Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - mit

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 11
46
Radyo Kulesi / Kahramanın Yol Türküsü 5 Yaşında!
« : 29 Ocak 2016, 21:20:13 »


Kahramanın Yol Türküsü 5 Yaşında!

“Kılıçlarınızı kuşanın, yolculuk için çantanızı hazırlayın! Çünkü.... Yayındayız!”

Tam beş yıl önce bugün bu sözlerle şarkısını söylemeye başladı Kahramanın Yol Türküsü. Her zamanki saatinde, her zamanki yerinde, tam 21:00’da başlayan ilk yayın taaa gece 2’ye kadar sürdü ve “Sabaha kadar!” sloganlarıyla, gönülsüzce kapatıldı. Üstelik ilk yayında kulaklarımızın pasını silen şarkılardan biri de artık yayının resmi açılış müziği olarak bağırlara basılan “Home Again”di.

O gün bugündür her cumartesi gecesi heyecanla, merakla ve hevesle bekler olduk kendisini. Çünkü tıpkı yayıncısı Hazal “Fırtınakıran” Çamur gibi çok özeldi, güzeldi, vazgeçilmezdi bu program bizler için. Hepimiz için farklı duygular, farklı mutluluklar uyandırıyor, her hafta sunduğu farklı konularla (ve son zamanlarda da konuklarla) bizleri bizden alıyordu. 5 yılın sonunda gururla söylüyoruz ki öyle olmaya da devam ediyor!

Peki kimin için ne ifade ediyor. Dinleyiciler bugün beşinci yılını kutlama onurunu yaşayan bu güzide program hakkında neler düşünüyor? Hepsine tek tek sorduk, yayıncısına gönlümüzden kopan güzel bir sürpriz hazırladık.

İşte insanın içini ısıtan o samimi yorumlara ve kahramanımız için hep birlikte, rıhtımca hazırladığımız bu özel projeye buradan ulaşabilirsiniz.

Nice yıllara Kahramanın Yol Türküsü, iyi ki varsın Hazal!http://

47
8. Yıl / Karin Tidbeck Röportajı ve Öyküsü Yayında!
« : 27 Ocak 2016, 21:22:57 »

Zeplin kitabıyla tanıdığımız dünyaca ünlü yazar Karin Tidbeck ile şenlikler kapmasında yaptığımız röportaj yayında!

Bizler onu ülkemizde yayımlanmış tek bir öykü kitabıyla tanıyoruz: Aylak Kitap etiketiyle basılan Zeplin. Fakat o tek kitap bile kendisine vurulmamıza ziyadesiyle yetti! Haliyle 8. yıl şenliklerimizde onunla bir röportaj yapalım istedik ve kendisine ulaştık. O da bizi kırmadı ve sorularımızı tüm içtenliğiyle yanıtladı.

Karin Tidbeck’le gerçekleştirdiğimiz samimi röportaja BURADAN ulaşabilirsiniz.

Peki bununla yetindik mi dersiniz? Tabii ki hayır! Ek olarak yazarın Merhum Yazarların Haklarını Korumak İçin Bir Çağrı öyküsünü de yine sizler için dilimize çevirdik. Çevirisini Bülent Özgün’ün, editörlüğünü ise Yosun Erdemli’nin üstlendiği kısa hikayeyi okumak için de BURAYA tıklayabilirsiniz.

Hepinize keyifli okumalar.

48
Çizgi Roman & Manga / Deadpool Yaşayan Ölülerin Gecesi
« : 12 Ocak 2016, 22:26:02 »
Eh... İlginçti, ama beklediğim kadar iyi değildi. Özellikle de bu maceranın ününü düşündüğümde... Deadpool hariç her şeyin siyah beyaz olması çizgi romana apayrı bir hava katmış, zombilerin ise akıl kırıntılarını koruyabilmeleri ve anti-kahramanımızın kendilerini öldürmesi için yalvarmaları ise acayip karanlık bir atmosfer yaratmış.

Gelgelelim Deadpool'un dördüncü duvarı yıkamaması, kahramanlığa biraz fazla soyunması ve her zamanki şakalarının aksine hareketlerinin felaketi durdurmaya yönelik olması benim için eğlenceyi kaçıran unsurlardı. Ayrıca böyle uçuk bir macerada popüler kültüre daha fazla gönderme beklerdim.

