Kayıt Ol

Eski Türkçe

Çevrimdışı Han Solo

  • **
  • 99
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #15 : 23 Ağustos 2008, 21:23:08 »
Açıkçası TDK ve pek çok Öz Türkçeci yazarlar özgün Türkçe sözcükler kullanıyorlar ve bu sözcüklerin kullanımlarını yaygınlaştırmak istiyorlar ama gençlik, o sözcükleri gülünç buluyor, o sözcükleri kabullenmek istemiyor. Her girişim böyle sonuçlanmıştır. Kararlı olmak lazım elbette; ama gençlik de bu sözcükleri kullanmamakta kararlı!

Ekran yerine "Görüntülük" sözcüğünü kullanmak nedense mantıksız geliyor birilerine. Bu yüzden o konuyu daha fazla deşmeyelim.

Osmanlıca ayrı bir zenginliktir, tamam ve Türkçeyi bozmamıştır; doğru.

Ama "Eski Türkçeyi" bozduğu konusunda kimse karşıtını söyleyemez. Bu da doğru çünkü.


Çevrimdışı hanne

  • **
  • 326
  • Rom: 4
  • maybe one day...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #16 : 21 Ekim 2009, 20:26:28 »
alın size Edebiyat kitaplarından bi eser..işe yarar heralde?

Kar buz kamug erüşdi.             Kar bütün eridi.
Taglar suvı akışdi                   Dağların suyu aktı.
Kökşin bulut örüşdi                 Mavi bulut belirdi.
Kayguk bolup öğrişür              Kayık gibi sallanır.

Tümen çeçek tizildi                Binlerce çiçek dizildi.
Bükünden ol yazıldi                Tomurcuklarından çözüldü.
Öküş yatıp özeldi                   Uzun süre yatmaktan sıkıldı.
Yirde kopa adrışur                  Yerden biter, ayrışır.
İlginç doğrusu...
....Sanki bir erik ağacına çıkmıştım da orada üzüm yiyordum  ama bahçe sahibi gelince cevizleri neden yediğimi sormuştu....

Çevrimdışı Moonshield

  • **
  • 128
  • Rom: 4
  • flawless human being.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #17 : 06 Kasım 2009, 16:46:25 »
Böyle bir coğrafyada yıllardır süregelen bir kaynaşmanın ardından, nasıl öz Türkçe'nin korunması beklenebilir ki? İmkansız. Üç kıtaya hakim olmuş bir imparatorluğun dilini nasıl öz şekliyle korumasını bekliyorduk ki? Ve İslamiyetin hayatımıza girişiyle ilgili 751 Talas savaşını baz alarsak, aradan geçen bin yıldan fazla olan bu süre içerisinde değişen ve gelişen bir dilin, bin beş yüz yıl öncesine dönmesini beklemek ve bu uğurda çaba harcamak... (Görüldüğü üzre dile yabancı sözcüklerin girmeye başlaması Osmanlıdan öncesine dayanıyor, ama tabii Osmanlı ile bunun sayısı arttı -dediğim gibi üç kıtaya hükmeden bir imparatorluktan bahsediyoruz- )Ben dilimize giren yabancı sözcüklerin bir çeşit zenginlik olduğunu düşünüyorum, bir durumun bir kaç -belki de daha fazla- kelime kullanılarak anlatılabilmesi, bunun göstergesidir. Hangi kelimeleri kullanacağın sana kalmış, önüne sunulan açık büfeden tabağına istediğini doldurabilirsin. Kimse sana zorla bir şey yedirmiyor, sen de yediğin tabağı başkasının önüne koyma, olsun bitsin. =)

Ayrıca, Osmanlıca değilde Osmanlı Türkçesi demek bana daha doğru geliyor, çünkü ayrı bir dil değil bu. Sadece bizim Türkçe'mizin arap alfabesiyle yazılmış şekli. Bir de dikkat çekilmesi gereken bir nokta var, bu arapça ve farsça kelimeleri dışarıdaki halk değil, sarayda yaşayan kesim kullanıyordu. Bu yüzden şimdiki Türkçe'yi, o zamanlar sarayın kullandığı şekliyle değil, halkın kullandığı şekliyle karşılaştırmak lazım.



Knowledge is a deadly friend, when no one sets the rules.
The fate of all mankind, I see, is in the hands of fools.


[spoiler]

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #18 : 25 Kasım 2009, 19:33:14 »
Voyvoda'nın örneği çok güzel :).

