43
« : 10 Haziran 2016, 22:22:15 »
Zarar demek yanlış. Bence tutku veya hayal gibi kelimeler uygun. Şöyle ki bahsettiğin mutsuzluk durumunda, çevrenden yeterli hazzı alamadığın durumda içinde oluşan şey bir "keşke" duygusu. Fakat bu iyi yönde de olabilir. Yani bir huzursuzluk getirdiği gibi hayatında seni daha ilginç şeyler yapmaya da itebilir. Bulunduğun ortamdan memnun ve daha fazlasını istemiyorsan sorun yok, fakat mutsuzsan dediğin şeyler olabilir. Fakat bu demek değildir ki kitap okunmamalı. Mesela aynı durum dizilerde de geçerli. Hatta daha bile fazla. Çünkü gerçek hayatta geçen bir kurgudan bahsediyoruz, (genellikle) karakterleri ve yaşamlarını bizzat görüyorsun. Kendi hayatınla kıyaslaman daha kolay. Bu durumda içinde oluşan mutsuzluk kitaplara oranla bin kat fazladır. Hatta söz konusu fantastik ve bilimkurgu kitapları ise bu daha da azdır. Çünkü kitaptaki durumun yaşanma ihtimalini biliyorsun. Açıkçası ben, Tolkien, Rothfuss, Sanderson vb yazarların kitaplarını ya da çocuk-gençlik tarzı kitapları okurken bunu hissetmedim. Ama How i met your mother izlerken oradaki dostluğa imrenir kendime "neden" sorusunu çok kez sorarım. The walking dead izlerken "keşke hayatım bu kadar sıkıcı olmasa, biraz aksiyon için neleri vermezdim" triplerine girerim. Fakat asıl mesele şu ki sorun yine tamamen biz, ve çevremiz kaynaklı. Eğer sıkı dostların, küçük de olsa maceralar yaşadığın bir ekibin yoksa bu duyguları her türlü kurgu ürününü tüketirken yaşarsın. Acı gerçeğimiz bu bence.