordu. Ölümün o ince çizgisinin şu anda kendisine ne kadar yakın olduğunu biliyordu ama hayır, ondan korkmuyordu. Loren etkilenmiş bakışlarla adama baktı.
“Hayır bu da değil, değil mi? Ama yaklaştım sanki?”
Oda tekrar eski sıcaklığına döndü. Richard tepkisiz kalmayı sürdürüyordu ama odanın ısınmasıyla biraz olsun rahatlamıştı.
“Sen ölü insanlardan korkuyorsun Richard ya da dirilip sana hesap sorabileceklerden mi demeliyim?”
Richard gerildiğini hissetti, kaşlarını çatıp Loren’in ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu ki içeriden kapının açıldığını duydu. Dönüp bakmak için inanılmaz bir istek duyuyor ama göreceği şeyin ne olduğunu bilmediğinden kendini durduruyordu. Loren heyecanla kafasını yana yatırıp gelen kişiye baktı, heyecandan nefesi kesilecek gibiydi. Salona yaklaşan ayak sesleri giderek yükseliyordu. Richard tam dönüp bakacaktı ki ayak sesleri birden kesildi. Gelen kişi tam Richard’ın arkasında durmuştu, elini yavaşça ve zarafetle kaldırıp Richard’ın omzuna koydu. Richard başını hafifçe çevirip omzundaki ele baktığında bir anda tüm vücudu buz kesti. Yüzü bembeyaz olmuştu ve şimdi yine titriyordu ama bu sefer sebep soğuk değil korkuydu.

Omzunda duran el sadece kemikten oluşmuştu. Richard bir an kendisini öldüreceğini düşündü ama sonra elin değişmeye başladığını fark etti. Üzerinde yavaş yavaş damarlar, kaslar oluşuyordu ve en sonunda da bir deri hepsini örtmeye başlamıştı. İşlem tamamlandığında Richard omzunda güzel bir kadın eli olduğunu anladı.
“Sevgilim” dedi kadın, güzel ama bir o kadar da korkutucu, soğuk bir sesle “Beni neden durdurmadın?”


Bill heyecanla kemiğin ete ve ardından da sarışın, uzun saçlı, uzun boylu çok güzel bir kadına dönüşmesini seyretti. Değişim tamamlandığında dünya durmuştu sanki. Bill gözlerinin dolduğunu hissetti, genzi yanıyordu ve yutkunamıyordu. Olduğu yerde çakılı kalmıştı. Elini hafifçe kadına doğru uzattı ve boş odaya fısıldadı;
“Anne?”
Sonra birden elini indirdi ve gözündeki gözlükleri bir kenara fırlattı. Hızla ayağa kalktı ve babasının yanına doğru yürüdü.


Richard’ın yüzü korkuyla gerilmişti şimdi, bembeyaz ve ne diyeceğini bilemez bir suratla bakıyordu sadece;
“Alice?”
Kadın yavaşça kocasından ayrılıp biraz önce Loren’in oturduğu koltuğa oturdu.
“Neler olduğunu hatırlıyor musun Richard?” dedi Loren. Adam cevap veremeyecek haldeydi ama hatırlıyordu. Gözleri dolmuştu, karısını çok seviyordu ve çok özlemişti ama olanlar…
“Pekala ben konuşayım o zaman. Bill doğduktan iki yıl sonraydı, karın yeniden hamile kalmıştı. İkiniz de çok heyecanlıydınız ama üç aylıkken çocuğu düşürdü, bunlar doğru değil mi Richard?”
Adam biraz olsun kendini toparlamaya çalışıyordu;
“Kes şunu”
“Ama onunla hiç ilgilenmiyordun değil mi? Yani tabii heyecanlıydın ama işlerin vardı. Başarılı bir doktordun ama bu sana yetmiyordu. Daha fazlasını istedin ve tüm vaktini şu rüya zımbırtısı için harcadın. Karının ne kadar kötü bir durumda olduğunu fark etmedin bile değil mi? O mükemmel doktor karısının akıl sağlığının yavaş yavaş bozulduğunu ve kendini derin bir psikolojik rahatsızlığa ittiğini anlayamadı değil mi?”
“Sana kes dedim!”
“Tam buradaydı değil mi Richard, tam burada”
Loren susup Alice’e döndü, kadının elinde küçük bir silah vardı. Alice silahı yavaşça ağzına götürdü;
“Onu durdurmadın değil mi Richard?”
Adam donup kalmıştı, sonra bir anda hızla bir rüyadan uyanır gibi irkildi ve Alice’e doğru koşmaya başladı;
“Yap—“
“Görüşürüz sevgilim”
Richard yetişemeden Alice tetiği çekti, bir anda her yer kan oldu, Richard sıkıca karısına sarıldı ve aynı şeyi iki kez yaşamanın verdiği şok ve üzüntüyle dizlerinin üzerine çöktü.
“Baba?”
Adam kafasını kaldırdı, karısının cesedi çoktan gitmişti ve etrafta tek damla kan yoktu. Salonun girişinde ise Bill duruyordu;
“Neymiş şu annemden korkmanın sebebi?”
Loren gülümsedi;
“Çok şanslısın Richard, ona daha önce anlatmamıştın bu sefer de kaçırdı”
Richard dönüp Loren’e bakınca elbisesinin değişip beyaz olduğunu gördü, sanki karısının döktüğü tüm kan o elbisede toplanmıştı da, o gidince elbise de asıl rengine, beyaza bürünmüştü.

