Kayıt Ol

Türk Fantastik Eserler?

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Türk Fantastik Eserler?
« : 07 Ağustos 2016, 00:50:05 »
Birkaç soru,

1-Türk fantastik eserler neden az? Tutulmadığı için yazmaya cesaret mi edilmiyor? Yoksa insanlar önyargılı olduğu için yazarlar ne kasıcam ya, zaten okunmayacak mı diyor?

2- Game of thrones, lord of the rings,  tv ve sinemaya aktarılmasa bu kadar çok hayranı olmazdı o kesin, ama bundan bağımsız olarak, yabancı fantastik eserleri, kalite ve içerik olarak yerli eserlerle karşılaştırabilir miyiz? Çünkü filmi çıkmayan eserler dahi, dragonlance, rüzgarın adı, yerdeniz, bizim en çok tutan eserimiz şamanlar diyarından daha fazla ilgi görmüş. Bunun nedeni ne?

3-Bir türk kalemden çıkan fantastik eserden ne beklenmelidir? İlla tutmuş yabancı eserlerdeki gibi abidik gubidik , cool olduğu düşünülen isimler mi? Mesela baş kahramanın adı Mahmut olabilir mi? Ya da önemli yan karakterlerden biri Ruh çağırıcı Şakir olabilir mi? Bu öyküyü ve okuyucunun konsantrasyonunu nasıl etkiler?

4-Türk veya yabancı, fantastik serilerde en çok dikkat edilmesi gereken şey, şeyler nedir?
a-Karakter psikolojisi, içeriği (morally dark-light, ya da grey karakterler)
b-Kurgu, hikaye bütünlüğü
c-Yüz elli paragraflık betimlemeler
d-Aksiyon (savaş yoğunluğu)
e-Büyü sistemi, World building
f-Edebi dil

herhangi birine veya hepsine cevap verenlere saygılarımı sunarım...


Çevrimdışı Abaris

  • *
  • 43
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #1 : 07 Ağustos 2016, 01:38:29 »
Bence Türk fantastik eserlerin az olması okuyucu kitlesinin az olmasından ve ağırlıklı olarak bilimkurgu/fantastik basan yayınevlerinin yabancı yazarlara öncelik vermesinden kaynaklanıyor. İsim konusunda ise Game of Thrones, Lord of the Rings gibi Ortaçağ Avrupası'na benzeyen bir diyarda Türk isimleri kötü durur ama Osmanlı'ya veya Orta Asya'ya benzeyen bir diyarda hoş olur. Örneğin ben bugün Yabani Dergi'nin 3. sayısını okudum, Kralına İsyan çizgiromanı fantastik bir diyarda geçmesine rağmen bir şah gördük ve diyar Osmanlı-Orta Asya esintileri taşıdığı için bu hiç garip gelmedi.

Ben ayrıca Türkiye'de şehir fantazyası (urban fantasy) türünün gelişebileceğini düşünüyorum çünkü Türkiye'nin şehirlerinin mistik bir tarihi havası var ve bu fantastik bir esere kaynaklık edebilir.

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #2 : 07 Ağustos 2016, 02:18:39 »
 Bu sorular rıhtımda çokça tartışılmış konular, özellikle benim gibi foruma girer girmez geçmişe doğru konu başlıklarını irdeleyince yer yer bu soruların hortladığını görüyorsunuz. (https://www.youtube.com/watch?v=8aIDW8409Kg)  Bu konuda ben pek fikir belirtmeyi istemiyordum (tüm bu ön yargıları yok etme gibi bir gayesi olan topluluk var burada sonuçta) fakat fark ettim ki benim de önyargılarım var.

 İsimlerle ya da başka bir şeyle alakalı değil. Ben zaman zaman Türk fantazyasına şans verip sonra pişman olanlardanım. İlk olarak tabii ki Perg Efsanelerini okumuştum ve çocuk kitabı hissi vermişti bana. Save the World! Sonrasında Orkun Uçar denedim (öykülerini gerçekten severim) ama Asi bir giriş kitabıydı ve devamı çok uzun süre gelmedi. Okuma isteğim kaçtı ve sanki yarıda kalmış öykü tadı aldım.

  Fantastik olarak okuduğum Türk romanlardan çoğunu beğenmemiş olsam da (yakında Anatolia ve Giddar'a bakacağım) korku türündekiler beni gerçekten şaşırtıyor ama maalesef yine romanları değil öyküleri. Anadolu Korku Öyküleri gibi müthiş iki kitaptan bahsediyorum. Ben türk korku mitlerini gülünç bulan o çirkin insanlardanım. Benimle korku filmi izlemek istemez kimse çünkü aslında korkunç olan bir sahnede kıkırdamaya başlarım. Bu iki kitapta özellikle bir kaç öykü tüylerimi diken diken edip beni şaşırtmıştı. (Mehmet Berk Yaltırık'ın yeni kitabını da heyecanla bekliyorum.)

