Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Son_Silahsor

Sayfa: [1] 2
1
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı - TV Dizisi
« : 23 Nisan 2017, 19:02:13 »
Kötü yapan kitaplardan çok farklılaşmış olması zaten. Birebir olmalarını beklemiyorum -ki fantastik türlere göre daha az fantastik öğe barındırıyor- ama saçlamadılar. Kitapta olmayıp eklenen sahneler, kitapta olup yok sayılan sahneler vs. O Dorne kısmı neydi öyle ya da Sansa-Ramsey sahneleri... Görselliğinin etkileyici olması bu gerçeği değiştirmiyor.

2
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı - TV Dizisi
« : 22 Nisan 2017, 19:01:08 »
Game of Thrones istisna değil. O da kitaplara göre oldukça kötü bir yapım. Görselliğinin etkileyici olması onu istisna yapmıyor.

Ben fantastik eserlerin animelerinin daha iyi olacağını düşünmüşümdür hep.

3
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı
« : 23 Haziran 2016, 00:39:30 »
Ben Seanchan denen aşağılık topluluk yüzünden Aes Sedailere üzülüyorum. Rand'ın ve Aiellerin bunlara soykırım uygulamasını istiyorum.

4
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« : 14 Haziran 2016, 21:09:16 »
Bir ara D&R ve Idefix'te Marslı, Kafes ve Trendeki Kız'ın e-kitaplarıyla giriş yapmışlardı ama kaldırılmış nedense.

5
Tartışma Platformu / Ynt: Ruh konusunda ne düşünüyorsunuz?
« : 07 Haziran 2016, 15:30:49 »
Temeliniz yanlış. Herhangi bir canlının evrimleşme sonucunda insanınkine benzer şuur kazanması diye bir şey yok. Evrim böyle işlemiyor. Koşullara bağlı olarak insanlar bu şekilde evrimleşti. Koşullar farklı olsaydı farklı şekilde evrimleşirdi. Çünkü evrimin bir amacı yok.

Bir de bilimsel çalışmalara laf edecekseniz karşı kaynaklarınızı sunun ya da bilimsel otoritelerden bahsedecekseniz kaynak gösterin. Yoksa boş laftan öteye gitmiyor.

Burada sizden başka ideolojiden bahseden yok.

6
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı - Sohbet
« : 06 Haziran 2016, 19:55:24 »
Bir dönem mi? :)

Örneğin şu anda 12. cildi okuyorum ve okurken hataları not ediyorum.

Okuduğum (1/3'ünü okudum) kadarıyla "Yanlış Yazılan İsimler" ve "Çevirisi Değiştirilen Kavramlar":

Spoiler: Göster
Alıntı
Yanlış Yazılan İsimler

Yanlış: Doğru
Greandal: Graendal
Alivarin: Alviarin
Caraihgan: Caraighan
Harina: Harine
Gesarna: Gelarna
Daigin: Daigan
Rotel: Rodel
Aldric: Alric
Casduane: Cadsuane
Balladere: Balladare
Lacinde: Lacile
Bardlen: Barlden
Rodeille: Roidelle
Moiraine Damodren: Moiraine Damodred
Cairhen: Cairhien
Madevwin: Mandevwin
Dagdara Finchley: Dagdara Finchey
Mediani: Meidani
Beyne: Bryne
Elsa: Elza
D8arlin: Darlin
Vern: Verin
Murandyililer: Murandyliler
Leliane: Lelaine
Evannellein: Evanellein
Gallene: Gallenne

---

Çevirisi Değiştirilen Kavramlar

Hikmet (Wisdom) --> Bilge (Wise One) olarak çevrilmiş.

Semavi Yumruk, Semaviyumruk
Yarıinsan, Yarı-insan

Delik (Bore) --> Çukur (Pit)

Gull’s Feast: Birkaç paragraf arayla Martı Ziyafeti, Martının Ziyafeti, Martıların Ziyafeti olarak çevrilmiş.

First Prince of the Sword
Kılıcın Birinci Prensi
Kılıcın İlk Prensi

Winespring Inn
Meypınarı Hanı
Badeçay Hanı

* Meditations on the Kindling Flame
Tutuşan Alev Üzerine Düşünceler
Yanan Alev Üzerine Tefekkür

* A Comprehensive Discussion of Pre-Breaking Relics
Kırılış Öncesi Andaçları Hakkında Kapsamlı Bir Münazara
Kırılış Öncesi Eserlerin Kapsamlı İncelemesi

* Marks and Remarks
Sözler ve Yorumlar
Alametler ve Yorumlar

* The Wake of the Breaking
Kırılış Sonrası
Kırılışın Sonrası

* Thoughts Among the Ruins
Enkazın Arasında Düşünceler
Yıkıntılar Arasında Düşünceler

* işaretli olanlar içerikte farklı, sözlükte farklı olan kavram çevirileri.


Bakın, yazım yanlışları, noktalama hataları, anlatım bozuklukları ve çeviri hatalarını katmadım bile. İstisnasız her ciltte var bu hatalar.

Çevirmeni genelde en az hatalı bulurum bu konuda. Sonuçta belli bir sürede yetiştirmek zorunda ve tekrar tekrar dönemez nasıl çevirdim diye. Ancak yayına hazırlayan, editör, düzeltmen vs. sorumlu her kimse özensiz ve işbilmez; istisnasız her ciltte bu kadar hata olduğu için. Şu çok net: İthaki bu konuda başarısız.

Şu Zaman Çarkı bitsin, uzun bir süre uzak duracağım İthaki'den.

7
Tartışma Platformu / Ynt: Ruh konusunda ne düşünüyorsunuz?
« : 06 Haziran 2016, 18:37:14 »
Bilimsel teoriler kanun olur diye bir şey yok. Link verdiğim açıklamada yazıyor. Dikkatli okunamışsınız ya da işinize geldiği kısmını almışsınız.

Kaç gündür şurada şüphecilikten bahsediyorsunuz ama okulda öğrendiklerinizden şüphe etmeyip hemen bu yanlış diyorsunuz.  Okullardaki müfradatı bilmesek hani...

Evrim bir olgu. Tıpkı yerçekimi olgusu gibi. Bilimsel teoriler de bu olguları açıklamaya çalışan bilimsel açıklamalar bütünü.

Her şeye rağmen evrimi mikro olarak gözlemleyebiliyoruz.

8
Zaman Çarkı / Ynt: Zaman Çarkı - Sohbet
« : 06 Haziran 2016, 13:42:05 »
Neden olacak, özensizlik, işbilmezlik.

Kavramlar her kitapta değişiyor. Sadece 13. ciltte değil. Tabii Muhafız -> Koruyucu gibi köklü değişiklikler olmayınca çok dikkate alınmıyor.

9
Tartışma Platformu / Ynt: Ruh konusunda ne düşünüyorsunuz?
« : 05 Haziran 2016, 15:40:55 »
Maymundan gelmiyoruz zaten. Tam olarak bir maymun türüyüz. Bilimsel adı primat.

"Sadece bir teori" ha? Bilimsel teorileri, günlük hayattta fikir, düşünce ile karıştırıyorsunuz.

http://www.evrimagaci.org/makale/6

Alıntı
Teori nedir?

