Hızlıca tüketmemek için bu kadar kasmış olmama rağmen kitap bitti. İki üç gün ara vermiştim, bugün şöyle bir elime alim , bir iki bölüm okur kapatırım dedim. Kitap bitti.
Kitap piyasaya daha yeni çıktı, daha sahip olmayan pek çok kişinin olduğunu tahmin ediyorum. Bu yüzden en önemli soruyu cevaplamak istiyorum , kitabın çeviri kalitesi nasıl ?
Kötü. Gerçekten kötü. Saçma sapan tamlamalar, karıştırılan karakter isimleri, tekrardan kısımlar vs. Kötü bir basımdan bekleyebileceğiniz tüm hatalara sahip kitap. Serinin ikinci kitabını okurken hatırlıyorum , ne kadar akıcı , ne kadar güzel okunuyor diye bahsediyordum kendime. Bu kitap için tam aksi söz konusu.
Peki bu kitabı almanıza engel olmalı mı ? Hayır.
Arkadaşlar hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan birisiydi. Öncelikle bir Brandon Sanderson serisinin bitiş kitabı, bunu tecrübe edin. Kralların Yolu'nu okudunuz ve finalinden çok mu etkilendiniz ? Aklınıza gelecek en abes sayıyla bunu çarpın. Tam anlamıyla mükemmel ötesi bir kitap.
Daha önce bu kalitesiz çeviri konusu Kralların Yolu için konuşulmuştu. Yanlış hatırlamıyorsam Hazal Abla " biraz daha bekleyelim , daha kaliteli bir kitap çıksın ortaya " demişti. O an şunu düşünmüştüm " hem kaliteli , hem zamanında çıkamıyor mu ? " sorumun cevabını bu kitap ile aldım çıkamıyormuş. Bu kitap çok hızlı çıktı ve beni çok mutlu etti ama çevirisinde büyük bir problem olduğu da ortada. Daha önce de yazdım , ben genelde umursamam bu tarz durumları en fazla bir cümleyi iki defa daha okurum. Gönül isterdi yine ikinci kitap kalitesi olsun , bu mükemmel hikayenin ve kapanış kitabının içinde sürüklenirken güzel çeviri ve editörlükte size arkadan destek olsun ama yapacak bir şey yok şu an için. Siz yinede mükemmel hikayeye tutunun derim sıkı sıkı. İlk iki kitabı okuduysanız hiç bir saniye kaybetmeden kitabı temin edin ve okuyun.
Gelelim kitaba. Brandon Sanderson yine benimle eğlendi , yan teorilerimin çoğu tutarken ana konularda ters köşe yaptı. Bu kitaptan aldığım keyfi arttırdı. İlk kitaptan itibaren ektiği tohumlar bu kitapta mükemmel güzellikte birer çiçek olup açtılar. Daha önce Kralların Yolu için düşünmüştüm mükemmel final olarak, Çağların Kahramanı yepyeni bir seviye getirdi benim için.
Yani olay sadece final de değil. Olay örgüsünün ilerleyişi, karakter gelişimleri ve etkileşimleri. Hepsi son derece kusursuz bir ahenk içinde ilerliyor kitap boyunca. Önemsiz olarak düşünebileceğimiz diyalogların sonrasında açtığı kapılar, ufacık karakterlerin kazandığı kocaman roller ve bunların hepsinin kurguya uygun şekilde ilerlemesi. En önemlisi sanırım bu. Son iki yüz sayfa boyunca final bölümüne giriyorsunuz ve öğrendikleriniz karşısında ne kadar şaşırırsanız şaşırın, hepsi dahili kurgunun sınırları içerisinde. Bütünlük mükemmel.
Benim için diğer bir etken ise kitabın bana Vin'i sevdirmesi oldu. İlk iki kitapta hoşlanmadığım bu karakteri sevebildim sonunda. Bunun nedeni kendisinin değişmesi veya farklı eylemlerde bulunması değil. Onu anlamış olmam. He bu var birde. Karakterlerle çok güzel bütünleştiriyor sizi.
