Kayıt Ol

Yitik Öyküler Kitabı - M. İhsan Tatari (mit)

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #105 : 13 Mart 2013, 20:57:26 »
Bu arada flood yapmak gibi olacak ama yeni fark ettim. Ben niye Fırtınakıran ve Kahlan Amnell'e cevap yazmamışım ki? Çok ayıpladım şu an kendimi. Tamam, yaşlanmış olabilirim, beynimi hafiften örümcek ağları sarmaya da başlamış olabilir ama bu kadar da unutkanlık olmaz ki! Herkesin önünde kendilerinden özür dilerim öncelikle.

Hazal çok teşekkür ederim güzel ve destansı yorumun için. Öykülerin daha karanlık olması bilinçli olarak yapılmış bir şey değildi aslında. Ya da öyleydi... Ben bile tam olarak emin olamıyorum, yalnız şurası kesin: Gün geçtikçe yazdıklarım daha ciddi ve karanlık bir havaya bürünüyor. Eskiden insanları nasıl güldürebilirim diye düşünürdüm şimdiyse okuru nasıl şaşırtabilirim düşüncesi hakim. Bu değişim iyi mi yoksa kötü mü, orasına siz karar vereceksiniz :) Hayal A.Ş. kitaba koyup koymamak konusunda en çok kararsızlık çektiğim öyküydü. İşin ilginç tarafıysa hemen hemen okuyan herkesin beğenisini kazanması sanırım. Bunun için de Hakan'a teşekkür etmek gerek. O ısrar etmese, Hayaş A.Ş. tozlu raflara kaldırılacaktı çünkü. Bu güzel yorumun ve özelden ilettiğin değerli eleştirilerin için (bir kez daha) çok teşekkürler.

Yosun, sana da çok teşekkür ederim. Ufak Bir Müdahale biraz da bizim kafamızdakilere selam duran bir öykü niteliğinde orada zaten :) Herkes beğenmeyecek belki ama hedeflerinden birini bulduğunu görmek benim için sevindirici. Verdiğin link, Vikitap'taki puanın (tek puanım ama gururla taşıyorum!), değerli yorumun ve eksik etmediğin desteğin için çok sağ ol.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #106 : 13 Mart 2013, 21:37:01 »
Geçtiğimiz kasım ayında İstanbul Tüyap’ta bizzat İhsan ağbinin ellerinden almıştım Yitik Öyküler 1 ve 2’yi.  İlk kitabı bir çırpıda okudum diyemeyeceğim, çünkü yayarak okudum. Hiç acelem yokmuş gibi, yavaş yavaş. Kitap imzalı olunca manevi değeri de bir o kadar yüksek oluyor. Yoksa İhsan ağbi diye söylemiyorum yani, yanlış anlaşılmasın. :P

Kitap hakkındaki genel yorumumu en sona saklayıp ilk başta öyküleri teker teker ele almaya karar verdim. O halde başlayayım.

1.Arayış: Kitapta yer alan ilk öykü gayet normal bir şekilde başlayıp giderek fantastikleşti. Böyle sonlanacağını elbette tahmin edememiştim. Son bölümde yer alan sarışın ve kumral tenli iki kadının arasında geçen ilginç diyaloglarla birlikte kadınların ne kadar sıra dışı varlıklar olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Güzel bir son oldu ama. Beklemediğim fakat sevdiğim bir son.

2.Mektup: İhsan ağbi bu öyküde kanayan yaramıza parmak basmış. Teknoloji güzel şeydir, evet, ama bu eski alışkanlıklarımızı hala hatırladığımız anlamına gelmiyor tezinden yola çıkarak, bir zamanlar herkesçe bilinen ve vazgeçilmez şeylerin, teknoloji denen meret yüzünden nasıl tarihe karıştığına dikkat çekiyor. Etkileyiciydi. Ayrıca bu öykünün bazı kısımlarında güldüğümü de itiraf etmeliyim. Özellikle son paragraf.

