Kayıt Ol

Çalıkuşu - Reşat Nuri Güntekin

Çevrimdışı Ireth~

  • ***
  • 482
  • Rom: 4
  • Cönk-ü Alem
    • Profili Görüntüle
Çalıkuşu - Reşat Nuri Güntekin
« : 09 Ocak 2008, 18:18:44 »

Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır. Romanın ana kahramanı Feride'nin hatıra defteri şeklinde yazılmıştır.

Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu'nu önce İstanbul Kızı adıyla dört perdelik bir oyun olarak yazmıştır. Yapıtı, 1922'de Vakit Gazetesi'nde Çalıkuşu adıyla roman olarak yayınlanınca büyük ilgi çekmiştir.

Çalıkuşu, duygusal bir olayı anlatmakla birlikte dönemin toplumsal sorunlarının eleştirel olarak da ortaya koymaktadır. Çalıkuşu, Türkiye'de yeni ve modern bir dönemin başlamasını özendiren bir roman olarak kabul edilmektedir.


KİTABIN ADI ÇALIKUŞU

KİTABIN YAZARI Reşat Nuri GÜNTEKİN

KİTABIN TÜRÜ Roman

BASIM YERİ ve TARİHİ İSTANBUL – 1978

YAYIN EVİ İNKILÂP ve AKA

SAYFA SAYISI 400

FİYATI 7,5 YTL Yedi Yeni Türk Lirası Elli Kuruş

BOYUTLARI


KAPAĞI İLE İLGİLİ ÖZELLİKLER Kapak üzerinde; yazarın adı, eserin adı ve birde resim bulunmaktadır. Resimde Kâmran, Feride ve bir ev resmi var. Kitabın arkasında da Reşat Nuri Güntekin’in bir resmi bulunmaktadır.

KONU


ANA DÜŞÜNCE


KİŞİLER FERİDE (ana karakter): Feride hareketli, yaramaz ve aynı zamanda da dışarı hiçbir zaman vurmasa bile duygusal bir kızdır. Ve büyüdükçe de güzelleşir. Gittiği her yerde talipleri çok olur ama o sadece Kâmran’ı sevmiştir ve sonunda Kâmran’a kavuşmaktadır.

KÂMRAN: Kâmran ağırbaşlı, uslu ve Feride’den büyük bir kişidir. Hayatı boyunca Kâmran’ın başına da şanssızlıklar gelmektedir. Ama Kâmran da yalnızca Feride’yi sevmiştir ve sonunda ona kavuşmaktadır.

NERİMAN: Neriman, Feride’nin akrabası olup, dul bir kadındır. Daha önce birkaç kişiyle evlenmiştir. Karmanı da sevmiştir ve evlenmek istemiştir. Kâmran Sör mektebine –Feride’yi ziyarete- giderken Neriman hanıma da uğramaktadır.

MÜJGÂN: Müjgân, Feride’nin Besime teyzesinin kızıdır ve iyi bir insandır. Kâmran ile Feride’nin nişanlanması Müjgân’ın sayesinde olmuştur.

MUNİSE: Munise, Feride’nin evlatlık kızıdır. Feride Zeyniler köyündeki bir olay sonucunda Munise’yi evlatlık edinmiştir.

ŞEYH YUSUF EFENDİ: Şeyh Yusuf Efendi, Feride’nin Bursa’daki talibidir. Ve mekteptekiler tarafından çok sevilmektedir. Bunun nedeni onun iyi bir insan olmasındandır.

İHSAN: İhsan Bey, Feride’nin başka bir talibidir. İhsan Bey Feride’nin bir yemeğe samimi olarak katıldığı köşkün sahibi Neriman Hanımın amcasının oğludur. Feride kuş adasında hemşirelik yapmaya başladığı zaman İhsan Bey onun hastası olur. Feride İhsan Beye evlilik teklif eder İhsan Bey bunu reddeder.

BURHANETTİN: Burhanettin, Feride’nin Çanakkale’deki taliplerinden biridir. Feride’nin yakın bir arkadaşı olan Nazmiye, bir gün Feride’yi yemeğe davet etmiştir. Bu yemeğin asıl amacı ise Burhanettin ile Feride’nin arasını yapmaktır.