Ben de kendim bir örnek vermek isterim. Sanırım kökenleri Göktürkler'e dayanıyordu.
"iyi" kelimesinin değişimi:

Edgü-Eyü(bunu duymuşsunuzdur zaten :))-İyi

Son olarak Orhun Yaztıları'ndan da bir alıntı yapalım:


"Türk Oğuz beğleri, budun, eşiding! Öze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budın, ilingin törüngün kim artadı?"

Anlamı: Türk Oğuz beyleri, millet, işitin! Üsten gök basmasa alttan yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim bozabilir?



Çevrimdışı Black Helen

  • ***
  • 782
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #19 : 02 Mayıs 2010, 13:09:15 »
 Osmanlıca'yı da da bir yere kadar okuyabiliyorum.Ayrıca ebeveynlerim de edebiyatçı olduğu için evde dev bir Osmanlıca sözlük var ( fi tarihinden kalma) Sıkıldıkça bakarım..
Spoiler: Göster

Çevrimdışı DowneyJR

  • **
  • 58
  • Rom: 1
  • Protez Kanatlı Melek'm♥
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #20 : 16 Mayıs 2010, 10:32:08 »
çok şanlısın edebiyatçı bir aileden olduğun için (:

bende Tarih öğretmenimin bana verdiği küçük çaplı dersler sayesinde Osmanlı öğrendim sayılır.
Göktürkle ilgili paylaşımlarınız çok yararlı oldu. p.i.t. (:



Sen Yeterki Ümid et !
Hayat BeLki Döner Sana,
RüyaLarında meseLa ...
[/font]

Çevrimdışı Black Helen

  • ***
  • 782
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #21 : 16 Mayıs 2010, 14:45:24 »
çok şanlısın edebiyatçı bir aileden olduğun için (:

Ya sen öyle san.Edebiyatta doksandan aşağı almayı gör bak bakalım ne kıyametler kopuyor ;D
Spoiler: Göster

Çevrimdışı DowneyJR

  • **
  • 58
  • Rom: 1
  • Protez Kanatlı Melek'm♥
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #22 : 17 Mayıs 2010, 16:03:18 »
o da güzel xD
kaçıncı sınıf olkuduğuna bağlı 11. sınıfsan ona bişey diyemem :D



Sen Yeterki Ümid et !
Hayat BeLki Döner Sana,
RüyaLarında meseLa ...
[/font]

Çevrimdışı karçagu

  • *
  • 3
  • Rom: 0
  • ayna misali...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #23 : 20 Aralık 2010, 14:37:31 »
dil ihtiyaçtan beslenir ve şekillenir...bu şekillenmeler zaman içinde farklı etkileşimler içinde bulunabilir...anadoluda ki çocuğa balonu gösterdiğinde şişik cevabı alan insanlar artık kendisi gibi konuşup yazmayan kişileri...hiç olmadıkları haller içine sürükleyip sen bu"sun demeye başladı..dil zenginliği özgür ,mantıklı ve anlaşılır ifadelerin sonucudur..anlayamadığımız halde anlamış gözükmekte kültürümüz yozlaştı nidalarıyla çevriliverir...zerafetten yoksun bir dil hayvani isteklerin karşılanmasına yardım eder...ruhu yoksa bedeni de olmaz.....
ölmeden ölmek gerek...

Çevrimdışı Bardes

  • **
  • 210
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #24 : 25 Aralık 2010, 20:21:21 »
Türkçe'nin en temel eserlerinin başında Divan-ı Lügati't Türk'ün geldiğini söyleyebiliriz. Savlardan örnek vereyim ben de (Divan-ı Lügati't Türk'ten) :


Avçı neçe al bilse adhığ ança yol bilir 
 
   Avcı ne kadar hîle bilse, ayı o kadar yol bilir.

Ebek sinğek sütge tüşür 

  Aceleci sinek süte düşer.

Taşıg ısrumasa öpmiş kerek 

  Taşı ısıramayanın öpmesi gerekir.

Aşıç ayur tübüm altın kamıç ayur men kayda men

  Tencere der "Dibim altın", kepçe der ki "Ben neredeyim?"

Çevrimdışı karçagu

  • *
  • 3
  • Rom: 0
  • ayna misali...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #25 : 25 Aralık 2010, 20:41:21 »
...kepçe ben neredeyim diye bağırıyor:)
ölmeden ölmek gerek...

Çevrimdışı hanne

  • **
  • 326
  • Rom: 4
  • maybe one day...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #26 : 27 Ocak 2011, 10:42:15 »
Bir örnek de benden :

Göktürk Yazıtlarından :

İnim Kül Tigin kergek boldı.Özüm sakındım.Körür közüm körmez teg,bilir bilmez teg boldı.Özüm sakındım.Öd tengri yaşar.Kişi oglı kop ölgeli törümüş.....

