Kayıt Ol

Kelid Aynası'nın sırrını çözdüm. Evreka !!

Çevrimdışı Auguste Dupin

  • **
  • 84
  • Rom: 8
  • geceleri esen terör
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kelid Aynası'nın sırrını çözdüm. Evreka !!
« Yanıtla #30 : 05 Nisan 2015, 01:20:10 »
Kelid Aynası çok ihmal edilen bir konu. Onu daha iyi anlayabilmek için, eserde kullanılan dilin gerçek dünya ile yapıt dünyası arasındaki konumuna, işlevine bir göz atmakta fayda var.

Yetişkinler bu esere yöneldikten sonra kaçmadılar. Çünkü ellerine aldıkları şeyin çocuklara yönelik bir şey olduğunu kabul edenleri bile, konunun ele alınış biçiminin sadece çocuklara hitap etmediğinin farkındaydılar. Dramatik yapısı iyi kurulmuş bir fantastik eser, okuru içine çekmeye yetebilecekken, Harry Potter serisi fazladan bir şey daha yapıyor, ve macerasını içinde yaşadığımız gerçek dünyaya paralel olarak hemen yanıbaşımızda, hatta burnumuzun dibinde, bizden gizli sürdürüyor; üstelik bu yaşanan macera, içinden sihir çıkarıldığında insanlık tarihi boyunca verilmiş mücadele tiplerinden en güçlülerini yansıtıyordu: Baskıya, zorbalığa, köleliğe ve faşizme karşı direnmek. Yani yazar tarihte en uzun süre anlatılabilecek konulardan bazılarını seçip onun üzerine inşa ediyordu hikayesini.

Bunu anlayabilmek için gereken dışsal bilgilerin yanında, bu bilgilere henüz sahip olmayan çocuklar ve gençler bile, çevrelerindeki dünyada buna benzer bazı olayların yaşandığını fark ediyor ve gerçek dünyadan kaçarlarken bir yandan da gerçek dünyayla olan bağlarını hiç koparmıyorlardı aslında. Okur, kaçma ihtiyacını karşılarken gittiği yerde yine benzer sorunlarla karşılaşıyor, ama bundan sıkılmıyor, çünkü elinde sihir gibi yeni bir hareket imkanı oluyordu. Hangimiz çok bunaldığımız bir gün elimizde bir asa olsa o an hangi büyüyü yapacağımızı hayal etmemişizdir, ya da işimizin daha kolay olacağını düşünmemişizdir? Ama eserin dünyasına baktığımızda, o asa hemen herkeste vardır. Hatta Melez Prens'in ilk bölümünün sonunda şuna benzer bir diyalog geçer, Muggle başbakanı tam sihir bakanı ve Fudge çıkmak üzereyken "Ama siz büyücüsünüz! İstediğiniz her şeyi halledebilirsiniz?" der. Fudge ise buruk bir gülümsemeyle, "Mesele şu ki, başbakan, karşı taraf da sihir kullanabiliyor..." der. Bu konuya daha sonra yine döneceğim.
Okur bu eser sayesinde içinde bulunduğu dünyadan kaçıyordu, ama kaçtığı yerde gördüğü tablo sayesinde geldiği yerde mücadeleye devam edebilmek için gerekli motivasyonu topluyordu sadece.

Bildiğiniz gibi Harry Potter kitaplarında gelinen son nokta, tüm dinamikleriyle ırkçılığa ve faşizme karşı verilen gerçekçi bir mücadeledir. Daha bu noktaya gelinmeden bile, eser kara mizah taşıyan ironilerle ve abartılarla dolu diliyle gerçekliğin trajikomik yanlarını ortaya çıkarıyor, gerçeği ele alış şekliyle onları alaya alıyor, bunun kaçı(nı)lacak bir şey olduğunu, sahiden kaçabilmek için ise ancak “değiştirilecek” bir şey olduğunu okura alımlatırken, bir yandan da bunu gerçekleştirebilmek için gerçeklerle bağı asla koparmamanın önemi bizzat Felsefe Taşı kitabında Albus Dumbledore tarafından vurgulanıyordu:

“Bu ayna yüreklerimizin derinliklerinde yatan tutkuları, istekleri gösterir bize. Aileni hiç bilmedin sen, onları görürsün. Kardeşleri tarafından ezilen Ronald Weasley, kendisini onlardan üstün görür. Ama bu ayna bizi bilgiye, doğruya götürmez. Gösterdiklerinin gerçek olmadığını bilmeyenler önünde eriyip gitmişlerdir ya da akıllarını kaçırmışlardır. Ayna yarın yeni bir binaya götürülecek, Harry, bir daha gidip bakma ona. Günün birinde karşına çıkarsa da hazırlıklı ol. Düşler dünyasına dalıp gerçek dünyayı, yaşamayı unutmak doğru değildir, unutma bunu.” (Felsefe Taşı – 12. Bölüm: Kelid Aynası sf: 245)

