Gönderen: Cúthalion - 13 Ocak 2008, 17:44:24
Benim en son izlediğim film: Ölümcül Deney 3 idi. Fakat hiç mi hiç beğenmedim. İlk filmdeki güzelliği ikinci film ile batırmışlardı zaten, bununla da içine etmişler. Kısaydı zaten.
Gönderen: Huor Eärfalas - 13 Ocak 2008, 17:50:41
Gönderen: Nefertari - 13 Ocak 2008, 17:51:16
Gönderen: Neases - 13 Ocak 2008, 17:52:14
Gönderen: SeD - 13 Ocak 2008, 17:54:54
gelcek haftalarda da 'ben efsaneyim'e gitcem... inşallah :D
Gönderen: Cúthalion - 14 Ocak 2008, 22:30:40
Freinkeistein (yanlış yazmış olabilirim) : Korku filmi diyorlar ama ben çok güldüm bu filme. Adamların haraketleri, konuşmaları v.s. Helena Botham Carter (Bellatrix Black) de oynuyor filmde fakat hiçbirisinin rolünü beğenmedim. Ayrıca sanki bir ara Prof. Lochart'ı canlandıran kişiyide grür gibi oldum ama kesin o mu bilemiyorum :D Güzel değildi açıkçası. Eski sıradan filmlerden biri işte.
Gönderen: Apocalyptique - 14 Ocak 2008, 22:33:50
Gönderen: vampireLLa - 14 Ocak 2008, 22:35:18
Gönderen: em_dan_rup - 14 Ocak 2008, 22:40:43
Gönderen: Cúthalion - 14 Ocak 2008, 22:45:29
Beowulf mu neydi :'( animasyon çıktı ya :'( ama korku olduu için ben gene bakamamıştım :P
Tam animasyon denemez aslında. Gerçek kişiler animasyonlaştırılmış demek daha doğru olur. Neresi korkunçtu filmin? Bir tane canavar gibi birşey vardı, ağlayıp duruyordu :D
Gönderen: em_dan_rup - 14 Ocak 2008, 22:47:16
Gönderen: LinkinLady - 14 Ocak 2008, 23:41:49
Gönderen: Simendifer - 15 Ocak 2008, 09:40:16
Gönderen: - 15 Ocak 2008, 21:38:51
Gönderen: em_dan_rup - 16 Ocak 2008, 13:23:57
Die Hard 4. Gerçekten çok güzel bir film aksiyon bakımından süper:)
Evet gerçekten güzel bir filmdi o ::) :P Şahsen çok beğenmiştim ama yanımdaki beğenmemişti pek =P
Gönderen: Legolas - 16 Ocak 2008, 16:05:56
Click.Harika ötesi bi film.Hem güldürür hem huzunlendırır dehst bısı ama hala da ole bı kumandam olsun butun sulalevı olayları paso gecıyım ısterdım :P
Sonunda Click sever birini gördüm :D bende çok sevdim o filmi :D
Gönderen: Apocalyptique - 16 Ocak 2008, 19:48:52
Sonunda Click sever birini gördüm :D bende çok sevdim o filmi :Dtekrar tekrar ızlenebılecek cok ıyı bı fılm ya :D sahsen ben cok ClickSever tanıyorum :P
Gönderen: Simendifer - 16 Ocak 2008, 20:11:47
Gönderen: Herr Mannelig - 18 Ocak 2008, 20:50:35
Gönderen: Spectre - 24 Ocak 2008, 18:14:36
MuzıkaL gıbıydı fıLmın %9o'ında sarkı soyLeıyp dans edıyorLardı.Ayrıca konusu da cok hosuma gıttı.SıyahLarLa beyazLarın kaynasmanı sagLamak... Ve ımkansız gıbı goruLen bı askın gercek oLması ;D
Gönderen: Darkness - 24 Ocak 2008, 18:52:11
Gönderen: Spectre - 25 Ocak 2008, 16:53:36
Gönderen: Mr Thame Dummee - 25 Ocak 2008, 17:25:26
Gönderen: dirock - 25 Ocak 2008, 17:26:58
Gönderen: pleasant^^ - 25 Ocak 2008, 21:10:12
Gönderen: Spectre - 20 Şubat 2008, 20:09:41
I feeL u Johanna, I steaL u Johanna :P
Gönderen: dirock - 20 Şubat 2008, 20:31:13
Gönderen: Ginny Weasley - 23 Şubat 2008, 01:14:32
Gönderen: yeşilboncuk - 23 Şubat 2008, 10:20:01
Gönderen: dirock - 23 Şubat 2008, 11:29:33
Gönderen: - 23 Şubat 2008, 20:43:26
Gönderen: Nefertari - 25 Şubat 2008, 21:42:23
Gönderen: Spectre - 25 Şubat 2008, 21:48:57
Gönderen: Sophié - 28 Şubat 2008, 20:25:12
Gönderen: Huor Eärfalas - 28 Şubat 2008, 20:46:01
Gönderen: - 28 Şubat 2008, 21:27:12
Gönderen: pleasant^^ - 28 Şubat 2008, 21:39:22
Gönderen: Ginny Weasley - 01 Mart 2008, 14:41:28
P.S. I love you.. <3
Nasıl güzel miydi?
edit: Açtığın konudan okudum güzelmiş :P
Gönderen: Neases - 02 Mart 2008, 12:26:12
Son Dersi izledim bugün komediydi harikaydı
Birazdan da Pan'ın Labirenti'ni arayacağım Hakanın önerisi üzeirne.
Gönderen: Spectre - 02 Mart 2008, 12:41:22
Ya çok kanLıydı midem kaLktı bööğk :P
Gönderen: vampireLLa - 02 Mart 2008, 12:43:36
Gönderen: dirock - 02 Mart 2008, 13:13:16
Gönderen: Nefertari - 03 Mart 2008, 18:01:48
Gönderen: yeşilboncuk - 03 Mart 2008, 18:35:01
Gönderen: dirock - 07 Mart 2008, 17:37:30
Gönderen: - 10 Mart 2008, 23:46:02
Gönderen: yeşilboncuk - 11 Mart 2008, 18:45:55
Gönderen: pleasant^^ - 14 Mart 2008, 12:53:47
Gönderen: Nefertari - 14 Mart 2008, 14:43:44
Gönderen: magicalbronze - 14 Mart 2008, 14:46:57
Gönderen: Huor Eärfalas - 14 Mart 2008, 14:59:17
Gönderen: Apocalyptique - 14 Mart 2008, 15:04:50
Gönderen: Darkness - 16 Mart 2008, 07:37:27
Gönderen: roach - 21 Mart 2008, 04:28:59
Gönderen: dirock - 21 Mart 2008, 17:43:14
Gönderen: Spectre - 21 Mart 2008, 19:11:25
İğrenç bir fiLmdi 2. yarısında çıktım berbaattı =/
Gönderen: yeşilboncuk - 22 Mart 2008, 10:41:12
Gönderen: Ginny Weasley - 22 Mart 2008, 23:52:02
Gönderen: dirock - 23 Mart 2008, 13:37:19
Gönderen: Nefertari - 23 Mart 2008, 13:57:02
Gönderen: PhoenixMan - 23 Mart 2008, 14:44:51
Gönderen: lily evans potter - 23 Mart 2008, 18:16:27
Gönderen: pleasant^^ - 23 Mart 2008, 18:18:48
Gönderen: Lucilla Clarté - 27 Mayıs 2008, 18:44:14
Gönderen: Nefertari - 27 Mayıs 2008, 18:49:52
Gönderen: dirock - 27 Mayıs 2008, 20:35:03
Gönderen: fake* - 27 Mayıs 2008, 23:09:59
Gönderen: magicalbronze - 28 Mayıs 2008, 15:01:03
Gönderen: DarLy OpuS - 29 Mayıs 2008, 20:55:43
Gönderen: Allein - 01 Haziran 2008, 19:26:48
Gönderen: Herr Mannelig - 10 Haziran 2008, 21:35:01
Gönderen: Amèlie - 10 Haziran 2008, 22:55:43
Gönderen: pleasant^^ - 10 Haziran 2008, 23:35:48
Gönderen: Ashley - 11 Haziran 2008, 00:00:17
Gönderen: Sophié - 11 Haziran 2008, 17:28:23
Gönderen: Lucilla Clarté - 11 Haziran 2008, 17:36:44
Gönderen: Nirnaeth - 11 Haziran 2008, 17:50:23
Gönderen: Amras Ringeril - 11 Haziran 2008, 21:05:17
Çok garip ve güzel bir film olmuş belgesel tadında, benim de canım doğaya açılmak istedi şimdi.
Gönderen: Amèlie - 12 Haziran 2008, 12:48:30
Özgürlük Yolu - Into The WildBen de dün izledim bunu :P Güzeldi evet ben de istiyorum beraber açılalım
Çok garip ve güzel bir film olmuş belgesel tadında, benim de canım doğaya açılmak istedi şimdi.
Gönderen: Eowyn - 13 Haziran 2008, 13:35:10
Gönderen: Elizabeth~ - 13 Haziran 2008, 19:32:01
Gönderen: Ashley - 14 Haziran 2008, 00:23:48
yarın da küp 2 ve küp0
Gönderen: Amras Ringeril - 23 Haziran 2008, 13:05:04
Alıntı yapılan: Amèlie
Ben de dün izledim bunu :P Güzeldi evet ben de istiyorum beraber açılalım
Açılalım canım, hazırla bavulunu av malzemeleri benden :P
Snatch.'i izledim çok hoşuma gitti baya güzeldi.
Gönderen: Lucilla Clarté - 23 Haziran 2008, 13:08:12
Sanırım Makaseller diyebilirim. :P
Gönderen: Amèlie - 23 Haziran 2008, 13:36:38
21 Gram'ı izlemeye çalıştım ama pek başarılı olamadım gevezeliğim yüzünden.Nası yazık edebildin öyle bi filme anlamıyorum ben ya.
Immm en son Devil's Advocate sanırım. Evet evet. Epey güzeldi. Al pacino beğ dedim bi kez daha :P
Gönderen: Sophié - 23 Haziran 2008, 13:38:26
Gönderen: R - 23 Haziran 2008, 14:20:08
Gönderen: Elizabeth~ - 23 Haziran 2008, 15:02:54
Gönderen: eniqmatic. - 23 Haziran 2008, 19:15:44
Gönderen: Jejune - 24 Haziran 2008, 20:36:38
Göl Evi. Değişik bi film ama Sandra Bullock vardı, yorum yaparsam ayıp olur. :P
eheh aynen bundan. :P
Gönderen: R - 25 Haziran 2008, 11:10:41
Gönderen: Darkness - 01 Temmuz 2008, 17:28:03
Gönderen: Lucilla Clarté - 01 Temmuz 2008, 17:35:10
Gönderen: Rüya - 03 Temmuz 2008, 14:48:42
* çok cici ve izlenesi bir filmdii :)
arasla izlemekse baska bi keyiftiii =)
Gönderen: Amèlie - 03 Temmuz 2008, 16:10:05
Kötü, kötü, kötü :P
Gönderen: Sophié - 03 Temmuz 2008, 16:18:54
İşaretler
Kötü, kötü, kötü :P
Aynısını bende izledim, kahretsin. Berbat ötesi :P.
Gönderen: Amèlie - 03 Temmuz 2008, 16:21:01
Aynısını bende izledim, kahretsin. Berbat ötesi :P.Trt1 i sevmiyoruz :P
Gönderen: R - 06 Temmuz 2008, 13:31:03
Gönderen: Elizabeth~ - 09 Temmuz 2008, 19:28:28
Gönderen: Lucilla Clarté - 10 Temmuz 2008, 04:46:56
Ashton Kutcher var daha nolsun. :P
Gönderen: Nefertari - 10 Temmuz 2008, 09:52:27
Gönderen: Elizabeth~ - 11 Temmuz 2008, 09:57:26
Gönderen: Amras Ringeril - 12 Temmuz 2008, 12:38:39
Gönderen: Rüya - 15 Temmuz 2008, 13:50:55
iyi, hoş, güzel :P
Gönderen: Cebolla. - 16 Temmuz 2008, 21:15:19
Jude Law'ın mükemmel filmlerinden biri.
Gönderen: Amèlie - 16 Temmuz 2008, 21:33:52
Alfie..
Jude Law'ın mükemmel filmlerinden biri.
Offff cud cud cud, alfie güzeldir ya evet. Jude konuşsun ben dinliyim misal.
Ben en son bişey izlemedim. :P
Gönderen: Rüya - 16 Temmuz 2008, 21:55:12
* Sahip olduğumuz tek şey bugünken, neden yarından korkalım ki?
sevdim sevdim.cici güzel hoş iyi.
Gönderen: Loren_Summers - 21 Temmuz 2008, 23:39:18
Etkileyici güzel bir filmdi, iki sevgilinin uyuşturucu batağına yavaş yavaş çekilip hayatlarını mahvetmesini anlatıyor.
Gönderen: Scarlet - 21 Temmuz 2008, 23:48:53
2 kere izledim. 3.yü de izliycem.. ;D
Gönderen: PhoenixMan - 22 Temmuz 2008, 10:07:02
gerçekten etkileyici bir film ve güzel bir aşk öyküsü diyebiliriz... kurgusu da bnm çok hoşuma gitti...
Gönderen: Rüya - 26 Temmuz 2008, 16:17:53
* iyi güzel hoş da biraz sıkıcı geldi.
Edit: Bu film ardından 3 film daha izledim :P
Elizabethtown ~ orlandooooomm :klp harikaydı (:
Uçuş Planı ~ ahh bu film =P juliaa (: çok güzeldi ^^
ve ve ve hayat güzeldir :P izleme aşamasındayım :P bitmiş sayılmaz :P ama sonu merak edilesi ^^
Gönderen: - 30 Temmuz 2008, 21:21:41
Gönderen: Rüya - 30 Temmuz 2008, 21:40:36
* Ağğhh cok güzelldiii ^^ Take the lead kadar lezizdi :P
Gönderen: - 31 Temmuz 2008, 18:17:04
Gönderen: Sophié - 05 Ağustos 2008, 11:21:47
Meg Ryan'da ayrı güzel bi oyuncu biraz da ondan izledim. Her ne kadar klişeler üzerine kurulu filmlerde oynadığını düşünsemde seviyorum filmlerini. -oha çenem düşmüş-
Gönderen: Lucilla Clarté - 05 Ağustos 2008, 11:53:39
Gönderen: - 05 Ağustos 2008, 14:27:33
Gönderen: magicalbronze - 05 Ağustos 2008, 17:02:42
Gönderen: Amras Ringeril - 05 Ağustos 2008, 17:30:22
Gönderen: magicalbronze - 13 Ağustos 2008, 14:34:54
Gönderen: Rüya - 19 Ağustos 2008, 22:21:45
* Harika bir filmdi. Kurgu özellikle.. O kadar çok etkilendim ki anlatamam.. İzlenesi ve gerçekten etkilenilesi bir film. Ah Clay :klp
Gönderen: Herr Mannelig - 20 Ağustos 2008, 22:40:02
Gönderen: Lucilla Clarté - 21 Ağustos 2008, 12:50:49
Gönderen: Rüya - 21 Ağustos 2008, 18:55:58
* Sonunda izledim.. Hiçbişi, hiçbişi, hiçbişi... Özgürüz =)
Gönderen: - 22 Ağustos 2008, 21:52:48
Gönderen: Han Solo - 22 Ağustos 2008, 22:38:59
Ondan önce Mumya ve Indiana Jones'u izlemiştim.
Indiana Jones!!! :lve
Gönderen: Lucilla Clarté - 25 Ağustos 2008, 13:16:03
Winner winner chicken dinner. :P
Gönderen: - 25 Ağustos 2008, 13:20:55
Gönderen: magicalbronze - 25 Ağustos 2008, 13:41:22
İzlemez olaydım..
Gönderen: Amras Ringeril - 25 Ağustos 2008, 19:27:01
Gönderen: Elizabeth~ - 26 Ağustos 2008, 03:20:10
Gönderen: Rüya - 27 Ağustos 2008, 11:25:56
* Gülmekten ölmüş bulundum ;D Harikaydı
Gönderen: Sophié - 27 Ağustos 2008, 11:31:07
Gönderen: magicalbronze - 28 Ağustos 2008, 09:52:14
Yorumum için tıkk! (http://www.kayiprihtim.org/forum/fantastik-perde/hellboy-ii-the-golden-army/msg48744/#msg48744)
Gönderen: - 28 Ağustos 2008, 12:41:25
Gönderen: SeD - 30 Ağustos 2008, 21:49:26
Gönderen: Herr Mannelig - 30 Ağustos 2008, 22:53:58
Sonra Euro Trip. American Pie tarzı hoş bir erotik komedi :P
Gönderen: - 30 Ağustos 2008, 23:20:44
Gönderen: Nirnaeth - 30 Ağustos 2008, 23:50:46
Gönderen: Sophié - 31 Ağustos 2008, 00:14:52
Biraz önce Zorro'yu izledim. Senaryoyu abartmışlar, hadi trene atlamayı anlarım da trene atla atlamak ne iş? Bu tarz ufak saçmalıklar dışında güzeldi, işin romantizm kısmına hayran kaldım özellikle. İzleyin, evet!Ben de izledim onu. Niye izledim hiiç bilmiyorum ama sanırım Antonio Banderas'ın etkisi var.
Gönderen: Nefertari - 31 Ağustos 2008, 12:30:54
Gönderen: Elizabeth~ - 31 Ağustos 2008, 13:02:53
Şimdi yeni bitti Gençlik Ateşini izledim ..Konusu : Amigo :PDemin bende baktım o filme,o filmi en az 5 kere falan başından sonundan parça parça izlemişimdir ama sonunu izlemek hiç mümkün olmadı,kim kazandı Torrolar mı Clovers mı ;D
En son Zorro'yu izledim bende dün gece.O tren sahneleri yok artık daha neler dedirtmedi değil :D
Torrolar 2. oluyor :P Sonracığımza Clovers kazanıyor tabi :P ~Nefertari
Gönderen: Amras Ringeril - 31 Ağustos 2008, 20:09:33
Gönderen: Amèlie - 31 Ağustos 2008, 21:37:58
Batman Begins'i bi daha izledim sonra da The Dark Knight'ı bi daha izledim ve batman'e taptığıa karar verdim. Dark Knight'a karşı ağır konuşmuştum, özür dilerim bruce abi süpersin lan; süper film lan."Bu filmi çok çok beğenip en iyi film diyenlerin aklından süphesi vardır derim ben."
Sonra Euro Trip. American Pie tarzı hoş bir erotik komedi :P
Hıhı evet. :P
The dark knight dan sonra ihçbişi izlemedim, izlemiycem de lan. Banane. Dark knight da iğrençti zaten. :P
Gönderen: Herr Mannelig - 31 Ağustos 2008, 21:59:09
Gönderen: - 01 Eylül 2008, 13:23:40
"Öldür.com"
ve
"Ben Sana Söylemiştim"
İkisi de birbirinden güzeldi ;D
Gönderen: Herr Mannelig - 01 Eylül 2008, 13:54:17
Gönderen: harrypottergirl - 04 Eylül 2008, 11:14:10
ama deli olmak üzereyim izleyemedim Kara Şövalye'yi :rr :rr :( :(
Gönderen: Elizabeth~ - 04 Eylül 2008, 18:46:19
Gönderen: Lucilla Clarté - 04 Eylül 2008, 22:01:09
Gönderen: Khazidhea - 04 Eylül 2008, 22:08:50
Gönderen: Rüya - 07 Eylül 2008, 15:55:15
Jeux d'enfants ~ Julien .. Sophie .. Oufh! Harikaydıı :üü
Yan Odadan Melodiler ~ Danny .. Jude Law :klp harika.. tadı damağımda kalmış bişi.
Requiem For A Dream ~ Öldüm. Öldüm. Öldüm. :üü
Gönderen: NightfaLL_NeMeSiS - 07 Eylül 2008, 17:09:08
Gönderen: Elizabeth~ - 07 Eylül 2008, 18:08:33
Sonunda izledim Eragon'u. Kitabını okumamış olmama rağmen ben bile daha iyi bişey bekliyodum. (moree :D) Film nerde başladı nerde bitti belli değil izlenimi yarattı bende. 'Better ask forgiveness than ask for ' lafı ve 'That's the spirit - one part brave, three parts fool. ' lafı çok hoşuma gitti. Ve filmde izlediğim bazı sahneler bana Harry Potter'ı ve Yüzüklerin Efendisi'ni hatırlattı. Eragon'un ejderha üstünde uçtuğu sahne mesela,Harry'nin 3.filmde Şahgaga üstünde uçtuğu ana çok benziyodu ya da o askerlerin geliş anı Yüzükleri'n Efendisi'ndeki savaş anına ama üçüde fantastik film,benzeyebilir diyip geçtim. Eragon ve Roran'ın sahneleri çok hoşuma gitti. Murtagh'ın neden babasına karşı savaştığını,karnındaki izin ne olduğunu ya da Eragon'un annesinin neden onu terkettiğini ikinci filmde öğrenicez sanırım,eğer kitapta geçiyorsa tabi.Filmlerde devam edicek gibi geldi bana son görüntüden dolayı.
Ve filmden beni en etkileyen konuşma;
Eragon: I need to know, saphira. Why me?
Saphira: You choose a leader for his heart.
Eragon: But I'm not without fear.
Saphira: Without fear there cannot be courage.
Gönderen: Herr Mannelig - 08 Eylül 2008, 20:57:02
Aksiyon filmi izlicek havadaysanız izleyin zira bolca aksiyon içerdiği gibi kamera açıları SÜPER! Diyaloglar hoş, kurgusu güzel. Aksiyona ait olan o basitliği bu sanatsal ögelerle yıkıp hoş bir film olarak sunuyor bizim karşımıza...
Gönderen: why so serious - 17 Eylül 2008, 19:06:14
En son 3. kez İstinye'de gittim. Eğer IMAX deneyimlerini "karanlık, diğer sinemalardan farkı olmayan, anlamsız" olarak nitelendirenleri dikkate alıyorsanız; eh diyeyim, Joker rolünde Nicholson'ın üstüne kimseyi tanımadıklarını söyleyip tükürdüklerini yalayan Divxplanet'ta bile bir sürü insan olduğunu da belirteyim. Onlara daha söylecek çok sözüm var, başka yazıda.
Devasa bir perde. Salona girerken insanlar ürperiyor, fısıldayarak konuşuyorlar. Anfi düzeninde koltuklar**. Altyazıyı (eğer önünüzde oturan çok uzun boylu biri değilse :D ) uçurumun dibine bakar gibi okuyorsunuz. Capitol'ü sollayan ses sistemi, öyle ki her şiddetli darbede (ne yazık ki hangi sahne yazamıyorum, spoiler saklama fonksiyonumuz yok, tüh :D ) Joker'e acıdım çünkü koltuğum bile titriyordu bırakın zemini. Klimanın 10 derece ayarında açık olması da bazı sahnelerde kanınızın donmasına yardım ediyor açıkçası ;D
Tavsiye ediyorum demek hafif kalacak. Geçende arkadaşın dediği gibi; masraf edip koskoca IMAX sistemli İst.daki tek salonu kurmuşlar, hemencecik vizyondan kaldırmazlar herhalde. Bayramdan sonraya sarkarsa, hatta söylenenlere göre Oscar'a yakın tekrar film vizyona girerse hasılatta Titanic'e gelmiş geçmiş en çok yaklaşan film ünvanını uzun yıllar korur gibime geliyor.
** Anfi derken tabii ki her cinemada anfi düzeni var, ne alaka diyebilirsiniz. Koltukların seviyeleri arasında büyük fark vardı, tıpkı bizim okuldaki Atıf Şengül anfisindeki gibi. Perde dibiyle en son koltuk dizisi arasındaki yükseklik farkı müthişti.
edit: spoiler fonksiyonumuz varmış bea, sahneyi yazayım bari hep bu fonksiyonu kullanmak istemişimdir :D
Spoiler: Göster
Gönderen: magicalbronze - 18 Eylül 2008, 10:25:54
Son izlediğim filmde King Kong (biraz hatta bayağı bir geç oldu ama...)
Gönderen: Nefertari - 04 Ekim 2008, 12:33:07
Gönderen: PhoenixMan - 04 Ekim 2008, 20:02:25
Gönderen: Elizabeth~ - 05 Ekim 2008, 11:51:37
Gönderen: twilight_milk - 03 Kasım 2008, 10:06:30
Gönderen: dirock - 04 Kasım 2008, 22:09:09
Gönderen: Nefertari - 05 Kasım 2008, 18:30:26
Gönderen: SiYaH - 29 Kasım 2008, 12:18:54
Gönderen: - 30 Kasım 2008, 21:52:14
Gönderen: Nefertari - 01 Aralık 2008, 11:02:15
Gönderen: Lunacy - 01 Aralık 2008, 16:37:57
ondan önce ıssız adam= hoşuma gitti epey :)
ondan önce mustafa= yorum yazmıştm zaten..
ondan önce testere 5= herzamanki gbi dehşetti :D
ondan önce de quantum of solace= uyudum..
Gönderen: darkguardian - 01 Aralık 2008, 19:17:11
Gönderen: - 02 Aralık 2008, 18:54:40
Gönderen: Herr Mannelig - 03 Aralık 2008, 16:35:31
Çağan Irmak yapçakta kötü mü olcak, mükemmel oyunculuk, başta neşeli bir atmosfer sonrası ise derin bir melankoli. Kamera açılarından gereksiz gibi gözüken sahnelerin altında yatanlara aman diyim aman...
Gönderen: Elizabeth~ - 05 Aralık 2008, 22:51:47
Onun öncesinde Issız Adam'ı izledim sinemada.Çağan Irmak'a bayılırım ama bu filmini beğenmedim.Ve filmleri çok çabuk beğenen ve çok kolay ağlayabilen biri olarak etkilemedi beni,bi son sahnede karşılaşmaları etkiledi biraz.Cinsellik sahneleri çok sığ geçilmiş.Çok daha iyisini yapabilirdi Çağan Irmak.Filmin sonunda aklımda tek kalan 'ya Alper gibi birine aşık olursam' dı. ;D
Gönderen: voyvoda - 05 Aralık 2008, 22:58:32
Gönderen: PhoenixMan - 17 Aralık 2008, 16:08:47
Gönderen: dirock - 20 Aralık 2008, 20:25:21
Gönderen: magicalbronze - 01 Ocak 2009, 15:36:43
Hiç beğenmedim, saçmalık ötesiydi. Konuları bile belli değildi. Kendi kurgulaından kendileri anlamışlarmıdır merak ediyordum. Hiç izlemeyin derim, o iki saati uyuyarak geçirseniz sizin için daha iyidir.
Gönderen: Herr Mannelig - 01 Ocak 2009, 18:30:16
İzlemeyeni yedi tane küçük yeşil kıyafetli cüce kaçırıp, gülivere yalatsın.
Gönderen: Elizabeth~ - 04 Ocak 2009, 20:02:55
Gönderen: Lunacy - 04 Ocak 2009, 21:55:31
animasyonLarı seviyorum yahu :D amcam ve kuzenLerimLe karşıLaşmış oLsak da [sevgiLim ve ben :o ]
biLetçi kadın yüzünde bi şokLa "çizgi fiLme mi?" diyerek beni kahkahaLara boğsa ve fiLm başLadktan sonra girmiş oLsak da epey cici bi animasyondu :D
Gönderen: SiYaH - 04 Ocak 2009, 22:38:00
Gönderen: Luna Lovegood - 16 Ocak 2009, 21:36:22
Gönderen: Sophié - 16 Ocak 2009, 23:09:13
Başroldeki abimizin iç çelişkileri felan lezizdi. Güzel biçimde yansıtılmış tüm bunlar. Hedef ararken hedef olma korkusu da gayet gerçekçi verilmiş.
Ayrıcana minik bi ayrıntı, yanılmıyorsam başlarda bi yerlerde Im Juli'de başrolde oynayan fizik öğretmeni de başlarda görünmüş. Yani aslında ben gördüm onu orda zaten :P.
Kısacası, mükemmel bi oyunculuğu olan harika bi yapım. İzlemeyenin gözü çıksın.
Bi de bu konuyu forumda var sanarken bulamamak ayrı bi hüzünlendiriyo insanı.
Gönderen: SiYaH - 19 Ocak 2009, 00:09:14
ve derin devleti bu kadar cesurca anlatan bi film daha görmedim
şaşkınlık ve hayranlık içerisinde izledim
ve faruk yazıcının(yada recep yazıcıoğlu mu desek) su repliğine taptım:
-bu ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur olmadıkça bi yere varılmaz
bu bir film değil benim gözümde.gerçeklerin aynadaki cesur yansıması
seyredin kesinlikle çok sey göreceksiniz
Gönderen: - 22 Ocak 2009, 22:56:21
Gönderen: harrypottergirl - 29 Ocak 2009, 22:45:02
Gönderen: laklak luna - 31 Ocak 2009, 13:46:49
Twilight :) 2. kez :)
aynen ;D ztn brbr gitmiştik :D
Gönderen: dirock - 31 Ocak 2009, 14:15:38
Gönderen: Lunacy - 01 Şubat 2009, 18:02:26
Gönderen: Han Solo - 01 Şubat 2009, 18:53:06
Salı günü de Valkyrie'ı göreceğiz.
Gönderen: Herr Mannelig - 01 Şubat 2009, 22:33:00
Gönderen: Loren_Summers - 02 Şubat 2009, 02:10:28
Milo ile ilgili tüm düşüncelerimi değiştirdi ve olumlu yönde etkiledi diyebilirim.
Gönderen: Amras Ringeril - 02 Şubat 2009, 13:31:47
Seven. Evet yeni izledim tamam tamam vurmayın yüzüm. Brad Pitt'in çaylak, küfürba, savurgan dedektif rolü çok başarılı ama filmin tek vurucu yeri sonuydu
Evet ama işin ilginç yanı sonu o kadar tahmin edilebilir olmasına rağmen yine de çok etkileyiciydi :D Spacey'nin karakterini de kutlamak lazım.
Gönderen: Nefertari - 02 Şubat 2009, 13:53:54
Gönderen: Lucilla Clarté - 06 Şubat 2009, 15:06:35
Gönderen: magicalbronze - 06 Şubat 2009, 15:19:23
Bana kalsa hayatta izlemeyeceğim bir filmdi. Kuzenim dün akşam bizde kaldı da sayesinde bu şirin mi şirin pandayla tanışmış oldum. :D Dreamworks'a helal olsun. Kurgusu, kalitesi, seslendirmesi vs. dahil çok iyiydi. Böyle bir şey ve birşeyin yaratıcılarından diye sloganla yola çıkan filmlere bakış açım hep olumsuz olmuştur fakat o bişeylerden de iyi olduğu kesin. :D
Gönderen: em_dan_rup - 07 Şubat 2009, 12:12:15
Kung fu PandaHakan tabi arada senin de çocuk yanın ağır basıyor :P
Bana kalsa hayatta izlemeyeceğim bir filmdi. Kuzenim dün akşam bizde kaldı da sayesinde bu şirin mi şirin pandayla tanışmış oldum. :D Dreamworks'a helal olsun. Kurgusu, kalitesi, seslendirmesi vs. dahil çok iyiydi. Böyle bir şey ve birşeyin yaratıcılarından diye sloganla yola çıkan filmlere bakış açım hep olumsuz olmuştur fakat o bişeylerden de iyi olduğu kesin. :D
Büyük Hazine : Sırlar kitabı aslında sinemasına da gittim ama geçen gün moviemax te karşılaştım izleyeyim dedim =)
Gönderen: Lunacy - 07 Şubat 2009, 19:23:49
Gönderen: em_dan_rup - 07 Şubat 2009, 19:34:17
Gönderen: Sophié - 14 Şubat 2009, 22:56:23
Gönderen: PhoenixMan - 28 Şubat 2009, 17:04:34
Gönderen: Khazidhea - 28 Şubat 2009, 17:12:14
seneler oldu sinemaya gitmeyeli ama dur bakalım sanırım eragon flandı :D
Gönderen: Fırtınakıran - 28 Şubat 2009, 17:13:04
Zorla gittiğim bir filmdi, ama tahminimin çok üstünde bir keyif aldım ve bol bol güldüm. Kız arkadaşlarımla, Spirit filmine gidecekti aslındaç 5 kişilik grupta ben ve benim gibi düşünen bir arkadaşım, otoritemizi koyup "Spirit'e gidiyoruz!Bitti!" dedik ve herkesi ikna etmişken sinemada yer yoktu :dl. Mecbur bu filme gittik bir yerde. Diğer filmlerde de adam gibi yer yoktu.
Yeni vizyona girdiğinde hemen izlemiş oldum, ama dedim ya oldukça da güldüm. Alışverişkoliklik gerçekten hastalık :). Tıipik komediler gibi mutlu sonla bitti. Tavsiye ederim. Neşenizi yerinize getirmek için kullanılabilir.
Gönderen: dirock - 28 Şubat 2009, 18:15:05
Gerçekten mükemmel bir film. Gitmenizi (şiddetle) tavsiye ederim.
Gönderen: Sophié - 06 Mart 2009, 23:28:10
İzlemelisiniz ama sinemaya gitmeyin bence. Çok yavaş giden bi film biraz sıkıyo gibimsi ve üç saate yakın, insanın oturma organını kötürüm eder. Ayrıca Brad Pitt ilk defa düzgün bişey yapmış galiba.
Gönderen: DarLy OpuS - 06 Mart 2009, 23:58:35
Hayatımda izlediğim en keyifli animasyondu.
Gönderen: Amras Ringeril - 07 Mart 2009, 00:39:16
The Curious Case Benjamin Button.
İzlemelisiniz ama sinemaya gitmeyin bence. Çok yavaş giden bi film biraz sıkıyo gibimsi ve üç saate yakın, insanın oturma organını kötürüm eder. Ayrıca Brad Pitt ilk defa düzgün bişey yapmış galiba.
Niye ilk defa canım 12 Monkeys, Snatch, Seven, Fight Club. Bunlarda da gayet iyiydi oyunculuğu, hele 12 Maymun'daki oyunculuğu bence okullarda gösterilmeli.
Gönderen: Sophié - 07 Mart 2009, 09:54:07
Niye ilk defa canım 12 Monkeys, Snatch, Seven, Fight Club. Bunlarda da gayet iyiydi oyunculuğu, hele 12 Maymun'daki oyunculuğu bence okullarda gösterilmeli.
Bilemiyorum ben sevemiyorum Brad Pitt'i ondan ötürü de öyle bi yargım var :D
Gönderen: Elizabeth~ - 08 Mart 2009, 12:52:57
Boş zaman bulunduğunda izlenebilecek,güzel bir film.Müzikleri çok güzel öncelikle.Juno'da izlediğimiz Michael Cera'yı görüyoruz burda ve ben çok beğendim oyunculuğunu.Keyifli bir filmdi ;)
Gönderen: PhoenixMan - 05 Nisan 2009, 23:23:19
Gönderen: magicalbronze - 11 Nisan 2009, 14:05:07
Üçleme kadar beğenmesem de oldukça etkileyici anlatım yapılmış. Gambit özellikle beklediğimden iyi çıktı, uğraşmışlar belli. X Men hayranlarının arşive koyması gereken bir film olmuş.
Gönderen: Lunacy - 12 Nisan 2009, 18:05:48
evet daha yeni izledim :D
mükemmeldi tek kelimeyle.. izlemeyen varsa izlesin mutlakaa..
Gönderen: Canina - 12 Nisan 2009, 18:14:58
Gönderen: DarLy OpuS - 12 Nisan 2009, 18:24:36
Yanılmıyorsam 4. izleyişim olacak. Her izleyişimde vermesi gereken duyguyu tam olarak verdiği kanısına varıyorum. Oyunculuklar zaten şahane. Görsel efektler tam dozunda bir karamsarlıkla süslenmiş. Yalnız kurgu biraz aceleye gelmiş gibi. Ama 3 kitabı daha iyi nasıl harmanlayabilirler hiç bilmiyorum. Kitapları okumamış olanlara iyi bir başlangıç olacaktır diye düşünüyorum.