Bill sabırsızlıkla kapının önünde duruyor neler olduğunu anlamak istiyordu. Kaşlarını çatmış babasından bir açıklama bekliyordu.
“Bak ne diyeceğim Richard. Eğer elmastan vazgeçip, Bill’i alıp bu evden çıkarsan dünyaya döneceksin ve ben de Bill’in soru sormasını engelleyeceğim”
Richard ellerini yumruk yapmış, başını da yine öne eğmişti. Bir süre hiçbir şey söylemedi ama sonra başını kaldırdığında Loren adamda o deli bakışları gördü. Aynı zamanda gözleri kin ve nefret doluydu;
“Sen!” dedi “Bunları elmastan vazgeçmem için sen yaptın! O da gerçek değil, değil mi?” şimdi Bill’i işaret ediyordu. Bill bir şey söyleyecek oldu ama adam daha sözünü bitirmemişti;
“Elmastan vazgeçeyim, bırakıp gideyim diye yapıyorsun ama o elmas oyunun sonunda benim olacak! Asla asla pes etmeyeceğim! Ve sen! Sen pişman olacaksın!”
Bill babasının bu hırsı karşısında şok olmuş, ağzını dahi açamıyordu. Lorense kollarını yine birbirine dolamıştı;
“Sana bir şeyler anlatmaya çalıştım, tamam biraz ağır bir yolla ama ancak bu şekilde anlayabileceğini düşünmüştüm. Hırsının seni daha önce ne duruma getirdiğini gösterdim sana ama sen bunu anlayamayacak, göremeyecek kadar kör ve kalın kafalının tekisin Richard! Beni buna sen zorladın. Sana kaçıp gitmen ve bir daha da dönmemen için son bir teklif sunacağım ama eğer yanlış seçim yaparsan bunun geri dönüşü olmayacak Richard, buna emin ol”
Richard ayakta, ellerini yumruk yapmış Loren’e bakıyordu. Bill donup kalmış, kafası karmakarışık halde onları izliyordu. Babasının kolundan tutup çekmek ve götürmek istiyordu ama adamın ona karşı koymasından hatta belki de kendi oğlunu öldürecek duruma getirmesinden korkuyordu, onu sadece Loren’in ikna edebileceğini düşündü. Gergin bir sessizlik odayı kapladı. İki adam da tüm dikkatleriyle Loren’e bakıyor ve teklifi, son teklifi, merakla bekliyordu.


Ida tüm bu olanları uzaktan, çok uzaktan, izlerken artık doğru anın geldiğine karar verdi. Dünyaya gitme zamanı gelmişti. Yüzü korkuyla kararmış, endişeyle kırışmıştı. Hem kendi, hem de Richard için… Hikaye onun için burada sonlanacaktı ve asıl sonu göremeyecekti. Derin bir nefes aldı ve karanlığa fısıldadı;
“Yine de…” biraz bekledi “Bu hikayenin sonu her zamankinden de yakın gözüküyor”
Yavaşça arkasını döndü ve karanlıkta kayboldu.
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 10 | Korku
« Yanıtla #92 : 17 Ağustos 2008, 16:29:16 »
Alıntı
“Peki ya ölüm Richard? O seni korkutuyor mu?”

Dostum, çok vurucu bir bölümdü. Kesinlikle gerçek bir kitap okuyormuş gibi hissettim ve hatta belki Stephen King'den bir hikaye...