Teori (veya kuram), var olan ve bilinen bilimsel gerçekleri kullanılarak, etrafımızdaki olay ve olguların oluş, ilerleyiş, varlık biçimlerine yönelik geliştirilen kapsamlı açıklamalar demektir. Kısaca bir teori, farklı bilimsel gerçekleri birbirine bağlayarak bir olaya getirilen bilimsel açıklama demektir.

http://www.evrimagaci.org/soru-cevap/46

Alıntı
Bilim insanları, hipotezlerini sürekli testlere tabi tutarak ve diğer bilim insanlarına sonuçlarını sunmak suretiyle onların da test etmesini sağlayarak, yanlışlamaya çalışırlar. Bir hipotez birçok uzman tarafından, birçok farklı açıdan yaklaşılıp da çürütülemedikçe güç ve geçerlilik kazanır. Böylece bu hipotezler bilimin havuzuna aktarılır. Bilim insanları, bu hipotezler ve yasaları kullanarak teoriler inşa ederler. Teoriler, bilimsel bilginin doruğunda yer alan bilgi parçalarıdır ve halk dilindeki yaygın kullanımın aksine "test edilmemiş, spekülatif düşünce" anlamına gelmez. Tam tersine, çok sıkı testlerden geçen hipotezleri ve gerçekleri kullanarak etrafımızda süregelen olayların neden ve nasıl o şekilde olduklarını izah eden bilimsel açıklamalardır. Teoriler genellikle birçok hipotezi ve gerçeği tek bir vücutta birleştirir; dolayısıyla bir bütün olarak çürütmek çok zordur. Ancak kimi teori daha az sayıda hipotezi (kimi zaman tek bir hipotezi) kullandığı için, bazen o hipotez çürütüldüğünde, ona bağlı teori de otomatik olarak çürümüş olur. Buna bilimde çok daha nadiren rastlasak da, bir teori ne kadar az sayıda hipoteze ve gerçeğe dayalıysa o kadar zayıftır ve çürümeye açıktır. Aynı zamanda, bir teori ne kadar uzun süredir zamanın ve bilim insanlarının aşındırıcı testlerine direnebiliyorsa ve yanlışlanamıyorsa, o kadar güçlenir.

Şu görsel çok güzel özetliyor bilimsel teoriyi:



http://www.evrimagaci.org/makale/396

Evrimi bilen biri zaten evrimin her şeye cevabı var demez.

Verdiğim linklerin hepsinin altında ileri okuma için kaynaklar var.



10
Tartışma Platformu / Ynt: Ruh konusunda ne düşünüyorsunuz?
« : 03 Haziran 2016, 20:59:25 »
Tipik cevab veremedi vakasıymış  :D

Yanlış sorulara doğru cavaplar bulamazsınız.

11
Tartışma Platformu / Ynt: Ruh konusunda ne düşünüyorsunuz?
« : 03 Haziran 2016, 19:37:24 »
Mutasyona uğrayan canlılar:

http://www.evrimagaci.org/fotograf/46/1121
http://www.evrimagaci.org/makale/114
http://www.evrimagaci.org/fotograf/54/8123

:)

-----

Tipik evrim ve bilim karşıtı ezbere konuşmalar...

1. "Yani günümüzdeki maymunlar neden insan olmuyorun açıklamasıdır bu..."

Maymun türüyüz biz. Şempanze, bonobo, goril gibi insan (homo x) da bir alt tür.

https://en.wikipedia.org/wiki/Primate
https://en.wikipedia.org/wiki/Homo

2. "Sırf Darwin'i ayakta tutmak için ille de evrim diyorlar kısacası."

Darwin bir kapıyı açtı. Bugünle kıyaslarsak o kısıtlı imkana rağmen. Doğal ve Cinsel Seçilim onun ortaya koyduğu en önemli kavramlardan. Bügünkü evrim ile Darwin'in ortaya koydukları arasında byük farklar var. Yine de kapıyı açtığı için onun adıyla da anılıyor.

En iyisi sıfırdan başlamanız:
http://www.evrimianlamak.org/e/Ana_Sayfa
http://www.evrimagaci.org/

12
Tartışma Platformu / Ynt: Ruh konusunda ne düşünüyorsunuz?
« : 02 Haziran 2016, 19:35:25 »
Evrimin bir amacı yok. Dolayısıyla evrimsel sürece katkı sağlamak gibi bir durum yok. İnsan, evrimsel süreçte, evrimin dinamikleri sayasinde öne çıkarak diğerlerine üstünlük sağladı. Yine de evrimsel süreçte canlılığa katkı sağlıyor insanlık: Yapay Seçilim. Evrimi kendi çıkarımız için kullanıyor insanlık birkaç yüzyıldır.

Öbür taraftan insanları hayvanlardan ayıran bir şey yok. Evrimin ortaya koyduğu basit bir gerçek var insanın egosunu altüst eden. İnsan herhangi bir hayvan türü.

Öte yandan bilim olgularla ilgilenir. Bunun için de ortada bir veri olması gerekiyor. Ortada bir veri olmadıkça olasılığa açık değil. Bu tür söylemler daha çok fikirlerine, öğretilerine, inançlarına destek arayanların söylemler.

Tavsiyem baştan başlamanız evrime: http://www.evrimagaci.org/

13
Diğer Fantastik Eserler / Kule Efendisi - Anthony Ryan
« : 27 Nisan 2016, 21:48:54 »
Kule Efendisi ile illgili görüşüm:

Spoiler: Göster
Bazı karakterlere çok kıyak geçmiş yazar. Örneğin Reva, kısa bir süre eğitim alıp Volarlıların 6. Nişan seviyesine yakın savaşçı gruplarından Kuritailarla baş edebiliyor.

İlk kitapta 7. Nişan'ın varlığını öğrenmiştik. Bu kitapta birkaç ayrıntı verilmiş. "Karanlıkla mücadele etmek için Karanlığı bilmeliyiz," benzeri düşünceleri var. Bu doğrultuda kehanet yeteneği olanlar Volarlılarda olduğu gibi ve kullanıyorlar. Soru şu: Volarlılar gibi nasıl kehanette bulunamıyor bu elemanlar da Diyar başkenti Varinshold kolayca işgal ediliyor?


Kitaptaki Hatalar:

Bu forumda okuduğuma göre son okumadan geçmiş bu kitap. Yeterli bulmadım.

Spoiler: Göster
Anthony Ryan - Kule Efendisi
İthaki Yayınları, 1. Baskı, Aralık 2015

1. Çeviri Hataları ve Anlatım Bozuklukları

İşe yaramaz, çocuksuz, aptal bir kralın bekâr kız kardeşi...
Useless, childless, unwed sister to a foolish king...

Şu cümle; bir editörü, düzeltmeni ya da son okuyanı nasıl rahatsız etmez? İşe yaramaz, çocuksuz ve aptal olan kim? Bu cümleye göre Kral. Oysa önceki bölümlerde Kral'ın evli ve çocuk sahibi olduğunu öğreniyoruz.

Şu şekilde ifade edilmeliydi:
Aptal bir kralın işe yaramaz, çocuksuz, bekâr kız kardeşi...

Kitapta çok örneği var bu tür kullanımın.

-----

"...Neyse, Kara Anahtar’a hoş geldiniz."
"...Anyhow, welcome to Reaver’s Gulch."

Reaver’s Gulch: İstilacının Vadisi
Dark Clave: Kara Anahtar

Kitapta bir maden ocağı var. Bazıları kötü ününden dolayı Kara Anahtar diyor. İstilacının Vadisi olarak çevrilmesi gereken kavram Kara Anahtar olarak çevrilmiş.

-----

"Beni bırakma kardeş," dedi Oltacı Frentis adama yetişince.

Oltacı, Frentis'in lakabıymış gibi anlaşılıyor ve anlatım bozukluğuna yol açıyor. Oltacı Frentis, adama yetişiyor. Oltacı ve Frentis sözcükleri arasına virgül konmalıydı. Birkaç yerde daha benzer kullanım var.

-----

"...onları püskürtmek için bütün herkese ihtiyacımız vardı."

bütün ve herkese bir arada kullanıldığı için anlatım bozukluğuna yol açıyor.

...birtakım diğer madencilerin de artık taşları el arabasına...

birtakım ve diğer bir arada kullanıldığı için anlatım bozukluğuna yol açıyor.

-----

Ona verdikleri midilli Lyrna’nın zavallı, katledilen Samur’un gözünde tütmesine sebep oldu.

Yanlış yerde kullanılan sözcükten dolayı anlatım bozukluğu var.

Şu şekilde ifade edilmeliydi:
Ona verdikleri midilli; zavallı, katledilen Samur’un Lyrna’nın gözünde tütmesine sebep oldu.

-----

Zaten kılıcı ve botlarının da eski parlaklığı yoktu

Kılıcın ve botlarının eski parlaklığı mı yoktu, kılıcın kendisi ile botlarının eski parlaklığı mı yoktu? Cümleden kılıcın kendisi anlaşılıyor. Halbuki kılıcının var olduğunu önceki cümlede okuyoruz.

