[stextbox id=”alert” color=”330000″ bcolor=”330000″ bgcolor=”efefef”]Devasa korkunç kurtlar, buz tutmuş tundralar, yozlaşmış krallıklar, merhametsiz tecavüzler, genişçe yarılmış gırtlaklar – zampara cüceyi de unutmamak gerek elbette. Neyden mi bahsediyoruz? 2011’in en çok beklenen dizisi Taht Oyunları’ndan elbette…
George R.R. Martin’in “Buz ve Ateşin Şarkısı” isimli serisinin ilk kitabından uyarlanan dizi, Amerikalı HBO ya da tam adıyla Home Box Office adlı özel kablolu televizyon kanalı tarafından çekilmekte. 10 bölüm olması tasarlanan yapımın ilk bölümünün takvimlerimiz 17 Nisan’ı gösterirken bizlerle olması bekleniyor. Bu hareket aslında HBO için hayli riskli çünkü kanal ününü özellikle yetişkinlere yönelik, karakter tabanlı dramatik dizilere (Sex and the City, The Sopranos, Six Feet Under, True Blood) borçlu.
Dizide kimler yok ki? Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden Boromir rolü ile tanıdığımız Sean Bean, 300 Spartalı filminde Kraliçe Gorgo’yu canlandıran Lena Headey ve Narnia Günlükleri’nde Trumpkin’i oynayan Peter Dinklage gözümüze ilk çarpan isimler.
Geçtiğimiz haftalarda dizinin senaristleri David Benioff (Troy, X-Men Origins: Wolverine) ve Dan Weiss (Lucky Wander Boy) ile yapılan bir röportaja göre Taht Oyunları projesi aslında 2006 yılından beri geliştirilmekte olan bir fikir. Çünkü ikili ta o zamandan beri Martin’in kanlı güç mücadeleler, karanlık mistik güçler ve atalarının günahları ile boğuşan çocuklarla dolu bu romanını hayata geçirmeyi planlamaktaymış.
Benioff ve Weiss birbirlerini yıllardır tanıyorlar. İkilinin hikâyesi Hollywood’un iki gözde senaristi göz önüne alındığında hayli alışılmadık aslında. Çünkü Dublin’deki Trinity Koleji’nde İrlanda edebiyatı alanında mastır yaparken tanışmışlar.
“Dan, eğitimini Joyce bense Beckett üzerine yapıyordum.” (James Joyce ve Samuel Beckett, iki ünlü İrlandalı yazar) diye başlıyor Benioff röportaja. “İkimizde 20nci yüzyılın iki büyük dehası üzerine eğitim aldığımız için Tolkien-vari bir eser üzerinde çalışmamız başta size garip gelebilir.”
“Aslına bakarsanız ikimizde Dungeons & Dragons hastasıyız.” diyerek açıklıyor Weiss. “Kolejdeyken ikimizde DM’lik yapardık.”
“Bir gün George R.R. Martin’in ajansından oldukça ağır bir paket aldım.” diye devam ediyor Benioff. “İçi bazıları 1000 sayfayı geçen kitaplarla doluydu. Ucuz, fantastik türde kapakları vardı ve ilk başta bana oldukça itici gelmişlerdi. Fakat okumaya başladıktan sonra kendimi adeta kitabın büyüsüne kaptırdım. Hemen Dan’a bir e-mail attım ve şöyle dedim; Belki aklımı kaçırdığımı düşüneceksin ama bu şimdiye kadar okumuş olduğum her şeyden daha eğlenceli!”
Dan de David ile aynı coşkuyu hissediyor. “Okurken kelimelerin içerisinde adeta kayboluyorsunuz ve 12 ya da 13 yaşımdan beri hiçbir kitap bana kendimi böyle hissettirmeyi başaramamıştı. Bu yetişkin bir okuyucunun kolayca edinemeyeceği bir tecrübe – bir sonraki bölüme geçmek için delice bir sabırsızlık.”
İki kafadar bu efsanevi serinin herkese hitap eden iki saatlik bir filme dönüştürülmesinin “cinayet sebebi” olacağına karar vermiş ve Martin’in eserinin “Lotr-tarzı” bir diziye çevrilmesine sıcak bakıp bakmayacağını merak etmişler. Bunun üzerine Martin ile birlikte West Hollywood restoranında bir öğle yemeği ayarlamışlar.
“Oldukça heyecanlıydılar.” diyor George R.R. Martin, o buluşma hakkında demeç verirken. “Beni ikna etmek için gereken tüm doğru şeyleri söylediler. Hatta ‘İlle Ortaçağda olmak zorunda mı, modern zamanlarda geçemez mi?’ diye bile sormadılar.”