  Üçüncü soruna cevap olarak rıhtım,ölümsüz öyküler ya da fabisadın öykü kitapları örnek teşkil edebilir. En basidinden bir Seyfettin Efendimiz var, adı Seyfettin olan bir abimizden beklenmeyecek davranışlar içinde kendisi ama ne güzel yakıştırmış kendisine değil mi? Ben hep derim Gora komedi yerine harbi bilim-kurgu gayesiyle yapılsaydı yine tutardı. (Yapım olarak iyiydi bir kere)

  Ben yabancı eserlerle bizim eserlerimizi kıyaslamamızın iyi bir şey olduğunu düşünüyorum sonuçta edebiyat dünya çapında bir sanat ve gelişen bir yapı. (Bu kıyas yanlış anlaşılmasın yapıcı eleştiri gibi yapıcı bir kıyastan bahsediyorum.) Hatta yabancı eser, Türk eser gibi bir ayrım bile yanlış, bunlara sadece eser gözüyle bakmamız gerekir. Tabii ki her yörenin kendine has bazı farklılıkları olur ama bunlar güzelleştiren şeylerdir. İngiliz yazarların sıkça Londra gibi şehir kurgulamaları -üzerlerinden atamadıkları bir Londra kompleksi var sanki-, Asyalıların abartıdan sakınmaması gibi. Bu kıyas konusunda bir sayfa yazacağımı hissettiğimden burada kesiyorum.
  Not: Yüksek Fantezi dediğimiz canımız kurgular zaten din, dil, ırk, coğrafya gözetmez biz neden eserleri bunlara göre ayıralım.

  Karşılaştırma konusu kanımı kaynatmış olsa da ikinci sorunun üzerine bir başka yönden daha bakmak isterim. O da kesinlikle reklam konusu. Kan Şarkısı (kıyas dedik Kan şarkısı dedik akla Kralkatili geldi değil mi :) )  o kadar reklamı yapılmış olmasa bu kadar satar mıydı? Türkiye'de iyi bir yayınevi fantastik bir yazardan onu okuyacak kitlesini beraberinde istiyor. Şamanlar Diyarı'nın ne reklamını gördünüz, İthaki gibi fantastik denince akla ilk gelen yayınevlerinden çıktı bir de! Ama işte Barış Müstecaplioğlu'nun kendine ait bir okuru vardı zaten. Örnek olarak bunu verebildim sadece ben de pek ehil biri sayılmam bu konularda ama yedi yıldır araştırıp bilgi edindiğim kadarıyla Pucca gibi olun ya da kendinizi wattpadde çok okunanlar listesine aldırın. Kitabınız varsa basarlar.

  Bir başka konu da okur azlığı tabii ki. Türkiye'de kaç okur var da kaçı fantastik okuyor ve kaçı daha farklı şeyler denemeye meraklı. Asi Melekler varken kim hiç duymadığı (reklama da dokunuyor ucu) Anatolya Efsaneleri'ni okusun.

  Ben böyle sıralar giderim ama son sorun biraz kişisel olmuş çok betimeleme seven de var sevmeyen de, çok aksiyonun yakıştığı kitap da var yakışmadığı kitap da, bunu yanıtsız bırakmak beni perişan ediyor ama cidden daha fazla uzatmak istemiyorum. (Her sorun için birer sayfa yazı yazabilirim sanırım ama son soru belki iki sayfa eder :) )
  
Spoiler: Göster
Yeni bir klaveyede yazmamı ve uzun zamandır yazmıyor oluşumu bahane ederek yazım hatalarım için af dilerim. Konuşma dilinin ağır bastığı yerler olmuş olabilir.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #3 : 07 Ağustos 2016, 03:01:23 »
Bunu sürekli düşünmüşümdür, maalesef ülkemizde fantastik edebiyata biçilen değer belli ve müthiş bir önyargı söz konusu.
Ancak Perg Efsaneleri, Yedi Kartal Efsanesi ya da Anatolya Efsaneleri (hepsinin adında efsane var arkadaş ya :P
)
ülkemiz açısından oldukça başarılı bence.
Biz high Fantasy ya da denim söylemeyi daha çok sevdiğim şekliyle epik fantastik konusuna gelirsek yapılabilir bence. Yani, eğer Vesteros'ta Robert varsa bir türk yazarın kaleminden çıkan bir kitapta Melis diye bir cadı olabilir ya da yazar isimleri kafasından uydurabilir, bu batı özentisi olduğunu göstermez bence. Doğru şekilde yapılırsa hiçbir şeyin sırıtmayacağı kanısındayım, sonuçta epik fantastik apayrı bir dünya olsa da çoğu yazar kendi kültürlerine benzetmeye çalışıyor ama elbette yazardan yazara değişir bu.
Benim şimdilik diyeceklerim bu kadar, ama kesinlikle üzerine yazılması gereken bir konu bu, türk fantastik edebiyatı ileriki yıllarda gelişme gösterebilir ve hepimiz bunu hevesle isteriz, ki şu an benim çıkmasını milyonlarca gözle beklediğim birkaç türk fantastik eseri var. :)
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı Guy Fawkes