3.Çölün Yüreği: Mısır’a ve o olağanüstü enteresan tarihine duyduğum sempatiden midir bilinmez ama bu öyküyü çok sevdim. Beni bu öyküye çeken ve soluksuz okumamı sağlayan beş kelime sırasıyla; Mısır, Firavun, Ra, Piramit ve Mumya. Tek üzüldüğüm nokta öykünün kısa olmasıydı. Ama bu haliyle bile oldukça güzel. Doktorun sonu malum, temizlikçinin de bir muamma sanırım.

4.Cesur ve Geveze: Diğerlerine oranla uzundu, evet, lakin bu okuyucuyu sıktığı anlamına gelmiyor elbette. Masalsı bir anlatımın olması öyküyü çok daha sevimli bir hale getirmiş. Şövalye ve kılıç arasında gerçekleşen diyaloglara ister istemez gülüyor insan. Mutlu sonla bitmesi ve bitmeye yakın ince detayların birbirine ustalıkla bağlanması öykünün bir diğer artısı. Finaldeki not kısmına gülsem mi, üzülsem mi bilemedim. Ama eğlenceli ve sevimli bir öyküydü, orası kesin. Ha bir de bu öyküden iki güzel söz yakaladım.

“En güzel hayaller ulaşılamayanlardır, bilmez misin sen?” diye yanıtladı kılıç.

“Sevdiğimiz biri için gözyaşı dökmenin utanılacak bir yanı yoktur evlat,” diye teselli etti onu şövalye.


5.Eve Dönüş: Klasik bir kıyamet sonrası senaryosunun anlatıldığı Eve Dönüş, bana ilk başlarda Robert Kirkman’ın Yürüyen Ölüler’ini (The Walking Dead) hatırlattı. Dizinin sıkı bir takipçisi, çizgi romanlarını ise yeni okumaya başlamış biri olarak öykü beni yeterince içine çekti diyebilirim. Ama yine beklemediğim ve son derece ilginç bir finalle ters köşeye yatırdı beni İhsan ağbi. Devamının yazılmasını istediğim bir öykü oldu. İhsan ağbi, duy sesimi!

6.Bahar Şenliği: Öykünün karakterlerinden biri olan ve aynı zamanda kış ayını temsil eden Siyahlı Adam, bana ister istemez Kara Kule’yi hatırlattı. İçerik olarak değil, isim olarak tabii. Oz’a da bir iki gönderme vardı öyküde. Ayrıca üniversite öğrencilerinin de gerektiğinde çocuk olabileceklerine vurgu yapılmış olduğunu gözlemledim. Hakan ve Onur’un, Serap ve Aslı’dan intikam almalarına da içten içe sevindim açıkçası.

7.Nazik Bir İş: Hayvanlara zarar vermememizi öğütleyen pek sevimli bir öyküydü. Bilinçlendiren türden. Daha çok fablvari. Elbette Eliuzun Tosun’un düştüğü son beni mutlu etti. “Sen kim oluyorsun da o masum hayvanları eziyorsun lan bre bira göbekli herif?” dedim okurken içimden usulca. Bunun yanı sıra hırsızlık da yapan bu adamın cezasız kalması pek doğru olmazdı. İhsan ağbi de öyle düşünmüş olacak ki, finalde güzel bir sürprizi vardı Eliuzun Tosun’a. İntikama köpekler de katılsaydı keşke, iyice bir süründürselerdi şu Tosun’u. Ama olsun, bu son da beni yeterince tatmin etti. En sonda yer alan Yosun ismi, ne kedisiz ne kitapsız diyen Yosun ablaya bir gönderme miydi acaba?