Gönderen: darkguardian - 13 Nisan 2009, 16:49:50
Gönderen: Fırtınakıran - 13 Nisan 2009, 17:27:10
İzlemek için geç kaldım evet, ama digiturk'un turk max adlı kanalında izleyebildim. Ziraa, sinemaya gidememiştim vizyondayken.
Çok tatlı bir filmdi. Hem samimi hem de komik :). Romantik-komedi havasını iyi yansıtmış, ama içinde göndermeler de barındıran bir film.
Örnek: "ananıda al git" lafının filmin bir yerinde söylenmesi ve buna cevap olarak lafı oturtan bir cevap verilmesi.
Gönderen: Dúrgonath - 14 Nisan 2009, 19:15:57
Sonunda izleyebildim şu filmi. Aldığımda daha sanatsal, daha fantastik bir film bekliyordum, halbuki yüksek dozajlı aksiyon barındıran, gotik mekanlar ve karakterler (baş kötü neydi öle ya, tam vampir gibi xD) içeren bir çatışma filmi çıktı.
Müzikleri, kamera kullanımı ve diyaloglar süperdi. Hatta bir yerde Edgar amcanın The Raven'ından bi dize bile geçti xD
Sonuç olarak, izlenebilir bi film. Ama daha sanatsal birşey istiyorsanız, DARK CITY'i önereceğim (aynı yönetmenden, halen izlemedim gerçi xD).
Gönderen: Canina - 14 Nisan 2009, 22:23:55
Gönderen: magicalbronze - 15 Nisan 2009, 10:22:26
Film hakkında ki görüşlerim için tıklayın. (http://www.kayiprihtim.org/forum/slumdog-millionaire-t5355.0.html;msg54943#msg54943)
Gönderen: PhoenixMan - 15 Nisan 2009, 18:43:44
Gönderen: dirock - 15 Nisan 2009, 20:08:42
Gönderen: Lunacy - 16 Nisan 2009, 18:49:06
Gönderen: Canina - 18 Nisan 2009, 11:21:09
Gönderen: Nefertari - 24 Nisan 2009, 18:37:52
Gönderen: Nirnaeth - 24 Nisan 2009, 21:26:47
Gönderen: Dúrgonath - 25 Nisan 2009, 00:29:27
İyiydi, ancak o kadar da "aman aman" bir film değildi. Yine de olayların işlenişi, oyunculuklar ve atmosfer için izlenilir. Bi de başroldeki çocuk (adam oldu da soyundu peeh) bazılarınıza tatli gelebilir xD
Gönderen: magicalbronze - 25 Nisan 2009, 08:51:28
Yorumum için tıklayın. (http://www.kayiprihtim.org/forum/fast-and-furious-4-hizli-ve-ofkeli-4-t4723.0.html;msg55224#msg55224)
Gönderen: magicalbronze - 30 Nisan 2009, 11:46:51
İkiliyoruz bu günlerde.
Gönderen: cigarette smoking man - 30 Nisan 2009, 14:38:11
Gönderen: Canina - 30 Nisan 2009, 15:23:01
Gönderen: PhoenixMan - 30 Nisan 2009, 19:39:38
Gerçekten harika bir filmdir.
Gönderen: roach - 01 Mayıs 2009, 04:46:39
Gönderen: Lunacy - 01 Mayıs 2009, 12:47:23
Gönderen: Nirnaeth - 03 Mayıs 2009, 12:41:24
Fast and Furious 4
Yorumum için tıklayın. (http://www.kayiprihtim.org/forum/fast-and-furious-4-hizli-ve-ofkeli-4-t4723.0.html;msg55224#msg55224)
Evet katılıyorum, biraz atraksiyon vardı, arabalar da yakıyordu hepsi bu. Bir de paso bacak gösterisi vardı işte, bildiğiniz Amerikan underground kültürü. :P
Gönderen: Bin-Jip - 03 Mayıs 2009, 18:16:04
Gönderen: DarLy OpuS - 17 Mayıs 2009, 19:58:43
Makina 3 kere öldü sanılıp da dirilince artık 'öh' dedim. Güzel bir nostalji oldu benim için. Öneririm. :)
Gönderen: dirock - 17 Mayıs 2009, 23:47:11
Gönderen: Fırtınakıran - 18 Mayıs 2009, 00:08:57
Beklediğimin çok altında çıktı. Daha fazla mutant bekliyordum açıkçası. Wolverine abimize saygımız sonsuz, zaten bu yüzden gttik filme de bence olmamış.
Ama şöyle de bir durum var yanımdaki arkadaşım çok beğendi filmi. Belki benim beklentim çok yüksekteydi de ondan böyle oldu.
Gambit ve Cyclops'un geçnlikleriyle karşılaşıyoruz filmin sonlarında. Hele Cyclops oldukça genç :).
Not: diğer orgins filminde Magneto'yu izleyeceğiz. Ona da gitmeyi planlıyorum.
Gönderen: SiYaH - 18 Mayıs 2009, 21:28:44
Gönderen: Khazidhea - 19 Mayıs 2009, 19:27:33
Gönderen: DarLy OpuS - 28 Mayıs 2009, 14:25:21
İlk filmin onda biri bile olamayacak kalitede bir film. Devam filmi olarak kötü ama, ayrı bir film olarak alındığında kesinlikle izlemeye değer. Bu kez Dave -ki o ilk filmde en sevdiğim 3. karakterdi- ve arkadaşları hapishaneye düşüyorlar. Kavga sahneleri yine ilk filmdeki kadar etkileyici. İlk filmin muhteşem felsefesinin yanında biraz sönük kalsa da, izlenmesini şiddetle öneriyorum.
Ayrıca ilk filmdeki harika oyunculuğuyla göz dolduran Elijah Wood'a da rastlamıyoruz bu filmde. Ama Dave onun açığını iyi kapatmış.
Gönderen: Dúrgonath - 29 Mayıs 2009, 22:57:14
Bu arada yağmur, imza süper olmuş, o resmi boş bi zamnında bana at. fucking THOM... xD
Gönderen: Canina - 02 Haziran 2009, 14:21:50
Gönderen: Rectain - 02 Haziran 2009, 14:58:34
Gönderen: DarLy OpuS - 10 Haziran 2009, 00:21:24
Muhteşem olmamasına rağmen kendisini sıkmadan tekrar tekrar izletebiliyor. Zira benim de dördüncü izleyişim oldu sanırım. Cedric'in ölüm sahnesinden bir kez daha etkilendim. Ama labirent bölümleri çok daha başarılı olabilirdi.
Gönderen: CaptainJarlaxle - 10 Haziran 2009, 00:36:11
Gönderen: Lucilla Clarté - 10 Haziran 2009, 13:37:52
Gönderen: brutal karga - 14 Haziran 2009, 16:56:32
süpersonik bi guy ritchie klasiği. tarzını sevenlere muhakkak tavsiye ederim
Gönderen: DarLy OpuS - 14 Haziran 2009, 18:47:45
Neler neler kesilmiş öyle yahu!
Gönderen: magicalbronze - 24 Haziran 2009, 10:37:15
Da Vincinin Şifresi'nden çok daha iyi bir yapım olduğuna kanaat getirdim. Rastlantı sonucu elime geçti ki izleme eğilimim yoktu pek ama işte kader (:D) birden pc karşısında filmi izlerken buldum kendimi. Tom Hanks yine döktürmüş helal olsun. Kitabı okumadım fakat içimdeki ses, senaryonun beyaz perdeye güzel bir şekilde yansıtıldığı kanaatinde. Kitabı da okumamanın yararlarını gördüm ama sonu oldukça şok edici oldu benim için. :D
Gönderen: Deadman107 - 24 Haziran 2009, 14:05:56
gerçekten harika bir yapıt.izlenilmesi gerek....
Gönderen: Dúrgonath - 24 Haziran 2009, 14:37:53
Spoiler: Göster
Kendi hesabıma da Hellboy: Golden Army'î izledim, güzeldi, espriler yerinde ve dozundaydı, efektler de idare ederdi ama o atmosferi hakkaten yansıtmış Del Toro, helal olsun.
Gönderen: zuzu - 24 Haziran 2009, 15:33:28
Gönderen: DarLy OpuS - 24 Haziran 2009, 23:52:18
Çıktığı gün filme gitme adetim yoktur, ama bu sefer tesadüf oldu diyebilirim. Benden tam not almayı başaran, muhteşem efektli, harika aksiyonlu, şahane bir bilim kurguydu. İlk filmdeki toyluk ortadan kalkmış, yerini tamamen profesyonellere bırakmış gibi. Herkes izlemeli.
Gönderen: Khazidhea - 25 Haziran 2009, 09:19:37
kesinlikle dediklerine harfiyen katılıyorum darly opus :D
Gönderen: DarLy OpuS - 25 Haziran 2009, 17:24:33
Gönderen: magicalbronze - 27 Haziran 2009, 10:37:42
Kesinlikle izlenmesi gereken, Mahsun Kırmızıgül'ün mükemmel bir şekilde yazıp yönettiği, ülkenin gerçeklerini bir tokat gibi yüzünüze çarpan film.
Gönderen: Falas - 27 Haziran 2009, 18:18:10
Güneşi Gördüm
Kesinlikle izlenmesi gereken, Mahsun Kırmızıgül'ün mükemmel bir şekilde yazıp yönettiği, ülkenin gerçeklerini bir tokat gibi yüzünüze çarpan film.
Güneşi gördüm filminin mükemmel bir şekilde yazılıp yönetildiği kanısında değilim. Aksine senaryo çok amatörce ve düşünüyorum da yardımcı yönetmenler olmasaydı Mahsun Kırmızıgül bu filmi daha ne kadar berbat edebilirdi. Sinemasına gittiğim halde hoşuma gitmedi. Senaryoda bir nizam olur, nizam adına bir şey göremedim.
Türkiye'nin gerçeklerini tokat gibi yüzümüze de vurmuyor malesef. Bazı sakıncalardan olacak çok önemli noktaları teğet geçmek için büyük çaba sarfedilmiş. Filmde şu hava var:Öyle yazalım ki, hiçbir kesimden tepki görmeyelim; gerçekleri tüm pislikleri ile ortaya serseydi, illa ki bir kesimden büyük tepki alırdı.
Gönderen: magicalbronze - 29 Haziran 2009, 14:33:46
Alıntı
kimsenin kendisinden kubrickçilik, tarantinoculuk, ridley scottçılık beklemediği mahsun kırmızıgül kesinlikle türk sineması için bir şanstır.. kendini üst düzeyde geliştiren bu adama destek verilmesi elzemdir diye düşünüyorum.. şahsi fikrim mahsun kırmızıgül bu ülkenin yılmaz güney'i olma yolunda emin adımlarla gelmektedir.. yalnız ve güzel ülke adına iş yapan, emek harcayan adamların çok daha fazla destek alması gerekmektedir.. en azından recep ivedik denen film ve kahramanından daha fazla entry girilmelidir bu adamlarla alakalı..yazar: kowalski tarih: 27.06.2009 06:57
geçişlerini beğenmezsin, görüntü yönetmenliği iyi değildir, tekniği zayıftır vs vs.. bunların hepsini anlarım da adam neden ajitasyon ve demogoji ile suçlanmakta, onu çıkaramıyorum.. kardeşin kardeşi vurması, vurmak zorunda bırakılması, eğitim denen şeyin büyük şehirlere elli tane üniversite açmak değil de köylere, kuytulara götürülmesi gereken en önemli olgu olduğu, insanların seçimlerinden dolayı toplumdan nasıl dışlandığı, yıllarca emek verilen, kalkınması için ter dökülen güzel ülken tarafından hayvan muamelesi gördüğün ama aslında dışarda bu işlerin hiç de öyle yürümediğinin farkına varmak, yıllar süren savaşlar, ekonomik çöküntüler, saçma sapan politikalar, cuntalar, örümcek beyinler yüzünden 28 sene önce terk edilmek zorunda kalınan ülkenin bugün hala aynı olması hatta daha da vahim bir hal alması... bunlar ve benzerleri zaten bilinçli her türk evladının gözünün önünde olan ve farkındalık duyduğu şeyler.. adam bunları anlattığı için ajite eden oldu, demogojist oldu.. bunlar hepimizin bildiği ve belki de sesli düşünemediğimiz olaylar..
her şeyden öte bir sanat eserinin insana verdiği, ilettiği duygu önemlidir nazarımda ki mahsun kırmızıgül bunu oldukça başarılı bir şekilde aktarmıştır.. yıllardır ağlamayan, ağlamayı beceremeyen ve iyiden iyiye kendinde bir sorun olduğunu düşünen bu yazının sahibini bile defalarca ağlatmayı başarmıştır.. işte olay bundan ibarettir..
biz ancak dışardan birilerinin dürtmesiyle birbirimize sahip çıkan, biz olan bir milletiz.. ancak dışardan birileri bizim canımızı yakacak ki biz o zaman kardeş olduğumuzu, aynı havayı soluduğumuzu, aynı takımları tutup aynı kadınlara aşık olduğumuzu, aynı yemeği yiyip aynı suyu içtiğimizi fark edebilelim.. gerisi hep zirveye çıkanları belinden tutup aşşağıya çekmekle eş değer..
yapmayalım abiler, ablalar.. bu ve benzeri filmler kültürümüz ve bizler için şanstır.. eleştirme demiyorum, eleştir.. eleştirinin olmadığı yerde fikirler gelişemez, olgunlaşamaz! yap eleştirini ama adama hakaret etme! kim olduğunu unutma! o adam senle aynı kanı taşıyor, köstek değil destek ol! oku, izle, dinle, gez, öğren.. geliştir kendini, çalıştır saksıyı.. ancak o vakit birilerinin dürtmesine ihtiyaç duymadan ''biz'' olduğumuzun farkına ve idrakine varabiliriz!!
güneşi gördüm ve benzerlerinin devamının gelmesi, seyrine doyulmayan türk filmlerini izleyebilme dileğiyle!
Gönderen: DarLy OpuS - 29 Haziran 2009, 14:40:06
Gönderen: Herr Mannelig - 29 Haziran 2009, 15:16:16
Eksiği olduğu şüphe götürmez ama gerçekten türk sineması için önemli bir yapım
Gönderen: Herr Mannelig - 01 Temmuz 2009, 18:14:10
Mein Führer, I can walk!
Gönderen: Elenor - 07 Temmuz 2009, 15:33:56
Gönderen: DarLy OpuS - 15 Temmuz 2009, 20:13:46
Buz Devri'ne gelirsek, verdiğim parayı kesinlikle hak etti. Görsel açıdan çok iyiydi, dublaj yine çok kaliteli. Seneryo biraz çocukçaydı, ama bu açığı dozunda espiriler ile kapatmışlar. İlk iki film kadar olmasa da, benim oldukça hoşuma giden bir film oldu. Bu sıcak yaz günlerinde, izlerken serinlemek için çok ideal. 3d ile izleyemedim ne yazık ki, ama kameraların biraz da 3d için döndüğü aşikar. Şahsen izlerken, "Vay! Şu sahneyi üç boyutlu izlesem ne harika olurdu!" demekten kendimi alamadım. ;)
Gönderen: DarLy OpuS - 17 Temmuz 2009, 18:39:39
İlk film kadar olmasa da, gayet eğlenceli bir filmdi. Amacına tam olarak ulaştığını düşünüyorum. Tam yerinde espiriler, "aşırı" küfre karşı gelen yorumlara en sağlam cevaplar ve Cem Yılmaz'ın farklı duruşuyla dört dörtlük bir yapım olmuş. Ayrıca Carlos'a bayıldım. :P
Gönderen: Khazidhea - 20 Temmuz 2009, 00:21:49
Gönderen: harrypottergirl - 22 Temmuz 2009, 19:07:54
Gönderen: DarLy OpuS - 26 Temmuz 2009, 16:40:25
Vampir - Kurtadam savaşına bambaşka bir bakış. Kimin iyi kimin kötü olduğunu son ana kadar anlayamıyoruz. Ben çok beğendim. :D
Pokemon 4 - Daima
Biraz kısaydı gerçi, ama özlemişim. Güzel vakit geçirdim, Celebi çok şekerdi. :D
Gönderen: CaptainJarlaxle - 26 Temmuz 2009, 20:07:49
Not: Daha önce izlemiştim zaten :D
Gönderen: vampireLLa - 26 Temmuz 2009, 21:16:42
onun dışında the jacket (mutlaka izlenmeli bence)
haRry potter'ı saymıyorum (melez prens sinemalarda başlığındaki yorumumdan anlayabilirsiniz nedenini)
eternal sunshine of the spotless mind
melekler ve seytanlar
public enemies
Gönderen: Canina - 26 Temmuz 2009, 21:21:31
Gönderen: - 26 Temmuz 2009, 22:19:47
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Amelie
Wanted
Ice Age 3
...
Gönderen: Nihbrin - 26 Temmuz 2009, 22:34:54
Gönderen: magicalbronze - 27 Temmuz 2009, 20:19:19
I-ıh. Beğenmedim. Aksiyon bir nebze daha fazla gibi gözükse de ve bir çok kişinin "Arnold'sız daha süper bir film olacak." demesine karşın eski üç filmi gözlerim aradı izlerken.
Gönderen: DarLy OpuS - 28 Temmuz 2009, 17:38:04
Ash ve arkadaşlarının her işi yaparkenki ıkınmalarını ve filmin başındaki gereksiz -hatta boş- kısımları atarsak güzel bir filmdi. Sonlara doğru sardı, arada bir böyle izlemek hoş oluyor. :) Kısa olduğu için de kendisini izlettiriyor. Seneryo için pek bir şey diyemem, fazla farklı bir şey yok. Tahmin edilebilen bir hikayeydi. Kısaca 10 üzerinden 4 veririm. :)
Gönderen: - 29 Temmuz 2009, 17:57:59
Gönderen: malkavian - 02 Ağustos 2009, 19:51:02
Başarılı buldum Voltran ve Transformers hayranı olarak. Optimus Prime ın savaş sahnesi özellikle efekt ve kurgu açısından başarılıydı
Gönderen: Herr Mannelig - 04 Ağustos 2009, 00:43:59
Gönderen: dirock - 04 Ağustos 2009, 23:26:05
Gönderen: Herr Mannelig - 05 Ağustos 2009, 16:06:00
Gönderen: Nihbrin - 05 Ağustos 2009, 18:47:20
Gönderen: Amras Ringeril - 05 Ağustos 2009, 22:58:02
Gönderen: Asfaloth - 05 Ağustos 2009, 22:59:20
Gönderen: Elenor - 05 Ağustos 2009, 23:42:59
Gönderen: Canina - 06 Ağustos 2009, 02:06:13
Gönderen: Elenor - 09 Ağustos 2009, 16:31:54
"are you a mexican or mexican't?"hoş bi kelime oyunuydu ;D
Gönderen: - 10 Ağustos 2009, 02:52:09
(:
Gönderen: Rectain - 10 Ağustos 2009, 02:52:58
Gönderen: Chiyo - 10 Ağustos 2009, 13:54:52
Gönderen: CaptainJarlaxle - 10 Ağustos 2009, 14:26:54
Gönderen: Asfaloth - 10 Ağustos 2009, 16:48:48
Gönderen: Lucilla Clarté - 12 Ağustos 2009, 23:02:23
Gönderen: malkavian - 13 Ağustos 2009, 00:53:10
In The Land of Women diye bi' filmdi. Meg Ryan, Adam Brody, Kristen Stewart başrollerdeydi. Boş zamanınız varsa izleyebilirsiniz hani. Ama daha önemli bi' işiniz varsa devam edin derim.Evet güzel bi film ama böyle vakit geçirmelik. Hani pizza söylersin de boş boş yemeyim bi film açayım dersin... ya da elinde doritos un filan vardır bi de kola doldurur keyif filmi zihnini yormayacak film izlemek istersin o tarz bi film :)
Gönderen: MaviYay - 23 Ağustos 2009, 16:28:28
Gönderen: Berre - 23 Ağustos 2009, 17:41:57
Gönderen: Dúrgonath - 24 Ağustos 2009, 11:12:23
p.s. Finali sevmedim, normal finali daha iyiydi.
Gönderen: Asfaloth - 24 Ağustos 2009, 18:16:57
Tam bi hayal kırıklıgı oldu :(
Gönderen: ...Allen C.P... - 25 Ağustos 2009, 15:58:10
Gönderen: Dúrgonath - 25 Ağustos 2009, 23:43:33
Ruhların Kaçışı(3. kez). Halen izlemediyseniz çok şey kaybediyorsunuz!
Gönderen: - 26 Ağustos 2009, 18:37:38
Kız Kardeşimin Hikayesi aşırı duygusaldı ): zaten türü dram xD Güzel bi' filmdi (:
Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar fena değildi hoş bi' film (:
Gönderen: Asfaloth - 26 Ağustos 2009, 23:33:57
malesef bende bunu izledim ise yaramaz dandik bi film iste olan 2 saatime oldu
Gönderen: Dúrgonath - 28 Ağustos 2009, 01:09:34
Oldukça melankolik bir film, yaşlanmak ve aile çatışması konusunu zekice harmanlayan bir senaryoya sahip. Kamera açıları ise filmin insanın üstüne gelen atmosferine temel kuruyor. Çok beğendim. Hele son sahne... Ama bazı yerlerde gerçekten de çok basınç uyguluyor, birkaç sahnede göğsüm sıkıştı, mesela kızının güreşçi'yi evden kovması ve ondan önceki sinir krizi.
İzleyin, ama dayanamayabilirsiniz.
Gönderen: Amras Ringeril - 28 Ağustos 2009, 01:51:02
The Wrestler (Güreşçi).
Oldukça melankolik bir film, yaşlanmak ve aile çatışması konusunu zekice harmanlayan bir senaryoya sahip. Kamera açıları ise filmin insanın üstüne gelen atmosferine temel kuruyor. Çok beğendim. Hele son sahne... Ama bazı yerlerde gerçekten de çok basınç uyguluyor, birkaç sahnede göğsüm sıkıştı, mesela kızının güreşçi'yi evden kovması ve ondan önceki sinir krizi.
İzleyin, ama dayanamayabilirsiniz.
Umarım bunları sıkıcı anlamında söylememişsindir. Açıkça sıkıcı olması gereken bir anlatım türünün bu şekilde mükemmelce işlendiği bir filme çok rastlayamayız :D Klişe konu, ama muhteşem bir anlatım, dediğin gibi muhteşem çekimler, ve hatta oyunculuklar.
Ama sanırım filmin beğenilen yanı da Mickey Rourke'un tam ruhu yansıtması :D
Bir de filmin Türkçesi Güreşçi değil Şampiyon. Rezalet bir çeviri, yahu tek kelimelik bir şey ne demek Şampiyon! Hiç anlamıyorum :D
Gönderen: Fırtınakıran - 28 Ağustos 2009, 12:00:50
Bir Quentin Tarantino filmi. Hali hazırda hala vizyonda, zaten yeni girdi diyebiliriz.
Brad Pitt rolünü gayet iyi oynamış ;D: O rolü kıvırabileceğini hiç düşünmemiştim doğrusu.
Eğlencili, hicivli bir film. İzlenmeli derim.
Gönderen: Dúrgonath - 28 Ağustos 2009, 17:39:04
Gönderen: Nihbrin - 30 Ağustos 2009, 02:38:45
Gönderen: - 30 Ağustos 2009, 11:25:50
Yerinde Olsam : Sırf Cameron Diaz oynadığı için izledim fena değildi xD
Gönderen: Fırtınakıran - 30 Ağustos 2009, 11:47:19
Dün 21.45'te Fox verdi filmi. Beklediğim kadar güzeldi. Sonunda izleme imkanı da bulmuş oldum.
Gönderen: Bonthey - 01 Eylül 2009, 00:47:51
*Çok ince detaylarla işlenmiş film lakin repliklerle ve olayların akışının hızı ile dikkat dağıtıyor ve sıkıcı bir film haline geliyor. Herkesin matematiği su gibi bilmediğini idrak etmeli yazarı.
*Filmin bir çok çekimi Harry Potter mekanlarında gerçekleştirilmiş. Buna büyük salon da dahil, haliyle film Oxford'da geçiyor... :P
*Filmde bolca V sendromu var. V for Vendetta filminde de John Hurt'ün oynaması ile ilginç bir ironi olmuş. Remember remember the 5th of November..
Gönderen: Nihbrin - 01 Eylül 2009, 01:56:21
Not: Sakın ingilizce dublaj ile izlemeyin. Rusça orijinal seslendirme ve orijinal ingilizce alt yazı ile izlerseniz daha tatmin edici bulacaksınız.
Gönderen: Amras Ringeril - 01 Eylül 2009, 02:25:58
Kesinlikle muhteşem bir film :D
-How old are you?
-18
-O really? Me too...How old are you reall?
-17
-Oh my god! Me too.
-Actually its 16
-:) Me too
-That's 15
Gönderen: Berre - 01 Eylül 2009, 17:39:33
Gönderen: Lucilla Clarté - 01 Eylül 2009, 21:59:57
Gönderen: Sophié - 01 Eylül 2009, 23:14:15
Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni izledim sonunda. Biterken suratımda hala bi' gülümseme vardı. Tam hayal ettiğim gibiydi, benim mutlu mesut kapılarım dışında-konuşmalarını beklerdim mırıldanmalarını değil-. Keşke devamı falan da olsaymış ama.Kitabı okumadan önce izlemiş olmama rağmen bence kötü bi uyarlamaydı yeaa. Yani kitaptaki olay tam verilmemiş gibi falan gelmişti bana.
Şey. Şimdi Das Experiment'i bitirmiş bulundum. Gerildim. Bitsin diye ağladım, hadi lan tırt, tamam ağlamadım ama bayaa bitsin istedim. Çok mükemmeldi diyemem ama iyi bi filmdi kesinlikle, izlenesi bence.
Gönderen: Bonthey - 02 Eylül 2009, 14:26:14
Spoiler: Göster
Science of sleep /biraz kısırdöngü bir film ama başarılı. 8/10
Gönderen: [NecRomanceR*] - 02 Eylül 2009, 19:57:05
tek bir odada aynı kişiler arasında sürekli konuşmayla gecen 1.27 dklık, 2007 yapımı bir film. harikaydı tavsiye ederim :D
Gönderen: Amras Ringeril - 02 Eylül 2009, 22:01:30
Türkçesi gir kanıma olmuş ama filmde ona göre bir istek yok. İzlediğim belki de en iyi vampir filmiydi. Ne aksiyon var ne şiddet. Müthiş kuzey atmosferinde iki tane çocuğun muhteşem aşk hikayesi olmuş. Bu kadar duygusal olacağını tahmin etmemiştim. Neler neler söylenir daha, of of :D
Böyle filmler yapın verilecek dvd paraları helal olsun :D
Gönderen: Bonthey - 03 Eylül 2009, 01:04:11
Vay bana ya.. :P
Gönderen: Amras Ringeril - 03 Eylül 2009, 02:06:51
Gönderen: Berre - 05 Eylül 2009, 17:35:56
Ardından son derece kel alaka Recep İvedik'i izledim. Keşke izlemeseydim diyorum.
Gönderen: Dúrgonath - 05 Eylül 2009, 18:32:31
Evet, izledim, gözümü bile kırpmadım ve son 10 dakika dışında hiçbir rahatsızlık duymadım.
İzlemek isteyen izlesin.
Gönderen: Berkay - 05 Eylül 2009, 23:16:37
Gönderen: Bonthey - 07 Eylül 2009, 13:48:00
Spoiler: Göster
Lord Of The Rings Return of the King 10/10
Gönderen: Jacqualinee - 07 Eylül 2009, 14:10:05
Evet sonunda izledim... Beğenmeyenleri gerçekten anlayamadım bence çok güzeldi... Zümrüdüankadan çok daha iyiydi... :P
Etkilendim,güldüm,üzüldüm..
Gönderen: megalomaniac ~ - 07 Eylül 2009, 20:09:59
Gönderen: Elenor - 07 Eylül 2009, 20:52:40
Gönderen: Dúrgonath - 09 Eylül 2009, 16:50:45
Yorum yapmıcam.
Gönderen: magicalbronze - 10 Eylül 2009, 15:11:56
Acayip eğlenceli ve hoş bir animasyon olmuş. İzlerken keyif aldım. Açıkçası yanlışlıkla izlediğim (G-Force idi asıl izlemek istediğim) bir yapım olsa da iyi ki bu yanlışlığı yapmışım diyorum. Oldukça keyifli. İzlenmeye değer.
Gönderen: Lola Black - 10 Eylül 2009, 18:08:07
Southland Tales, kesinlikle söylendiği gibi çorba kıvamında bir film. İzlerken buna hazırlıklıydım ama bu kadar karışık olmasını beklemiyordum. Sevdim mi? Filmde kurgusal açıdan City Of Lost Children'ın örgüsel sistemini gördüm bir an için ve bu yüzden biraz sevdim gibi... Onun dışında Sarah Michelle Geller fena değildi. the Rock her zamanki gibiydi, vasat üstü oyunculuk. ama bence filmi Sean William Scott kurtarıyordu.
Open Season ise oldukça eğlenceliydi. Kelime anlamı Av Sezonu olsa da, bizimkiler animasyonu Çılgın Dostlar olarak gösterime sokmuşlar.. Ama ben, Eternal Sunshine Of The Spotless Mind’ın Sil Baştan adıyla gösterime girdiği gün, Türkiye’deki çeviri sistemi hakkında fikir beyan etmekten vazgeçtim. Söyleyecek sözüm kalmadı ne de olsa… İsme takılmadan animasyona bakarsak, oldukça iyi vakit geçirmemi sağladı. Bir Kung Fu Panda ya da Buz Devri'nin karnıma ağrılar sokan eğlencesi değil de, sık sık gülümseten bir havası vardı. Geyik Elliot'a ve tavşanlara bayıldım...
Gönderen: Dúrgonath - 10 Eylül 2009, 23:42:02
Oldukça özgün bir film(miş) yeni farkettim, efsane filmlerden olmasına rağmen yeni izleyebilmiş olmamsa içler acısı :huha
Gönderen: Amras Ringeril - 11 Eylül 2009, 00:12:07
İskoçyalı :fight:
Oldukça özgün bir film(miş) yeni farkettim, efsane filmlerden olmasına rağmen yeni izleyebilmiş olmamsa içler acısı :huha
Çok ilginç bir atmosferi var o filmin. Gotik ve aksiyon sevenlere hitap ediyordu sanki hatırladığım kadarıyla :D
Ben az önce Choke(Tıkanma)'u izledim. Herkes kitabından çok kötü uyarlandığını söylüyor. Kitabı okumamış biri olarak filmi epeyce beğendim. Dövüş Kulübü kadar (tabiki) olmasa da iyi bir film olmuş gibi. Artık şu adamın kitaplarını okuma vakti geldi sanırım :D
Gönderen: Asfaloth - 11 Eylül 2009, 01:15:41
Gönderen: Berre - 18 Eylül 2009, 12:58:07
Gönderen: Berre - 22 Eylül 2009, 12:16:51
Gönderen: - 23 Eylül 2009, 11:22:02
Şahsen pek beğenmedim. Çok değişik bitti garipti ya..
Gönderen: Bonthey - 24 Eylül 2009, 14:38:03
Spoiler: Göster
Love Actually
Spoiler: Göster
İngiliz damarım kabardı sanırım.
İki filmde çok güzel.
Hugh Grant'ten pek haz almam ama bu iki filmi kendisini daha sempatik kıldırıyor bana. :P
Özellikle Sense and Sensebility filmindeki oyunculuğunu çok beğendim. Kitaptaki karakterden daha çekilebilir, sempatik bir profil çizmiş.
Love Actually'deki sempatikliğinden bahsetmiyorum bile. Filmdeki en sempatik şirin karakter ve tipleme diyebilirim.
Emma Thompson'a ise ölürüm zaten. Sense and Sensibility filminde Hugh Grant ile sevgiliyi oynamaları ardından da Love Actually'de abla-kardeşi oynamaları çok ilginç ve hoş bir tesadüf olmuş. İki tiplemenin de hakkını sonuna kadar vermişler.
Ve Love Actually her zamanki gibi hissizleşen sevgi damarlarımı depreştirdi. :P
Gönderen: malkavian - 24 Eylül 2009, 14:49:04
Spoiler: Göster
Gönderen: Bonthey - 24 Eylül 2009, 14:50:55
Love actually güzel ufak hikayeleri iyi birleştirmiş bir yapım. En çok hoşuma giden sahnesi:Spoiler: Göster
Niyeyse bunu diyeceğin içime doğdu sanırım.
Spoiler: Göster
Gönderen: Fırtınakıran - 24 Eylül 2009, 15:06:40
Övüldüğü kadar güzel bir eserdi. Filmden sonra kitaba da bir bakasım geldi. Zor bir hayat ancak nitelikli bir mevkii.
Herkese tavsiye ederim. Hele de Uzak Doğu kültürünü sevenlere.
Gönderen: Asfaloth - 24 Eylül 2009, 16:31:58
Herzamanki gibi harika bir Morgan Freeman performansı.
Gönderen: Nihbrin - 27 Eylül 2009, 00:55:01
Gönderen: malkavian - 27 Eylül 2009, 01:01:32
Gönderen: Hurin - 27 Eylül 2009, 18:02:38
Gönderen: Nihbrin - 27 Eylül 2009, 18:33:34
Gönderen: Prenses_Lady - 07 Ekim 2009, 21:12:24
romantik ama güzel bir filmdi. Bu tür filmlerde hoşlananlara tavsiye ederim. Keira süper oynamıştı. :D
Gönderen: Asfaloth - 07 Ekim 2009, 22:13:39
Tom Hanks
Gönderen: Berre - 08 Ekim 2009, 17:27:26
Kitabından sonra filmini izleme hevesi doğdu içimde ama bence kitabı kadar etkileyeci değil.
Gönderen: Berre - 12 Ekim 2009, 19:25:23
Yaklaşık olarak bundan 4 yıl öncede izlemiştim.Tekrar izleyince yazayım dedim.İzlediğim en iyi animasyon.Kesinlikle çok beğendim ve herkese tavsiye ederim.Gerçekten müthiş.
Gönderen: Dúrgonath - 12 Ekim 2009, 21:45:55
Benden Leon geçiyor, Ece'nin ısrarları üzerine izledim. Hoş bir film, ama çok etkilenmedim. Yine de fransız filmlerinin o kendine özgü atmosferini, ışık ve kamera açılarıyla New York'ta da uygulayabilmeleri çok hoşuma gitti. Natalie'nin (Portman) varlığı ise filme ayrı bir tat katıyor :hihi
Gary Oldman'a tekrar hasta oldum bu arada.
Gönderen: Amras Ringeril - 13 Ekim 2009, 01:28:57
Gönderen: diana - 13 Ekim 2009, 15:37:05
Gönderen: Berre - 14 Ekim 2009, 21:18:34
Tartışmalı bir film :)
Gönderen: hanne - 15 Ekim 2009, 18:48:25
Gönderen: Amras Ringeril - 15 Ekim 2009, 21:41:11
Darly'nin facebook'ta paylaştığı son 7 dk'sından dikkatimi çekmişti film. Hemen buldum izledim. Modern yaşam içinde, farklılığa olan bakış açısı gibi geliyor bana. Sanatın, sanatla anlatılışı diyerek güzel özetlemişler. Mükemmel görüntüler, harika hikaye(ve hikayeler) ve özellikle işlenişi çok hoşuma gitti. Sokak tiyatrosuna kendileri Belgesel tiyatro adını vermişlerdi, filmi de o şekilde yapmışlar, asıl anlatılan zaman olaydan eğer 50 yıl sonraysa en az 2049 yılı ediyor. çok güzel, şahane.