Ancak sonunun hiç beklemediğim şekilde iyi bittiğini söylemem gerek.

7/10

49


George Lucas’tan Acı Verici Bir İtiraf

Star Wars efsanesinin yaratıcısı George Lucas neden artık film çekmek istemediğine dair insanın içinin cız etmesine sebep olan bir açıklamada bulundu.

***

Şahsen, sonradan çektiği üç Star Wars'u hiç sevemesem de bu açıklaması beni bayağı üzdü. Sinema dünyasına bu kadar çok emek vermiş, böylesine yetenekli bir insanı hayata ve sevdiği uğraşa küstürmek herhalde ancak evrenin en memnuniyetsiz varlığı olan insanoğlunun yapacağı türden bir şey…

50
Eğlence & Mizah / Kartvizit
« : 05 Kasım 2015, 22:18:56 »

Harry Dresden serisini okuyanlar bahtsız büyücümüzün kartvizitini bilir:

HARRY DRESDEN – BÜYÜCÜ

Kayıp eşyalar bulunur. Paranormal soruşturmalar.

Danışma. Tavsiye. Makul fiyatlar.

Aşk iksirleri, bitmek bilmez servetler ve çılgın partiler
iş kapsamı dışındadır.

Geçenlerde bir fotoğrafımın altına bunu yazmamla sevgili Fırtınakıran'ın onu "bana göre" uyarlaması bir oldu. Hatta bayağı güzel bir biçimde. Burada yapacağımız şey de bu, tabii eğer isterseniz. Kartviziti kendinize ya da bir forumdaşınıza göre değiştirin ve ortaya eğlenceli, delice ya da komik bir şey çıkarın. İzninizle ben direkt Hazal'ın benim için yazdığını kullanıyor ve kurdeleyi kesiyorum!

Not: Mesajı yazarken Harry ile Bob arasında geçen kartvizit hikayesi çevirim geldi aklıma :) Okumadıysanız bu kısacık ama eğlenceli öyküye buradan ulaşabilir, havaya girebilirsiniz.

51


“İmparatorluğa adalet gelecek!”

Hem başka yerde bulamayacağınız türde iddialı bir incelememiz, hem de anlatımı oldukça özgün bu kitabın çevirmeniyle röportajımız var!

Adalet, ya da orijinal adıyla Ancillary Justice, Hugo, Nebula ve Artur C. Clarke Ödülü’nü aynı anda kazanma başarısını göstermiş bir eserdi. Sonunda da dilimze geldi!

Ann Leckie, yazdığı ilk kitapla böylesi bir başarı elde ettikten sonra durmadı elbette. Üçlemenin diğer adımlarını da yazıp aynı ödüllerde adaylığını konuşturmaya devam etti. İşte biz de bu eser için sizlere, köklerine kadar irdelenmiş bir inceleme hazırladık. Site yöneticimiz ve Genel Yayın Editörümüz Hazal Çamur sizler için kaleme aldı: Adalet: Kolektivite Bize Yeni Bir Tat Katacak!

Ancak Adalet sadece bu ödülleriyle de sınırlı kalmıyordu. Çünkü anlatım dilinde kadın-erkek ayrımı yapmadan, yapay zekalı uzay gemilerine bile “she” diye hitap ederek hepsini dişileştirmişti. Tüm karakterler kadın mıydı? Hayır. O aslında cinsiyet kavramını ortadan kaldırarak bizlerin kafalarındaki tabuları yıkmıştı. Hal böyle olunca bu eserin çevirisi de bir hayli ilginç bir hikayeye sahip oldu. Boş durmadık, çevirmen Yaprak Onur’u bulduk ve ona çeviri sürecini anlatmasını istedik. Sonra öğrendik ki, meğer çevirinin ona gelişi bile sıradışıymış. O röportajı da hemen ŞURADAN okuyabilirsiniz.

O zaman biz susarız, Gerentate’ten Breq ve Toren’ın Adaleti sahneye buyurur. Biz surarız, bir inceleme sizi uzayın derinlerinde molekül seviyesine dek derinlere götürür. Ardından çevirmeni sözü devralır ve kendi hikayesini anlatır.

Keyifli okumalar dileriz!

