Kayıt Ol

Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.

Merhabalar dostlarım,

Epeydir bu forumda -çok olmasa da- aktif bir şekilde bulunmaktayım. Biliyor olabileceğiniz üzere ikinci kitabım üzerinde çalışmaya başladım.

Bu noktada yardımlarınıza ve tecrübelerinize ihtiyacım var. Şu sorularımı yanıtlayabilirseniz çok sevinirim:

- Daha önce intihar girişiminde bulundunuz mu? Bulunduysanız, hangi yolla? Neler düşündünüz, neler hissettiniz? ("Bir arkadaş"ınız da olabilir bu :) )

- Hiç intihar yardım hatlarını aradınız mı? Bu deneyimlerle ilgili bana bilgi verebilir misiniz? Neler konuşuldu?

- Feminizm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Siz olsanız nasıl bir değişiklik yapardınız?

- Radikal feminist aile bireyleriniz, sevdikleriniz varsa, sıkıntı yaşadıysanız bunlardan bahsedebilir misiniz?

- (Sonradan eklenmiş soru: ) Hiç bozuk, çürük et yediniz mi? Tadı nasıldı? Neden yediniz ve ne hissettiniz?

Teşekkür ederim şimdiden.
Sevgilerimle.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #1 : 20 Temmuz 2015, 23:06:57 »

- Feminizm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Siz olsanız nasıl bir değişiklik yapardınız?


Tüm iticiliğinin yanı sıra bazen mantığını anlayabiliyorum. Negatif bir değeri 0'a eşitlemek için o değere negatif olduğu ölçüde pozitif değer verirseniz sonuç elde edemezsiniz. Negatif değere en yakın yüksek pozitif değerler eklemeniz gerekir. Bu yüzden feminizm insani bir temele dayanıyor gibi geliyor bana.
try again fail again fail better

Çevrimdışı VeRMiNaaRD

  • ***
  • 461
  • Rom: 1
  • Star-Lord
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #2 : 21 Temmuz 2015, 00:22:20 »
- Hiç intihar yardım hatlarını aradınız mı? Bu deneyimlerle ilgili bana bilgi verebilir misiniz? Neler konuşuldu?

iOS 8.3'ü ilk yüklediğimde meraktan Siri bacıma ölmek istiyorum dedim o da intihar hattını aradı. Bunun dışında aramadım. Bir aralar çok fena aşk acısı çekiyordum intihar düşünmedim ama o zamanlar azrail gelse alayım mı canını dese al derdim. Ne kadar da enayilik edermiştim :D

Lisedeyken de bir anket yapmışlardı. Zorla doldurduğumuz için okumadan rastgale işaretlemiştim. Yanımdaki arkadaşım da ben ne işaretlediysem o da onu işaretlemişti. Meğer bizim sıktıklarımız kendi içinde tutarlıymış ve arkadaşla beni intihara meyilli diye rehberlik servisine çağırmışlardı. Kadın epey nutuk çektiydi bize :P

Çevrimdışı Grayswandir

  • ***
  • 815
  • Rom: 14
  • You may have heard of me.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #3 : 21 Temmuz 2015, 03:57:17 »
Aslında söylemek istediğim epeyce şey var feminizm konusunda. Ne yazık ki radikal feministlerle ilgili düşüncelerimi rıhtım'da kabul görecek bir dille ifade etmem çok zor. Kendilerinden uzak durulması herkesin selameti açısından faydalı olacaktır. Liberal kanadıyla ilgili ise uzun uzadıya yazasım gelmiyor hiç. Meydanı diğer arkadaşlara bırakıp, olası bir tartışmaya ortasından dalmayı düşünüyorum. :P
In the beginning the Universe was created.
This has made a lot of people very angry and been widely regarded as a bad move.

#hayır

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #4 : 21 Temmuz 2015, 11:35:21 »
Öncelikle, feminizm toplum içinde varolması gereken bir şeydir. Feministliği desteklemem, fakat olmaları gerektiği gerçeğini değiştirmiyor bu. Aynı şekilde diğer saldırgan ideolojilerin, görüşlerin önünde bazı insanlar diş gösterme, katı görüşlere sahip olma ihtiyacı güdüyorlar ve bu çok normal bir şey. Bu güdüye sahip olan insanlardan bazıları da feministler tabii ki. Ortaya bu şekilde çıkartıyorlar ihtiyaçlarını. Ben iki tarafta da değilim ve iki şekilde de takdir etmiyorum.