Umarım yayın aralığın bu kadar uzun olmaya devam etmez, eline sağlık. o/

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 10 | Korku
« Yanıtla #93 : 17 Ağustos 2008, 16:44:35 »
Teşekkür ederim giderek daha iyi oldu hikaye sanki. =) Bu kadar uzun olmasının sebebi dershanemdi. =) Başladı ve hafta içi hergün 9 dan 4.30'a kadar doğal olarak tüm yaratıcılığı öldürüyor. :D :P
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Lucilla Clarté

  • ****
  • 935
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 10 | Korku
« Yanıtla #94 : 17 Ağustos 2008, 16:48:16 »
Teşekkür ederim giderek daha iyi oldu hikaye sanki. =) Bu kadar uzun olmasının sebebi dershanemdi. =) Başladı ve hafta içi hergün 9 dan 4.30'a kadar doğal olarak tüm yaratıcılığı öldürüyor. :D :P

Eah yorar tabi. :P Ama hikayenin akıcılığından hiç bişe alamamış emin ol. Gerçekten çok iyi gidiyosun ya, ilk bölümü hatırlıyorum da nerden nereye geldik.. Devam Loren (;

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 10 | Korku
« Yanıtla #95 : 17 Ağustos 2008, 16:50:35 »
Evet hikaye oldukça ilerledi. =) Ya aslında daha hikayenin başından bunların hepsini planlamıştım ama yazdıkça tabii aradaki boşluklar da doldu. Yani hikayenin en başta konu olarak buraya geleceği belliydi ama anlatım giderek gelişti. =) Yani ben öyle düşünüyorum en azından. =)
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Elizabeth~

  • **
  • 272
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 10 | Korku
« Yanıtla #96 : 19 Ağustos 2008, 18:21:53 »
Yorumu geç yazdığım için üzgünüm öncelikle (= Tahminimin tutmasına sevindim ne yalan söliyim ;D Richard'ımız hırsları uğruna eşini kaybetmiş , bu şekilde giderse maddi olarak olmasada Bill'i de kaybedebilir bence. Yeni bölümde Bill-Loren arasındaki olaylar daha ilerlesin,more romantizmm! ;D Son bölümü -bölümleri de merakla bekliyorum.Arayı çok uzatma nolur :D

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 10 | Korku
« Yanıtla #97 : 19 Ağustos 2008, 18:28:51 »
Ehehe teşekkürler, gelecek cumartesi koymayı düşünüyorum, belki pazar. Hımm evet öyle tahminler geldi, mesela Weli tahminler yaptı. Dedi ki Bill ve Loren sonunda evlenirler dedi, tehlike kalktığı için Muhafız Loren'in yaşlanmasını normal hale getirir dedi (demiştin değil mi? :D ) ve daha bir sürü şey söyledi. :D Evet bir romantizm isteği var gerçekten okuyucuda :D bakalım Weliye ipucu vermedim ne olacağı konusunda, sonunu biliyorum neler olacağını da ama sürpriz olsun sadece yapılan tahminleri yazmak istedim. Bu arada 11. bölüm ya son bölüm olacak ya da sondan bir önceki bölüm. Eğer son bölüm olursa kısa kısa iki parça halinde yayınlayacağım. Bölüm 11 1/2, Bölüm 11 2/2 şeklinde olacak (Tabii bendeki orjinalinde ve kendim için yaptıracağım baskıda tek bölüm olacak). Bunu yapmamın sebebi tadının daha bi' damağınızda kalması. =)
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 11- 1/2 | Seçimler ve Bedelleri
« Yanıtla #98 : 24 Ağustos 2008, 19:11:59 »
Daha önce de söylediğim gibi 11. bölümü iki bölüm halinde yollayacağım ve 11. bölüm son bölüm olacak. İşte ilk kısmı;

