Triangle (2009 / Christopher Smith)
Önce basit bir gerilim olarak başlayan sonra garip ürkütücü bir döngüye giren film beni gerçekten çok etkiledi. Daha iyi oyuncularla daha iyi bir görsel nitelikle çekilmiş olsaydı "kült" denilen mertebeye gelebilirdi kanımca. Daha iyi anlamak için ikinci kez izlenmesi şart.
Twelve Monkeys (1995 / Terry Gilliam)
Beni bu filmden ne uzaklaştırdı bilmiyorum ama Gilliam'ın filmleri bende benzer bir etki bırakıyor. Çok karanlık olmaları belki. En sonunda oturup izlemeye başladım 12 Maymun'u. Dikkatli izlemem gerektiğini, zaman yolculuğu kavramının akıl karıştırıcı bir şekilde kullanıldığını (hangi film basit bir şekilde kullanmış ki gerçi) biliyordum. İzlemeye başlar başlamaz içine aldı film beni. Olayları takip etmek büyük keyif verdi, bir yandan da "kolaymış yahu" dedim. Her şey açık ve anlaşılırdı. Filmin eski olmasına bağladım. Sanki o zamanlar zihin bulandıran filmler yapılamazmış gibi.
Filmin, bendeki hubris'i (affedin yabancı sözcükleri kullanmayı hiç sevmem ama bu teatral sözcük buraya çok yakıştı) alaşağı etmesi uzun sürmedi; her şey yavaş yavaş karmaşıklaşmaya başladı ve ben ipin ucunu kaçırdım. Tabi bu haliyle bile izlemelere doyamadım, o ayrı.
Senaryo ve yönetim şahane. Oyuncular muazzam. Bruce Willis, o zamanlar basmakalıp roller oynamayan iyi bir oyuncuymuş. Tabi bunda Gilliam'ın da payı büyük. Aklı karışık zaman yolcusunu çok iyi canlandırmış Willis. 12 Maymun'dan bahsedip Brad Pitt'ten bahsetmemek olmaz. Bir "kaçığı" oynamak sanıldığından kolaydır aslında. Sarhoş, uyuşturucu bağımlısı, eşcinsel, alzheimer hastası gibi kalıp roller vardır sinemada ve oyuncular bunları ufak farklarla tekrar ederler. Lakin Pitt öyle güzel oynuyor ki rolün gerçekliği değil ona bakmanın keyfi sarıyor sizi. Tekrar tekrar izledim o sahneleri. Jeffrey Goines'in akıl tutulmalarının arasından sızan zeka parıltılarını izlemek müthiş zevkliydi.