Mümkün Olanın Sınırları – Bölüm 5

mumkun olanin sinirlari bolum v

“Yennefer.”

Kadın döndüğünde yalandan şaşırmış numarası yaptı. Onun adımlarını uzaktan duyduğunu biliyordu bağıcı. Tahta bir kâseyi yere bırakıp başını kaldırırken alnına düşen bir tutam saçı geriye itti. Kıvırcık bukleleri şimdi altın tülden kurtulduğu için omuzlarına inmişti.

“Geralt.”

Genelde olduğu gibi sadece iki renkli bir şey giymişti – beyaz ve siyah. Saçı ve uzun siyah kirpikleri gözlerinin rengini sakladığından tahmine davetiye çıkarıyordu. Siyah bir elbise, beyaz kürklü yakası olan küçük siyah bir deri yelek, iyi kumaştan beyaz bir tunik… Boynunun etrafında, küçük elmaslarla süslenmiş siyah kadifeden kurdelenin ucunda obsidyenden bir yıldız vardı.

“Hiç değişmemişsin Yennefer.”

“Sen de öyle.” Dudakları bir çizgi oluşturmuştu. “Her iki durumda da bundan daha normal bir şey yok. Ya da eğer böylesini tercih edersen daha anormal… Ama zamanın görünüşümüze olan etkilerinden bahsetmek, çok iyi bir başlangıç konuşması olsa da biraz saçma, sence de öyle değil mi?”

“Bu doğru.”

Adam başını kaldırıp, vagonların karanlık gölgeleri tarafından gizlenmiş olan kraliyet okçularının yaktığı kamp ateşinin aydınlattığı Niedamir’in çadırının kenarına baktı.

Daha ilerdeki bir kamp ateşinin yanında Jaskier’in ‘Yolun Üstündeki Yıldızlar’ adlı en başarılı romantik şarkılarından birini söyleyen notalı sesini duydular.

“Kesinlikle,” dedi büyücü. “Açılış konuşması sona erdi, ne söylemek istiyordun? Dinliyorum.”

“Görüyorsun ya Yennefer…”

“Görüyorum,” diye araya girdi kadın, kızgınca. “Ama anlamıyorum. Buradaki varlığının sebebi nedir Geralt? Ejderha olmadığı kesin. O bakış açında hiçbir şeyin değişmediğini düşünüyorum.”

“Hayır. Hiçbir şey değişmedi.”

“O zaman neden bize katılıyorsun?”

“Sebebinin sen olduğunu söylesem bana inanır mısın?”

Adama sessizlik içinde baktı. Parlak gözleri hoşnutsuz bir şeyler ifade ediyordu.

“Sana inanıyorum,” dedi en sonunda. “Neden olmasın? Erkekler eski sevgililerini yeniden görmeyi, eski günlerden bahsetmeyi severler. Geçmiş aşk ilişkilerinin, eski sevgililerinin üzerinde sürekli bir hâkimiyeti temin ettiğini hayal etmekten zevk alırlar. Kendinize güveniniz için iyi gelir. Görünüşe göre sen de istisna değilsin.”

“Görünüşe bakılırsa öyle,” dedi adam, gülerek. “Haklısın Yennefer. Seni görmek kendime güvenimi arttırdı. Başka bir deyişle seni gördüğüme sevindim.”

“Hepsi bu kadar mı? Pekâlâ, diyelim ki ben de seni gördüğüme sevindim. Şimdi ikimiz de hoşnut olduğumuza göre sana iyi geceler dilerim. Ben yatmaya gidiyorum. Ondan önce bir banyo yapmak istiyorum yani soyunmam gerekecek. Senden kibarca buradan gitmeni ve bana birazcık mahremiyet sağlamanı rica ediyorum. “

“Yen.”

Eli kadına uzandı.

“Bana öyle deme!” diye tısladı kadın öfkeyle geri çekilerek. Adama nişanladığı parmaklarından mavi ve kırmızı kıvılcımlar uçuşuyordu. “Eğer bana dokunursan gözlerini yakarım piç herif.”

Bağıcı geri adım attı. Büyücü biraz sakinleşip alnına düşen saçlarını geri itti. Elleri kalçalarında olduğu halde adamın önünde duruyordu.

“Ne sanıyordun Geralt? Öyle neşeli ve sıradan şekilde konuşacak mıydık? Eski zamanları mı hatırlayacaktık? Bu konuşmadan sonra bir vagonda uzanıp sırf hafızamızı tazelemek adına kürklerin üzerinde sevişecek miydik? Bu mu yani?”

Büyücünün düşünce okumayı mı bildiğinden yoksa sadece başarılı bir tahminde mi bulunduğundan emin olamayan Geralt sessiz kaldı ve çarpık bir biçimde gülümsedi.

“Bu geçen dört sene iş gördü Geralt. Sonunda acıyı atlatmayı başardım. Seni gördüğümde doğrudan suratına tükürmememin tek nedeni budur. Nezaketimin seni aldatmasına izin verme.”

“Yennefer…”

“Kes sesini! Sana, başka bir erkeğe verdiğimden çok daha fazlasını verdim seni pislik. Seni neden seçtiğimi kendim de bilmiyorum. Ve sen… Ah, hayır canım. Ertesi sabah masaya bir demet menekşe koyup uyandırmadan bırakıp gidebileceğin, orman yolunda tesadüfen rast geldiğin bir fahişe veya elf değilim ben. Alay konusuna çevirebileceğin bir kız değilim. Dikkatli ol! Bir kelime bile daha edersen buna pişman olabilirsin.”

Yennefer’in köpüren öfkesini hisseden Geralt hiçbir şey söylemedi. Büyücü bir kere daha isyankâr buklelerini alnından çekti. Onun gözlerine odaklanmıştı.

“Karşılaştık. Çok kötü,” diye devam etti kısık bir tonla. “Diğerleri için bir gösteri yapmayacağız. Saygınlığımızı koruyalım. İyi dostmuşuz gibi davranalım. Ama sakın hata edeyim deme Geralt, ikimizin arasında bundan daha fazlası olamaz. Asla olamaz, anladın mı? Buna sevinmelisin çünkü bu senin için hazırladığım bazı planlardan vazgeçtiğim anlamına geliyor. Fakat seni affettiğim anlamına gelmiyor. Seni asla affetmeyeceğim bağıcı. Asla.”

Vahşi bir biçimde döndü. Kâsesini yerden öyle şiddetli bir şekilde kaldırmıştı ki üzerine sıçrayan suyla ıslandı ve vagonun arkasında kayboldu.

Geralt kulağının yanında sinir bozucu bir ses çıkaran sivrisineği eliyle kovaladı. Jaskier’ın şarkısının seyrekçe alkışlandığı ateşe doğru yavaşça yürüdü.

Siyah, sivri tepeli dağların üzerindeki açık, koyu mavi semaya baktı.

Gülmek istedi. Sebebini bilmiyordu.

« Bölüm 4Bölüm 6 »

Bölümler

Giriş

Bölüm I

Bölüm II

Bölüm III

Bölüm IV

Bölüm V

Bölüm VI

Bölüm VII

Bölüm VIII