Günümüz Türkçesi ile :

Küçük kardeşim Kül Tigin vefat etti.Kendim düşünceye daldım Görür gözüm görmez gibi,bilir aklım bilmez gibi oldu Kendim düşünceye daldım.Zamanı Tanrı yaşar İnsanoğlu hep ölmek için türemiş.....
....Sanki bir erik ağacına çıkmıştım da orada üzüm yiyordum  ama bahçe sahibi gelince cevizleri neden yediğimi sormuştu....

Çevrimdışı Finarfin

  • **
  • 102
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #27 : 31 Ocak 2011, 22:33:31 »
Hüseyin Nihal Atsız'ın   "Bozkurtların ölümü"  serisinde anlamamızı zorlaştırmayacak düzeyde eski Türkçe kullanılmış.Okuduktan sonra daha da ilgi duyabilirsiniz.Benim aklımda bayağı kelime kaldı o kitapları okuduktan sonra.Ayrıca daha fazla ilgi duymaya başladım.Yöresel olduğunu ve ülkemizin o coğrafyasında ortaya çıktığını düşündüğüm bir çok kelimenin aslında eski Türkçe olarak adlandırdığımız dile ait olduğunu öğrenmiştim.İncelemeniz önerilir :)

Çevrimdışı azizhayri

  • ***
  • 581
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #28 : 13 Haziran 2011, 17:21:04 »
niye bozulmuş olsun ki. sonuçta osmanlıca da ayrı bir zenginliktir. insanlar başkalarını yaptıklarını karalamaktansa kendi yaptıklarına odaklansalar daha verimli olur. mesela osmanlıca terimleri seven yazarlar var. elif şafak gibi. mis gibi yazılar yazıyor. eski türkçeyi sevenler ona buna hayıflanacaklarına o dildeki bazı terimleri yazdıkları yazılara koysunlar. kullansınlar. bu şekilde kimse kimseyi tü kakalamadan ortaya zenginlik çıkmaz mı?
Merhaba:
Köklü bir tarihimiz var. Bu da zengin bir dil demek. Evet bence de üzerine düşmeliyiz. Yukarıda bir arkadaş Göktürkçe öğrendiğini ve Orhun Anıtlarını okuduğunu söyledi. Ne mutlu. Ben burada bir başka kaynaktan söz etmek istiyorum. Muharrem Ergin'e göre Türk edebiyatını terazinin bir kefesine koysanız, diğer kefesine de terazinin geri kalan tüm eserleri koysanız Dede Korkut ağır basar" dermiş. Bu arada bizim "eski" dilimizin asıl kaynağının sözlü edebiyat olduğunu masallarla, manilerle, bilmecelerle beslendiğini unutmayalım.
"İnsanlığın en büyük trajedilerinden biri ahlakın din tarafından ele geçirilmesidir." Sir Arthur Charles Clark

Çevrimdışı Ancient

  • **
  • 54
  • Rom: 1
  • Ancient
    • Profili Görüntüle
Ynt: Eski Türkçe
« Yanıtla #29 : 09 Haziran 2012, 10:48:52 »
Selamlar,

Ben zamanında şöyle bir yazı hazırlamıştım. Belki işinize yarar ve beğenirsiniz. :)



Yazı, insanlık tarihini tümüyle etkileyen bir harf ve semboller biçimidir. İnsanlık tarihini derinden etkileyen yazı kimi tarihçilere göre M.Ö. 3500 yıllarına dayanır ve ilk olarak Sümerler tarafından kullanılmıştır. İlk yazıların oluşmasında insanların katettikleri gelişmeler önemli rol oynamıştır. Sanat ve kültür bakımından gelişen insanlar şekiller ile bir bütün olarak yazıyı oluşturmaya çalışmışlardır. Daha sonraları geçirdikleri kültürel ve sanatsal evrimler, yazının daha değişik biçimlere gelmesine sebep olmuştur.

İnsanların kullandıkları yazı biçimleri aslında çok eski tarihlere dayanmaktadır. Bunu M.Ö. 3500’ün gerisine kadar götürebiliriz. İnsanların ilk yerleşim yerleri hepimizin bildiği gibi mağarlardır. Buralarda topluca yaşayan insanlar, mağara dışı(veya istisnaî olarak mağara içi) yaptıkları ve kendilerine önemli gelen, kendilerince başarı niteliği taşıyan olayları mağara duvarlarına resmetmişlerdir. Aslında taşıdığı anlam bakımından daha sonraları bu resimler ideografik yazı(bknz. İdeografi)(yani doğrudan doğruya fikri ifade eden yazı biçimi) niteliği görmüştür. Bu yazı türünü belki de en yaygın olarak kullanan Mısırlılar’dı.