Şu şekilde ifade edilmeliydi:
Zaten kılıcının ve botlarının da eski parlaklığı yoktu.

-----

Bitkinliğe teslim olması hatta günler bile sürebilirdi
It could have been hours, or days even, before exhaustion took her

"saatler"  eksik:
Bitkinliğe teslim olması "saatler" hatta günler bile sürebilirdi

-----

...ağır kilidin içine bir anahtar sokup sabitlenmiş ve kapağını açtı...
...turning a key in the heavy lock and lifting the lid...

Şu şekilde ifade edilmeliydi:
...ağır kilidin içine bir anahtar sokup çevirdi ve kapağını açtı...

çevirdi yerine döndürdü gibi uygun alternatifler de kullanılabilirdi.

-----

Geminin sürekli sallanması hepsini, o ve Benten dışındaki bütün tutsakları etkilemiş gibiydi.
The ceaseless pitching of the ship sent most of her compatriots heaving, only she and Benten remaining immune

Hepsini etkiliyor diyerek mürettebat da işin içine katılıyor. Halbuki kız ve Benten hariç bütün tutsakları etkiliyor.

Şu şekilde ifade edilmeliydi:
Geminin sürekli sallanması, o ve Benten dışındaki bütün tutsakları etkilemiş gibiydi.

-----

Yaklaşık üç bin kişilik bir kuvvetleri var yaklaşık olarak.

"Yaklaşık" veya "yaklaşık olarak" fazla kullanılmış.

-----

...ağaç kütüğüne ne kadar dimdik yürüdü...

"ne kadar" sözcük öbeğindeki "ne" fazla.

-----

"Nilsael’e geçtiğimizden itibaren ben beş yüz yetmiş iki kişiyi serbest bıraktık lordum..."
"We have freed fifteen hundred and seventy-two people since crossing into Nilsael, my lord..."

Hem gereksiz sözcük hem de yazım yanlışı var. Ya "itibaren" ya da "beri" kullanılmalıydı.

-----

"Daha fazla zayıflamaları dahilinde ciddi bir saldırıyı karşılama şansımız azalacak."
"Further weakening will reduce our ability to contain a serious assault..."

"dahilinde" uygun sözcük değil. "Daha fazla zayıflamaları halinde" ya da "Daha fazla zayıflarsa" şeklinde kullanılmalıydı.

-----

Suikastçıyı ayaklarının dibine kadar indirince ayağını boynuna koydu.

Nereden indiriyor? "indirince" uygun sözcük değil. "çekince" veya "getirince" gibi uygun sözcükler kullanmalıydı.

-----

"Fare nerede?"
Where’s the rat?"

Orijinal metinde Ratter isimli bir karakter var. İspikçi olarak çevrilmiş. Ancak İspikçi ile ilgili bir durum oluyor ve kampta bir adam, İspikçi'nin arkadaşına İspikçi'yi kastederek, "Fare nerede?" diyor. Orijinal metinde Rat diye geçiyor. Ratter'ın kısaltılmışı olduğu ortada. Kelime oyunu var. Bu şekilde çevrildiği için kelime oyunu anlaşılmıyor. Ya kelime oyunu yokmuşçasına İspikçi denmeliydi ya da dipnotla kelime oyunu olduğu belirtilmeliydi.

----------

2. Kavramlar

İthaki'nin çoğu seriside olduğu gibi yine kavramların çevirisinde bir tutarlılık yok.

Lord’s Chair: Aynı kitapta Efendi'nin Sandalyesi ve Lord'un Sandalyesi olarak çevrilmiş.

Lord’s chamber: Birinci kitapta "Tanrının odası" diye çevrilen kavram ikinci kitapta "Lord'un odası" olmuş. Tanrı nere, Lord nere!

(En bombası bu) Heretic Dominion: Aynı kitapta (Kule Efendisi) Sapkın Hükmü, Kafir Hükmü, Sapkın Hükümdarlığı olarak çevrilmiş.

The Ship Lord: İlk kitapta Gemi Lordu olarak çevrilen kavram ikinci kitapta Gemi Lordu ve Gemi Efendi olarak çevrilmiş.

House Guard: İlk kitapta Ev Muhafızı olarak çevrilen kavram ikinci kitapta Ev Muhafızı ve Hane Muhafızı olarak çevrilmiş.

Fief Lord: İlk kitapta Lord Derebeyi ve Derebeyi Lordu olarak çevrilen kavram ikinci kitapta sadece Derebeyi olarak çevrilmiş.

----------

3. Yazım Yanlışları

bir kaç, bir çok (birkaç, birçok)
Lord Veliss (Leydi)
Yüzbaşı Adak (Adal)
kızılçiçek, kızıl çiçek (standart tutturulamamış)
parlak bir türü madde (tür)
eliniz kaldırmazdı (elini)
Sert bir saldıran sonra (saldırıdan)
Adam başı (Adım başı)
General hararetli bakışları (Generalin hararetli bakışları)
Linesh'de (Linesh'te: Lineş diye okunuyor, dolayısıyla ünsüz sertleşmesi var.)

Benzer çok yanlış var.

----------

4. Özel Hata

Bu hata yazarın hatası, ama editörün ve son okuyann fark etmesi ve gereğini yapması lazımdı.

...Yaşlı lordun iki yanında ikiz torunları duruyordu...
...the old lord flanked by his twin grandsons...

Aynı çocuklar dedelerine amca diyor.

"Lord amca," dedi soldaki ikiz.
"My lord uncle," the twin on the left said.

Birkaç paragraf sonra ikizlerin lordun yeğeni olduğu belirtiliyor.

"Dışarı!" diye bağırdı Derebeyi yeğenlerine ve çocuklar eğildi...
"Out!" the Fief Lord barked at his nephews who both bowed...

Amca ve yeğen diye okuyunca farklı yerlerde, "Acaba torun yanlış mı yazılmış," diye düşündüm ama birkaç paragraf üstünde şöyle bir açıklama var:

"Anneleri çok ünlü bir Renfaelli şövalyeyle evlendi," dedi Vaelin’e. "O günlerde bir oğlum olduğu için bir sorun görmedim, sonra aptal gitti frengiden öldü, bana da bu ikisi kaldı."

Bu açıklamadan, ikizlerin kızının çocukları olduğu anlaşılıyor.

Yine birkaç bölüm sonra Vaelin, ikizlere:

"...Dikişleriniz iltihap kapar da kolunuzu kaybederseniz dedeniz pek memnun olmayacaktır."

Özetle torun ve dede.

14
Ütopya/Distopya / İthaki Çevirisi İncelemesi
« : 30 Mart 2016, 21:41:15 »
Konuyu hortlatayım.

Kitap elimde süründü ama sonunda kendime eziyet ederek not ala ala okuyup bitirmeyi başardım.

Baştan uyarıyorum. Çok çok uzun bir inceleme.

Spoiler: Göster
Alıntı
ithaki'den rusça aslından yapılan çeviriyle çıkanı tam bir sayfa düzenlemesi, çeviri hatası, anlatım bozukluğu, yazım yanlışı ve noktalama hatası faciası.

abartmıyorum, hayatımda okuduğum en kötü sayfa düzenlemesine sahip kitap. çok fazla yazım yanlışı ve noktalama hatası var. en önemlisi de ne dediği anlaşılmayan çeviri hatalarından ve anlatım bozukluklarından geçilmiyor. okumayı zorlaştıralım deseler daha fazlasını yapamazlardı.

bunları kitabın daha ilk 50 sayfasında anladım ve kendime eziyet ederek (baştan) not ala ala okuyup bitirdim. bu notları da bu yazının içinde paylaşacağım.

(baştan söyleyeyim ki çok uzun. ayrıca yazım yanlışı yapmamaya ne kadar dikkat etsem de gözden kaçırdığım olmuştur. bildirirseniz sevinirim.)

