Aslında kitabı okumayı yeni bitirdim ama yinede buraya yazıyorum.
Gezgin Orman Wolfgang Hohlbein'in yazdığı
Enwor Serisi'nin ilk kitabı. Seriye başlamayı düşünenler için hemen kötü haberi vereyim. Seri 11 kitaptan oluşuyor ama sadece ilk iki kitabı Türkçe'ye çevrildi. İkinci kitabın 2000 yılında basılmış olduğunu da göz önünde bulundurunca serinin tamamlanacağını ummak fazla iyimser bir yaklaşım olur sanırım. Şimdi iyi habere geçelim, serinin ilk kitabında öykü tek bir kitapta başlayıp bitiyor. Yani Gezgin Orman'ı seriden bağımsız, tek kitap(stand alone) olarak düşünüp okuyabilirsiniz.
Kitabın arka kapak yazısı şöyle:Gezgin Orman, çölün ortasında yeşermiş bir orman uygarlığının serüvenini anlatıyor. Kahramanlarımız Skar ve Del zorlu bir çöl yolculuğunun ardından tesadüf eseri bir ormana ulaşırlar ve kurtulma sevinçleriyle ormanın gizleri karşısındaki şaşkınlıkları birbirine karışır. Orman halkı, çölü aşmayı başarmış bu iki profesyonel savaşçıyı uzun süredir bekledikleri kurtarıcılar olarak görürler. Ne varki, yörenin yöneticileri son gelişmeleri kurulu düzen için tehlikeli bulurlar. Skar ve Del'i yine zorlu bir mücadele ve sonunda kötü bir sürpriz beklemektedir. Gezgin Orman, hızlı kurgusu ve adım adım çözüme ulaşan gizemleriyle görsel yanı da oldukça güçlü bir roman.
Kitap hakkındaki yorumlarım,düşüncelerim ve kısa özet:Satai profosyenel savaşçıları olan Skar ve Del Nonakesh denilen ve geçmesi neredyse imkansız olan çölde ölmek üzereyken, esrarengiz orman ülkesine(Cearn) ulaşırlar. Kendileri ölümden dönmenin vermiş olduğu şaşkınlıkla henüz farkına varamamış olsalar da, orman halkının hayatını dramatik bir şekilde değiştirmek üzeredirler. Orman halkı, satailerin binlerce yıldır beklediği kehanetlerinde anlatılan ve onları anavatanlarına götürecek olan mucizevi kurtarıcılar olduğuna ikna olmuş durumdadır. İlerleyen sayfalarla görüyoruz ki eğer yeterince insan kurtarıcı olduğunuza inanırsa, kahraman olup olmadığınız gerçeği aslında o kadar da önemli değildir. Kitap genel olarak Skar ve Del'in orman ülkesindeki maceralarını anlatıyor.
Orman halkından biraz bahsedeyim. Orman halkı iyi kurgulanmış ve yazılmış bir topluluk. Çölün etrafında şekillenen medeniyetlere sebebini anlayamadığım bir sempatim var ve orman halkını da çok sevdim.(Bkz. Dune-Fremen, Zaman Çarkı-Aiel) Orman halkı binlerce yıl önce kaybettikleri bir savaş sonrasında hayatta kalabilmek için Nonokesh(dönüşü olmayan yol yada ölülerin patikası anlamına gelir) çölüne kaçmak zorunda kalan bir halk. Çölde inanılmaz kayıplar verdikten sonra çok küçük bir grup küçük bir vahaya ulaşmayı başarıyor. Grup bu vahada yaşamaya başlar ve bir gün anavatanlarına dönüp o toprakları alacaklarına yemin eder. Vahada yaşam hiçte kolay değildir bir yandan acımasız çölle bir yandan da hager ve khtaam denilen yaratıklarla mücadele etmek zorunda kalırlar. Ama bir mucize olur ve grup hayatta kalmayı başarır. Sanırım bunun sebebi belki de insanlık tarihinde bir ilki gerçekleştirmiş olmalarında yatıyor. Yaşadıkları çevreyi değiştirmek yerine ona uyum sağlayıp onu geliştirmeyi seçiyor bu halk. Bu çabaları sonuç veriyor ve kuşaktan kuşağa sahip oldukları vahayı büyütüp binlerce insanın yaşayabileceği Cearn ülkesine dönüştürmeyi başarıyorlar.
Bu zafer orman halkına çok ucuza mal olmuyor ne yazık ki. Fedakar, özverili, çalışkan, duyarlı, mücadeleci insanlardan oluşan bir topluluk kuruyorlar belki ama karşılığında kendi benliklerini ,rüyalarını, umutlarını, hayallerini veriyorlar. Zamanla neredeyse bir karınca kolonisene dönüşüyorlar, herkes gelecek nesillerin görebileceği bir cennet yaratmaya çalışırken kimsenin bugünü yaşamadığı gerçeğini görmezden gelmeye çalışıyorlar. Satailerin çölü aşıp Cearn'e gelmesiyle kendi yarattıkları illüzyondan uyanıp ne yaptıklarını sorgulamaya başlıyorlar. Anavatanlarına geri dönene kadar geçici olarak yerleştikleri vahanın dünyanın en güzel hapishanesine dönüşüp dönüşmediğini merak etmeye başlıyorlar.
Kitap bu kısımdan sonra benim gözümde zirveye ulaşıyor. Karakterler doğru cevapların olmadığı soruları sorup, her seferinde en az yanlış olan cevabı bulmaya çalışıyorlar. Yazar bu kısımda ardı ardına karakterlerini imkansız seçimler yapmaya zorluyor. Cennette tutsak olmaktansa cehennemde özgür olmayı tercih edip etmediklerine karar vermek zorunda kalan kahramanlarımız, bir ulusun hayatta kalabilmesi için kaç masum insanın hayatını feda edebileceklerini düşünmek zorunda kalıyorlar. Daha sonra gerçeği bilmenin tüm umut ve hayallerinizin sonu olduğu bir durumda bir yalanı yaşamanın daha doğru olup olmadığını seçmek kahramanlarımıza düşüyor. Bu kısımlar benim çok hoşuma gitti. Hikayenin siyah beyaz ilerlemesindense aradaki gri bölgelerde gezinmek özellikle çok hoştu. Yazar bu kısımda karakterlerin yaşadığı çelişkileri,iç çatışmalarını başarıyla anlatmış.
Satailere gelince, bu kitapta satailerin çok iyi eğitimli, disiplinli savaşçılar olduklarını öğreniyoruz. Umut veren bir topluluk gibi görünseler de şimdilik biraz kapalı kutu gibiler. İlerleyen kitaplarla daha yakından tanıyacağız gibi görünüyor sataileri.
Kitabın görsel yanı önsözde de söylendiği gibi çok güçlü. Yazar neredeyse kelimelerle resim yapabiliyor, kitabı okurken mekanları, kişileri, olayları hayal etmeyi sizin için oldukça kolaylaştırıyor. Kitap oldukça sürükleyici ben kitabı çabucak bitirdim en azından. Biraz alışılmışın dışında bir şeyler okumak isterseniz kesinlikle okumanızı öneririm bu kitabı, hatta okumayı ertelediğiniz her gün için kendinizi cezalandırın bence.

Kitabı yeterince iyi anlatamadığımın farkındayım ama bunun kitabın çok güzel olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini unutmayın.