Mısır uygarlığı bu yazı tipini daha basit bir hâle dönüştürdüğünde, zamanla şuan kullanılan yazı tipini almıştır. Pek tabii ki, yazının katettiği bu uzun yolu sadece Mısırlılar oluşturmamışlardır. Hititler, Persler ve Çinliler’de bu alanda gelişme göstermiş ve özellikle Çinliler M.S. 200’lerde son hâlini alıp şuan kullandıkları hiyeroglif denebilecek bir yazı tipine sahip olmuşlardır. Ticaret ile birlikte artan bu kültürel etkileşim birçok uygarlığı etkilemiş ve değişik yazı türleri ile şuan dünyada kullanılan yazı tipleri elde edilmiştir.

Bahsettiğim her uygarlık gibi Türkler’inde kendilerine ait alfabeleri vardır.

Göktürk Alfabesi(Orhun Alafebesi): Şuana kadar bilinen en eski Türk alfabesidir ve bu alfabenin ilk örneğine M.Ö. 4 yüzyılda bulunan bir tabağın üzerinde rastlanılmış. Bu alfabenin en belirgin olarak kullanıldığı yerler genellikle mezar anıtlarıdır.

Orhun Alfabesi;

    -          38 harften oluşmaktadır.
    -          Orhun Alfabesi, tıpkı Arap Alfabesi’ndeki gibi sağdan sola doğru yazılırdı.
    -          4 sesli ve 34 sessiz harf bulunmaktadır.
    -          Bu alfabeye Orhun Alfabesi denmesinin sebebi, Orhun bölgesinde bulunmuş olmasıdır.
    -          Alfabe sadece Göktürkler ile sınırlı kalmayıp, Uygurlar, Kırgızlar, Hunlar, Peçenekler gibi diğer Türk devletlerince de kullanılmıştır.
    -          Ayrıca Türk Edebiyatı’nın yazılmış en önemli ve eski eseri,Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk adına yazılmış Orhun Abideleri(Yazıtları) bu alfabe ile yazılmıştır.

Uygur Alfabesi: Türkler tarafından kullanılmış ikinci alfabedir. Soğd Alfabesi’nin, Uygur Alfabesi’nin oluşmasında etkili bir yeri vardır ve bazı düzenlemeler ile Uygurlar kendilerine ait bir alfabe oluşturmuşlardır.

Uygur Alfabesi;

    -          18 harften oluşmaktadır.
    -          Uygur Alfabesi’de, Arap Alfabesi’ndeki gibi sağdan sola yazılırdı.
    -          3 sesli ve 15 sessiz harf bulunmaktadır.
    -          Harfler, bulunduğu yerlere ve anlamlarına göre değişikliğe uğrayabiliyor.
    -          Uygur Alfabesi aynı zamanda Moğollarında benimsediği ve kullandıkları alfabedir.(Moğolların bu alfabeyi benimsemesinin sebebi, Uygurları hakimiyeti altına alması ve kültürlerinden etkilenmesidir.)
    -          Ayrıca Eski Türkler arasında yazı ve basım yönünden gelişmiş bir Türk Devleti’dir. Kağıt yapımını iyi bilen Uygurlar bu alanda gelişmişler ve matbaa benzeri işler ile uğraşmışlardır.

Soğd Alfabesi(Soğdca): Soğd Alfabesi sonradan Türklerin içerisine karışıp, benliklerini yitiren ve İran Halkı’ndan olduğu bilinen bir halkın alfabesidir. Orta Asya’da uzun bir süre konuşulmuş en önemli dillerden biridir. Türklerin geniş kültürlerinden etkilenen Soğdlar’dan, Türklerin etkilendiği nadir şeylerden biri dilleridir. Eski Türkler, Soğd Alfabesi’ni kendi alfabelerine uyarlamış ve kendilerine has bir alfabe türetmişlerdir. Aslında bana göre bu alfabenin Eski Türk Alfabeleri’nin oluşmasında büyük etkisi olmuştur.

Bu alfabelerin(Göktürk, Uygur ve Soğd) dışında Türklerin kullandığı alfabeler olmuştur. Bu alfabeler Arap ve Latin Alfabeleri’dir.

Türkler, Arap Alfabesi’ni 1928 yılında kullanmayı bırakıp, Latin Alfabesi’ne geçiş yapmışlardır.



Yazıdan ayrı: "Ek olarak, www.gokturkce.net adresinden ilgili her şeyi öğrenebilme imkânınız vardır. Siteyi açan arkadaşı tanımıyorum, ama emin olun güzel bilgiler var. :)"