çeviri eserleri asıl dillerinden yapılan çeviriden okumayı seviyorum ve tercih ediyorum. şu kitabı almamın iki nedeni vardı: rusça aslından çeviri ve ödüllü rusça çevirmen sabri gürses'in editörlüğü. sabri gürses'in elinden nasıl böyle bir eser çıkmış ya da sabri gürses bu eserin bu halde çıkmasına nasıl izin vermiş anlamadım. bu kitap sonrası ilk defa çevirinin çevirisinin asıl dilinden yapılan çeviriden iyi olduğunu görüyorum.

yer yer ithaki'nin çevirisini beğenenleri hatta şahane (evet, şahane) bulanları görüyorum. şu kitabın çevirisini beğenenler net olarak söylüyorum ki türkçenin kurallarından habersizler. ithaki'nin kitaplarında genel olarak çok hata oluyor. sayfa düzenlemesinin kötülüğüne ve çeviri hatalarına bu kadar rastlanmasa da özellikle yazım yanlışı ve noktalama hatası çok fazla. forumlarda ve facebook, twitter, instagram gibi sosyal ağlarda sıklıkla dile getirilen bir durum bu. belli ki son okumadan geçmiyor kitaplar. zamanında can öz'ün youtube'da bir soru-cevap videosuna denk gelmiştim. orada kitapların pahalı olmasıyla ilgili bir soruya, "kalite için kitapları her aşamada birileri okuyor. o yüzden pahalı. daha ucuz olması için kaliteden ödün vermem gerekir," gibi bir cevap vermişti. bir kitapta çok fazla hataya rastlayınca ne demek istediği daha iyi anlaşılıyor.

neyse. uzatmadan başlayayım.

yevgeni ivanoviç zamyatin
ithaki yayınları, 4. baskı, şubat 2015
rusça aslından çevirenler: fatma arıkan ve serdar arıkan
yayına hazırlayan: sabri gürses

1. sayfa düzenlemesi

a. diyaloglar

* kitapta diyaloglar başta tırnak işaretleri ile başlamış sonra konuşma çizgilerine dönmüş, ancak bir standart tutturulamamış ve yine aralarda tırnak kullanılmış.

* diyaloglar arasındaki eylemler (dedi, başını salladı, dedim ona bakarak...) ara çizgilerle ayrılmaya çalışılmış ve yer yer bu çizgiler unutulduğu için diyaloglarla eylemler, kitabın dilinin de zor olmasından dolayı birbirine girmiş. en önemlisi konuşma çizgisi (—), ara çizgi (–), kısa çizgi (-) hep aynı: tire (-). bunlarda da bir standart tutturulamamış. kimi yerde yapışık, kimi yerde arada boşluklar var. arada paragrafın ortasında konuşma çizgisiyle (ithaki'de tire ile) cümleye kaldığı yerden devam ediyor.

bunları örneklerle somutlaştırayım.

alt alta olan imgur ve hızlıresim linkleri aynı resimler. engelleme dolayısıyla alternatif olarak ikisini kullandım. ayrıca linklere tıklamak istemeyenler veya açamayanlar için linklerin hemen altında, hiçbir düzeltme yapmadan, yazı halinde de verdim.

a1. tırnak işareti. en çok kullanılan, en etkili ve en anlaşılır diyalog yöntemi:

http://i.imgur.com/ei2sqze.jpg
http://i.hizliresim.com/1vprdg.jpg

“mucizevi değil mi?” diye sordum.
“evet, mucizevi. ilkbahar,” diyerek pembecik gülümsedi o-90.

kitabın hemen başında kullanılmış. yer yer kitabın içinde de var bu tür kullanım.

-----

a2. konuşma çizgisi, ara çizgi, kısa çizgi

http://i.imgur.com/jsnrmvv.jpg
http://i.hizliresim.com/zk5le0.jpg

- evet, burunlar da! -dedim bu sefer neredeyse bağırarak- var olduklarına göre, kıskançlık için bir neden yok. benim burnum kopça, diğerininki ise...

olması gerekenler:
* — evet, burunlar da! –dedim bu sefer neredeyse bağırarak.– var olduklarına göre, kıskançlık için bir neden yok. benim burnum kopça, diğerininki ise...
* “evet, burunlar da!” dedim bu sefer neredeyse bağırarak. “var olduklarına göre, kıskançlık için bir neden yok. benim burnum kopça, diğerininki ise...”

-----

kimi yerde şu şekilde ithaki'de:

http://i.imgur.com/jgnxiql.jpg
http://i.hizliresim.com/1vprbb.jpg

- bu, en sevdiğim... ve birden sanki bir şey hatırlamış gibi, ısırık-gülücük, beyaz, keskin dişler. - tam olarak: “dairelerin” en tuhafı.

görüldüğü gibi ara çizgi konması gereken yerde ara çizgi olmadığı için anlam kargaşası var.

olması gerekenler:
* — bu, en sevdiğim... –ve birden sanki bir şey hatırlamış gibi, ısırık-gülücük, beyaz, keskin dişler.– tam olarak, ‘dairelerin’ en tuhafı.”
* “bu, en sevdiğim...” ve birden sanki bir şey hatırlamış gibi, ısırık-gülücük, beyaz, keskin dişler. “tam olarak, ‘dairelerin’ en tuhafı.”

-----

http://i.imgur.com/h38dlki.jpg
http://i.hizliresim.com/1vpxv5.jpg

- evet, evet! tabii, tabii. elbette. ağzımı daha fazla açarak, aptalca güldüm ve bu gülümsemeyle kendimi çıplak ve salakça hissettim...

görüldüğü gibi ara çizgi konması gereken yerde ara çizgi olmadığı için anlam kargaşası var.

olması gerekenler:
*— evet, evet! tabii, tabii. elbette. –ağzımı daha fazla açarak, aptalca güldüm ve bu gülümsemeyle kendimi çıplak ve salakça hissettim...
* “evet, evet! tabii, tabii. elbette.” ağzımı daha fazla açarak, aptalca güldüm ve bu gülümsemeyle kendimi çıplak ve salakça hissettim...

-----

http://i.imgur.com/jbefvxp.jpg
http://i.hizliresim.com/57njbd.jpg

-biliyor musunuz, - dedi ı-, - birkaç dakikalığına yan odaya geçin. l'nın sesi oradan, içeriden, şöminenin yandığı gözlerin karanlık pencerelerinden duyuluyordu

görüldüğü gibi bir standart tutturulamamış yine. en baştaki konuşma çizgisi bitişik, dedi eyleminden önce ara çizgiden sonra olmaması gereken boşluk var, eylemden sonra ara çizgiyi kapatmış ama bu sefer birleşik ve en önemlisi zaten ara çizgi ile ayrım yapılmışken bir daha konuşma çizgisiyle devam etmiş diyalog. elbette tüm çizgiler yine tire.

olması gerekenler:
* — biliyor musunuz, –dedi ı,– birkaç dakikalığına yan odaya geçin. –ı’nın sesi oradan, içeriden, şöminenin yandığı gözlerin karanlık pencerelerinden duyuluyordu.
* “biliyor musunuz,” dedi ı, “birkaç dakikalığına yan odaya geçin.” ı’nın sesi oradan, içeriden, şöminenin yandığı gözlerin karanlık pencerelerinden duyuluyordu.

-----

http://i.imgur.com/siatew2.jpg
http://i.hizliresim.com/javvze.jpg

burada, katı sayısal dünyada adeta rüyadaymışım gibi, birisi yanıma oturdu, hafiften sürtündü ve "özür dilerim"- dedi.

olması gereken:
burada, katı sayısal dünyada adeta rüyadaymışım gibi, birisi yanıma oturdu, hafiften sürtündü ve, “özür dilerim,” dedi.

-----

en anlaşılmaz örneklerden:

http://i.imgur.com/kyadoqj.jpg
http://i.hizliresim.com/d3lrnz.jpg

- yok, gezmeyelim. benim (gitmem gereken yeri söyledim)... lazım.

(burada üç noktanın kullanımına dikkat edin. noktalama hataları ile ilgili kısımda tekrar değineceğim.)

olması gerekenler:
* — yok, gezmeyelim. benim ... –gitmem gereken yeri söyledim– lazım.
* “yok, gezmeyelim. benim ...” (gitmem gereken yeri söyledim) “lazım.”