8.Kılıçların Gardiyanı: Kitaptaki en kısa ikinci öyküden (diğeri Mektup’tu) biri olmasına rağmen benim en sevdiğim öykü Kılıçların Gardiyanı oldu. Çünkü göndermelerle doluydu! Kral Arthur’dan, Yüzüklerin Efendisi’nde boy gösteren bizim sevimli Hobbitlere, Star Wars kahramanlarından, Fatih Sultan Mehmed’e, Julius Sezar’a kadar birçok gerçek ve hayal ürünü varlıkların isimlerinin geçmesi –bu şahısların kılıçlarının geçmesi desem daha doğru olur aslında- oldukça sevindiriciydi. Hadi bunların hepsini bir kenara bıraktım diyelim, kitabın içerisinde yer alan dördüncü öykü, Cesur ve Geveze’deki Geveze adlı konuşan kılıcı tekrar görmek –daha doğrusu okumak- çok hoştu. İhsan ağbi de böylelikle kendine gönderme yapan yazarlar arasına girmiş bulunmaktadır.

9.Ölüm Kulesi: Öykünün ismine yakışır bir son olduğunu söyleyebilirim. Finalde kimsenin ölmemesi garip olurdu doğrusu. Ama bu ölen karaktere üzülmediğim anlamına gelmiyor tabii ki. Son derece fantastik bir öyküyle de kitabın sonuna gelmiş oluyoruz böylelikle.

Yitik Öyküler Kitabı 1: Geneli itibarıyla okuyanı diyardan diyara, maceradan maceraya sürükleyen, öğretici, bilgilendirici öykülerin yanı sıra, güldüren ve eğlendiren, aynı zamanda bunu sıkmadan başarabilen, gerek esprileri gerekse göndermeleriyle güzel bir ivme yakalayan, espritüel olmakla birlikte forumumuzun güzide insanı M.İhsan Tatari, nam-ı  diğer mit’in 2.kitabı olma özelliğini taşıyan sevimli öyküler derlemesinin ilk 45 dakikasını içeriyor Kayıp Öyküler Kitabı 1. İkinci 45 dakika için Kayıp Öyküler Kitabı 2’yi de okumak gerekiyor. En kısa zamanda onu da okuyacağım. İlk devreyi mit 9-0 önde kapadı. Sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar! Bakalım ikinci devrede neler yaşanacak…

Son olarak büyük büyük büyük bir aksilik çıkmazsa eğer, Pazar günü Bursa’da kitap fuarında geçen fuardan eksik kalanı tamamlamak için İhsan ağbiyi ziyaret edeceğim. Çekilmeyi pek sevmesem de, bir fotoğraf karesi iyi olacaktır kanımca.

Tebrikler İhsan ağbi.

Çevrimdışı kahlan amnell

  • ***
  • 786
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #107 : 13 Mart 2013, 23:55:33 »
En sonda yer alan Yosun ismi, ne kedisiz ne kitapsız diyen Yosun ablaya bir gönderme miydi acaba?

Öykünün sonu beni gerçekten eğlendirmişti, yorum da öyle :) Eee, cevap ver İhsan! :D

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #108 : 14 Mart 2013, 04:14:33 »
Amanın! Bu nasıl bir yorumdur böyle? Edebiyat dergilerinin eleştiri köşelerinde masaya yatırılmış gibi hissettim bir anda (kitabımı... beni değil!) Öncelikle teşekkür ediyorum bu uzuuuuuun ve ayrıntılı yorum için. Çok sağ ol. Ama hep iyi yönlerini yazmışsın, gözümden kaçtı sanma :)

İşin bana ilginç gelen tarafı ne, biliyor musunuz? Zaman geçtikçe eskiden yazdığım hemen hemen hiçbir şeyi beğenmemem. Onlara bakınca hata ve eksikliklerden başka bir şey göremiyorum. "Şurası şöyle olmuş, şurada kelime tekrarı yapmışım, ulen bu böyle mi anlatılır! diye gidiyor. O yüzden bunları okumak benim için enteresan oluyor. "Öyle mi yapmışım? Aa, evet ya. Öyle bir şey vardı sanki. Öyle mi yazmışım? Bunu ben mi yazmışım? Allah Allah..." Tabii hemen kalkıp da beğenmediğim sonucunu çıkartmayın buradan, aksine çok mutlu oluyorum. Daha önce de yazdığım gibi, konu kitap olunca kimin neyi beğenip neyden şikayetçi olduğunu görmek çok zor oluyor. O yüzden benim için hem faydalı hem de mutluluk verici oluyor bu yorumlar. Çok teşekkürler!