Bölüm 11
Seçimler ve Bedelleri
Richard bu küçük evi severek almıştı. Daha dün gibi hatırlıyordu. Alice ile yeni evlenmişlerdi ve Richard güzel karısına hoş bir sürpriz yapmak istemişti. Evi önceden almış ve eşyaları yerleştirmişti, evlendikleri gece Alice’in gözlerini bağlayıp evin küçük bahçesine getirmişti ve ufak sürprizini yapmıştı. Alice eve ilk görüşte tutulmuştu resmen ve ilk günden beri de en çok evin şirin salonunu sevmişti. Ona huzur ve mutluluk getirdiğini söylerdi hep. Kendini öldürmek için de yine burayı seçmişti, huzura ve mutluluğa kavuşmak adına, onun için, buradan daha iyi bir yer olabilir miydi? O günden sonra Richard her şeyi toplayıp, bir daha dönmemek üzere, evi terk etti. Bugünse yine eski evinde, o huzur dolu salonunda, zihninin son aklı başında hücrelerini kaybetmiş bir halde bekliyordu. Zaten artık salona huzur değil gerginlik hakimdi. Richard deli bakışlarla Loren’i süzüyor Bill ise biraz korkmuş, biraz çaresiz bekliyordu. Sessizliği bozan Loren oldu;
“Sanırım artık buraya ihtiyacımız kalmadı”
Etraf yavaş yavaş değişti. Richard’ın beğenip aldığı, kendi elleriyle yerleştirdiği eşyalar hızla eskimeye ve kırılmaya başladı, en sonunda da yok oldular. Duvarları kaplayan boya yavaş yavaş kabarıp dökülmeye başladı ve en sonunda ev bir döküntü haline gelince yok oldu. Richard, Bill ve Loren şimdi yine tanıdık bir yerdeydiler, elmasın bulunduğu odada birbirlerine bakıyorlardı. Richard’ın biraz uzağında Bill duruyordu, tam karşısında Loren vardı ve Loren’in gerisinde de ışıl ışıl parıldayan elmas… Richard şimdi saplantı bir halde titriyordu. Oldukça korkutucu bir o kadar da zayıf görünüyordu.
“Sana yapacağım tekliften korkmuyor musun Richard?”
Adam korkunç bir kahkaha attı, bir gözü seğirmeye başlamıştı;
“Korkmak? Asla! Özellikle de evrenin tüm sırlarına kavuşmak üzereyken?”
Loren inanamaz bakışlarla Richard’a bakıyordu;
“Sen gerçekten de bu kadar bilgiyi o zayıf insan bedeninle kaldırabileceğine inanıyor musun? Bir insan için bunların çok fazla olduğu aklına gelmiyor mu?”
Richard sinsi bakışlarla Loren’i süzüyordu;
“Beni kandıramazsın, teklifini yap ve oyun burada bitsin!”
Loren hüzünle başını iki yana salladı. Mantıklı düşünmekten çok uzak bir insan olmuştu Richard;
“Pekala Richard ama iyi düşünmeni istiyordum. Şimdi kulaklarını aç ve beni dinle”

Edward hala yerinden biraz olsun kıpırdamamış, müthiş bir kararlılıkla telefona bakmayı sürdürüyordu. Her an çalabilirdi buna emindi. Rebecca üzgün ve kaçamak bakışlarla adamı süzerken kapıya ilerledi ve açık yazısını tersine çevirdi. Sonra tekrar Edward’ın yanına döndü ve kısık sesle;
“İçeriyi düzenliyor olacağım, bir haber gelirse bana da seslen olur mu?”
Adam belli belirsiz başını salladı. Yorgun gözleri kapanmak istiyor ama Edward buna engel oluyordu. Rebecca ona artık kahrolası telefonun başından kalkıp evine gitmesini ve zıbarıp yatmasını söylemek için ağzını açtı ama sonra vazgeçip sinirle içeri geçti. O çıkarken Edward yaşlı elleriyle yorgun gözlerini ovuşturuyordu. Rebecca içeri geçtikten bir ya da iki dakika sonra kitapçının kapısı açıldı ve içeri biri girdi. Edward başını kaldırmaya zahmet bile etmeyerek yabancıya seslendi;
“Kapalıyız”
Yabancı hiç istifini bozmadan cevapladı;
“Biliyorum”

Richard şimdi tüm ilgisini, toplayabildiği tüm ilgisini, Loren’e vermişti. Gözleri heyecanla parlıyordu, sürekli terliyordu ve kaçamak bakışlarla elması süzüyordu.
“Sana yapacağım teklif oldukça tehlikeli ve sonuçlarını düşünerek hareket etmeli—“
Richard sanırsızlıkla onun sözünü kesti;
“Kes! Teklifin nedir?”
Loren gözlerini kızgınlıkla kıstı, sanki şimdi daha kırmızıydılar.
“Elması alabilirsin Richard ama elbet bir bedeli olacaktır.” Biraz bekledi sözleri etkili olsun istiyordu;
“Elmasa karşı oğlunun ruhunu isterim Richard ve onun ruhunu ölüm nehrine yollayarak sonsuza kadar acı çekmesini sağlarım. Şimdi tüm bilgeliğin somut hali olan elmas mı yoksa hayatta kalan son yakının, öz oğlun mu?”
Bill vücudunun buz kestiğini fark etti. Konuşmak, itiraz etmek hatta biraz önce uyanıp kaçmak istedi ama öylece kalmıştı orada. Babasının delice bakışları ona döndü, adam sırıtıyordu. Bill korkunun tüm vücudunu kapladığını düşündü. Onu seçmeyecekti, kendi öz babası onu seçmeyecekti.

