Daily Planet – 25.06.2015 (#9)

daily planet

Selamlar a dostlar!

Bir süredir çizgi romanların ilk sayılarını ve de farklı hikayeleri inceliyorum. Neden diye soracak olursanız, klasik süper kahramanlar zaten oldukça fazlayken çizgi romanların sadece bunlardan ibaret olmadığını göstermek. Bu demek değil ki yeniden onları incelemeyeceğim, tabii ki inceleyeceğim ve inceliyorum zaten. İlk olarak insanların kafasındaki ‘çizgi roman’ kavramını biraz değiştirmeye çalışmak istiyorum. İkinci olaraksa Superman’in milyon tane sayısı varken hiç okumamış insanın #798746546’ıncı sayı incelemesini pek de etkileyici bulmayacağı.

Bu hafta da ‘farklı’ çizgi romanlara örnekler bulacaksınız. Burada incelediklerimin en iyileri olmasına gayret ediyorum.

Son olarak, daha önce de dediğim gibi, herkes için bir çizgi roman mutlaka vardır. Buyurun bu hafta sizlere göre miymiş bir göz atalım;

* * *

[stextbox id=”black”]EMPTY ZONE #1

Empty Zone 001 (2015) (Digital-Empire)001Geleceğin karanlık, mutsuz ve umutsuz insanlarla dolu bir distopya olacağı düşüncesi yeni değil. Özellikle son zamanlarda oldukça yaygın. Empty Zone da bundan nasibini alan bir çizgi roman. Hatta bu işi oldukça iyi kotarmış. Başkarakterimiz Corinne hayatını yalnız geçiren robotik bir kolu olan süperasker. Gördüğü kâbuslardan dolayı uyumakta büyük zorluklar çekiyor. Gerçeği hayalden ayıramadığı bu kâbuslar git gide hayatını daha da mahvederken hayatına bir etken daha giriyor; onu kendi emelleri için isteyen bir şirket.

İlk sayı bize pek fazla bilgi vermiyor. Sadece karakterleri tanıtmak için ayrılmış. Bu yüzden de bulunulan yer, zaman gibi kavramlar hakkında kafada oldukça fazla soru işareti oluşturuyor. Benim oldukça sevme nedenim ise bilimkurgudaki ‘şirket’ kavramı. Devletin insanları dinleme ve gözetlemede özel şirketlerle çalışması son yıllara damgasını vurmuştu. Bilimkurgularda bu işin tamamen özelleşmesini, tamamen şirketlerin ele geçirmesini görürüz birçok kez. Bu işler her zaman mutlu sonla bitmez. Şimdilerde insanların ucuz bilimkurgular olarak gördüğü işlerdeki birçok şirket aslında gelecek için çok da uyduruk bir düşünce olmuyor. Tyrell Corp., Soylent Corp. ve hatta U.S. Robotics’i bile bu şirketlere örnek olarak verebiliriz. Şimdi bu hayali üç şirketin çalışmalarını ve günümüzdeki ilişkili bilimsel araştırmaları takip edin. Neler bulacağınıza şaşıracaksınız.

Jason Alexander’ın aynı adlı romanları 90’larda piyasaya çıkmıştı ve işler pek de istediği gibi gitmişti denemez. Yeniden başlayan bu ilk sayı için eskiden hiçbir şey bilmenize gerek yok.

Sanatsal kısmı bu çizgi romanı kesinlikle gece okunması gerekir hale getirmiş. Güneşli bir günde okursanız heba olacak. Çizimler oldukça karanlık ve duygularla dolu. Corinne’nin dış dünyadan kopukluğunu anlatmak için yalnız olduğu yerlerde gölgeler ve zıt renkler kullanmış. Sonuç olarak karanlık bir bilim kurgu havası vermede oldukça iyi bir iş çıkartmış.

Sadece bilimkurgu severlere değil, karanlık hikayelere bayılanlarla da önerim olacak bir seri gibi duruyor. Yeni sayılarda umarım bu havayı sürdürürler.

Puanım: 9/10

* * *

[stextbox id=”black”]SPACE RIDERS #1

CAPTAIN… hayır, pardon… CAPITAN PELIGRO BİZLERLE EFENİM!

space-riders-001-01Space Riders gibi bir çizgi roman görmek istiyorsanız 70’li yıllara gitmelisiniz. İnsanlar artık bu tür çizgi romanlar yapmak yerine gerçeğe daha yakın işler ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Bu benim gibi bilimsel doğruculuğa önem veren insanlar için oldukça büyük bir nimet. Ama zaman zaman ne kadar bilimsel olduklarıyla övünüp nasıl hatalar yaptıklarını görünce insan çıldırmıyor değil. Hayır ben niye çıldırıyorsam, ben mi para kazanıyorum sanki.

Neyse efenim, bu ‘saçma’ eser bilimsellikten o kadar uzak ki beni bir sakinliğe sürükledi. Capitan Peligro’nun insan kafatası şeklinde bir uzay gemisi kullandığını söylesem ne demek istediğimi anlarsınız. Bakın ‘insan kafatası’ diyorum… aranızda kilise yakan metalci arkadaşlar varsa çok hoşlarına gidecek bence.

