Kayıt Ol

Bir İsyankar şarkı söylüyor

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Bir İsyankar şarkı söylüyor
« : 12 Haziran 2011, 00:41:42 »
Şimdi geçenlerde gittiğim bir sinema filmini anlatayım size. Aslında sinema filmini değil de, o ortamı bir anlatayım. Sağ tarafımda arkası 45 cm ebadında bir adam, 30 cm abadında bir koltuğa sığmaya çalışıyor, sol tarafımda oturan bayan devamlı mısır çerezime elini daldırarak benden mısır yiyor, arkada oturan bir gurup öğrenci ise devamlı öne mısır fırlatarak ses çıkarıyorlar. Önümüzdeki sıra da fazla mı yüksekte kalmıştı nedir, adamların kafalarından bir türlü filmi izleyemedim. Peki film nasıl mıydı? Şöyle özetleyebilirim:

Spoiler: Göster
-Pantolonunu indir yoksa kızı vururum.
-Erkekleri mi arzuluyorsunuz bayım?


Neyse, film bitti, herkes dışarı doğru çıkmaya çalışıyor. Öyle bir kalabalık oluştu ki, inanamazsınız. Bir ara bir çocuğun yere düştüğünü, başka bir adamın ise onun eline basarak yürümeye devam ettiğini bile gördüm. İşte Türk milleti tarzı sinema anlayışı.

                                                                    Realizing people

                                                                Episode 1:  Brainache

Politika yapmak, politika adamlarının işi gibime geliyor. Bakınız Avrupa ülkeleri. Adamlar oy verip, ülkenin başına geçecek kişiyi seçiyorlar. Sivil halk, muhalefet yapmayı muhalefet partilere bırakmış. Kendileri sosyal konulardan konuşmayı, politika konuşmaya yeğliyorlar. Eğer beğenmedikleri bir karar olursa çıkıp bir miting yapıyorlar, karar geri alınıyor. Mitinglerde de kimse ölmüyor, polis kontrolünde adam akıllı yürüyorlar sokaklarda. Hatta her an oturup polislerle mangal yakma ihtimalleri var adamların. O kadar rahatlar yani. Bizim burada durum nasıl?:

Spoiler: Göster
-Abi, cumhurbaşkanı maaşları düşürün diyor.
-O kimmiş lan da benim maaşımı düşürüyor? Ben onu…. … … (Tamamen sansür var orda. Tamamen.)


Dedim ya işte, bizim millet politika ile ilgili konuşmadan beş dakika duramaz. Hatta sırf bu yüzden büyüklerimden çektiğim işkenceleri bir ben biliyorum:

Spoiler: Göster
-Kendi ayda 100.000 tl maaş alıyor, bir de bizim maaşlarımızı düşürmeye çalışıyor. Terbiyesiz ya bizim hükümet…
-Baba, Hilmi abiye bir şey oldu.
-Bir dakika oğlum, sözümü kesme. Dayınla konuşuyorum. Valla Ahmet, bu durumları hiç iyi görmüyorum ben…
-Ya baba bir dinlesene. Hilmi abi galiba ölmüş…
-Bak hala sözümü kesiyor. Oğlum bir dur…


Halbuki politikayı politikacılara, muhalefeti muhalefet partilere bıraksak. Hayat ne kadar da güzel olurdu. Ha tabi ki, yönetim ülkeyi kötü bir yere doğru götürüyorsa bu engellenir, bu konuda bir karar verilir. Ama hiç yoktan konuşmak, zaten bir şeyi de değiştirmez ki bence.

İşte bu da Türk tarzı politika anlayışı.

                                                            Episode 2 : Confused people

Bizim memleket hafiften önyargılı. Çocukken beyinlerine yerleştirdiğiniz bazı görüşleri söküp almanız hiç kolay olmuyor. Bu bilgi güpe gündüz doğru olsa bile. Örnek:

Spoiler: Göster
-İsmail abi, uçak uçarak sizi başka yerlere taşıyan bir taşıma aracı.
-La oğlum mal mısın? Uçak bir kuş türü.
-Ya abi. Sahiden diyorum bak…
-Adam bizimle taysak geçiyor lan.


Bir de şu “la” ve “lan” kelimeleri yok mu? İngilizcedeki “the” gibi, her yere giriyorlar. En gıcık olduğum kelimelerden ayrıca. Gerçi onlara kelime demeye bin şahit ister ama, ne yapalım.

Bir kere Avrupa ülkelerini bir düşünün, zaten yukarıda söylediğim diyalog kesinlikle geçmez. Uçağı kuş bilen bir adam suçlu değildir, ama o kadar önyargılı ki, hayatta uçak görmemiş olmasına rağmen, devamlı uçakla seyahat yapan bir adama inanmıyor. Önyargı, bizim Türklerde hafiften genetik. Bu da Türk tarzı düşünce şekli.

Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #1 : 23 Haziran 2011, 01:32:24 »
Epey de anlamış hani seni.