  • **
  • 266
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #4 : 07 Ağustos 2016, 10:22:28 »
1- Okuduğum Türk yazarların çoğunu beğenmedim bugüne kadar. Yabancı eserlerle karşılaştırıyorum, bizimkiler çok çok altında (aralarında iyi olanlar vardı tabii). Yani bu alanda çok başarılı, bir adım ileriye götürecek yazar yok ki okur da talep etsin. İyi yazarlar da var tabii; onların durumu, başarısız yazarların okur üstündeki kötü etkisiyle bu halde.

2- Bu konuda net bir fikrim.

3- Şimdi isim konusunda çok net bir fikrim var; yerine göre. Bazı hikayeye Mahmut ismi gitmiyor. Bunun nedeni çok sayıda yabancı eser okuyup oradaki isimlere kulak aşinalığımızın oluşması. Zombi Mahmut'u sesli olarak oku, bir de Zombi Clark. Hangisi daha iyi geliyor kulağa?  Yani şöyle anlatayım; Tarkan ismi Fantastik bir öyküye gider ama Mahmut gitmez, Berk gitmez. Yerine göre dediğim de bu. Bence Orta Asya-Türkiye karışımı karma isimler oluştursak daha iyi gider; Tarkan öyle mesela. Hem Orta Asya havası var hem Türk havası.

4- En çok dikkat edilmesi gereken şey özgünlük.

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #5 : 07 Ağustos 2016, 15:16:14 »
Aslında konuyu açma ve kişisel fikirlerinizi sorma nedenim benim de bir fantastik seri üzerinde çalışıyor olmam. Haliyle birçok ırk, diyar var. Daha çok aşina olduğum, ya da ilgimi çektiği için araştırırken sıkılmayacağım kültürleri paralel aldım. O kadar ırk, kültür varken, türkleri koymamak olmaz tabi. Hatta birkaç ırk var kendi kültürümüzden esinlendiğim.

Kugaryalılar, eski türkler, Kırgızlar, bozkır kavmi. At üstünde ok atan, eski göçebe toplum. Dil kullanımını, Düşler Limanı'nda paylaştığım jolbars isimli öyküde görebilirsiniz.

Çayır cüceleri (Burbaza), dağ cüceleri kadar kalın ve savaşçı değiller. Ovada, çayırda, bayırda yaşıyorlar. İyi mühendisleri var ve crossbowman. Hem günümüz hem de eski kültürlerden birşeyler aldım. Şive yok. Sadece atarlı giderli konuşmalar var. O da bazı karakterlerde.

Ve... magnum opus: Camış Adamlar, öz eleleştiri yapalım hepimizin içinde bir Recep ivedik var, en azından benim var. Bu tarafımızı yansıttım. Toplum psikolojisi olarak günümüz türkleri diyebilirim. Agresif, kompleksli, ama savaşlarda güçsüzün yanında yer alan bir ırk. Sağlam axeman ve earth magicianlar çıkar. Şive olarak da doğulular ve karadenizliler.

Kugaryalılar için gayet güzel isimler bulduğumu düşünüyorum, en azından kültüre uyumlu.
Çayır cüceleri ve Abzazulular (camış adamlar) için çeşitli eleştiriler aldım. Sizinle paylaşayım ve fikirlerinizi sorayım.

Bazı karakterler;
Çayır cüceleri: Hayatti (Hayto dayı), Feydi, Mustti, Hammdi'nin oğlu Vuldi, Meside, Sevvüme
Abzazulular: Hurşit, İrfan, Oruç, İdris, Soner, Suat, Haydar, Fatma...



Çevrimdışı Guy Fawkes

  • **
  • 266
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #6 : 07 Ağustos 2016, 15:48:39 »
Abzazulularin isimleri Türk ismi ama onlar Türk değil. Mesela Tolkien İngiliz ama elf ve cüce isim seçimleri İngiliz değil.Türkçe  olsun diye Suat, Fatma demek çok komik. Kusura bakmayın.