HAYRULLAH BEY: Hayrullah bey çok iyi bir insandır. Hayrullah bey Feride’yle evlenmiştir ve ölmeden önce Kâmran ve Feride’nin birlikte olmalarını sağlamaya çalışmıştır.

ÖZET Feride hareketli, yaramaz ve aynı zamanda da dışarı hiçbir zaman vurmasa bile duygusal bir kızdır. Feride annesini kaybettiği zaman teyzesinin yanına İstanbul’a gelir. Feride’nin Besime Teyzesinin oğlu olan Kâmran’a karşı çekingenliği ve cesaretsizliği vardır. Kâmran ise yaşça Feride’den büyüktü ve çok uslu ve ağırbaşlı birisidir. Feride büyükannesini kaybettikten sonra Sör Mektebi’ne yazılır. Okula başladıktan kısa bir süre sonra da babasını kaybeder. Feride her zamanki gibi burada da yaramazlıklarına devam eder. Bu yaramazlıklarını gören bir Sör Feride ağaçtan ağaca atlarken ona “ÇALIKUŞU” adını takar. Feride ile Kâmran genelde birbirleriyle kavga ederler. Feride bir gün ağacın üstündeyken Kâmran’ın dul bir kadın olan Neriman’la konuşmalarını duymuştur. Fakat Kâmran’a yakalanmıştır. Kâmran’da Feride’nin bu gördüğünü kimseye söylememesi için ona sürekli hediyeler gönderir. Feride bir yaz başka bir teyzesinin yanına gitmiştir. O teyzesinin kızı olan Müjgân ile de iyi anlaşmaktadır. Feride Kâmran’ın gönderdiği hediyeleri Müjgân ablasına anlatır. Müjgân da feride nin Kâmran’ı sevdiğini anlar. Bir gün Kâmran Edirne’ye yani Feride’nin olduğu yere gelir ve Feride salıncakta sallanırken ona evlilik teklif eder ve nişanlanırlar. Feride Kâmran’ı çok sevmektedir fakat Kâmran’dan sürekli kaçmaktadır. Kâmran İstanbul’a döndükten sonra amcasının teklifini değerlendirerek Avrupa’ya gider. Orada dört sene kalır. Bu süre ikisi için de çabuk geçer. Ancak düğünlerine birkaç gün kala Feride’ye bir haber gelir. Ve Kâmran’ın Avrupa’da başka birisini sevdiğini öğrenir. Sonra da evi terk eder. Feride İstanbul’u terk ettikten sonra tayini Bursa’ya çıkar. Aynı göreve başkasının da atandığını öğrenince Bursa’nın küçük bir köyü olan Zeyniler de öğretmenliğe başlar. İlk başta pek sevmediği yer olan Zeyniler köyüne git gide alışmaktadır. Ve öğrencileriyle de iyi anlaşmaktadır. Fakat öğrencilerinden birisi olan Munise’yi daha da çok sevmektedir. Munise bir gün kabahat işler ve babası üstüne yürüyünce evden kaçar ve Feride’ye sığınır. Feride de Munise’nin babasından izin alarak onu evlatlık edinmiştir. Bir gün okula bir müfettiş gelir ve bu okulda ders yapılamayacağını söyler. Ve Feride’yi başka bir yere atayacağını söyler. Feride bir arkadaşını görür ve onunla Fransızca konuşur. Daha sonra Bursa Darülmuallimatı’na atanır. Feride bu okulda da çok mutlu olmuş ve yine öğrencilerle çok iyi ilişkiler kurmuştur. Artık Feride çok güzel bir genç kız olmuştur. Bu güzelliği nedeniyle kendisine Bursa’da “ipekböceği” ismini takarlar. Okul çok iyi gidiyordur fakat okulda çok sevdiği ve kendisine çok yakın hissettiği Şeyh Yusuf Efendi, Feride’ye aşık olmuştur. Üstelik bunu Feride’den başka herkes bilmektedir. Bir gün bunu bir arkadaşı Feride’ye söyleyince Feride çok utanır ve artık insan içine çıkamaz olur. Çünkü Şeyh Yusuf hastalanıp ölünce Feride’ye herkes suçluymuş gibi bakar ve Feride buna daha fazla dayanamayarak Çanakkale’ye gider. Maarif Müdürünün emriyle Çanakkale Rüştiyesi’ne emri çıkan Feride, Munise’yi de alarak Çanakkale’ye yerleşir. Fakat güzelliği burada da herkesin dikkatini çeker ve bu sefer ona “Gülbeşeker” ismini takarlar. O çevrenin en zengin ailesinin kızlarının öğretmenliğini yapan Feride, kızın da isteğiyle konağa davet edilir. Fakat bu davetin sebebi başkadır. Konağın sahibi Nerime Hanımın amcasının oğlu