Space Riders’ı okuduğunuzda söylenebilecek şeyleri ancak uyuşturucu aldıktan sonra birleştirebileceğimi anlayacaksınız. (Yok amirim ne uyuşturucusu, mayıştırıcı dedim ben, hani erik ağzı böyle mayış mayış eder ya…) Sıradan bir eser değil. Bir şeyle karşılaştırmak istesem, tamamen gereksiz. Piyasadaki çizgi romanların büyük çoğunluğu süper kahramanlar üzerine, kalanının büyük çoğunluğu ise klasik hikayeler. Space Riders ise bunlardan sıyrılıyor. Tek hedeflediği şey eğlenmemiz ve bunu da iyi başarıyor.

Puanım: 9/10

* * *

[stextbox id=”black”]MULAN – REVELATIONS #1

Gelecek sonsuz teknolojik nimetlere sahip olsa da sadece küçük bir kısım insanın onlara erişebilecek gücü var. Yeni bir virüs fakir zengin ayırt etmeden tüm insanlığı tehdit etmeye başladığında bir savaşçı bunun arkasındakileri durdurmak için uyandı! Ataları ve adaşı yüzyıllardır savaştıktan sonra dünyanın son savaşına Çinli ölümsüzler tarafından yeni bir Mulan seçildi!

Mulan - Revelations 001-001Mulan’ı birçoğunuz Disney’in ünlü animasyonundan hatırlıyorsunuzdur. Kendisi Çin tarihinde gerçek bir karakter ayrıca. Çizgi roman da bu hikayenin farklı bir varyasyonunu içeriyor dersek yanlış olmaz.

Hikayemiz milattan önce 500 yılında başlayıp 2125’de devam ediyor. Mulan şeytanlara karşı savaşırken ruhlar tarafından bir nevi savaştan kaçırılarak zaman yolculuğuyla 2125 yılına yollanıyor. Geleceğin Şangay’ı. Burada Mulan’ı büyümüş olarak görüyoruz. Dünya ise gelişmesine rağmen büyük bir kriz içinde. Virüs her gün binlerce can almaya devam ediyor. Bundan sonrasına spoiler olmaması için girmek istemiyorum.

Mulan’ın geleceğe gidişi ile kısa sürede yaşadığı bu dönüşüm uydurulmaya çalışılsa da bana göre hiç olmamış ve gözüme batıp duruyor. Bunun dışında gelecek oldukça detaylı tasarlanmış. Ancak milattan öncede savaşırken hemen geleceğe gitme işi yerine keşke en azından ilk sayının sonunda yapsalardı bunu. Burada olaylar oldukça hızlı gelişti. Umarım flashback görürüz.

Çizimlere alışmam biraz zaman aldı. Başlarda oldukça iyi görünüyorken özellikle metal, beton ve cam kaplı şehir içinde çok karmaşıklaşabiliyor. Yine de buna da alışabildim. Hatta sevdim bile denebilir.

Şimdilik çok tatmin edici başlamasa da iyi bir potansiyele sahip.

Puanım: 7/10

* * *

[stextbox id=”black”]RASPUTIN #1

Rasputin 001-000Grigori Rasputin’i duymayan varsa araştırmaları için şimdi tam zamanı. Kendisi yaşamış en ilginç insanlardan biri. Kendisi doğaüstü güçleri ile bilinir. Çar’ın çocuğunu ölümden döndürmesiyle Çarlık rejiminde büyük bir yere sahip olur. Zamanla 1. Dünya savaşı sırasında ordu ve devlet ile ilgili araya girerek aldırdığı saçma kararlar ile yönetimi içinden çıkılmaz bir duruma soktuğu düşünülmektedir. Rasputin’i bu yüzden düşman belleyenler onu öldürmek için bir ziyafet sırasında yemeğine en güçlü zehirlerden olan siyanür katarlar. Az da değil, resmen tabağına bardağına pastasına boca etmişlerdir ancak Rasputin siyanürü afiyetle yer. Hiçbir şey olmaz. İnsanlar gerçekten de doğaüstü güçleri olduğuna inanmaya başlar ancak biri çıkıp kafasına mermi sıkar. Rasputin yere düşse de gene ölmez, kalkar. Kaçmaya çalışırken birkaç kez daha vurularak öldürülür.

Çizgi roman Rasputin’in hikayesine farklı bir bakış getiriyor. Bir sahtekar değil de gerçekten de sihirli güçleri olan biri olarak gösteriyor. Hikaye 1916’da, öldüğü ziyafette başlıyor, arkadaşlarının ihaneti ile. Bayan hizmetçinin getirdiği zehirli şaraba yavaş yavaş odaklanılması gibi detaylar ile paneller arasındaki bağlantının okuyucu tarafından izlenmesi kolay hale getirilmiş. Bu çok önemli çünkü bir çizgi romanda sürekliliği sağlayan en önemli şeylerden biri bu. Hikayenin etkileyici anlatımı ile bir araya geldiğinde sayının sonunun nasıl geldiğini anlayamıyorsunuz. İlk sayıda bunu bizzat yaşadım. Son sayfayı da çevirip reklamla karşılaşınca “nası lan, nası olur lan? NASI BİTER YAA?!” diye minik bir panik yaşadım.

Çizimler oldukça enerjik ve detaylı. Karakterler kadar arkaplana da oldukça önem verilmiş. Çizilen her şeyi inceleyebilirsiniz. Böylesine bir hikaye ile böylesine hayat dolu çizimler birleşince soluksuz okunacak bir iş ortaya çıkmış.

Puanım: 9,5/10

* * *

Haftaya Daily Planet #10 olarak Türkçe çeviri çizgi romanları inceleyeceğim. Görüşmek üzere!