-----

http://i.imgur.com/rkkgce0.jpg
http://i.hizliresim.com/ljqvgj.jpg

- dinleyin: nerede o, ı nerede?- dedim. orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...

diyalog nerede bitiyor, nerede başlıyor?

olması gerekenler:
* — dinleyin: nerede o, ı nerede? –dedim.– orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...
* “dinleyin: nerede o, ı nerede?” dedim. “orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...”

-----

ne olması gerektiğini çözemediğim bir örnek. paragrafın sonuna dikkat.

http://i.imgur.com/6qcrelv.jpg
http://i.hizliresim.com/a7o40r.jpg

- ben her gece... yapamayacağım... eğer beni iyileştirirlerse... her gece yalnızken, karanlıkta onu düşünüyorum, nasıl biri olacağını, onu nasıl büyüteceğimi... o zaman benim için yaşamanın anlamı kalmayacak, anlıyor musunuz? ve siz mecbursunuz -... mecbursunuz. - dedi.

-----

http://i.imgur.com/d9h7mse.jpg
http://i.hizliresim.com/1vpqnb.jpg

- birisi... hayır, hiç olmazsa - siz... - dedim (koşmaktan dolayı), nefes nefese - benim aşağıya, dünyaya, hangara bir not iletmem lazım. gidelim, ben size dikte edeyim...

ara cümle hangisi? cümle yarıda kalıp başka bir cümleye mi başlıyor?

olması gerekenler:
* — birisi... hayır, hiç olmazsa... siz... –dedim (koşmaktan dolayı), nefes nefese.– benim aşağıya, dünyaya, hangara bir not iletmem lazım. gidelim, ben size dikte edeyim...
* “birisi... hayır, hiç olmazsa... siz...” dedim (koşmaktan dolayı), nefes nefese. “benim aşağıya, dünyaya, hangara bir not iletmem lazım. gidelim, ben size dikte edeyim...”

-----

http://i.imgur.com/88s1py7.jpg
http://i.hizliresim.com/nmbzml.jpg

- yazın, - diyorum yüksek sesle ve hâlâ (koşmaktan) nefes nefese bir halde. saat: 11 .30. hız: 6800...

ara cümle nerede biitiyor ve diyalog nereden devam ediyor?

olması gerekenler:
* — yazın, –diyorum yüksek sesle ve hâlâ (koşmaktan) nefes nefese bir halde.– saat: 11 .30. hız: 6800...
* “yazın,” diyorum yüksek sesle ve hâlâ (koşmaktan) nefes nefese bir halde. “saat: 11 .30. hız: 6800...”

-----

http://i.imgur.com/uyk6koi.jpg
http://i.hizliresim.com/9oykv3.jpg

- sizi anlıyorum, tümüyle anlıyorum, - dedi. ama yine de sakin olmalısınız: yapmayın. her şey geri dönecek, mutlaka geri dönecek. önemli olan sadece herkesin yaptığım keşfi öğrenmesi. bunu ilk size söylüyorum: hesapladım, sonsuzluk yokmuş!

ara cümle nerede biitiyor ve diyalog nereden devam ediyor?

olması gerekenler:
* — sizi anlıyorum, tümüyle anlıyorum, –dedi.– ama yine de sakin olmalısınız: yapmayın. her şey geri dönecek, mutlaka geri dönecek. önemli olan sadece herkesin yaptığım keşfi öğrenmesi. bunu ilk size söylüyorum: hesapladım, sonsuzluk yokmuş!
* “sizi anlıyorum, tümüyle anlıyorum,” dedi. “ama yine de sakin olmalısınız: yapmayın. her şey geri dönecek, mutlaka geri dönecek. önemli olan sadece herkesin yaptığım keşfi öğrenmesi. bunu ilk size söylüyorum: hesapladım, sonsuzluk yokmuş!”

-----

kombo:

http://i.imgur.com/yzfmfuw.jpg
http://i.hizliresim.com/jav0vw.jpg

- dinleyin: nerede o, ı nerede?- dedim. orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...
- burada, - diye bağıdı sarhoşça, neşeli bir biçimde - sağlam, san dişleri... ı burada, şehirde, eylemde. eylemdeyiz!

ara cümle nerede bitiyor, diyalog yeniden nerede başlıyor?

olması gerekenler:
* — dinleyin: nerede o, ı nerede? –dedim.– orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...
— burada, –diye bağıdı sarhoşça, neşeli bir biçimde, sağlam, sarı dişleri...– ı burada, şehirde, eylemde. eylemdeyiz!

* “dinleyin: nerede o, ı nerede?” dedim. “orada, duvarın arkasında mı, yoksa... öğrenmem lazım, beni duyuyor musunuz? hemen, derhal, yapamam...”
“burada,” diye bağıdı sarhoşça, neşeli bir biçimde, sağlam, sarı dişleri... “ı burada, şehirde, eylemde. eylemdeyiz!”

-----

şu örnekler toplasanız üç dört farklı sayfadan çıkan örnekler. abartmıyorum, 240 sayfalık kitapta bu hatalar aynen böyle standart tutturulamış şekilde neredeyse her sayfada bir var.

bu kadar örnek yeter diyorum ama her seferinde bunu da almalıyım deyip ekleme ihtiyacı hissediyorum sayfaları çevirdikçe.

emin olun burada örneğine rastlamadığınız türde kullanımlar var. halbuki diyalogları tırnak işaretleri arasına alsalardı bu kadar kargaşa olmayacaktı.

iş kültür'ün bazı klasiklerinde de kullanılıyor bu yöntem; ancak onlar tam da olması gerektiği gibi kullanıyorlar çizgileri. dolayısıyla onlarda bir sayfa düzeni açıısndan sorun olmuyor.

-----

b. kitabın önsözü

http://i.imgur.com/yeugwf9.jpg
http://i.hizliresim.com/v5ak7m.jpg

paragraf sonunda boşluk bırakmadıkları için paragraf ve yazar bilgileri iç içe geçmiş.

sayfa mı yetmedi? önsöz başlığını birkaç satır yukarı (kayıt başlıklarıyla aynı hizaya) alsaydınız yeterli boşluk olurdu.

-----

c. alıntıların kullanımı

alıntı metinlerin normal metinler ile farkı yok. ayrıca aynı hizadalar. özel bir düzenleme yapılmadığı için okumak zorlaşıyor.

----------

2. çeviri hataları ve anlatım bozuklukları

ikisini beraber aldım, çünkü kitabın zaten zor bir dili var ve rusça aslını bilmediğim için bazı hataların çeviri hatası mı, anlatım bozukluğu mu olduğunu kestiremedim.

ithaki, ayrıntı ve versus'un çevirilerini ingilizce çeviriye bakarak karşılaştırdım.

-----

ithaki: birisini öldürmek yani, insanın yaşam süresini 50 yıla indirmek suç, ama insanın yaşam süresini 50 milyon yıla indirmek suç değil.
ayrıntı: bir kişiyi öldürmek - başka bir deyişle insanların toplam yaşamlarından elli milyon yıl azaltmak suç değildi.
versus: bir insanı öldürmek –yani yaşamından 50 yıl almak– suç ama tüm insanların yaşamlarından 50.000.000 yılı çekip almak suç değil!

--> ithaki'nin çevirisinde "yani" sözcüğünden sonraki virgül sonra değil önce olmalıydı. ayrıca her iki cümlede de "insanın yaşam süresini" şeklinde bir anlatım var. halbuki ikinci cümlede "tüm insanların", "insanlığın" gibi bir anlatım kullanılabilirdi.

benzer bir hata:

minnacık pencereler yani, gözler var.
---> minnacık pencereler, yani gözler var.

-----

gezmeye çıkar ve salona gider, taylor egzersizlerinin yapıldığı salona gider, oradan da uyumak için ayrılırız...

--> gezmeye çıkar ve –taylor egzersizlerinin yapıldığı– salona gider, oradan da uyumak için ayrılırız...

-----

aslında bu ihtimal: 1.500 + 10.000.000 = 3 + 20.000 (1.500 - salon sayısı, 10.000.000 numara sayısı). ikincisi ise....

1500, salon sayısı mı, yoksa 1500'den sonra çıkarılacak salon sayısı mı?

ayrıntı ve versus, 1500'ün salon sayısı olduğunu söylüyor.

