nWoD – Geist the Sin-Eaters | İnceleme

JlWnHİçindeki göndermeler, ironik küçük hikayeler, isimler, ünlü isimlere atıflar, hatta nadiren felsefik sorgulamalara giren bir sistemdi WoD. Her kitabın başında “Bu kitaptakileri gözünüzde canlandırmanız için kitaplar, filmler, gruplar” şeklinde açıklamalar yapıp, okuyucularının o kitabı diğer yollarla da takip etmesini sağladı. Ve Clive Barker’ın, Neil Gaiman’ın ne kadar önemli adamlar olduğunu anlamama sebep oldu bu kısım.

Prologue, Rum Is the Drink the Dead Like Best kısmını incelemelerde genelde geçmeyi tercih ederim, çünkü oldukça basit bir anlatımla basit şeylerden bahsederler. Ancak okuduğum kitaplar içinde en akıcı Prologue kısmına Geist sahipti.

Geist nedir kısmına hafifçe girersek…
Bazı insanlara hayatları sırasında ölüm dokunur veya ölüm bir şekilde hayatlarının bir noktasında onlara etki etmiştir. Bu insanlar öldüğünde, Geist denilen ve Underworld’den gelen (Yokyer’in Aşağıdünya’sı gibi) ruhlar, bu insanlarla bir anlaşma yapar ve onların tekrar dünyaya dönmesini, yaşamasını sağlarlar.

Burada bir kaç sorun var tabii. Yaşlılıktan ölmedikçe ölemiyor Geistler. Ancak çok kere ölmesi gereken duruma geldiklerinde, artık kontrolü tamamen kaybediyor ve birer canavara dönüşüyorlar. O yüzden çok yara almak mantıklı bir şey değil.
Bir diğeri de, ikinci defa hayata gelmek pek de sanıldığı gibi bir olay olmuyor. Ölümün o rahatsız edici duygusunu saran insanların hayatları dramatik bir şekilde (iyi veya kötü) değişiyor. Bu yaşadıkları şeyin tamamı büyük bir kişilik değiştirici deneyim oluyor.

7R79K

Geistlerin bir kısmı kendilerini insanlara karşı sorumlu hissediyorlar. Bu nedenle Geistlerin oyundaki en büyük düşmanları genelde dünya üzerinde işi tamamlanmamış ve bir türlü Underworld’e gidemeyen Ghostlar oluyor (cehennem veya cennet değil, Underworld’ün soğuk dar koridorlarına gidiyor insanların ruhları). Bir Geist bir insan ile anlaşma yaptığında, ikisinin ruhu birleşiyor ve insanın vücuduna dönüyor. Bu vücut, tamamen insan görünümü korurken aurası değişiyor ve Geistler, çeşitli güçlere erişim sağlıyor (veya birleşmeden sonra onlara daha çok söylenen haliyle “Bound” veya “Sin-eater”).

Chapter One: At the Cemetery Gate, Gördüğüm en güzel WoD kitabı bölümlerinden birini okuyuculara sunup, insanı delirtiyor. Geist, gördüğüm en güzel yazılara sahip . Nasıl öldükleri, neden Geistlerin anlaşma yaptığını, neden ve nerede olduğunu, bu ikinci şans sırasında nelerin değiştiğini anlatıyor. Ardından diğer Geistler ile olan iletişimin kurulmasından ve grup olarak yapılan şeylerden bahsediyor.

Geist, içinde çok fazla detayı barındıran (ve daha fazlasını barındırabilecek kadar geniş) bir sistem olarak, oldukça yüksek puan alıyor benden.

Chapter Two: Character Creation, Bu kısımda Geistlerin güçleri tanıtılıyor. Genel olarak güçleri, Manifestations, Keys ve Ceramonies başlıkları altında toplanabilir

Keys, ölümün hangi anahtarlarına sahip olduklarıdır. Ölüm pek çok şeyin içinde varken, bunları kullanmak için Geist’in o kadar yetkin ve ölümün o kadar anahtarını kapmış olmasını gerektiriyor.

Manifestations ise, bu anahtarların açtıkları kilitler diyebiliriz. Manifestation ve Key tek başına bir şeye yaramasa da, bunların kombinasyonları Geist karakterlerinin güçlerini yaratıyor ve -söylemem lazım- bu güçlerin pek çoğu inanılmaz güçlü.

Ceremonies ise daha basit ama genelde daha çok uğraş gerektiren ritüeller. Genelde bunları yapmak için herhangi Key veya Manifestation gerekmiyor ve bazen sonuçlar oldukça etkileyici olabiliyor (kalan yıllarını çip yerine koyduğun bir kumar oyunu? Yeş piliz).

