Kayıt Ol

Proje: Öykülere İlan-ı Aşk

Çevrimdışı Ozymandias

  • **
  • 200
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #15 : 06 Şubat 2017, 18:26:53 »
Arkadaşlar dün gece bitirdiğim hepimiz tarafından bilinen bir efsane temsili Kürk Mantolu Madonna- Sabahattin Ali'ye ilan-ı aşk etmek istiyorum.
 Kendisi hakkında hiçbir içerik bilgisi sahibi olmamakla birlikte dram türünün ince bir örneği olduğunu tahmin edebiliyordum. Şuanda en içten duygularımla yazdığım bu yazı sırasında kitabı okurken şaşkınlıktan saymaya başladığım düzineyi geçen ağlama rituellerinin en içten en derinden en sessiz bir tanesini yaşamaktayım. Gözümden yaşlar süzülürken size bu yazıyı yazmaktayım. Kitap bana öyle bir kuvvetli tesir etmiş durumdaki içim dün geceden kalan duygu yoğunluğuyla öyle bir bunalmış durumdaki adeta oturduğum yerden kalkıp hemen 2 metre önümdeki pencereden avazım çıktığı kadar haykırmak istiyorum olmadı kendimi sessiz soluksuz aşağı bırakıvermek. Daha önce pek çok kitaplar okudum ancak böylesine içine çekildiğim sabahı çoktan geçipte vaktin öğlene yaklştığını ancak akşama doğru sıkıntılı uykumdan kalkıp düşünebilecek taakati bulunca henüz gece karanlığında odanın ışığı altında Saygı Değer Kürk Mantolu Madonna okumak dışında pineklediğimi zannettiğim hiç olmamıştı. Böyle bir durumu yaşayacağımı hayal dahi edemezdim. Dram sevmiyen bir kişilik olarak kitap bende öyle bir saygı uyandırdı ki ruhuma öyle bir güçle dokundu ki kendinden geçmiş bir halde yatağın içinde hıçırıklar halinde Raif'in Madonna'sını veyahut Raif'in içsel sıkıntısı hayal ederken uyuya kaldım. Olayın gerçekliğine kendimi delirmişçesine kaptırmış adeta üzüntüden kriz geçiriyordum. Kendimi soyut olarak tokatlayıp 'Kendine gel be adam' demediğim sürece arkası kesilmeyen göz yaşlarımın etkisiyle kitabın dilindeki mükemmelliyetten bahsetmeyi aklıma ancak getirebildim. İçinde olduğum durumdan da anlaşılabileceği gibi kitap okurunu alıyor ve daha önce tecrübe etmediğim şekilde dünyasına çekiveriyor. Ahh Maria ve Raif keşke sizinle 1 kez olsun pencere kenarında oturup sohbet etme şansına sahip olabilsem. Ah o şansa sahip olabilecek olsam gözlerinizde gördüğünüz o mutluluk ışığını benim gözümde gördüğünüzde yüzünüzün alacağı tebessümle ruhunuzun sıcaklığını hissedebilsem.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #16 : 06 Şubat 2017, 19:15:14 »
Sevgili Ozymandias, her ne kadar katılımın için memnun olsak ve Kürk Mantolu Madonna'nın güzelliğini tartışmasak da projenin tek kuralını atlamışsın sanırım :)

Sadece ama sadece tek bir kuralımız var. Çok sevdiğiniz bir öyküye (roman olmaz) ilan-ı aşk etmenizi istiyoruz :)

O nedenle bu önerini kabul edemeyeceğiz. Varsa çok sevdiğin bir öykü, onu yaz. Ama kitap olmaz.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #17 : 08 Şubat 2017, 08:20:50 »
Pazar günü son gün :)

14 Şubat'ta yayınlayalım şu projeyi. Haydi Rıhtım el ele!