Richard önce Bill’e sonra da ışıl ışıl parlayan elmasa baktı. Elmas büyüleyici bir cazibeyle onu kendine çekiyordu. Richard delice bir gülümsemeyle Loren’e döndü;
“Elması seçiyorum”
Loren önce Bill’e sonra Richard’a baktı.
“Madem öyle… Bunu sen istedin Richard, sakın unutma”
Sağ elini Bill’e doğru uzattı ve havada bir şey tutmuş gibi tutup çekti. Bill büyük bir acının tüm bedenini yakıp kavurduğunu hissetti. Kulakları delen bir çığlıkla bağırmaya başladı. Yaşadığı acı ve hayal kırıklığının etkisiyle yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Bunun bir an önce olup bitmesini diledi, babasından çok uzakta olmayı diledi, ne kadar acı çekeceği umurunda değildi ve babasını asla affetmeyecekti. Ruhu yavaşça bedeninden ayrıldı ve onu terk etti, havada bir an asılı kaldıktan sonra da yok oldu. Bill’in bedeni boş bir çuval gibi yere düştü. Loren bir süre sessiz kaldıktan sonra Richard’a döndü, teslim olmuş ama kendinden emin bir sesle konuştu;
“Elmas senin Richard”
Loren’in yüzü oldukça asıktı, adam hızla onu geçti ve elmasa yöneldi. Baştan aşağı terliyordu, elmas onundu, tüm bilgelik onundu. Artık eşsiz ve mükemmel bir insan olacaktı. Tanrım! Ne kadar güzel parlıyordu. İşte sonunda her şeyin sonu gelmişti. Oyun bitmişti ve kazanan Richard olmuştu…
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Lucilla Clarté

  • ****
  • 935
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 11- 1/2 | Seçimler ve Bedelleri
« Yanıtla #99 : 24 Ağustos 2008, 22:13:13 »
Bu ne elmas hırsıdır ki oğlunun ruhuna eşit olmuş <.< Loren şimdi napıcak çok merak ediyorum. =/ Neyse bakalım inşallah ikinci kısım da hemen gelir. :üü

Çevrimdışı Elizabeth~

  • **
  • 272
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 11- 1/2 | Seçimler ve Bedelleri
« Yanıtla #100 : 24 Ağustos 2008, 22:14:31 »
Richard'ın bir planı olmalı,mesela öyle birşey yapmalı ki elmas yok olmalı,Loren' de o da elması elde edememeli.Elmas için oğlunun acı çekmesine izin verebileceğine inanmıyorum ya da inanmak istemiyorum :) Ya da kendini de elmasla birlikte yok etsin,Bill geri dönsün. Hikayenin sonunda da bizim Loren'imiz uyansın,Bill'e bişey olmamış olsun tabi,Bill geri dönsün.Loren uyansın,çevresine mahmur gözlerle baksın,Bill'i görsün,ona sarılsın falan.Bu hikaye böyle mutlu sonla bitsin(=

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 11- 1/2 | Seçimler ve Bedelleri
« Yanıtla #101 : 24 Ağustos 2008, 22:21:24 »
Ehehe valla ikinci kısmıda birinciyi yazarken yazdım, çoktan bitti bilgisayara geçildi falan. :D Yani son belli, aslında en başından belliydi ama yeni yazdım diyelim. =)

Richard olayına gelince, sık sık belirttim yazıda aslında ama bir kez de buradan söyleyeyim Richard artık akıl sağlığı düzgün bir insan değil, bir deli ve olay elmas hırsı değil, bilgelik ve güç hırsı. Amacı tüm sırlara erişip dünyaya hükmetmek bile olabilir. Ayrıca daha önce karısının ölümüne göz yummuş biri için çok da zor bir karar olmadı bence. :D Bir de aslında tahminlere pek cevap vermiyorum o yüzden şu elmasın yok edilmesi teorisi bir kenarda dursun hikaye tamamen bitince onunla ilgili bir açıklama yapayım. =) Ama hatırlatın. :D
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 11- 2/2 | Seçimler ve Bedelleri
« Yanıtla #102 : 29 Ağustos 2008, 15:38:27 »
Bölüm 11
Seçimler ve Bedelleri
İkinci Kısım

