Hayatımda izlediğim en muhteşem, akıcı, anlatımı net ve rahat filmlerden bir tanesi.
Yönetmen Nolan olduktan sonra zaten eleştirilecek çok fazla yanı da kalmıyor filmin. Günümüzde eleştirdi,ğimiz studyo hollywood'unun dibine vurmuş bir film lakin bu yapaylığı senaryosu ile beslemiş olduğunu düşünmekteyim. Oldukça farklı bir senaryo ve anlatımla karşımıza çıkmış bu sefer Nolan. İnsandaki film izleme şevkini yeniden uyandırıyor. Filmi bu kada başarılı kılan bir diğer etmen de müzikleri ve Hans Zimmer imzası tabi ki.
Ayrıca oyuncuları da oldukça başarılı bir şekilde seçilmiş. Tek Şikayetim Ellen Page. Kızın minyon yapısı sebebiyle lise öğrencisi gibi kaldığını düşünüyorum. Yerine bir Emma Watson bile daha iyi giderdi şahsımca. Emma fantastik fimlere alışık bir mizaca sahip olduğu için yüz hatları ve verdiği tepkiler ile filmin ritmine daha iyi ayak uydurabilirdi.
Leonardo Dicaprio da bir kez daha safi Titanic ile ünlenmiş bir babyface olmadığını kanıtlamış bu filmde.
O değil de Joseph-Gordon Levitt ne ara bu kadar büyüdü? En son 10 things I hate about you filmindeki liseli olarak kalmıştı gözümde.
Yüksek dozda spoiler içerir!
Filmin sonundaki tartışma kısmına gelirsek; Cobb hala rüyada mıydı yoksa gerçekten çocuklarına kavuştu mu? Bunu şu şekilde çözümseyebiliyorsunuz.
Dikkat ederseniz Dom Cobb'un rüyalarında sol yüzük parmağında alyansı var. Lakin gerçek hayatta yüzüğü yok. Uçak ve havaalanı sahnesinden sonra da dikkatli bir şekilde incelerseniz yüzüğü yok. Yani bu Cobb'uın gerçekten de çocuklarına ulaştığını gösteriyor.