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #18 : 08 Şubat 2017, 22:22:05 »
İçinizi dökmeye teşvik edici parçalar açalım ;D: Minnie Riperton - Lovin' You
Sonra... Sonrasını biliyorsunuz ;D.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #19 : 10 Şubat 2017, 15:50:18 »
Pazar günü son gün :)

14 Şubat'ta yayınlayalım şu projeyi. Haydi Rıhtım el ele!

Yok mu artıran!

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #20 : 10 Şubat 2017, 22:25:17 »
Ey dostlar!
Sevginizi kelimelere dökmeye engel olan güçlere karşı Ken gibi seri ataklara geçin... Öykülerle sevginiz buluşsunlar...

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #21 : 12 Şubat 2017, 01:54:51 »
Merhaba, ben geldim. Sevgililerimin listesi hemen aşağıda. Sıralamada bir öncelik yok, aklıma geldiği gibi dizdim.

Spoiler: Göster
Emirhan Burak Aydın - MacGuffin Diye Bir Şey Yoktur

Emirhan Burak Aydın’ın öykülerini sayısız dergide ve fanzinde okudum. Birçoğu aklımda yer etti. Bazılarını tekrar okudum. Uzun soluklu işlerine de aşinaydım ve onları da seviyordum. Ancak bir öyküsü var ki aklıma gelince bile heyecanlanıyorum: MacGuffin Diye Bir Şey Yoktur. Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi’nin 1. Yıl Özel Sayısı için kaleme aldığı bu öykü, benim gerçeklik algımı şiddetli bir şekilde kırmıştı. O öyküyü okuduktan sonra bir kovboy hikâyesi yazmaya karar vermiştim. Ama hiç fırsatım olmadı. MacGuffin diye bir şey olmamasını seviyorum.

http://oykuseckisi.com/macguffin-diye-bir-sey-yoktur-emirhan-burak-aydin/

Füruzan - Edirne’nin Köprüleri

Füruzan’ı bu yaşıma kadar neden ve nasıl okumadım bilmiyorum. Parasız Yatılı kitabında yer alan bu öykü yüreğimi kabarttı. Memet Fuat’ın, “Orhan Kemal’in kahramanı olan kızlardan biri yazmaya başladı.” yorumu o kadar gerçek ki, üstüne daha ne denir bilemiyorum. Hala Adile sanki aklımın bir köşesinde daima benimle olacakmış gibi hissediyorum, bu bir çeşit aşk.

Stephen King - Siyah Giysili Adam

Karanlık Öyküler kitabında yer alan bu öyküyü ilk dinlediğimde -o yaşlarda aşırı korktuğum için King öykülerini anneme okutturuyordum- günlerce kâbus görmüştüm. Öyküde bir çocuk, ormanda siyah giysili bir adamla karşılaşıyordu. Şeytan ona annesinin bir arı tarafından sokularak öldürüleceğini söylüyordu. O korkuyu dün gibi hatırlıyorum. Çünkü “o arıyla” bir gün boyunca evde mahsur kalmıştım. Aynı arı olduğundan eminim. Dehşet dolu dakikalar yaşadım. Bu unutulmaz anı için Siyah Giysili Adam’a âşığım.

Stephen King - N.

Bir başka Stephen King öyküsüyle devam etmek istiyorum. Karanlık Çökünce kitabından “N.” aşklarımdan biridir. Obsesif Kompulsif Bozukluk tanısıyla ilk defa bu öyküde karşılaşmıştım. Öykünün dış dünyaya açılan ve içinde dehşet barındıran gedikleri bir yana, beni daha çok bu tanım germişti. Kendimi daha iyi tanımama sebep olan, çok kıymetli ve muazzam bir öykü bu.

Stephen King – Maple Sokağı’ndaki Ev

Tamam, bu son King öyküsü ilan-ı aşkım. Ama Rüyalar ve Karabasanlar’ın ilk cildinde yayınlanan bu öyküyü atlasaydım eksik hissederdim. King’in yine bütün sınırları kaldırdığı, akıllara “bir şey olacak” hissini kazıdığı, aşırı yaratıcı ve bence eşi benzeri olmayan bir öykü. Üstelik Bradbury çocuklarının başına gelenleri anlatıyor. Nasıl âşık olunmaz? “Bir şey olacak” hissi hayatımın önemli bir kısmında hep benimleydi. Yine dünyayı tanımanın en harika yolusun King.