İhsan, Feride’yi beğenmiştir. Davetin esas sebebi evlenme teklifidir. Fakat Feride bu teklifi herkesi şaşırtacak şekilde reddeder. Bu olaydan kısa bir süre sonra Hafız Kurban Efendi adında evli bir adamdan daha evlenme teklifi alan Feride bu teklifi de reddeder. Tabii Feride artık sokağa çıkamaz olmuştur. Bir süre sonra da Nazmiye adında bir arkadaşının davetini iyi niyeti nedeniyle kabul eden Feride başına neler geleceğini bilmiyordur. Arkadaşı Feride’ye nişanlısını ve nişanlısının en yakın arkadaşı olan Burhanettin adında birini tanıştırır. Daha sonra yemeğe indiklerinde bütün salon Burhanettin ve Gülbeşeker diye inliyordur. Bu davet aslında Burhanettin Bey ile Feride’nin arasını yapmak için düzenlenmiştir. Bu olaydan sonra Feride artık Çanakkale’de de daha fazla kalamayacağını anlar ve okulun müdiresinin birkaç yakın arkadaşı ile görüşmek için İzmir’e gider. Fakat burada işler istediği gibi gitmez. En sonunda oranın en zenginlerinden birinin kızlarına Fransızca dersi vermeyi kabul eder. Artık Feride ve Munise köşkte kalıyorlardır. Fakat köşkün sahibinin oğlu Cemil Bey gece Feride’yi merdivenlerde sıkıştırır. O evden ayrılmadan önce Kâmran’ın önceki yaz evlendiği haberini alır. Daha sonra Maarif İdaresine gittiği zaman Kuşadası’nda Türkçe ve resim muallimine ihtiyaç olduğunu öğrenir. Feride bu görevi kabul ettikten sonra, Anadolu yolculuğunda son durağı olan Kuşadası’na hareket eder. Kuşadası’nda okulu istediği gibi yöneten Feride burada da mutluluğu bulmuştur. Ancak Kuşadası’na gittikten bir ay sonra muharebe başlar ve okul, kumandanlığın emriyle hastaneye dönüştürülür. Feride, daha önce Zeyniler’de tanıştığı bir doktoru, Hayrullah Bey’i, burada tekrar görünce, onun ısrarı sonucu hastane de hemşirelik yapmaya başlar. Hemşireliğe başladıktan bir ay sonra Feride’nin hastası İhsan Bey olur. İhsan Bey muharebede ağır yaralanmış ve ameliyat edilmiştir. Feride hem İhsan Bey’e acıdığı hem de Kâmran’ı unutmak için, İhsan Bey’e evlenme teklifi etmiş fakat kendine acındığını anlayan İhsan Bey bu teklifi reddetmiştir. Muharebe bittikten sonra mektep tekrar kurulur ve Feride “Müdire” olur. Fakat acılar burada da Feride’yi bırakmaz ve Feride Munise’yi toprağa vermenin üzüntüsü ile uzun bir süre boyunca kendine gelemez. Onun bu durumunu gören ve onu bir kızı gibi seven Hayrullah Bey, Feride’yi iyileşinceye kadar bekler ve onu yanına alır. Bu olaydan sonra Feride artık Hayrullah Bey ile birlikte kalmaya başlar. Fakat Feride’nin Hayrullah Bey’in yanında kalması halk tarafından hoş karşılanmaz ve ikisi hakkında kötü dedikodular çıkar. Bunun üzerine Hayrullah Bey dedikoduları engellemek için Feride ile evlenir. Feride ise evlenmeyi kabul ederken hayatında ilk ve tek sevdiği Kâmran’dan da ayrılmış oluyordu. Bu durumu anlayan Hayrullah Bey ölmeden önce son isteği olarak Feride’den İstanbul’a gitmesini ister ve Feride’ye Kâmran’a iletmesi için bir mektup verir. Bu mektupta Kâmran’a Feride’nin kendisini ne kadar sevdiğini yazar. Ayrıca mektubun içine bu kitabı oluşturan Feride’nin günlüğünü de koyar. Feride bu son istek üzerine İstanbul’a gittiğinde Kâmran’ı ne kadar sevdiğini bir kez daha anlar. Kâmran’da evlendiği kadını kaybetmiştir. Ayrıca Kâmran evlense bile yalnızca Feride’yi sevmiştir. Kâmran bu günlüğü okuyunca Feride’nin de kendisini sevdiğini anlar. Bunu amcasına anlattığında amcası ve Kâmran, Feride’nin haberi olmadan kadıya giderler ve nikâh kıydırırlar. Böylece Feride bu kadar acıdan sonra haberi olmadan hayatta en çok istediği kişiyle evlenir ve en sonunda mutluluğu bulur.