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #7 : 07 Ağustos 2016, 17:57:21 »
Abzazulularin isimleri Türk ismi ama onlar Türk değil. Mesela Tolkien İngiliz ama elf ve cüce isim seçimleri İngiliz değil.Türkçe  olsun diye Suat, Fatma demek çok komik. Kusura bakmayın.

Aynı mantıkla düşününce, westeroslular da İngiliz değil ama isimleri öyle. Nordlar İskandinav değil ama isimleri öyle. Ya da dağ cüceleri.
Daha birçok örnek sayabilirim.
Bunun en güzel örneği aslında John Flanagan'ın rangers apprentice serisi. Günümüzün bütün kültürlerini ismi biraz değiştirip önümüze sunmuş. Ama bildiğim kadarıyla bu durumdan çok rahatsız olan yok.
Mesela bir Jon Snow deyince cool isim oluyor, ki bence de öyle, severim, favorimdir, ama Can Kar diye bir adam yapsan bu ne saçmalamış lan derler, daha doğrusu biz deriz.

Neden ispanyollara paralel x ırkına Alejandro ismi koyunca, yunana Dimitris koyunca ya da almana Hans koyunca batmıyor da, Ahmet Mahmut Hasan eğreti duruyor?
Yanlış anlamayın sizi yargılamıyorum, sadece nedenini araştırıyorum.

Şakir desen komik durur, Berk dersen abuk olur. E aynı mantıkla hiçbir ırka hiçbir isim yakışmaz o zaman. Her fantastik ırka yeni bir dil, alfabe ve isim havuzu yaratmak lazım o zaman. Hadi tolkien linguistti altından kalktı. Bunu ben sen bi başkası yapsa altında kalır.
Ki Tolkien de eserlerinde büyük ölçüde İskandinav ve fin mitolojisinden, dillerinden yararlanmıştır. Fin dili de Türk diliyle aynı kökenden gelir.
İsveççede kurt anlamına gelen Varg, bugün cool bir kelime, ama bu kelimenin (araştırmalara göre) çıkış noktası olan Börü, bir garip duruyor.

Neden?
Fantastik diyince illa günümüz dünyasından alakasız bir şey mi olması gerekiyor?
Neden hep onlar cool da biz sadece komiğiz?




Çevrimdışı Guy Fawkes

  • **
  • 266
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #8 : 07 Ağustos 2016, 18:10:26 »
Ben okuduğum eserlerde özgünlük aradığım için söyledim. Siz de haklısınız ama ben GoT serisini de aynı şekilde eleştiririm. İsimler İngiliz ismi, beğenmedim derim mesela. Benim beklentim yeni oluşturulan ırklarla, krallıklarla beraber yeni isimlerin de oluşturulması. Bunu görmediğim eseri okurken dediğim gibi komik buluyorum.

Bu arada yanlış anlamadım, siz de beni yanlış anlamayın. Farklı düşüncelere sahibiz. Bence yeni bir isim havuzu yaratmanıza Tolkien'in yaptığı gibi gerek yok. Farklı kültürlerdeki isimleri bir araya getirebilirsiniz. Türkçe fantastik eser yazıyorsunuz örneğin, Orta Asya isimleriyle günümüzdeki isimleri karıştırın.

İlla Türkçe isim kullanacaksanız neden Fatma ya da Şakir diyorsunuz? Tarkan deyin. Alptug deyin. Hem Türkçe'ye yakın hem de cool isimler bunlar. Burada çok sık düştüğümüz hata onlarda cool olunca biz de niye komik oluyor sorunsalı. Çünkü kulak aşinalığı yok. Ben sizi düşünürek yorum yapıyorum. Belli ki bir eser ortaya çıkaracaksınız. Hans'a, Jon Snow'a kulak aşınalığı olan bir okur topluluğuna Fatma ve Şakir isminde karakterler vereceksiniz. Bunu başarabilirseniz sizi gerçekten taktir ederim.

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #9 : 07 Ağustos 2016, 18:38:20 »
Bu bahsettiğiniz isimleri, Tarkan, Mete, Saruhan, Çambat, Mirza...
zaten kugaryalılarda kullanıyorum. Yani eski türklerin geleneklerine sahip, göçebe kültür toplumunda.
Abzazulular farklı bir toplum, yakın coğrafyada ama suyu seven, mantığı kıt, kolay gaza gelebilen bir toplum.

Haydar, Kamil, Şakir isimlerinin size komik geldiğinin farkındayım. Birçok kişiden aynı tepkiyi aldım. Ama bunlar zaten öykünün esas oğlanları ya da dünyayı kurtaracak kahramanlar değil. Hikayeye eğlence katan yan, ya da sadece ismi geçen karakterler.
Tersinden düşününce ben bu öyküyü İngilizce de yazıyorum. Yabancı biri Haydar gördü mü bu ne lan demiyor. Hurshit diyince gülüyor mesela. Sadece bizim old school fantasycileri üzmemek için böyle bir şeyden kaçınır mıyım? bilmiyorum.