Oğuz Atay – Demiryolu Hikâyecileri

Korkuyu Beklerken’de yer alan Demiryolu Hikâyecileri uzun yıllar bir ütopyaydı benim için. Bir dağ kasabası istasyonunda üç hikâyeci… Trendeki yolculara hikâyelerini satarak geçiniyorlar. Ötesi var mı? Seviyorum.

Ayfer Tunç – Kar Yolcusu

Kemal Varol’un derlediği “Demiryolu Öyküleri” kitabında yer alan çoğu öyküye objektif yaklaşmamış olabilirim. Hepsi benim bebeğim gibiydi. Ama Ayfer Tunç dağların arasında öyle huzursuz bir çember çizmişti ki âşık olmamak elde değildi. Yanan sobanın ıslak çoraplardan çıkarttığı dumanları görebiliyorum. Kurtlar olmasa kendisini yokmuş gibi sanacak Eşber’e sayfalar boyu yarenlik ettim. Yine ederim, hiç sıkılmam. Çünkü seviyorum.

Bahri Vardarlılar – İlahi Bugs Bunny Komedyası’na İki Ciltlik Metro Bileti

Bahri Vardarlılar ile tanıştığım İlahi Bugs Bunny Komedyası’na İki Ciltlik Metro Bileti adlı öykü kitabının aynı adlı öyküsüne vurulmamak için çok çabaladım ama olmadı. O kaosu, o çözülemedikçe delirten esrarları bir türlü unutamıyorum. Hem dünyasıyla hem diliyle benim için yeni bir kapıydı. Zihnim açıldı, gönlüm hızlı hızlı atmaya başladı. Sevdim işte seni.

Mevsim Yenice – Tilkiler Aç mı Kalsın?

Post Öykü’nün Mart – Nisan 2016 tarihli sayısında karşıma çıkan bu öykü, Mevsim Yenice ile ilk karşılaşmam olması adına da çok önemliydi. Öyküyü okuduğumda bitirip tekrar okudum. Sonra yanımdaki arkadaşıma uzatıp ona da okuttum. Üzerine dakikalarca konuştuk. Bir dergide karşıma çıkan en güzel şeylerden biri olduğunu daha ilk anda anlamıştım. Bence Mevsim Yenice’nin adını ve kalemini önümüzdeki yıllarda çokça duyacağız. Evvelden keşfedip kalemine âşık olma fırsatı bulduğum için kendimi şanslı hissediyorum.

Karin Tidbeck - Augusta Prima

Bu listeye başlarken Tidbeck’in Zeplin adlı derlemesinden bir öykü söyleyeceğimden emindim. Hangisine âşıktım, bunu kestirmek için biraz düşünmem gerekti. Kitabın tamamına ilan-ı aşk edemediğim için ilk defa gerildim. Ama sonunda diğer öykülerin arasından bir milimle öne çıkan Augusta Prima’yı gördüm. Zamanın oraya ait olmadığı ve tiksindirici bir şey olarak kabul edildiği o acayip yer. Sabır isteyen, insanı zamanın dışına çıkartan bir öykü. Tam âşık olmalık.

Kelly Link -  Karanfil, Zambak, Zambak, Gül

Tuhaf Şeyler Oluyor yine benim için çok özel bir yere sahip kitaplardan. Sanırım bazı hisler var, onlara erişince otomatikman âşık oluyorum. Bu listeyi yazarken fark ettim ki Stephen King’in Maple Sokağı’ndaki Ev öyküsündeki “belirsizlik” hissi, yine karşıma çıkmış da haberim yok. Hatta beni vuran satırların altını çizmişim, aynen alıntılıyorum:

“Geçen hafta boyunca sürekli bir şeyler olacakmış gibi hissettim, içimde kelebekler uçuşuyordu âdeta. Bir şey olacaktı. Derslerimi anlattım, eve gelip yatağa girdim, bütün hafta olacak o şeyi bekledim ve derken cuma günü öldüm.”