Chapter Three: Systems, Bound’un genel kurallarının üzerinden geçiyor. Temel oyundaki Morality (ahlak diyebiliriz) sisteminin yerine Synergy konmuş. Tamamen Geistiniz ile olan uyumunuzla alakalı bu sistem. Ne kadar uyumluysanız, kontrol o kadar sizde. Aynı zamanda Krewe sistemi de anlatılmış, her biri kendi mitolojisine sahip küçük Geist toplulukları diyebiliriz bunlara. Ve tabii Geistlerin genel güç kaynakları, neyi nasıl yaptıkları ve diğer yetenekleri açıklanıyor.

Chapter Four: Storytelling, kısmını genelde diğer kitaplarda gözden geçiririm, çok derinlemesine incelemem. Çünkü kendi kurduğum şeyleri gölgeleyeceğini düşünürüm. Geist’in bu kısmını okuduğumda bu oldu, kendi hayallerimi biraz gölgeledi ancak pişman mıyım? Kesinlikle değil. Antagonistler, hikaye fikirleri, ne tarzda oynatılırsa daha etkili olabileceği gibi şeyler yeterli derecede anlatılmış diyebilirim. Ancak ben Storytelling kısmını okurken daima sıkılırım.

Appendix One: Descend to the Underworld, kitabın en sevdiğim kısımlarından birisi, oldu. Book of Dead’de detaylıca açıklanmış olsa da, bu kitapta yeteri kadar açıklanmış durumda Underworld. Kısaca açıklamak gerekirse, terk edilmiş, unutulmuş, genelde yerin altındaki kapılardan geçilerek girilen bir yer burası. Kapılar normal kapı değil tabii. Duvar gibi gözüken bir yer sadece açmasını bilen kişiye açılıyor. Avernian Kapısı denilen bu boyut kapıları (böyle demek isterseniz tabii), genellikle Underworld’ün yukarı kesimlerine bırakıyor oyuncuyu.

Ancak Underworld’e girmek, çıkmaktan çok ama çok daha kolay. Underworld devasa bir mağaralar ve tüneller kompleksi. Kimse ne kadar derine gittiğini bilmiyor ama bilinen şey, üst kısımlarda daha modern duvarlara sahipken (Metro duvarları, kanalizasyon gibi duran tüneller), aşağıya indikçe geçmişe gidilmeye ve gittikçe eskimeye başlıyor. Underworld’ün diğer bir özelliği ise, dünya üzerinde ölmüş olan her şeyin burada bulunabiliyor olması. Unutulmuş bir kitap, eski bir gemi, koskocaman bir deniz… Underworld derine gittikçe daha çok hazine vadediyor, ancak o kadar derine inilince tehlikeler de artıyor. Kimse Underworld’ün ne kadar derine gittiğinden emin değil.

Appendix Two: The Modern Gomorrah, New York’u konu alan ve o şehirde oyun oynatmak isteyenlere hazır materyal veren bir bölüm. Bunları pek kullanmadığımdan çok detaylı incelemiyorum ancak, özellikle NPC kağıtlarını oyunlarımda kullanacağıma eminim.

Şöylece toparlamak gerekirse Geist the Sin-Eaters, Promethean the Created ve Book of Dead ile birlikte benim favori üçüncü WoD kitabım oldu. Her tarza elverişli yapısı, detaylı hikayeler ve tamamen esnek olma gibi özellikleri sayesinde çok memnun edecektir her WoD oynatan adamı. Çizimlerinin inanılmaz olduğunu da eklemem lazım.

Ancak…

İki tane canımı sıkan nokta var. Birincisi, oyunu güzelce oynatmak için anlatmanız gereken detay sayısı çok. Özellikle benim gibi “şunu da göstereyim, şunu da yaşasınlar” şeklinde oyun oynatan bir adamsanız, sistem canınıza okuyor. Kısa ve tek atışlık oyunlar için o kadar da iyi olduğuna emin değilim, Geist’de oyun ne kadar uzarsa o kadar keyifli oluyor.
İkincisi ise, bazı yerlerde kurallar açık değil ve kafa karıştırıyor. Bu sebeple dikkatlice okumak, forumlarda fikir alışverişi yapmak gerekebiliyor. Özellikle, bazen Key ve Manifestation açıklamaları o kadar birbirine benzer oluyor ki, farkı anlamak için iki-üç defa okumak gerekebiliyor.

Amma ve lakin, Geist oynayın. WoD seven bir adamsanız ve hala oynamamış veya oynatmamışsanız, çok ayıp etmişsiniz.

White Wolf Resmi Sitesi

#
Yiğit Levent | Baal Adramelech