Herkes ciddi ve saçmalık yapmaktan kaçınan, beyefendi tipler olunca, karakterler bana robot gibi geliyor . Sanki kurtlar vadisinin bir sahnesinde takımları giyinmişsin de, hada hüdü konuşuyorsun gibi.

Hemen her öykümde, anarşi yaratan, saçma işlerle uğraşan ya da eğlendiren bir karakter oluyor. Bir de çok fazla ırk olduğunu varsayarsak, herkes için farklı bir isim havuzu kullanma gereğini düşününce ihtimaller de azalıyor tabi.

Mesela çöl orklarına, kendi mantık sinsilesine uygun bir isim havuzu oluşturdum, belli harfler , heceler kullanarak. Örnek: Dogor, Durag, Nalo, Lugar...
Ya da dabulular (ayı adamlar) : Bagu, Bobo, Haddao ...
Ama bunun dışındakilerin çoğu gerçekte var olan ya da var olmuş kültürlerle paralel. Eh bizim türklere de abzazulular düştü :)
Sadece isim yüzünden okuyucu kaybetmek kötü tabi, ama diğer şeyleri doğru yaparak bu eksiği kapatmak da imkansız değil.


Çevrimdışı Guy Fawkes

  • **
  • 266
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #10 : 07 Ağustos 2016, 18:50:31 »
Okur kaybetmezsiniz bence. Çok sıkıntı yapmayın. Umarım eserinizde başarıya ulaşırsınız. Oldukça emek veriyorsunuz belli ki. İlhamınız bol olsun.

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #11 : 07 Ağustos 2016, 19:16:01 »
Evet, emek biraz var. İki senedir üzerinde çalıştığım ilk kitabı bu sene çıkaracağım kısmetse.
Desteklerinizi bekliyorum.
Teşekkürler

Çevrimdışı

  • **
  • 82
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #12 : 08 Ağustos 2016, 00:05:10 »
Değerli Rang, sorularına elimden geldiğince kendi meşrebimce cevaplar vermeye çabalayacağım. Katılmadığın yer olursa lütfen işaret et, tartışalım, elbet bir orta nokta buluruz buluşmaya :)

Birincisi, fantastik kurgu eserleri az çünkü yayınevleri basmıyor. Bir yayınevi ayda en fazla 5-6 eser yayımlama kapasitesine sahip, bunların tamamı da fantastik kurgu eseri değil. Her bir eserin 10.000 adet basımı yayınevlerine ortalama (eserin sayfa sayısı vb. etkenlere bağlı olarak değişmek kaydıyla) 4000 TL - 12.000 TL arasında bir maliyet getiriyor. Rakamlar tamamen benim tahminimdir, ama çok hatalı olduklarını sanmıyorum. Dolayısıyla, yayınevi aylık gelirinin dörtte-beşte birini bir esere bağlıyor. Bu da çok eleyici ve sık dokuyucu olmalarını mecbur kılıyor. Okuru (yani satışı) daha garanti, daha popüler ya da yazarı tanınmış eserlere meylediyorlar. Tamamen duygusal yani :) Bunun yanı sıra birkaç etken daha var ama bu en güçlü sebeplerin başında geliyor diyebilirim. Kendi paranla kendi eserini bastırmak istersen, bu durumda ortalama 200 sayfalık bir kitabın ilk 1000 basımı için 1500-2000 TL, 500 sayfalık bir kitap için ise 7000-9000 TL gibi bir rakamı gözden çıkarabilmen gerekiyor ki bunu yapabilecek durumu olan çok fazla sayıda fantastik kurgu yazarı da çıkmıyor. Genel olarak ülkemizin durumu malesef bu.

İkinci sorun da birinciyle ilintili. Yeterli eser basılmayınca yeterli piyasa oluşamıyor. Para parayı çeker derler ya, burda da tersi söz konusu işte. Kaliteli işler editörlerin posta kutularında ya da yazarın bilgisayarında rahmetli olabiliyor. Hem bu çağda kaliteli edebiyata kim önem veriyor ki? Bence Tolstoy Savaş ve Barış'ı yazdıktan sonra edebiyat sona ermiştir, artık başka bir şey okumaya ya da yazmaya gerek yoktur :) Sen bana aldırma, kendimce stres atıyorum burada :)

Üçüncü sorun, fantastik kurguda karakter isimlendirmesiyle ilgili, özellikle bu konuya ilişkin açılmış bir başlıkta oldukça UZUN bir yazı yazdım, oraya bakıp sıkılmadan okursan ilgini çekebileceğini düşünüyorum. İşte linki: http://www.kayiprihtim.org/forum/ysim-karmathasy-t7773.0.html;msg171003#msg171003   Fırsat bulup konunun tamamını okursan başkalarının görüşlerini de inceleyebilirsin. Orada yazdıklarımın yanı sıra burada ek olarak bir şeyler söylemek istiyorum.