Edit: Yorum yaptığım yazı yok olmuş.
May the force, be with you.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #2 : 23 Haziran 2011, 01:33:59 »
Epey de anlamış hani seni.

Edit: Yorum yaptığım yazı yok olmuş.

Yazarının onayı ile silindi.

Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #3 : 18 Temmuz 2011, 16:02:47 »
 "Saçma" konulara değinmişsin. Dikkatini çekerim saçma yani ne kadar saçma olduğumuzu iyi anlatmışsın en son verdiğin örnek de güzel mizahi olmuş.
Gri

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #4 : 04 Ağustos 2011, 08:53:08 »
Toplumda bazı gereksiz ve boş insanlar vardır. Bu, tüm Dünya toplumlarında var olan bir şeydir. Bu gereksiz insanlardan en önemlileri, genellikle tüccarlar ya da dükkan - market sahipleri, kasiyerlerdir.

Yaptıkları işten dolayı söylemiyorum bunu. Her gün, farklı farklı insanların farklı farklı konuşmalarını duyup, bunu dilden dile aktardıkları için söylüyorum bunları. Özellikle köy yerlerinde bulunduysanız bilirsiniz, köyün bakkal sahibi, dedikoducunun önde gidenidir. Ekmek almaya gidersiniz, size birşey sorar, söylersiniz, tüm köy öğrenir.

                                                     Brain 2 - The Socialism

Konuşmak, beyin gerektirir. İyi konuşabilmek, tecrübeli bir beyin gerektirir. Mantıklı konuşabilmek, mantıklı ve tecrübeli bir beyin gerektirir. İlgi çekici ve mantıklı konuşabilmek ise, sosyal bir birey; mantıklı ve tecrübeli bir beyin gerektirir. Tecrübeli bir beyniniz yoksa, konuşabilirsiniz. Mantıklı bir beyniniz yoksa, yine konuşabilirsiniz. Sosyal biri değilseniz, yine konuşabilirsiniz. Ama beyniniz yoksa, konuşamazsınız.

İnsanların konuşmaları, onları çözmenizde etkin bir rol oynar. Toplum içindeki iki numaralı gereksiz insanlar ise, beyni olmadan konuşmaya çalışanlardır; ki bunlar, normal insanlara doğal bir biçimde doğuştan verilen radarlar ile toplumda kolayca fark edilirler. Bu tip insanlar, ya çok konuşurlar, ya da gereken yerde konuşamazlar. Garip bir konuşma bozukluğu yaşayan bu şahıslar, toplumdan imha edilmesi gereken insanlar listesinde ikinci sırayı alır.

Toplumdan imha edilmesi gerekenlerden üçüncü sıradaki ise, çıkarcı insanlardır. Bu insanlar telefonu aramak için kullanmaz. Bu insanlar telefonu ödemeli atmak için kullanırlar. Onlardan dost olmaz. Genelde en fazla işine yarayan ile takılır, daha fazla işine yarayan birini buldu mu ona koşarlar. Siz ondan birşey istediğinizde ise, yardım etmezler ya da bahane uydururlar. 40 yılın başı yardım etseler bile, daha sonraki 80 yıl boyunca bunu hatırladır dururlar ki, sizin ondan başka bir şey isteme hevesiniz kalmasın.

4. gereksiz insanlar, sinir bozucu derecede laubali olanlardır. Ders sırasında aniden atılıp saçma bir espiri patlatırlar ve herkes buna güler. Gülmek zorunda hissederler, çünkü dersin üç dakikası bu şekilde kaynayabilecektir. Onunla aynı ortamda sohbet etmek, atom çekirdeğini elle tutup parçalamaktan dahi zordur. Hep o konuşur, siz ise dinlemek zorundasınızdır. Aldanıp ona sırrınızı anlatırsanız, önce tüm sınıf, sonra tüm okul, sonra tüm ülke ve en son olarak tüm Dünya bunu öğrenir. Ertesi gün SHOW TV'de şu haberi görebilirsiniz:

"Falan falan kentimizdeki falan falan isimli lisede okuyan falan filan, falan adlı kızı sevmiştir. İlgililere duyurulur."

Geldik meşhur 5 numaraya. 5 numara genellikle erkektir. Erkekliği su aygırlığı ile karıştıran bir gurup, okulda jiletli, sokakta silahlı, evde ise sopa ile dolaşır. Genellikle Kadir İnanır konuşması taklidi yapan bu gurubun fark edilmemesi elde değildir. Gereksiz insanlar listesinde 5. sırada olan bu gurup, uzak durulması gerekenler sıralamasında birinci sıraya oturur.

Ödevlerini başkasına yaptırır. Kaldığı derslerin öğretmenlerini genellikle evinde usulhal ile tehdit eder. Mafyalık ve pezevenklikte de iyi para var aslında, ama o kadar da abartmamak lazım.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #5 : 20 Ağustos 2011, 18:02:37 »
Yasaklar

Toplumun ileriye gitmesi için, hepimizin belli başlı kurallara uyması gerekir.