52

Selamlar Rıhtım ahalisi! Çok sevineceğinizi düşündüğüm bir haberle karşınızdayım. Bildiğiniz üzere bu yılki Hugo Ödülleri'ni En İyi Roman dalında kucaklayan Çinli yazar Cixin Liu önümüzdeki Tüyap İstanbul Kitap Fuarı'nda İthaki'nin konuğu olacak ve kitaplarını imzalayacak.

İşte aynı gün bizler de Kayıp Rıhtım üyeleri olarak İthaki Yayınları tarafından fuara özel olarak davet edildik! Cixin Liu ve Barış Müstecaplıoğlu, 7 Kasım Cumartesi günü saat 16:15'te ortaklaşa bir söyleşide bulunacaklar.

Etkinliğe katılan tüm forum üyelerimiz Üç Cisim Problemi için sadece bize özel %40 indirimden faydalanacak. Hugo Ödülü kazanmış, dünyaca ünlü bir yazarla tanışacağız ve kendisine kitaplarımızı imzalatabileceğiz! Hayatta bir kere karşılaşabileceğimiz türden bir fırsat bu.

Ayrıca Rıhtım buluşmasını da aynı gün yapmayı planlıyoruz. Hepiniz davetlisiniz!

- magicalbronze
- Fırtınakıran
- KoyuBeyaz
- BlackHelen
- Kahlan Amnell
- mit
- merdem
- night watcher
- Kötü karakteR
- Denaro Forbin
- Khentis
- ?

53


Kerem Beyit’in Ejderhalarıyla Süslü Kol Saatleri Mainili’de!

Özellikle tasarladığı fantastik takı ve aksesuar çeşitleriyle gönlümüzü fetheden tasarımcı Mainili’den ünlü illüstratör Kerem Beyit’in çizdiği ejderhalarla süslü kol saati tasarımları satışa sunuldu.

Öncelikle Mainili’den bahsedelim biraz. Kendisi üniversiteyi bitirdikten hemen sonra bu işe atılmış. Yola sıfırdan başlayan tasarımcımız yoğun uğraş ve azim sonrası ortaya çok güzel işler çıkarmış. Tasarımlarına bir parça sanat katmayı ihmal etmeyen Mainili, bu işe kendi çizimleriyle start vermiş. Bir süre sonra, kendi çizimlerinin yanına Meredith Dillman’ı eklemiş. Ve ardından çoğumuzun tanıdığı bir isim, illüstratör Kerem Beyit’in çizimleri de tasarımlardaki yerini almış.

Peki Mainili’de neler var? Ne bulacağız? Cevabı; ne yok ki? Bu türden hoşlanan biriyseniz zevkinize uygun birçok şey bulabilirsiniz. Telefon kapaklarından bileziklere, posterlerden anahtarlıklara, çantalara, kolyelere kadar pek çok şey barındırıyor.

Bu haberimizin ana konusu ise Kerem Beyit’in ejderha çizimlerinden oluşan saatler! Çizimlere özel tasarımla ortaya çıkan bu el yapımı saatler oldukça hoş ve etkileyici gözükmekte. Örneğin ejderhaların yaşadığı mağaralardan esinlenerek tasarlanmış bronz kasada farklı renkteki düğmeler, hazinelerini temsil ediyor. İki parça halinde bulunan kayışı da dilerseniz ayırıp ince veya kalın olarak kullanabilirsiniz.

Geçtiğimiz günlerde satışa sunulan saatleri Mainili’nin kendi sitesinden temin edebilirsiniz. Ayrıca diğer tüm ürünlere de yine siteden ulaşmanız mümkün. Giriş için buraya tıklayın.

Ayrıca Kayıp Rıhtım okurlarına özel indirim de var! Alışveriş yaparken Kupon Kodu kısmına KAYIPRIHTIM yazdığınız takdirde satın alacağınız üründe %30 indirim uygulanacak!

Bunun yanında sizlere Mainili’nin Facebook sayfasını da takip etmenizi öneriyoruz. Hem güncel yaptığı işleri görebilir hem de sayfaya özel yapılan fırsatlardan yararlanabilirsiniz.

54
Oyunlar / Monument Valley (iOS/Android)
« : 07 Ekim 2015, 20:36:54 »


Monument Valley

Adını çok kereler duyduğum, ama ücretli olduğu için pek yanaşmadığım bir mobil oyundu Monument Valley. Sonuçta cep telefonuna oyun almak pek akıl kârı değil, ayrıca çoğu vadettiklerinin yarısını bile karşılayamıyor. Neyse ki bu oyun onlardan değil. Çok başka bir yapım Monument Valley...