İhtihar denince de iki çeşit intihar vardır:

Birincisi belli bir süre için gelen intihar istemi; mesela o an intihar etmek istemek veya birkaç hafta öyle hissetmek gibi. Hayatınız normale dönene kadar.

Bir diğeri ise, her zaman olan. Siz dünyayı kabul etmezsiniz, sevmezsiniz. Gerçeklerin farkındasınızdır ve aklınız yerindedir. O intihar istemi her zaman vardır, her yanınızdaki insan aslında yanınızda değildir sizce. Sadece kendiniz varsınızdır ve bu ortamdan uzaklaşmak istersiniz. Nedenler değişebilir, çoğu zaman acımasızlık, uyuşukluk(duygu olarak), amaç bulamama gibi olgulardır.

Kendimce yardımcı olabildiysem ne mutlu bana :)


Sent from my iPhone using Tapatalk
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #5 : 21 Temmuz 2015, 12:22:05 »
Tüm iticiliğinin yanı sıra bazen mantığını anlayabiliyorum. Negatif bir değeri 0'a eşitlemek için o değere negatif olduğu ölçüde pozitif değer verirseniz sonuç elde edemezsiniz. Negatif değere en yakın yüksek pozitif değerler eklemeniz gerekir. Bu yüzden feminizm insani bir temele dayanıyor gibi geliyor bana.

Hangi yönlerden itici olduğunu söyleyebilir misiniz?

- Hiç intihar yardım hatlarını aradınız mı? Bu deneyimlerle ilgili bana bilgi verebilir misiniz? Neler konuşuldu?

iOS 8.3'ü ilk yüklediğimde meraktan Siri bacıma ölmek istiyorum dedim o da intihar hattını aradı. Bunun dışında aramadım. Bir aralar çok fena aşk acısı çekiyordum intihar düşünmedim ama o zamanlar azrail gelse alayım mı canını dese al derdim. Ne kadar da enayilik edermiştim :D

Lisedeyken de bir anket yapmışlardı. Zorla doldurduğumuz için okumadan rastgale işaretlemiştim. Yanımdaki arkadaşım da ben ne işaretlediysem o da onu işaretlemişti. Meğer bizim sıktıklarımız kendi içinde tutarlıymış ve arkadaşla beni intihara meyilli diye rehberlik servisine çağırmışlardı. Kadın epey nutuk çektiydi bize :P


Neler söylemişti kadın? Bana da benzer şeyler olmadı diyemem :D

Aslında söylemek istediğim epeyce şey var feminizm konusunda. Ne yazık ki radikal feministlerle ilgili düşüncelerimi rıhtım'da kabul görecek bir dille ifade etmem çok zor. Kendilerinden uzak durulması herkesin selameti açısından faydalı olacaktır. Liberal kanadıyla ilgili ise uzun uzadıya yazasım gelmiyor hiç. Meydanı diğer arkadaşlara bırakıp, olası bir tartışmaya ortasından dalmayı düşünüyorum. :P

Radikal feminizm ile ilgili düşüncelerinize muhtemelen katılıyorumdur. Bana göre, ifade özgürlüğünün süistimaline dayanan bir düşünce olduğundan tehlikelidir. Radikal feminizmin hayatlarımızdaki etkilerini bilmek istiyordum.

Öncelikle, feminizm toplum içinde varolması gereken bir şeydir. Feministliği desteklemem, fakat olmaları gerektiği gerçeğini değiştirmiyor bu. Aynı şekilde diğer saldırgan ideolojilerin, görüşlerin önünde bazı insanlar diş gösterme, katı görüşlere sahip olma ihtiyacı güdüyorlar ve bu çok normal bir şey. Bu güdüye sahip olan insanlardan bazıları da feministler tabii ki. Ortaya bu şekilde çıkartıyorlar ihtiyaçlarını. Ben iki tarafta da değilim ve iki şekilde de takdir etmiyorum.