Kurallar toplumun iyiliği içindir. v.s v.s...

Şimdi eğri oturup doğru konuşursak, bir gurup insanın kendi çıkarları doğrultusunda getirdiği belli başlı yasaklar ve kuralların bize herhangi bir faydası olmadığını rahatça söyleyebiliriz. Ülkelerin kendilerini kendi çıkarları doğrultusunda idare ettiği gibi, aynı şey her kural için de geçerlidir.

Dini kitaplarda ve anayasada yazanların hepsi de, yazan kişinin çıkarına işliyor. Çıkar amacı güdülerek oluşturulan bir anayasa ve bir dinin, bu ülkeye hiçbir faydası olmayacaktır. Ha eğer ülkeler, birşeylere yardımcı olmak istiyorsa, kuralları oluştururken kendilerini değil, herkesi düşünmelidir.

Dinde, intihar etme yasağından bahsedilir. Günahtır ve her ölen cehenneme gider denilerek, insanların yaşama özgürlüğü de ölme özgürlüğü de kısıtlanır. Herkesi ayrı zamanda ve yaşta öldüren bir Tanrı'nın, böyle birşey söyleyebilmesi mantıksızdır. Bize rasgele yaşama hakkı veriyorsa, rasgele ölme hakkımızı da bize vermiş olmalıdır. Ayrıca bize sunmuş olduğu adaletsiz ve çekilmez bu Dünya'da bizi yaşamaya zorladığı, ve gereksiz zamanda canımıza kast ettiği için bizden özür dilemeli.

İnsan hayatına vermediği önem ve insan ölümüne verdiği değer o kadar büyük bir tezat halinde ki şu an, hiçbir edebi metinde böyle bir tezat oluşturulamaz, aktarılamaz. Siz bir gurup zeki insanın, birilerinin kitap yazarak "Tanrı aklıma konuştu" demesini mantıklı bulamayacak kadar mantıklı olduğunu düşünüyorum. Eğer öyle olsaydı bile, Tanrının birini doğarken birini de 90 yaşında hayattan alarak dönüp onları sınamasının mantıklı olmayacağını da bilirsiniz. Doğarkenden ölen bebeklerin hangisinin cennet hangisinin cehenneme gideceği kurayla mı hesaplanıyor? Eğer öyleyse ben %50 joker hakkımı kullanmak istiyorum.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #6 : 21 Ağustos 2011, 03:19:32 »
Şimdi eğri oturup doğru konuşursak, bir gurup insanın kendi çıkarları doğrultusunda getirdiği belli başlı yasaklar ve kuralların bize herhangi bir faydası olmadığını rahatça söyleyebiliriz. Ülkelerin kendilerini kendi çıkarları doğrultusunda idare ettiği gibi, aynı şey her kural için de geçerlidir.

Yasaklar ve kurallar, eğer resmi olanlardan bahsediyorsak, herkesin bildiği gibi toplumun huzuru için koyulur ve yürütülür. İnsanları uydukları kuralların kim tarafından ne için yazıldığını anlayamayacak kadar saf görmek doğru bir bakış açısı olmaz. Takdir edersiniz ki bu toplumda hepimizden daha zeki insanlar da var. Ha yok diyorsanız, o ayrı bir mevzu.

Bir grup insanın kendi çıkarları için koyduğu kurallara örnek vermenizi istiyorum ben. Basit düşünelim: Futboldaki kural, hakeme mi hizmet eder, temiz oyuna mı? Anayasadaki kurallar başbakana mı yarar, toplumun daha huzurlu yaşayabilmesine mi? Dini kurallar imamları ya da papazları mı yükseltir, inananları mı bir şeyleri savunacak kadar cesur kılar? Ölmüş gitmiş insanların geride bıraktıkları şeyler kendilerine yarayabilir mi? Hayır, kurallar toplumdan başka kimsenin çıkarı için koyulmaz.

Dinde, intihar etme yasağından bahsedilir. Günahtır ve her ölen cehenneme gider denilerek, insanların yaşama özgürlüğü de ölme özgürlüğü de kısıtlanır. Herkesi ayrı zamanda ve yaşta öldüren bir Tanrı'nın, böyle birşey söyleyebilmesi mantıksızdır. Bize rasgele yaşama hakkı veriyorsa, rasgele ölme hakkımızı da bize vermiş olmalıdır. Ayrıca bize sunmuş olduğu adaletsiz ve çekilmez bu Dünya'da bizi yaşamaya zorladığı, ve gereksiz zamanda canımıza kast ettiği için bizden özür dilemeli.

Birincisi, forumda din konuşmak yasak. Bunun artık anlaşılmış olması gerekiyor zira daha önce onlarca tartışma çıktı aynı konuda. İkincisi, inanç meseleleri insanların hassas olduğu konulardır ve kimsenin fikrini böyle basit çıkarımlarla değiştiremezsiniz, kaldı ki değiştirmeye çalışmaya da hakkınız yoktur. Ha öyle bir niyetim yoktu zaten derseniz, burada yazmanızın amacı nedir?

