Üzerinde konuşmaya değer bir düşünce
Önce renklerden bahsetmek isterim: Işığın dalga boyuna (ya da ona ters olarak frekans) göre oluşan renkler gerçekte yoktur. Bizim "renk" adını verdiğimiz şey, aslında beynimizin belli dalgaboyu aralıklarında gelen ışığa yaptığı bir etiketlemedir.
Kimlikler de böyle. Örneğin Ege Denizi'nin doğu kıyısında doğduysanız Türk, Batı kıyısında doğduysanız Yunan oluverirsiniz. Fakat İzmir'de doğmuş bir Türk ile Atina'da doğmuş bir Yunan, Amerika'da yan yana geldiğinde, bu iki kişiyi gören bir Japon büyük ihtimalle hangisinin Türk hangisinin Yunan olduğunu anlayamayacaktır.
Nasıl renk dedğimiz şey aslında sanal bir şey ise, kimlik etiketleri de sanaldır. Fakat bir şeyin sanal olması, onun gerçeklik üzerine etki etmediği anlamına gelmez.
kimi de "bakın ne kadar duyarlıyım" diyebilmek için farklı ırklardan, inançlardan ve cinsel kimliklerden karakterler tasarlıyorlar.
Size hak veriyorum. Böyle zorlama bir tavır da en az ırkçılık kadar saçma. Özellikle dezavantajlı insanları savunmak adına yapılan bazı girişimlerin aslında post modern ayrımcılık (yada post modern faşizm diyelim) olduğunun farkında değil insanlığın büyük kısmı. Hatta iddia ediyorum ki önümüzdeki yıllarda bu durum büyük çatışmaların nedeni olacak.
Bence bir eserdeki karakter beyaz veya siyahi olması önemli olmamalı. Kadın veya erkek olması önemli olmamalı. Heteroseksüel ya da eşcinsel olması önemli olmamalı. Müslüman, Hristiyan, Budist ya da Ateist olması önemli olmamalı. Ama gelin görün ki eserlerdeki karakterlerin kimlikleri önemli olmuş herkes için. Bunu en son siyahi Hermonie olayında gördük. Bence Hermonie'nin dış görünüşü değil kişiliği, yaptıkları ve yapacakları asıl önemli olan. Sonuçta Harry Potter'ın öyküsünü, eserin kendisini ve Hermonie'nin rolünü tartışacağımıza onun cilt rengini tartışıyoruz.
Yine de karakterleri farklı kılan özelliklerin belirtilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece farklı bir yöntemle. Örneğin bir karakteri anlatırken "x pasifitst bir insandı" demek yerine "şiddete başvurmadan mücadele etmekten yanaydı" denebilir.
Fakat burada ortaya bir sorun çıkıyor. Etketler aslında kısayollardır. Tıpkı bilgisayarınzın masaüstündeki kısayol ikonları gibi. Bir şeyi kısaca anlatıvermek için kullanabilirsiniz etiketleri. Onlar olmadan yazdığınız hikayede uzun ve yorucu betimlemeler yapmanız gerekebilir.
Ben öykülerimde bundan sonra karakterlerin dış görünüşü, etnik kökeni vs. hakkında hiçbir bilgi vermemeyi düşünüyorum. Bunun dışında hepsine tümüyle unisex isimler vereceğim ki onların cinsiyetleri ve cinsel yönelimleri anlaşılmasın. Bu bir kaçış değil. Çünkü insanları her yönden bölen bu tartışmaların yerine insanların kişiliğinin ön plana çıkarılmasını doğru buluyorum. Ayrıca bu konuda ayrıntı vermeyerek okuyucunun hayal gücüne bir şeyler bırakılacağını düşünüyorum.
Denemeye değer
güzel çalışmalar çıkacağını düşünüyorum. Örneğin yamaç paraşütü yapan bir karakterin o sırada hissettiklerini anlatırken onun ırkını, cinsiyetini, cinsel yönelimini, yaşam felsefesini ve siyasi görüşünü anlatmaya gerek olmayabilir sadece yamaç paraşütü yapan birinin hislerini anlatmaksa amacınız.
Elbette haksızlığa uğrayan bazı kimlikler var ama bence bunu aşmanın yolu kimlik mücadelesi değil. Her neyse, konumuz bu değil. Kısacası demek istediğim şey kısaca şu. Ben kimlik eksenli tartışmalardan rahatsızım.
Tartışmaya bayıldığım bir konu, ama yeri burası değil