Bir şey olacak diye beklerken âşık oldum.

Roald Dahl - Dilek

“Son Perde”, Roald Dahl ile tanıştığım şahane bir öykü derlemesi. “Dilek” adlı öykü ise başlı başına bir mutluluk sebebi. Çocukluğa dönüş. Bir halıya karşı verilen ölüm kalım savaşı. Nasıl âşık olunmaz ki?

J.D. Salinger – Muz Balığı İçin Mükemmel Bir Gün

Salinger’ın Dokuz Öykü adlı kitabında yer alan mükemmel bir hikâye. Sadece ismi bile âşık olmanıza yetecekken Glass Ailesi’yle tanışmak için de harika bir fırsat. Kumsalda geçirilen bir tatil öyküsü, çarpıcı finaliyle ancak bu kadar yürek burkabilirdi. Muz balıkları hâlâ aklımın sularında yüzüyor.

Sait Faik Abasıyanık - Öyle Bir Hikâye

“Alemdağ’da Var Bir Yılan”da yer alan hikâye okuduğum en fantastik şeylerden biri. Lisede neden Sait Faik’ten bu kadar sıkıldığımı hatırlayamıyorum bile. Paltosunun cebine cinayet işlediğini iddia eden bir deliyi saklayan kahramanımızla tanıştığımda heyecandan aklım çıkmıştı. Bu sınırsızlık beni de özgür hissettirdi. Ve âşık tabii. Bu öyküden sonra Sait Faik’le yeni baştan tanıştım diyebilirim. E öyle olunca da insanın dünyası değişiyor. Nasıl değişmesin?

Raymond Carver – Tüyler

Carver’ın “Katedral” adlı kitabının ilk öyküsü “Tüyler”. Bence Carver ile tanışmak için harika bir fırsat. Gözle görülmeyen gerilimler beni hep çekmiştir. Yine mi şu “bir şey olacak” hissi, demeyin. Bu öyküde ötesi de var. Ve bir tavus kuşu. Gel de âşık olma.

Ahmet Hamdi Tanpınar – Abdullah Efendi’nin Rüyaları

Yanılmayı çok seviyorum. Aynı yanılgıyı Sait Faik’te de yaşamıştım. Yıllar sonra dönüp âşık olduğum yazarlardan Ahmet Hamdi Tanpınar. “Hikayeler” adlı Dergâh yayınlarından çıkan toplu derleme bir çeşit edebiyat dersi gibi. Abdullah Efendi’nin Rüyaları ise bambaşka bir dünya. Üstüne kelime söylemek haddim değil. Sadece âşığım. Bilin istedim.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #22 : 12 Şubat 2017, 04:39:47 »
Devam...

Küçük Bir Fedakarlık – Andrzej Sapkowski (The Witcher Serisi 2: Sword Of Destiny)

Ah benim çarpıtılmış masalım. Senin gibilere çok kaptırdım gönlümü, zaafım var ne de olsa senin gibilere karşı. Özellikle de bunu yapan kişi, Witcher evreninin yaratıcısı üstat Sapkowski’yse. Ama Küçük Deniz Kızı masalını bir güzel çarpıtan sen var ya sen, hepsinden daha bir vurgunum işte sana.

Ama sana olan aşkımın tek nedeni bu değil. Essi Daven… O mavi saçlı, billur sesli, güzeller güzeli, boynu bükük ozan. Ah Essi ah… Seninle ilgili daha fazla şey söylemek istemiyorum, çünkü olur da günün birinde dilimize çevrilirsen herkes kendi tatsın, hazırlıksız yakalansın kâh güldüren kâh heyecanlandıran, ama en sonunda da boğazlara koca bir yumru oturtan hikâyeni. Benim gibi onlar da yapsın seni okuyarak “küçük bir fedakarlık…” ve unutamasınlar seni ömürleri boyunca.