Üç kitap hakkında çok ciddi spoiler. Okumadıysanız sakın bakmayın.
Spoiler bölümünü doldurmadan önce ikinci kitap hakkında yazdığım teorileri okudum. Hepsini tutturmuşum, bana beş puan. Hehe

Abi ne hayvansı bir finaldi bu ya? Yemin ederim son ikiyüz sayfa boyunca pozisyon değiştirmeden okudum. Sırtım tutuldu devam ettim. Ne zaman ki son iki bölüm kaldı mola verdim, bir sigara yaktım kendimi hazırlamak için. İyi ki yapmışım.
Öncelikle benim için en önemli kısım Lord Hükümdar oldu. Bin sene boyunca Harap ile yaşaması, kendisinin çaresiz fani-tanrı çabalamaları. Çok üzüldüm kendisine. Hele en son bıraktığı mağaralar ? Bu nasıl mükemmel bir öngürüdür. Tamamen bakış açım değişti karaktere. Onunla ilgili her yeni bilgi öğrendiğimizde aklıma ilk kitabın sonlarında söylediği şu cümle geliyor aklıma " bırak isyan etsinler, ilk defa mı oluyor ? " (buna benzer bir şeydi) İlk okuduğumda sırf bu cümle yüzünden kendisinden nefret etmiştim. Sonrasında Elend ile birlikte bende onu anlamaya başladım. Desteklemeye değil, anlamaya. Onun için insanlar bireysel değil, halktı.
Aslında kitapla ilgili konuşmak bahsetmek istediğim çok şey var ama sindiremedim sanırım hala. Son olarak finale gelecek olursak göz yaşı dökmedim değil. Spook ne zamanki Vin ve Elend'in cesedini buldu, Brezee ve Ham bağırmaya başladı, bende bir şeyler koptu. Çünkü basit karakterler değiller. Çocukluklarından beri bizimle birliktelerdi. Bizimle büyüdüler. Ne zamanki o satırları okudum aklıma direk Elend'in partilerdeki elinde kitapla uçarı haller geldi. Vin'in sessizce, sürekli korkak hallerle köşelere sinmeleri ve güvensizliği geldi.
Birbirlerine yaptıkları kurlar geldi o hallerindeki. Daha çok küçükken. Elend'in Vin'i Lord Hükümdar'ın elinden kurtarmaya çalışası geldi. Vin Cett'e katliam yaptıktan sonra küçücük bir alana büzülüp korkmuşkan Elend'in gelip onu sarılışı geldi. Çok güzel işlenmiş karakterlerdi. Birisi tanrı oldu Harap'ı yendi. Diğeri Hükümdar oldu canını verene kadar savaştı. Çok duygulandım ben. Bedenlerinin o şekilde yatıp birbirlerinin ellerini tutmaları.
Sazed'in Çağların Kahramanı olması ise çok ayı bir nokta. Kesinlikle beklenmedik fakat akla en yatkın kişi en başından beri. Kelsier'in hizmetkarıyken tanrılığa ulaşmak. Anlamadığım tek bir nokta oldu. Çağların Kahramanı için cinsiyet belirtilmemesinin nedeni Sazed'in hadım olması mı ? Yoksa Vin ve Harap'ın birleşmiş hali olacak olması mıydı ?
Ve son olarak teorimde tüm ilk üçleme tamamen Sazed üzerine yazılmış bir seri. Onun gelişimini ve tanrı oluşunu öğrenmemiz için. İleride yeniden karşımıza çok daha büyük ve çok daha önemli bir karakter olarak çıkacak diye düşünüyorum. Sonuçta kendisi iki Shard'ın birleşimi oldu.
Ayrıca Adonalsium'un da adı geçiyor. Dikkatlerden kaçmasın ^^