İhtihar denince de iki çeşit intihar vardır:

Birincisi belli bir süre için gelen intihar istemi; mesela o an intihar etmek istemek veya birkaç hafta öyle hissetmek gibi. Hayatınız normale dönene kadar.

Bir diğeri ise, her zaman olan. Siz dünyayı kabul etmezsiniz, sevmezsiniz. Gerçeklerin farkındasınızdır ve aklınız yerindedir. O intihar istemi her zaman vardır, her yanınızdaki insan aslında yanınızda değildir sizce. Sadece kendiniz varsınızdır ve bu ortamdan uzaklaşmak istersiniz. Nedenler değişebilir, çoğu zaman acımasızlık, uyuşukluk(duygu olarak), amaç bulamama gibi olgulardır.

Kendimce yardımcı olabildiysem ne mutlu bana :)


Sent from my iPhone using Tapatalk

Olabildiniz, çok teşekkür ederim. Bana ait olmayan her düşünce çok önemlidir.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı Tenekeci

  • **
  • 79
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #6 : 21 Temmuz 2015, 17:51:49 »
Feminizm; Kadının hak arama mücadelesi ise kabul görmesi gereken, kadının günümüzde çok fazla olduğu gibi pozitif ayrımcılık istediği bir düşünce sistemi ise kesinlikle reddedilmesi gereken bir düşüncedir.

Ayriyeten olay SCUM Manifestosu ve benzerleri gibi ileri seviyeye gidebiliyor... Kadınların haklarını tartışabildikleri* bir toplumda kadına yaklaşım ne kadar insanlık dışıysa, feminist topluluklar hak arama kısmında büyük bir yanlışa saparak bunu düşmanca ve en hafif tabiriyle marjinal ve absürt yollarla göstermeye başvuruyorlar. Haklı olan dava bir anda haksız, absürt, düşünsel altyapısı tamamen boşaltılmış, düşmanca bir tavra dönüşüyor. Yukarıdaki arkadaşların feminizme bakış açısı bundan dolayı bence hoş değildir, üstelik kadın haklarının var olmasının bir zararının ve yanlışlığının olmayacağını bilmelerine rağmen...

Çünkü ortodoks feminist akımdan insanların yazılarını okuduklarında kendilerinin birer böcek gibi görüldüğünü, o kadar olmasa da bu düşüncenin kendi haklarına bir takım müdahaleler ettiğini hissetmişlerdir. Ortodoks Feminizm bir tür faşizmdir çünkü. Tam tersi, erkeklerin uyguladığı isimsiz versiyonu da öyledir. Oluşturulması gereken şey toplumsal bir düzen iken, bu iki faşist hizip toplumsal bir kaosa yol açar.

Bir de, ana akım feminizm, yani benim tanımlamam ile "ortodoks" feminizm, düşünsel altyapısı zayıf olmasına rağmen uygulamaya önem veren bir yapıdır. Bu feminizmi ancak robotik bir yapıya sokar, kadın haklarının eşit bir seviyeye getirilmesi bazı parametrelerin yerine getirilmesi ile olacak iş değildir. Bunu topluma tebliğ ve kabul ettirebilmek için düşünsel bir altyapı gereklidir.

Bu uygulamalardan örnek vermek gerekirse, dilde kadınlar ile ezelden beridir kullanılagelmiş sözcüklere müdahale diyebilirim. Dil organik bir yapıdır ve kullanıldığı bölge halkının kültürel yapısı ve benzeri unsurlar ile kullanıldığı sürece gelişir. Hatta bu nedenle galat-ı meşhur ve benzeri kavramlar türetilmiş, yanlış kullanımlar bile dilin içindeki o organik yapıya karışıp gitmişlerdir. Bir toplumu A'dan Z'ye oluşturan tüm bireylerin hemen hemen tek ortak kullanım ürünü olan dile bu denli faşizan bir yaklaşımı kabul edemiyorum.