Dine girmeden bir şeyler söylemek istiyorum bu alıntıladığım kısım ile ilgili. İntihar etmenin 'yasak' olmadığına inandığınız sürece sizi tutan herhangi bir şey yoktur. Elbette hayatta olmak ister her insan -uç durumlara gelmemişse- fakat kendinizi kısıtlayan bir şey olmadığı takdirde zaten istediğiniz zaman kendinizi öldürebilirsiniz. Gökten bir el inip de sizi durdurmaz. Öldükten sonra mezarınızdan çıkarılıp yaptığınız şey için hapse atılmazsınız. Eğer bunun herhangi bir mahsuru olduğuna inanmıyorsanız, inanmamaya devam edin. Ben herkesin kendini öldürdüğü bir toplumda yaşamak istemem. Ve bunu söyleme nedenim de şu; inanmıyorsanız, çamur atmayın. Atacaksanız, kendi zihninizde atın, bizimle paylaşmayın.

Ayrıca bir şeyi eleştirecekseniz önce o konuyu adam akıllı araştırın ve öyle eleştirin. Söylediğiniz şeyler bahsettiğiniz yasakların yazdığı kitaplarda söylenenlerle oldukça çelişiyor çünkü.

Siz bir gurup zeki insanın, birilerinin kitap yazarak "Tanrı aklıma konuştu" demesini mantıklı bulamayacak kadar mantıklı olduğunu düşünüyorum. Eğer öyle olsaydı bile, Tanrının birini doğarken birini de 90 yaşında hayattan alarak dönüp onları sınamasının mantıklı olmayacağını da bilirsiniz. Doğarkenden ölen bebeklerin hangisinin cennet hangisinin cehenneme gideceği kurayla mı hesaplanıyor? Eğer öyleyse ben %50 joker hakkımı kullanmak istiyorum.

Bu dünyada aklınızın almayacağı milyonlarca şey varken, gerçekten bu kadar basit bir varsayım ile sonuna kadar haklı olduğunuzu düşünüyor musunuz merak ediyorum. Biz, bir gurup zeki insan, inandığımız şeyi savunacak kadar biliyoruz. Biz, bir gurup zeki insan, sizin gibi insanların her gün attığı çamurları, 'mantık' yürütmelerini, aşağılamalarını ve daha bir çok şeyi her gün duyuyoruz, okuyoruz, görüyoruz. Biz, bir gurup zeki insan, sizin hiçbir zaman anlayamayacağınız bir şekilde söylediklerinizi dinliyor ve sorguluyoruz. Ve sonunda gene biz, bir gurup zeki insan, buna inanmaya devam ediyoruz. Düşünün bakalım, gerçekten insanların inançlarını değiştirebileceğinizi düşünüyor musunuz? Aynı şeyi söyleyen milyonlarca kişiden ne farkınız var? Biz buna hâlâ inanıyorsak, söylediğiniz şeyin türevlerini milyonlarca kez duymuş olmamıza rağmen hem de, ne olur sanki bir kez şöyle bir durup da neden diye düşünseniz. Siz, mantığını kullanan çok bilmiş insanlar, neden hep haklı olduğunuzu düşünüyorsunuz?

Bu forumda din ve siyaset tartışmak yasak. Tartışmanın yasak olması demek tartışma çıkaracak yazıların da yasak olması demektir. İfade özgürlüğünden zarttan zurttan bahsederseniz, bu forumda da 'birilerinin kendi çıkarı için koyduğu' kurallar var. Ve uymak zorundasınız. Ben belki de şu foruma kayıt olduğumdan beri ilk kez bir kuralı bilerek ve isteyerek çiğniyorum, bu mesajı yazarak. Ceza alırsam da buna razı olur ve hak veririm, çünkü yazdığınız şeylerde arkasına sığındığınız 'mantık' bunu gerektirir. Bunu yazıyorum çünkü artık bıktırdınız. Kendi düşüncelerinizi kendinize saklayın, insanların inançlarına b.k atmayın ve şu forumun kurallarını baştan sona bir daha okuyun.

Son olarak; dünyanın adaletli olmayışını illa birilerinin üzerine yıkmak istiyorsanız, hayatınızda kaç kere şu dünyayı düzeltmek adına elle tutulur bir iş yaptığınızı düşünün. Oturduğunuz yerden milleti lanetlemekle bir şeyin hallolmayacağını biz zeki insanlar düşünebiliyoruz.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı FaLLeN

  • **
  • 119
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #7 : 21 Ağustos 2011, 03:32:11 »
İsyan etmeden önce isyan ettiğin şeyi bilmek gerek ki mantıklı konuşasın; şarkı söylemeden önce de sesinin güzelliğinden emin olmak gerek ki kulak tırmalamasın.

Benim yorumum bu kadar. :P

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #8 : 21 Ağustos 2011, 12:50:40 »
Körü körüne inanmak.

Burası, gezginler kamerası. Düşler Limanı değil. Düşüncelerime veya buraya yazan diğer insanların düşüncelerine katılmamanızı saygıyla karşılıyorum.

