Sansür uygulanmaya başladığında bunun nerelere kadar gidebileceği de tartışılması gereken bir konu halini alıyor. İthaki'ye Marslı hakkında gelmiş bir (hadi kibarca söyleyeyim) <a href="https://www.facebook.com/ithakigunlukleri/photos/a.113600838987620.1073741828.112164229131281/269237400090629/?type=3&theater" target="_blank">eleştiri[/url] vardı. Sansür başladıktan sonra, bu sefer de bu şekilde düşünen kişiler tarafından başka şeylerin sansürlenmesi istenecek, ardından başka bir düşünce başka bir şeyin sansürlenmesini isteyecek, nerede dur diyeceğiz.
Ama dipnot kullanmama kısmından tam emin değilim. Dipnota olarak durumu açıklayıcı bir şey yazmak üstünüze kayyum atanmasının önüne geçebilecek bir sigorta olabilir. Bakın bunu biz demedik yazar böyle söylemiş, onun söylediğini çevirdik. Elçiye zeval olmaz gibisinden.
Çeviride sansür aslında başkaca yanlış yönlerimizi işaret eden bir kusurumuz. Bunun altında başka hatalarımız yatıyor. Unutmayın ki Funda Uncu Chuck Palahniuk çevirisi ile hapis cezasıyla burun buruna geldi. Bakın "çeviriyle".
Örneğin, İapetus’tan bahsedilen bir kısımda— İapetus ne biliyor musunuz? Google’da aramadan cevap verebilir misiniz bu soruma? Ben bilmiyordum mesela. Kendisi Satürn’ün en büyük üçüncü uydusuymuş. Her neyse, ne diyorduk? İapetus’tan bahsedilen bir kısımda, “İapetus bir ceviz gibi görünür,” ile başlayan bir cümleyle karşılaştığımda o noktaya dipnot koymaktansa vermek istediğim ekstra bilgiyi direkt olarak cümlenin içine kattım. Yani “İapetus bir ceviz gibi görünür,” cümlesi “Satürn gezegeninin en büyük üçüncü uydusu olan İapetus bir ceviz gibi görünür,” şeklinde yer aldı çeviride. Tabii bunu işin suyunu kaçırmadan, sadece gerekli yerlerde yapmaya ve metnin aslını çok fazla değiştirmemeye de azami derecede önem gösterdim.
Ben "diktatör" çevirisini olduğu gibi verip dipnot vs. kullanmama taraftarıyım. Çok fazla eser, çeviri konusunda çok özgür çevirmenlerce farklı yorumlanıyor gibi hissediyorum. Buradan da başka bir tartışmaya geçmek istiyorum: Dipnotlar.Sevmiyorum onları, kullanmamak için elimden geleni yapıyorum. Sizce ne zaman ve ne kadar kullanılmalılar, nasıl alternatiflerle kaçılabilir?Buna dair güzel bir yazı okumak isteyenler mit'in 2312 için kaleme aldığı çevirmenin çemberi yazısına mutlaka bakmalı bu arada. Yeri gelmişken ona da laf çarpayım. O yazıda mit şöyle bir şey diyor:AlıntıÖrneğin, İapetus’tan bahsedilen bir kısımda— İapetus ne biliyor musunuz? Google’da aramadan cevap verebilir misiniz bu soruma? Ben bilmiyordum mesela. Kendisi Satürn’ün en büyük üçüncü uydusuymuş. Her neyse, ne diyorduk? İapetus’tan bahsedilen bir kısımda, “İapetus bir ceviz gibi görünür,” ile başlayan bir cümleyle karşılaştığımda o noktaya dipnot koymaktansa vermek istediğim ekstra bilgiyi direkt olarak cümlenin içine kattım. Yani “İapetus bir ceviz gibi görünür,” cümlesi “Satürn gezegeninin en büyük üçüncü uydusu olan İapetus bir ceviz gibi görünür,” şeklinde yer aldı çeviride. Tabii bunu işin suyunu kaçırmadan, sadece gerekli yerlerde yapmaya ve metnin aslını çok fazla değiştirmemeye de azami derecede önem gösterdim.Bense şöyle düşündüm. Iapetus bir deyiş ya da kültürel bir terim değil. Satürn'ün üçüncü en büyük uydusunu Türk okuyucu kadar yabancısı da bilmeyecektir. Eğer yazar açıklama gereği duymadıysa, çevirmenin açıklamasına gerek var mı?Ya da, çevirmen bunu açıklamak isterse, müdahale etmiş olur mu?Ve belki de, yayınevi çevirmenden böyle durumlarda açıklama yapmasını isteyebilir mi? Burada inisyatif kimin elindedir?İhsan abinin çevirilerini ne kadar tutarlı ve özenli bulduğum baki bu arada. Benim tartışmaya çalıştığım konu tamamen tercihler üzerine.
Böyle bir durumda ilk insiyatif çevirmende, ikinci insiyatif yayınevindedir diye düşünüyorum. Sonuçta çevirmen herhangi bir açıklamaya ihtiyaç duymazsa dahi yayına hazırlayan ihtiyaç olduğunu düşünüyorsa yhn olarak not ekler.
Ben yine bir OKB gibi konuşacağım ama konu okuduğunuz kitaptaki çeviri notlarından "çeviri tartışmaları"na döndü Tartışma Platformu'nda Çeviri Tartışmaları diye ayrı başlığı olsun, misler gibi. Çünkü yarın öbür gün "şu kitapta şu kelimeye takıldım" diye devam edeceğiz ve yukarıdaki onnnnca güzel tartışma toz olacak.Bu portallık tartışma metinleri heba olmasın!Bence siz de bana hak veriyorsunuz
Başlık taşınmadan önce bir soru sorsam olur mu?Çevirmenlere geliyor bu soru: "Alibi" kelimesini nasıl çeviriyorsunuz? Türkçede tek kelimelik bir karşılığı yok ve örneğin diyalog içinde geçerse, uzun uzun açıklama şansı da olmuyor. Bu "alibi" denen zıkkım sadece insanla da sınırlı olmadığı için, "şahit" vs. gibi tam karşılık olmasa da yakın olan bir kelime kullanma da söz konusu olmuyor. Türkçede "alibi" kelimesi hiç kullanılmadığı için (dile yerleşmediği için) polise bu kelimeyi de kullandıramazsınız. Böyle bir durumla karşılaştınız mı ve karşılaştıysanız nasıl bir çözüm buldunuz?