Bir öteki yaklaşım ise feminist ideolojinin Türkiye'de sol görüş ile çok fazla kesişmesi... Solculuk tek başına radikal bir görüş halindeyken, feminist ideolojinin var olduğu bir yerde solculuğa dair yaklaşımlar gösterirseniz toplumun diğer kesimini bu ideolojiden uzaklaştırmış olursunuz. Bunun en büyük örneği, sosyal paylaşım ağlarında gezerken bakındığım feminist gruplardır. İçinde sol materyal olmayan bir grup bile bulamadım. Sol veya sağ siyasette ben şahsen sola daha yakınım ancak Türkiye'de kendimi asla solcu olarak tanımlamam hem o kadar radikal olmadığım, hem de Türkiye'de sol görüşü savunanlara düşünsel olarak pek benzemediğim için, ancak feminizm bu kadar hizipleştirilen bir düşünce sistemi olmamalıdır.

Türbanlı ve açık kadınlara yaklaşımı aynı olan, ikisininde baş örtüsü takma ve takmama özgürlüğüne kendisi karar verecek zihne sahip olduğunu düşünen biri olarak feminizm düşüncesini savunan ana akım feminist sayfalarda, türbanın kadını esaret altında tutan, saygı duyulmaması gereken bir bez parçası olduğu yorumuna çok sık rastladım. Türbanın kadını sınırlayan bir unsur olduğunu ben kabul ediyorum, ancak bunu referans alırken kendi beynimi kullanıyorum. Kadının türban takabilme isteği ve özgürlüğü, bunu yaparken inancını dikkate alması neden kadın düşmanlığı ve baskı olarak adlandırılıyor anlamıyorum. İstiyorsa takabilir, bu da bir özgürlüktür. Ancak ana akım feminizm, bu kadınları bir köşeye ittiği gibi, kendi görüşlerini deklare ederek, "doğrusu bu", "kadın böyle olmalıdır" diyerek tek tipleşmeye götüren, faşizan bir tavır sergiliyor. Adeta kendi bindiği dalı kesiyor. İşte bu unsur, yukarıda bahsettiğim düşünsel manada içi boşluğu tam manasıyla gösteren unsurdur.

Bir diğer problem ise kadını her durumda kutsama problemidir. Buna yine internet ortamında şahit oluyorum. Neye benzediğini düşünüyorum ve kafamda sadece tek bir düşünce canlanıyor; Irkçılık...

Kadını her durumda kutsamak, erkeğe karşı cinayet işleyen kadınları övmek, yanlışlarına rağmen öne çıkartıp rol model olarak göstermektir. Tıpkı, ırkçılıkta olduğu gibi benim ırkım öldürmelidir, güçlüdür, gerçek ve yönetmek için yaratılmış, kendini geliştirmiş en vasıflı olanıdır gibi. İdeal bir birey, ölümlerin ve baskıların bitmesini savunur. Bunu da iki tarafın sağduyusuna ve akilane tavırlarına dayanılarak yapılacağını bilir. Ana akım feminizm maalesef bu gibi bir önceki cümlesini yalanlayan eylemler gerçekleştirebilir.

Yukarıda saydığım şeyler bana göre ana akım feminizmin saçma ve tutarsız yönleridir. Özet geçmek gerekirse;

-Feminizm siyasi ideolojilerin altında değil, siyasetten bağımsız bir hareket etmelidir.
-Feminizm, faşist ve ırkçı olmamalıdır.
-Uygulamaya yönelik değil düşünmeye yönelik olmalıdır. Feministler haklı olan görüşlerine rağmen, anlaşılması en zor gruplardan biridir. Hem de anlattıkları şey bu kadar basit olmasına rağmen. Düşünsel altyapısı çok zayıf olması buna yol açıyor.

Ana hatları ile bu şekilde. Aslında söylenecek o kadar çok şey var ki, çünkü tek bir manifestosu yok. İnsanların algılayabileceği bir düşünce yok. Eğer olsaydı sen feminizm hakkındaki görüşlerimizi pek merak etmezdin zaten. Bunu merak etmiş olmanın sebebi, herkesin zihninde farklı bir düşünce uyandırması. Kimisinde kadın hakları savunuculuğu, kimisinde kadınların toplumu ele geçirmesi çabası, kimisi erkek düşmanlığı, kimisi erkekleri yok etme çabası ve benzeri şekilde düşünür.