Fakat daha önce Twilight Zone / Alacakaranlık Kuşağı ve Beauty and the Beast / Güzel ve Çirkin (eski kuşak TRT izleyicileri bu diziyi “Aslan Adam” olarak anımsayacaklardır.) gibi dizilerde çalışan 62 yaşındaki Martin eserlerini televizyon için yazmaktan oldukça usanmış. “İlk çalışmalarıma her zaman ‘Bu muhteşem fakat çok uzun ve çok fazla karakter barındırıyor.’ tepkisini verirlerdi. Eninde sonunda çekilebilir bir senaryo ile çıkagelirdim ama daima ilk çalışmalarımı daha çok severdim.” diye devam ediyor Martin.
Bu kitaplar Martin’in Hollywood’un kısıtlamalarından kurtulma çabasıydı aslında. Fakat Weiss’in istediği ise tam olarak şuydu; “Asla ve asla bir televizyon şovu ya da filmi için yapılmamış bir şey yaz. Ve emin ol, bu gerçekleştirilemez şeyi yapacağız.”
“Şurası kesin, Peter Jackson’ın Yüzüklerin Efendisi serisinde gerçekleştirdiği bazı şeyleri asla yapamayacağız.” diyor Benioff. “Fakat diğer yandan kendi karakterlerimiz üzerinde harcayabileceğimiz çok daha fazla vaktimiz var. Ve 40 yaşındaki bir adam olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki George’un hikayeleri beni Yüzüklerin Efendisi’nden çok daha fazla heyecanlandırıyor.”
“Çünkü Frodo asla bir geneleve gitmek zorunda kalmaz.” diyerek hınzırca sırıtıyor Weiss, Peter Dinklage’in canlandıracağı Tyrion karakterinin sıklıkla yaptığı gibi… “Çünkü Taht Oyunları, Yüzüklerin Efendisi ya da Harry Potter gibi fantastik serilerin yanında çok daha müstehcen ve çarpıcı bir yapım. HBO’nun şovlarına yakışacak şekilde çok sayıda kopan kafalar ve çıplak göğüsler sunuyor izleyiciye.”
“Film stüdyolarının fantastik konsepte bakış açısı bu filmlerin 13 ila 15 yaşındaki çocukların izlediği yönünde.” diyor Weiss. “Fakat bana sorarsanız 13 yaşındaki bir çocuğun Martin’in kitaplarını okumaması gerek.”
Önceden var olan bir anlatı üzerinden çalışmak ikili için oldukça büyük bir avantaj elbette. Bu sayede “Lost” benzeri dizilerin tasarımcıları gibi devamlı düşünüp sürükleyici senaryolar üzerinde çalışmalarına gerek yok. “Zaten çok çok zeki biri son 20 yıldır günün 24 saati Taht Oyunları hakkında düşünüyordu.” diyor Weiss. “Bu da size yapım açısından oldukça iyi bir avans sunuyor.”
Taht Oyunları tarihi ve hayali-tarihi kablolu dizilerden oluşan bir patlamanın tam ortasında buluşacak izleyicilerle. Özellikle Camelot ve Spartacus gibi şu anda oynayan dizilerle ve yapım aşamasındaki The Borgias ile Tudors göz önüne alındığında ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız. Bununla birlikte Martin bir sürü tarihsel araştırma yapmış olsa da Taht Oyunları hiçbir gerçeğe bağlı değil. “Belli belirsiz bir Batı Ortaçağ iskeleti üzerine kurulmuş fakat George Moğollardan, Amerikan yerlilerinden ve Hintlilerden pek çok şey alıp bunlardan oldukça canlı ve gerçek hissi veren aynı zamanda da yeni hissi veren bir örgü kuruyor.” diye tanımlıyor Benioff bu durumu.
Tamamen saf hayal gücüne dayalı bir çalışma olduğundan şuraya bir ejderha, oraya kılıç savuran dişi bir kahraman yerleştirmeleri pekala mümkün. Hatta isterlerse yepyeni bir dil bile icat edebilirler. Hatta yaptılar da — dilbilimci David J. Peterson ile çalışarak Barbar kabilesi Dothraki için bir dil oluşturdular. Fakat henüz ikisi de bu dili öğrenebilmiş değil.
“Yapacaklarım arasında yer alıyor. Bana söylediklerine göre Klingon (Star Trek) dilini öğrenmek oldukça zormuş. O yüzden öğrenmesi daha basit bir dil olmasını rica ettik.” diye şakalaşıyor Weiss.
İkilinin geçtiğimiz yılın büyük bir kısmını çekimlerde geçirdiği göz önüne alındığında bu küçük kaytarma mazur görülebilir. Weiss, bir süredir Halo filmiyle meşgulken Benioff da Kurt Cobain filminin senaryosunu hazırlıyordu.
Benioff veWeiss Taht Oyunları’nı sonuna kadar götürmeye kararlı ve her ikisi de yeni hikayeler yazmaya dönmeyi öngörmüyor.
Artık tek yapmamız gereken şey nefeslerimizi tutup beklemek. Çünkü 17 Nisan’a çok az kaldı!
Kaynağı LA Times: Hero Complex – Joy Press olan haberin çevirisini ve ek bilgilerini M. İhsan Tatari gerçekleştirmiştir.