Edward bir anda donup kaldı, içeri giren yabancının sesi donuktu ve ölümcül bir soğukluğa sahipti. Yabancı içeri girer girmez ölümün keskin kokusu tüm kitapçıyı sarıp sarmaladı. Edward korkuyla kafasını yabancıya doğru kaldırdı ve göz bebekleri bir anda büyüdü. Siyah cüppeli, aksayarak yürüyen ve siyah uzun saçları, görünmeyen yüzüyle ona yaklaşan kişinin ölümün kendisinden başkası olamayacağını düşündü. Demek buraya kadardı, her şey bitmişti. Aksak adımlarla ona yaklaşan yabancı masanın yanına geldiğinde bir elini Edward’a doğru uzattı. Edward gözlerini kapatmış kısık sesle sayıklıyordu;
“Şimdi olmaz, şimdi olmaz, lütfen”
Hiçbir şey olmayınca yavaşça gözlerini açtı ve uzatılan elin etten ve deriden yoksun olduğunu gördü. İşaret ve orta parmağı arasına kırmızı bir kart sıkıştırmış Edward’a uzatıyordu. Edward şaşkınlıkla karşısındaki yabancıya bakıyordu. Ölüm ona bir kart mı uzatıyordu?
“Ne bu? Öbür tarafa tek yönlü bilet mi? Gidişim olsun dönüşüm olmasın diye mi?”
Yabancı diğer eliyle yüzünü örten cüppesini geri itti ve altından yüzünün sadece yarısı duran gerisi kemik olan bir kız çıktı. Edward derin bir nefes aldı, ölümle dalga geçmemeliydi ama hayatının son anlarını yaşıyordu değil mi?
“Ölümün bir kadın olduğu aklıma gelmişti!”
Yabancı yüzünü, yüzünden kalanları, sabırsızlıkla buruşturdu;
“Canını almaya gelmedim geri zekâlı, istesem şimdiye kadar çoktan yapmıştım. Şimdi al şunu!”
Kızın yüzünde kalan et parçaları hızla ayrışmaya ve kopup düşmeye başlamıştı. Düşen parçalar ince kum tanelerine ayrılıyordu, Edward kızın fazla zamanı olmadığını düşündü ve hemen kartı aldı. Üzerinde siyah harflerle Lorenden yazıyordu. Kartın arkasını çevirdi ama boştu. Kafasını tekrar kıza çevirdiğinde artık yüzünde bir iki kas parçası kalmıştı. Kızın boş göz çukurlarına baktı ve;
“Ama bu boş” dedi. Kız korkutucu ve içten gelen bir sesle;
“Bekle” dedi. Edward tekrar ilgisini karta çevirdi. Bu çok zor olmuştu çünkü kız son kas parçalarını da kaybetmişti. Kartın üzerindeki yazı yavaş yavaş silindi ve yine siyah harflerle yeni bir yazı oluştu;
Bana güven.
Edward derin bir nefes aldı, neler oluyordu? Yazı tekrar silindi ve siyah harfler bir adres yazmaya başladı. Yabancı son bir güçle;
“Git” dedi ve tamamen parçalanarak kum yığınına dönüştü. Edward elinde kartla büyülenmişçesine ayağa kalkarken Rebecca içeri girdi. Önce Edward’a sonra da kum yığınına baktı şaşkınlıkla;
“Ne oldu burada?!” dedi
Edward yavaşça kapıya yaklaşırken donuk bir sesle konuştu;
“Sen burayı temizle, benim biraz işim var” dedi ve kadının bir şey söylemesine fırsat vermeden dışarı çıktı.