Bu nedenle artık ana akımın çöpe gitmesi, alternatif ve daha akılcı, daha açıklayıcı ve düşünsel olarak insanın zihninde bir şeyler uyandıran, güçlü bir ideoloji olarak, hiçbir siyasi görüşe sığınmadan ve hiçbir siyasi görüşü andırmadan geri dönmelidir.

Gerçi isyan eden, hak arayan veya aradığını sanan tüm ideolojilerde bir süre sonra köhnelik, geri kalmışlık, toplumsal kokuşmuşluk -bunları kötü manada demiyorum-  yaşanmaktadır. Çünkü toplumlarda sık sık farklı anomiler gerçekleştiği için, bu düşüncelerde isyan ettiği, hakkını aradığı şeylere çok sıkıca bağlandığı için hala o devirde yaşamaya devam ederler. Anomiye uğramış, zamanın ruhunda ilerlemiş dünyada kabak gibi sırıtırlar.

İşte bu gibi düşünceler aynı zamanda beyinlerde birer kalkan oluşturdukları için farklı görüşlere hem kapalıdır, eleştirilerin ve mantıksızları kabul etmeleri zordur. İşte tam bu nedenden dolayı zamanın ruhunun gerisinde kalmış, kendisinden sonra yaşanan anomileri kabullenememiş. Kısacası geri kalmıştır... Bu yok olması değil reformlarla yenilenmesi gerektiğine işarettir.

Ana akım bir feminist yukarıda saydığım -bana göre- mantıksızlıkları reddedecektir. Sebebi de bir üst paragrafta mevcuttur...

Biraz uzun tuttum ancak umarım ifade edebilmişimdir.

Çevrimdışı Grayswandir

  • ***
  • 815
  • Rom: 14
  • You may have heard of me.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #7 : 21 Temmuz 2015, 18:18:40 »
Yukarıdaki yorumdan sonra feminist-"feminazi" ayrımının, milliyetçi-ırkçı ayrımıyla epeyce benzerlik gösterdiği fikrine kapıldım. Feminizmin de, milliyetçiliğin de faşizanlığa evrilmesi müthiş derecede kolay, hatta hiç faşizanlık içermemesi neredeyse imkansız. İkisi de birer kimlik siyaseti bir kere, beni asıl rahatsız eden şey de bu zaten. Sırf bundan dolayı bile zararlı olduklarını düşünüyorum. Artık dil, din, ırk, cinsiyet gibi şeylerin ötesinde bir hak savunuculuğu yapabilecek noktaya gelmiş olmamız gerekir sanırım. Aklı başında herhangi bir insan gibi elbette hak eşitliğine karşı değilim. Fakat herhangi bir grubun diğerleriyle eşit haklara sahip olmasını isteyen biri kendine "eşitlikçi" demeli, ve bundan başka bir titre ihtiyaç duymamalı. Zira kimlik siyasetinin ayrımcılığa dönüşmesi kaçınılmaz bir süreç.
In the beginning the Universe was created.
This has made a lot of people very angry and been widely regarded as a bad move.

#hayır

Çevrimdışı azizhayri

  • ***
  • 581
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #8 : 22 Temmuz 2015, 08:25:03 »
Ben de naçizane intihar konusunda bir kaç kelam edeyim. Bir ara Gani Müjde'ye ait bir fikir olarak duymuştum, şöyle diyordu kendileri -kelimesi kelimesine olmasa da aklımda kalanları yazmaya çalışıyorum-
"İntihar etmek istiyenlere bir hak verilmeli. Kendileri bir uçağa bindirilip sırtına bir paraşüt bağlanmalı. Paraşütün açma mekanizması ellerine verilmeli ve ardından bir kaç bin metreden boşluğa bırakılmalı. İsteyen paraşütünü açar yere salimen varır isteyenlerin o düşüş son yolculukları olur. Canı tatlı olan veya intiharı bir silah gibi kullananlarla gerçekten hayata doymuş olanlar böylece ayrılabilir." Ne dersiniz?
"İnsanlığın en büyük trajedilerinden biri ahlakın din tarafından ele geçirilmesidir." Sir Arthur Charles Clark

Çevrimdışı Bardes

  • **
  • 210
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #9 : 23 Temmuz 2015, 20:22:17 »
- Feminizm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Siz olsanız nasıl bir değişiklik yapardınız?