-----

favorilerimden biri:

her şeyin boş ve bir kabuk tam ihanet olduğunu

--> her şeyin boş ve bir kabuktan ibaret olduğunu

bu cümlenin varlığı, kitabın son okumadan geçmediğini gösteriyor.

-----

*** favorim. zaten dönüm noktası bu cümle oldu. bu cümle üzerine kendime eziyet ederek not ala ala okuyup bitirmeye karar verdim:

...özünde sahipler kullar taç giymiş olanlardan daha güçlüydüler.

bu cümle üzerine çok düşündüm, ama bir türlü çözemedim.

ayrıntı: ...gerçekte, bu şairler kendi yöneticilerinden daha güçlüymüşler.
versus: ...onun gibiler, gerçek tacı giyenlerden daha fazla güce sahip egemenlerdi.

-----

ee, bu "keşke" ne oluyor? "keşke" ne? yine eski şarkıya başlıyor: çocuğum. ya da... konusunda, şunun hakkında yeni bir şey. aslında burada adeta... yok, bu çok aptalca olurdu.

--> yine çok düşündüğüm ve ne dediğini anlayamadığım cümlelerden biri.

-----

şimdi en dibe kadar inerek benim kendi kendime bile... görecek.

--> ne görecek? ya da kim görecek?

-----

...sevgiyle sevebilir miydik?

--> bu nasıl bir cümle yahu?

-----

ithaki: ve her şeyin benim için güneş, sis, pembe, altın - benim için... olduğu açıktı, apaçık.
ayrıntı: her şey apaçıktı, her şey benim için düşünülmüştü: güneş, sis, gül ve altın.
versus: ve açık, apaçıktı: tüm bunlar benim içindi. güneş, sis, pembe, altın... benim için.

--> ve her şeyin benim için –güneş, sis, pembe, altın– olduğu açıktı, apaçık.

-----

ithaki: - bugün burada nöbet tutuyor tesadüfen bir... antik evdeyken ondan bahsetmiştim.
ayrıntı: “bugün burada görevli bir doktor var... sana ondan antik ev’de bahsetmiştim.”
versus: "burada görevli kişi... bahsetmiştim sana."

-----

ithaki: bir saniye duraksamadan raporu aldım; ben, gözlerim, dudaklanm hiçbir, duraksamadı; biliyordum ki, bu gerekliydi.
ayrıntı: kâğıdı bir an bile tereddüt etmeden aldım. ben... bütün bedenim, gözlerim, dudaklarım, ellerimle... bunun böyle olması gerektiğini biliyordum.
versus: uzatılan kâğıdı tereddütsüz aldım. biliyordum; gözlerim, dudaklarım, ellerim... olması gereken buydu, hepsi biliyordu.

-----

ithaki: ve buz gibi çakan bir kıvılcımın ardından: bırak ben; ben - hava hoş; ancak onu düşünmek, onu da... lazım.
ayrıntı: tam o anda içimde soğuk bir kıvılcım parladı: benim için fark etmezdi, ama,e’yi düşünmeliydim, onu da bu işe katarlardı...
versus: derken soğuk bir kıvılcım çaktı: ben tamamdım, artık önemli değildim ama onu da... ve o...

-----

ithaki: o zaman, çok eskiden olduğu gibi, benim yerime benimle konuşuyor ve benim düşüncelerimi sonuna kadar açıklıyordu.
ayrıntı: bana, benim içimden geçenleri, benim düşüncelerimi aktarıyordu. çok önceleri bir kez daha olmuştu bu.
versus: öncekinde, çok uzun zaman öncekinde yaptığı gibi, her nasılsa benim ağzımdan konuşuyor, düşündüklerimi söylüyordu

benim yerime benimle konuşuyor?

-----

hayır, artık nereye olduğunu biliyoruz ve gezegenler, alevler fışkırtan ve ateşle ve şarkı söyleyen çiçeklerle dolu

ithaki'nin çoğu kitabında var bu "ve" bağlacının arka arkaya bu şekilde kullanımı.

alevler fışkırtan ve ateşle ve şarkı söyleyen
--> alevler fışkırtan, ateşle ve şarkı söyleyen

-----

ithaki: basamağı bir zıplayışta kapıyı ardımdan sıkıca kapattım ve derin bir nefes aldım.
ayrıntı: tek bir sıçrayışta basamakları aştım, kapıyı hızla kapatarak derin bir nefes aldım.
versus: eşikteydim, bir adım daha atacaktım, kapı üzerime kapanacaktı ve... derin bir nefes aldım.

-----

...vardı ve sırtımla kapının kolunun döndüğünü duydum.

sırtımla?

-----

...hale getirmek için, belki de hatta yararlı...

--> belki de veye hatta sözcüklerinin yer değiştirmesi gerekiyor.

-----

ithaki: ...belki de mikrop ben ve belki de içimizden binlercesi kendini benim gibi fagosit gösteren birer mikroptur
ayrıntı: ...ve galiba aramızda benim gibi, olmadığı halde fagositmiş gibi davranan binlercesi var.
versus: ...ve aranızda, tıpkı benim gibi yutargöze numarası yapan binlerce mikrop vardır...

-----

ı antik ev'de, bizim "dairemizde" buluşmak üzere bana randevu vermişti ı.

--> özne fazlalığı.

-----

ithaki: o zaman ı'nın oturduğu koltuğu -ben de aşağıya, yere oturmuştum... yatak...
ayrıntı: bu sandalyede e-330 oturmuştu... ben de ayaklarının dibinde, yerde... yatak.
versus: bacaklarına sarıldığım sırada ı-330'un oturduğu sandalye... yatak...

-----

ithaki: eğer ya... -aşağıda bulutlann sert ve mavi dumanı görünüyor... - eğer ya...

üç noktadan sonra ara çizgi kullanımı gereksiz.

ayrıntı: ama eğer... mavi bulutlar aşağıda görünmüştü bile... eğer ne?
versus: ama ya... aşağıda bulutlar görünmeye başlamıştı bile... ama ya...

-----

o sabah her iki kadın da odamdayken kudurmuş, irkilmiş kiremit kırmızısı solungaçları ıo'yla gözümün önüne geldi.

--> ...solungaçlarıyla ıo gözümün önüne...

-----

ithaki: orada, bulutlar görünmez bir izlemeden sakınarak oradan oraya koşturuyor, birbirini eziyor, birbirlerinin üzerinden atlıyorlardı...
ayrıntı: bulutlar görünmeyen birinden kaçarcasına, birbirlerine çarparak, atlayarak ilerliyorlardı...
versus: baktığımız yönde yağmur bulutları, birbirlerini ezercesine peşlerinden kovalayan görünmez bir şeyden kaçmaya çabalıyorlardı...

-----

eğer tek bir kelime bile söyleseydi (ne olursa olsun), en boş sözü bile ben her şeyi hemen oracıkta söyleyiverecektim.

--> "en boş sözü bile" ara cümle. dolayısıyla "en boş sözü bile" ile "ben her şeyi" arasına virgül konmalı.

-----

oluyorsunuz, siz - bağırıyorsunuz...

buradaki tire ne anlama geliyor? siz sözcüğünden sonra cümle yarım mı kalıyor, "bağırıyorsunuz" cümlesi ara cümle mi?

sıkılıkla yapılmış bu kullanım. dikkat dağıtmaktan başka işe yaramıyor.

cümle yarım kalıyorsa: siz... bağırıyorsunuz...
ara cümleyse: siz –bağırıyorsunuz...

-----

biliyordum, sen-sen...

kekeliyor mu? neden "sen... sen..." olarak yazılmaz ki?

----------

3. yazım yanlışları

*
karma karış
dona kaldı
baka kaldı
çala kalem
param parça
ters yüz, ters-yüz
ızdırap, ıstırap, ıztırap
ve saire
yarıyarıya
standartı - (ünsüz yumuşaması)
kıraliyet
amerika'ların --> amerikaların
rakatça
gayri ihtiyari (29. kayıt'ın başlığında gayri birleşik yazılmış)
ilk bahar
ola-rak
hissede bilirim
bir kaç
başaşağı
be-ton
birbir
traş, tıraş

gecelerin numaralar --> geceleyin
diye bağırdı --> diye bağırdım

bunlar sıklıkla yapılan yanlışlar. ayrıca standart tutturulamamış. farklı farklı yazılmış aynı sözcükler.