Zaman akıp gidiyor ama Eve Dönüş'ün insanların üzerinde bıraktığı izlenim hep aynı, ne garip. İlk yazdığımda Ben, Efsane'ye benzetilmişti, sonra şu anda adını anımsayamadığım başka bir filme, şimdi de Walking Dead. Evet, açıklıyorum! Aslında bu fikri onlar benden çaldı! Öhm. Değişmeyen bir diğer şeyse çoğunluğun devamını görmek istemesi sanırım. Düşünmüyor da değilim hani, bakalım.

Üniversite öğrencileri herkesten daha çocuktur :) Çünkü hiç olmadığın kadar özgür ve aklı başındasındır. Tosun konusunda ise yorum yok :P Bilinçaltımın bir oyunu, kaderin bir cilvesi, kedilerin bünyemiz üzerindeki tele-"pati" hakimiyeti... Her şey olabilir. Neyse, çenem düştü. Çok çok teşekkür ediyorum yorumlarınız için tekrar tekrar.

Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı LOTR

  • *
  • 14
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #109 : 16 Mart 2013, 17:08:58 »
Şövalye değil budala. :D

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #110 : 16 Mart 2013, 21:24:43 »
Sanırım ikisi de biraz doğru :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #111 : 31 Mart 2013, 13:02:43 »
Dün D&R'da ikinci kitabı gördüm, başındaki tanıtım yazısını da okudum hatta. [*]şu mit'li yazı[/*] Ancak ilk kitabı okuyamadığım için alamadım. İlk kitabı bir bulayım, hemen D&R'a koşacağım zaten ikinci için.

Spoiler: Göster
etrafta bulunanlara kitabı gösterip benim bu yazarla konuşmuşluğum var deme isteğimi zorla bastırdığımı da eklemekte fayda var sanırsam.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #112 : 31 Mart 2013, 21:29:17 »
Hmm, bak bunu duyduğum iyi oldu. D&R'da bulunmuyordu bir süredir. Zaten ilginçtir, tek sorun yaşatan kitabevi de D&R. Bir bulunuyor bir bulunmuyor. Neyse, buna da şükür :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı strider

  • **
  • 141
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #113 : 05 Nisan 2013, 21:34:24 »
Birkaç hafta önce almıştım kitabı, ama sınavlar falan girdi araya nasip bugüneymiş...

Önce genel olarak bir iki şey söyleyeyim, sonra özele inerim. En genel söyleyebileceğim şey, (belki de iyi bir özelliği ama) cümleler açık ve anlaşılır olmuş. İlk öykülerde cümleler özellikle kısa gelmişti; sonrasında uzun ve güzel cümlelerle karşılaştım. Bence sağlam eser anlaşılması -kısmen- zor olandır. Bunun iki sebebi var: ya seviyesi yüksek bir kitaptır, ya da tam tersidir. Demek istediğim daha ağır, daha kapalı olaymış iyi olurmuş. Ha o zaman da yayınevinin konseptine ne derece uyar onu bilemem.

Hikayeler genel olarak devamı yarın şeklindeydi, ki bu benim sevdiğim bir tarzdır. Bence böyle devam et abi.

En beğendiğim diye bir öykü yok. Birini söylersem şimdi diğerlerine ayıp olur. Belki Nazik iş'in baş kısmını, belki de Arayış'ın son kısmını daha çok sevmişimdir.