Haklar durup dururken kendiliğinden gelmez, kazanım olması gerekir. Kadınlar mücadele etmeden de bu mümkün görünmüyor. Eşitsizliklerin yok edilebilmesi için gerekli ve yararlı bir harekettir. Bu kadar fikir ayrılığının olmasının sebebi feminizmin kendi içinde dallanıp budaklanması, tek çeşit bir feminizmin olmamasıdır. Bunun radikal feminizmi vaar, sosyalist feminizmi vaar, marxist feminizmi vaar, liberal feminizmi vaar, kültürel feminizmi vaar, var da var :P.

Feminist hareketin amacı bir lütufmuş gibi kadını erkekle eşit seviyeye getirmek değil, erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizlikleri ortadan kaldırmaktır. Bu eşitsizlik içinde en çok ezilen tarafın kadınlar olduğunu görüyoruz-zaten feminizm buradan çıkmıştır- ama ataerkil toplumun zararı sadece kadınlar üzerinde değildir, bundan erkekler de zarar görür (Erkeğin eve para getiren olması yüzünden iş bulma baskısı gibi). Fakat feminizmin karşı çıktığı şey erkekler değil, erkek egemen yapıdır işte- yani savunduğu şey kadınla erkek eşit olsun, kadın ne ezilsin ne de daha üstün olsundur. Erkek düşmanlığı, kadınların daha üstün olduğunu savunma gibi argümanları feminizmi anlamamak olarak yorumluyorum.

Sadece feminizmde değil, birçok görüşte uç noktalar vardır ve zararlı olabilir. Radikal feminizmi uç nokta olarak alırsak, bazı söylemlerine katılamıyorum. "Bebek kadın vücudunda değil, dışarıda bir mekanizma içinde oluşturulsa, kadın bedeni bu işlem için kullanılmadığı takdirde erkekle kadın aynı konuma gelir, daha eşit oluruz." tarzında söylemlere rastladım. Bunu mantıksız buluyorum mesela. Sonuçları değiştirmek için sebepleri değiştirmek gerekir öncelikle, bu çözüm olamaz. Toplumu değiştirecek şey tepeden inme bir hareketle değil, eğitimle mümkün. Aileden gelen bir eğitimden bahsediyorum. Çocuğunuzu toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsız yetiştireceksiniz ki ilerde "Ben erkeğim, istediğimi yaparım, emanete de sahip çıkarım." demesin.  Feminizm, bu farkındalığı yaratacak bir duruştur.

Türkiye'de kadın cinayetleri politiktir. Feminizmin bu noktada siyasetten çok da ayrı olabileceğini düşünmüyorum. Ama bu demek değildir ki feminizm sağcı ya da başörtülü kadınları diğer kadınlardan ayrı tutsun. Zaten olay hiç de bu değil, başörtülü olup feminizmi savunmak da mümkün-bana çok tutarlı gelmese de-. Çünkü kadın kadındır.

Kadını yüceltme olayına gelince, "Hep kadınlar ölüyor, biraz da erkekler ölsün." şeklinde bir yaklaşımı doğru bulmuyorum.  Bu söylem "Ataerkil düzen öldürmeye devam etsin, yine eşitsizlik olsun ama bu sefer de kadınlar erkekleri öldürsün." demek gibi bir şey. Öz savunmayı savunurum ama karşı çıktığım şey saldırıdır. Feminizmin savunması gereken şey "Kimse ölmesin, eşitlik olsun." olmalıdır. 

Çevrimdışı Vega

  • ****
  • 1023
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #10 : 23 Temmuz 2015, 22:19:59 »
-Evet, bütün haplarımı aynı anda alarak. Uzun düşünceler sonunda değil -ki onlar da vardı tabii ama- bir kriz anında öfkeyle.

- Hayır

- Feminizm kadınların erkeklerle her yönden -sosyal, ekonomik, hukuk vs- eşit muamele görmesi gerektiği ideolojisi. Desteklemeyen herkesin insanlığından şüphe ederim. Elimde olsa neyi değiştirirdim anlamadım ama toplum olarak farz edip cevap vereceğim. Elimde olsa toplumun günümüz cinsiyet rollerinin insanlar tarafından uydurulmuş şeyler ve aslında ne kadar saçma kavramlar olduğunun farkına varmasını sağlardım.