Limbo – Beyza “Black Helen” Taşdelen (Öykü Seçkisi)

Kara hanımım… Betimlemeleriyle beni benden alan, “Kayıp Rıhtım” temalı bir seçkide karşılaşmayı beklemeyeceğiniz kadar çarpıcı ama bir o kadar da karanlık, kanlı kadın. Kim Shined Hanımı Eris’le, ruhunun aydınlık yarısı çalınan bu kadınla tanışıp da bu öyküye âşık olmaz ki? Karanlık fantastiğin en güzel örneklerinden olmasından mı dem vursam, yoksa çok başarılı bir intikam hikâyesi olmasından mı? Yoksa uzunluğuna rağmen kendisine doyamamanızdan, “Bu bir roman olmalıydı,” dedirtmesinden mi? Öyle ya, kara kaplı bir roman olmalı ki daha uzun sürsün aşkımız…


Ölümsüz Hatıralar Salonu – Hazal “Fırtınakıran” Çamur (Kurgu İskelesi)

Şey, pardon… Benimle dans eder misiniz? Biliyorum, Ölümsüz Hatıralar Salonu burası. İhtişamını kaybetmiş, tozlu ve rutubetli bir balo salonu. Ama… gözlerimi alamıyorum ki sizden! Tıpkı hikâyedeki adam gibi… görmüyorum salonun viraneliğini, alıyor gözlerimi betimlemelerinizin muhteşemliği. Daha ilk satırlarınızdan insanı kavrayan o tekinsizliğinize ne demeli? Peki ya ortalarına doğru fark ettiğimiz tüyler ürpertici sırrınıza? Ah, öyle güzelsiniz ki… O yüzden tekrar soruyorum, pes etmeden: Benimle dans eder misiniz?


Son Bir İyilik – Hakan “magicalbronze” Tunç (Öykü Seçkisi)

Hey gidi küçük Âdem… ve senin hüzünlü hikâyen. Karla kaplı bir sokakta, tek istediğin bir lokma yemek ve ısınabileceğin, kuytu bir köşeydi sadece. Çünkü zeki bir çocuktun sen, devlet amcanın yardımını kabul ettiğinde başına gelecekleri biliyordun “bakımevi” denen o korkunç yerlerde. Bilmediğin şeyse “son bir iyilik” peşinde olduğuydu bu dünyadaki en kadim varlıklardan birinin. Biz de bilmiyorduk, öğrendik… ama… öğrenmese miydik ne? Hangi iyilik boğaza bir yumru oturtur ki? Böyle bir iyilik işte, son bir iyilik… Hüzünlü ve duygusal hikâyelerden hoşlanmayan benim gibi birine bile kendini sevdirdin, bunca zaman sonra bile aklında yer ettin ya… Ne diyeyim ben sana!
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Black Helen

  • ***
  • 782
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #23 : 12 Şubat 2017, 05:30:41 »
Ben kalp bu öyküler diyerek aşkını ilan edenler kervanına katılayım öyleyse.

Kendi Halinde Bir Adam - Henri Michaux

Tuhaf öykülere olan düşkünlüğümün çıkış noktası olduğu için Henri Michaux'yu başa koymadan yapamadım. Kendi Halinde Bir Adam, pasif ve her halükarda kurban olmaya yazgılı karakterimiz Plume'ü konu alan bir hikaye serisindeki ilk öykü.
Belki Michaux'nun sürekli kıyaslandığı Kafka'ya en paralel gittiği metnin bu olduğunu düşünmemden, belki tren raylarında sekiz parçaya ayrılmış karısının yanında fütursuzca uyumaya devam eden Plume'ü aklımdan çıkaramamamdan ya da belki de sadece  bir sabah uyanıp elimi uzattığımda evimin duvarını orada bulamamak gibi bir korkuyla beni tanıştırmasından ötürü, Kendi Halinde Bir Adam benim gözümde kesinlikle bir çikolata kutusu hak ediyor.