"Sanat, içinde geleceği barındıran bir silahtır. Hedef vurulmalı!"
Gönderen: segraron - 17 Ekim 2009, 12:35:56
Gönderen: Nihbrin - 18 Ekim 2009, 02:34:08
Spoiler: Göster
Gönderen: Malkavian - 18 Ekim 2009, 10:33:39
Gönderen: Nihbrin - 18 Ekim 2009, 15:21:56
Gönderen: segraron - 23 Ekim 2009, 22:10:05
Gönderen: kusad - 24 Ekim 2009, 14:23:55
Gönderen: Dúrgonath - 24 Ekim 2009, 20:35:50
Yorumum: OMFG! :aha:
Gönderen: Berre - 24 Ekim 2009, 22:03:00
Zevkli bir film...
Gönderen: Methanopyrus - 24 Ekim 2009, 22:11:56
Bir daha izledim çok güzel ve komik bir film :D
Gönderen: Amras Ringeril - 25 Ekim 2009, 19:46:39
Süper metaforlar ve görüntüler, kliplerden oluşan bir film, veya kısaca Nihbrin'in deyimiyle Duvarsızlık Çağrısı.
Gönderen: Canina - 25 Ekim 2009, 19:50:13
Tenacious D:The Pick of Destiny
Bir daha izledim çok güzel ve komik bir film :D
Aman tanrım ne tesadüf bende en son bunu izledim.
Gönderen: Dúrgonath - 27 Ekim 2009, 16:15:20
Ben de 9'ı izledim, eğlenceli bir film ama aksiyonu gereğinden fazla kullanmışlar ve senaryo bazı yerlerde saçmalıyor. Yine de defalarca izlenebilir. Atmosfer çok güçlü, distopik ve post-apokaliptik şeyler beni hep etkilemiştir zaten :D
Gönderen: segraron - 27 Ekim 2009, 20:58:40
Gönderen: Berre - 29 Ekim 2009, 11:11:31
Her zevke hitap etmese de aksiyon severler için güzel bir film.
Gönderen: Amras Ringeril - 29 Ekim 2009, 23:56:51
Çağan Irmak, Issız Adam, Ulak, Babam ve Oğlum, Mustafa Hakkında Her Şey derken bambaşka bir film daha yapmış. Çok değişik ve biraz yeşilçam havası var. Bana göre çok güzel. Tavsiye ederim.
Gönderen: Berre - 31 Ekim 2009, 17:27:27
Sözle anlatılmaz derler ya aynen öyle.İyi ki izlemişim dediklerimden...
Gönderen: Bardes - 31 Ekim 2009, 18:14:14
Güzel filmdi. Kalbim iyi ki yaşıyor, dedim yeniden:)
Gönderen: Malkavian - 01 Kasım 2009, 14:56:53
Tekrardan izledim ve tekrardan yönetmenini ve oyuncuları kutluyorum. Süper bir kurgu ve inanılmaz güzel bir yönetim. Tersten film nasıl çekilir ders niteliğinde. Son sahnesindeki şarkı seçimi ile en sert kayanın içini bile cız ettirecek bir final. Herkeze tavsiye ederim
Gönderen: skandy_duygu - 09 Kasım 2009, 22:34:32
Gönderen: Berre - 10 Kasım 2009, 17:33:29
Apayrı bir korku filmi gerçekten beğendim...
Gönderen: Berre - 14 Kasım 2009, 17:06:46
Güzel olan bir film ne zaman yada ne kadar izlense de güzeldir...
Gönderen: Berre - 16 Kasım 2009, 20:57:44
Pazar günü sinema da karşıma çıktı bir gireyim dedim ve:
Aynı konuyu anlatan çok film izledim. Dünya yok oluyor falan filan. Ama bu film bir başkaydı... Çok farklıydı öyle ki ifade edemiyorum.Şimdi iyi ki gitmişim diyorum.
Gönderen: Amras Ringeril - 17 Kasım 2009, 19:15:29
Çok iyi bir kurgu. Klişe bir konu bu kadar güzel aktarılabilirdi. Hayran kaldım, yer yer Amelie tadı bile verdi. Ama aklıma çok uçuk bir fikir geldi. Marc Webb, Issız Adam'ı izlemiş. Beğenmiş ama klişe bulmuş. Almış adam etmiş amerikan tarzı olarak yeniden çekmiş. Ara sahneler falan çok iyiydi. O ara sahneler daha fazla olsa daha iyi olurmuş. Ama bu kadar Zooey filmi kat kat güzelleştiriyor. (500) Days of Zooey Deschanel.
Gönderen: damn_girl - 18 Kasım 2009, 18:00:28
Gönderen: - 22 Kasım 2009, 20:42:34
1.sinden çok daha iyiydi bence.. ne eksiği vardı ne de fazlası herşey yerli yerinde eksiksizdi bence :P
Gönderen: dirock - 23 Kasım 2009, 20:55:41
Herşeyi yerli yerinde olmuş güzel bir filmdi :D
Gönderen: Asfaloth - 23 Kasım 2009, 23:45:52
Gönderen: Bonthey - 25 Kasım 2009, 12:09:12
Muhteşem bir filmdi..
Mendilinizi hazırlayın izlerken..
Whoopi Godlberg'e bir kez daha hayran oldum..
Ve tabi ki esas soru..
Spielberg..Neden Spielberg?..
:)
Gönderen: Berre - 27 Kasım 2009, 11:52:46
Basit bir komedi filmi.Çok da eğlenceli değil.
Gönderen: Bonthey - 27 Kasım 2009, 21:12:42
Keanu Reeves'in tek başarılı aşk filmi sanırım.. :P
Gönderen: Nihbrin - 27 Kasım 2009, 21:34:43
Gönderen: Deadman107 - 27 Kasım 2009, 21:46:29
Neden çeviri hataları bu kadar fazla ki?...
Gönderen: Dúrgonath - 27 Kasım 2009, 23:59:56
Bilim-kurgularda birçok kez işlenen "yetersiz uyarılma sonucu oluşan psikolojik bozukluk(lar), doğal kaynakların yok oluşu sonucu yeni ev arayışı, ne idüğü belirsiz canlılar tarafından ele geçirilen feza taşıtı" temalarını ısıtıp tekrar önümüze koyan bir film. Aksiyon-kurgu dengesi yerinde olmuş diyebilirim ama atmosfer çok iyi verilememiş, yine de gerçekten gerildiğim (özellikle 4. Filo'nun teğmeni ile 5. Filo'nun onbaşısı arasında geçen konuşmaların olduğu kısım, elemanların ikisi de Pandorum'dan muzdaripler ve sürekli tetikteler) anlar olmadı değil. Fakat temaların iç içe geçmesiyle asıl verilmek istenen duygudan sapılmış. Sadece yaratıklara yönelinmemesi oldukça iyi olmuş, yoksa gerçekten de klişe bir film olurdu. Sadece Pandorum hastalığının işlenmesi ise filmi şimdi olduğundan birkaç basamak yukarıya çıkarabilirdi. Bazen konudan kopabilirsiniz, dikkat.
Bu arada, geminin hikayesinin duvar resimleriyle anlatıldığı bölüm gerçekten harika. Beklenmedik son da çok iyi olmuş. İzlenilesi diyemesem de izlediğinize pişman olmazsınız.
Gönderen: - 28 Kasım 2009, 09:30:58
Şahane bi film ya 2.kez izledim ama yine koptum yani ;D
Gönderen: Berre - 01 Aralık 2009, 22:18:05
Jhonny Deep olunca işin içinde her film güzel geliyor.
Bazen hiç ummadığınız filmler size çok özel düşünceler kazandırabiliyor.Ben ''İyi ki izledim... '' diyorum. Herkese tavsiye ederim.
Gönderen: dirock - 02 Aralık 2009, 20:34:48
Başları sıksada macera bölümleri başlayınca insanı sarıyor.Güzel bir filmdi.
Gönderen: Berre - 09 Aralık 2009, 17:45:18
Komikti. Evet tek kelime ile komikti.
Spoiler: Göster
Gönderen: deanna - 09 Aralık 2009, 17:52:06
Spoiler: Göster
Gönderen: Bonthey - 20 Aralık 2009, 03:43:41
Spoiler: Göster
dead poets society
10/10
Yazacığım her kelime filmi anlatmak için kifayetsiz kalacaktır..
O nedenle susarak anlamını güçlendiriyorum..
Evet evet, bu yorum bu film için en uygunu.
Gönderen: Khazidhea - 21 Aralık 2009, 13:42:25
10/100 veririm ben bu filme :D
Gönderen: - 22 Aralık 2009, 15:10:47
Gönderen: magicalbronze - 22 Aralık 2009, 15:15:59
Avatar ( hava ateş toprak ve suyla alakası yok :D )
10/100 veririm ben bu filme :D
The Last Airbender ile karıştırmıyorsun umarım?
Gönderen: skandy_duygu - 22 Aralık 2009, 15:35:04
düzgün filmlerde yer kalmamıştı
Gönderen: LewsTherin - 22 Aralık 2009, 20:38:21
Gönderen: Berre - 23 Aralık 2009, 17:43:16
Aksiyon filmlerinden hoşlanmıyor olmama rağmen mükemmel bir filmdi.
Gönderen: Bonthey - 24 Aralık 2009, 00:16:14
7/10
Gönderen: Bonthey - 26 Aralık 2009, 02:20:33
Dorian Gray.
İyiydi..Muhteşem değildi ama iyiydi..Sıkıcı değildi. Konu içeriğinde gişe amaçlı sapmalar yoktu.
Gönderen: Herr Mannelig - 26 Aralık 2009, 16:51:38
Müthiş detaylar barındıran, temponun hiç düşmediği süper bir film.
Gönderen: deanna - 26 Aralık 2009, 19:16:51
Gönderen: CaptainJarlaxle - 27 Aralık 2009, 00:05:11
Gönderen: LewsTherin - 01 Ocak 2010, 21:12:43
Gönderen: Berre - 02 Ocak 2010, 12:37:16
Anne Hathaway'ın oyunculuğunu beğeniyorum. Bu filmde de güzel iş çıkarmış.
Gönderen: Berre - 03 Ocak 2010, 12:09:53
Hayal kırıklığı... Eğer kitabı okumadan izlemiş olsaydım belki beğenebilirdim ama şu an kesinlikle güzel bulmuyorum. Belki de bu kitabın filme dökülemeyecek kadar kapsamlı ve ağır olmasındadır, bilemeyeceğim. Ama daha kötüsü de olabilirdi bu da var.
Not:Seni Seviyorum
Güzel... Duygusal ve komik. Çok şey ifade ediyor. Puan verecek olsam 9/10 olurdu.
Gönderen: Hurin - 03 Ocak 2010, 12:20:09
Gönderen: Dúrgonath - 03 Ocak 2010, 21:40:27
Başlangıçta oldukça yerli yerindeydi, hatta kendini izletiyordu; fakat sonlarına doğru -özellikle hanımkızımızın ayakkabı yapma olayından itibaren- romantizm akımının dibine vurulmasıyla kurgu birbirine girmiş gibi geldi. Yine de Gerard Butler'a bakıp bakıp "Bu adamdan bir Leonidas çıktı ha. İnanılmaz." diye söylenmek (ya napayım çok tipsizdi filmde) ve İrlanda'nın rengarek kırlarını görüp iç çekmek eğlenceliydi. Bi de Hillary Swank'ın ayaklarına bakmaktan filmi izleyemedim bazen. Hayır kendi ayaklarım da küçük değil (emin olun, alakası bile yok küçükle) ama ne bileyim yani. Eh işte diyebilirim, fakat daha iyi bir şeyler izlemeyi tercih ederdim.
Gönderen: deanna - 04 Ocak 2010, 17:05:10
Ahh Paris :klp güzel filmdi..
Gönderen: Berre - 04 Ocak 2010, 17:19:30
Burada da bir "Not: Seni Seviyorum" izleyen var.Her şeyine katılıyorum :D
Başlangıçta oldukça yerli yerindeydi, hatta kendini izletiyordu; fakat sonlarına doğru -özellikle hanımkızımızın ayakkabı yapma olayından itibaren- romantizm akımının dibine vurulmasıyla kurgu birbirine girmiş gibi geldi. Yine de Gerard Butler'a bakıp bakıp "Bu adamdan bir Leonidas çıktı ha. İnanılmaz." diye söylenmek (ya napayım çok tipsizdi filmde) ve İrlanda'nın rengarek kırlarını görüp iç çekmek eğlenceliydi. Bi de Hillary Swank'ın ayaklarına bakmaktan filmi izleyemedim bazen. Hayır kendi ayaklarım da küçük değil (emin olun, alakası bile yok küçükle) ama ne bileyim yani. Eh işte diyebilirim, fakat daha iyi bir şeyler izlemeyi tercih ederdim.
Gönderen: Dúrgonath - 04 Ocak 2010, 21:24:33
Paris Je T'aime
Ahh Paris :klp güzel filmdi..
Of ya işte o film. Of. Mükemmel. Hele ki Natalie Portman'ın oynadığı bölüm.
Gönderen: deanna - 04 Ocak 2010, 21:32:10
Alıntı
Of ya işte o film. Of. Mükemmel. Hele ki Natalie Portman'ın oynadığı bölüm.Evet evet! Harika bir film! Ve evet o bölüm gerçekten güzeldi.
Gönderen: CaptainJarlaxle - 06 Ocak 2010, 10:14:41
Yukarıdaki yazı sadece bir halüsinasyondur. Gerçeklere dönecek olursak tabiiki iğrenç bir filmmiş. Bu bakımdan filmden beklediğimi aldım yani... :aha: Acayip sıkıcı metinler. Yeterince açıklanmayan saçmalıklar, canı sıkılınca bir İtalya kaçamağı yapmak, Edward'ın aslında gerçekten gay olabileceğine kanıt teşkil edecek kadar çok ruj, Jacob efendinin yağlı güreşe hazırlanır gibi yağlı yağlı durması ve Leonidas'ın yanında olması gerekirken böyle saçmalıklarda yer alması, bir vampiri ancak beş kurtun beraber kovalayabilmesi ve vampirin kurta Tatar Ramazan stilindeki tokadı, Bella'nın "özel" bir gücünün var olduğunu öğrenmenin bana verdiği şaşkınlık(!?) ve final... Lütfen Twilight severler spoileri açmasın. Don't Feed The Troll...
Spoiler: Göster
_______________________________________________________________________________________
Paranormal Activity 10 üzerinden 0. Kapı fetişisti bir cin ve evde geçen garip olaylar...
Gönderen: deanna - 07 Ocak 2010, 19:02:52
Filmin başlarında 7/10 vermiştim. Sonra ortalarında bu 6'ya düştü ve en sonda da 5/10 vermeye karar verdim. Bence kitap çok daha güzeldi.
Gönderen: Dúrgonath - 08 Ocak 2010, 17:07:45
Vortex: 22. yüzyılın başlarında geçen, oldukça distopik bir filmdi. Senaryosu zekice işlenmişti, diyaloglar yerine durumlara önem verilmesi filmi izlemeyi daha kolay kıldı benim gözümde. Distopyalara ne kadar bayıldığımı bilenler bilir zaten. Klişeleri biraz kullansa da izlerken zevk aldığım bir filmdi. 8/10 verebilirim rahat rahat.
Inferno: Biraz sulu bir filmdi, başroldeki Hint karakterlerle biraz dalga geçilmiş gibi geldi. Anlatmak istediği çok şey olan fakat bunu filme sığdıramayan bir senaryosu vardı. Bir bilgisayar oyununun içindeki NPC'lerin gerçek zekaya sahip olması olayı beğenimi gıdıklasa da anlayamadığım bir nedenden dolayı film antipatik geldi bana. Bilemiyorum açıkçası. Vasat. Sanırım 4/10 vereceğim. Ya da 5. Ara bilgi; film BAFTA'da en iyi kısa film kategorisine aday olmuş bir zamanlar.
Vortex daha iyiydi.
Gönderen: Berre - 08 Ocak 2010, 17:25:41
Cnbc-e de izlediğim müthüş bir film.
Martin adındaki piyanist, günlerini metro istasyonlarında takip edebileceği çekici kadınlar arayarak geçiriyor. Hayatının kadınını bu şekilde bulabileceğinden emin olan Martin, çoğunlukla yanılıyor elbette.
Ama sonunda bir kadın onu cezbediyor ama bu kadının çok büyük sırları var.
Süper bir film.
Gönderen: CaptainJarlaxle - 09 Ocak 2010, 16:36:46
Gönderen: deanna - 19 Ocak 2010, 17:06:04
9.7/10
İzleyin.
Gönderen: DarLy OpuS - 26 Ocak 2010, 20:15:02
10/10
Yorumumu başlıkta yapmıştım zaten. Hayatımda izlediğim, beni gerçekten derinden etkileyebilen dört filmden birisiydi.
Gönderen: Slyffindor - 28 Ocak 2010, 21:04:18
Çok büyük bir beğeneceğim önyargısıyla gittiğim bu film için; 09.00-18.00 saatleri arasında olan okulumun ve 18.30-20.30 olan fotoğraf kursumun yorgunluğuyla sırasıyla tuzla-pendik-maltepe yaparak ilk çıktığı gün afm'ye parayı bayıldım. Kesinlikle para ve vakit kaybıymış.
Gönderen: - 28 Ocak 2010, 22:30:38
Earthsea 1-2
The Reader
The Cake Eater
Sherlock Holmes
-Panoramal Activity beklediğim gibi değildi Slyffindor'un dediği gibi tamamiyle para ve vakit kaybı
-The Cake Eater boş bi film ımm hiç bişey anlamadım açıkçası. Ama Kristen Stewart'ın oynadığı rol çok başarılıydı bence.
-Sherlock Holmes tek kelimeyle muhteşem.
Gönderen: Berre - 04 Şubat 2010, 14:44:49
Cnbc-e son zamanlarda İtalyan İspanyol filmlerine ağırlık verdi. Bu filmde yine Cnbc-e de izlediğim güzel filmlerden.
Zaten İtalyan filmlerinde çoğunda -belki hepsinde- duygusallık ve zamanın sorunlarını ele alma özelliği var. Bana kalırsa onların filmlerini güzel yapan en önemli unsurlardan.
Gönderen: deanna - 11 Şubat 2010, 17:05:21
Beklediğimden daha iyi bir iş çıkarmışlar ben beğenerek izledim, güzeldi. İzleyin.
Gönderen: Deadman107 - 11 Şubat 2010, 17:19:56
Gönderen: johnconstantine - 11 Şubat 2010, 17:29:59
Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden. Bir tekrar yaptım gerçi. İkinci kez izledim. :D
Gönderen: - 11 Şubat 2010, 21:24:40
İzlediğim ikinci Fransız filmiydi yakın çevremden aldığım duyumlarla Fransız filmlerinin geneli bir acayip oluyormuş :D
Böyle bir değişik karışık bitti, güzeldi.
Gönderen: deanna - 13 Şubat 2010, 21:40:06
Amelie'yi sevdiyseniz bunu da seversiniz :)
Böyle garip, acayip ama güzel bir filmdi.
Spoiler: Göster
Cap pas cap? ;)
Gönderen: eleanor rigby - 13 Şubat 2010, 22:43:03
Arada hepsini birden izlemek güzel ama. Her ne kadar öğleden sonra başlayıp gece 2'de bitse de. ;D
Gönderen: Marius - 13 Şubat 2010, 23:36:06
Gönderen: - 15 Şubat 2010, 15:30:31
Cesaretin Var Mı Aşka? [Jeux D'enfants]
Amelie'yi sevdiyseniz bunu da seversiniz :)
Böyle garip, acayip ama güzel bir filmdi.Spoiler: Göster
Cap pas cap? ;)
Onu seven bunuda sever gerçekten sevdim ama yorumu mu da yaptım yukarda :D
Ben ağlamadım yaa çok mu duygusuzum :P
Eternal Sunshine Of The Spotless Mind yurdum insanının müthiş çevirisiyle Sil Baştan :D
Gerçek aşkın ne kadar sonsuz olduğuna dair muhteşem bi film..
Zaman karmaşası hakikaten çok karmaşık :P Ama 2. izleyişim olduğundan bu sefer daha iyi anladım :D
Gönderen: deanna - 15 Şubat 2010, 17:01:29
Alıntı
Ben ağlamadım yaa çok mu duygusuzum :PYok o benim sulu gözlülüğümden de olabilir ama oldukça duygu yüklü bir sahneydi :)
Gönderen: Dúrgonath - 15 Şubat 2010, 21:32:11
OMFG nidalarıyla izlediğim bir filmdi. İzlemeden ölürseniz sizi diriltip bir de ben öldürürüm.
Gönderen: - 18 Şubat 2010, 22:12:41
Bring It On - In It To Win It
Hoş vakit geçirmek için keyifli bi film (:
Gönderen: Marius - 19 Şubat 2010, 16:13:16
Gönderen: Berre - 21 Şubat 2010, 19:04:17
Psikolojik sorgulamalar yaptığım, izlemiş olmuş için değil samimi bir ilgiyle izlemiş olduğum bir film. The Talented Mr Ripley, Mr. Ripley'i henüz kahraman olmadığı dönemde, kaybetmeye mahkum biri olarak karşımıza getiriyor. Fevkaladenin fevkinde...
Spoiler: Göster
Gönderen: - 21 Şubat 2010, 19:11:47
Hep bi filmin ikincisi ilkinden daha kötü daha az komik olurdu ama bu harikaydı gül gül öldüm diyebilirim :D
Gönderen: Marius - 21 Şubat 2010, 21:53:36
vaad edileni veremeyen filmler listesinde yerini aldı...
Gönderen: johnconstantine - 24 Şubat 2010, 08:58:33
Elizabeth Bathory'nin hayatını konu alan bir yapım. Ayrıca, yönetmen, senaryo, müzikleri aynı kişinin yapması, üstüne üstlük Kontes Bathory'i aynı kişinin canlandırması güzel bir deneyim olmalı. Julie Delpy'e saygılar.
Gönderen: Vega - 24 Şubat 2010, 13:20:58
Gönderen: brisingr - 24 Şubat 2010, 13:58:18
Gönderen: Berre - 25 Şubat 2010, 19:41:43
Will Smith'in oynaması olayı zaten depresif bir hale sokmuşken filmin bu kadar duygusal olması haksızlık. Gerçekten etkilendim...
Gönderen: Dúrgonath - 25 Şubat 2010, 21:15:50
Her ne kadar Ted Hughes masum gösterilmiş ve Plath'ın şiirlerine az yer verilmiş olsa da, Gwyneth Paltrow'un mükemmel oyunculuğu, müzikler, planlar falan vesaire ile veni kendine hayran bıraktı.
Daddy, you bastard, I'm through!
Gönderen: Nihbrin - 26 Şubat 2010, 13:11:00
Gönderen: Amras Ringeril - 26 Şubat 2010, 13:59:36
TheAuteurs.com (http://www.theauteurs.com/films/1328) sitesi dışında bir yerde bulabileceğinizi sanmıyorum. Ordan izledim, illegal değil. Festivallerde ödül alan filmleri barındırıyorlar.
Filme gelirsek harbi bir başyapıt. Aslında şaşırdım izleyince. 1963 yapımı bu filmden sonra Türk sineması öyle yapmacık melodramlara nasıl dönmüş diye. [*]Önce gendi darlalamı sulecen argedeş[/*]
Gönderen: Berker - 27 Şubat 2010, 19:51:35
Gönderen: - 01 Mart 2010, 21:43:06
Hım gerçek kurtadam nasıl olurmuş onu öğrendim gördüm.
Hoş
Gönderen: Amras Ringeril - 04 Mart 2010, 00:35:35
Harika bir film. Aslında filmi harika yapan oyunculukları ve yer yer yargılara, insanlara, dünyaya dair söyleyebileceği şeyleri söylemesi. Filmin en güzel yanlarından birisi, istismar sineması ürünü gibi her an ağlatmak için zorlamaması. Muhteşem ötesi oyunculuklar yüzünden neredeyse tüm diyaloglarda gözleriniz doluyor, ama o araya sokuşturulan ufak bir şey (hayaller vs.) insana nefes aldırıyor.
Sonuyla da mutlu ediyor insanı. [*]Bana balık verme, balık tutmayı öğret[/*]
Muhtemelen iki kadın oyuncu Oscar'ını da alacak bu film. Çok hüzünlü ve huzur verici.
Bir de Mariah Carey bu kadar güzel ve iyi oyuncu muymuş yev [*]:P[/*].
Gönderen: deanna - 04 Mart 2010, 19:19:35
Umm.. Bilemiyorum ne desem. Beğendiğimi söyleyemem.
Filmin çoğu sahnesinde gülüp diğer insanların kötü bakışlarına maruz kaldığımı söyliyebilirim.
İzlemezseniz bir şey kaybetmezsiniz.
Gönderen: skandy_duygu - 04 Mart 2010, 20:52:48
Gönderen: - 09 Mart 2010, 12:27:04
Gönderen: magicalbronze - 09 Mart 2010, 15:09:37
Düşüncelerim için tıklayınız. (http://www.kayiprihtim.org/forum/edward-makaselleredward-scissorhandstim-burton-t1739.0.html;msg73093#msg73093)
Gönderen: Amras Ringeril - 13 Mart 2010, 12:16:13
Müthiş bir çalar saat var filmde :D Sadece bunu söylüyorum. Duygulu ve komik.
Gönderen: Cerima - 14 Mart 2010, 01:51:07
Alice in Wonderland
Gönderen: - 16 Mart 2010, 22:32:52
Tim Burton göstermiş yine kendini.. Şahsen çok beğendim ve çok eğlendim ancak kızdığım bişey var Ankara'da filmin orjinali yok dublajlı var
Gönderen: deanna - 01 Nisan 2010, 19:42:50
Güzel filmdi de özellikle sonundan hiç bir şey anlamadım. Tamam sonra düşününce bir şeylerin farkına varıyorsun ama ne bileyim sanırım sonunu nasıl anlarsan anla mantığıyla bitirmişler. Ya da ben de bir problem var :D
-
Ve yarım saat önce de Pretty Woman.
Gerçekten hoş bir filmdi. Prenses hikayesi..
-
İzlemediyseniz izleyin. Zamanı değerlendirmek için güzel iki seçenek..
Gönderen: Laughing Madcap - 01 Nisan 2010, 22:46:54
Yeni nesil Big Lebowski denebilir. Fazlasıyla gönderme bulunduğu için, Star Wars izlememiş olanlar pek eğlenceli bulmayabilirler. Ama genel olarak güzel bir film. Ewan Mcgregor'dan "What's a Jedi?" ı duymak güzeldi.
Gönderen: LegalMc - 02 Nisan 2010, 20:44:01
Gönderen: brisingr - 03 Nisan 2010, 20:37:41
Daha önceden de The Book Of Eli'yi izlemiştim o da baya güzel ama kadroya göre aksiyonu biraz sönük kalmış.
Gönderen: Elendil - 04 Nisan 2010, 00:11:01
Hazır varken TV'de nostalji yapayım dedim.
Gönderen: Jean Valjean - 04 Nisan 2010, 11:41:17
The Lord Of The Rings: The Return Of The King
Hazır varken TV'de nostalji yapayım dedim.
Aynı şekilde.
Gönderen: Laurana - 04 Nisan 2010, 12:14:25
Herkese tavsiye ederim.Güzel bir fim bence...
Gönderen: Berre - 04 Nisan 2010, 16:20:09
Benim için pek bir şey ifade etmedi özellikle de sonu gerçekten komikti.
Gönderen: Contes - 06 Nisan 2010, 13:41:03
Gönderen: - 07 Nisan 2010, 18:50:15
Gönderen: boromir - 08 Nisan 2010, 13:49:45
Gönderen: brisingr - 08 Nisan 2010, 21:01:30
Gönderen: Marius - 08 Nisan 2010, 21:11:18
Gönderen: Herr Mannelig - 12 Nisan 2010, 20:52:06
Gönderen: Marius - 12 Nisan 2010, 22:46:03
Tekrar izlerim ki ben bunu...
Gönderen: Contes - 13 Nisan 2010, 10:39:52
Gönderen: Berre - 13 Nisan 2010, 17:44:30
Çok zorlarsanız 10 üzerinden ancak 6 veririm. Evet bazı güzel sahneleri ve replikleri vardı ama genel olarak izlerken sıkıldım.
Gönderen: diana - 13 Nisan 2010, 19:04:16
Beğendim bir kaç sahne dışında gerçekten berbat bir film.
Gönderen: Fırtınakıran - 13 Nisan 2010, 21:23:03
Yeniden izledim kendisini şans eseri. Ödülleri toplayıp götürmüştü vakti zamanında. Tekrar izleyince bende ilk izlediğimdeki etkiyi yaratması(aradan geçen yıllara rağmen) oldukça ilginç bir histi. Senaryo ve oyunculuklar beni derinden etkiledi. Halbuki başından sonuna kadar her sahnesini hatırlıyordum :P.
Russlle Crowe'un oyunculuğu tamam, gladyetör olarak çok iyi iş çıkarmıştı ama tekrar izleyince göz ardı ettiğim Commodus rolündeki Joaquin Phoenix 'in farkına vardım. Commodus gibi ruhsal problemli ve takıntılı bir imparatoru ne kadar da gerçekçi oynamış... Kendisine hayran kaldım.
Ayrıca filmde pek bir yakışıklı :P.
Unutanlar ya da üzerinden zaman geçti diye önemsemeyenler varsa bence tekrar izleyin. İnsanı etkiliyor bu film :)
Gönderen: Malkavian - 14 Nisan 2010, 12:26:36
Johnny Depp in performansına hayran kalmamak elde değil. Anne Hathaway de beyaz prenses rolüne çok iyi oturmuş ayrıca o iskambil ordusu animasyonuna bayıldım.
Gönderen: Berre - 14 Nisan 2010, 18:40:05
Ööö... Geçenlerde bir arkadaş sormuştu ''Nefret ettiğin bir film var mı?'' diye. ''Sanmıyorum.'' demiştim ona 'Ben genelde izlediğim filmleri severim; sevmeyeceğimi düşündüklerimi zaten izlemem.'' Şimdi bu kuralımı çiğnedim ve Testere'yi izledim. Gerçekten mide bulandırıcı ve sıkıcı. Zaten filmin ortasında gülme krizi geldi iyice sinirlerim bozuldu.
Sevmiyorum Testere'yi. Çünkü korkunç değil iğrenç.
Gönderen: Bardes - 14 Nisan 2010, 18:50:40
Çok etkileyici bir film, hala etkisindeyim. Sanırım bazı sahneler rüyama girecek. :ohmy
Gönderen: Amras Ringeril - 14 Nisan 2010, 20:03:34
Çok hoş bir film bence. Söyleyecek pek bir şey yok, basit sakin, huzurlu ama sıkmayan bir komedi. Nadir bulunur, daha önce neden izlemedim bilmiyorum. O patron tiplemesi süper bir de.
Gönderen: Bardes - 17 Nisan 2010, 17:40:30
Gönderen: hanne - 17 Nisan 2010, 19:54:34
Gerçekten etkileyici bir film aslında korku filmi ama insanın üzerinde değişik bir etki bırakıyor..Filmin sonunda korkmak yerine hüzünleniyor insan..
(İyi bir komedi filmi bilen varsa ismini verebilir mi)
Gönderen: Dúrgonath - 17 Nisan 2010, 20:02:56
Ben de dün Frankenstein'ı izlerken uyuyakaldım. Güzel gibiydi, ama bir dizinin pilot bölümü olarak çekilmiş olduğu çok belliydi. Dizi olsaydı çok daha izlenesi olabilirdi. İndirip tamamına erdiricem, belki o zaman hoşuma gider.
Gönderen: elroy - 18 Nisan 2010, 13:16:02
muhteşem demek yetersiz kalır heralde
Gönderen: Bardes - 19 Nisan 2010, 19:20:30
Eğlenceli olduğu kadar hüzünlü de bi animasyon. Çok güzel çook...
Gönderen: deanna - 19 Nisan 2010, 20:04:38
Vuhuuv. Süperdi.
Spoiler: Göster
Gönderen: Marius - 19 Nisan 2010, 22:58:59
Harika bir filmdi. Masal dinliyormuş gibi hissettim kendimi... :) İzlemediyseniz mutlaka ama mutlaka tavsiye ederim.
Gönderen: - 22 Nisan 2010, 15:51:36
Gönderen: elroy - 25 Nisan 2010, 12:16:27
görsel efektlerin çok güzel olmasına karşın konusu basitti
Gönderen: Bonthey - 25 Nisan 2010, 14:26:21
Spoiler: Göster
Yine iyiydi..Yine sıkılmadım..
Gönderen: Dúrgonath - 27 Nisan 2010, 18:55:22
Tamam, artık en sevdiğim film bu. Cloverfield'ı geçtim.
Mükemmeliyete en yakın filmdi şimdiye dek izlediğim.
Gönderen: diana - 29 Nisan 2010, 22:17:13
Yeterince korktuğum harika bir film.
Gönderen: LegalMc - 30 Nisan 2010, 23:21:21
Eh işte fena değildi. :-\ Yani çokta beğenmedim ..
Gönderen: Elijah - 01 Mayıs 2010, 00:29:44
Televizyonda 2-3 hafta önce göstermişlerdi nostalji yapıyim dedim :)
Gönderen: maud - 01 Mayıs 2010, 02:28:29
Durağan. Diyaloglar açısından kıt. Hastalıklı.
Haneke filminden ne beklersin. Yine de güzel.
Gönderen: Bardes - 01 Mayıs 2010, 22:29:11
"They live we sleep."
Teması güzel bir film.
Gönderen: boromir - 01 Mayıs 2010, 22:35:30
Gönderen: brisingr - 02 Mayıs 2010, 16:03:19
Yahşi batı ; Cem Yılmaz'ın AROG'dan sonraki hiçbir filmi güldüremedi, ama gayet güzel bir filmdi bu da.
Gönderen: - 03 Mayıs 2010, 20:34:52
Oldukça komik ve eğlenceli bir film (:
Gönderen: boromir - 04 Mayıs 2010, 14:52:24
Gönderen: edi - 04 Mayıs 2010, 15:06:42
çok güzel .harika
kitaptan filme uyarlanmış.kitabıda harika
canavarlar denizini çok merak ediyorum.
bu arada alacakaranlık ve yeniayı izleyen varmı
Gönderen: Mr.Salvatore - 04 Mayıs 2010, 16:47:46
Gönderen: cigarette smoking man - 04 Mayıs 2010, 16:48:50
Gönderen: Berre - 04 Mayıs 2010, 18:13:20
Müthiş bir filmdi ya. Tv 8 sağ olsun diyorum başka da bir şey demiyorum :)
Spoiler: Göster
Gönderen: Deadman107 - 04 Mayıs 2010, 18:33:17
Gönderen: Dúrgonath - 05 Mayıs 2010, 23:49:36
Gönderen: Bonthey - 08 Mayıs 2010, 00:16:23
Spoiler: Göster
I love You Phillip Morris
Beklemediğim kadar iyiydi..
Moulin Rouge filminden bizi ağlatmaya alışkın olan Ewan McGregor bir de Jim Carrey gücü ile birleşince, selpaklarınızı hazırlayın.
Gönderen: boromir - 08 Mayıs 2010, 18:28:00
yüzüklerin efendisi yüzük kardeşliği extended edition
Gönderen: LegalMc - 08 Mayıs 2010, 18:43:17
Eh işte fena değildi. Ama şarkılar iyiydi. Demi Lovato ve Shan'ın söylediği en iyisiydi sanırım :) This is me...
Gönderen: Marius - 09 Mayıs 2010, 11:50:20
Uzun zamandır bu kadar gülüp eğlendiğimi hatırlamıyorum. Bir başyapıt!
Gönderen: LegalMc - 09 Mayıs 2010, 13:06:50
Ben bu filmden ne zaman sıkılacağım! Yine hiç sıkılmadan izledim. Lose Yourself... 313 ;)
Gönderen: Elijah - 09 Mayıs 2010, 18:59:18
Oğlunu(amerikan askeriydi) kaybetmiş olan babanın ölüm nedenini araştırması..