- Çevremde tek feminist kişi benim.

- Hayır??

Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #11 : 24 Temmuz 2015, 12:52:35 »
Tenekeci, Grayswandir, Bardes, bilgi ve görüşleriniz için teşekkür ederim. Feminizmin düşünce ve uygulama kısımları arasında birçok fark var. Bunları öğrenmeye çalıştığım için yazdıklarınız bana epey faydalı oldu. Size sorum; sizce neden egaliteryanizm değil de feminizm?

azizhayri, güzel bir düşünceymiş. Ama burada psikolojik şartlar neredeyse tamamen göz ardı edilmemiş midir?

Vega, teşekkür ederim. Sonrasında ne yaşadınız, özel olmayacaksa paylaşabilir misiniz? Size göre feminizmin bireyleri her yönden eşit görmesiyle, ismindeki 'Fem' kısmı zıtlık oluşturmuyor mudur?
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı Vega

  • ****
  • 1023
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #12 : 24 Temmuz 2015, 21:30:48 »
Ataerkil toplumda bastırılan kişiler kadınlar ve geleneksel cinsiyet rollerini reddedenler olduğu için hayır, görmüyorum. Elbette erkeklerin de gördüğü zararlar var ama kadınlara kıyasla hiçbir şey. Bu yüzden cinsiyet eşitliğini destekleyenlerin daha çok kadınlara odaklanmasında pek bir mantık hatası göremiyorum. Günümüz cis heteroseksüel erkekleri fem kelimesiyle başlayan her şeyden korktuğu ve tiksindiği için gelen tepkiyi anlıyorum ama.
Şimdiki pek çok feminist erkeklerin uğradığı baskıyı gözardı etmiyor ama bu ideolojinin isimlendirilmesinin üzerinden yıllar geçtiğini unutmamak gerekiyor.

Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #13 : 24 Temmuz 2015, 21:47:38 »
Ataerkil toplumda bastırılan kişiler kadınlar ve geleneksel cinsiyet rollerini reddedenler olduğu için hayır, görmüyorum. Elbette erkeklerin de gördüğü zararlar var ama kadınlara kıyasla hiçbir şey. Bu yüzden cinsiyet eşitliğini destekleyenlerin daha çok kadınlara odaklanmasında pek bir mantık hatası göremiyorum. Günümüz cis heteroseksüel erkekleri fem kelimesiyle başlayan her şeyden korktuğu ve tiksindiği için gelen tepkiyi anlıyorum ama.
Şimdiki pek çok feminist erkeklerin uğradığı baskıyı gözardı etmiyor ama bu ideolojinin isimlendirilmesinin üzerinden yıllar geçtiğini unutmamak gerekiyor.

Cis heteroseksüel erkek/kadın olmaktan utanmamızın beklendiği durumlarla çok karşılaşıyorum. Bu beni üzen bir şey. Cinsel kimliğimin toplum ve cinsiyet rolümü belirlememesi gerektiğini düşünürken ben, fem ile başlayan her şeyden korkup tiksindiğim ima edilerek bana aktarılıyor. Genelleme farklıdır, sınıflandırma farklıdır. "Şimdiki pek çok feminist" ile "Günümüz cis heteroseksüel erkekler" arasındaki fark, genelleme ile sınıflandırma arasındaki farktır.

Feminizmin isimlendirilmesi değişemez diye bir şey yoktur, zira feminizm sürekli yenilenen dalgalar şeklinde tekrar önümüze konan bir olgudur. 7. dalga feminizm yerine başka bir isim kullanılabilir.
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı Vega

  • ****
  • 1023
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Araştırma yapmaktayım, tecrübelerinize sığınmaya geldim.
« Yanıtla #14 : 24 Temmuz 2015, 22:45:57 »
Yok, utanmanız gerektiğini düşünmüyorum. Sadece eşit haklar, eşit muamele gibi konuları anlamakta biraz zorluk çekeceğinizi düşünüyorum. Özellikle erkekseniz ve bulunduğunuz ülkenin çoğunlukta olan ırkına mensupsanız.