Benim Frapan Torunum - George Saunders

Tuhaf demişken Saunders'ı anmadan bir öykü listesi yaptığımı hayal edemiyorum. Pek çok hikayesine gönlümü kaptırmış olsam da Benim Frapan Torunum, kendimi en yakın hissettiklerimden biriydi. Saunders'ın -tıpkı Michaux gibi- olağan karakterleri, rahatsız edici ve abartılı bulup görmezden gelsek de aslında çoktan gerçeğimiz oluvermiş olaylara paketlemesini epey seviyorum. Bu hikayede de, reklam bombardımanına tutulmadan iki adım bile atamadığımız "modern" hayatlarımızın, tıpkı bizler gibi sıradan karakterlere yüklenip tekrar gözümüze sokulmasını zevkle okumuştum.

Koku - Yalçın Tosun

Koku, bu saydıklarım içerisinde sanırım kanıma en çok dokunmuş olan öyküydü. Anne-babanın ölümü gibi sayısız metinde, sayısız duygularla işlenmiş bir konunun, koku duyusuyla birleşince öyküyü bu kadar özelleştirebileceğini hiç düşünmezdim ama ne derler bilirsiniz, aşkın nereden geleceği belli olmaz. Yazar tarafından huzursuz bir anda dondurulmuş tüm o çocuksu fakat bir o kadar da iğneleyici duygular ve betimlemeler gırtlağına tıkanıp kalıyor insanın. Bu öyküyü bu denli unutulmaz yapan da,  bir anı basit bir şekilde kucaklayışı ve onu tepeleme dolduruşuydu bence.

Dönüş - Ferit Edgü

Dönüş, öykü kurulumu hakkında son derece kalıplaşmış fikirlere sahip olduğum bir dönemde karşıma çıkıp şiirsel dili ve yapısıyla beni büyülemişti. Kendi bulantısının tam ortasına yine kendi ayaklarıyla dönecek kadar bir yere bağlı olmanın çaresizliğini okurun omuzlarına yükleyişindeki sadelikle ve sonunda Sait Faik'e çaktığı zarif selamla gönlümü fetheden bu kısacık öykünün kalbimdeki yerini bir başkasına bırakabileceğine pek az ihtimal veriyorum.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı estorn

  • **
  • 63
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #24 : 12 Şubat 2017, 12:40:56 »
Küçük Tufan - Alper Beşe (Gecikmeli)

Ehe, şey... Bu öykü bana ithaf edilmiş bir öykü ve bir kardeş ağabeyinden daha güzel bir hediyeyi nasıl alır bilmiyorum. Öykünün sadece ağabeyimle benim anlayabileceğimiz gerçekliği de ilan-ı aşk etmem için başka bir sebep sayılabilir.

Martıdan Korkan Oğlan - Alper Beşe (Birtakım Tuhaflıklar)

Hani bir öyküyü her okuyan farklı anlamlar çıkartır ya, ben bu öykünün bana çağrıştırdıklarına bayılıyorum işte. Bir yandan çok tanıdık, bir yandan çok uzak.

Bayan Gülseren - Sait Faik Abasıyanık (Hazu Başı)

Sait Faik'in yazdığı herhangi bir öyküye aşık olmamak mümkün mü, bilmiyorum ama bunun yeri bambaşka benim için.

Benim Adım Feridun - Mahir Ünsal Eriş (Olduğu Kadar Güzeldik)

Anlatımının güzelliğini saymasak bile, anlatılan olayın saçma bir şekilde komik ve aynı zamanda bir o kadar da gerginlik verici olması bu öykünün buraya yazılmasını gerektiriyor bence. Filmi nasıldır bilmiyorum, ama öykü, filmini merak ettirmeyecek kadar güzeldi.