Ida adındaki bir prensesi yönettiğimiz oyunda M. C. Escher'in tablolarını andıran, tutaf mı tuhaf geometrik özelliklere sahip yapılarda dolaşıyoruz. Kâh duvarda yürüyoruz kâh tavanda ve o karmaşada duvarları eğip bükerek, zekâ küpüyle oynarmış gibi binaların parçalarını döndürerek ve minik bulmacaları çözmeye çalışarak ilerlemeye çabalıyoruz.

Bir taraftan da buraya ne olduğunu, arada bir karşımıza çıkan hayaletin kim olduğunu, bu kadar çok karganın burada ne aradığını anlamaya çalışıyoruz. Oyunun çok çarpıcı olmasa da güzel bir hikâyesi olduğunu söyleyebilirim. Ama zaten senaryo için değil, bulmacalar için oynadığınızdan çok da sıkıntı olmuyor.

Monument Valley toplamda 10 bölümden oluşuyor. Öyle aman aman bir zorluğu yok; mantığını bir kez kaptınız mı bölümler arka arkaya dökülüveriyor. Belki, belkkiii son 2 bölüm biraz zorlayabilir, ama o kadarı da olsun artık :) Ana oyuna ilaveten bir de yardım kampanyası kapsamında minik ama eğlenceli bir yeldeğirmeni bölümü de var içinde.

Oyun şu anda 4,5 lira gibi komik bir fiyata satılıyor. Ve parasını hak ettiğini düşündüğünüz o yapımlardan biri kendisi de kesinlikle. Daha fazla fikir sahibi olmak isterseniz şu videoya da bakabilirsiniz.

- Sen de mi unuttun yoksa, aptal prenses?

55
Steven Spielberg şu haberimizde süper kahraman filmleriyle ilgili oldukça ilginç bir iddia atmış ortaya. Demiş ki:

Alıntı
Western’in öldüğü bir zaman vardı ve süper kahraman filmlerinin de Western’in yolundan gideceği bir zaman gelecek. Bu demek değil ki, Western’in geri gelmesi ve süper kahraman filmlerinin dönmesi için bir fırsat olmayacak.

Şu anda süper kahraman filmleri oldukça canlı ve başarılı. Söylediğim tek şey, popüler kültürde bu döngünün sınırlı bir zamana sahip olduğudur. Genç film yapımcıları tarafından bizler için keşfedilmiş başka türlerin, mitolojik kurguların yerini alacağı bir gün gelecek.

Sevgili Fırtınakıran da haberin sonunda şöyle bir yorumda bulunmuş:

Alıntı
Çocukluktan yetişkinliğime kadar, hayatımın her anında “kahramanım” olmuş karakterlerin bu derece sömürülmesinden rahatsız olmayı sürdürüyorum.

Haberi yayınladıktan kısa bir süre sonra "kanlılarımızdan" Elendil_XX ile güzel bir sohbet geçti aramızda. Elendil her ikisine de katılmadığını söyleyip 100 kamçı dar- öhöm, her ikisine de katılmadığını söyleyip süper kahramanları beyazperdede görmenin kendisini çok heyecanlandırdığını ve bunun uzun uuzn bir süre böyle devam etmesini umduğunu söyledi.

Ben de G.R.R. Martin'e esin kaynağı olan her zamanki sayduyululuğum, sakinliğim ve de haşmetimle onun ağzını burnunu... dağıtmadım tabii ki, yüzünün normal şekli böyleydi onun. Fabrika çıkışı böyle bu modellerin. Dedim ki, evet, ben de süper kahraman filmlerini seviyorum ama bu kadar seriye bağlamalarından, arka arkaya bu kadar çok dizi ve film çekilmesinden rahatsızım. Çünkü çekiciliği kalmıyor, seriye bağlıyor ve kalite düşüyor. Ben de Spielberg gibi (IQ seviyemiz yakın olduğundan) düşünüyorum o nedenle.

Sonra baktık muhabbet güzel, böyle kanlı manlı, kımıl kımıl, bu konuyu foruma taşıyalım da bakalım diğer arkadaşlarımız ne düşünüyor dedik.