*
buddha
euklides

yılların "buda"sı ve "öklit"i ne zamandır bu şekilde çevriliyor. latin alfabesi kullanmayan dillerden yapılan çevirilerde sözcükler fonetiğe göre çevrilir.

*
12.00'da
21.00'da

sıklıkla yapılan bir hata. sıfırlar okunmaz. ekler ona göre getirilir. kitapta iki şekilde de var.

*
açık-seçik
ufak-tefek
alacalı-bulacalı
eğilip-bükülen
ölçerek-biçerek (bu nedir ya! olması gereken ölçüp biçerek)
yanında-yöremde
kanlı-canlı
kap-kaçak

ikilemelerin arasına kısa çizgi eklenmez. kitapta sıklıkla eklenmiş:

*
bulanık-yeşil
soluk-mavi

sıfat tamlamalarının arasına ne zamandan beri tire konuyor?

----------

4. üç nokta

üç noktanın nasıl kullanıldığı bellidir. ancak bazı kitaplarda yazar yer ismi yerine "..." kullanabiliyor. örneğin dostoyevski'nin kitaplarında buna rastlarız. genelde şu şekilde olur: "alyoşa ... sokağı'na saptı."

ithaki kitapta bu şekilde kullanmaya çalışmış, ancak "alyoşa... sokağı'na saptı." şeklinde, önceki sözcükle bitişik kullanmış, sanki cümle yarıda kalıyormuş gibi. dolayısıyla anlatım bozukluğuna yol açmış ve okumayı çok zorlaştırmış. en çok kızdığım hatalardan biriydi bu. yukarıda bahsettiğim durum budur.

* ...meçhul okuyucum, siz sanki... gibiymişsiniz gibi sizinle konuşuyorum.
ne gibiymişsiniz?

* sonunda geçmek ve... için kendimde
ne için?

* onu düşünmek, onu da... lazım
ne lazım?
(burada virgül de yanlış kullanılmış.)

----------

5. kesme işareti

makine'ye, makineye, makinenin
tarifeye, tarife'nin
tabletin, tabletle
iyilikçi'nin, iyiliklinin, iyilikçiye
tek devlet'e, tek devletin
kainat'ın, kainata
yeşil duvarın, yeşil duvar'a
ametiyat'ı, ameliyata

özel adlara getirilen kesme işaretlerinde standart tutturulamamış. bir ayırmışlar, bir ayırmamışlar. kitapta en çok karşılaşılan hatalardan.

en güzeli de kitabın kapağında "rusça'dan" çevirenler yazıyor!

----------

6. diğer

* kiril alfabesindeki ıo benzeri harfin nasıl okunduğu belirtilmemiş.

işte o harf:
http://i.imgur.com/3buz3tp.jpg
http://i.hizliresim.com/9obqxr.jpg

* 145 sayfada şöyle bir hata var: "gece" diye başlık atılmış ama altı boş.
http://i.imgur.com/njqdomz.jpg
http://i.hizliresim.com/j3a1yj.jpg

* kitapta karakter adları harflerle belirtildiği için kalın yazılmış; ancak bazı yerlerde unutulmuş ve bu yüzden ekler ayrılmamış.

* "de" bağlacı hiç de az olmayan bir şekilde birleşik yazılmış.

* "ve", "ya da" gibi bağlaçlardan önce ve sonra (cümle sonu hariç) noktalama kullanılmamasına rağmen sıklıkla kullanılmış.

* "ve" bağlacının arka arkaya kullanımı anlatım bozukluğuna yol açıp okumayı zorlaştırmış.

* bazı yerlerde noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakılmadığı için ki sözcükler birbirine girmiş.

* iki noktanın kullanımı bellidir. alakasız yerlerde sıklıkla kullanılmış. ("evet: lütfen", "sonra: çok daha makul..." nedir ya?)

* noktalı virgülün eksikliği çok fazla hissediliyor. ithaki'nin çoğu kitabında var bu durum. noktalı virgülden habersiz ithaki çevirmenleri ve editörleri.

* türkçede "--" ya da "- -" şeklinde iki kısa çizginin yan yana kullanımı yok. cümle yarıda kaldığında üç nokta yerine bunları sıklıkla kullanmış ithaki.

* virgül olması gereken yerlerde nokta kullanılmış ara ara.

* noktalama işaretinin unutulduğu yerler olmuş.

* unutulan sözcükler ve eksik harfler yüzünden anlatım bozukluğu oluşmuş birkaç yerde.

* tırnak işaretleri kimi yerde kapatılmamış, kimi yerde tırnak işareti kullanılan paragrafın, cümlenin başındaki tırnak yok.

---------

kitaplarımın altını çizmeyi sevmiyorum. ancak kendime eziyet ederek not ala ala okuyup bitirmeye karar verdikten sonra kitabın altını işaretlemeye, çizmeye başladım. şöyle söyleyeyim: 240 sayfalık bir kitabın yarısının işaretli olduğunu ve çoğu sayfada da birden fazla işaretlenmiş yer olduğunu düşünün.

kitaptan bir şey anlamadım desem yeridir. bir süre sonra ayrıntı'dan çıkanı yeniden okumayı düşünüyorum. ayrıca rusça aslından okumak isteyenler için zeplin kitap seçeneği de var. ancak çeviri hakkında bir bilgim yok.

ithaki'nin okuyucusuna birazcık saygısı varsa kitabı baştan, yılların rusça çevirmenlerine çevirtir. (daha sonra eski baskıları toplar, sahiplerine eskisi karşılığında yenisini gönderir, diyeceğim ama ütopya olur. )

özetle tam bir rezalet.

"ithaki yayınları mıy çevirisi rezaleti" başlığı mı açsaydım?


https://eksisozluk.com/entry/59619683

Kitaptan bir şey anlamadım desem yeridir. Bir süre sonra ayrıntı'dan çıkanı yeniden okumayı düşünüyorum.

Editörün notu:
Spoiler: Göster
Lütfen forumumuzda başlık açarken sadece link vermeyin. Konunun kendisini taşıyın. Forumumuz bir link çöplüğüne dönmesin.

11. İncelemelerinizi, hikâyelerinizi, makalelerinizi ya da beğendiğiniz bir konuyu foruma taşırken mesajınızın içeriğine sadece o yazının/konunun vs linkini yapıştırdığınız takdirde konunuz silinir. Hikâyelerinizi veya forumda yer almasını istediğiniz yazının kendisini konuya direkt olarak eklemeniz gerekmektedir. Forumumuz link çöplüğüne dönmesin.

Anlayışınız için teşekkürler.

15
ithaki yayınları bunu alışkanlık haline getirmiş durumda.

marslı'nın ilk baskısını okudunuz mu? zamanında altyazı.org'da (divxplanet) "Marslı Yazım Hataları" diye bir konu açılmıştı ve saptadığım hataları yazmıştım:
http://forum.altyazi.org/index.php?s=&showtopic=219130&view=findpost&p=1064198993

ya ithaki'den çıkan biz'i? sayfa düzenlemesi berbat, yazım hatası çok, sabri gürses'e rağmen anlatım bozukluğu ve çeviri hatalarından geçilmiyor 4. baskı olmasına rağmen. algan sezgintüredi'nin ingilizceden çevirisi adeta akıyor karşılaştırınca. çevirinin çevirisi, aslından çeviriden daha iyi diyeceğim aklıma gelmezdi. kendime işkence edip ithaki'nin baskısını not ala ala okuyorum. bitirince ekşi sözlük'te yayınlayıp yayınevine ve sabri gürses'e göndereceğim. aslından çeviri her zaman önceliğim ve sırf sabri gürses editörü diye almıştım bu kitabı.

madem konu açıldı; birkaç gün önce bitirdiğim zaman çarkı 9. cilt hatalarıyla bitireyim:

Spoiler: Göster

Zaman Çarkı 9. Cilt
Hatalar, Anlatım Bozuklukları, Yazım Yanlışları
_______________

Prmaklarını: Tırnaklarını
yaşacak. yaşayacak
Yeşi: Yeşil
aha: daha
içineki: içindeki
güeş: güneş
snamıyordu: sanmıyordu
kurtu: kurdu
giyisi: giysi (çok sık yapılmış. işin garibi önceki ciltlerde doğru yazılmış. bu ciltte bu şekilde.)

not:
bu tür hatalar, kitaptaki en sık hatalar.
abartmıyorum her iki üç sayfada bir bu tür hata var.
kitabın 700 sayfa civarı olduğunu düşünürsek durumun ne kadar vahim olduğunu görürüz.
_______________

isimler
Gaile - Faile
Gallene - Gallenne
Asan'gar - Aran'gar
_______________

isimlere getirilen eklerde standart tutturulamamış.
örneğin Egwene'e <> Egwene'ye veya Mat'a <> Mat'e gibi...
_______________

southlander'ı önceki kitaplarda "güneyli" olarak çevirirken bu ciltte "güneytopraklı" olarak çevirmiş.

