9
« : 28 Ağustos 2013, 17:33:13 »
Ben fantastik öğelerin zorlama konulmuş olduğuna yada fantastik öğelerin azınlıkta olduğuna katılmıyorum. Aslında çoğu fantastik romanda rastlanmayan, Buz ve Ateşin Şarkısı Serisine özgü fantastik varlıklar olması; hatta Martin'in mitolojik yaratıkların dışında kendi hayal gücüne özgü varlıklarla bizleri tanıştırması romana gerekli fantastik zenginliği katıyor.
Yüzüklerin Efendisinden sonra birçok eserde elfleri, cüceleri, ejderhaları farklı kimliklerle tanıdık. Hatta yaradılışlarından karakteristik özelliklerine kadar öyle kanıksadık ki akraba olduk. Buz ve Ateşin Şarkısı'nda akyürüyenler, soğuk el, ormanın çocukları, her diyarın kendine özgü tanrıları gibi yeni yüzlerle tanıştık.
Bence Fantastik Edebiyat'ın temelinde fantastik, mitolojik yada hayalürünü varlıklardan ziyade "insan" vardır. Ama ne yazıkki insan sınırlıdır. İnsanı değiştirmek mümkün değildir. İnsan 1000 yıl önce de, 1000 yıl sonrada, fantastik öykülerde de üzülür, sevinir, nefret eder, güç arzusuyla kötülük yapar, tutkuları ve korktuğu tanrıları vardır. Kısacası yaşayışı, kullandığı teknoloji, yaşadığı ortam, silahları, kanunları vb. değişebilir ama duyguları değişmez. İnsanı insan yapan düşündükleri değil hissettikleridir aslında. Çünkü eylemlerini ve düşüncelerini etkileyen hatta oluşturan da hissettikleridir. İnsandan hislerini çıkarabilirsiniz belki. İyiliği yada kötülüğü alabilirsiniz öykülerinizde; ama yeni bir his koyamazsınız. İlgimizi çeken sonsuza kadar yaşamanın, ejderhanın sırtında uçmanın, kimsede olmayan güçlere sahip olmanın, savaş atının sırtında savaşa girmenin nasıl bir his olduğudur aslında. Mesele elfler gibi düşünmek, ejderhaların sırtında uçmak, büyü yapmak, kılıç ve okla savaşmak, uzayın bilinmeyen köşelerine yolculuk yapmak değil; bu gibi öğelerin ve her şeyin mümkün olduğu gizemli fantastik dünyalarda "İnsan" olmaktır. Bu nedenle Buz ve Ateşin Şarkısı "fantastik edebiyat" dünyasına büyük bir kapı açıyor benim için. Her satırı yeni bir keşif, her satır yeni bir keyif oluyor.
Düşüncelerimi olumsuz eleştiri olarak algılamayın lütfen. Ben kitaptan aldığım tadı paylaşmak istedim sadece. Bazen kendimi kitabın aksiyonuna kaptırıp "Akyürüyenlerin sırrı açıklansın artık yada savaş başlasında hangi şovalye daha iyi görelim" dediğim oluyor. 5. kitap bittiğinde yine sizi merakınızla ve sabrınızla başbaşa bırakacak. Ama bu kitapta en azından ormanın çocuklarının gizemi büyük ölçüde çözülüyor.