Eee... Ne diyorsunuz? :)

56
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Yetmiş Dördüncü Ay
« : 18 Ağustos 2015, 20:09:34 »

Huzurlu bir yaz esintisinin altında bir kelime. Geri dönüşler. Travmalar. Düşen yüzler. Bin hafızada bin hatıra. Her biri birbirinden eşsiz bir kar tanesi –değil.- Hayat bayağılaşıyor, ölümler sıradanlaşıyor. Fakat koca bir hafıza bir olguyu unutamıyor.

Yere bir şeyler oluyor. Saklandığımız kovuklarımız bizi istemiyor. Güvenceli battaniyelerimiz üzerimizden kayıyor. Kendi kafesimize tıkılıyoruz. Yer kırılıyor. Yerden gaz çıkıyor. Hava çıkıyor. Geleceğe saçılan sonsuz hayalet çıkıyor. Geceleri yatak odalarımızda dolaşan zombiler tırmanıyor. Tüm inşaat malzemimizi onlara karşı barikatlar yapmaya kullanmaya itiyorlar.

Yer öyle bir yarılıyor ki, içinden düşman bir şeytan çıkıyor. Bu kara şeytan, iyi şeyler düşünen insanların hafızalarına dokunuyor. Oraya Deprem’in hayaletlerini, zombilerini, geri dönüşlerini, kokusunu aşılıyor. Bu şeytan kendini unutturmuyor. En çok korktuğumuzsa bu.

İşte bu şeytanı bizlere anlatan 8 öykücü:

     - İra Deorum adlı öykü seçkisi Arif Anıl Özdil

     - Yıkıntılarda Yitirdiklerimiz adlı öykü seçkisi Ege Emir Özkan

     - Deprem Saati adlı öykü seçkisi Emre Çelik

     - Kadim Suret adlı öykü seçkisi Gökhan Tiritci

     - Yüzleşme adlı öykü seçkisi Pınar Kumsal Başdağ

     - Kutsal Bir Gece adlı öykü seçkisi Ruhşen Doğan Nar

     - Yapay Tanrı adlı öykü seçkisi Sefa Tursun

     - Nihayet adlı öykü seçkisi Selçuk Gökhan Kalkanoğlu

Bu ayın görseli, aramızdan bir isimden, Tarık Kaplan’dan geldi. Kendisine teşekkür ediyoruz!

Eylül ayının teması “YAMYAM” olarak belirlendi. Öykülerinizi ikinci hafta sonuna kadar oykuseckisi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

İyi okumalar,
Özgürcan "Amras Ringeril" Uzunyaşa

57
Oyunlar / LEGO Dimensions
« : 30 Temmuz 2015, 17:00:43 »

Kabul, son zamanlarda o kadar çok LEGO oyunu çıkmaya ve hepsi de birbirinin o kadar çok tekrarı olmaya başladı ki hepimize gına geldi. Ama bu seferki başka türlü olacak gibi, çünkü en ünlü film, çizgi film ve çizgi-roman evrenlerini birleştirmeyi amaçlıyor!

Aralarında neler neler yok ki? DC Comics (Batman!), Yüzüklerin Efendisi, Oz Büyücüsü, Geleceğe Dönüş, Scooby-Doo, Doctor Who, Jurassic World, Hayalet Avcıları, Simpsonlar ve Portal! Çok manyak bir oyun olacak gibi görünüyor. En azından videoları öyle :)

Portal: https://youtu.be/1OKG0kyam14 (GlaDOS!)

Hikaye: https://youtu.be/xWM5tStXGtA (I'm Batman...)

Geleceğe Dönüş: https://youtu.be/meF_1Is2IB4 (Great Scott!)

Duyuru Videosu: https://youtu.be/0kmnrwfDewo (Ortaları bayağı ilginç)

58
Çizgi Roman & Manga / Saga - Brian K. Vaughan
« : 10 Temmuz 2015, 22:02:20 »

Bu yıl okuduğun çizgi-romanlar arasında seni en çok şaşırtan, en çok etkileyen ve beklenmedik derecede bulduğun neydi diye sorsalar cevabım tereddütsüz olarak Saga olur.