Lakin bu, kimsenin görüşlerine çamur atmanı gerektirmez ki ben, kimseyi inandığı şeyden dolayı yargılıyor değilim. Sorgusuz sualsiz bir hayat yaşamayı tercih ediyorsanız buyrunuz. Yukarıdaki yazı, Agnostik bir bakış açısı içeriyor. Tanrının var olup olmadığından şüphe duyarak, var olsa bile merhametli olup olmadığından şüphe duyuyor.

Ben çıkıp kınadım mı sizi, inandığınız şeyleri ya da diğerlerini??

Hah, şimdi kurallar konusuna dönersek. Forumda kimse çıkar amacı gütmez. Forumu bizlere sunan ve forumda dolaşan her birey, edebiyat ve fantazyayı severek bir araya geldiler ve hiçbirinin bir çıkar amacı güttüğü söylenemez. Ben çıkar amacı güderek oluşturulan bir yapının kurallarından bahsediyorum.

Son olarak, sakin olun. Ben kimseyi kınamıyorum. İnsanların inanışlarına saygı duymayı çok iyi bilirim. Ve eğer söylediklerim kafanızı karıştırmadan inandıklarınıza inanmanıza devam etmenizi sağlıyor, hatta inançlarınıza sizi daha fazla bağlıyorsa, belki de amacına ulaşmıştır. Bu, Dünya'da en fazla saygı duyulması gereken şeydir. Size her birşey söylendiğinde inancınız değişseydi, bu inancınıza yeterince inanmadığınızı gösterirdi.

Ayrıca yukarıdaki yazı Ateist bir düşünce değildir. Yukarıdaki yazı, Tanrı'nın var olup olmadığından duyulan şüphedir. Bu da çok doğal bir şüphedir. Önce bir Tanrı'nın neden olamayacağını, sonrasında da, bir Tanrı varsa dahi yeterince iyi bir Tanrı olamadığını söyler.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #9 : 22 Ağustos 2011, 00:45:04 »
Bir İsyankar şarkı söylüyor'da, sadece kişisel görüş ve toplumsal mesajları değil, günlük yaşantımızdan alıntılar da sunacağım sizlere. Bunlardan öğüt çıkarabilirsiniz, ya da hiçbir şey yapmayabilirsiniz. Sadece okursunuz ya da okumadan sayfadan ayrıladabilirsiniz. Özellikle, bir takım arkadaşlarım var ki onların bu yazıyı sonuna kadar okumasını canı gönülden istiyorum.

Psikolojik Baskı

Bizim arkadaşlar arasında, bugünlerin zirvede olan konusu bir intihar meselesi. Özetle bahsedecek olursak, intihar eden arkadaşa "x" demek istiyorum. x adlı kişinin ailesi mantıksız insanlar. x adlı kişinin son 6 ayda iki başarısız ilişkisi oldu. x adlı kişi, psikolojik baskıda hissediyor kendisini. Hayattan soğuduğunu hiddetti ve yüz'e yakın hap içti.

Lakin, çok şükür ölmedi.

Şimdi burda olay şu, intihar etme sebepleri, intihar etmeye değmez. İntihar etmesine sebep olan kişiler, beş para etmez. Bizim ona verdiğimiz sevgiyi hiçe sayarak, kesinlikle beş para etmeyen insanlar için intihar ediyorsa, bu hem bize nankörlüktür, hem de kendine bir saygısızlık.

Sizi seven insanlar vardır. Sizi sevmeyen insanlar vardır. Sizi severmiş gibi görünenler vardır. Sizi sevdiğini sananlar vardır. Ama Dünya'daki hiçbirşey, sizin hayatınızdan daha önemli değildir ve hiçbir yaşanan olay, intihar etmenizi sağlayacak kadar önemli değildir.

Varsın ki bana değer vermesin, varsın ki beni umursamasın. Ama benimle olsun.

Ölme sebepleriniz sizi ölmeye değil, yaşamaya itmelidir. Onlarla savaşacak gücü kendinizde bulmalısınız. Sevdikleri için ölen adamı değil, sevdikleri için herşeye rağmen yaşayan adamı benimseyiniz yüreğinizde. Ve "Bakın o, sevdikleri için kendi hayatından bile vazgeçti" demek yerine, "Vay be, sevdikleri için hala yaşamaya diretiyor" demeniz gerekir. Hani filmlerde olur ya, fedakar bir anne çocukları için hayatından vaz geçer. Oysa ne büyük bir acıdır, ne büyük bir gereksizliktir ki o çocuklara tek verebildiği bir ömür boyu anne eksikliğidir. Çocukları için ölen değil, çocukları için yaşayan anne figürünü koysunlar filmlere!

O ederse ben de etmeyi düşünürüm. O giderse arkasından ben de giderim belki? O zaman hem onun sevdikleri hem de benim sevdiklerime acı miras kalır sadece. Sevdikleriniz sizi seviyorsa, sizi seven tek bir kişi bile varsa, onun hatrına yaşamak zorundasınızdır. Yapmayınız, doğanın kurallarını yıkmayınız.