Malesef bu isimlendirme meselesiyle ilgili konuyu düşündükçe cehaletimizi biraz daha iyi kavrıyorum. Neden Mahmut baş karakteri olamıyor fantastik eserimizin? Halbuki Puslu Kıtalar Atlası'nda Anar'ın Arap İhsan'ı ya da Bünyamin'i öyle güzel duruyor ki... İşte aslında meselenin özü burada yatıyor. Biz kendi tarihimize ve kendi kültürümüze o kadar yabancıyız ki kendi köklerimizden yeni bir kurgu oluşturmayı becerebilecek kadar bilgi ve tecrübeye sahip değiliz. Martin tabii ki Westeros'u yazıp Jon Snow karakterini oraya oturtabilir. Kabiliyet, Anar gibi sayısız tarihi belgeyi, haritayı, sayısız eseri inceleyip kendi tarihine vakıf olabilmek ve bunun üzerinden bir şeyler oluşturabilmektir. Ancak bu da herkesin harcı değil. Bir fantastik kurgu eseri yazmak için 3000 küsür tarih kitabını oturup okuyabilecek kaç kişi varız? 1600'lerin İstanbulu'nda kim ne yer ne içer nasıl yaşardı hiç bir şey bilmiyoruz, ama Martin 1600'lerin İngilteresi'ni gayet iyi biliyor. Demem o ki, kundaklı yay kullanmayı sadece Çerkesler severdi bu topraklarda, ama bunu pek azımız biliyor bugün. Esir pazarında bir çerkes dilberinin suriyeli kadınlardan 5 kat, habeşli kadından 10 kat pahalıya satıldığını bilmiyoruz. Akdeniz'in sığ sularında düşük bordalı kürekli kalyonların yüksek bordalı yelkenlilere karşı avantaj sağladığını bilmiyoruz. Kendi tarihimize ve kültürümüze dair hiç bir şey bilmiyoruz. Hızlı bir modernleşme hareketinden sonra çöpe attığımız toplumsal hafızadan geriye pek bir şey kalmadı eskiye dair, bu yüzden tarihi kurgu ile paralellik arzeden fantastik kurguyu oluşturmakta zorlanıyoruz. Yani bu biraz da bizim toplumsal gelişim ve değişim sürecimizle alakalı. Bu yüzden Mahmut'u Jon'un yanına koymaya çalışarak zorlanıyoruz. Devasa bir Kafkas Efsaneleri kültürümüz, devasa bir Pers Efsaneleri Kültürümüz, Devasa bir Anadolu Efsaneleri Kültürümüz var. Binlerce yıldır medeniyete beşiklik yapmış topraklarda yaşıyoruz. Peki size soruyorum, kaç tane masal biliyorsunuz? Kaç efsane duydunuz, gördünüz, okudunuz? Ama İlyada ve Odiseya'yı, Thor'un babasının Odin olduğunu, Zeus'un uçkur düşkünü olduğunu, Dünya'nın Atlas'ın omuzlarında durduğunu bilmeyenimiz yok. Süzme Kafkas efsanesi olan Anka kuşunu bile batılı kaynakların yorumlarından okuyoruz. İşte Mahmut'u Westeros'a sokma arzumuz da burada yatıyor: Başka bir dünya bilmiyoruz ki. Kollektif olarak, topluca çok cahiliz. Bundan çekiyoruz biraz da.

Neyse, biraz abarttım galiba. Duygularıma hakim olamadım ama genel olarak ne düşündüğüm anlaşılmıştır herhalde.

Son olarak, betimleme dolu paragraflardan ben de nefret ediyorum :) Ha bir de, bir Erzurumlu olarak o camış adamlar fikrini son derece hakaretamiz buldum. Halbuki biz doğulular son derece nazik ve misafirperver insanlarız! Keşke daha fazla insan batıdan doğuya seyahat edip bu özelliklerimizi görebilse. Bir eserde boy göstereceksek bu özelliklerimizle portre edilmeyi tercih ederdim şahsen :)
"Demire şeklini veren demircinin iradesidir, çekicin darbesi değil." - Turram oğlu Kopram, Hakon'un demircisi