Ben mi göremedim, yoksa normal dünyaya gönderme yok muydu? Gizli mesaj demek istiyorum. Yazarın alttan alta bir fikir taşıması ve bunu -yine gizlice- okura iletmesi gerektiğini düşünenlerdenim(tabi hırsızlık kötü bir şeydir'den farklı bir mesaj)

Bütün hikayeleri tek tek incelemeye almayacağım, sadece birkaçını:
Cesur ve Geveze: (aldığım notlara göre) galiba bir yerde olayı açıklamışsın abi. Ne olduğunu açıklaman olayın hızını düşürmüş ve zaten ne olduğu anlaşılıyor. Bunun nerede olduğunu hatırlamıyorum. Arada 'kahramanımız' ifadesi geçmesine ne diyorsun? Genel olarak bu hikaye yazımına ters midir? Bu, benim merak ettiğim bir şey pek hikayeyle ilgili değil. Hansel ve Gretel'deki cadının neden çikolata, şeker değil de çocuk yediğine dair güzel bir gönderme vardı. HP'deki terimlerin kullanılması da hoşuma gitti. Çok beğendim öyküyü.
Eve Dönüş: Başta ben efsaneyim ve çok klasik bir konuymuş gibi başlıyor, sonrası ise müthiş. İhsan abi burada kitap konusunun hikayeyle sınırlamış. Kayıp şehrin reisi çok merhametli davranmış, acımasız insanlara ihtiyacımız var bizim. Ben orada bir idam bekledim açıkçası. Kesinlikle devamını bekliyorum. Devamı olmayan hikayeleri severim, ama bunun devamı kesinlikle olmalı. Devamını yazacaksan, Kadıköy'den bahsetmişken bir SARAÇOĞLU'na da yer verirsin diye bekliyorum. ;)
Bahar Şenliği'nin diyalogları çok eğlenceli ve güzeldi. Ve de bir sözü: "Bu bizim yazgımız. Sen beni kovalarsın, sonbahar da yazı"

Genelde kötü yanlarını yazmaya çalıştım, iyi yanlarını çokça duyduğunu düşünerek. Pek beceremedim galiba :)
O halde git... Bundan başka dünyalar da var.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #114 : 05 Nisan 2013, 22:11:48 »
Teşekkürler, gayet de güzel becermişsin :)

Cümlelerin kısa ve uzunluğu herhalde 3 sene boyunca üzerinde en çok tartışılan konulardan biri oldu. Bu biraz da üslup meselesi. Gurur Güneş "Daha uzun ve süslü yaz abi," diyor, Magicalbronze "Bu sadelik ve akıcılık bence süper." İki arada bir derede bir konu anlayacağın :) Bu biraz da benim çok ağır ve karışık cümleleri sevmememden kaynaklanıyor sanırım. Hep "bu eleştiriyi dikkate alacağım" diyorum fakat ağdalı cümleler de bana çok itici geliyor. Yazdığıma ısınamıyorum. Yine de dikkate alacağım :P

Normal dünyaya gönderme bir tek Mektup'ta var sanırım. Onun dışındakiler daha çok macera odaklı. Bu da kafamı meşgul eden ikinci bir konu. Hatta radyoda bile tartışmıştık: Hikayelerde mesaj olmalı mı? Olduğunda zevki bir ayrı oluyor, orası kesin. Mektup hâlâ en sevdiğim öykülerimden biridir sırf bu yüzden.

Cesur ve Geveze için ne desen haklısın. Ben bile bol bol yerden yere vururum kendisini. Hâlâ da vuruyorum. Ama ilk (gerçekten ilk) öyküm kendisi ve güldürme amaçlı yazılmış bir maceradan ibaret. O yüzden acemiliğim her yerinden fışkırıyor.

Yorum ve eleştirilerin için çok çok teşekkürler.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #115 : 16 Eylül 2013, 18:55:24 »
İlk kitabı uzun bir süre önce okumuştum, dün de ikinci kitabı bitirdim. Denaro gibi bütün öyküler hakkında ayrı ayrı yorum yapıp, her öyküyü düzenlice, ayrıntılı bir şekilde incelemek isterdim ama kısmet olmadı.