Bir üstteki mesajımda insanların intihar etme özgürlüğünün olduğunu söylemiştim. Ama intihar etme özgürlüğü farklıdır, intihar etmek farklıdır.

Ölüp beni sevenlere acı miras vereceğime, yaşarım, torunlarıma ve onların torunlarına bir gelecek miras ederim. Unutmayın ki, siz ölürseniz daha nicelerini öldürürsünüz. Gelecekte doğacak çocuğunuzu öldürürsünüz. Gelecekte evleneceğiniz adam hiç evlenemez belki? Gelecekteki çocuklarınız ölürse, gelecekteki torunlarınız da ölüdür o halde. Herkesin bir geleceği vardır, lakin tüm gelecekler bir gelecekte birleşir. Yüz yirmi tane gelecek yoktur. Tek bir gelecek vardır ve sırf bu gelecek için yaşayınız.

Artık kimseler, mantıksız hatalar yapmasınlar. Kimsenin geleceğini çalmaya hakkınız yoktur. Herşeyden önemlisi, gelecekteki sizin her saniyenizi öldürürseniz, öldürdüğünüz her saniye birinin ölümü demekse, bir ölüm zinciri art arda gidiyorsa, siz pasif bir intiharcı değil, aktif bir katil olmaz mısınız?
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #10 : 23 Ağustos 2011, 21:50:38 »
Diyelim ki istediğim şey gerçekleşti. Ya bunu gerçekten istemiyorsam?

Diyelim ki ben, onu artık sevmiyorum. Diyelim ki ona çekip gitmesini söyledim. Çekip gidecek mi yoksa sonuna dek kalacak mı benimle?

Varsayın ki ben kötüyüm. Ben suçlu olanım. Özür dileyebilecek miyim ondan?

Gerçekleşmesini istediğim şeyin gerçekleşmesini gerçekten de istiyorum. Onu artık sevmiyorum üzerinden varsayım yapamam, çünkü onu hala seviyorum. Ben, sadece düşünmeye sevk etmişim kendimi, mantıklı düşünemediğim bir anda.

Oturmuşum, bir parça halı üzerine; şöyle bir bakıyorum etrafıma. Dört duvar. Ahizeler, sırmalar, koltuklar, birçok güzel eşyalar var 4 duvar içinde. Ama ne kadar güzelliklerle dolu olursa olsun, 4 duvar içinde olmayı sevmiyor insan.

Şöyle kapıyı açsam. Dışarı çıksam. Onu bulup, af dilesem... Ve gözlerime bakıp bana dese ki, "seni seviyorum."... O an için mutlu olur muydum? Olurdum tabi.

Oysa kapıdan çıkmaya yakınken aklıma geliyor. Bir kapım yok benim, dışarı çıkamam.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #11 : 24 Ağustos 2011, 20:34:06 »
Her sabah doğan güneşle kalkıp, yürümek gidilecek yolu. Güneş seninle yürüyecek. Bakacaksın, gözlerinle göremeyince sezgilerin bakacaklar. Onlar mutlaka görürler gözlerinin göremediklerini. Güneş ufuk çizgisinde batınca, sende yığılıvereceksin yolun ortasına. Ta ki ertesi gün, Güneş yeniden doğuncaya kadar.

Yürürken çok şey göreceksin. Göreceksin ki bazen uçsuz bucaksız bir orman seyrediyor yolun kenarında. Az ilerde bir çöl göreceksin. Önce bolca su içeceksin, sonra susuzluktan yürüyemeyecek hale geleceksin. Unutma! Sen bir deve değilsin. Hörgüçün yok senin.

Sonra şöyle usuldan bir meltem vuracak yüzüne bazen, bazen de fırtınalar kopacak. Lakin sen, yine yürüyeceksin her güneş doğduğunda. Ve her Güneş battığında bir garip uykuya dalacaksın.

Birçok konuşma duyacaksın. Duyduğun an unutacaksın onları. Meltem hafiften kulağına fısıldıyor varsayacaksın. Yürüyüşün son bulmayacak asla. Unutma, her gezegen gibi Dünya da yuvarlaktır. Lakin sen yürüdükçe toprak da yürüyecek, sen uyuyunca, toprak yine yürüyecek. Belki hiç varamayacaksın ama, varmak için elinden geleni yapacaksın. Çünkü varmak isteyip varmaya çalışmayanlar, bir hiç için yaşayıp ölmüş olurlar. Sen, en azından varmak istediğinden emin olacaksın. Emin olacaksın ki, varamasan dahi, bir hiç için yaşamış olmayasın.

Bazen Deprem olacak. Bazen hiçbir şey olmayacak. Bir gün sebze bahçelerinin yanından geçip karnını doyuracaksın, bir gün kurak ovalar ardında aç sefil, yeni bir sebze bahçesi arayacaksın. Yine de yürüyeceğin yer hep aynı olacak: Ufuk çizgisi. Ve sen hiç, ona varamayacaksın...