_______________

en efsanevisi bu bence

Soulblinder kavramı var. 11. ciltte de iki kere geçiyor.
9'da "Ruh Gözünü Bağlayan" demiş, 11'de Ruhköreden. şimdi basılı kitabı okuyan ikisini farklı kavram sanacak büyük ihtimalle.

önceki ciltlerde bu tür kullanımlar çok var. bir ara ekleyeceğim ayrı bir konu olarak.
_______________

9: 1
“Bir süre, buradan savaşarak kaçmamamız gerekeceğini düşündüm,”
“I thought we’d have to fight our way out of there for a time,”
-> savaşarak "kaçmamız"

9: 4
yoksa Şifa bilmezdim
or you would not know Healing
-> bilmezdin

9: 5
Çevik arkasında, karların üzerine kondu.
Hopper lighted on the snow behind him.
-> Çekirge. Çevik, Perrin'in atının adı

9: 6
Onu bana inkâr edemezsiniz!
ve gözleri ile irileşti
?

9: 7
Uzun adımlarla uzaklaştı ve uzun, altın örgüsü öfkeli bir kedinin kuyruğu gibi diken diken görünmeliydi.
?

9: 9
Shienar Kralı sözde hâlâ Afetsınırı’nda deneyim yapıyordu
-> denetim

Diğeri, saman saçlı, parlak mavi gözlü, saman saçlı genç adam sekti
-> "saman saçlı"lardan biri fazlalık ingilizce metne göre.

9: 10
ve benim seçeceğin birkaç
-> seçeceğim

Tearlı bir yaş tüccarı
-> yağ tüccarı

Bizi Aes Sedai yapan Yemin Çubuğu tutarak ettiğimiz Üç Yemin değil.
İngilizce metne göre "değil" fazlalık.
Zaten önceki kitapta da eski Amyrlin Makamı, yenisine onları Aes Sedai yapan şeyin "Üç Yemin" olduğunu söylüyor.

saran beş rengi, ipek bir geceliği
-> bej rengi

9: 11
ama Zaida’nın solunda "Seline" vardı ve Senine Deniz Halkı’nın en küçük gemilerinden birinde hizmet görüyordu
but at Zaida’s left was Senine, and she served on a soarer
-> Seline kim?

Ben istetene kadar benim
-> isteyene kadar

9: 13
Sorilea more than merely disliked those nineteen sisters
Sorilea o dokuz Aes Sedai hakkında hoşlanmamaktan öte duygular besliyordu.

-> halbuki iki paragraf üstünde iki defa "on dokuz" Sedai diyor.

9: 18
Ve O'nun her şeyi bilmesi gerekmiyor, dolayısıyla O'nun için de sorun olmaz.

Bu kullanım tarzı son yıllarda moda oldu. O'nu, O'nun vb. Böyle bir saçmalık yok Türkçede.

TDK: Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz.
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&id=183:buyuk

9: 22
Ta’veren etkilerini görmeden de, Rand’ın şehirde olduğunu biliyorsa, yoksa burada olmazdı.
He knew Rand was in the city without seeing the effects of a ta’veren, or he would not have been there.
biliyorsa -> biliyordu

9: 27
“The war against the Shadow is fought along the Blight,”
“Gölge’ye karşı Afet boyunca veriliyor,”

Ne veriliyor Gölge’ye karşı?

9: 28
“Is that why you wanted me?”
“Bu bunun için mi çağırttın?”
-> Beni bunun

honey-glazed chicken
baş soslu tavuk
-> bal soslu

9: 29
Ters çevrilmiş bir fıçının üzerine konuşmuş yağ lambası
-> konulmuş yağ

9: 30
a kitchen window sill
mutfak penceresinin denizliği
-> penceresinin pervazı

9: 31
o sade, gri elbiselerden birini giymiş, saçlarına beline kadar gelen ince, düzgün hatlı bir kadındı
-> saçları

"...ayağa çekti ve soluna aldı?"
->  ayağa kaldırdı ve soluna çekti daha uygun bir çeviri olurdu.

Tuon’u görünce ciyakladı ve Juilin sıcak sobaymış gibi bırakıverdi, kapının yanında yere çökerek başını dizlerine dayadı.
Juilin mi bırakıyor Thera'yı; Thera mı bırakıyor Juilin'i.

İngilizce metne göre Thera, Juilin'i bırakıyor.
At the sight of Tuon, she squeaked and let go of Juilin as though he were a hot stove, folding herself to the floor beside the door with her head on her knees.

32
her hair worn on top of her head or gathered up at the nape
saçlarının başını tepesinde topuz yapmış ya da ensesinde toplamış
-> saçlarını başının tepesinde

33
sonra Seram tavan arasını depo olarak
-> Seram kim? Zeram.

9: 34
İki adamın Zerval'ın dükkanına girmesini bekledikten
Waiting until the pair had gone into Zeram’s shop

-> Zerval kim?

9: 35
Emond Meydanı'nın Bilgeliğini
-> Bilge değil, hikmet

Ördüğü yolkapı yıkık Shadar Logoth şehrine açılmadı

kapıyol olacak. yolkapısı ve kapıyol iki farklı kapı.
yolkapısı ogierler tarafından yapılan yollar'ın giriş ve çıkış noktası.
kapıyol ise tek güçle açılan mesafeleri adeta sıfırlayan geçit.
bu hata birkaç yerde yapılmış.

yüzeye yokunana kadar fark edemezdiniz
-> dokunana

yüzünü dalga salga siyah
-> dalga dalga

“Forgive me, Cadsuane,” Kumira broke into the silence, heeling her dapple forward. “Young man, have you considered the possibility of failure? Have you considered the consequences of failure?”
“I must ask the same question,” Nesune said sharply. She sat very straight in her saddle, and her dark eyes met Rand’s gaze levelly. “By everything I have read, the attempt to use those sa’angreal may result in disaster. Together, they might be strong enough to crack the world like an egg.”

“Beni affet, Cadsuane,” dedi Nesune keskin bir sesle. Eyerinde dimdik oturuyordu ve gözleri Rand’ın gözlerine dikilmişti. “Okuduğum her şeye bakarak, o sa’angreal’leri kullanmanın sonu felaket olabilir. Birlikte, dünyayı bir yumurta gibi çatlatabilecek kadar güçlüler.”

->  iki paragrafı birleştirmiş. şu şekilde çevirdim:

“Beni affet, Cadsuane.” Kumira sessizliği bozdu, benekli atını öne doğru topukladı. “Genç adam, başarısızlık ihtimalini düşündün mü hiç? Başarısızlığın sonuçlarını düşündün mü hiç?”
“Benzer soruyu ben sormalıyım,” dedi Nesune keskin bir sesle. Eyerinde dimdik oturuyordu ve gözleri Rand’ın gözlerine dikilmişti. “Okuduğum her şeye bakarak, o sa’angreal’leri kullanmanın sonu felaket olabilir. Birlikte, dünyayı bir yumurta gibi çatlatabilecek kadar güçlüler.”


kitapları yetiştireceğiz diye (muhtemelen) son okumadan geçmeden yayınlıyorlar.

Sayfa: [1] 2