Otelin üst katlarındaki oda her zamanki gibi oldukça kasvetliydi. Perdeler, Vincent odayı kiraladığı günden beri kapalıydı. Oda servisini içeri kabul etmediği için bir haftadır etraf temizlenmiyordu. Arada açılan televizyonun sesi dışında, odadan çıt çıkmıyordu. Oda ölüm kokuyordu adeta ve sahibi düşünülürse, bu oldukça yerinde bir kokuydu.
Vincent tuvaletten çıktı ve ıslak yüzünü havluya silerek, havluyu bir kenara fırlattı. Sabahın erken saatlerinde uyanmış, güvenebileceği bir kaç bağlantısıyla telefonda konuşmuş ve notlarına çalışmıştı. Sonuç, yine sıfırdı.
Amcasının dediklerinden bir kez olsun çıkmamıştı. Sadakati, amcasına yapabileceği herhangi bir ihaneti ortadan kaldırıyordu. Başarısızlık söz konusu değildi. Peki amcası onu neden öldürmek istemişti ki?
Vincent karnının guruldamasıyla kafasını notlarından kaldırdı ve pijamalarını çıkartıp kumaş pantolonuyla siyah gömleğini giydi. Bir ara çıkıp yeni kıyafetler alması gerekiyordu aslında ama her şey sırayla.
Kahvaltıya inerken kapısını kilitledi ve "Rahatsız etmeyiniz" askısını, kapı koluna astı.