Harikaydı..
Gönderen: boromir - 10 Mayıs 2010, 14:05:11
Gönderen: Contes - 10 Mayıs 2010, 19:09:37
Gönderen: deanna - 12 Mayıs 2010, 21:12:53
Vuuuv. Çok eğlenceliydi.
Gönderen: Marius - 13 Mayıs 2010, 23:21:20
Lütfen... Daha fazla seçim olmasın...
Harika bir filmdi! Müzikleride film kadar harikaydı...
Gönderen: boromir - 14 Mayıs 2010, 12:55:26
Gönderen: Berre - 20 Mayıs 2010, 10:37:09
Şans eseri Cnbc-e 'de rastladım (Tam o sıra Rıhtımdaydım ama filmi görür görmez kapattım bilgisayarı :)) Ve şuan çok yaşa Cnbc-e demek istiyorum.
Bir film ancak bu kadar yerinde biterdi.
Spoiler: Göster
Gönderen: Elenor - 20 Mayıs 2010, 14:26:25
Gönderen: boromir - 21 Mayıs 2010, 16:26:27
Gönderen: Harry-James-PotteR - 25 Mayıs 2010, 20:13:56
Gönderen: LegalMc - 25 Mayıs 2010, 23:45:16
Fena değildi ama çocuk güçleri çok çabuk aldı sanki. :)
Gönderen: Elijah - 26 Mayıs 2010, 00:24:25
Muhteşemdi, Tom Cruise'den harika bir performans.
Gönderen: gHosT - 26 Mayıs 2010, 19:03:10
gerçekten bayıldım bu filme müziğide muhteşem.. :hihi
Gönderen: DowneyJR - 26 Mayıs 2010, 19:08:53
Gönderen: Harry-James-PotteR - 26 Mayıs 2010, 21:26:08
Kahramanlar Okulu
Fena değildi ama çocuk güçleri çok çabuk aldı sanki. :)
Televizyonda vardı ben de izledim :))
Gönderen: KoyuBeyaz - 26 Mayıs 2010, 21:37:02
Spoiler: Göster
10/7,6 verdim.
Merak edenler için;
http://www.imdb.com/title/tt0947810/
Gönderen: Dúrgonath - 26 Mayıs 2010, 22:48:37
Gönderen: Deadman107 - 29 Mayıs 2010, 13:55:49
İzlemez olaydım !
Gönderen: Berre - 29 Mayıs 2010, 13:57:36
Böyle bir şekilde bir film bitemez diyorum başka da bir şey demiyorum.
Gönderen: Marius - 30 Mayıs 2010, 16:58:07
Race To Witch Mountain
Dante's Inferno Animated
Solomon.Kane
Cirque du Freak
Legion
Låt den rätte komma in
Wristcutters A Love Story
Gönderen: Herr Mannelig - 31 Mayıs 2010, 10:38:42
Sin City'i bir daha izledim bir daha hayran kaldım. "An old man dies, a young girl lives. Fair trade"
Gönderen: Dúrgonath - 31 Mayıs 2010, 17:23:50
Gönderen: Berre - 31 Mayıs 2010, 17:32:46
Gönderen: Vladislav Drakul Tepes - 31 Mayıs 2010, 19:07:21
Gönderen: - 31 Mayıs 2010, 20:11:30
Gönderen: deanna - 31 Mayıs 2010, 20:13:18
Çok fena kavga edesim var :P Güzeldi, izleyin.
Gönderen: Vladislav Drakul Tepes - 31 Mayıs 2010, 21:10:28
Gönderen: LegalMc - 01 Haziran 2010, 21:58:26
Off, inanılmazdı! Bu adam psikopat mıdır nedir, nerden neyi anlıyor :D. Ama süper filmdi, hiçbir saniyesinde sıkılmadan izledim.
Spoiler: Göster
Gönderen: Dúrgonath - 02 Haziran 2010, 00:03:51
Jim Carrey döktürmeyi de aşmış artıkın.
Gönderen: Vladislav Drakul Tepes - 02 Haziran 2010, 15:51:02
Gönderen: boromir - 02 Haziran 2010, 18:07:51
bu uzaylı filmi süper bir gerilim. benim gibi bilim kurgu meraklılarına tavsiye ederim
Gönderen: Elijah - 02 Haziran 2010, 19:07:10
Peter Pan masalına bakış açım değişti, Johnny Depp ten inanılmaz bir film daha. Her hayalpereste tavsiye ederim :)
Gönderen: - 05 Haziran 2010, 14:36:09
Robert Downey Jr. diyorum başka bişey demiyorumm!!!! gel iron man gel :P
Gönderen: Jean Valjean - 06 Haziran 2010, 00:08:10
Gönderen: Berre - 06 Haziran 2010, 17:53:23
Spoiler: Göster
Hepsi ''O Adamın'' suçuydu :P
Gönderen: deanna - 07 Haziran 2010, 19:44:07
Vuhuv. Güzeldi.
Gönderen: LegalMc - 07 Haziran 2010, 19:45:13
Belki de bir filme boşuna para harcadığımı hissettiren ilk ve tek filmdir.
Gönderen: Elijah - 07 Haziran 2010, 19:55:06
2012.
Belki de bir filme boşuna para harcadığımı hissettiren ilk ve tek filmdir.
kesinlikle, saçma ve bilimsel açıklaması olmayan vasatın altında bir filmdi.
Gönderen: brisingr - 07 Haziran 2010, 20:04:51
Gönderen: Dúrgonath - 07 Haziran 2010, 21:28:15
Kara film dediğin böyle olur. Of çok garipti. Of.
Gönderen: dirock - 08 Haziran 2010, 14:34:46
gülmekten neredeyse öldüğüm film =) ama güzeldi
Gönderen: Berre - 08 Haziran 2010, 18:03:11
Muhteşem senaryonun Onur Ünlü'ye ait olduğu çok belli olan harika bir filmdi.
Gönderen: diana - 15 Haziran 2010, 15:01:28
Kesinlikle berbatbir filmdi.İnsana hiç bir şey vermeyen çok ağır bir film.
Gönderen: LegalMc - 15 Haziran 2010, 16:59:29
Güzel bir filmdi, en azından paramın boşa gitmediğine karar kıldım.
Gönderen: Elijah - 15 Haziran 2010, 19:43:40
Pers Prensi:Zamanın Kumları
Güzel bir filmdi, en azından paramın boşa gitmediğine karar kıldım.
Haklısın, ama daha iyi olabilirdi.
Gönderen: Malkavian - 15 Haziran 2010, 19:46:58
Tekrardan izleyip tekrardan dans sahnesine ve orda çalan tango müziğine hayran kaldım.
Gönderen: deanna - 15 Haziran 2010, 20:03:45
Yeterince güzeldi bence.
Gönderen: Marius - 15 Haziran 2010, 20:30:12
Berbat demiyorum ancak kesinlikle "iyi" bir film değildi. Ellerinin altında Prince of Persia serisinden sürüyle fikir varken bunları kullanmamışlar. Başlarda "aha oyun mu oynuyorum lan!" dediğim oldu ancak sadece başlardaydı. (Örneğin savaş sahnesinde içeri sızışın nasıl olacağını anlatması.) Daha sonraları ise tekrar eden, içinde yeni hiç bir şey olmayan klasik bir film olmaya başladı ve beni sıktı. Açıkçası Dahaka'yı görmek isterdim bu filmde... Umarım devamı gelir ve Prince of Persia oyununa layık bir film olur.
Gönderen: Dúrgonath - 16 Haziran 2010, 11:40:02
(http://animazione.myblog.it/images/LaprincipessaMononoke/mononoke%5B1%5D.gif)
Prenses Mononoke!
Hayao Miyazaki'den bir başyapıt daha. Doğa-İnsan çekişmesinin (ki insan zaten doğanın içinde, ama bunun farkına varamayacak kadar kibirli; film de bunu vurguluyor) en kısa ve etkileyici yoldan bir anlatımı, alıştığımız Miyazaki çizgileriyle hem de. 10/10 verdiğim birkaç filmden biri, hiçbir eksiği yok, hatta mükemmel seslendirmeleri, ilk iki-üç dakikadan sonra sizi içine çeken atmosferi ve her birinden ayrı bir film çıkabilecek karakterleriyle fazlası bile var.
"Dikkatle izleyin! Şimdi size bir tanrının nasıl öldürüleceğini göstereceğim!"
Gönderen: boromir - 17 Haziran 2010, 14:10:31
Dün :Iron Man-1
Gönderen: brisingr - 17 Haziran 2010, 15:24:31
Gönderen: Laurana - 17 Haziran 2010, 15:27:33
Gönderen: CrusCenT* - 17 Haziran 2010, 15:50:51
Gönderen: Berker - 17 Haziran 2010, 16:53:09
Gönderen: Berre - 17 Haziran 2010, 19:53:22
Tek kelime ile: "Komedi"
Spoiler: Göster
Gönderen: brisingr - 19 Haziran 2010, 21:46:37
Ben bu filmin oyununu oynamadım. O yüzden oyun ile kıyaslama yapamayacağım. Ben filmi eğlenceli, güzel buldum. Arkadaşlarım da oyunu oynamadılar ama onlar da beğendiler, sanırım oyun çok güzel olunca filmin izlenebilirliğini düşürüyor ;D. Kısacası macera-aksiyon severler gitmeli bu filme.
Kara Kitap
2. Dünya Savaşı sırasında Yahudi bir şarkıcının yaşadıkları anlatılıyor filmde. Film gayet güzel, insanı sıkmıyor. Zaten 2. Dünya savaşıyla ilgili filmleri severim. Dram-Savaş türünü sevenler izlemeli.
Gönderen: - 20 Haziran 2010, 00:26:24
Çok komik bir film ya Gülse Birsel şahaneydi :D
Gönderen: boromir - 20 Haziran 2010, 07:27:07
Gönderen: Angels.Of.Darkness - 20 Haziran 2010, 22:55:40
Gönderen: Marius - 21 Haziran 2010, 00:03:38
Seçimler... Seçimler...
İyi ve kötü arasındaki farkı anlamaya çalışan bir genç ve ona özgürlüğünü vermeye çalışan bir aşk... Bu film nasıl anlatılır bilmiyorum.
Gönderen: boromir - 21 Haziran 2010, 08:07:16
muhteşem ve komedi dolu bir film ama durduk yere küfür etmişler bir de o var tabii.
Gönderen: hanne - 21 Haziran 2010, 09:58:08
avatar ve imzadakiler o diziden ;D
Gönderen: brisingr - 21 Haziran 2010, 11:36:00
Çok güzel, etkileyici bir film. Hala aklımda. Yalnız sonunu beğenmedim.
Rezervuar Köpekleri
Filmi izlemeye başladım. Tam bir şeyler oluyordu komşunun evine hırsızın teki girme denemesi yapmış o yüzden yarıda kaldı. Bu gün izleyeceğim büyük ihtimalle ;D
Gönderen: edi - 21 Haziran 2010, 15:12:05
Gönderen: silence of scream - 21 Haziran 2010, 15:19:37
Bazı kısımlarını saçma bulmuş olsam da efektler bakımdan güzeldi diyebilirim.
Gönderen: Deadman107 - 21 Haziran 2010, 16:12:43
Klasik bir film.
Spoiler: Göster
Gönderen: Berre - 21 Haziran 2010, 17:28:56
Tanrının Kitabı ~ The Book Of Eli
Klasik bir film.Spoiler: Göster
Tamam o zaman. Gayet klasikmiş :)
Gönderen: Bonthey - 21 Haziran 2010, 21:26:25
Ridley Scott yine yapmış yapacağını..
Gönderen: Baal Adramelech - 21 Haziran 2010, 21:31:26
*Meşe odununu hazırlar*
Gönderen: brisingr - 22 Haziran 2010, 20:02:24
Dün televizyonda veriyorlardı. 5-10 dakika geç başladım ama olayların geçtiği motele yeni varmışlardı. ;D Konuyu bilirsiniz klasik karı-koca dağlık arazide yolda kalırlar, motelde gizemli olaylar olur.
Spoiler: Göster
İşkence kasetleri bulduklarını görünce zaten insanların yaptığını anlıyorsunuz. Biraz korkutmayı denese de sonrasında sadece maceraya dönüşüyor film. İzlenebilir gene de hoş vakit geçirtiyor. 
Gönderen: wildgirl_3 - 23 Haziran 2010, 13:46:01
Gönderen: brisingr - 23 Haziran 2010, 14:01:47
Dün televizyonda vardı izleyeyim dedim. Avustralya dışına çıkıp ün yapamamış bir film. Ancak boş vaktiniz varsa ve canınız sıkılıyorsa izlenecek bir film.
Gönderen: Berre - 23 Haziran 2010, 15:20:45
The Rage In Placid Lake
Dün televizyonda vardı izleyeyim dedim. Avustralya dışına çıkıp ün yapamamış bir film. Ancak boş vaktiniz varsa ve canınız sıkılıyorsa izlenecek bir film.
Ben de yarısına kadar izledi filmi. Ama film beni pek sarmadı.
Gönderen: brisingr - 23 Haziran 2010, 17:21:40
Gönderen: Dúrgonath - 23 Haziran 2010, 18:24:41
Yani... It's the O to the H to the A!
Gönderen: brisingr - 24 Haziran 2010, 13:15:17
Dün yine televizyonda vardı. Ben beğendim filmi. Güzel bir konusu var, konuyu güzel işlemiş. İzleyin, pişman olmazsınız diye düşünüyorum.
Gönderen: deanna - 25 Haziran 2010, 12:24:53
Fame - 2009
Faaaaame.
I'm gonna live forever
I'm gonna learn how to fly
Hiiiigh.
Gönderen: boromir - 25 Haziran 2010, 18:16:22
Gönderen: - 30 Haziran 2010, 18:35:40
Gönderen: Marius - 30 Haziran 2010, 18:59:29
Anam yazana kadar canım çıktı...
Gönderen: boromir - 30 Haziran 2010, 20:31:17
hiç sevmedim çok küfür vardı.
Gönderen: silence of scream - 01 Temmuz 2010, 11:09:28
Gönderen: Amras Ringeril - 01 Temmuz 2010, 12:23:37
En basit örnek. Gittikleri şehirin ismi üzerine açık açık hiçbir şey söylenmedi. Tabelada "cannonball" yazıyordu. Sonra buraya Türkiye'den kardeş kasaba olarak "Tophane" yi söylediler. Cümleler arasındaki ufak tefek "kelimeler" görsellerdeki ayrıntılar, tamamını çözebilmek için büyük birikim gerekiyor açıkçası. Gayet sağlam esprilerdi bunlar.
"Brockebackli gay kovboy Blackberry"
Cem Yılmaz'ın küfür ederek güldürüyor eleştirisi için söylediği bir şey vardı. "Ben orda film yapıyorum arkadaş, senin aklında küfür kaldıysa bundan bana ne!"
Gönderen: silence of scream - 01 Temmuz 2010, 13:19:25
Gönderen: Amras Ringeril - 12 Temmuz 2010, 11:02:37
İtiraf edeyim izlediğim ilk Zeki Demirkubuz filmiydi. Açıkçası çok hayran kaldığımı söyleyemem, yorumlar Zeki Demirkubuz'un tarzını yansıtmadığını söylüyorlar. Bilemeyeceğim ama güzel oyunculukların yanında vasat bir hikaye anlatımı gibiydi. İçerdiği trajediyi tam olarak hissedemedim. Belki hikaye de biraz zayıfdı. Yönetmenin ilk kitap uyarlaması ve ilk dönem filmiymiş. Belki o yüzden bir zayıflık var.
Ha ama şu Nüshet rolündeki Bora Cengiz adlı gencin oyunculuğuna hayran kaldım. Son zamanlarda gördüğüm en ilginç yüzlerden birisiydi ve geleceği çok parlak bir oyuncu.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 12 Temmuz 2010, 13:05:19
(http://img68.imageshack.us/img68/2351/displaymedia350x510jl2.jpg)
Bir Pazar günü can sıkıntısından televizyonda kanallar arası gezinirken gördüm. Güzel bir filmdi. Dediğim gibi;can sıkıntısını gideriyor. Eğlenceliydi.
~Filmle İlgili~
Spoiler: Göster
---------------------------------------------
Özet
Spoiler: Göster
--------------------------------------------
GALERİ
Spoiler: Göster
Gönderen: Bonthey - 12 Temmuz 2010, 17:48:22
1. Saptama: En kötü kısa film Fatih Akın'ın kısa filmiydi...
2. Saptama: Nathalie Portman ne ara büyüdü de yönetmen oldu?
Gönderen: Amras Ringeril - 12 Temmuz 2010, 18:55:09
Sakin, huzurlu, güzel bir filmdi. Belki başka şartlar altında sıkılabilirdim ama içinde Zooey Deschanel'in olduğu her şey gözüme çok daha güzel ve çok daha sevimli görünüyor.
Gönderen: Elijah - 12 Temmuz 2010, 22:10:49
Aslında gece uyudukları sahne dışında diğer bölümler çok gereksizdi, neredeyse 3 kuruş harcamadan yapılmış bir filmin bu kadar çok hasılat alması akıl alıcak gibi değil. Film yapımcısı çakalın teki demekki :D
Filme gelince, korkudan çok insanları gerilimle korkutmaya çalışmışlar. Aniden duyulan sesler, kapının hızlıca çarpması adamın 5 metrekarelik odada uçması...
Ama sonuç olarak o gece zor uyudum diyebilirim, insan karanlıkta kalıp yatağa gittiğinde "Ulan acaba bize de oluyo mu bunlar uyurken?" diyor :)
Gönderen: alper - 13 Temmuz 2010, 00:07:39
Gönderen: Amras Ringeril - 13 Temmuz 2010, 00:31:35
Bir şeyler yazmazsam çatlarım sanırım. Şimdiden senenin en iyi filmlerinden birini izledik (şimdiden dedim de ay olmuş temmuz). Yalnız başlarda biraz sinirlendim. Bu bir ara her gece aklıma gelen şeydi çünkü. Özgün olma şansını yitirdi şimdilik. Yine de bu harika şey için teşekkürlerimi borç bilirim.
Gönderen: Canina - 13 Temmuz 2010, 02:39:40
Kick Ass.
Bir şeyler yazmazsam çatlarım sanırım. Şimdiden senenin en iyi filmlerinden birini izledik (şimdiden dedim de ay olmuş temmuz). Yalnız başlarda biraz sinirlendim. Bu bir ara her gece aklıma gelen şeydi çünkü. Özgün olma şansını yitirdi şimdilik. Yine de bu harika şey için teşekkürlerimi borç bilirim.
"Şerefsizim benim aklıma gelmişti." bu bile başkasının aklına gelmişte vizyontele'ye koymuşlar Özgür.
Son izlediğim film, Network isimli bir televizyon hicviyesiydi. Yetmişlerin sonunda yapılmış düşük bütçeli müthiş bir film ^^
Gönderen: Victoria - 13 Temmuz 2010, 17:54:54
Edit: Hani pembe yazıyı geçtim; o zamanlar ki film zevkim ne kadar boktanmış yahu.
Gönderen: skandy_duygu - 13 Temmuz 2010, 21:56:12
Eclipse :)Aynen ahh Riley yazık oldu sana ya (adını doğru yazmışımdır umarım) nasıl öldürdüler seni?? :'(
Gönderen: boromir - 14 Temmuz 2010, 09:02:03
destere: sonu belli olmayan acayip vemonoton bir filmdi ama ayati ve ayreddın için izlenir belki.
2012: anlatmaya gerek yok dünyanın en iyi filmlerinden biri en sevdiğim filmlerin 4. sırasında yer alır kadro müthiş oyunculukler süperdi. valla muhteşem görsel efektleri olan bir filmdi insanın izlerken tüyleri diken diken oluyor.
kurtların kardeşliği: pek fazla sevmedim kuzenim izlediği için ben de izledim.
kazananlar ve günahkarlar: jackie chan... başka söze gerek yok...
Gönderen: edi - 14 Temmuz 2010, 17:29:44
Gönderen: KYLE - 14 Temmuz 2010, 20:10:56
Gönderen: - 14 Temmuz 2010, 20:24:57
Gönderen: Canina - 14 Temmuz 2010, 20:28:48
Gönderen: Malkavian - 14 Temmuz 2010, 21:40:23
Definitely, Maybe
Süper filmdir gerçekten hatta canımı çektirdin :) Oyucnuları da çok sağlam bu arada
Gönderen: - 14 Temmuz 2010, 23:54:23
Süper filmdir gerçekten hatta canımı çektirdin :) Oyucnuları da çok sağlam bu arada
Evet şahaneydi :) Nihahah izleyiniz efenim buyrun :P
Gönderen: alper - 15 Temmuz 2010, 01:45:48
Spoiler: Göster
Gönderen: Dúrgonath - 15 Temmuz 2010, 11:33:06
Mulholland Drive.. Durun bir daha izlemem lazım
Uvuvuvv David Lynch =)
Bende de AVP:Requiem var. Ne zamandır erteliyordum, forumda açtığım Alien başlığına devam etme isteği gelince bilmediğim şeyler olmasın diye izledim.
Gönderen: - 16 Temmuz 2010, 04:02:04
Gönderen: dwayde - 19 Temmuz 2010, 22:17:38
Bandslam
Güzel seçim, Bandslam harika filmdir :)
Dün şehirlerarası otobüste Buz Devri 3'ü izledim, serinin en iyisi olmuş :D
Gönderen: Elijah - 19 Temmuz 2010, 22:52:37
Downey Jr. ın aktörlüğünü hep sevmişimdir zaten, Iron Man'den sonra daha da arttı sevgim, harika bir filmdi.
Gönderen: - 20 Temmuz 2010, 11:55:32
Filmi şahsen çok beğendim :) Yine Cem Yılmaz yine Cem Yılmaz demek istiyorum Uzak Doğuda görüşmek dileğiyle :P
Gönderen: - 21 Temmuz 2010, 16:59:17
Baya heyecanlı ve çatlak bi filmdi Cameron Diaz'ı severim zaten beğendim :P
Gönderen: Dúrgonath - 21 Temmuz 2010, 19:43:34
Moon, beklediğim kadar iyi değildi, sanırım olayların yavaş gelişmesi birazcık soğuttu beni. Ancak o yavaşlık oldukça doyurucu bir senaryoyla giderilmişti aslında. Kendine özgü ve izlenilebilir bir film.
The Hangover ise hayatımda izlediğim en eğlenceli filmlerden biriydi; anlık esprileri, karakterleri falan.
Gönderen: Dúrgonath - 25 Temmuz 2010, 02:09:41
Ya...çok güzeldi yaa.
Gönderen: KYLE - 25 Temmuz 2010, 17:24:51
Gönderen: LegalMc - 26 Temmuz 2010, 10:36:59
Okuduğum çoğu yorumda filmin berbat olduğu söyleniyordu. Ama ben filmi çok beğendim. İçinde kaçırılmaması gereken çok ince espriler vardı. Sanırım bu esprileri anlayamayanlar böyle yorumlar yaptı. Ben filmi gayet beğendim.
Gönderen: deanna - 26 Temmuz 2010, 11:35:06
August Rush.
Ya...çok güzeldi yaa.
Bir kaç gün önce izlemiştim ben de.
Çok hoştu be.
Gönderen: - 26 Temmuz 2010, 12:22:42
Gönderen: - 29 Temmuz 2010, 21:01:37
Mutlaka izlemeniz gerek çok güzel ;). Ama keşke insanlığa sonunda ne olduğunu da öğrenebilseydik :-[
Gönderen: Dúrgonath - 29 Temmuz 2010, 22:45:36
Bu ve The Hangover üst üste izlenilirse en derin depresyondan çıkarır adamı beh!
Gönderen: KYLE - 30 Temmuz 2010, 15:52:52
Gönderen: Alorka Greenleaf - 01 Ağustos 2010, 14:34:25
Spoiler: Göster
Gönderen: alper - 02 Ağustos 2010, 01:02:39
2. kez izledim, önceden izlediğimde beğenmemiştim küçüktüm filmi yanlış kurgulamıştım kafamda, şu an hayran kaldım, özellikle filmin adının film ile bağlantısını kavrayıp bu şekilde izlemek etkili oldu beğenmemde..
Bu filmi sevmemişken, Jack Nicholson'ı da bu filmde tanımışken, diğer filmlerini de sevemeyerek izlemiştim, şimdi onlar da bir düzene oturdu iyi oldu:)
Gönderen: KYLE - 02 Ağustos 2010, 14:40:46
Gönderen: dirock - 02 Ağustos 2010, 16:11:12
Gönderen: Wanderer - 02 Ağustos 2010, 16:43:36
Gönderen: Jean Valjean - 02 Ağustos 2010, 16:52:01
Bilmiyorum, yorum yapmak istemiyorum. Izleyecekseniz izleyin.
Gönderen: love*is*dead - 03 Ağustos 2010, 00:06:13
Alacakaranlık serisiyle alakası olmayan bir insan olarak sırf arkadaşımı kırmamak için girdim o filme.Önceki filmleriyle bağlantılı olan olayları anlamamamla birlikte , fena bir film değildi diyebilirim.
Gönderen: Berre - 03 Ağustos 2010, 17:02:49
Gecenin bir yarısı sırf vakit geçirmek üzere açtığım bir filmden bu kadar etkileneceğimi tahmin etmezdim. Akıcı bir kurgusu, ilginç senaryosu ve David Tennant'ı ile izlenebilecek hoş bir film :)
Spoiler: Göster
Gönderen: brisingr - 04 Ağustos 2010, 22:50:46
Kitap ile karşılaştırıldığında biraz sönük kalmış. Aynı zamanda kitaba sadık kalınmamış. Kitabı okumadan izlemiş olsam filmi belki beğenebilirdim.
Acaip Bir Film
Uzun uzun yazı yazmak istemiyorum bu film hakkında. İzleyip zamanınızı boşa sarfetmeyin.
Gönderen: DarLy OpuS - 05 Ağustos 2010, 16:14:56
Filme başlarken, "Pek tarzım değil ama..." diye bir görüş vardı aklımda. İlk bir saat aynen bu şekilde düşünmeye de devam ettim. Kalan bir saatteyse düşüncelerim hayli hayli değişti. Son kısmıyla da güzel bir cevap verdi film, olumsuz tarafıma...
Leonardo Dicaprio hayranlığım yoktur; ancak iyi kotardığı bir gerçek. Martin Scorsese beklemediğim kadar iyi bir iş çıkartmış.
İzleyiciyle dalga geçen kurgusuyla da tam not aldı. Başarılı bir film demek için bunlar yeterli sanırım. :)
Gönderen: LegalMc - 06 Ağustos 2010, 18:57:21
Film çok hoşuma gitti. Oldukça hareketli ve heyecanlı bir filmdi. Her türlü konuda müthişti. Herkese öneririm, izlemeyen varsa çabucak izlesin :)
Gönderen: Victoria - 13 Ağustos 2010, 12:01:03
Gönderen: - 13 Ağustos 2010, 21:26:27
Tam bir aile filmiydi ancak sonu çok çok duygusaldı ah ağladım evet..
Gönderen: Laughing Madcap - 13 Ağustos 2010, 21:46:10
Leonardo Di Caprio'yu pek sevmem ancak ona rağmen beğendim filmi. Bilinçaltı, rüya ve gerçeklik konusunda sık sık kafa patlattığım düşünülürse, bu film beni bir garip yaptı. Topaç is a lie.
Filmden çıktım, dışarı çok sıcaktı. Bir filme daha gireyim dedim.
Avatar The Last Airbender;
Daha çok failbender olmuş. Olmamış. Diyecek birşey yok. Belki "Gitti 7 TL" , belki "klimalı salonda da nasıl uyumuşum ha." .
Gönderen: silence of scream - 14 Ağustos 2010, 13:14:38
Gönderen: Amras Ringeril - 18 Ağustos 2010, 05:01:52
Bu filmi ve Zeki Demirkubuz'u bunca sene sonra tanımak biraz utanç verici oldu açıkçası. Filmin çekildiği dönem Türk sinemasının genel yapısı benzer boğucu gerçekçi filmler üzerineydi. Sanırım bu konuda bir çeşit zirve noktasıymış. Benim için oldukça gerçekçi (ki bunun anlamı elbette hüzünlüdür) ve temiz bir film gibi görünüyor.
Dilsiz ve sağır kızın sürekli tv başında olması ve hiçbir şeye tepki vermemesi, Haluk Bilginer'in karakteri, sürekli akan bir arkaplana sahip olması esere biraz masalsı yan katmış. Güzelleştirmiş.
Yine de dönemi 5 yaşında olduğum için kaçırmamdan dolayı filmden yeterli tadı alamadım. Çok fazla boğucu ve o kadar gerçekçi ki doruk noktalarda gülme krizine tutulabiliyorsunuz karakterlerin rezillikleri ve şahane oyunculuklar yüzünden.
Her neyse, eski bir başyapıt. Bence 90ların yapımları yeşilçamdan bile eski.
Gönderen: LegalMc - 18 Ağustos 2010, 09:58:37
Film hakkında diyecek çok söz yok zaten. O kadroyla kötü film yaparlarsa gebersinler. Ama kan efektleri dışında oldukça iyi bir filmdi. Sylvester Stallone o kadar yaşlanmasına rağmen -koşması dışında- maşallah gençliğindeki gibi. Ayakta alkışlıyorum, hem yönetmenliği hem de başrol oyunculuğunu yaparak böyle mükemmel bir ortaya çıkardığı için.
Gönderen: Victoria - 19 Ağustos 2010, 17:41:29
Filmde Evelyn Salt (Jolie), şerefi ve ülkesi üzerine yemin etmiş bir CIA ajanı canlandırıyor.Güzel bir filmdi. Beğendim. İzlemenizi tavsiye ediyorum.
Gönderen: Bardes - 21 Ağustos 2010, 19:14:22
Babam, filmi henüz açmışken gelip "Esaretin Bedeli değil mi bu? Şöyle şöyle oluyo sonra şöyle şöyle..." diyerek keyfimi sömürmese daha iyiydi ama neyse.
Bu zamana kadar izlemediğim için ayıplıyorum kendimi. Kınıyorum hatta.
Gönderen: Elijah - 21 Ağustos 2010, 19:43:22
Harika filmdi, 3 başrolde çok güzel oynamış. İngilizler iyi iş çıkarmış.
Gönderen: brisingr - 23 Ağustos 2010, 18:19:08
Bundan 5-6 sene önce izlemiştim. Küçük yaşta olduğumdan bir hayli sıkıcı gelmişti. Elime geçince bir daha izleyeyim dedim. 2. Dünya Savaşı atmosferini, yahudilerin yaşadıklarını çok iyi yansıtmış. Adrien Brody'nin mükemmel performansı sayesinde de kesinlikle izlenmesi gereken bir film olmuş. Mutlaka izlemelisiniz.
İhanetin Bedeli
Gerard Butler her zamanki gibi güzel oynamış. Benzer filmler kadar iyi olmasa da zaman geçirmek için izlenebilecek bir film. Yapılan yorumlarda sonunda şaşırdıklarını söylüyorlar. Ama beni sonu o kadar şaşkına çevirmedi.
Korkunç Son - Giallo
Piyanisti izledikten bir gün sonra televizyonda verdiler. Adrien Brody var izleyeyim dedim. Film boyunca gerilmekten çok sıkıldım. Basit bir seri katil filmi. Adamın sarı olmasıyla korkutmaya çalışmışlar. Film sizi hiç merakta bırakmıyor. Her şey beklediğiniz gibi oluyor. İzlemezseniz pek bir şey kaybetmezsiniz.
Spoiler: Göster
6. His
Kesinlikle çok güzel bir film. Bu zamana kadar izlemediğim için kendimi kınıyorum. Film boyunca sizi geriyor. Sonu ise sizi çok şaşırtıyor. Kesinlikle bir başyapıt. Karanlıkta izlemenizi tavsiye ederim :aha:
Adamım
Samuel L. Jackson'ın çoğu filmini severim. Daha önce bir çok kez televizyonda verilmesine rağmen sadece sonunu izleyebilmiştim. Güzel bir komedi filmi. Sizi hiç sıkmıyor. Ayrıca film boyunca bol bol Türklerden ve Türkiye'den bahsediliyor. :D
Gönderen: SéDa ERéN - 24 Ağustos 2010, 15:22:35
Ama Pers Prensi çok güzeldi ;D
Gönderen: Dúrgonath - 25 Ağustos 2010, 23:29:17
Uzun zamandir cig komedi izlememistim, guldurdu ya iyiydi yani.
Gönderen: LegalMc - 03 Eylül 2010, 11:52:37
Yorumum için. (http://www.kayiprihtim.org/forum/the-karate-kid-karateci-cocuk-t8282.0.html;msg89295#new)
Not: Ayrıca çocuğun şivesine hayran kaldım :D
Gönderen: Gilderoy - 03 Eylül 2010, 12:15:18
Merlin'de daha farklı birisi Arthur. Merlin'de öyle.
Gönderen: Elijah - 03 Eylül 2010, 17:24:46
Harika bir filmdi, söyleyecek söz yok. Her açıdan müthiş yapmışlar. Gerçekle Hayal Dünyası arasında çok iyi gidip gelmişler, müthiş dersler veriyordu film. Makyajda Oscar almalarına şaşmamalı, ellerinde göz bulunan yaratık, ve Pan harika yapılmış. Hele o faşist baba yok mu? Kötü karakterin sahip olabileceği her şey var, neyse daha fazla anlatmayayım spoilere girer.
Kısacası muazzam bir Fantastik filmdi.
Gönderen: Cúthalion - 05 Eylül 2010, 17:15:46
Ama asla favorilerime girmeyecek bir film.
Definitely, Maybe / Kesinlikle, Belki - 7.0
Fazla etkilemedi. Sonu basitti. Gerçi sonunun daha güzel yapılabilmesi için daha iyi bir kurgu gerekiyordu. Bu kurgu da bu filmde yoktu. İftarı beklerken vakit geçirmek için izlenebilir.
Gönderen: Laughing Madcap - 07 Eylül 2010, 01:04:53
Spoiler: Göster
Müzik tarihinin üç farklı döneminin ikonları, rock ve elektro gitar üzerinden kendi felsefelerini dile getiriyorlar. Biraz da birşeyler çalıyorlar ve ortaya muhteşem zevkli bir film çıkıyor.
The White Stripes'tan Jack White, U2'dan The Edge ve Led Zeppelin'den Jimmy Page hem görsel hem işitsel bir şov yapmışlar. The Edge zaman zaman can sıksa da, Jack White'ın ve Jimmy Page'in konuşmaları gerçekten oldukça dolu. Hele beraber çaldıkları bir sahne var ki, oy oy.
Gönderen: alper - 09 Eylül 2010, 00:44:22
It Might Get LoudSpoiler: Göster
Müzik tarihinin üç farklı döneminin ikonları, rock ve elektro gitar üzerinden kendi felsefelerini dile getiriyorlar. Biraz da birşeyler çalıyorlar ve ortaya muhteşem zevkli bir film çıkıyor.
The White Stripes'tan Jack White, U2'dan The Edge ve Led Zeppelin'den Jimmy Page hem görsel hem işitsel bir şov yapmışlar. The Edge zaman zaman can sıksa da, Jack White'ın ve Jimmy Page'in konuşmaları gerçekten oldukça dolu. Hele beraber çaldıkları bir sahne var ki, oy oy.
An itibariyle bilgisayarımda mevcut oldu hemen yumuluyorum. İsimleri duyunca iştahım kabardı. Kaçtım, yorumumla gelirim...
Gönderen: LegalMc - 12 Eylül 2010, 15:56:31
Remember Me
Vasatı aşamayacak, Tıvaylayt'taki abazan vampir tiplemesiyle ünlenmiş Edvırt'ın (Robert Pattison'ın) oynadığı, izlemekle hiçbir şey kazanılmayan bir film.