"Her bilge adamın korktuğu üç şey vardır: fırtınalı bir deniz, aysız bir gece ve yumuşak başlı birinin öfkesi.”

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #25 : 12 Şubat 2017, 20:40:09 »
Harika paylaşımlar :) Peki ya diğer aşıklar? Sizin sevdalarınız? Unutmayın: All You Need is Love ;D

Çevrimdışı Guy Fawkes

  • **
  • 266
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #26 : 12 Şubat 2017, 21:14:52 »
Korkuyu Beklerken - Oğuz Atay

Seni içime çektim bir nefeste; yüreğim tutuklu, göğsüm kafeste. Yanacağız ikimiz de ateşte. Dilediğin kadar acıt canımı; varlığın da, yokluğun da yetmiyor. Ahh kimin için atıyor bu yürek? Söyle kimin için atıyor bu yürek?


(Fazla Duman dinlemenin zararları :D)

Çevrimdışı zehir

  • **
  • 83
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
    • Goodreads
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #27 : 12 Şubat 2017, 23:51:12 »
Çok geç kalmadan ben de aklıma gelen birkaç öyküyü yazayım.

İnsan Kalma Alıştırmaları - Atilla Atalay

Çok fazla eserini okumuş olmasam da Atilla Atalay'ın mizah ve melankoliyi birleştirdiği kısa öykülerini çok seviyorum. "Delirtici kırmızılıkta perdeleri içeriye gün ışığı sızdırmayan mağara gibi bir eve sığınmış" iş arayan üç adamın hayatla mücadelesini anlatan bu öykü ise aralarındaki en sevdiğim. Okurken ister istemez gülüyorsunuz ama karakterlerin dertleri, çaresizlikleri, aralarındaki muhabbetler o kadar gerçek ve tanıdık ki bitirince içinize bir şey oturuyor. Kendimi baş kahramanıyla bu kadar özdeşleştirdiğim bir başka öykü de hatırlamıyorum.

Omelas'ı Bırakıp Gidenler - Ursula K. Le Guin

Bir şehir düşünün ki tek bir çocuk hariç herkes çok mutlu ve bütün insanların mutluluğu o tek çocuğun yaşadığı eziyete bağlı. Le Guin'in öyküye bir ütopya anlatır gibi başlayıp sonra madalyonun diğer yüzünü göstermesi beni acayip etkilemişti. Gerçi bir Ursula Le Guin eserine aşık olmam için pek fazla şeye ihtiyacım yok, yine de okuduktan sonra aklımda en çok yer eden edebi metinlerden biridir bu.

Fable - Charles Yu

Tom Gauld'un çizimleri var diye okumuştum, başlı başına aşık olduğum bir öykü oldu. Charles Yu çok bilinen bir isim değil ama Westworld'un ilk sezonunda hikaye editörü olarak yer aldı, yani ileride ismi daha çok duyulabilir. Fable'da ise terapideki bir adam aracılığıyla bize hikaye içinde hikaye anlatıyor. Fantastik bir dünyada ejderhalardan korkup avukat olmayı tercih eden bir adamın hikayesiyle başlıyor fakat öykü ilerledikçe terapinin amacını, adamın asıl derdini anlıyoruz. Fantazya ögelerinin bu şekilde mecazi amaçlarla kullanılması, öykünün asıl anlatmak istediği şeyleri yavaş yavaş belli etmesi şahane olmuş.