EN BEĞENDİĞİM BÖLÜM En beğendiğim bölüm Feride’nin Munise’yi evlatlık almasıdır. Olay şu şekilde gerçekleşmiştir: “Munise çok uslu bir kızdır. Bir gün işlediği bir kusurdan dolayı babası Munise’nin üzerine yürümüştür. Munise de çareyi kaçmakta bulmuştur. Nereye gideyim diye düşünürken aklına Feride öğretmeni gelmiştir. Ve Feride öğretmeninin yanına gitmiştir. Feride de munise yi çok sevdiği için babasından izin alarak Munise’yi evlatlık edinmiştir.” Bu bölümü beğenmemin nedeni Feride’nin burada insanlığa ders olacak bir iş yapmasıdır.

ELEŞTİRİLER


YAZARIN YAŞAMI Reşat Nuri Güntekin , 1889'da, Askeri tabip olan Nuri Bey ile Erzurum valisi Yaver Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'ın oğlu olarak İstanbul'da doğmuştur. Öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Güntekin, ilköğrenimine Çanakkale'de başlamıştır. Daha sonra İzmir'deki Frerler okulunda bir süre öğrenim görüp sınavla girdiği Darülfünun Edebiyat Şubesi'ni 1912'de bitirdi. Böylece öğrenim hayatını yirmi üç yaşında bitirmiş oldu. Güntekin 1927'e kadar Fransızca ve Türkçe öğretmenlikleriyle müdürlük görevlerini üstlenmiştir. Bazı görev aldığı okullar Bursa Sultanisi, İstanbul Beşiktaş İttihat ve Terakki Mektebi, Fatih Vakf-ı Kebir Mektebi, Akşemseddin Mektebi, Feneryolu Murad-ı Hâmis Mektebi, Osman Gazi Paşa Mektebi, Vefa Sultanisi, İstanbul Erkek Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi ve Erenköy Kız Lisesi'dir. Güntekin, 1927'de maarif müfettişi oldu ve bu arada Dil Heyeti'yle birlikte bazı çalışmalarda bulundu. 1939'da ise Çanakkale milletvekili olarak TBMM'de bulundu. Bu görevini 1946'ya kadar sürdürdü. 1947'de, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Ankara'da yayımlanan Ulus gazetesinin İstanbul kolu olan Memleket gazetesini çıkardı. Güntekin daha sonra müfettişlik görevine geri döndü ve 1950'de UNESCO Türkiye temsilciliği ve öğrenci müfettişliği görevleriyle Paris'e gitti. 1954'te ise yaşından dolayı bu görevden ayrılmak zorunda kaldı. Emekliliğinden sonra bir süre İstanbul Şehir Tiyatroları edebi heyeti üyeliği yapmıştır. Güntekin'e Akciğer kanseri teşhisi konulduktan sonra tedavisi için Londra'ya gitti ve orda hastalığına yenik düşerek öldü. 13 Aralık 1956 günü, Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü.