Harry Potter ve Melez Prens
Moviemax'te rastladım, 5. kez izleyeyim dedim.
X-Man Orgins: Wolverine
Yine Moviemax'te rastladım,X-Man'deki en sevdiğim karakter olan Wolverine'in hayatının anlatıldığı filmin kötü olması gibi bir olasılığı yok zaten :) Beğendim filmi.
Truva
Ve yine Moviemax'te rastladım, bunu da 8. kez falan izledim herhalde. Her repliğini ezberlediğin filmi tekrar izlemek çok iyi olmuyormuş, bunu anladım.
Gönderen: Elijah - 12 Eylül 2010, 17:12:04
Büyük beklentilerle aldığım DVDsini izlerken sıkılmıştım. Beklentilerimin altındaydı. Efektler, savaş sahneleri ve Mickey Rourke' a diyecek bir şey yok ama senryo kötü olmuş. Çok sıradan bir kahraman filmi gibiydi, ama yinede fena değildi.
Meet Joe Black
Anthony Hopkins'in ve Brad Pitt'in müthiş oyunuculuğunu bir kez daha gördüm (özellikle Anthony), hem duygusal, hem komedi, hem dram bu filmde toplanmış. Çok beğendim, ayrıca biraz fantastik bir filmdi de diyebiliriz.
Gönderen: Laughing Madcap - 12 Eylül 2010, 22:23:28
Anton Corbijn tarafından yönetilen, Joy Division'ın solisti Ian Curtis'in hayatını anlatan çerezlik bir film. Joy Division ya da o müzik tarzını sevmenize gerek yok; müzik piyasasında neler dönüyor, bir grup uğruna ya rab ne yetenekler kayboluyor diye izlenilebilir.
Spoiler: Göster
Gönderen: deniz - 13 Eylül 2010, 21:23:35
Gönderen: alper - 14 Eylül 2010, 01:19:37
Çok sevdim, en güzel belgesel tarzlı film diyebilirim. Jimmy Page ve Jack White harika iş çıkarmış, tecrübelerini harika bir yolla, müzik yoluyla aktarmışlar. Araya sıkıştırdıkları mizahi sözler ve anlatımları da bir o kadar muhteşem. Bir müzik ustasının hangi duygularla beslendiğini, hangi yollarda büyüdüğünü merak eden, müziğe meraklı kişiler varsa kesinlikle izlemelidir. Yoksa The Edge gibi olur, çalarken Jimmy Page'in eline bakarsınız, benden söylemesi :)
Açılış sahnesine hayran kaldım, Jack White'ın rahat tavırlarına rağmen aslında üzerinde uğraşılmış bir sahne olduğunu tahmin ediyorum, hafif bir işgüzarlık sezdim rolünde. Sanki sahne hemen bitsin de bir sonrakine geçelim gerginliği vardı üzerinde. Gösteriş için bir sahneydi yani ama sonuç olarak hayran kaldım, güzel düşünülmüş. Müziğin karmaşıklığını ama aslında temelinin çok basit olduğu anlatan hoş bir ironi yakalamışlar.
Çok yazdım, son olarak Jimmy Page'in çalarken yüz ifadesi gayet sevimli oluyor.
bkz: Heyecandan yerinde duramamak. Filmi buraya yazdığın ve izleyip izlemediğimi kontrol ettiğin için teşekkür ederim Laughing Madcap. Hee Control demişken... nerde benim şu film kutum :D
Gönderen: LegalMc - 14 Eylül 2010, 17:09:06
Jet Li'nin insanüstü bir performans gösterdiği film diyebilirim. Duygulanmadım diyemem, ama aynı zamanda dövüş sahneleri de çok kaliteliydi. Gecenin geç saatlerinde izlemekte daha bir güzel oldu, uykumu açtı :D
Gönderen: Bardes - 15 Eylül 2010, 21:33:28
Hatta konusu bile açılabilirmiş ama üşengeç bir insanım ne yazık ki :)
Konusu çoktan açılmış bile.
Donnie Darko (http://www.kayiprihtim.org/forum/donnie-darko-t2557.0.html)
Gönderen: Laughing Madcap - 17 Eylül 2010, 00:38:56
92 yapımlı, başrollerini Bridget Fonda, Kyra Sedgwick, Jeremy Piven, Matt Dillon ve Eric Stoltz'un paylaştığı, ayrıca Eddie Vedder (Pearl Jam), Chris Cornell (Soundgarden) ve Layne Staley (Alice in Chains)nin de rol aldığı, hoş bir film. Bu Grunge ustaları toplamda 10'ar saniye gözükseler de, filmin en muhteşem şeyini yaratmışlar; müziklerini.
Soundtracki kadar güzel olmasa da, çerezlik bir aşk filmi. Kesinlikle izleyin demem ama kesinlikle dinleyin.
Spoiler: Göster
Gönderen: Laughing Madcap - 18 Eylül 2010, 20:22:19
Farklı bir süperkahraman filmi. Ciddi görünmeyip çok ağır gerçekleri surata fırlatmalar, çok ciddi olaylardaki komiklikler, tesadüfler, hayattan kesitler vesaire. Gerçekten farklı bir film olmuş. Guy Ritchie filmlerindeki hava vardı bazı tesadüfi olaylarda. Yine Guy Ritchie filmlerinde oynayan bir kaç oyuncuyu görünce bu filme de el atmış sandım, alakası yokmuş.
Oyunculuklar hakkında pek bir lafa gerek yok, D'amico denen herifi RocknRolla'dan da Sherlock Holmes'dan da biliyoruz zaten. Nicolas Cage, zerre sevmesem de, oyunculuğu otomatiğe bağlamış bir insan. Başroldeki çocuk da idare ederdi. Küçük kız ise bana Natalie Portman'ın Leon performansını hatırlattı. Muhtemelen ileride onu da sık sık göreceğiz.
Fakat şu olay çok rahatsız etti beni; az önce bahsettiğim küçük kızın rolü. Yani biraz ağır olmuş sanki o yaşta bir kız için. Dayak yemek, dayak atmak, küfürler vesaire.
Neden izledim ben bunu, zaman kaybı demezsiniz. İzleyin.
Spoiler: Göster
Gönderen: KYLE - 19 Eylül 2010, 00:39:52
Gönderen: Laughing Madcap - 19 Eylül 2010, 00:45:05
Laughing Madcap neden SPOİLER veriyorsun hemde gereksiz yere
Spoiler butonuyla gizlenmiş bir şeyi açmak, okuyanın aldığı bir risk. Çok merak iyi bir şey değil.
Spoiler: Göster
Gönderen: Cúthalion - 22 Eylül 2010, 11:35:46
Normal bir aksiyon oyunuydu, silah çatışmaları felan gayet güzeldi.
The Karate Kid -- 5.4
Jackie Chan'in oynadığı Mr. Han karakterinin bir kısmı güzeldi, çocuğun oyundaki kişiliğini ve filmin geri kalanını sevmedim.
Clash of the Titans / Titanların Savaşı -- 5.7
Bu da sıradan, fantastik bir aksiyon filmiydi. İzlemek bir şey kazandırmadı.
Edge of Darkness / İntikam Peşinde - 7.4
Türkçe ismine göre sadece bir aksiyon filmi gibi sanılsa da aslında biraz da gerilime kayıyor bu film. Baş karakterin yaşadığı durumlar ilgimi çekti, izlenesi bir film.
Up in the Air / Aklı Havada -- 8.0
Çok etkilenmedim, ama gayet hoş ve güzel bir filmdi. Kafamdaki bazı şeyler açığa kavuştu.
Gönderen: grikunduz - 22 Eylül 2010, 13:17:48
Not: Ben ingilizcesini izledim belki türkçeye geçirirken şarkı değiştirilmiştir bilmiyorum öyle bir şey yapılırmı ama olabilir. :)
Gönderen: Alorka Greenleaf - 24 Eylül 2010, 17:09:11
Gönderen: KYLE - 26 Eylül 2010, 12:26:39
Gönderen: Sophié - 26 Eylül 2010, 23:10:34
Ne filmdi, arkadaş. Oyuncular, kurgu -ki kurgu dediğin gerçekten uyarlama sonuçta,bu durumda "adam tam filmlik yaşamış aga" diyecek halim yok- harikaydı. Görüntü de oldukça güzeldi, sıradan bir kullanım yoktu. Sonra soundtrackler ayrı bir lezizdi. İzleseniz güzel olur hani.
Spoiler: Göster
Gönderen: Ashitaka - 27 Eylül 2010, 00:22:29
Gönderen: Victoria - 27 Eylül 2010, 19:14:00
Vogue dergisinin kurucusu anna ile ilgili bir film ve röportaj karışımıydı.Çok eğlendim izlerken :D
Hele bir sözü var bittim.'' Modayı çekemeyen insanlar şişko umutsuz ev kadınlarıdır.'' :zuha
Gönderen: Cúthalion - 28 Eylül 2010, 21:01:52
Sıradan bir aksiyon filmi olmaktan öte güzel bir filmdi. Her ne kadar sonunu tahmin etsem de farklı sonla bitirmek için filmi bozan filmlerden iyiydi. İzlenmesini tavsiye ederim.
Gönderen: Rooney - 04 Ekim 2010, 18:02:28
Gitmeyen varsa,gitmeli :D
Gönderen: Elijah - 04 Ekim 2010, 20:32:43
Şöyle diyeyim, hayatımda gördüğüm en gerçekçi filmdi. Al Pacino o efsane duruşlarıyla, bakışlarıyla, konuşmalarıyla büyüledi. Fakat çeviri gerçekten berbattı, utanmasalar Al Pacino'nun bir repliğinde, "Ben paramı alırım oğlum!" diyecek kadar kötüleşmişti. O yüzden Al Pacino'nun o güzel tepkilerini kaçırdım diyebilirim.
Özet geçecek olursak:
Spoiler: Göster
Gönderen: Ectoras - 04 Ekim 2010, 20:40:45
Gönderen: Sophié - 06 Ekim 2010, 17:38:29
Gönderen: Black Helen - 06 Ekim 2010, 18:15:41
Çok kaliteli ve gerçekçi bir film olmasının yanı sıra İran'ın geçmişi ve geleceğiyle, ülkemizi karşılaştırabildiğim bir film oldu. Çarpıcıydı. Filmin yapımcısı Marjane Satrapi'nin kendi hayat hikayesini alaylı bir biçimde anlatış şekli en dramatik anlarda bile beni güldürdü. Mutlaka izlenmesi gereken bir film.
Gönderen: Victoria - 08 Ekim 2010, 19:23:25
Ne kadar siyah beyaz eski bir film olsada beni resmen büyüledi. Canlandırdığı Holly Golightly harika bir kadın. Tıpkı Audrey gibi asil ve zarif :)
Gönderen: Alorka Greenleaf - 09 Ekim 2010, 12:40:43
Arkadaş da CD si vardı, alıp izledim. Komik ti sanki. :D
Gönderen: KYLE - 09 Ekim 2010, 20:49:59
adamın eliyle yaptığı tabanca sahnesinde koptum
Gönderen: Elijah - 11 Ekim 2010, 17:12:30
Biraz fantastik bir filmdi, ne kadar sihirbazımız yaptıklarına sadece bir "illüzyon" dese de fazla olağandışıydı. Ama genel olarak oldukça güzel bir filmdi. Filmin havası hoştu (Prestij filmine çok benziyor). Ayrıca Dövüş Kulübün'den de hatırladığımız Edward Norton vardı(bkz:imzam). O yüzden ayrı bir güzeldi benim açımdan.
Ayrıca filmin sonunda "Vay anasını!" dedirten bir filmdi. Tabi ben daha sert bir dilde tepki vermiştim ama neyse.
Gönderen: Bonthey - 11 Ekim 2010, 17:55:59
Buram buram İngiltere ve İngiliz kültürü kokuyordu.
Sevdim.
Gönderen: KYLE - 18 Ekim 2010, 14:20:44
Gönderen: Bonthey - 18 Ekim 2010, 15:30:31
Oyuncular gözümüzün önünde ne kadar geliştirdi kendilerini..Özellikle Dan, Emma ve Tom Felton.. Rupert Grint zaten her zaman mükemmeldi ama bu 3 isim.. Ki içlerinden işinin en zor olan kişisi Dan..Baya ilerletti kendisini helal.
Gönderen: boromir - 20 Ekim 2010, 19:40:55
1:maymunlar cehennemi
2:maymunlar cehennemi'nin altında
3:maymunlar cehennemi'nden kaçış
4:maymunlar cehennemi'nin fethi
5:maymunlar cehennemi savaşı
6:maymunlar gezegeni
7:transformers
8:demir adam 2
9:matrix reloaded
10:predators
11:aliens vs predator
12:aliens vs predator requitem
13:hızlı ve öfkeli
14:daha hızlı daha öfkeli
15:hızlı ve öfkeli tokyo yarışı
16:hızlı ve öfkeli londra takibi
17:tanrının zırhı
18:tanrının zırhı 2
19:kareteci çocuk (karete kid)
20:zindan adası
21:buz devri 2 erime başlıyor
22:buz devri 3 dinozorların şafağı
belki unuttuklarım vardır ama bu kadar film izledim işte...
Gönderen: Bonthey - 22 Ekim 2010, 14:33:43
Gönderen: Black Helen - 23 Ekim 2010, 21:02:07
Klasik bir Fransız filmiydi. Çekimler her ne kadar kaliteli olsa da, olay akışındaki acelecilik ve bağlantısızlık bir yerde filmden kopmama ve kafamın karışmasına neden oldu.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 23 Ekim 2010, 21:12:54
Çok güzeldi. Eğlenceli, akıcı, komik bir film. :D :D :D
Gönderen: Bonthey - 23 Ekim 2010, 23:44:32
Gönderen: Elijah - 24 Ekim 2010, 00:05:07
Harry Potter ve Melez Prens
Oyuncular gözümüzün önünde ne kadar geliştirdi kendilerini..Özellikle Dan, Emma ve Tom Felton.. Rupert Grint zaten her zaman mükemmeldi ama bu 3 isim.. Ki içlerinden işinin en zor olan kişisi Dan..Baya ilerletti kendisini helal.
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Tersten gidince daha mı güzel oluyor? :)
Gönderen: alper - 24 Ekim 2010, 00:14:45
Gönderen: Bonthey - 24 Ekim 2010, 00:37:37
Harry Potter ve Melez Prens
Oyuncular gözümüzün önünde ne kadar geliştirdi kendilerini..Özellikle Dan, Emma ve Tom Felton.. Rupert Grint zaten her zaman mükemmeldi ama bu 3 isim.. Ki içlerinden işinin en zor olan kişisi Dan..Baya ilerletti kendisini helal.Harry Potter ve Zümrüdüanka YoldaşlığıHarry Potter ve Ateş Kadehi
Tersten gidince daha mı güzel oluyor? :)
Ahahah kesinlikle hayır...
Geçenlerde Melez Prens'i almıştım DVD arşivime katmak için. Baktım paketi hiç açılmamış, onu izleyeyim dedim. Sonra Harry Potter hevesim geldi..Diğerlerini de izlemek istedim. Uzun süredir Zümrüdüanka Yoldaşlığını izlemediğimi farkettim onu izledim. Eh geriye doğru gitmiş olunca bari tam olsun dedim Ateş Kadehi'ni izledim. Herhalde bugün yarın da Azkaban Tutsağını izlerim. Lakin pek memnun değilim bu gidiş yolundan. :D
Genelde dergileri de tersten okurum aslınd ama DVD'de pek hoş olmuyor. ;D
Gönderen: boromir - 24 Ekim 2010, 11:25:34
Muhteşem bir film. özellikle Liam Neeson ve Sam Worthington iyi iş çıkarmışlar. Müzikler de bir harika olmuş.
Gönderen: simkalaba - 24 Ekim 2010, 17:59:14
Gönderen: boromir - 24 Ekim 2010, 18:16:05
Türkçe dublajını çok sevdim.
Gönderen: KYLE - 25 Ekim 2010, 14:36:33
Percy Jackson ve Olimposlular Şimşek Hırsızı.ben çok beğenmedim ama neyse ben en son avatarı izledim :D mavi olanı
Türkçe dublajını çok sevdim.
Gönderen: boromir - 25 Ekim 2010, 15:56:51
Percy Jackson ve Olimposlular Şimşek Hırsızı.ben çok beğenmedim ama neyse ben en son avatarı izledim :D mavi olanı
Türkçe dublajını çok sevdim.
Kötü Tarafı: Argo ve anlamsız kelimeler kullanılmış:
=lan=oğlum=oha=vb...
İyi Tarafı: İzleyiciye halk diliyle yaklaşılmış.
Ben ikisinden de yanayım.
Bu arada Titanların Savaşı daha iyiydi (özellikle soundtrackları ve oyunculuk performansları).
Gönderen: Tinuviel - 27 Ekim 2010, 17:16:20
Gönderen: Bonthey - 27 Ekim 2010, 23:13:50
Gönderen: LegalMc - 28 Ekim 2010, 13:09:45
Vasatı aşamayacak bir filmdi. Görsel efektlere söyleyecek bir şey yok da filmi çok sığ bırakmışlar gibi geldi bana. İzlemek zaman kaybı değil ama bir şey de kazandırmıyor insana.
Edit: Hades'i çöpten çıkan bir pislikmiş, aciz bir yaratıkmış gibi göstermesi, Poseidon'u eski Türk filmlerinden çıkma tecavüzcüler gibi göstermesi de ayrı bir şeydi.
Gönderen: Ectoras - 28 Ekim 2010, 19:38:05
Gönderen: Bonthey - 30 Ekim 2010, 04:37:49
Mükemmeldi.. mükemmeldi..mükemmeldi..mükemmeldi..
Gönderen: KYLE - 30 Ekim 2010, 13:13:45
Gönderen: Laughing Madcap - 30 Ekim 2010, 15:24:51
Spoiler: Göster
Öncelikle bu güne dek izlemediğim için kendimden utandım.
Genel yorumlardan bahsedeceğim;
- Çizgi romanı daha güzel.
E yani. Bunun tersini yapabilen bir yapıma daha denk gelmedim ben.
- 3 saat sürdü, sıktı.
Doğrudur; eğer süper kahraman filmi izleyeyim biraz aksiyon göreyim diye ekranın başına geçtiyseniz.
- İzlediğim en kötü süper kahraman filmi.
Eğer bu filmi süper kahraman filmi olarak nitelendiriyorsanız, çok büyük yanlışlar içindesiniz demektir.
- İzlediğim en iyi süper kahraman filmi.
Bkz: Üstteki yoruma verdiğim cevap.
Film, 80'li yıllarda Amerika'nın içinde bulunduğu nükleer paranoyaya farklı bir açıdan bakıyor. Gidişat olarak bazı farklılıklar var elbette; Nixon tam tamına 3 kez seçilmiş, Vietnam savaşı kahramanlarımızın yardımıyla kazanılmış vesaire. Ama bazı durumlar var ki, insanoğlunun doğasından olsa gerek, değişmemiş. Vietnam yenilgisinden sonra "çiçek çocuklar"ın devlete ve savaşlara karşı tutunduğu tutumu bu sefer de maskeli adalet sağlayıcılarına karşı sergilediklerini görüyoruz mesela.
Temelde mantık basit. Suçlular tanınmamak için maskeyle, kostümle banka soymaya, cinayet işlemeye başladıklarında akıllara şu soru geiyor, biz iyiler niye bunu kullanmayalım? Ve böylece, maskeli-kostümlü bir grup kahraman ortaya çıkıyor. 40'lı yıllarda adaleti ve barışı sağlayan bu iyiler, yıllar ilerledikçe toplumla paralel olarak yozlaşıyor ve gittikçe nefret edilen bir hale geliyorlar. Amaçlarından sapmış bu oluşumu kurtarmaya çalışanlar da var elbette.
Watchmen, bu karışıklıktan olsa gerek, oldukça kaliteli karakterlere sahip. Hepsinin kurduğu cümleler ve sergiledikleri davranışlar, ayrı ayrı oturulup konuşulabilecek şeyler.
Kısacası çizgi roman/film basit bir süper kahraman filminden öte; toplumu (bkz: The Comedian'ın tavrı), tanrıyı (bkz: Dr. Manhattan'ın düşünceleri) ve iyi/kötüyü (bkz: Rorschach'ın yaptıkları) ele alan kaliteli bir yapım.
İzleyiniz. Tekrar tekrar.
Gönderen: Bonthey - 31 Ekim 2010, 01:14:21
Spoiler: Göster
Mr. Nobody
İkinci kez izlememle herşey daha bir yerli yerine oturdu.
Mükemmeldi.. Böylesi bir montaj-efekt ve senaryo kurgusu görmedim ki Jared Leto bile başlı başına yeterli bir sebep.
Gönderen: Elijah - 31 Ekim 2010, 01:17:12
Sonunda izleyebildiğim için şükrediyorum. Şöyle diyebilirim: İzlediğim en anlamlı filmdi.
Fawkes maskeli anarşist V, son zamanlarda gördüğüm en iyi karakterdi. Kurgu, senaryo, verilen mesaj, karakterler oldukça oturtulmuştu. Ayrıca filmin güzel olmasındaki en iyi faktörlerden biri de Natalie Portman'dı. Hakkını vermek lazım. Sonuç olarak bu film hayatımda büyük bir yer edinecek. Özellikle V, gülümseyen maskenin içinde ağlayan ve hüzünlü bir yüz olması, oldukça güzel bir ironiydi.
Spoiler: Göster
Gönderen: simkalaba - 31 Ekim 2010, 19:22:13
Muhteşemdi!!! Ne de olsa Jackie Chan!
Gönderen: Berre - 01 Kasım 2010, 17:01:22
Cnbc-e de tamamen hazırlıksız olarak izledim geçenlerde. Filmi bu kadar sağlam bulmamın nedeni de bu hazırlıksız izlememdi sanırım.
Film boyunca çok güzel replikler vardı. İlk başlarda not tutmaya çalıştım ama sayıları çok fazla. Bu yüzden direk olarak izlenmesini tavsiye ederim :)
Buram buram kara mizah kokan bir film.
Spoiler: Göster
Gönderen: Bonthey - 03 Kasım 2010, 01:16:27
Filmin ortasında Heath Ledger öldüğü için sanırım senaryosunda hafif değişimler olmuş, o nedenle filmi eleştirmemeyi düşünüyorum. Ama Ledger anısına Johnny Depp ve Jud Law gibi isimleri görmek çok hoş oldu.
Gönderen: Bonthey - 03 Kasım 2010, 14:37:15
Leigh Whannell için izledim, konusuna göre Urban Legend tarzı filmlerin arasındaki en özgün senaryoya sahip olan film diyebilirim. Gerçek Efsaneler'i izlerken içim kıyılmıştı kahkahalarla gülmüştüm lakin bu filmin müzikleri, efektleri ve senaryosunun Leigh Whannell'dan çıkması oldukça başarılı kılmış. Ha tabi yönetmeni de saw'ın yönetmeni James Wan oluyor bu durumda. Nitekim Testere filminin yapımcılarından bir başka film işte.
Ama öyle çok aman aman korkutmuyor film onu da eklemek lazım.İkilinin ikinci uzun metrajlı filmi olduğu halde oldukça başarılı.
Gönderen: simkalaba - 03 Kasım 2010, 16:42:06
Jackie Chan o günlerde (1978) biraz yavaşmış ama film mükemmeldi.
Gönderen: LegalMc - 05 Kasım 2010, 16:57:47
Malum bugün 5 Kasım. Kutlayayım dedim. Tekrar etkilendim. Tekrardan mükemmel.
Spoiler: Göster
Gönderen: Richard Fannin - 05 Kasım 2010, 21:16:56
Gönderen: simkalaba - 05 Kasım 2010, 22:17:36
Diğer filmlerden güzel olmasa da idare ederdi. Ayrıca diğer filmlerden daha farklı bir konusu vardı.
Gönderen: Bonthey - 05 Kasım 2010, 22:22:56
Yine mükemmeldi yine mükemmeldi
Gönderen: Ectoras - 07 Kasım 2010, 08:03:48
Filmde kopuk yerler ve hatalar göze çarptı ama genede izlenebilir bir film...
Gönderen: KYLE - 07 Kasım 2010, 12:05:25
Hatalar vardı ama güzel filmdi :D
HATA Spoiler : [*]adamın kıyada sabah akşam oturması ve CIA ın onu bulamaması :D [/*]
Gönderen: simkalaba - 08 Kasım 2010, 22:06:27
Birden Narnialı ruhum kabardı ve izledikten sonra beşinci kitaba başladım.
Gönderen: Bonthey - 09 Kasım 2010, 03:25:47
İlginç bir filmdi. Değişik bir kurguya sahip.
Gönderen: simkalaba - 09 Kasım 2010, 16:31:35
Türkçe Dublajlı izledim. Karakterlerin sesleri çok kalındı. Altyazılıdan daha çok zevk aldım.
Film sürükleyici ve güzeldi.
Gönderen: Laughing Madcap - 09 Kasım 2010, 22:21:27
Spoiler: Göster
Film, Scott Pilgrim'in kız arkadaşını tam anlamıyla haketmesi için kızın 7 eski sevgilisini yenmeye çalışması olarak özetlenebilir.
Fakat göndermeleriyle, karakterleriyle, müzikleriyle, oyuncularıyla, müzikleriyle, bilgisayar oyunu havasıyla, müzikleriyle ve sahneleriyle, son zamanlarda izlediğim en eğlenceli film oldu. Müziklerinin çok iyi olduğunu söylemiş miydim?
Bir başka "boş fakat çok hoş" film için bkz: Pineapple Express
Gönderen: Larien - 10 Kasım 2010, 09:28:51
Galadriel'e bir kez daha aşık oldum :)
Gönderen: simkalaba - 10 Kasım 2010, 19:23:41
kesinlikle tavsiye ederim. Çocuk filmi ama olsun. Baş rollerinde (Narnia Günlükleri Şafak Yıldızı'nın Yolculuğu'ndan hatırlayacağımız) Will Poulter var.
Gönderen: Ectoras - 10 Kasım 2010, 20:49:17
Robin HoodEvet,Robin Hood'u izlerken bende aynı hislere kapılmıştım:)
Galadriel'e bir kez daha aşık oldum :)
Gönderen: Bonthey - 13 Kasım 2010, 13:49:14
Güzeldi.. El kitabı gibi bir film.
Gönderen: Cúthalion - 13 Kasım 2010, 19:27:19
Sonu farklı olsa da bari bir şeye benzese diyerek izlediğim, ancak malesef umutlarımın boşa çıktığı basit bir film.
Daybreakers / Vampir İmparatorluğu - 6.0
Birazı alıntı yapılmış, özgün olmayan ancak güzel ilerliyor derken sonunda beni "Hadi len ordan, öyle düzelme mi olur." dedirtecek kadar saçmalayan bir film.
Spoiler: Göster
The A Team / A Takımı 7.3
Bir aksiyon filmi olarak güzel olan ancak daha fazlasını veremeyen bir film.
Ghost Writer / Hayalet Yazar - 8.3
Tarzını sevdiğim, son derece normal olayları ele alan ve son derece normal bir şekilde biten nadir filmlerden.
Centurion / Son Savaşçı - 6.4
Gayet güzel bir şekilde ilerleyen ancak basit ve anlamsız bir şekilde biten bir film.
Spoiler: Göster
New York'ta Beş Minare / Five Minarets in New York - 7.0
Olayları kısa kısa geçerek bir film yerine kısa filmler birleşimi gibi görünen, bazı gizli göndermeler yapmaya çalışan, İngilizce kısımların dublajı kötü, Haluk Bilginer'in oyunculuğu çok iyi olan bir film.
Gönderen: Bonthey - 14 Kasım 2010, 14:02:51
Gönderen: Amras Ringeril - 14 Kasım 2010, 14:12:56
Mükemmel bir filmdi. En beğendiğim filmler arasında yerini aldı. Bu sitede takılan ya da zamanında atari oynamış herkesin izleyip beğenmesi gereken bir film.
Gönderen: Bonthey - 15 Kasım 2010, 02:51:35
Mükemmeldi mükemmeldi.. Favorim Kralın Dönüşü.. Malumunuz Faramir karakteri daha çok aktif. Lakin bu film de nazarımda en az Kralın Dönüşü kadar değerli. Kralın Dönüşü de yarına artık.
Gönderen: Victoria - 15 Kasım 2010, 12:39:07
Çok saçma bir filmdi.Film o kadar yavaş ilerliyordu ki bir ara uyuyakaldım.
İkinci yarıda dayanamayıp filmden çıktım.
Sinemada izlediğime pişman oldum açıkçası. Film korkunç değil, aksine çok komikti.
Gönderen: Hurin - 15 Kasım 2010, 13:37:05
Scott Pilgrim vs. The World
Mükemmel bir filmdi. En beğendiğim filmler arasında yerini aldı. Bu sitede takılan ya da zamanında atari oynamış herkesin izleyip beğenmesi gereken bir film.
Dün gece ne izlesem ne izlesem derken senin bu mesajını gördüm ve izledim ev arkadaşımla. Hatta bu önerin siteye yeni bir üye bile kazandıracak. Laughing Madcap ve sana teşekkürler !
Gönderen: Cúthalion - 15 Kasım 2010, 21:51:03
Amaçsız, klişe, karizma kasması yapılmaya çalışılan bir karakterden oluşan bir film.
After.Life / Diriliş - 7.0
Yönetmen filmi yaparken her şeyi açıklamamayı tercih etmiş ve bu biraz "Ne alaka?" dedirtirken biraz da güzellik katmış. Filmdeki felsefi konuşmaların yapıldığı sahnelerin de alakasız olması çok saçma bir iş tabi.
Gönderen: Berre - 16 Kasım 2010, 15:07:34
İki öyküden oluşan harika bir film. İlk bölümündeki olağanüstü gerilim ve kinci bölümündeki klişe korku unsurlarından oluşturulmuş orjinal korku teması bana "Vay be!" dedirttirdi.
Gönderen: simkalaba - 16 Kasım 2010, 15:24:04
Gönderen: Bonthey - 16 Kasım 2010, 23:53:25
Serinin bütün filmlerini izlemiş olduğum için mutsuzum. :(
O denli mükemmeldi.
Gönderen: Elijah - 17 Kasım 2010, 13:25:06
Televizyonda rastladım. Hoş filmdi, güzel filmdi, cici filmdi. Genelde romantik-komedi sevmem ama bunun komedisi aşırıya kaçtığı için izlemiş bulundum. Steve Zahn ve Jennifer Aniston güzel ikili olmuş, izlemenizi tavsiye ederim. Boşa gitmez zamanınız.
Gönderen: Vega - 17 Kasım 2010, 14:15:22
İlk üç kitabını okumuştum. Keşke devamını da okusaydım. Çok eğlenceli ve olabildiğince kitaplara yakın. Başarılı bir uyarlama.
Gönderen: alper - 17 Kasım 2010, 14:27:12
Filmde aşk öğelerinin cılkı çıkarılmış durumda, "Onu mu seviyordu bu kadın" derken bir anda etrafında değişen erkekler aslında fazlasıyla gerçekçi olmuş, ancak benim hoşuma gitmedi, takip mekanizmam zayıfladı. Film bir çok ülkede geçtiği için manzaralar harika, sonlara doğru Javier Bardem oynuyor, başrolde Julia Roberts var. Mutsuz bir kadının değişken aşk hayatı hoşunuza gidecekse izleyin ama çok da bir şey beklemeyin. IMDB 5 vermiş ben biraz daha insaflıyım 6 veriyorum. :)
Gönderen: Ectoras - 17 Kasım 2010, 21:46:02
Gönderen: Black Helen - 18 Kasım 2010, 20:23:55
İyi bir komedi filmi arıyorsanız tavsiye ediyorum. Çünkü gülmekten filmi doğru dürüst izleyemedim. Senaryo, oyunculuk ve özgünlük bakımından berbat bir ikinci sınıf amerikan filminin ötesine gidememişler açıkçası.
Klasik konu ve yarıda bırakılan, ikinci filmi izleyin diye bağıran bir sondan başka bir şey göremedim filmde. Çekimler ve efektlere bir şey demiyorum ama o kadar bütçeniz varken bunun iki katı güzel bir film çekilebilirmiş. Kısacası olmamış. Ama hani izlerim diyorsanız bence gidin, izleyin, kafanızı boşaltın ve gülün. Ötesini bulamazsınız.
Gönderen: LegalMc - 18 Kasım 2010, 23:12:41
Klişe bir seçilmiş çocuk hikayesiydi, senaryosu basitti. Ama Nicholas Cage nasıl her türlü role girebildiğini tekrar gösterdi herkese. Bir filmde aile babası olurken, diğer filmde Merlin'in 3 büyük çırağından biri oluyor. Mükemmel bir oyunculuk.
Jay Baruchel'in role çok fazla yakıştığını düşünmüyorum ama çok doğal oynamış. Yerinde kekelemeleri, yerinde tepkileri vb. Yine de tam oturmamış role.
Film benim için "orta"yı çok aşamasa da Teresa Palmer filme bir güzellik katmış ^^
Spoiler: Göster
Gönderen: Alorka Greenleaf - 19 Kasım 2010, 10:34:18
Çok güzel bir filmdi. Başını biraz kaçırdım ama hakkatten güzel iş çıkarmışlar. Yalnız finalini pek beğenmedim. Saçma olmuştu final.
Spoiler: Göster
Gönderen: LegalMc - 19 Kasım 2010, 23:12:46
Sonu bende bayağı bir yarım kalmışlık hissi bıraktı ama film genel olarak iyiydi.
Gönderen: Cúthalion - 20 Kasım 2010, 19:18:40
Anlatmak istediği şeyi başarılı bir şekilde veriyor. Zamanındaki dünyayı gerçekten iyi yansıtıyor.
Gönderen: Elijah - 20 Kasım 2010, 19:43:21
Filmi beğendim, önceki filmlerden daha fazla çaba ve daha fazla emek sarfedilmiş(e haliyle son film). Karakterler daha ciddi ve daha profesyonel olmuş. Güzeldi... Merakla 2.partı bekliyorum(kitabını da okumadığım için).
Gönderen: simkalaba - 21 Kasım 2010, 19:28:46
Yine çpk sevdim. Devamının gelmesini çok isterim.
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları Bölüm 1:
En sevmediğim 2. Harry Potter filmi oldu. Pek beğenmedim.
Gönderen: Bonthey - 23 Kasım 2010, 03:54:54
Sterling Knight bile kurtaramamış filmi..
Çok fenaydı çoook..
Gönderen: Bonthey - 23 Kasım 2010, 21:36:11
İzlediğim en muhteşem Harry Potter filmi idi.
Gönderen: Cúthalion - 26 Kasım 2010, 15:34:22
Yorum için; (Filmin hikayesi hakkında bilgi içerir.)
http://www.kayiprihtim.org/forum/index.php?topic=8984.msg94010
The Nightmare on Elm Street / Elm Sokağında Kabus - 7.0
Sonunu saçma geldiği için anlamamakla beraber güzel bir korku filmiydi. Öyle korku filmi denilince korkuyla alakası olmayan ama içinde kan, bağırsak ne varsa gösterilen filmlerden değildi.
Gönderen: Ireth~ - 26 Kasım 2010, 18:20:18
Yorum yok; kan, kol, bacak, kafa, göz var.
Her zamanki gibi iğrenç bi Testere filmi işte. Neden gittim bilmiyorum, kuzenimin gazına gelmiş olmalıyım.
Ona gideceğime Hp 7 part 1'e ikinciye gitmeyi tercih ederim ama...
Şaka bi yana Testere de kanlı manlı sahneleri hariç güzeldi, ama yine de tavsiye etmiyorum.
Gönderen: Larien - 26 Kasım 2010, 23:53:10
Kurgu, senaryo. diyecek kelime yok. Muhteşem. son 24 saattir etkisinden çıkamadım. Her insanın mutlaka izlemesi lazım.