Bu kısa alıntıdan bile görüldüğü gibi, eserdeki konu derinliği çocukları boğmadan yetişkinleri de eğlendirebilecek düzeydeki bir havuz gibidir. Sihir, çocuklar için eksiklik tamamlayıcı bir güç iken, yetişkinler için ise yaratıcı anlatım biçimlerine fırsat veren eğlencelik bir unsurdur. Ben bunu bir adım daha ileriye götürüyor ve kitabın kendisinin, hatta serinin Kelid aynası olduğunu söylemek istiyorum. Kitabı bir ayna olarak görürsek, baktığımız şey bizim dünyamız yine, kendimizi görüyoruz orada, sihir kuşanmış ve daha güçlü bir halde. Eserin başında oturup gördüğümüz tabloya bakarak "öyle olsa" neler yapacağımızı düşünerek saatlerimizi, günlerimizi geçirebiliyoruz, hayaller kurarak. "Öyle olmayan" dış dünyadan kaçabiliyoruz istediğimiz kadar. Ama bu bizi bir yerden bir yere götürmüyor. Kalbindeki arzuları görüyorsun kitaba bakınca, sihir sahibi olmak istiyorsun, kendini o şekilde hayal ediyorsun mücadele edebilmek için. Ama kitapta aynı güç karşı tarafta da var. Eşitler. Bizim dünyamızda da biz eşitiz, kimsede sihirli bir güç yok. Eğer gerçek dünyadan memnun değilsen, ondan sahiden kaçabilmek için onu ancak değiştirmen gerekiyor. Bu açıdan okuduğumda, kaçış edebiyatına getirdiği yorum sayesinde daha bir değerli buluyorum seriyi.

“House”
Sometimes I think it’s like I live in a big giant head on a hilltop
made of papier mache, a big giant head of my own head.
I polish the eyes which would be windows, or
mow the lawn, I mean this is my house we’re talking about here
even if it is a big giant papier mache head that looks just like mine.
And people who go past
in cars or buses or see the house the head on the hill from trains
they think the house is me.
I’ll be sleeping there, or polishing the eyes, or weeding the lawn,
but no-one will see me, no-one would look.
And no-one would ever come. And if I waved no-one even knows it was me waving.
They’d all be looking in the wrong place, at the head on the hill.
I can see your house from here.
-Neil Gaiman

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kelid Aynası'nın sırrını çözdüm. Evreka !!
« Yanıtla #31 : 05 Nisan 2015, 03:59:31 »
Güzel bir bakış açısı sunmuşsun, ellerine sağlık. Biraz daha devam etseydin tez yazısı hazırlamışsın da bir bölümünü buraya eklemişsin zannedecektim.

Neden böyle dedim peki? Kelid Aynası üzerinde -senin de belirttiğin gibi- çok fazla tartışma dönmemiş, dönen tartışmalar da yüzeysel kalmıştır. Rowling eski yıllarda verdiği bir röportajında Kelid Aynası'nın öneminden bahsetmişti uzun uzun. Belki de gerçekten serinin temeliyle bağı vardır. Yoksa da çıkarımlar ile bunu görmek gayet mümkün.

Hani olur da yazıyı uzun bulanlar olur, gözden kaçar diye şu kısmı vurgulamak istiyorum:

Kitabı bir ayna olarak görürsek, baktığımız şey bizim dünyamız yine, kendimizi görüyoruz orada, sihir kuşanmış ve daha güçlü bir halde. Eserin başında oturup gördüğümüz tabloya bakarak "öyle olsa" neler yapacağımızı düşünerek saatlerimizi, günlerimizi geçirebiliyoruz, hayaller kurarak. "Öyle olmayan" dış dünyadan kaçabiliyoruz istediğimiz kadar. Ama bu bizi bir yerden bir yere götürmüyor. Kalbindeki arzuları görüyorsun kitaba bakınca, sihir sahibi olmak istiyorsun, kendini o şekilde hayal ediyorsun mücadele edebilmek için. Ama kitapta aynı güç karşı tarafta da var. Eşitler. Bizim dünyamızda da biz eşitiz, kimsede sihirli bir güç yok. Eğer gerçek dünyadan memnun değilsen, ondan sahiden kaçabilmek için onu ancak değiştirmen gerekiyor.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Auguste Dupin

  • **
  • 84
  • Rom: 8
  • geceleri esen terör
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kelid Aynası'nın sırrını çözdüm. Evreka !!
« Yanıtla #32 : 05 Nisan 2015, 22:38:43 »
Güzel bir bakış açısı sunmuşsun, ellerine sağlık. Biraz daha devam etseydin tez yazısı hazırlamışsın da bir bölümünü buraya eklemişsin zannedecektim.