RIDVAN TURHAN

"http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87al%C4%B1ku%C5%9Fu_%28roman%29"'dan alındı



Çevrimdışı Dreamcatcher

  • **
  • 67
  • Rom: 0
  • d.darcy
    • Profili Görüntüle
gerçekten çok güzel bi başyapıt ;)
ama tekrar tekrar okuyabileceğim tek kitap değil =))

Çevrimdışı Ireth~

  • ***
  • 482
  • Rom: 4
  • Cönk-ü Alem
    • Profili Görüntüle
gerçekten çok güzel bi başyapıt ;)
ama tekrar tekrar okuyabileceğim tek kitap değil =))
:D Tek kitap olması gerekmiyor zaten. Bir defa okuman da sana hayatın boyunca sağlam bir kişilik kazandırır.

Çevrimdışı Dreamcatcher

  • **
  • 67
  • Rom: 0
  • d.darcy
    • Profili Görüntüle
okudum ve demek kazandırdı hihi :D bu arada saol paylaşım içn..

Çevrimdışı Ireth~

  • ***
  • 482
  • Rom: 4
  • Cönk-ü Alem
    • Profili Görüntüle
Önemli değil. Ben teşekkür ederim yorum için

Çevrimdışı LuthienAda

  • **
  • 145
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
offff o kitabıda bi okuyamadım çok merak ediodum  bu arada paylaşım için saol ;D
Yanlızlık
                    Hayatın
                                      Bir
                                              Parçasıdır......

Çevrimdışı Ireth~

  • ***
  • 482
  • Rom: 4
  • Cönk-ü Alem
    • Profili Görüntüle
Ne demek görevimiz :)
Bu arada en kısa zamanda okumanı tavsiye ediyorum.

Çevrimdışı Hezarfen

  • **
  • 389
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Okudum.. Okunalabilir ama anlatım tarzını beğenmedim yazarın..Olay bağlama konusunda bi becerikli Türk yazar yokmu piyasada yahu :P
rüya görmek nasıl bir anlıksa hayalde öyle bir anlıktır. rüyadan uyanmak nasıl bir şeyse hayal kurarken rahatsız edilmek öyle birşeydir.. Rüya nasıl gün içindeki düşünce yorgunluğunu zihinden atmanın yoluysa .. hayal de o düşüncelerin çöplüğe dönmesini engelleyen araçtır..  ~hezarfen

Çevrimdışı Nefertari

  • ****
  • 1517
  • Rom: 6
  • Bla bla böö
    • Profili Görüntüle
bayıldığım bir kitap...Çok sevdim ve 1 ay arkadaşlara anlattım diye beni aralarından kvdular :'(:D

Çevrimdışı Amèlie

  • ***
  • 531
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Okulda zorla okutturulan, her elime alışımda 22 sayfa okuyup bıraktığım kitap. :P 44deyim henüz.

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Tekrar tekrar okuyamayacağım kitap :D
Çok kalın ya daha nesini okuyayım.Bitirdim diye hava atıyoruz anca :P

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.

Çevrimdışı veritaserum

  • ****
  • 1112
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
eed cok güzel bir kitap atatürk bunu başucundan ayırmazmış. tuttum bu konuyu ;D saol paylaşım için
Önce, büyük büyük düşündüm;
Sonra büyük büyük yaşadım.
Ne varsa, onlar aldı.
Şimdi bana küçük bir ölüm kaldı.

yeşilboncuk

eet gerçekten çok güsel bi kitap bi yandan feridenin hayata tutunması ....bi yandan da Kamran a olan aşkı....ahh ahh!...

Green_Dream

Dil anlatım hocamz zorla okutuo walla bize =D
Ama iyikide okuyorum cok güzel bi kitap beğendim yaniii..
Daha bitmedi oyuzden ozeti okumadım ;D

Çevrimdışı Ireth~

  • ***
  • 482
  • Rom: 4
  • Cönk-ü Alem
    • Profili Görüntüle
Teşekkür ederim yorumlar için ;)