Gönderen: Bonthey - 27 Kasım 2010, 02:31:10
Mükemmeldi yine :)
Gönderen: Larien - 30 Kasım 2010, 08:38:48
Gerçek vampirler görmeye ihtiyacım vardı...
Gönderen: Cúthalion - 30 Kasım 2010, 15:46:45
Bazı sahneleriyle midemi bulandırdı (kanlı değil), bi hoş oldum, psikolojim allak bullak oldu. Bu nedenle ne not versem bilemedim.
The American / Centilmen - 6.5
Sakin bir suikastçıyı anlatan bir film ama pek amaçsız geldi bana.
Die Tür / Kapı - 7.0
Her ne kadsar sonu boş gelse de sona kadar gayet iyi gitti.
Gönderen: Fingolfin - 03 Aralık 2010, 20:40:37
Gönderen: Amras Ringeril - 03 Aralık 2010, 20:52:33
Mükememeldi. Böyle bir hikaye anca bu kadar güzel anlatılabilirdi. Sonuysa izlediğim en vurucu film sonlarından biriydi. Facebook'un değeri 25 milyar dolarmış, tamam.
Gönderen: simkalaba - 03 Aralık 2010, 21:39:16
Yüzüklerin Efendisi İki Kule Genişletilmiş Versiyonu
İkisi de 10\10
Gönderen: Tirian - 06 Aralık 2010, 16:52:19
Gönderen: simkalaba - 11 Aralık 2010, 17:24:24
Çok az kişi beğenmiş. bunun nedeni bence kısa olmasından ve ana başroller olmamasından. Film çok kısa olduğu için midir nedir oldu bittiye getirmişler. ayrıca yönetmen filmi berbat etmiş. eski yönetmen olsaydı daha iyi bir film çıkabilirdi. sahneler kitaptakilerin tam tersiydi ve ayrıca kitaptaki resimler daha fantastik. lucy nin macerası daha uzundu. coriakin uzun saçlı gandalf gibi bir adamdı. filmle kitap zıt düşmüş bu da yönetmenin yüzünden. müzikleri de unutmamak lazım. yeni müzisyen berbat etmiş narnia ruhunu. ben bile daha iyi bir iş çıkartırdım. 1-2 müzik dışında diğerlerini beğenmedim. puanım 10\7.8 Sadece 20 dk daha uzun olsaydı çok memnun olurdum. En uzun kitap buydu aslında ne yapıp edip süresini uzatmaya çalışırdım. Ayrıca yönetmen olsaydım sanırım kitaptakilerin apaynısını yapardım. Ama ancak lafta kalır Michael Apted'e de saygım var tabii. Bence en kötü Narnia filmiydi. Daha yapılacak 4 film var. Umarım işin başına tekrar Andrew Adamson ve Harry-Gregson Williams geçer.
Beğendiğim yönleri de filmin sonundaki müzik ve jeneriğiydi. Kitaptaki resimleri koymaları çok hoşuma gitti. Ayrıca Lucy'nin güzellik isteği temasını çok güzel aktarmışlar. Efektler ve Beyaz Cadı'da mükemmel durmuş. Bastıbacak ve Eustace'de çok hoşuma gitti. Aslan çok az göründü ama olsun artık.
Aslında Narnia'ya yepyeni birşeyler gerek. Büyük bir yıldız başrole getirilirse tekrar iyiye gidebilir. Narnia serilerinde pekçok karakter var. Bunlardan ikisini-üçünü ünlü birileri canlandırırsa gişe hasılatı da artar. Sürenin de çok önemi var. Uzun tutarlarsa başarıyı elde edebilirler.
Not: Sinemalar.com'daki hesabımdan bir alıntı yapıp üzerine birşeyler ekledim. Tamamen kendi yazımdır. lordboromir adlı hesap tamamen bana aittir.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 11 Aralık 2010, 17:27:31
Gönderen: Ectoras - 12 Aralık 2010, 01:20:08
Gönderen: Black Helen - 12 Aralık 2010, 12:06:13
Dün yarısına kadar izleyebildim. İzlediğim kadarıyla da muhteşem olmasa da beni gayet eğlendiren bir film olduğunu söyleyebilirim. Özellikle de John Malkovich oynadığı çatlak ajan rolüyle beni yerlere serdi. Filmi o adam için izlediğim bile söylenebilir. Güzel olan diğer taraf ise bir amerikan yapımı olmasına rağmen, özellikle işin içine rusların girdiği bölümde iki tarafında eşit gösterilmiş olması ve politik bir üstünlük taslama olaylarının olmamasıydı. Güzel bir komedi filmiydi.
Gönderen: Madam Vio - 13 Aralık 2010, 18:52:03
V For Vendetta...
Kurgu, senaryo. diyecek kelime yok. Muhteşem. son 24 saattir etkisinden çıkamadım. Her insanın mutlaka izlemesi lazım.
Kesinlikle katılıyorum. Bu zamana kadar izlediğim en iyi filmlerden biriydi. Böyle bir film olduğunu bilseydim çıktığı zaman sinemada izlemiş olurdum. Öyle ki filmi izlediğim gece üç saat boyunca uyuyamadım. (Oysa filmi izlemeyi bitirdiğimde saat zaten ikiyi çoktan geçmişti.)
Şiddetle tavsiye ediyorum:
Bu filmi izlemeyen kendini film izlemiş saymasın!
Spoiler: Göster
Gönderen: simkalaba - 15 Aralık 2010, 19:40:14
Sonu kötü bitti ama film çok iyiydi. Filmde 1 tane bile küfür olmamasına çok sevindim. Küfürsüz de gülebileceğimizi kanıtladılar. Film o kadar iyiydi ki devam filmi bile yapsalar üşenmem giderim.
Gönderen: Ectoras - 16 Aralık 2010, 22:45:05
Bazı noktalarda eksikler olsada güzel filmdi,ayrıca Hugh Jackman bu tip rollere çok yakışıyor.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 17 Aralık 2010, 20:07:13
Forum ahalisinin son günlerde hakkında çok güzel yorumlar yapılması, şiddetle tavsiye edilmesi ve internette sürekli karşıma çıkması nedeniyle çok merak ettim. E haliyle izledim.
Diğer arkadaşların da dediği gibi, güzel bir kurgusu, akıllara kaznınan replikleri, izleyici üzerinde bıraktığı etkileri ile çok muhteşem bir film.
En çok hoşuma giden de cesaret. Korkusuzca çekmişler filmi. Türkiye' de böyle bir şey imkansız. Helal...
Gönderen: Ectoras - 18 Aralık 2010, 17:41:42
İzlediğim en güzel filmlerden biriydi.Savaş sahneelrindeki gerçekçiliği başka bir filmde göremedim desem yeridir.Tom Hanks'in her zamanki müthiş oyunculuğuda filmin başarılı olmasında önemli rol oynuyor.Ayrıca görsel efektler ve müziklerde çok başarılı,ben bu filmin çıktığı sene Oscar'da "En İyi Film" ödülünü alamamasına anlam veremiyorum birazda Spielberg'in daha önce Schindler'in listesiyle en iyi filmi alması,bu seferde en iyi yönetmeni verelim gibisinden birşeye sebep olmuş olabilir ama filme yazık olmuş derim...
Gönderen: simkalaba - 18 Aralık 2010, 19:29:53
:'(...
Gönderen: simkalaba - 23 Aralık 2010, 20:00:58
İlk izlediğimden daha çok hoşuma gitti.
Gönderen: wildgirl_3 - 24 Aralık 2010, 23:25:32
Güzeldi..
Gönderen: Borealis113 - 25 Aralık 2010, 02:43:55
Gönderen: Anduril - 25 Aralık 2010, 20:04:25
Gönderen: Black Helen - 27 Aralık 2010, 21:57:44
İşin içinde Jim Carrey olunca söylenecek pek bir şey de kalmıyor haliyle.
Gönderen: Marillion - 27 Aralık 2010, 22:27:49
60'lı yılların ABD'sini kültürel bakımdan özetleyen güzel bir müzikal :-)
Gönderen: wildgirl_3 - 02 Ocak 2011, 21:37:34
Yeniden..
Gönderen: Hathor - 05 Ocak 2011, 05:46:22
Hahaha ne diyeceğimi bilemedim şimdi yeni de üyeyim kuralları tam içkinleyemedim. Belgesel filmdir bu. Dünyanın dört bir yanında 3 büyük dinin temsilcileriyle yapılan mucizeler ve birazcık da güncel politika hakkında söyleşiler var filmde. Sorulan soruları çok başarılı buldum.
Dinle ilgili olarak fikir beyan etmek her forumda hoş karşılanmıyor. Bu nedenle forum kurallarını tam okuyana kadar ben etmemeyim diyorum. Ama film dinle alakalı bazı sorgulamalarda bulunuyor. Bilginize yani : )
Puanım 9 qanka
Gönderen: Larien - 05 Ocak 2011, 09:01:20
Gayet güzel bir film, neden bu zamana kadar izlemedim bilmiyorum.
Gönderen: angelofiori - 06 Ocak 2011, 21:09:21
Her zaman, zaman ve boyut kavramı olan filmlere hayranlık duymuşumdur...
Gönderen: Elijah - 15 Ocak 2011, 23:33:36
Morgan Freeman, Brad Pitt... Şu iki isimi duyduktan sonra hemen izleyiverdim ve filmi çok beğendim. Belki favorilerime girmez ama kurgusu olsun, gizemi olsun, aksiyonu olsun, oldukça başarılıydı.
Ama beni en çok etkileyen filmin sonuydu. Bu tip filmlerde son, yönetmenin eserinin en can alıcı kısmıdır, öyle de oldu. Filmi mutlaka izleyin, pişman olmazsınız.
Spoiler: Göster
Gönderen: Borealis113 - 16 Ocak 2011, 00:41:12
Gönderen: LegalMc - 16 Ocak 2011, 15:06:26
Kuşkusuz ki hayatımda izlediğim en iyi filmdi. Başka bir şey söyleyemiyorum, inanılmaz.
Gönderen: simkalaba - 18 Ocak 2011, 19:58:57
Terminator 2
Terminator 3
Terminator 4
Gönderen: zeynepdurmaz - 18 Ocak 2011, 20:27:44
Gönderen: Bonthey - 24 Ocak 2011, 23:04:34
Spoiler: Göster
Pirates of the Caribbean: At World's End
Gönderen: Maleficum - 25 Ocak 2011, 02:47:37
Spoiler: Göster
Sin City [*]tekrar tekrar izliyorum[/*]
Gönderen: Bonthey - 25 Ocak 2011, 03:13:33
Spoiler: Göster
Alice In Wonderland
Johnny Depp günleri yapıyorum bu ara..Özlemişim.
Gönderen: Larien - 25 Ocak 2011, 10:00:45
Hayatımda sinemasına gittiğim 2. türk filmi.
Uzun zamandır yaş akıtmayan gözlerim bu filmde durmadı. Gerçekten harika bir film.
Gönderen: Black Helen - 25 Ocak 2011, 10:10:31
Yorum yapabileceğimi sanmıyorum. İlk onuma girmiştir bu film.
Gönderen: Gilderoy - 25 Ocak 2011, 13:28:12
Harika bir konu üzerine harika bir kurgu. Üstüne bir de çizgi romanı Cobol İşi'ni okudum tam oturdu :D .
Gönderen: Alorka Greenleaf - 25 Ocak 2011, 13:31:23
İdare ederdi.
Gönderen: Raisor - 25 Ocak 2011, 14:58:30
Aslında bu tip duygusal filmler arada iyi oluyor - tavsiye ederim
Gönderen: Madam Vio - 25 Ocak 2011, 17:03:25
Fantastizmi neden sevdiğimi bir kez daha hatırlatan bir film oldu...
Gönderen: simkalaba - 26 Ocak 2011, 19:15:11
mükemmel bir tarih belgeseli. tavsiye ederim.
Gönderen: grikunduz - 27 Ocak 2011, 16:11:21
national geographic: stonehange dikili taşların sırrı ne?Peki ciddi bir şeyler veriyormu?
mükemmel bir tarih belgeseli. tavsiye ederim.
Gönderen: simkalaba - 31 Ocak 2011, 17:35:11
Belki bazılarına saçma gelebilir. Arkeolojiyle ilgilenenler izlesin derim.national geographic: stonehange dikili taşların sırrı ne?Peki ciddi bir şeyler veriyormu?
mükemmel bir tarih belgeseli. tavsiye ederim.
---------------------------
Örümcek Adam 2
Keşke Tobey ve eski seri devam etseydi. Şimdiki Örümcek Adam'lar çok çelimsiz oluyor canım:
Spoiler: Göster
Gönderen: Ectoras - 31 Ocak 2011, 18:52:31
Abartılı,özensiz,mantık hataları dolu,mesaj verme kaygısı güt(e)meyen,izleyicilere sadece çatışma izlettiren,4 yıl önceki "Kurtlar Vadisi Irak" filminin yanına bile yaklaşamayacak bir film..
Gönderen: Lunacy - 31 Ocak 2011, 20:05:13
Im Juli,
MegaZeka =D
Candy.
üçünü de şiddetle tavsiye ederim :D
Gönderen: simkalaba - 04 Şubat 2011, 15:17:35
Avatar::::::::::::::::::::: ...
Gönderen: Canina - 05 Şubat 2011, 02:29:38
Tim Burton'ın izlemedigim tek filmi idi. Bununla birlikte seriyi tamamlamış oldum.
Gönderen: Maleficum - 08 Şubat 2011, 19:52:41
Spoiler: Göster
The Mist [*]tekrar tekrar izliyorum[/*]
Gönderen: simkalaba - 09 Şubat 2011, 20:38:55
Bruce Lee'nin ustasının hayatını anlatan bir film...
Gönderen: simkalaba - 10 Şubat 2011, 21:11:40
Gönderen: Devlet Memuru - 11 Şubat 2011, 12:08:14
Metro istasyonunda yaşayan bir kontrolörün hikayesi.
Gönderen: Akrin - 12 Şubat 2011, 21:41:18
Gönderen: simkalaba - 12 Şubat 2011, 22:00:11
Gönderen: Elijah - 12 Şubat 2011, 22:49:51
Aslında daha bitirmedim, yarıda bırakmak zorunda kaldım. Çok sürükleyici ve güzel olsaydı, yarıda bırakmayabilirdim.
İzlediğim kadarıyla Oscar'ı alacak bir tarafı yoktu, ama hoşuma gitmedi değil. Gerçekçiydi, heyecanlıydı, ama dediğim gibi aman aman değildi.
Olaylar oldukça hızlı gelişiyordu, bir geçmişe, bir şimdiye geliyordu. Zaman-mekan kavramını yitirdim bir ara. Ayrıca konuşulanları anlamanız için internetten ve bilgisayardan iyi anlamanız lazım.
Ama izlemenizi öneririm. Hergün takıldığınız bir yerin kuruluş hikayesini bilmenizden bir zarar gelmez.
Gönderen: Ectoras - 13 Şubat 2011, 01:06:20
Çok güzel bir yapım.Irkçılık konulu filmler içinde en çok hoşuma gideni diyebilirim.Edward Norton'un oyunculuğu Fıght Club'dakinden çok daha iyi...İzlemeyenlere tavsiye ederim...
Gönderen: LegalMc - 13 Şubat 2011, 17:12:40
Çok beğendim. Özellikle kan efektleri çoğu yerde muhteşemdi. Roma döneminde geçiyor, 9. lejyon ile ilgili bir film.
Se7en
Bu film hakkında yaz yaz bitmez. Ama sonu kesinlikle tahmin edilemez. Sonu kesinlikle tahmin edilemeyen filmler içinde kesinlikle üst sıralarda. Kesinlikle izleyin, çok etkileyici bir filmdi, kesinlikle David Fincher'a +rep. Kesinlikle izleyin.
Kesinlikle.
Spoiler: Göster
Gönderen: Dúrgonath - 14 Şubat 2011, 00:21:20
Gayet de iyi hoştu yani, teen slasher akımını başlatan filmlerden biri olarak oldukça başarılı. Dönemine göre; paranormalliğe çok kaçmadan, ya da gerçekçi olmaya çalışırken saçmalamaktansa "bilinçaltı" gibi az işlenmiş bir konuyu ele alması gerçekten zekice. Wes Craven'in ellerinden şapur şupur öpmek lazım.
En azından etkisi sürüyor.
"Annee, ışıkları kapatma."
Gönderen: Bonthey - 15 Şubat 2011, 22:21:31
Spoiler: Göster
En son Titanic filmini izledim.. Bilmiyorum ki kaçıncı kez izledim.. Bilmiyorum ki kaçıncı kez Jack karakterine aşık oldum..
Gönderen: Larien - 16 Şubat 2011, 08:39:23
Birçok kişi beğenmediğini söylüyor ama benim hoşuma giden bir filmdi.
Gönderen: Black Helen - 16 Şubat 2011, 16:28:18
Bilmiyorum çok kötü bir film değildi, ama çok muhteşem bir film de değildi. Oturun Jim Carry için izleyin. Sonrada numeroloji paronoyaları yapın.
Spoiler: Göster
Gönderen: simkalaba - 16 Şubat 2011, 16:48:59
Bu kez bilgisayarımda izledim ve aynı Harry Potter ve Ölüm Yadigârları Bölüm: 1'deki gibi sinemada izlediğimden daha çok sevdim. Notum 7.8'di 7.9 oldu. Ama yine de ilk ikisinin yerini tutmaz...
Gönderen: Gilderoy - 16 Şubat 2011, 17:01:59
Gönderen: Amras Ringeril - 16 Şubat 2011, 21:55:52
Görsel ve işitsel anlamda şölendi. Daft Punk'ı önceden dinleyip pek de matah bulmamıştım ama bu filmdeki uyumu resmen iştah kabartıcıydı. Onun ötesinde pek bir şey yok.
Bu arada Imax 3d izledim filmi. İzlediğim ilk 3d film. Tamamı Imax formatında mı çekilmiş 3d mi eklenmiş bilmiyorum ama bu nedir yahu? Patates baskı yapıp koysaydınız da aynı derecede etkilenirdik biz. Bunun için mi curcuna kopuyor 2 senedir? Avatar'dan bu yana bu kadar geliştirebildiyseniz yuh size. Dönün 35mm ye daha güzel görüntüler de gördük biz. Bunu 3d olarak vizyona sokmak gereksiz.
3d'yi şu haliyle öven insanları da anlamıyorum. Gelişir eder tamam da bu nedir ya? Şimdilik çok da gerekli bir şey gibi görünmüyor. 3d olmadan da izleyebilirsiniz, en azından güzelim hatunları kara kara görmezsiniz.
Not: Sinemacı (kinda.p) olarak söylüyorum izleyici olarak değil. İzleyin zevkli epey. Görüntü kalitesi falan geniş planlarda dehşet olüyor.
Edith: Vazgeçtim ya sinemada izleyin filmi. Baya zevkli ;D
Gönderen: Ireth~ - 18 Şubat 2011, 18:44:36
İkisi de 3d idi.
Tron'un '60 versiyonunu çok daha iyi buluyorum. En azından neden Tron Legacy dendiğini anlamıştım o versiyonda. Pek beğendiğimi söyleyemem zira klasik bir Disney filmi gibi bile geldi.
Grafiklere bayıldım, o ayrı konu. Hatta telefonuma iTunes'tan indirdiğim Tron aplikasyonuyla grafikleri sık sık hatırlayıp tekrar bayılıyorum.
Genel olarak güzeldi diyim.
Sanctum...
Cameron klasiği olacağına inandığım film. Filmin ilk 20 dakikasında senin de o mağaraya dalasın geliyor, ama sonra. I-ıh o mağarada olmak istemiyorum diyorsunuz.
Gönderen: simkalaba - 18 Şubat 2011, 19:56:34
Gönderen: Raisor - 18 Şubat 2011, 20:25:16
Gönderen: Tirian - 19 Şubat 2011, 18:10:47
Gönderen: Bonthey - 19 Şubat 2011, 20:00:14
Spoiler: Göster
Jake'in safi Donnie Darko'da yeteneğini göstermediğini, zaten yetenekli olduğunu anlamamı sağlayan sıcacık bir aile filmi. Tavsiye ederim.
Gönderen: Victoria - 19 Şubat 2011, 20:27:35
Gayet güzel ve etkileyici bir film. Başlarda çok sıkıcı olmasına rağmen sonlara doğru hızlandı. Tam bir dram filmi. İngiltere krali 6. George'un hikayesini anlatıyor. Kekeme olduğu için konuşamıyor ve bunu yenmek için uzman bir doktordan yardım alıyor. 12 dalda Oscar'a aday.
Gönderen: Ectoras - 19 Şubat 2011, 23:24:19
Güzeldi...Pek birşey diyemiyorum başka.
Gönderen: Bardes - 19 Şubat 2011, 23:29:16
Küçük ayrıntılar, renkler, müzikler, verdiği mesaj hoştu epey. Lakin mıymıymıy esas kız ve sadece güzel replik olsun diye kasılmış olduğunu düşündüğüm sahneler yüzünden çok beğendiğimi söyleyemem.
Gönderen: simkalaba - 20 Şubat 2011, 13:41:12
Neden bu kadar zamandır bu filmi izlemedim de sürekli aynı filmlerle yetindim diye kahroluyorum. Mükemmel bir Baş Yapıt. Will Smith'in en iyi filmi. 8.7\10
Gönderen: boromir - 20 Şubat 2011, 14:56:59
Gönderen: Akrin - 20 Şubat 2011, 15:56:30
Gönderen: Laughing Madcap - 20 Şubat 2011, 16:55:35
Ben Robot
Boromir?
Spoiler: Göster
_____________
The Doors
Gruptan çok, Jim Morrison'ı anlatan bir film olmuş. Açıkcası bu rahatsız etti beni ama anlaşılabilir bir şey bu; o dönemde The Doors demek Jim Morrison demekti. Gerçi, halen öyle.
Grubun üyelerinden Ray Manzarek'in dediğine göre filmde resmedilen Jim Morrison yarı gerçek yarı abartılı olmuş. Biraz fazla "çılgın" olduğu kesin, orası ayrı.
Batman olarak da gördüğümüz Val Kilmer oynuyor Jim Morrison'ı ve sadece tip değil, ses de oldukça benziyor.
Gönderen: skandy_duygu - 20 Şubat 2011, 17:31:57
Zoraki Kral:Kekelemenin bu kadar can sıkıcı olmasını tahmin edemezdim ama İngiltere Kral'ı olunca tabii.. Başlarda sıkıcıydı sanki ama güzel bir filmdi.
Aşk Tesadüfleri Sever : Bu filmi Baş rol oyuncuları Beyaz Show'a çıkmadan önce bile istemek istiyordum ama kısmet düneymiş. Sonunda gerçekten çok üzüldüm. İzlerken herkezin aklındaki tek soru bu kadar tesedüf olur mu be kardeşimdi sanırım cevapbı ise film ise olur :D
Üç filmi de çok beğendim.
Spoiler: Göster
Gönderen: Bonthey - 21 Şubat 2011, 16:03:45
Spoiler: Göster
Love and Other Drugs
Eğlenceliydi, Jake ve Anne'in muhteşem bir çift olduğunu düşünüyorum. Brokeback Dağı'nda da çok iyi performans sergilemişti ikisi. Keşke sürekli birlikte film çevirseler..
Gönderen: Tirian - 21 Şubat 2011, 18:59:34
Gönderen: simkalaba - 21 Şubat 2011, 19:04:56
Bu resmen hakaret.Ben Robot
Boromir?Spoiler: Göster
_____________
Gönderen: Bardes - 23 Şubat 2011, 20:23:08
Bu gerçek olsa ne güzel olurmuş derken filmin bitmesiyle gerçek olduğunu öğrendim. Zekaya hayran kalmamak mümkün değil.
Gönderen: DarLy OpuS - 25 Şubat 2011, 22:21:19
Böyle bir senaryoyu ancak Charlie Kaufman yazabilirdi. Muhteşem oyunculuklar ve akıl sır erdirilemeyen bir kurgu... Sanırım tekrar izleyeceğim. Ve tekrar. Ve tekrar... Tekrar...
Gönderen: Erymnys - 25 Şubat 2011, 23:07:25
insanın çocukluk kahramanıyla karşılaşması hiç mmadığı bir anda, müthiş bir duygu.
Gönderen: Bonthey - 26 Şubat 2011, 00:50:36
Spoiler: Göster
Brokeback Mountain
Acı ama gerçek gibi bir film. Çok ağır geliyor şahsıma lakin Jake'in oyunculuğunu ölçmek adına ve bu ara kendisini pek fazla andığım için izlemek istedim. Güzeldi.
Gönderen: melek - 01 Mart 2011, 20:39:07
Gönderen: Kafii - 02 Mart 2011, 14:19:30
aamir khanın yaptığı en iyi filmlerde ilk 3e girer. Çokoştu.
Gönderen: Ectoras - 02 Mart 2011, 20:09:10
The Godfather 2 - 10 üzerinden 3
Bir filmin devamını nasıl bu kadar kötü yapmışlar anlamıyorum...
Gönderen: Bonthey - 03 Mart 2011, 21:09:20
Spoiler: Göster
Çok acıklıydı. Ağlamak istiyorsanız tereddüt etmeden izleyebilirsiniz. Ama zayıf zamanlarınızda izleyeyim demeyin sakın.
Spoiler: Göster
Konusu hiç sürükleyici değildi ama çizimler harikaydı. Seslendirme de tabi. Jim Carrey, Colin Firth, Gary Olman, Cary Elwes.
Gönderen: Bonthey - 12 Mart 2011, 12:42:10
Spoiler: Göster
İnsanın 3 favori oyuncusu filmde oynayınca ister istemez seviyor filmi.
Proof
Spoiler: Göster
Çok gereksiz bir filmdi bence.
The Good Girl
Spoiler: Göster
Tek çekilir yanı Jennifer Aniston, Jake Gyllenhaal ve Zooey Deschanel'dı.
Gönderen: Bonthey - 12 Mart 2011, 22:57:36
Spoiler: Göster
Highway
Gereksiz bir film ama eğlenceli. Jared Leto ve Jake Gyllenhaal oynuyor. Baştan sona uyuşturucu kokan bir film.
Gönderen: Raisor - 12 Mart 2011, 23:38:10
Spoiler: Göster
Gran Torino.
3. izleyişimdi ve gereksiz denemez. Çok hoş bir filmdi. İzlenmeli.
Gönderen: Bonthey - 13 Mart 2011, 19:57:22
Spoiler: Göster
Bubble Boy
Çok abzürttü ya.. Ahaha kötü bir film. Ama o kadar abzürt ki bazı yerleri güldürüyor..
Gönderen: Bonthey - 17 Mart 2011, 05:16:24
Spoiler: Göster
The Birdcage
Robin Williams'ı çok seviyorum ya... :oyy
Gönderen: Bonthey - 19 Mart 2011, 15:04:35
Spoiler: Göster
Dinner for Schmucks
Kötüydü...
Gönderen: LegalMc - 21 Mart 2011, 19:17:31
İçimi burkan sayılı filmlerden biri oldu. Brad Pitt'in kesinlikle yaşlı birini oynayamayacağını düşünerek başladım ama mükemmeldi. Tabii sıkıcı yerleri de vardı da görmezden gelebiliriz. Bu arada David Fincher'ın sanırım hiç kötü filmi yok.
Robin Hood (2010)
Beğenmedim. Yeni bir soluk falan demişler de olmamış. Filmdeki tek güzel şey longbowlardı.
Gönderen: Good Life - 21 Mart 2011, 23:59:54
Beğendim.Güzel bir film olmuş güzel bir fantastik film.İyi bir özet olmuş diyebilirim.(Aksiyon / Fantastik)
PRINCE OF PERSIA : THE SAND OF TIME
Çok iyi bir filmdi.Daha önce izlemediğime kesinlikle pişman oldum zaten Pers İmparatorluğuna ayrı bir hayranlığım var.Kesinlikle öneriyorum.(Macera / Fantastik)
Gönderen: Bonthey - 22 Mart 2011, 02:54:10
Spoiler: Göster
While You Were Sleeping
Anatomimi oluşturan filmlerden bir tanesi...Hiç eskimez. Bill Pullman! :aww
Gönderen: Madam Vio - 22 Mart 2011, 18:46:26
Spoiler: Göster
Filmi izlemeden önceki beklentim oldukça düşüktü çünkü belgesel tadında, oldukça sıkıcı, başarısız bir film olacağını düşünmüştüm. Ancak aksine iki toplum arasındaki sıkıntıların çok iyi yansıtıldığı bir film olmuş. Her ne kadar Hazar Ergüçlü'nün ağlama sahnelerindeki performansını yetersiz bulmuş olsam ve duygusal bölümler es geçilmiş gibi hissetsem de çatışma sahnelerinin doğallığı harikaydı. Filmin en profesyonel yanı ise izlemeyi bitirdikten sonra o ya da bu taraf haklı diyemiyorsunuz... İşte bu büyük bir başarı.
Bu objektifliğin yanı sıra iki toplumdan da oyuncular barındırması bakımından yararlı bir film ve çalışma olmuş. Kulaktan dolma olanları bir kenara bırakıp doğru dürüst tarih öğrenmek için birebir.
Gönderen: Elijah - 23 Mart 2011, 00:23:05
Anlatılacak fazla bir şey yok sanırım. Çok karmaşık ama bir o kadar da basit anlaşılan bir filmdi. Fiilm hem felsefik, hem bilimsel hem de edebi yönden izleyiciyi kendine çekiyor. Paralel evrenler, farklı olasılıklar, farklı hayatlar, farklı ölümler, aynı kimse, hiç kimse.
-Bugün en mutlu günüm.
Spoiler: Göster
Perfume[*]Koku[/*]
DVD'yi ilk aldığımda gerilim-korku sandım, ama öyle değilmiş. Beklentilerimin üstünde ve oldukça güzel bir filmdi. Dustin Hoffman'ın az süre alması pek iyi olmadı, ama yine de film boyunca yokluğunu çekmedim, başrol oyuncusu da başarılıydı.
Fakat filmi burnum tıkalı izleyince, pek tatmin olamadım. Yine de hoş, güzel kokan bir filmdi.
Spoiler: Göster
Gönderen: LegalMc - 23 Mart 2011, 17:20:13
Yorumum. (http://www.kayiprihtim.org/forum/index.php?topic=8059.new#new)
Gönderen: Fırtınakıran - 24 Mart 2011, 17:12:47
"Nasıl bir film ismidir bu böyle?" diyerek başladığım ancak sonra neden bu ismin verildiğini anlamam ile beni etkileyen bir filmdi. Konusu ise, babası bir toplama kampının başına getirilen Alman çocuk Bruno ile o toplama kampında tutulan Yahudi çocuğun (çizgili pijamalı çocuğun) hikayesi. Bruno, her ne kadar bir nazi subayının oğlu olsa da, bu düşmanlığı anlayabilmek için çok küçüktür ve tek istediği bu yeni taşındıkları yerde bir arkadaş edinmektir. Bu arkadaşlığı da ona, tellerin arkasında esir olarak tutulan bir Yahudi çocuk verecektir.
Filmde beni en çok etkileyen şeylerden biri de, ablası Greta'nın öğretmenleri yüzünden giderek küçük bir nazi haline gelirken erkek kardeşinin tam zıttı yönünde ilerlemesi oldu.
Peki neden çizgili pijama? Eh, onu da izleyip görün :).
Gönderen: Dúrgonath - 24 Mart 2011, 18:21:52
İyiydi, hoştu, güzeldi. "Zaman" kavramından tamamıyla kopmaya başladığım bir döneme denk gelmesi de ilginç bir tesadüf oldu. Oyuncu seçimlerine (ki zaten filmin yapı taşlarından biriydi, Nemo'nun gençlik halleri ve yetişkinlik halleri arasındaki geçişler, mesela 15 yaşındaki hali yüzü gölgeliyken gerçekten de yetişkinine tıpatıp benziyor falan) ayrıca hayran kaldım. Karmaşık, fakat bir o kadar da kendi sorduğu soruları cevaplayan bir senaryo ve etkileyici yönetmenlik de oldukça doyurucuydu. Son olarak da, şu çoğunluğun takıldığı cinsellik konusunda, göze batacak bir şey göremedim ben açıkçası.
Özet geçersek, etkilendim ama bir Being John Malkovich değil yani. [*]bkz. 'Bir X değil' durumu.[/*]
p.s. "Credits" tabir edilen bölümü izlemeyi hobi edinmiş biri olarak şunu fark ettim. Yönetmen montaj masasında sahneleri kesilmiş olan oyunculara ayrıca teşekkür etmiş. Çok hoşuma gitti.
Gönderen: hatice63 - 03 Nisan 2011, 15:30:20
Gönderen: Alkol - 04 Nisan 2011, 22:30:25
Aslında bu filmi neden bu kadar beklettim bilmiyorum, daha doğrusu beklettiğimin farkında bile değildim. Lakin, ayıp etmişim.
Her ne kadar filmin sonlarına doğru git gide kopmaya ve anlamamaya başlasam da Bale'in oyunculuğu şahaneydi, nitekim film de Bale sayesinde gayet iyiydi.
Gönderen: Legend - 04 Nisan 2011, 22:38:07
İzlediğime pişman olmadım,iyi zaman geçirttirdi ama çok klişe bir asker filmi olmuş.Romalı'lar anne babamı öldürdü,köyümü yıktı bende kuzeyli barbarlara sığındım.Şimdi sizden intikamımı alıcam.Olay tamamen bu.Zaten en sonunda da çok klişe bir mutlu sonla bitiyor.Boş vaktiniz varsa izlenebilir ama zaman ayrılacak bir yapım değil.
Gönderen: Dúrgonath - 05 Nisan 2011, 22:00:10
Siyasal-ideolojik içeriğine dokunmadan bir yorum yapacağım; ki aslında oldukça yerli yerinde bir ideolojisi var filmin, herhangi bir ajitasyon üzerinden pazarlama amacı gütmüyor.
Sanatsal yönetim açısından oldukça başarılı bir yapımdı, her sahnede çok güzel kareler yakalanabiliyordu. Özellikle de ayçiçeği tarlasındaki ev. Sıcak bir filmdi, oldukça sempatik bir ana karaktere [*]aslında yan karakter ama çaktırmayın[/*] ve yine bir o kadar sevimli yan karakterlere sahipti. Wristcutters ile kıyaslanabilecek bir havaya sahip, içinize oturan bir yol filmiydi aynı zamanda.
İzlemediyseniz önerebilirim.
p.s. Kitabı da var.
Gönderen: Canina - 05 Nisan 2011, 22:24:00
Gönderen: Raisor - 05 Nisan 2011, 22:28:34
Evet amatör çekim bir belgesel niteliğindeydi. 1963-1974 Kıbrıs savaşını etkileyici bir senaryo ile anlatıyor film. Oyunculuğu katleden bir gurup amatör tiyatrocu (özellikle başroldeki bayan) olmasına rağmen; kesinlikle izlenmesi lazım. Etkilendim. Savaş beni etkiledi.
Tavsiye ederim.
Gönderen: Bonthey - 05 Nisan 2011, 23:29:22
Atlıkarınca
Ne diyeyim ki.. Bilemedim. Güzel denmez bu filme içerik yüzünden ama muhteşem anlatılan bir olay örgüsü diyebilirim sanırım. Mükemmeldi.
Gönderen: Alkol - 07 Nisan 2011, 14:16:31
Aslında ben bu filmi postere yalapşaktan bakıp herhalde bir çocuk filmi diyerekten indirmiştim fakat izledikten sonra alakası olmadığını gördüm :D
Güzel filmdi gerçekten her ne kadar sonucunu biliyor olsak da, at yarışlarına olan merakım kabardı.
Gönderen: Alkol - 08 Nisan 2011, 09:01:10
6/10
Jeff Bridges
9/10
Fazla diyecek bir şey yok. Jeff Bridges olmasa oturup bu filmi izlemezdim bile.