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #13 : 08 Ağustos 2016, 09:01:34 »
Önce aşağıdan başlayalım;
Camış adamlar biraz dediğin gibi hakaretamiz algılanıyor. Biraz da bu konudaki fikirleri öğrenmek için konuyu açtım. Bana oldukça sempatik ve en kötü kıro anlamına gelecek bu kelime, biraz yadırganıyor.
Misafirperverlik ayrı tabi, camış adamlar da misafirperver sonuçta :) Bu arada ben de Erzurum ve Malatyalı olduğum için özellikle bu bölgelerin şivesini kullandım. Yani camış adamları hakaret olarak kullanmam demek kendimi inkar etmem demek. Tabi millet beni nereden bilecek? Tek tek herkese de açıklama yapamam ya... E güzelim camış adamlarımı da harcamak istemiyorum...

Ne yapsak ne yapsak diye düşünüyordum son birkaç gündür özellikle.
Buffalo adam diyenler var; oldu bi de angus diyelim. Amerikan özentiliğinden itinayla kaçınılır
Mandanın çok bir farkı yok, kaldı ki camış da bir su mandası
Boğa adam, zaten kullanacağım bir figür. Örnek; doğuda Nisan ayına denk gelen ay Ebitud, camış tanrı Ebu'nun ayı olurken, batıda Lahmitud, boğa tanrı Lahamu'nun ayı
Ayrıca minotaur çok fazla kullanılan bir figür, bunu gözler önüne sokmak istemiyorum.
Taurenler gibi bir şey de wowda zaten yapılmış, karma inek ırkı...

Düşündüğüm şu, Kömüş, eski Türkçede camış anlamına gelir. Durumu belki biraz hafifletici bir kelime. Zaten camış kelimesi de kitapta çok az geçiyor. Bu ırkın adı Abzazulu : eski Mezopotamya dillerinde Su mandası adam demek.

Bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz, Kömüş diyince hakaretamiz durduğunu pek sanmıyorum ama. Yine de bilinmez tabi.
Neyse bunu geçelim, olay sadece camış adamlar hakkında gibi bir algı yaratılacak :) halbuki onlar genellikle yan karakter.
Şu ana kadar kitabı okuyan kimsenin favori karakterinin baş karakter olmaması da ilginç. Ya camış adam Hurşit, ya da hancı Samir (karakulak adam)...

Biraz da realizme dönelim. Dedikleriniz aşağı yukarı doğru. Fiyatlamalarınız isabetli sayılır. Sanırım siz de böyle bir işe giriştiniz ya da en azından araştırdınız. Ben çalışmaya ilk başladığım zamanları göze alırsak oldukça yol kat ettiğimi düşünüyorum.

İlk başladığım karalamayı hala tutarım, gerçekten saçmalamışım, ama bunun da bir önemi yok, saçmalaya saçmalaya doğruyu buluyor insan. Tabi ilk yazdığım kitap, edebi değer olarak aman bir şey ortaya çıktığını sanmıyorum. Editörüm de yok, imla hatalarına bizzat dikkat ediyorum. Küçük bir yayıneviyle anlaştım. Onlar da küçük bir matbaayla çalışıyor zaten, yani on numara bir baskı kalitesi beklemiyorum. Ancak fontlara özellikle dikkat etmeye çalışacağım, zira ozanın şarkısı eserinde okumamı en çok baltalayan faktörlerden biri font küçüklüğüydü. Okuyucuya ızdırap çektirmek istemem, tabi bu ne kadar benim elimde onu bilemem.

Görsellere ayrıca dikkat ediyorum, 7-8 iç çizim olacak ve kapak illüstrasyonunu içime çok sinen birine yaptıracağım. Bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum. Tabi bu saydığım masrafların hepsini ben karşılayacağım, bu da iki aylık maaşım demek :) Olsun sıkıntı yok, edebiyat sağolsun.
Bahsettiklerim herşey yolunda giderse, yani kesin olup bitmeden bir şey diyip jinx etmek de istemiyorum. Ama epey bir uğraş sonunda oldukça yol aldığımı söyleyebilirim. Hatta ikinci kitap da bitti. Üçüncü kitaba da başladım. Ama daha editlenmesi için bir iki yıl gerekiyor onlara. Hele şunu bitirelim ondan sonra.

