Kitaba dün itibariyle başladım. Henüz 60 sayfa kadar okudum ama gerçekten çok iyi gözüküyor. Sabahtan beri her fırsatta açıp okuyorum, otobüste durağı falan kaçıracaktım neredeyse.
Bitirince daha ayrıntılı bir şeyler yazarım belki buraya, bu kadarından bile çok beğendiğim için bekleyemedim bitirmeyi.
Ayrıca ayraç güzel olmuş hakikaten. Hiçbir zaman ayraç kullanan biri olmadım, arka kapağın arasına koyuyorum ve orada kalıyor genelde ama yine de kitapların içinden çıktığında hoşuma gidiyor.
Edit: Okuldaki dev sıkıcı derslerin de yardımıyla bugün itibariyle kitabı bitirdim. Hakikaten de Mars'ta geçen bir Robinson Crusoe denebilir, fakat daha heyecanlı, daha eğlenceli ve daha zekice. Tek başına, 2 yıla yakın süre Mars'ta hayatta kalan bir adam var ortada.
Mars'ta diyorum yahu. Nasıl eğlenceli olmaz ki bu kitap, özellikle de bu kadar iyi yazılmışken? Teknik ayrıntılar da öyle doyurucu ki, yarısını anlayamadığım için yazardan özür dileyeceğim neredeyse. Bir de çoğu bilimkurgu romanından farklı olması var tabii, zira pek kurgu denebilecek bir durum yok bunda.
Yok, bu biraz yanlış oldu. Elbette her roman gibi kurgusal bir eser. Bilimkurgunun
kurgu kısmının taşıdığı olağanüstülük ve çoğu zaman spekülasyon anlamından bahsediyorum. Evet, biraz ileri bir zamandan bahsediyor ama gerçek dışı denecek hiçbir şey yok, günümüz teknolojisinin bir miktar ilerlemiş hali var yalnızca. Bilimsel yanı çok güçlü. Bunu ne kadar seversiniz? Bilmiyorum. Ben
bayıldım. Kendinizi
evvel zaman içinde bir gün birisi Mars'ta mahsur kalmışı değil,
bir astronot Mars'ta mahsur kalsa ne olurduyu okuyormuş gibi hissedebiliyorsunuz bu sayede. Elbette gerçekte muhtemelen olacağı kadar fazla felaket olmuyor, ama roman bu sonuçta. 3. günde ölen birinin hikayesini kimse okumaz.
Kısacası, gerçekten bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip. Yani, belki bu sonuncusu tam doğru değildir.
Benim bir bilimkurgu romanından istediğim her şeye sahip. Dolayısıyla alın ve okuyun derim.