İlk çıktığında dikkatimi şöyle bir çekmiş ama nedense kendisini okumaya bir türlü ikna edememişti Saga beni. Neden derseniz, geçtiğimiz senelerde pek çok farklı çizgi-romana bir umutla şans vermiş, fakat %99'nda aradığımı bulamamış, çoğunlukla da hayal kırıklığına uğramıştım. Yeni çizgi-romanlar beni tatmin etmiyordu, eskiden aldığım o tadı veremiyorlardı bana.

Daha sonra hakkında çok olumlu yorumlar duymama, sitemizde Fırtınakıran imzalı güzel bir inceleme yayınlanmasına, hatta bitmek tükenmek bilmez ısrarlara rağmen hep uzak durmuştum kendisinden. Şimdi geriye dönüp bakıyorum ve aynen şöyle diyorum: "Ne de büyük aptallık etmişim!"

Saga gerçekten de son yıllarda okuduğum en orijinal, en eğlenceli, aynı zamanda da en düşündürücü serilerden biri. Bunun en önemli unsurlarından biri çizdiği farklı evren. Hepsi de birbirinden ilginç, çeşit çeşit karakter var burada. Teknolojik anlamda oldukça gelişmiş, kanatlı İlktopraklılar. Büyü ve yakın dövüş konusunda uzman, koç boynuzlu Çelenkliler. Televizyon kafalı (ironiye gelin) yöneticiler. Hepsi de farklı farklı yeteneklere, görünümlere ve kişiliklere sahip Serbest Çalışanlar. Hayaletler, devler, canavarlar, yalan kedileri, seks köleleri... saymakla bitmeyecek türlü türlü, tuhaf, ama bir o kadar da ilginç canlı türü.

Hepsinin önünde de Alana ile Marco adlı kahramanlarımız. Birbirlerine sırılsıklam âşıklar, ama olmamaları gerek... çünkü ezelden beri, neredeyse unutulmuş bir sebepten ötürü savaşan iki ırkın, İlktoprakılar ile Çelenklilerin birer temsilcisi onlar. Bırakın aşk yaşamayı, birbirlerine sempati duymaları bile yasak. Ama onlar âşık. Üstelik o kadar âşıklar ki bir bebekleri bile var! Adı... adını söylemeyeceğim, sürpriz kalsın. Ancak her iki ırkın da özelliklerini taşıyan, barış için umut olan bu ufaklık için daha güzel bir ad düşünülemezdi sanırım.


Barış herkesin birinci önceliği değil elbette. Aksine istenmeyen bu durum... Zaten bu yüzden hem o küçücük bebeği hem de "günahkar" ebeveynlerini ortadan kaldırmak peşlerinden bir sürü katil, asker, hatta imparatorluk mensubu gönderiliyor ya. işin güzel tarafı ne biliyor musunuz? Klişelere saplanmaması... Bunlar iyi, bunlar kötüden ziyade herkesin her şeyi yapmak için çok geçerli bir sebebi var. Bu da onları daha da insancıl, daha gerçekçi kılıyor. Böylece çizgi-romandan aldığınız tat da bir kat daha artıyor.

Gerçekçi kişiliklerden bahsetmişken bebeğimizin annesi Alana'nın ağzı bozukluğuna, babası Marco'nun saflıklarına, aralarındaki aile ilişkisinin güzelliğine, komikliğine ve yeri geldiğinde de ciddiyetine değinmeden olmaz. Peki ya hikayeyi anlatanın minik bebek olduğunu sonradan idrak ettiğiniz ve hayran kaldığınız ana ne demeli? Bu ve bunun gibi yazarın yeteneğini gözünüze iyice soktuğu gibi, seriye de daha fazla bağlanmanıza neden oluyor.

Tek şikayetim cinsellik öğelerinin bazı yerlerde gereksiz yere kullanılması üzerine olacak. Tamam, Spartacus ve Vampire Diaries gibi diziler sağ olsun, artık açık seçik sevişme sahnelerini normal karşılar olduk. Bunlardan yana sıkıntım yok, öyle abartılı da değillerdi zaten. Ama bazen, özellikle de televizyon kafalı prensimizin ekranında cidden iğrenç şeyler görülebiliyor. Üstelik konuyla da hiçbir alakaları yok... Onlar da olmasa gözüm kapalı herkese önerebileceğim bir seri olurdu Saga.