Adam son sahnede aldı beni duvardan duvara vurdu. Hayran kaldım.
Gönderen: Elijah - 02 Mayıs 2011, 22:59:32
Neredeyse unutmuştum bu filmi, çekmecemde tozlanacaktı.
Şu ana kadarki en iyi Tim Burton deneyimimdi. Filmin o farklı ve masalsı havası insanın yüzünde tebessüm oluşturacak nitelikteydi. Diğer filmlerinin aksine gotik bir havası yoktu. Daha çok çocuksu ama yetişkinlerin daha iyi anlayabileceği nitelikteydi.
Anlayamadığım yerler oldu ama bu başıma her Tim Burton filminde geliyor. Bir gün şeytanın bacağını gözünü kıracağım, anlayacağım baştan sona.
Ayrıca başrol oyuncusu Ewan McGregor'un oyunculuğu çok hoşuma gitti. Herif bana çok tanıdık geliyordu, meğer nam-ı diğer Obi-Wan Kenobi'ymiş. Takipçi listeme girdi.
Gönderen: Meczup - 02 Mayıs 2011, 23:07:06
Konu biraz klişe olsada,oyunculuk ve şaşırtıcı olayları ile sürükleyen,zevk veren,bir yapım idi...
Di Caprio bazen gerçekten üst düzey oyunculuk ortaya koyabiliyor...
Gönderen: Vladislav Drakul Tepes - 03 Mayıs 2011, 22:46:55
Gönderen: KoyuBeyaz - 14 Mayıs 2011, 15:29:04
Oyuncu kadrosu kaliteli olunca heveslenmiştim halbuki.
Vakit kaybıydı.
Gönderen: Legend - 14 Mayıs 2011, 17:02:35
Bana gelince Hızlı ve Öfkeli 5,Çok güzel bir aksiyon filmi olmuş.Bununla birlikte,hızlı yanı pek azdı diyebilirdim neredeyse hiç yarış görmedik sadece kaçış sahnesi vardı bunun dışında dediğim gibi şahane bir film olmuş.
Gönderen: LegalMc - 15 Mayıs 2011, 17:26:22
Neye gitsek neye gitsek diye düşünürken afişteki Assassin's Creed havası bana 'tamamdır' dedirtti. Filmin başında 'Assassin's Creed işte! Ama onda 3 kişilerdi başta' dedim, ama öyle değilmiş.
Film iyiydi, güzeldi de film boyunca yerimden kaç kere zıpladığımı hatırlamıyorum. Geneline baktığımızda gerilim filmi değil de aksiyon filmi gibi duruyordu, ama ikisi harika harmanlanmıştı. Bazı sahnelerdeki halim. (http://i55.tinypic.com/1z3pgs5.jpg)
Vampirler... Genel vampir anlayışından çok farklı vampirlerdi[*]savaşçı olanlar[/*], gerçekten gerdiler. İzleyin görün.
Gönderen: Demigod - 15 Mayıs 2011, 19:09:06
En iyilerime girmez ama gayet başarılıydı bence. Russell Crowe oynuyor zaten. Güzel bir yapımdı.
Gönderen: Good Life - 16 Mayıs 2011, 23:35:16
-Jim Carey-
Öncelikle o kadar iyi bir oyuncu ki bunu anlatmaya kelimeler yetmez ve burada sadece bir komedi oyuncusu olmadığını aynı zamanda da muhteşem bir Gerilime yatkın bir Macera filminde de oynayabileceğini gözler önüne seriyor.Tıpkı 'Majestik'deki gibi..
Gönderen: DarLy OpuS - 16 Haziran 2011, 18:06:50
Son zamanlarda izlediğim en keyifli animasyondu. Kaliteli kurgu, kaliteli görsellik, kaliteli seslendirme... Üstüne biraz da güldürü ekleyince tadından yenmiyor. Tam puan.
Gönderen: Demigod - 16 Haziran 2011, 18:25:38
Gönderen: Gilderoy - 16 Haziran 2011, 19:30:02
İsyanım var rejime! -tamda bu aralar hepimizin ihtiyacı olduğu bir amaç değil midir?
Gönderen: Wanderer - 16 Haziran 2011, 20:12:56
Gönderen: Madam Vio - 16 Haziran 2011, 20:18:06
Spoiler: Göster
[/quote][/spoiler]
Gönderen: Gilderoy - 16 Haziran 2011, 20:21:15
Bu kadar coşmaya gerek yok arkadaşlar. Aynı filmi biz de izledik ama bu kadar gaza gelmedik.[/spoiler]Spoiler: Göster
[/quote]
Evet hiç gaza gelmemişsiniz. :D O değilde gerçekten iyi film. Şiddetle önerilir.
Gönderen: Victoria - 16 Haziran 2011, 20:28:40
Aslında bu film bayağı eski 11 ya da 12 yaşlarındayken izlemiştim ve hiç bir şey anlamamıştım. Hatta natalie čok üzülmüştüm.
Tekrar izlenicekler listemin birinci sırasında şuan.
Gönderen: Cellox - 16 Haziran 2011, 23:59:18
V for Vendetta
Aslında bu film bayağı eski 11 ya da 12 yaşlarındayken izlemiştim ve hiç bir şey anlamamıştım. Hatta natalie čok üzülmüştüm.
Tekrar izlenicekler listemin birinci sırasında şuan.
Spoiler: Göster
En son izlediğim film, ımmmm Celda 211'di sanırım.
Filmin 2.'si olsa, Türkiye'de yayınlanmayacak olsa (diyelim), gider nerede yayınlanıyorsa izlerim.
Süperrr.
Gönderen: Cellox - 17 Haziran 2011, 13:41:41
V for Vendetta
Aslında bu film bayağı eski 11 ya da 12 yaşlarındayken izlemiştim ve hiç bir şey anlamamıştım. Hatta natalie čok üzülmüştüm.
Tekrar izlenicekler listemin birinci sırasında şuan.Spoiler: Göster
En son izlediğim film, ımmmm Celda 211'di sanırım.
Filmin 2.'si olsa, Türkiye'de yayınlanmayacak olsa (diyelim), gider nerede yayınlanıyorsa izlerim.
Süperrr.
Amerikan Sapığı
Aslında bu filmi neden bu kadar beklettim bilmiyorum, daha doğrusu beklettiğimin farkında bile değildim. Lakin, ayıp etmişim.
Her ne kadar filmin sonlarına doğru git gide kopmaya ve anlamamaya başlasam da Bale'in oyunculuğu şahaneydi, nitekim film de Bale sayesinde gayet iyiydi.
Spoiler: Göster
Gönderen: wildgirl_3 - 20 Haziran 2011, 15:02:53
Gönderen: Gilderoy - 20 Haziran 2011, 15:25:10
Gönderen: Good Life - 20 Haziran 2011, 17:52:03
İzlediğinize değmiyor.Klasik bir asker filmi, Roma zamanında Kuzey Britanya'nın fethini anlatıyor.
Gönderen: Gilderoy - 22 Haziran 2011, 19:24:53
Gönderen: KYLE - 24 Haziran 2011, 11:33:34
Gönderen: wildgirl_3 - 24 Haziran 2011, 12:38:55
Fragmanı cok güzeldi çok merak uyandırıyodu acaba diye. Ama fragmanına kanıp filmi izlemeyin pişman olursunuz.
Gönderen: Gilderoy - 24 Haziran 2011, 14:01:38
Gönderen: Beyaz Gölge - 24 Haziran 2011, 14:12:58
Fİlm bence dövüş sahneleriyle olsun, kurgusu ve işlenişiyle olsun oldukça güzeldi. Bazı yerleri biraz durağanlıkta geçse de izlemeye değer. Zaten kitabını da görmüştüm. . . :)
Gönderen: Good Life - 25 Haziran 2011, 21:11:51
Süperdi arkadaş.Bu adamı sevmemin tek sebebi zekası değil.Aynı zamanda zekasını dile getirişi ve kulağa hoş gelen alaycı konuşması.Egosunu da unutmamak lazım ;D çok sevdim be, tavsiye ederim. ;)
Gönderen: Nefertari - 26 Haziran 2011, 22:56:35
Çok şekerdi :)
Gönderen: Dúrgonath - 26 Haziran 2011, 23:21:56
Vay babam.
GTA Vice City'nin göndermeleri daha anlamlı oldu şimdi benim için. Özellikle de Diaz'la ilgili olanlar. Malikanesi falan.
Gönderen: zenix - 27 Haziran 2011, 12:22:28
Gönderen: Cellox - 27 Haziran 2011, 16:30:31
Çöküş Filminin Konusu:
Spoiler: Göster
Geçmişin Gölgesinde Filminin Konusu :
Spoiler: Göster
Dün akşam Tv'de Örnek aileyi seyrettim, fena değildi. Ondan öncede Don't worry I'm fine adlı fransız filmini seyrettim seyretme fırsatı bulamayanlara tavsiye ederim film müziği çok hoşuma gitmişti.
Spoiler: Göster
Gönderen: Good Life - 27 Haziran 2011, 17:43:16
Güzeldi.İzlemeyenlere tavsiye ederim. :)
Gönderen: wildgirl_3 - 28 Haziran 2011, 09:41:43
Amerikan futbolunu sevenler için
Gönderen: zenix - 28 Haziran 2011, 11:30:01
Filmi hiç sevmedim. Aslında sevmememin sebebi benim için filmin itici olmasıydı. Gay muabbeti geçen filmleri dırek pas geçerim. Buda o filmlerden biriydi ve başarısızdı diye düşünüyorum.
Abartılcak bi sahne yoktu bence sansürden geçirmişlerdi zaten :) ayrıca filmdeki samimiyet hoşuma gitti benim zevk meselesi tabi.
Gönderen: Erymnys - 28 Haziran 2011, 22:54:02
iyi film, izlemek gerek... ne zamandır izlemek istiyordum... cnbc-e sağ olsun...
bir de filmin çekildiği zamana bakarak ve filmde geçen -aynı zamanda bizim gerçek hayatta yaşadığımız ve geçmişte kalmış- yıllarda yaşanan teknolojik gelişmelere bakarak tek bir şey söyleyebilirim: teknoloji hayal ettiğimiz kadar hızlı gelişmemekte.
Gönderen: Cellox - 02 Temmuz 2011, 15:16:34
Filmi hiç sevmedim. Aslında sevmememin sebebi benim için filmin itici olmasıydı. Gay muabbeti geçen filmleri dırek pas geçerim. Buda o filmlerden biriydi ve başarısızdı diye düşünüyorum.
Abartılcak bi sahne yoktu bence sansürden geçirmişlerdi zaten :) ayrıca filmdeki samimiyet hoşuma gitti benim zevk meselesi tabi.
Doğrudur...
Green Street Holigans 1/2 ...
Film ile geçen sene Kanal D ekranında tanıştım (1.si). Fena değildi. Sonra sansürsüz izledim daha çok hoşuma gitti. Konularını açıklayayım...
1. Filmin Konusu:
Spoiler: Göster
2. Filmde:
Spoiler: Göster
Gönderen: Gilderoy - 09 Temmuz 2011, 22:08:50
2. film ile karşılaştırırsak gayet iyiydi. Sevenlerinin gönüllerini kazandıklarını umuyorum bu son film ile.
Gönderen: Malkavian - 10 Temmuz 2011, 00:15:45
İlginç bir konusu olan durağan bir filmdi. Filmin sonunda hiçbirşey olmaz yine de insanın yüzünde ufak da olsa bir sırıtma ve devamını isteyen bir bakış olur, işte öyle bir his uyandırdı bende. Pek konu yoktu ama konu sayılabilecek şey şuydu; Takılıp hiçbirşey yazamaz hale gelmiş bir yazarın sıradan ve yalnız yaşamını değiştirme adına çabaları...
Ryan Reynolds, Emma Stone ikisi de beğendiğim oyunculardır zaten. Başrol oyuncusunu her ne kadar ortalama bulsam da onu bile bana biraz sevdirdi gibi film.
---o---
İkincisini de az evvel izledim. Filmin ismi 'Easy A'
Yine başrolde Emma Stone vardı. Hayatım boyunca herhangi bir filmde ve gerçek yaşamımda bu filmdeki gibi anne babalar görmedim. Ortalama bir dram ve gençlik filminin bence üzerine çıkmışlar. Konu her ne kadar sabitmiş gibi görünse de ilginç karakterler ve zengin kadro ile çok çok iyi süslemişler olayı. Baya sevdim ha filmi şaka maka...
Gönderen: elroy - 10 Temmuz 2011, 13:26:52
beklediğim gibi bir aksiyon değildi çok yavaş ilerliyordu tahmin edilebilir bir sonu vardı ki zaten baştan hemen hemen belliydi katilin kim olduğu
Gönderen: Amras Ringeril - 10 Temmuz 2011, 21:45:10
İlk yarısı özellikle ilk yarım saati şahaneydi. Sonra biraz bocaladı ve kötü, daha doğrusu anlamsız bitti ama yine de oldukça beğendiğim bir film oldu. Özellikle Soundtrack mükemmel. Lola Rennt'i hatırlattı.
Gönderen: Narr - 10 Temmuz 2011, 23:46:34
Görüntü ve efektler: 10 puan efendim.
Konu: 0 puan efendim.
Ama vazgeçemiyorum, her filmde aynı son ve aynı kurguya razıyım. Görüntüler gerçekten şahane. 2.30 saat boyunca, koltuğumda mest olmuş bir şekilde izledim filmi.
Sonunda alkışlamadım elbette.
İmdb kritikleri arasında yer alsaydım benim puanım: 7.1
Metacritic içinse puan: 50
Teşekkür ederim, Optimus Prime.
Gönderen: Malkavian - 11 Temmuz 2011, 00:10:05
Yeni çıktı ve Türkiye'de sinemalara geldi mi haberim yok. Ama gelmemesi yazık olur. Gerçekten güzel bir filmdi. Konusu ve işlenişi çok sağlamdı. Gözüme çarpan ikinci durum ise kamera çekimlerinin filmde de göreceğiniz iki duruma yönelik çok güzel kullanılması. Soluk ve sıradan renklerle başlayıp ikinci durumda inanılmaz canlı renklerle güzel çekimler ve akıcı konu.
Spoiler vermemek için baya debelendim ama başardım sanırım. İzleyin derim. İzlememek kayıp olurdu. Ha bu arada filmdeki durum keşke gerçek olsaydı :)
Gönderen: Demigod - 12 Temmuz 2011, 14:05:12
Limitless (2011)Limitless'ı da geçen haftalarda izlemiştim. Kesinlikle katılıyorum.
Yeni çıktı ve Türkiye'de sinemalara geldi mi haberim yok. Ama gelmemesi yazık olur. Gerçekten güzel bir filmdi. Konusu ve işlenişi çok sağlamdı. Gözüme çarpan ikinci durum ise kamera çekimlerinin filmde de göreceğiniz iki duruma yönelik çok güzel kullanılması. Soluk ve sıradan renklerle başlayıp ikinci durumda inanılmaz canlı renklerle güzel çekimler ve akıcı konu.
Spoiler vermemek için baya debelendim ama başardım sanırım. İzleyin derim. İzlememek kayıp olurdu. Ha bu arada filmdeki durum keşke gerçek olsaydı :)
Spoiler: Göster
Gönderen: LegalMc - 12 Temmuz 2011, 14:46:35
Spielberg, Abrams falan deyince beklentim çok büyüktü, ama film o kadar hoşuma gitmedi. Hafta sonları atv, kanal d gibi kanallarda verilen bir grup çocuğun dünyayı kurtardığı filmlerden efekt ve görüntü olarak daha üstündü sadece. Çok beğenemedim yani.
Gönderen: Good Life - 12 Temmuz 2011, 21:52:48
Adam Sandler :) çok güldüm ya öneririm :)
Gönderen: elroy - 13 Temmuz 2011, 10:45:17
Film bir tane DAHA Tim Burton klasiğiydi.
Bir ara Harry Potter setine Johnny Depp kaçmış sandım:)Bunun nedeni konu benzerliği falan değil;karanlık bir Londra,bellatrix;kılkuyruk ve Snape'in olmasından kaynaklı.
Film,Tim Burton'ın her zaman ki muhteşem zekasıyla müthiş bir film yapmış,bir de Johnny Depp ve Helena Bonham Carter olunca tadından yenmiyor doğrusu:D.Oyunculuk,mekanlar ve baş karakterlerimizin söylediği muhteşem şarkılar harikaydı.Tim Burton hayranlarının izlemesi gereken bir film.
Gönderen: azizhayri - 13 Temmuz 2011, 12:55:09
Gönderen: Demigod - 13 Temmuz 2011, 15:49:01
Leonardo Dicaprio ve Tom Hanks muhteşem bir iş çıkarmışlar. Gerçek bir hayat hikayesini anlatan eğlenceli bir yapım. Tavsiye ederim.
Gönderen: Narr - 13 Temmuz 2011, 17:42:13
Gönderen: LegalMc - 13 Temmuz 2011, 18:57:28
Üzerine çok konuşulabilecek, çok beğenebilineceği gibi beğenilmeme olasılığı da yüksek bir film olmuş. Ama kim ne derse desin beğendim. Bu filmle beraber birkaç neslin çocukluğu artık çok gerilerde kalmaya başlıyor. Sonunda duygulanmamak elde değil. Ne de olsa Harry Potter ile büyüdüm.
Gönderen: Vladislav Drakul Tepes - 13 Temmuz 2011, 22:52:13
Gönderen: elroy - 14 Temmuz 2011, 00:22:25
Harika şarkılarla bezenmiş,mükemmel bir romantik-komediydi.
Gönderen: HighLord - 14 Temmuz 2011, 20:26:05
Filmde bazı sahnelerde hatalar var kabulümdür. Eğer detaylara takılmazsanız film aksiyonuyla, efektleriyle gayet hoş.
Gönderen: azizhayri - 15 Temmuz 2011, 13:08:53
Gönderen: Legend - 15 Temmuz 2011, 15:46:04
Bu filmi iki yönüyle ele almak gerekir aslında;
1-Fantastik-Aksiyon olarak,
2-Kitabına göre bakılarak,
1.durumda ortada kaliteli bir film olduğunu söylenebilir kaliteli fantastik-şahane aksiyon-sesler ve efektler belki de en iyilerinden-3.boyut idare eder.Yani kitabını hiç okumamışta bu filmi izliyor sayarsam kendimi 10/8-9'luk bir film var ortada.
2.durum daha açık ve zaten uzun uzadıya konuşuldu daha da çok konuşulur.Kitabın büyüsüne kapılan birinin bu filmi beğenmesi zor görünüyor bu durumdan bakınca beğenmedim ki notumda 10/5-6 larda olur.
Aslında 2.durumda tamamen senaryosal da bakmış oluyorum bu duruma.
Sonuç:Bu film herşeyiyle kaliteli ama bir şey hariç ki o da en önemlisi; Kaliteli bir senaryo ve senarist.
Gönderen: Gilderoy - 16 Temmuz 2011, 13:37:05
Dipnot: Harry Potter ve Ölüm Yadigarları Part 2'ye en kısa zamanda gideceğim (kesinlikle kaçırmam). Bazı arkadaşlar iyiydi diyor bazıları tam aksini söylüyor. Bakalım.
Gönderen: Blair Stesha Urb - 17 Temmuz 2011, 10:24:58
Gönderen: Narr - 18 Temmuz 2011, 10:11:20
Gönderen: Dúrgonath - 18 Temmuz 2011, 10:34:07
O ye man.
Bir takım hoşuma gitmeyen noktalar olsa da, birkaç saat uyuduktan sonra filmi bir bilimkurgu ya da fantastik kurgu filmi gibi izlemeyip de bir drama gibi izleyince her şeyin yerli yerine oturduğunu fark edip rahatladım. Gerçekten çok içten, sıcacık bir filmdi. [*]Arada bir Çarpışma Partisi'ni düşünmedim değil![/*]
Gönderen: Regen - 18 Temmuz 2011, 12:45:57
Israrla kitaba uymuyorlar. >:(
Ama yinede izlenmesi gereken bir HP filmi.
Spoiler: Göster
Gönderen: Vladislav Drakul Tepes - 18 Temmuz 2011, 14:58:29
Gönderen: claary1206 - 18 Temmuz 2011, 18:13:22
Gönderen: Gilderoy - 20 Temmuz 2011, 23:16:43
Evet, sonunda izledim. Aslında fena değildi. Hem beğendiğimi hem de beğenmediğimi söyleyebilirim. Beğenmediğim noktalara değinirsek, bazı sahnelerin kitaba uygun hazırlanmaması ve sinemada yaşanan teknik bir yetersizlik(!) sonucu Voldemort'un Nagini'yle konuştuğu bölümde alt yazının görünmemesi. Beğendiğim noktalar ise birçok izleyicininde söylediği gibi Snape'in gerçek yüzünün ortaya çıktığı düşünseli kısmı. Ejderhayı da beğendiğimi söylemeden edemeyeceğim.
Bir efsane daha bitti işte. Sıradaki!
Gönderen: Demigod - 23 Temmuz 2011, 08:51:47
Bir de dün Atv'de Geçmişi Olmayan Adam diye bir filme rastladım. Güzeldi ve tavsiye ederim. Kimliksiz'i izlediyseniz o filme çok benziyor diyebilirsiniz ama tabi bu ondan önceki bir yapım.
Gönderen: HighLord - 23 Temmuz 2011, 16:57:27
Yüzyılıın en iyi filmlerinden biridir sanıyorum. Kurgusu,aksiyonu,efektleri yani herşeyiyle mükemmel bir filmdi.
Gönderen: azizhayri - 25 Temmuz 2011, 17:29:18
Dün gece Kehaneti izledim. Çok güzel bir filmdi. Hoş Nicolas Cage 'yi pek sevmesem de filmde iyiydi. Efektler çok daha iyiydi.
Gönderen: PomeGranate - 25 Temmuz 2011, 23:23:24
Senaryosu pek sağlam gibi gelmedi. Güya gerçek olaylarmış
Gönderen: wildgirl_3 - 29 Temmuz 2011, 18:03:52
Gönderen: AegronLinwelin - 29 Temmuz 2011, 20:18:18
Gönderen: Demigod - 30 Temmuz 2011, 23:29:05
Ne kadar her yerde romantik-komedi diye geçse de bence tamamen içine kapanık bir çocukluk geçiren bir genç kızın çocuksu iç dünyasını anlatan hoş bir yapım. Tavsiye ederim.
Gönderen: Narr - 31 Temmuz 2011, 10:36:56
Çok severim bu filmi. Deliliğin mükemmel betimlemesi.
Gönderen: little_monster - 31 Temmuz 2011, 19:09:16
Gönderen: HolyGhost - 03 Ağustos 2011, 01:22:26
daha fazla yorum yapamıcam :D
Gönderen: Secret Cake - 03 Ağustos 2011, 19:37:36
Gönderen: DarLy OpuS - 04 Ağustos 2011, 22:28:42
Philip Seymour Hoffman'ın Capote rolüyle Oscar'ı ne kadar hak ettiğini bağıran film. Oynadığı karakterden ne kadar nefret etsem azdır, bunu başarmak çok zor olsa gerek.
Kansas'ta bir ailenin katledilmesinden sonra New Yorker yazarı Capote'nin olay hakkında bir makale yazmaya karar vermesiyle başlıyor film. Capote katillerle tanıştıktan sonra bu olayın tek bir makaleyle sınırlı kalamayacağını anlayıp yazısını romana çeviriyor. Filmde bu süreç işleniyor. Gerçek bir olaydan uyarlama, biyografi, belgesel tadında bir film. Hayli rahatsız edici. Bunda Hoffman'ın payı da büyük.
Gönderen: beta - 07 Ağustos 2011, 15:32:23
Gönderen: lenore - 08 Ağustos 2011, 17:41:54
Planet of The Apes serisini dün gece bitirdim. 8 saatlik güzel bir maraton oldu. Kuru kuruya izlenmemesi ve çok şey çıkarılması gereken bir seri. Herkese şiddetle tavsiye ederim.rise of the planet of the apes'in fragmanını seyretmiştim geçenlerde. konunun işlenişi bu yeni filmde de etkileyici olmuş gibi, yakın zamanda izlemek lazım :)
ben en son one flew over the cuckoos nest'i yeniden izledim. senaryo müthiş, hele sonu her izleyişte ayrı bi güzel. tavsiye edilir.
Gönderen: Demigod - 08 Ağustos 2011, 23:37:21
Gönderen: Demigod - 10 Ağustos 2011, 08:39:25
1980'lerden 4 oscarlı bir film. Her ne kadar belli bir sonuca bağlanamamış gibi görünse de Tom Cruise ve Dustin Hoffman çok iyi bir iş çıkarmışlar. Harika bir psikolojik-dram.
Gönderen: - 10 Ağustos 2011, 13:07:21
Gönderen: Valheru - 10 Ağustos 2011, 19:59:53
Karayip Korsanları. xD Evet 41. kere izledim, biliyorum ama olsun 42. kere de izleyeceğim. Hatta cumartesi akşamı TV de dünyanın sonu var, onu da izleyeceğim.
Ben Cumartesiyi beklemedim bugün işyerinde 3.'yü seyrettim bile.
Gönderen: Demigod - 10 Ağustos 2011, 22:24:40
Arkadaşımın tavsiyesi üzerine izledim. Pişman omadım. Jhonny Depp yine harika bir iş çıkarmış. İlk dakikadan sarıyor.
Gönderen: Alexis Nancy Mable - 10 Ağustos 2011, 23:45:49
Hiçte korkunç değil bir kere :D
Gönderen: Demigod - 12 Ağustos 2011, 00:23:45
Biraz geç kalmakla birlikte izlediğime pişman olmadım. Kraliyeti anlatan filmlerden beklendiği üzre yönetim ve savaş, vurdu kırdı herneyse bu tür şeyler üzerinde durulmamış ve aslında kralın çok daha basit problemlerinin de olabileceği gerçeği şaşırtıcı. Hoşuma giden bir film oldu. Tavsiye ederim. Helena Bonham Carter oynuyor. Onun hiçbir filmine hayır demem :)
Gönderen: Amras Ringeril - 12 Ağustos 2011, 20:19:34
Son zamanlarda biraz arttı bu tarz filmler. Türk sinemasında görüyorduk özellikle Issız Adam, İncir Reçeli vs. Bu benzer bir formülü çok daha kaliteli bir yönetimle sunmuş. Ama çok ağır geldi bana. Beğenmedim diyemem yine de.
http://www.youtube.com/watch?v=aw0NChcdQfQ
Gönderen: Cellox - 13 Ağustos 2011, 21:34:53
Sonu beni kahretti. Ayrıca filmde Depp'in muhteşem oyunculuğunu da izleme fırsatı buldum...
Gönderen: Demigod - 18 Ağustos 2011, 16:48:29
Johnny Depp, Kate Winslet, Dustin Hoffman, Freddie Highmore...
Daha ne olsun. Hayatımda izlediğim en güzel filmlerden biri. Muhteşem bir hayal gücünü anlatan, gerçeklerden esinlenerek yapılmış oscarlı bir yapım.
Gönderen: Narr - 18 Ağustos 2011, 20:06:55
Gönderen: daifunka_vc - 19 Ağustos 2011, 00:59:39
Jack Nicholson çok iyi oynamış (Şaşırtmıyor sağ olsun.); ancak bu performansta zaten kendisinin de gerçek hayatta hafiften psikopatça bir yapıda görünmesinin büyük rol oynadığına inanıyorum. Başka bir aktör bu şekilde oynasa Oscar heykelciğini şöminesinin üstündeki rafa dikerdi muhtemelen.
Neyse, film çok çok iyi değil; fakat psikolojik gerilim sevenlerin izlemesi gereken bir film bence. 1980 filmi olduğu için günümüzde komik sayabileceğimiz çekim teknikleri bazı sahnelerde diken üstünde oturtmaktan çok alt taraftan gıdıklar gibi bir his verse de psikolojik gerilim türünün güzel örneklerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Gönderen: Demigod - 19 Ağustos 2011, 04:18:13
Gönderen: Valheru - 19 Ağustos 2011, 09:29:46
Gönderen: LegalMc - 23 Ağustos 2011, 19:11:23
Kıyamet sonrası filmlerine çok değişik bir bakış açısı getirmemiş mekan olarak, ama konu bakımından biraz farklı. Sonları ise bayağı iyiydi.
Parfume: The Story of Murderer[*]Koku: Bir Katilin Hikayesi[/*]
Zaman-mekan kavramı harika oturmuştu. Şimdiki 'aşk şehri' Paris'in çarpıklığı güzel yansıtılmıştı. Filmin geneli ise güzeldi, Alan Rickman'ı görmek de güzeldi. Güzeldi, izleyin, izletin.
Gönderen: Demigod - 23 Ağustos 2011, 23:14:30
Herkes ama herkes izlemeli. Çok güzel bir dramdı. Hayatta her şey için şükretmeliyiz :)
Gönderen: Valheru - 24 Ağustos 2011, 09:35:25
Film her ne kadar Oceans tadı versede güzeldi.
Gönderen: ysnmrl - 25 Ağustos 2011, 02:22:05
Biraz geç izledim ama güzeldi. Devamı gelicekmiş gibi bitti bana göre.
Gönderen: Demigod - 26 Ağustos 2011, 14:09:16
Film kahkaha attırmıyor,germiyor,ağlatmıyor, çok romantik değil...Sadece gülümsetiyor. Dinlendiriyor. Çok beğendim. Olaylar başrol iki kişinin görüşünden tekrar tekrar yaşanıyor. Yani iki farklı açıdan bakabiliyorsun. Ama bu sıkmıyor. Aslında hiç bitmesin istedim. Sürekli kalan dakikaya baktım. 1960'larda geçiyor ve müzikleri çok güzel. Kesinlikle izleyin derim.
Gönderen: ysnmrl - 27 Ağustos 2011, 02:28:42
Kitabını okuduğum için bana basit geldi açıkcası. Ama güzeldi. Kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Gönderen: ysnmrl - 31 Ağustos 2011, 21:55:02
mükemmel bir film..
Gönderen: Elijah - 01 Eylül 2011, 00:14:24
Green Mile: Bunca yıldır ismini duyuyordum, daha yeni izledim. Konuşulan kadar varmış, seyrettiğim gece uyuyasım gelmedi. Garipti.
Clockwork Orange: Filmin bitiminin hemen ardından yüzümü ekşitmiştim, sonraları tepelere çıkardım bu filmi. 1971'de yapılması enteresan, çok enteresan. Malcolm McDowell'ın daha sonra sükse yapmamış filmlerde oynaması daha da entersan. Filmin özeti aklımda şöyle kalacak: yemek yedirme sahnesi, ağırçekim yürüyülen sahne, Singin' in The Rain sahnesi...
127 Hours: Fazla üzerinde durmayayım, güzel ve iç bunaltıcı bir filmdi. Ayrıca sakın kanyon yürüyüşüne giderken yakınlarınıza haber vermeyi unutmayın.
Some Like It Hot: Burger King'e her gittiğimde gördüğüm yazı, artık bana yabancı değil.[*]forever Marilyn[/*]
The İnvention of Lying: Film belki biraz sıradandı ama çok güzeldi bence. Ayrıca yalansız hayatın ne kadar sığ ve sıkıcı olduğunu görmüş oldum. Bir kaç göndermesiyle de yüzümde tebbessüm yaratan bir filmdi. Yalan en güzel ve gerekli icatlardan biridir. İzleyin.
Stay: Filmi tam çözemediğim için yorum yapmayacağım, ya ben anlayamadım, ya da anlamlı gözükmeye çalışan saçma bir filmdi. Bir kere daha izleyeceğim. Belki de izlemem.
Gönderen: Narr - 01 Eylül 2011, 16:04:28
Gönderen: Valheru - 01 Eylül 2011, 22:52:37
Gönderen: elroy - 01 Eylül 2011, 23:18:37
Uzun zamandır izlemek istediğim ve sonunda izlediğim film.Aslında biraz hayal kırıklığına uğradım.David Fincher sevdiğim yönetmenlerden biri ama daha iyi filmlerini izledim.
Konusu öyle 'aa' dedirtmedi.Sırayla bekledim olacakları,sonunu da tahmin ettim.Ama sırf oyunculuk için izlenilecek bir film gerçekten.Brad Pitt,Morgan Freeman,Gwyneth Paltrow ve Kevin Spacey(Bu adama dikkat,kesinlikle harikaydı.)bugünkü kariyerlerine gelmede önemli rol olan bir film olduğunu düşünüyorum.
Gönderen: Malkavian - 04 Eylül 2011, 00:49:09
Türk Sineması'nın o eski ihtişamlı günlerinden eser yok. Görsel efektli herhangi bir film çekemiyoruz. Çoğu yönetmenimiz ucuza kaçıyor. Sağlam bir senaryo bulup yazıp para yatırıp film çekmek yerine ucuz, beş para etmez filmler (Maskeli Beşler, Kutsal Damacana vs vs) çekiliyor.
Gel gelelim durum aşk, duygusallık, hüzün gibi temalara gelince Türk sinemasını her halükarda Hollywood'a tercih ederim. Aşk Tesadüfleri Sever filmini az önce izledim ve alt üst oldum. Bu kadar etkileyici bir filmi ancak bir deha çekebilir. Neden mi? Konu aşk ise daha önce binlerce kez işlenmiş bir konuyu etkileyici kılmak gerçekten yetenek ister de ondan.
Gönderen: Dúrgonath - 04 Eylül 2011, 01:31:39
Tüylerim diken diken oldu. Michael Moore cevabını aradığı soruyu cevabı söylemeden bize sezdirerek yanıtlıyor. Herkesin izlemesi gerek, her ne kadar ABD'ye yönelik yapılmış da olsa özdeşleşebilinecek şeyler bulabiliyorsunuz.
Henry's Crime
Keanu Reeves'in yaşlanmamakta ısrarcı olduğunu gösteren, donuk mimiklerini konuşturduğu filmlerden biri. Realist bir hafif romantik komedi/drama havasında geçen, çok akılda kalmayan, kafa dinlemek ya da zaman geçirmek için izlenebilir bir film
Gönderen: Valheru - 05 Eylül 2011, 00:14:52
Çok pis filmdi. Çok pis ağlattı.Babam ve Oğlum filminde hüngür hüngür ağlayanlar bu filmi seyrederken ne yaptılar çok merak ediyorum doğrusu.
Gönderen: Laurana - 07 Eylül 2011, 02:22:25
Gönderen: mit - 07 Eylül 2011, 13:41:53
Evet, bu yaşıma geldim ve hala çizgi-film izliyorum. Ne var yani? :)
Gönderen: Legend - 07 Eylül 2011, 17:20:20
Tabanda vampir olayını farklı bir şekilde işlemeye çalışmak da olsa olmamış.Vampir,vampirlikten çıkmış.Vampirle tek benzerliği güneş ışığına çıkamaması.Bununla birlikte konusuda klişe.Sonucu da klişe.
Ama kendini izletiyor.Aksiyonuyla ve görsel efektleriyle kendine has bir sürükleyicilik kazanan film ne kadar hikaye açığını kapatamasa da boş bir vakitte izlenebilir diye düşünüyorum.
Gönderen: queen - 08 Eylül 2011, 12:41:11
Gönderen: DarLy OpuS - 28 Eylül 2011, 20:26:16
Franco dönemi İspanya'sında geçiyor film. Yönetmeni Álex de la Iglesia, sanıyorum İspanya'da bir hayli ünlü kendisi. Filmi izledikten sonra muhtemelen palyaçolara bakış açınız değişecektir. Beni bir hayli derinden etkiledi. Aşka ve onun dilemmalarına dair etkileyici bir yapımdı. Göz atın derim. İngilizcesi "The Last Circus".