Zaman çok çabuk geçecek senin için. Ama zaman ne kadar çabuk geçse de, diğerlerinden daha az yaşamayacaksın. Herkes kadar yaşayacaksın. Ve herkes kadar öleceksin. Bazen düşersin, bazen topallarsın. Ama yürüyecek bir yolun olduğu için, zamanla buna alışırsın. Kimi insanlar yürümeyi bilmezler. O yüzden ayakları incindiğinde ayağa kalkmayı beceremezler. Sen, onlardan daha iyi bir şeye sahipsin. Senin sahip olduğun şey, çok yüce bir değer. Sen, herşeye rağmen yürümeye devam edenlerdensin.

Öyle bir gün gelecek ki, gözlerini kapattığında, yeniden Güneş doğmayacak. Ve en kötüsü, bunun bilincinde uyuyor olacaksındır. Yaptığın her şeyin boşuna olduğunu düşünecek, ama bundan pişman duymuyor olacaksın. Herşey anlamsızlığın içinde kaybolup giderken, Senin bu Dünya'ya son bir hediyen olacaktır. O da yaşlı, yorgun bir bedendir ki bu yaşlı, yorgun beden, zaman içinde sanki hiç var olmamışcasına yok olacaktır. O zaman için tek bir şeyi dua et. O da sen ölsende, başkalarının seni kendi içlerinde yaşatmalarıdır.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #12 : 20 Eylül 2011, 17:47:23 »
Şimdi ben bazı tartışmalara bir son vermek istiyorum. Ama dikkatinizi çekerim; "bazı" diyorum.

Şimdi sen, bir insan mısın? Mantıklı olmak gerekirse sen bir insansın. Peki insanların iki ayağı var mıdır? Mantıken vardır. Peki tavukların kaç ayağı vardır?

İnsanların 2 ayağı vardır. Tavukların da iki ayağı vardır. O halde her insan bir tavuk mudur?

Mantık şöyle der: Evet, her insan bir tavuktur.

"Mantık", felsefenin anlaşılması zor bir dalıdır. Mantık anlamak için, kendi sahip olduğunuz mantıkdan vazgeçin. Beyniniz boş bir kutu ve şu anda beyinlerinize, sizin tavuk olduğunuz gerçeğini enjekte ediyorum ben.

Kendinizi bir tavuk olarak görün bence. Sadece yaşayın ve ölün. Hepsi bu, daha fazlası yok. 3 kuruş, 5 kuruş beyinlerinizle, petrol arayışıdır, 3. Dünya savaşı muhabbetidir, ekonomidir, halktır, devlettir, töredir, pkkdır, odur, budur, şudur, şu değildir... Vazgeçin. Dünya'da bir insanın ortalama ömrü kaçtır? 50 yıl. 50 yıl yaşayabilecek misiniz peki?

Ortalamanın altında taban puanı tutturan birçok öğrenci var günümüzde. Nasıl ki bir öğrenci çalışmayı beceremez, siz de yaşamayı beceremiyorsunuz. Boşverin. "relax" olun. Belki yarın öleceksiniz? Merak etmeyin, gittiğiniz yerde petrol ihtiyacı duymayacaksınız. Sadece anı yaşayın ve en mutlu şekilde yaşayın ki, ileride dönüp baktığınızde, gerçekten yaşayıp yaşamadığınızı sorgulamak zorunda kalmayasınız. Herkes ölür ama herkes gerçekten yaşamaz.

Gerçek bir insan olmanız gerekiyor. Sahte olmayın. Ağzınızdan çıkan her bir kelime, sizin ne olduğunuzu açığa veriyor. Kullandığınız her ynlış kelime ile, benim size olan sevgim ve saygım azalmayacak mıdır? Benim azalırsa, başkalarının da azalır. Saygı duyulmaz bir insanın kendine de saygısı kalmaz artık.

Sahip olduğunuz bazı değerler vardır mutlaka. Bunlardan taviz vermemelisiniz. Ve diğer insanlar sizin değerlerinize göre size puan verirler. Değer verdiğiniz değerleriniz, sizin ne kadar değer verilmesi gereken bir şahıs olduğunuzu yansıtır. Ve hiç kimseye, hakettiğinden fazla değer vermeyin. Öküze kıravat takmanın bir manası yoktur.

Kendinizi insan varsayıp YAŞAYAMADAN öleceğinize, tavuk gibi YAŞAYIP ölün. sadece doğun, büyüyün, yaşayın, ölün. Daha fazlası değil, daha azı da değil.

Bu hayat sizin.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #13 : 25 Eylül 2011, 01:05:43 »
Delik - İngiltere - Çakmak ilişkisi

Dünya'da hiçbir şey, bir moron gibi davranmaktan daha kolay olamaz sanıyorum. Ben de yaptığım en kolay işi yaptım. Yani elime bir ağaç değneği alarak nemli toprağa sürttüm ve beş santimetre çapında bir çukur kazdım. Korkarım bir gurup solucanın o sırada bana küfrettiği gerçeğini saklamama gerek bile yok.

