Uzun bir yolculuğun ardından Fırtına Büyücüsü'nü bitirmiş bulunmaktayım. Şöyle ucundan bahsetmeye başlarsak:
Kitapta 9. bölüme gelene kadar yer yer sıkılmadan edemedim açıkçası. Bunu da normal karşılamak lazım; çünkü biraz tanıtım, biraz da giriş havasında geçiyor bu kısımlar. Yalnız 9. bölümden sonra kitap yepyeni bir çehreye bürünüyor ve ne olduğunu anlamadan kendinizi kitabın son kısmında (kendimce 3 parçaya ayırdım kitabı) buluveriyorsunuz ki bu kısım olayın gizeminin çözüldüğü, artık Harry'den son noktayı koymasını beklediğiniz bölümleri içeriyor.
Bu arada kitap boyunca Harry'nin başına o kadar çok olay geliyor, kendisi bazen çok zor bazen de çok komik durumlara (karakterimizin bir randevusu var ki dillere destan

) düşüyor ki adama acımadan (kendisine kahkaha atmama engel değil tabii) edemiyorsunuz. Hayatı boyunca her zaman kısa çöpü çekmeyi ilke edinmiş bir insan portresi çiziyor kendileri.

Kitabı okuyacakların bu karakteri sevmeme gibi bir şey yapacaklarına hiç mi hiç ihtimal vermiyorum.

Neyse uzun sözün kısası alın, okuyun, okutturun. Duyduğuma göre ülkemizde hiç de hak ettiği satış rakamlarına ulaşamıyormuş Dresden Dosyaları. Ne kitapların ne rakamlara ulaştığını görünce bu serinin durumuna üzülmeden edemiyorum.