Richard elmasın yanındaydı şimdi. Elini uzatsa ona dokunabilirdi. Öyle saf öyle güzeldi ki! Saniyeler sonra bu güzellik, evrenin tüm sırlarını onunla paylaşacaktı. Richard tam elini kaldıracakken Loren konuştu;
“Kitabımı okumuş muydun Richard?”
Adam gözlerini bir saniye olsun elmastan ayırmadan cevapladı;
“Evet, neden?”
Loren’in beyaz elbisesi hızla karardı ve siyah cüppeye geri döndü. Loren yavaşça cüppenin kukuletasıyla yüzünü örttü. Elmasın karanlık muhafızı cüppesinden uzun bir kılıç çıkarttı ve Richard’ın sırtından sapladığı kılıcı göğsünden çıkana kadar itti. Richard’ın göz bebekleri korkuyla büyüdü, bir anlık yanma hissi tüm bedenini kapladı ve sonra acı yok oldu. Loren kılıç görevini tamamladığında onu nazik bir hakaretle geri çekti ve Richard’ın düşen bedeninin yanına bıraktı.
“Hiç” dedi kayıtsızca “Ama bence daha dikkatli okumalıydın”
Richard gözlerini Loren’e çevirirken öksürdü ve ağzından çıkan kan zaten oldukça kirlenmiş olan kılıcı biraz daha kırmızıya boyadı. İki siyah cüppeli şimdi onların yanına yaklaşıyordu. Loren sağ elini Richard’a uzattı ve ruhunun bedenini terk etmesini sağladı. Gelen iki kişi görünmez zincirlerle Richard’ın ruhunu yakaladı ve Loren’e döndüler;
“Onu ölüm nehrine götürün” dedi Loren “Her gün karısının intiharını ve oğlunun ölümünü tekrar tekrar yaşasın ve her günün sonunla inanılmaz acılar çekmesini sağlayın” biraz duraksadı ve ekledi “Sonsuza kadar”
Siyah cüppeliler Richard’ı alıp gözden kayboldular. Loren ağır adımlarla Bill’in yanına gitti ve genç adamın ölü bedeninin üzerine eğildi. Bill gözleri kapalı öylece yatıyordu. Loren yavaşça onun kulağına fısıldadı;
“Böyle olsun istemezdim…” ve Bill’in dudaklarına bir öpücük kondurdu.


Loren soluk soluğa gözlerini açtı ve beyaz ışığın gözlerinden beynine kadar ulaşmasının verdiği acıyla tekrar kapattı. Kalbi deli gibi çarpıyor ve öten makineler de bunu onaylıyordu. Önce nerede olduğunu anlayamadı, tekrar gözlerini açtı ve odanın delici beyazlığına biraz olsun alışan gözleri ona Richard’ın onu uyuttu odada olduğunu hatırlattı. Loren ayağa kalkmaya çabalarken onu bağlı tutan her şey yavaşça çözüldü. Yatakta doğruldu ve yavaşça zemine indi. Zemine inmesiyle yere düşmesi bir oldu. Ne kadardır uyuyordu bilmiyordu ama ayaklarının ona itaat etmemesine neden olacak kadar çok uyuduğu kesindi. Ne yapacağını bilemez halde çıkışa doğru sürünmeye başladı, bir yandan da ayaklarını hareket ettirmeye çalışıyordu ve bu çok acı veriyordu. Başı çok ağrıyordu ve oldukça sersemlemişti. Yavaşça odadan çıktı ve Richard’la Bill’in olduğu bölüme girdi. Richard’dan sızan kanlar kırmızı bir halı gibi yeri kaplamıştı. Loren tekrar ayağa kalkmaya çalıştı ama beceremedi. Kanların içinde sürünerek bilgisayarların olduğu masaya ulaştı ve masanın yardımıyla ayağa kalktı. Dehşet içinde Richard’la Bill’e baktı. İkisi de ölmüştü, Loren neler olduğunu hatırlamaya çalıştı, bazı görüntüler vardı ama her şey çok karışıktı. Hemen buradan çıkıp gitmek istiyordu. Tam çıkacakken neden sonra bilgisayarlara yöneldi ve kayıtlı her şeyi aldı. Masaya tutuna tutuna ilerledi ve masayı bırakıp bir iki adım attığında yeniden yere düştü. Tekrar kendini toparladı ve aksak adımlarla odayı terk etti. Yukarı çıktığında üzeri kanla kaplanmıştı ve üzerinden damlayan kanlarla arkasında izler bırakarak dışarı çıktı. Başı dönüyor ve yürümekte zorlanıyordu. Etraf karamıştı, bahçenin çıkışına geldiğinde kapıyı nasıl açacağını düşünüyordu, bu karanlıkta her hangi bir düğme görmek zordu. Tam pes edecekken kapı kendiliğinden açıldı ve Loren evi terk etti. Tam o anda gözlerini yakan bir ışık Loren’in yüzüne vurdu. Eski püskü bir araba uzunlarını yakmış hızla ona yaklaşıyordu. Araba fren yaparak durdu ve içinden yaşlı, telaşlı bir adam indi. Loren dizlerinin üzerine çökerken yaşlı adamın konuştuğunu, belli belirsiz, duydu;
“Ah kızım, sen ne yaptın?”
Güçsüz bir halde fısıldadı
“Edward?” ve her şey bir anda karardı.