Uzun lafın kısası ilk cildini okuyana kadar bin bir naz ettiğim, ikinci cildin ise uçarak aldığım, devamını büyük merakla beklediğim çok güzel bir seri bu. Küfür ve cinsellik öğeleri sizi rahatsız etmiyorsa ve değişik, orijinal, çarpıcı, yetişkinlere yönelik ve akıldan çıkmayacak bir şey arıyorsanız şiddetle tavsiyemdir.

59
Oyunlar / Cradle
« : 07 Temmuz 2015, 15:17:34 »

Bugün Ukrayna yapımı, çok ilginç bir oyuna denk geldim. Oyungezer'e haberini girmişken buradan da paylaşayım dedim, bizim sevdiğimiz türden bir şeye benziyor.

Flying Cafe For Semianimals (isme gel) adlı dört kişilik bir bağımsız stüdyo tarafından geliştirilen Cradle birinci şahıs kamerasından oynanan bir keşif-macera oyunu. Yani Portal gibi bulmacalar çözüyor, Dear Eshter gibi serbest serbest dolaşıyoruz.

Yakın gelecekte, Moğolistan çöllerinde terk edilmiş bir eğlence parkında geçiyor. Ana karakterimiz burada bir tür robot kadınla karşılaşıyor ve ihtiyaç duyduğu yedek parçaları bularak onu tekrar hayata döndürmeye çalışıyor. Karakterimizle arasında duygusal bir şeyler olacak gibi geldi bana. Bu açıdan biraz da Ex-Machina'nın konusunu hatırlattı.

Yalnız robotun bu kadar güzel olması hiç hoş değil -_-' Official Teaser'ı izlediğiniz zaman robotun "kimden" modellendiğini görünce Ukraynalıların güzelliğine yüz milyonuncu kez falan bir daha âşık oluyorsunuz. (Esmer <3 )

Oyun 24 Temmuz'da Steam üzerinden PC'ye çıkacakmış. İlgilenenlere duyurulur :)

Official Teaser: https://youtu.be/Y270FSjykBc

Oynanış Videosu: https://youtu.be/2aFjdYxoCfs

60
Çizgi Roman & Manga / Don Kişot - Flix
« : 30 Mayıs 2015, 13:10:18 »


Don Kişot - Flix

Marmara Çizgi'den çıkan Don Kişot'un arka kapağında doyurucu bir tanıtım metni yok, çoğu Amerikan çizgi-romanının aksine renkli değil, kuşe kağıda basılmamış, cafcaflı değil de siyah ve sade bir kapağa sahip... ama kesinlikle ve kesinlikle bu yıl okuduğum en iyi, en güzel, en değişik, en eğlenceli çizgi-romandı kendisi.

Neden? Çünkü hayal gücünün çizgiyle birleştiğinde nelere kadir olduğunun güzel bir örneği. Çünkü klasik bir eseri hem modernize edip hem de mizahi bir havaya oldukça başarılı bir şekilde sokabilmiş. Bu sayfaların arasındaki Don Kişot'umuz Rosinante adlı bir bisiklete ve kılıç niyetine kullandığı bir şemsiyeye sahip. Tıpkı kitaptaki gibi hayali düşmanlara karşı savaşıyor, nereye baksa zihni ona gördüklerini farklı gösteriyor ve yeldeğirmenlerinin modern haliyle, yani rüzgar türbini parklarıyla mücadele ediyor.

Bir de torunu var, Robin. O da en az dedesi kadar hayalperest biri. Ama bir farkla, o kendini Batman sanıyor. Evet, adı Robin ama o Batman... O da nereye baksa hayal görüyor ama Kara Şövalye'nin dünyasına uygun bir şekilde. Hal böyle olunca ve ikili bir araya gelince hayal dünyaları muazzam bir şekilde çakışıyor ve her karede apayrı bir keyif yaşamaya başlıyorsunuz.

Çizgiler de her ne kadar siyah beyaz olsalar da Asteriks ve Tentet tadı verdiler bana. Oldukça temiz, ayrıntılı, minik detaylarla dolu ve dozunda mizahi... Tam sevdiğim gibi.

Daha fazlasını öğrenmek isterseniz (ki bence isteyin) portalda yayınlanan incelememi okumanızı tavsiye ederim. Son olarak bu çizgi-romanı herkes okur umarım, çünkü daha çok tanınmayı, sevilmeyi ve okunmayı sonuna kadar hak ediyor.

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 11