Yakın zaman içinde Alper Canıgüz'ün dört kitabını okuduğum zamandan beri, Türk yazarlara ayrı bir sempatim oluşmaya başladı. Böyle güzel yazarlar hep yazsın, ben de hep okuyayım hissiyatı oluştu bende. Sonra da Asimov'un bir öykü kitabını okumuştum. Ki bu kitabı okurken hep şunu yaşadım: yeni bir öyküye başlarken isteksizlik, sonradan öyküye ısınma ve tam doruktayken öykünün bitmesi.

İhsan ağbinin Yitik Öyküler Kitabı 2: Bilekbüken'inde ise böyle bir şey kesinlikle yaşanmadı. Öykülerin hepsini başlar başlamaz sevdim, adeta bir solukta okudum.

En sevdiğim öyküleri söyleyecek olursam da, Hayal A.Ş ve Kemiktepe'de Bir Gece adlı öyküler arasında kararsız kalırım. İkisi de oldukça güzel çünkü.

Ellerine, kalemine sağlık mit, bize böyle güzel bir kitabı okuma şansı verdiğin için :)

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı || M.İhsan Tatari
« Yanıtla #116 : 16 Eylül 2013, 19:21:30 »
Çok teşekkürler sevgili TheSpell, beğenmene çok sevindim. Ayrıca üşenmeyip kitap fuarına kadar geldiğin ve kısa da olsa sohbet etme imkanımız olduğu için de tekrar teşekkürler :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı - M. İhsan Tatari (mit)
« Yanıtla #117 : 26 Haziran 2014, 16:10:20 »
Hızlı okunan, aşina olduğumuz kurgulardan küçük ve hoş farklılıklarla ayrılan dokuz öyküden mürekkep hoş bir kitap. Bir çoğu gibi ben de en çok Kılıçların Gardiyanı'nı sevdim.

Lakin öykü kişilerinin "lanet olasıca; hey, ne yaptığını sanıyorsun; ona gününü göster; aşağılık pislik" gibi düblaj ifadeleri kullanması beni çok rahatsız etti. Kitaba başlarken umduğum, Türk kültürüyle çeşnilenmiş fantastik öyküler okumaktı.

Özellikle diyaloglarda kendini gösteren mizahi öğeler yer yer amacını aştı, öykünün dokusunu bozdu.

Öykü kişilerinin fiziksel durumlarının ve giysilerinin tasvir edilmesi bir gerekliliğin sonucuymuş gibi duruyordu. İsterdim ki öykü kişileri benim haberim olmadan zihnime girsin, tanımlansın.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı - M. İhsan Tatari (mit)
« Yanıtla #118 : 26 Haziran 2014, 18:30:26 »
Teşekkürler Bülent Bey. İlk kitabın, hatta ilk öykülerin sancısı demek isterdim ama sonraki kitapta da bol bol lanet eden kendini bilmezler var. Sevgili Darly Opus hep bu konuda sitem eder bana, ben de her seferinde "E ama ben çok kullanırım bu lafı," derim. Ki doğrudur, ama doğru olması kötü durduğu gerçeğini değiştirmiyor maalesef. İnşallah bir gün o seviyeye gelip sizin de beğeneceğiniz öyküler yazma imkanım olur :) Çok sağ olun okuduğunuz ve yorumladığınız için.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Yitik Öyküler Kitabı - M. İhsan Tatari (mit)
« Yanıtla #119 : 21 Kasım 2015, 18:36:41 »
İnşallah bir gün o seviyeye gelip sizin de beğeneceğiniz öyküler yazma imkanım olur :) Çok sağ olun okuduğunuz ve yorumladığınız için.

Geç de olsa farkettim ki sizi üzmüşüm. Beğenim daha çok olmasına rağmen bunu layığınca belirtememişim, kusura bakmayın. Beğenileri geçiştirip hoşlanmadığım kısımları anlatmayı bir okur olarak büyük bir ayıp sayıyorum. Affedin beni.