Bunlar dışında Neil Gaiman'ın Zümrüt Soruşturma'sını hem İhsan Abi hem de estorn yazmış zaten, tekrar etmeme gerek yok. Aslında eklemek istediğim birkaç öykü daha var ama kitaplar yanımda olmadığı ve hafızam da zayıf olduğu için biraz bakınmam lazım internette, yarın akşam geç kalmış olacaksam bile sırf paylaşmak için onları da eklerim.  :)

Geri geldim. Birkaç öykü daha:

Kapı Birden Vuruldu - Etgar Keret

Bir Keret öyküsü yazmasam rahat edemezdim. Aslında Kapı Birden Vuruldu'yu okuyalı baya oldu, kitaba adını veren bu öyküden daha çok sevdiğim öyküler olması da mümkün içinde. Ancak gelgelelim aklımda en çok yer eden öykü bu. Keret'in dili zaten oldukça samimi ama Kapı Birden Vuruldu'da kendini öykünün başkahramanı haline getirip içinde bulunduğu tuhaf durumu doğrudan bize anlatıyor. Üstkurmaca[*]metafiction[/*] en sevdiğim edebi yöntemlerden birisi ve Keret'in bu öyküsü de okuduklarım arasında bunun en iyi örneklerinden.

İsmail Hakkı Tilbe’nin Cenazesindeki Erkekler – Hasan Basri Çiftçi

Marşandiz Fanzin'in 9. sayısındaydı bu öykü. Herhalde dergiyi aldığım hafta içinde en az 5 kez okumuşumdur İsmail Hakkı Tilbe'nin hikayesini. Hasan Basri Çiftçi daha fazla yazıyor mu, yazıyorsa nerelerde yazıyor bilmiyorum ama okuma fırsatı bulduğum için kendimi şanslı hissettiğim bu öyküden dolayı minnettarım kendisine.

Biliyorum proje yarın sona eriyor ama ilerleyen günlerde aklıma gelen başka öyküler olursa tekrar güncelleyeceğim listeyi.
“...Why should I be made to feel I have to apologize for my existence? Maybe it's my brain chemistry. Maybe that's what's wrong with me. Bad chemistry. All my problems and anxiety can be reduced to a chemical imbalance or some kind of misfiring synapses. I need to get help for that. But I'll still be ugly though. Nothing's gonna change that.”

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Proje: Öykülere İlan-ı Aşk
« Yanıtla #28 : 14 Şubat 2017, 20:32:57 »
Ve projemiz yayına hazırlanıyor :) Çok ufak dokunuşlar kaldı.

Ben burayı toparlarken bilmediğim her öyküyü bir hayli merak ettim. Dergiler, fanzinler, internet mecralarında duymadığım öyküler... Kitap listemi kabartan, eksik sayıları tamamlama isteği uyandıran ve en önemlisi, amatörden profesyonele, yeni yazarla tanıştıran bir proje oldu. Bir de bildiğim yazarlrın bilmediğim öykülerini de duydum :D

Hepiniz ne güzel anlatmışsınız :) İyi ki katıldınız!

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Proje: Öykülere İlan-ı Aşk Yayında!
« Yanıtla #29 : 15 Şubat 2017, 08:27:51 »

Bugün 14 Şubat, yani Dünya Öykü Günü.

Onu her sene bir küçük projeyle mutlaka kutluyoruz. Oysa bu sene dedik ki, neden Dünya Öykü Günü‘nü bir de Sevgililer Günü ile birleştirmeyelim? Öykülere sevgimizi katmayalım? İşte böylece bu küçük, ama sıcacık proje çıktı ortaya: Öykülere İlan-ı Aşk.

Aralarında takipçilerimiz, forum üyelerimiz ve kadromuzdan isimlerin katılımıyla gerçekleşen projemizde, bu kişilerin ilan-ı aşk ettikleri öyküler şöyle bir çeşitliliğe sahip:

1. Kitaplarda geçen öyküler
2. Dergilerde geçen öyküler
3. Fanzinlerde geçen öyküler
4. Aylık Öykü Seçkimizde geçen öyküler
5. Yabancı dildeki öyküler
6. İnternet mecrasında ödül almış öyküler

İyi ki öyküler var. İyi ki kitaplar var. Ama hepsinden de önemlisi, iyi ki edebiyat var!

Dünya Öykü Gününüz kutlu olsun. Sevgililer Gününüz de aynı şekilde.

Projemize BURADAN ulaşabilirsiniz.