BÖLÜM 1
Bedwig,güverteye çıktığında bir karakedinin kenarda tünemiş ve Ay'a bakmakta olduğunu gördü. Usulca yanına yaklaştı ve sakince sordu "Merhaba Eywa! İyi uyudun mu?" Karakedi,birden büyüyerek yaklaşık iki metre uzunluğunda,mavi tenli ve gerçekten de alımlı bir dişi Gece Elfi'ne dönüştü. Güzel Elf,Gnome'a dönüp "Evet,bu aralar deniz pek de dalgalı değil. Rahatça uyunuyor,"diye cevap verdi. Sonra tekrar gözünü Ay'a dikti ama konuşmasına devam etti "Anthen uyandı mı?" Bedwig, "Hayır...En azından ben görmedim. Neden sordun ki?" diye cevap verdi. Anthen,kendi anlattıklarına göre babasını Yirmi yıl önce Orklar'la olan büyük savaşta kaybetmiş ve annesini hiç tanımamış bir Cüce Avcıydı. Fakat avcılık becerilerini sadece hayvanlara karşı değil,hareket edebilen herşeye karşı kullanabilirdi. Zaten bu gemide bulunmasının başlıca nedeni de buydu. Eywa, "Dün akşam sen odanda şu yeni yelkenlerin planı üzerinde çalışırken seni sordu. Galiba onun tüfeği için senden bir dürbün yapmanı istemiş. Onu görürsen bana haber ver demişti,"dedi. Bedwig bu gemide mühendis olarak görev yapıyordu. Aslında işi gemideki aksaklıkları gidermek için plan yapıp,işçileri yönlendirmek,gemideki topların konumlarını ayarlamak ya da geminin dümeninde bir sorun çıksa hemen müdahale etmek gibi şeyler olsa da gemi mürettebatının mekanikle ilgili bazı "Hayır işlerini" de üsleniyordu. Bedwig, "Olamaz! Tamamen aklımdan çıkmıştı," diye bir inilti çıkardı acı acı. Tam bütün mürettebat uyanmadan gidip hallederim diyecekken arkadan Anthen'ın o kart sesi duyuldu, "Merhaba çocuklar!" Eywa, gözünü,yerini yavaş yavaş Güneş'e bırakacak olan Ay'dan ayırdı ve Anthen'a dönüp merhaba anlamına gelen "Ishnu'ala," dedi. Anthen, onu güleç bir yüzle onayladı ve Bedwig'in omzunu hafifçe yumrukladı. "Merhaba Bedwig,bana şu söz verdiğin..." Bedwig, Anthen'ın sözünü yarıda kesti ve "Ben de tam sana ondan bahsedecektim. Kusura bakma dostum,işlerin yoğunluğundan dolayı dürbünü yetiştiremedim," dedi. Anthen biraz hayal kırıklığına uğramışa benziyordu ama yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirip, "Aman! N'olacak sanki canım! Acelesi yok ya," diye karşılık verdi. Bedwig,bu konuyu pek uzatmak istemedi ve bakışını yeni yeni doğmakta olan Güneş'e yönlendirdi. Bedwig'in bu bakışını gören Anthen,"Ne kadar da hoş değil mi?" diye ekledi ve devam etti,"Diğerleri de bizim gibi az uyusalar,bu görüntüyü kaçırmazlar. Yazık oluyor onlara."
Herkes uyandığında,kaptan Monsus günlük teftişi yaptı ve güvertedeki herkese kokmuş somon balığı ile yanında ekmekten oluşan leziz(!) kahvaltıları dağıtıldı. Kendisi için bu yemeğin çok fazla olduğunu düşünen Bedwig,balığın yarısını koparıp, Anthen'ın evcil kahverengi ayısı Hellclaw'a verdi. Ayının,balığı kılçıklarıyla birlikte kıtır kıtır çiğneyip mideye indirmesini hayranlıkla izledikten sonra tam Aşçı Weroth'dan limon isteyecekti ki gözcüden,ansızın bir ses çıktı, "Düşman!" bunun üzerine Bedwig,sağını ve solunu kontrol etti. Filonun diğer iki gemisi de alarma geçmiş,toplarını konumlandırmıştı. Bedwig'in üzerinde bulunduğu gemi "Seaculus" da toplarını düşman gemisine doğrultmak üzere manevra yaparken,Bedwig hemen güvertenin sonundaki sandığa koştu. Sandıktan,sadece göğsünü koruyacak şekilde örülmüş zincir zırhını buldu ve direk olarak cübbesinin üstüne geçirdi. Ardından üzerinde hiçbir oyma,süsleme veya motif olmayan,tek parçadan oluşan parlak,gümüş savaşçı miğferini kafasına geçirdi. Miğferi tam oturttuktan sonra düşman gemisini şöyle bir inceledi. Tam tahmin ettiği gibiydi. Geminin yıpranmış,kırmızı yelkenlerinin bağlı olduğu direklerin üzerinde kocaman,kırmızı bir bayrak duruyordu. Kırmızı bayrağın üzerinde siyah bir nal ve nalın kavrayacağı şekilde konumlandırılmış,güneşi(?) temsil eden siyah bir nokta bulunuyordu. Bu bayrak Kalimdor kıtasında yaşayan Orgrimmar Orkları'nın bayrağıydı. Aslında Orklar'da Lich Kral'a karşı bir savaş halindeydi fakat bu savaş, İttifak'la olan savaşın önüne geçecek kadar kanlı değildi. Birden uzaklardan art arda 10-12 patlama sesi duyuldu ve gemiler arası vuruşma başladı...
DEVAMI YOLDA...