Yaklaşık bir hafta sonra Loren kendini toparlamış ve Ruxlow ailesi ile ilgili tek bir haber bile çıkmamıştı. Edward ona hiçbir soru sormadı, bilmek isteyip istemediğinden de emin değildi zaten. Eve döndükten sonra Loren kayıtları izlemek istemişti ama hepsi kanla öyle kirlenmişlerdi ki, işe yaramazlardı. Loren zorlu geçen bir haftadan sonra sorgulamamaya karar verdi. Yavaş yavaş kendini toparladı ve daha önce verdiği sözü yerine getirmek için gazeteyi arayıp röportaj günü için seçim yaptı. Röportajın yapılacağı yere gittiğinde Joe Kimbell onu, sinir bozucu gözlükleri ve hastalıklı zayıf yüzüyle bekliyordu. Yaklaşık bir saatlik röportajdan ve bol bol gözlük düzeltmeden sonra Joe başından beri sormak istediği soruyu sordu;
“Peki Altın Elmas’ın devamı olacak mı?”
Loren gülümsedi;
“Neden olmasın?” dedi “Anlatacak çok şeyim var”
O bunları sözlerken karanlık bir köşede tanıdık bir yüz onu izliyor, merak ve hayranlıkla kızın yüzüne bakıyordu. Acaba yanına gitme cesaretini kendinde ne zaman bulacaktı…


2 Yıl Sonra

Loren kitapçıdan çıkarken seslendi;
“Pastayı ve mumları alıp geliyorum Edward”
Doğum gününü kutlamak için en uygun yerin kitapçı olduğuna karar vermişti ve çıkıp pasta alacaktı.
“Geç kalma! Ve Çikolatalı olsun!”
Loren gülümsedi ve kitapçıdan çıktı. Hızlı adımlarla ilerlerken çiçek dağıtımında görevli çocuklardan biri onu durdurdu.
“Affedersiniz. Siz Loren Summers’sınız değil mi?”
Loren şaşkın bir şekilde cevap verdi;
“Evet benim”
Çocuk ona kırmızı bir gül uzattı;
“Bu sizin efendim, şurayı imzalar mısınız?”
Loren dalgın dalgın çocuğun uzattığı kâğıdı imzalarken gülün kimden geldiğini merak etti. Büyük ihtimalle bir hayranının ona doğum günü hediyesiydi.
“Bunu kim yolladı öğrenebilir miyim?”
Çocuk sırıttı
“Üzgünüm efendim açıklanmamasını özellikle tembihledi ama bir kart yolladı, buyurun”
Çocuk kartı Loren’e uzattı ve hızlı adımlarla uzaklaştı. Loren yavaşça kartın üzerindeki yazıyı okudu;
Hayaller ve Kâbuslar
Bir heyecan dalgası tüm bedenini sardı, kalbi deli gibi çapıyordu. Kafasını kaldırıp hızla etrafına baktı ama kimseyi göremedi. Neden sonra üzerindeki yazıyı tekrar okudu
Hayaller ve Kâbuslar
Yavaşça kartın arkasını çevirdi ve orada da bir yazı olduğunu gördü
Sence bu kez hangisi?
Loren gülümsedi, içinde bir mutluluk katlanarak büyümüştü. Bill’in buralarda bir yerde onu izliyor olduğundan emindi, sorgulamadı. “Bilmem” dercesine omuz silkti ve gülü koklayarak ilerlemeye devam etti.

Çok uzaklardan bunları izleyen elmasın muhafızı ise üzgün bir şekilde başını iki yana salladı. Kız asla bir insan olamayacaktı ama insani zayıflıklara ve duygulara sahipti. Buna karşın insanlığın sonu giderek yaklaşıyordu, tam zamanını bilemiyordu ama tahmin ettiğinden çok daha yakın bir zamanda son gelecekti ve o zaman kız insani duygularıyla savaşmak zorunda kalacaktı. Son her zamankinden daha yakın ve daha yıkıcı gözüküyordu şimdi.


Ninsu Kahraman
24.08.08

Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Tatilde olmam nedeniyle biraz geç okudum Ninsucum, kusura bakma. :) Hep derim, gene diyorum. Miss King'sin sen. :P Başlamak bir cesarettir, bitirebilmekse daha büyük bir cesarettir. Ve sen bunu en kusursuz şekilde yapmışsın. Zevkle okudum, açık ucu sana 2. bir hikaye için çok çeşitli fırsatlar sağlıyor. Bunları kullanman en büyük temennim, eline sağlık. :)

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Saol Onur'cum =) sonuna kadar okuduğun için de teşekkür ederim. =) Ama bu hikayenin ucunu özellikle açık bıraktım okuyucu tamamlasın diye yoksa her şey yine kafamda ikinci sonu da biliyorum yani :D
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."