Linki de okudum, güzel bir yazı elinize sağlık. Katıldığım katılmadığım noktalar var, kısaca geçeceğim çok ayrıntıya girmeden.
Mesela puslu kıtalar atlası güzel bir eser. Edebi değeri yüksek bir kurgusal felsefe kitabı aslında. Yani ben kendimle kesinlikle kıyaslamıyorum çünkü elmayla armut değil elmayla karpuz gibi. Ayrıca yazarın benden çok daha bilgili bir adam olduğu apaçık. Ve olaylar reel dünyada geçtiği için Arap İhsan vs. şık isimler. Hiç insanı itmiyor ya da bu nedir dedirtmiyor. Ben koydum mu biraz sırıtabilir. Tabi benim mantık sinsilemi herkesin anlamasını beklemiyorum. Sonuçta bir sürü ırk var ve bu ırkların birçoğu günümüz ırklarıyla paralel. Makalakiler mesela kaplan adamlar. Endonezya kültürünü epey araştırdım onları yazabilmek için. Endonezyalı arkadaşımla sürekli bilgi alışverişi içinde bulundum vs. Tabi isimleri de Endonezya ismi olarak koydum. Mesela üstat Arif var, türk ismi gibi algılanabilir ama aslında Endonezya ismi, bilge kişi anlamında. Raja, prens demek, bende prens kanı taşıyan bir savaşçı...
İsimleri behindthename sağolsun anlamına göre koyuyorum çoğunlukla. Daha önce bahsettiğim çöl orkları gibi kendi kafama göre koyduğum ırklarda bunu sağlayamıyorum tabi. Okunması imkansız olan tyhjkller gibi isimlerden de kaçınıyorum. <Bazı şeyleri görmek için kitabın bütününü görüp bütünden yola çıkmak lazım sanıyorum. O zaman camış adam Hurşit'in hikaye içinde sırıtıp sırıtmadığı daha çok anlaşılır.

Bende kundaklı yayı kullanan, daha doğrusu icat eden de çayır cüceleri. Uzun bir gerek türk mitolojisi ve tarihi, gerek yabancı, gerek tıp, simya gerekse metalürji araştırmaları yaptım.
Evet zorlu ve bazen bunaltıcı bir süreç, kurgu yapması bütün bağlantıları akılda tutması falan da cabası. Çok düzenli biri de değilim, biraz kaotik çalışıyorum. Ama geri adım yok, devam.
Neyse burada kısa keseyim, müdür içeri çağırıyor, bu aralar işteyken kitapla uğraşmaktan kovacak beni zaten :D

Farklı fikirler ya da düşünceler varsa, paylaşabilirsiniz...










Çevrimdışı

  • **
  • 82
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #14 : 08 Ağustos 2016, 10:55:42 »
Hemşehri çıkmamıza sevindim :) Benim itirazım adamların camış olmasına değildi, sonuçta bu kurgudur, nasıl isterseniz öyle olur. İtirazım sadece "agresif, kompleksli" nitelemelerine doğu ve karadenizin adres gösterilmesineydi. Bu yöre halkının "recep ivedik" formatında olduğunu düşünmüyorum şahsen. Karadenizliler agresiftir doğru, ama hem onlar hem de doğulular mütevazı ve sıcakkanlı insanlardır. Kompleksli bir ırk tarif edecek olsam şahsen adres olarak batı avrupa milletlerini gösterirdim, başta isviçre ve fransa ahalisi olmak üzere o kadar kompleksliler ki orayı görenler memlekete dönünce doğuya gidip anasının atasının elini öpüyor o derece yani :D Benimkisi biraz memleketimi savunma içgüdüsü oldu kusuruma bakmayın.

İsimlendirme konusunda yazdığım uzun yorumları okuduysanız orada şöyle bir tezim olduğunu görmüşsünüzdür: Bir insan bir kelimenin (ismin) kültürel kökenini biliyorsa doğrudan, bilmiyorsa bile günlük dilde kullanıldığını duyduysa dolaylı yoldan, o kelimeyi kurgunun içinde reddeder. Kurguda İskender ismini koyamazsınız, bütün İskenderlerin isim babası Makedonyalı Büyük İskender'dir. Ve okuyucu bunu bilse de bilmese de bilinçüstü ya da bilinçaltı seviyesinde bu ismi yadırgar. Haydar da aynı şekilde, okur okumaz "Allah'ın aslanı" anlamına geldiğini hatırlatacağı için risklidir.

Aslında dediğiniz doğru, böyle bir şey hakkında yorum yapabilmek için eserin tamamını okumak lazım. Yine de benim şahsi fikrim, o kadar çaba verip basım seviyesine getirdiğiniz eserdeki orjinal ırklara biraz daha gayret edip orjinal isimler koymaya çalışın. Göreceksiniz, okuyucu da ekstra çabayı takdir edecektir. İnşallah :D

Çalışmalarınızda başarılar diliyorum ve kitabınızın en kısa zamanda arzu ettiğiniz şekilde yayınlanmasını can-ı gönülden temenni ediyorum.
"Demire şeklini veren demircinin iradesidir, çekicin darbesi değil." - Turram oğlu Kopram, Hakon'un demircisi