Eheh, aslında ona benzer bir şeydi sahiden de. 2001 yılından beri hayatımda çok geniş bir yer tutan seriye karşı bir nevi vefa borcumu ödemek için proje konusu olarak onu seçmiştim. Çalışmanın tamamı buraya koyulamayacak kadar detay ve uzun bir iş. Beklenti Ufku üzerine yapılmış bir Göstergebilim çalışmasıydı açıkçası. Konuyla alakası olmayanlara pek bir şey ifade etmeyecek bir şey. Benim de büyük oranda zevk için yaptığım bir şey. Ama böyle konuları gördükçe, bu tür çalışmalarımda yer verdiğim noktaları, düşüncelerimi filan paylaşıyorum parça parça.

Aslında "ayna" mevuzusu başlı başına araştırılması gereken bir mesele. Dünkü masal konulu radyo programında konuşulduğu üzere, aynanın toplumu da temsil etmesi gibi bir durum var. Bir dıştan bakış, aynada görme, bir izlenme, yargılanma; aynanın konuşması, aynanın ters yansıtması, aynanın ötesine geçme gibi gibi bir sürü değişken var ortada. Anlatılar taransa bir Doktora tezi bile çıkabilir ortaya. :)

Ama Konu H.P. olunca iş biraz değişiyor. Eserde kullanılan dilin gerçek dünya ile yapıt dünyası arasındaki konumuna, işlevine bakmak gerek demiştim. Aynı şekilde kullanılan öğelerin işlevleri de değişiyor burada modernizmle birlikte. Bu küçük gibi görünen ama aslında büyük ve önemli bir detay. Şurada Yüzüklerin Efendisi'nin türüne biraz değinmiştim: http://www.kayiprihtim.org/forum/orta-dunyada-ne-yok-t16624.0.html;msg159209#msg159209
Yapay mitolojiler ya da eposlar, masallar, mitolojik unsurları mitolojik işlevleri ile kullanırlarken, bunlar Harry Potter serisine gelince sadece birer kültürel desenden ibaret. Bu açıdan seri, mitolojiyi yeniden yorumlayarak hikayeye dahil etmiştir denilebilir. Günümüze uyarlanan mitolojik öğeler, Sfenks’ler, Centauro’lar, Syren’ler, Unicorn’lar, Ejderhalar, hikayede mücadele edilecek, kontrol altına alınacak doğanın bilinçsiz ya da yarı bilinçli, hayvansı parçaları olarak görülmekteler.

“Başlangıçta her şey normaldi. J.R.R. Tolkien bir profesördü. 1937’de kendi çocukları için bir masal yazdı. Tüm iyi masallarda olduğu gibi bu masalda da cüceler, ejderhalar ve ejderhaların el koyduğu altınlar vardı. Bu noktadan sonra tipik 6.45 okurunu ilgilendiren şey oldu. 1968’de uzun saçlı insanların bir ellerinde Hesse, diğer ellerinde J.R.R. Tolkien kitaplarıyla dolaştıkları görülmedi. Çünkü bize kalırsa kesinlikle kitapları aynı ellerinde taşıyorlardı.”
J.R.R. Tolkien – Hobbit: Oradaydık ve Şimdi Buradayız
6.45 Yayınları, 2. Baskı, Ekim 1997 Arka Kapak Yazısı


Tıpkı bu alıntıdaki gibi, bu iyi masalda da altınların başında bekleyen ejderhalar vardı Gringotts'ta; fakat büyücülerin altınlarının başında şiddetle terbiye edilen vahşi bir hayvan olarak nöbet bekler vaziyette. Bir "irade" olarak değil. Tamamıyla kontrol altına alınmış, fakat özgür kalması gerekliliği de tamamen es geçilmeden. Hakları verilerek aralarındaki denge korunmaya özen gösterilse de (daha doğrusu bu modernizmle birlikte ortaya çıkan sorunsallardan biri.) etken olan daima insandır. Böylece eserde mitoloji ile modernizmin hoş bir fiyonkla birbirine bağlanmasına da şahit oluruz.

Dolayısıyla bu durum Ayna mevzusuna yeni bir boyut da getiriyor. Sembolü modernizmle birlikte düşünmek gerekliliği ortaya çıkıyor.

“House”
Sometimes I think it’s like I live in a big giant head on a hilltop
made of papier mache, a big giant head of my own head.
I polish the eyes which would be windows, or
mow the lawn, I mean this is my house we’re talking about here
even if it is a big giant papier mache head that looks just like mine.
And people who go past
in cars or buses or see the house the head on the hill from trains
they think the house is me.
I’ll be sleeping there, or polishing the eyes, or weeding the lawn,
but no-one will see me, no-one would look.
And no-one would ever come. And if I waved no-one even knows it was me waving.
They’d all be looking in the wrong place, at the head on the hill.
I can see your house from here.
-Neil Gaiman