İnsanlar dinlerken veya konuşurken bir şeyler ile oynamak, bir şeyleri kazmak, bir şeyleri hareket ettirmek isteği ile yanıp tutuşur. Stresli insanlar bu yüzden parmaklarını ağızlarına götürüp tırnak yerler aniden. Onları stresli yapan şey düşünmektir. Düşündükçe istem dışı olarak tırnaklarını yerler. Aç oldukları için tırnak yiyenler pek ender bulunur sanıyorum.

                                                                 ***

Dolabımı açarak seçebileceğim en güzel kıyafetleri seçtim. Bu da eski bir pantolon ve siyah bir bluz dışında bir şey olamazdı tabi ki. Yaklaşık Otuz dakika harcayarak bu iki parça kıyafeti üzerime giydim ve doğruca arabaya yürüdüm. Arabanın kapısını saatte 3 km hızla açtım, arabaya oturdum, kapıyı saatte 5 km hızla kapattım ve anahtarları sokulması gereken deliğe soktum. Geriye arabayı işletmek kalıyordu.

Arabayı, kendimi İngiltere otobanında sanarak sürdüm. Asla o hıza ulaşamayacak bir araba ile saatte 100 km ye yakın bir hız yaptım ve son rekorumu kırdım. 17 yaşında bir çocuğun, gecenin bir yarısı arabayı çalarak gitmesi normal midir?

Kesinlikle Evet!

Zira açıyı yanlış tutturmuşum. Duvara 40 derecelik bir açı ile vurmam gerekiyordu. Ben 35 derecelik bir açı ile vurmuşum. Gerisini hatırlayamıyorum. Tüm yol boyunca ağlayıp tırnak yediğim gerçeği bir yana, bu yaptığımın sebebini gizli tutmam da ayrı bir olaydı tabi ki.

                                                                 ***

Gözlerimi açtığım oda, üfleseniz yıkılacak bir hastahane odasıydı. Hiç beklemediğim insanlar karşımda durup bana anlamsızca bakıyor, orada olması gerekenler okulda ders işleyip büyük ihtimalle saçma espriler yapıp gülüyorlardı. İşte o an Delik ve İngiltere gibi uç boyutlardaki iki şey benim için anlam kazandı. Şimdi diyeceksiniz Çakmak ne alaka?

Gözlerimi açar açmaz elim cebimi yokladı ve sigara paketimi aradım. Paket yoktu ama bir küçük çakmak duruyordu cebimde. Anladım ki Sigara olmadan çakmak fayda etmez, çakmak olmadıkça sigara fayda etmez. Bu da bugünlerde sorguladığım şey.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bir İsyankar şarkı söylüyor
« Yanıtla #14 : 09 Ekim 2011, 21:55:30 »
Alıntı
Hem kişilerin hem de ulusların kendi haklılıklarına dair anlatıları vardır. Bunu kanıtlamak üzerine seçilir bütün ayrıntılar. Başrolünde olduğumuz bu hikayeler kendi masumiyetimizin, ötekilerin zalimlğinin hikayeleridir. Ama gün gelir, biz sonsuza kadar haklı olduğumuza inanmışken diyalog yerle bir eder bazı yalanları. En çok acıtan ise sessizliktir. Sessizlik, içinde savunusunu yapamayacağın sayısız suçlama barındırır çünkü…'Her hikaye yanlıştır başkasının dilinde'...

Ben, bir başkalarının kendilerini haklı sanmasını gördüm. Ve bunu yapıyorken hep haklıydım. Belki de hep kendim haklı olduğum içindir ki; başkalarının haklı olmalarını haksız buluyordum. Lakin bir "haklı"nın olmadığını, Kimsenin haklı olmaya bir "hak"kı olmadığını anlıyorum şimdi.

Diyelim ki ben kendimi haklı göstermeye çalıştığım bir diyalogta, yoksayıldım ve işin en kötüsü de şudur, ben de onların aynı diyalog içerisinde kendilerini haklı gösterecek tüm çığlıklarını yoksaydım. Herkes birbirini yoksayar. "Yoksayılmak" aslında bizi sinirlendiriyordur belki de? Belki, o an haklı olmamızdan çok, karşımızdakine bunu kabul ettirme işini başarabilmeyi kafamıza takmışızdır.

Haklı olduğuna insanları inandırabilme yeteneğine sahip bir şahıs, tehlikelidir. Herkese istediğini yaptırabilme özgürlüğüne sahip olur. Herkes, karşısındakini inandırabildiği kadarıyla haklı olur. Ve karşındaki, senin haklı olduğuna inandıkça özgüveni sarsılır.

O yüzden ne bu forumda ne de başka bir diyarda, "haklı" olma kavgasına girmeyiniz. Kimse ecdadıyla gökten melek misali inmemiştir; ya da kimse sadece bardaktaki süt değildir.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.