Gönderen: LegalMc - 28 Eylül 2011, 21:33:38
Film ilk çıktığında kesinlikle gitmem gerektiğini düşünmüştüm. Nicolas Cage en sevdiğim oyunculardan biri ve de filmde Amber Heard gibi bir bayan oynayınca tadından yenmeyeceğini düşünüyordum. Ama dün itibariyle sinemaya gitmeme engel olan her şeye minnettarım.
Filmi izlemeye başladığımda çok umutluydum, konusu da fena değildi, birkaç yerde olumlu yorum da okumuştum. Yarısına kadar filmi hiçbir fikrim olmadan izledim, sonradan da hafiften sıkılmaya başladım. Devamını da öylesine izledim.
Şunu söyleyeyim; Nicolas Cage gibi birinci sınıf bir oyuncunun oynadığı ve 2011'de çekilen bir film için kullanılan grafikler tam anlamıyla felaketti. Looney Tunes'tan fırlamış sahneler vardı resmen. Arabanın içini önden gösterdiğinde "Yuh" dedim, inanılmaz yapaydı. Olmamış.
Filmin iki izlenir yanı vardı: Accountant ve Amber Heard. Accountant gerçekten iyiydi. William Fichtner iyi iş çıkarmış.
Nicolas Cage dedik, bağrımıza bastık. Olmadı be, olmadı.
Gönderen: Fırtınakıran - 28 Eylül 2011, 21:58:06
Balada triste de trompeta
Franco dönemi İspanya'sında geçiyor film. Yönetmeni Álex de la Iglesia, sanıyorum İspanya'da bir hayli ünlü kendisi. Filmi izledikten sonra muhtemelen palyaçolara bakış açınız değişecektir. Beni bir hayli derinden etkiledi. Aşka ve onun dilemmalarına dair etkileyici bir yapımdı. Göz atın derim. İngilizcesi "The Last Circus".
Yoksa sana bunu Murat Menteş mi tavsiye etti :P?
Gönderen: DarLy OpuS - 29 Eylül 2011, 19:22:06
Balada triste de trompeta
Franco dönemi İspanya'sında geçiyor film. Yönetmeni Álex de la Iglesia, sanıyorum İspanya'da bir hayli ünlü kendisi. Filmi izledikten sonra muhtemelen palyaçolara bakış açınız değişecektir. Beni bir hayli derinden etkiledi. Aşka ve onun dilemmalarına dair etkileyici bir yapımdı. Göz atın derim. İngilizcesi "The Last Circus".
Yoksa sana bunu Murat Menteş mi tavsiye etti :P?
Ben ona tavsiye ettim. Koşmuş yazmış siteye. İblis işte.
Gönderen: Erymnys - 29 Eylül 2011, 21:58:50
Sadece David Tennant var diye gittik Lenore'la. David Tennant olmuş, her zamanki role tam adaptasyonu var. Onun dışında vıcık vıcık vampirler yok, gayet vahşi burdakiler. (olması gerektiği gibi.) Sonlara doğru biraz aksiyon da var. İşiniz yoksa izlenebilecek bir film.
Gönderen: lenore - 30 Eylül 2011, 14:01:39
Hakikaten işiniz yoksa ve David Tennant ın ya da Colin Farrell ın büyük hayranıysanız izlenebilecek bir film..
Gönderen: Demigod - 29 Ekim 2011, 17:12:23
Orlando Bloom ve Logan Lerman için gitmiştim. Çok güzeldi. Aksiyon sahneleri çok iyiydi. Yani eski dönemlerde geçtiği için kılıç sahneleri vardı ki en çok kılıç dövüşlerine ilgi duyarım. Ara ara filme espri falan da katmışlardı. Eğlenceliydi yani. Tavsiye ederim.
Gönderen: *imaginer~pandora* - 29 Ekim 2011, 18:53:09
Matrix'ti.Kesinlikle sevdiğimi söylemeliyim.Filmin başlangıcında yapılan varlık felsefesi beni filme bağladı.Tabi birde Neo rolünün teklifi ilk olarak benim biricik aşkım Johnny Depp'e gitmiş ve oynasaydı nasıl oldurdu diye merak etmiştim ama Keanu kesinlikle iyi bir iş çıkarmış.Serinin devam filmlerini de izleyeceğim :)
Gönderen: DarLy OpuS - 04 Kasım 2011, 01:09:41
Okan Bayülgen'den dehşet verici bir oyunculuk. Bu kadar yetenekliyken kendisini iğrenç televizyon şovlarında harcaması ne yazık.
Film hakkındaysa, "Ağır Roman" beni "Gemide" ve "Beş Şehir" filmlerinden sonra dağıtmayı başarabilen ender Türk yapımlardan birisi oldu. Büyük iş, üzerine fazla söz söylememeli.
Gönderen: Cellox - 04 Kasım 2011, 22:26:25
Norman Reedus - Sean Patrick Flanery'in başrollerde oynadıkları filmde, iki dindar İrlandalının topluma karşı suç işleyenlere kendi yöntemleriyle ceza vermelerini anlatıyor. Filmi gerçekden başarılı buldum. Özellikle çatışma sahneleri çok gerçekciydi. Tek sevmediğim yanı peşlerindeki polislerden birinin özel hayatından kesitler verilmesiydi. Ama onun dışında güzeldi.
Gönderen: Legend - 09 Kasım 2011, 23:17:08
Film,Ahmet Onur ve arkadaşlarının Harbiyeyi bitirip teker teker nasıl pilot olduklarını (olamadıklarını da) anlatıyor.
Güzel bir filmdi.Oyuncu kadrosu iyiydi.Oyunculuklar çok iyiydi.Karakterleri oturmuş,emek olduğu belli bir filmdi.Ama çok dramdı.Ben daha fazla aksiyon bekliyordum aradığımı bulamadım.Filmin başıda biraz karmaşık hiçbir şey anlamıyorsunuz.Filmin en sonunda başında olanları anlıyorsunuz ama saçma olmuş.İlk baştan da okutturabilirlerdi mektubu bence.
Boşbir zamanda izlenebilecek güzel bir yapım.İyi seyirşer
Gönderen: Demigod - 25 Kasım 2011, 19:32:25
Herkes bilir zaten bu filmi. Küçükken izlemiştim ama o zamanlar pek bir şey anlayamamıştım tabi. Bir kere daha izledim.Muhteşemdi diyim başka ne diyebilirim ki? İzlediğim en iyi filmlerden. Hugh Jackman zaten başlı başına yeter. :)
Gönderen: Elijah - 04 Aralık 2011, 03:08:40
Rise of the Planet of the Apes[*]of the[/*]: Efektleri bol olduğu halde güzel olan nadir filmlerden. Serilerin önceki filmlerine hiç göz gezdirmediğim için, izlemek daha bir keyifliydi.
Spoiler yok gibi, o yüzden gizlemedim. Yine de bilgi var, haberiniz olsun.
Filmin başı, masum fikirlerle hazırlanmış bir ilacın gelişim sürecini konu alıyor ve daha sonradan ilaç kelimesinden çok virüs kelimesi kullanılıyor. İnsanları zehirleyen, maymunları zekileştiren. Buradan olay Ceaser'a bağlanıyor ve filmin yarısına kadar biyografisi şeklinde geçiyor. İzlerken de içinden düşünüyorsun "Ulan bu küçük şirin şey, insanlığın kökünün kurumasına sebep olacak". Ama aynı zamanda hak veriyorsunuz. Büyük devrimciler gibi yaşamı baskı altında ve düzenin ezikliğiyle yaşıyor. Acı çekiyor. Ve Ceaser'ın insanlığa baş kaldırışın ardından Başlangıç başlıyor.
İyi filmdi, izleyin.
Spoiler: Göster
Limitless: Beklentilerimin altında olsa da, sıkmadı. Sürükleyiciydi.
Burda da azcık bilgi var, zararsız ama haberiniz olsun.
Filmin ana fikri güzeldi. Ağzınıza minik bir hap atarak beyninizin %100'ünü çalıştırıyorsunuz. Biraz uçuk kaçık. Ama yapılmadan önce hangi icat uçuk kaçık değildi ki.
Fakat her hap kusursuz değildir. Zaten filmin olay örgüsü de, malum hapın kusurlarından ötürü ilerliyor. Kahramanımızın da hapı kullandıktan sonra, "bu hapla iyi ve insanlığa yararlı şeyler yapılır" kafası oluşuyor. Fakat o minik şeyin, minik bir şeytan olduğundan haberi yok.
Filmin kendisine gelince, fikir daha iyi aktarılabilirdi, bilemiyorum. Ama şu renkle oynama olayı güzeldi, iyi düşünülmüş. Film başlarken de, olayların sonundan biraz önce başlıyor. Bu aralar çok sık rastlar oldum bu tür filmlere.
Hangover I: Imdb'deki puanını görünce şaşırdım, bu tür komedi filmlerinde böyle puanları görmediğim için, bir bakayım dedim.
Filmi izlerken, gülmekten çok eğlendim. Film boyunca tebessüm ediyordum, kahkaha pek yoktu. İşin sırrı da burada sanrım. Komediyi bir ana değil, filmin bütününe yaymış yönetmen. İyi de yapmış.
Bu film de sonundan biraz önce başlayan filmlerden. Başında "We fucked up!" diyen Phil, konuyu özetlemiş oluyor. Vegas'ta geçirdikleri süre zarfı boyunca bu cümle ağızlarından düşmüyor. Ben bile izlerken bazı olaylardan önce söyledim, zevkli oluyor deneyin. Ayrıca filmde biraz da olsa dedektifçilik vardı, yapboz parçalarını birleştirip, hatırlamadıkları geceyi aydınlatmaya çalışıyorlardı.
Film hoştu, güzeldi, eğlenceliydi.
Ayrıca Zach Galifianakis öylece dikilsin yeter. Ben yine gülerim.
Spoiler: Göster
Into the Wild: Yorumumu buraya (http://www.kayiprihtim.org/forum/empty-t12140.0.html) yapmıştım. Müthiş bir filmdi. Yaşam tarzını tekrar düşünmenize sebep oluyor. Ve doğru olanı anlıyorsunuz.
Biraz sıktım galiba.
Gönderen: Cellox - 04 Aralık 2011, 15:55:42
Filmin konusu veba salgınına yakalanmış Karanlık Çağ Avrupası'nda ki kiliselerin; Tanrı'nın varlığına inanmayan cadılar ve ateistlere karşı verdiği doğru-yanlış mücadeleyi anlatıyor. Ben filmin sadeliğini beğendim, efektlerle bozulmamış bir filmdi.
Gönderen: LegalMc - 04 Aralık 2011, 16:48:55
Uzun zamandır bir komedi filminde bu kadar gülmemiştim. Çok eğlenceli, oldukça komikti. Galifianakis çok acayip bir adam. Bakışı, konuşması, hareketleri zaten sizi kırıp geçiriyor. Kadroda olması film için çok büyük bir artıydı. Mike Tyson'ı görmek de güzeldi.
Bundan sonra Hangover II'yi izlemek şart oldu.
Gönderen: mit - 05 Aralık 2011, 11:01:37
Eğlenceli ve güldüren bir yapımdı. Uma Thurman aksiyon filmleri kadar komedi yapımlarında da başarılı olduğunu gayet güzel bir oyunculukla göstermiş. Ayrıca kıskanç bir sevgilinin nelere kadir olabileceğini çok feci derecede öğrenmiş oldum bu filmle. Artık ikili ilişkilerden daha çok korkuyorum! o.O
Gönderen: Elijah - 18 Aralık 2011, 20:55:11
The Prestige: Son zamanlarda beni en çok etkileyen filmlerdendi. Filmi anlatırken bodozlama dalasım geliyor ama yapmayacağım.
Filmi izlememin sebebi aslında Christian Bale'di fakat, filmin ilk 10 dakikasından sonra gözüm Bale'den filmin tamamına kaydı ve karadelik gibi içine çekti beni. Filmin ilk cümlesi "Are you watching closely?", filmde söylenmiş bir kesitten çok Nolan'ın Bale aracılığıyla verdiği bir ipucuydu. Sihirbazlığı anlatan filmden de bu beklenirdi. Film aslında başlı başına bir illüzyondu fakat sırrı bulamıyoruz, çünkü kandırılmak istiyoruz.
Spoiler: Göster
Ayrıca filmde, yaşadığı zamanlarda yanlış anlaşılmış ve deli gözüyle bakılmış, ancak uzun bir süre sonra yarattığı icatların ne kadar dahiyane olduğu anlaşılmış bir bilim adamı vardı: Nicola Tesla. Bu durum da benim filmi daha da ilgiyle izlememe sebep oldu. Tesla'nın yaptığı makinenin Philadelphia Deneyi'yle oldukça yakından bir ilgisi vardı. Filmden sonra mutlaka o deneye de bakmak isteyeceksiniz.
Nolan'ın Tesla'yı filmde kullanma sebebi ise kurnazca hazırlanmış paralel çarpışmalardı; Tesla-Edison ve Borden-Angier. Filmi dikkatle izlediğinizde bunu farkediyorsunuz. Filmde Edison kötü adamdı, kıskandığı Teslanın yaptığı işleri kötülemeye ve bozmaya çalışıyordu. Aynı Angier'ın Borden'a yaptığı gibi.
Sonuç olarak, bu film bence Nolan'ın başyapıtıydı. Gerek cast üstünlüğü olsun, gerek kurgu üstünlüğü, gerek senaryo, gerek replikler. Her şeyiyle etkileyici ve büyüleyiciydi. 2. kez izlenmesi gereken, üzerinde düşünülmesi gereken ve düşündükçe dersler çıkarılması gereken bir filmdi. Tabi film izlendikten sonra Nolan kardeşlerin zekasına hayran olunması gerektiğini unutmamak gerek.
Bir de Memento'dan bahsedecektim ama bir dahaki entrye artık.
Gönderen: daifunka_vc - 19 Aralık 2011, 01:54:18
Kısaca filmlerden bahsedecek olursam:
Öncelikle iki anime de görsel açıdan kanaatimce çok başarılılar. Summer Wars'un hikayesini öyle ahım şahım bulmasam da karakterlerini çok sevdiğimi söylemeliyim. Kesinlikle izlenmeli.
The Girl Who Leapt Through Time ise beni tamamen dumura uğratan bir yapım oldu. Bir arkadaşın tavsiyesini dinledikten sonra (söylediğinde takvimler 2008'i gösteriyordu :D ) "Aaa, böyle bir şey vardı, dur aklıma gemişken izleyeyim." diyerekten hafif bir araştırma yaptım. İşte, posterine baktım, ismi üzerine düşündüm; kafamda filme dair bir iki klasik yargı oluşturdum anlayacağınız. Ancak izlerken öyle bir ters köşeye yattım ki bir süre kendime gelemedim. Bitirdikten sonra bana tavsiye eden arkadaşı çok sağlam bir yemeğe falan götürmek geldi içimden. :D Neyse son olarak "Time waits for no one." deyip kaçayım.
Gönderen: Demigod - 19 Aralık 2011, 19:26:29
Ne yalan söyleyeyim ağlamaktan gözlerim şişti. Stephen King'in "The Green Mile" isimli romanından uyarlama bir film. Etkisinden çıkamıyorum. Kesinlikle tavsiye ederim.
Gönderen: Legend - 19 Aralık 2011, 19:37:38
Eh.Kötü diyemesemde aradığımı bulamadım.Bayağı bir şey vaad ediyor gibiydi.Ama türevlerine göre sönük kalmış.Bazı oyunculuklar fena değil ama pek beğenemedim.İzleme sıranızın altlarına bir yere koyun derim ben.
Gönderen: syrio forel - 20 Aralık 2011, 22:09:28
İlk filmi beğendiğim için bu filme gittim.Devam filmleri genellikle ilk filmleri aratır diye bilinir ama bence bu film bu kanıyı tersine çeviren filmelrden biri olmuş.Guy Ritchie yine tarzını konuşturmuş.Bu adamın tarzı çok hoşuma gidiyor.Daha önce Snatch,Rocknrolla ve Sherlock Holmes'un birincisini izlemiştim.Yine bir saniye bile sıkılmadan film bitti.
Robert Downey Jr(holmes) ve Jude Law(dr. watson) arasındaki uyum mükemmeldi.Doğaçalma mı yapmışlar , çok mu çalışmışlar anlamadım ama birbirlerini mükemmel tamamlamışlar.Ayrıca son sahnedeki Professor Moriarty ve Sherlock Holmes'ün satranç oynama sahnesi efsaneler sahneler arasına (en azından benim için) girmiştir.
Ayrıca THE END?
Gönderen: Legend - 20 Aralık 2011, 23:08:56
Ata Demirer,yine kendi üslubuyla konuyu çok güzel işledi ve aileme ve bana eğlenceli bir 1.30 saat geçirtti.TKDV 1'i izlemiş ve beğenmişseniz bunu da beğenirsiniz kanaatindeyim.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 21 Aralık 2011, 18:32:52
Spoiler: Göster
Toy Story-3
Hep "Amaaan! Bozmuşlardır kesin." deyişim yüzünden izlemeyi ertelemiştim. Ama çok yanılmışım. Gerçekten güzeldi. Ve çok eğlenceli. 8/10 (2 puanı niye kırdıysam. :S )
Gönderen: Cellox - 23 Aralık 2011, 20:16:39
Spoiler: Göster
Toy Story-3
Hep "Amaaan! Bozmuşlardır kesin." deyişim yüzünden izlemeyi ertelemiştim. Ama çok yanılmışım. Gerçekten güzeldi. Ve çok eğlenceli. 8/10 (2 puanı niye kırdıysam. :S )
En son izlediğim film o :) ve gerçekten mükemmeldi. Pazar sabahı mısır gevreği fantezisi yaparken izleyecek bir film lazım...
Gönderen: Demigod - 23 Aralık 2011, 20:20:06
Vohoooo demek geliyor içimden şu anda. Başladı ve bitti. Başka bir şey hatırlamıyorum. Bir solukta. Ve de ekleyeyim. Hayden Christensen ve Samuel L. Jackson oynuyor.
Gönderen: Alorka Greenleaf - 25 Aralık 2011, 00:18:33
Ata Demirer-Tek Kişilik Dev Kadro 2Gece gece canım sıkıldı. Öneri için buraya bakayım dedim. Pişman da olmadım hani. Sonlara doğru sıkıcı olmaya başladı ama güzeldi yani. :D Teşekkürler. :)
Ata Demirer,yine kendi üslubuyla konuyu çok güzel işledi ve aileme ve bana eğlenceli bir 1.30 saat geçirtti.TKDV 1'i izlemiş ve beğenmişseniz bunu da beğenirsiniz kanaatindeyim.
Gönderen: Legend - 25 Aralık 2011, 00:43:36
Hangover I & II
Genel bir yorum olarak söyleyebilirim ki; Güldüm.Hem de film boyunca.Her komedi filminde gülersiniz doğal olarak ama çok azı film boyunca güldürebilir.Hangover benim için bu azınlıkta bir yer edindi.Gerçekten daha önce izlemeyerek çok şey kaçırmışım.Bir an önce izlenmesi gereken bir film izlemeyenler için.
Gönderen: LegalMc - 27 Aralık 2011, 18:46:34
Şimdilik ikisine ortak yorum yapıyorum, filmlerin etkisinden çıktığımda ilgili konulara uzun yorumlar yapacağım.
İkisini de izleyin, ikisini de birden fazla kere izleyin. Hiçbir zaman her ayrıntısını anladığınızı da zannetmeyin. O kadar dumur edici, o kadar ters köşeye yatırıcı filmler ki... Bilmiyorum, şu an kafam yerinde değil. İki filmi de izleyenler varsa durumumu anlayacaklardır.
Filmleri izlerken şunlara dikkat edin; 1- Yarın sınav tarzı bir şeyiniz olmasın. 2- Dikkatini etraftaki hiçbir şey dağıtmasın, dünyadan soyutlanın. Özellikle Memento'nun bir sahnesini bile kaçırmak ileride "Ne alaka lan?" dedirtebilir. 3- Aileniz ile izlemeyin. Denemedim ama tahminen aile fertleri tek tek odayı terkedecek verya uyuyacaklardır.
İzleyin, hem de hiç vakit kaybetmeden. Filmler bittiğinde Christopher Nolan ve Jonathan Nolan'a hayran kalacaksınız.
"Are you watching closely?"
Gönderen: Demigod - 27 Aralık 2011, 20:58:53
The Prestige ve MementoPrestij'i ben de izledim ve kesinlikle katılıyorum. Anlamakta zorlandım başta. Birkaç kere geri sardım. Ve sonunda da işte kalakaldım. Etkisinden çıkmak imkansız. Memento'yu önerenler var ama daha izlemedim. Bu yorumdan sonra en kısa zamanda izlemeliyim. :)
Şimdilik ikisine ortak yorum yapıyorum, filmlerin etkisinden çıktığımda ilgili konulara uzun yorumlar yapacağım.
İkisini de izleyin, ikisini de birden fazla kere izleyin. Hiçbir zaman her ayrıntısını anladığınızı da zannetmeyin. O kadar dumur edici, o kadar ters köşeye yatırıcı filmler ki... Bilmiyorum, şu an kafam yerinde değil. İki filmi de izleyenler varsa durumumu anlayacaklardır.
Filmleri izlerken şunlara dikkat edin; 1- Yarın sınav tarzı bir şeyiniz olmasın. 2- Dikkatini etraftaki hiçbir şey dağıtmasın, dünyadan soyutlanın. Özellikle Memento'nun bir sahnesini bile kaçırmak ileride "Ne alaka lan?" dedirtebilir. 3- Aileniz ile izlemeyin. Denemedim ama tahminen aile fertleri tek tek odayı terkedecek verya uyuyacaklardır.
İzleyin, hem de hiç vakit kaybetmeden. Filmler bittiğinde Christopher Nolan ve Jonathan Nolan'a hayran kalacaksınız.
"Are you watching closely?"
Gönderen: davidgilmour - 05 Ocak 2012, 01:08:42
The Prestige ve Mementokesinlikle katılıyorum.christopher nolan ın son zamanlardaki en ünlü filmi inception ve hemen hemen herkesin beğenisini kazanmış bir film fakat prestij ve memento yu gördükten sonra inception beni o iki film kadar etkileyemedi.
Şimdilik ikisine ortak yorum yapıyorum, filmlerin etkisinden çıktığımda ilgili konulara uzun yorumlar yapacağım.
İkisini de izleyin, ikisini de birden fazla kere izleyin. Hiçbir zaman her ayrıntısını anladığınızı da zannetmeyin. O kadar dumur edici, o kadar ters köşeye yatırıcı filmler ki... Bilmiyorum, şu an kafam yerinde değil. İki filmi de izleyenler varsa durumumu anlayacaklardır.
Filmleri izlerken şunlara dikkat edin; 1- Yarın sınav tarzı bir şeyiniz olmasın. 2- Dikkatini etraftaki hiçbir şey dağıtmasın, dünyadan soyutlanın. Özellikle Memento'nun bir sahnesini bile kaçırmak ileride "Ne alaka lan?" dedirtebilir. 3- Aileniz ile izlemeyin. Denemedim ama tahminen aile fertleri tek tek odayı terkedecek verya uyuyacaklardır.
İzleyin, hem de hiç vakit kaybetmeden. Filmler bittiğinde Christopher Nolan ve Jonathan Nolan'a hayran kalacaksınız.
"Are you watching closely?"
Gönderen: Finarfin - 05 Ocak 2012, 01:29:04
Gönderen: gaye - 08 Ocak 2012, 17:15:33
kitabı çok daha iyiydi
Gönderen: marsyas - 08 Ocak 2012, 22:02:08
devrim müzikle başlar sözünden yola çıkarak, anarşist 6 davulcudan oluşan çete ve müzisyen bir ailenin, müzik kulağı olmayan(tahta kulak) polis oğlunun hikayesi. isveçlilerden beklenmeyecek derecede komik ve gaz bir film.
biraz müzikle aranız iyiyse(çalmanız önemli değil) bu filmi seveceksiniz
http://www.imdb.com/title/tt1278449/
Gönderen: DarLy OpuS - 11 Ocak 2012, 18:03:08
Anladım ki artık aksiyon filmlerinden iyice uzaklaşıyorum. Sherlock Holmes'ü pek sevmeme rağmen bu kadar hareketlilik bana biraz fazla geldi. Çok başarılı oyunculuklar, ilgi çekici kamera açıları ve efektler vs. son derece başarılı olmasına rağmen "A Game Of Shadows", benim filmim olmayı başaramadı ne yazık ki.
Gişe kaygısı ve filmin sonu da, beni rahatsız eden unsurlar arasındaydı. Dünyayı kurtarıp duruyorlar, ne güzeeeel.
Gönderen: Cellox - 11 Ocak 2012, 22:42:54
Spoiler: Göster
Gönderen: cigarette smoking man - 11 Ocak 2012, 22:47:35
Gönderen: Legend - 11 Ocak 2012, 23:02:41
Spoiler: Göster
Spoiler: Göster
Gönderen: Demigod - 16 Ocak 2012, 23:49:23
Savaş zamanı bir genç ve atının hikayesi anlatılıyor. İki saatten uzun ama sıkmadan izlettiriyor kendini. Görsel efekt olarak göz dolduruyor diyebilirim. Savaş zamanı ama aksiyon anlaşılmasın. Dram-duygusal gibi. Ben beğendim. Tavsiye ederim.
Gönderen: Cellox - 17 Ocak 2012, 09:31:38
Shrek'in filmlerinde favori karakterim her zaman şu kızıl kedi olurdu. Sanırım yanlız değilmişim. Mükemmele yakın bir animasyon filmdi. Tek sorum hikayeydi. Çoğu filmdeki sorun gibi bunun hikayeside çok olağandı.
Filmi biraz düşük yaş kitlelerine göre yapmışlar ama Shrek 1'den beri takip eden, izleyen kitle şuan 16-17 yaşlarında falan. Biraz daha konuya dikkat edilseydi iyiydi. Ama yinede; ihanet, entrika ve macera... İzlenmesi gereken bir film.
War Horse
Güzel filmdi, teşekkürler.
Gönderen: Cellox - 18 Ocak 2012, 20:19:13
Spoiler: Göster
Sniper 4ever! :)
Gönderen: Malkavian - 23 Ocak 2012, 00:59:51
Gönderen: Erymnys - 23 Ocak 2012, 21:23:29
Sanat, özellikle de edebiyat aşığı olan kişiler için biçilmiş kaftan. Öyle ahım şahım bir senaryosu yok bence ama sıkıcı demek değil bu. İyi işlenmiş bir anlatımı var. (Ps. Hemingway'e hayran oldum. Hayalimdeki Hemingway ile yarı yarıya örtüştü ama ben filmdeki (belki) biraz abartılmış versiyonu daha çok sevdim.)
Oyunculuk adına diyecek birşeyim yok. Her oyuncu karakterine tam olarak oturuyor bence.
Son olarak filmin renklerine bayıldım. Tonlama konuyla çok iyi örtüşüyor.
İzlenmeli mi, evvet, kesinlikle. :)
Gönderen: Eldarion - 23 Ocak 2012, 23:52:09
Gönderen: Astoria - 24 Ocak 2012, 00:09:45
Gönderen: Kanashii Uchiha - 24 Ocak 2012, 06:37:59
Önce Geri Sayım'ı izledim.Aman aman, mükemmel bir film değildi ama sonuna dek götürdüm.Tahmin edilemez bir kurgu değildi.Zaman doldurmalık. Yemek esnasında günün yorgunluğunu atacağınız türdendi.
Pazar akşamı Arena ya da bakma imkanım oldu şöyle bir. Zaman geçirilesiydi sadece, derin izler yaratmıyordu. Kafa dağıtmak için açılıp sesi kısılacak türden.
Bu gece de Maundy'e başladıysam da henüz bitiremedim. Sadece başlangıç jeneriğine yetişebildim. Hakkında bolca duyumum vardı. (olumlu yönde )
Güzel olduğunu ve uzak doğu filmlerini sevenleri tatmin edebildiğini duymuştum.Fakat yinede, aldığı bu övgüler dahi, uykuya yenik düşmeme engel olamadı (=
Merak Edenlere ;
Spoiler: Göster
Gönderen: Finarfin - 24 Ocak 2012, 10:09:19
Gönderen: Kanashii Uchiha - 27 Ocak 2012, 23:10:12
Bu haftanın katoloğu şöyle ilerledi;
Demir Adam 1-2 = Sanatsal yaklaşım ya da herhangi bir sinema sever kaygısı düşünülmeden çekilmiş, (bence) olağan bir film. Bir kaç efekt birkaç da gülümseten diyalogdan ibaretti desem yeri var.
Salgın: Diğer berbatların arasında kendine daha yüksek sırada bir yer edinebilen bir film oldu bu. Mükemmel değildi. Kurgusundaki bir takım boşluklar ve kopukluklar olmasa balki de daha sürükleyici ve çekici olabilirdi kimbilir...
Gunless: Gülümseyerek izleyip stress attık. Çekirdek ve kola ikilisiyle beraber zaman öldürdük. Nefesimizi tutturamadı.
Azap yolu: Gerçekten güzeldi.Eski olması, üzerinden geçen yıllar, ilerleyen teknoloji güzelliğinden hiç birşey götürmemişti.Kimi duygusal yerlerde izleyeni derinden etkileyen müziği ve karakterleriyle görsel bir şölendi.İzleyin izlettirin derim. U.U
Gönderen: Demigod - 27 Ocak 2012, 23:45:53
11 adet Oscar adaylığı alınca bir bakayım dedim. Gerçekten güzeldi. Fantastik-macera-dram-komedi... Görsel olarak da göz dolduran bir film. İzleyin derim.
Gönderen: Demigod - 03 Şubat 2012, 13:18:55
Sıradışı bir konusu var ki sadece bu bile yereliydi bence filmde. İlk andan itibaren o kadar ilgi çekiyor ki ne olup bittiğini anlayamadan film bitiveriyor. Sanırım şu (http://www.youtube.com/watch?v=DiBVUulE_wo&ob=av3e) izlemek için yeterli bir sebep.
Gönderen: nursah41 - 03 Şubat 2012, 17:39:58
Gönderen: Cellox - 04 Şubat 2012, 00:17:51
Gönderen: Tyrion - 06 Şubat 2012, 15:23:20
Pek beklediğim gibi çıkmadı daha iyi bir film bekliyordum
Gönderen: azizhayri - 09 Şubat 2012, 12:24:41
Gönderen: LegalMc - 10 Şubat 2012, 22:50:09
Konu harikaydı. Oldukça özgün ve yaratıcıydı. Kollarda saatler, para yerine zaman, oldukça sembolikti. Zamanın önemi daha güzel anlatılamazdı herhalde. Senaristine baktım; Andrew Niccol'mış. Kendisini daha önce duymamıştım ama The Truman Show ve Lord of War'un da yazarıymış kendisi.
Olay örgüsü olabildiğine klişeydi. Ne bir ters köşe vardı, ne sonu çok harikaydı ne de farklı bir şey. Bu kadar özgün bir konuya bu kadar berbat bir işleniş hiç hoş olmamış. Justin Timberlake de zaten "Ben oyuncu değil şarkıcıyım!" diye bağırıyordu resmen film boyunca, özellikle koşarken yüzünün aldığı ifade korkunçtu. Olmadı, yakışmamıştı filme. Bir de sürekli kaslarını göstermeye çalışmasını saymıyorum.
Son olarak şunu söyleyeyim; Amanda Seyfried'a aşık oldum. Kızıl saçlı hali inanılmaz yakışmıştı, uzun zamandır bir filmde bu kadar güzel bir oyuncu görmemiştim.
Gönderen: Demigod - 11 Şubat 2012, 22:13:39
Hayatımın filmi. Hiç tereddütsüz.
Gönderen: queen - 12 Şubat 2012, 23:50:25
Gönderen: Yedaself - 13 Şubat 2012, 00:10:58
Sırf Anne Hathaway oynuyor diye izlemeye başlamıştım ama beklediğimden daha iyi çıktı film. Sevgililer gününe yakın bir tarihte izleyerek hata yaptım, sevgiliniz yoksa bu tarihlerde izlemeyin.
IMDB Notu: 6.6/10
Benim Notum: 7.8/10
Gönderen: magicalbronze - 16 Şubat 2012, 17:50:26
Miller'in Sin City'i saymazsak (zira orada asıl yönetmen Robert Rodriguez'di. Kendisi Quentin Tarantino'yla birlikte ona yardım etmişti.) ilk yönetmenlik deneyimi. Zaten direk Sin City havasını fark ediyorsunuz filmde. Fakat onun kadar sağlam bir şey bekliyorsanız, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Beklentilerinizi düşük tutarak izlerseniz beğenebilirsiniz de. Öyle yerin dibine sokulacak nitelikte olmasa da iyi olarak adlandırabileceğimiz kategoriye de dahil edilemez maalesef. Maksat izlemek işte.
Gönderen: DarLy OpuS - 18 Şubat 2012, 17:51:25
Sıcak bir aile filmi. Fazla yormayan fantastik bir film arıyorsanız kendisi ilaç gibi gelebilir. "Requiem for a Dream", "Dark City", "Blood Diamond" gibi filmlerden hatırlayabileceğiniz Jennifer Connelly'i 16 yaşındayken izlemek keyifliydi. Ben kendisine yine hayran kaldım, pek doğal buluyorum çünkü. David Bowie'ye zaten bir şey diyemiyorum. Hem oynamış, hem müzikleriyle destek olmuş. Her an şarkı söylemeye meyilli bir kötü adam profili şıktı gerçekten.
Çok basit sahnelerde bile sırıtmanıza engel olamayabilirsiniz. Sonuçta, bugünlerde adamın kafasına kaya düştüğünde gülümseyen pek kimse kalmamıştır, diye düşünüyorum. Bu filmde ben çoğuna gülümsedim, sanki daha sonraları sıkça kullanılarak klişeleşmiş muzip sahnelerin kullanıldığı filmlerin atası gibiydi.
Göz atın derim.
Gönderen: Finarfin - 18 Şubat 2012, 19:34:01
Gönderen: Demigod - 19 Şubat 2012, 17:11:38
Biletleri bir gün öncesinden almamıza rağmen 2. sıranın ortalarından daha iyi bir yer bulamadık. Perde biraz gözümüze girdi ama neyse.
Filme gelince ilk 5 dakikası zaten kendine bağladı. Savaş öncesi biraz durağanlaşmaya başladı ama savaş başladıktan sonra sıkmadan izlettirdi.
Birkaç animasyonik sahne dışında efektler, oyunculuk, kılıç sahneleri falan gayet başarılıydı diye düşünüyorum. Zaten diğer ülkelerde de bayağı bir ilgi görmüş sanırım. Harem falan da katıp karıştırmamışlar. Yani güzeldi diye düşünüyorum.
Ben beğenerek izledim. Kaçırılmamalı.
Gönderen: Finarfin - 19 Şubat 2012, 21:37:08
Demigod benden önce davranmış :).
Efektler,savaş ve yakın dövüş sahneleri: Filmin geneli beklentimin oldukça üstündeydi.Efektlerin bir çoğu beni iyi yönde şaşırttı.Sinemada göze batacak derecede tırt efekt ile karşılaşmadım.Oyunculuk kimi yerde çok çok iyi bazı yerlerde vasattı.Yakın dövüş sahneleri işin uzmanlarına bırakılmış bu çok açık.Bu açıdan mükemmeldi.Dikkat dağınıklığı problemimle ilgisi olabilir filmlerde ön plandan çok arka plana dikkat etme gibi bir huyum var.Hata aramak değil kesinlikle ister istemez figüranlarlada asıl oyuncular kadar ilgileniyorum kaliteyi ölçme açısından.Figüranlarda 1 yer hariç(bu sahne gözlerindenmi kaçmıştı bilmiyorum çok garipti.) bana film olduğunu hatırlatacak bir sıkıntıylada karşılaşmadım.Genel olarak figüranlarda işini oldukça iyi yapmıştı yani bence.Neden bilmiyorum bazı kısımlarda istanbul manzaraları o kadar mükemmelken bazı kısımlarda (bu kısımlar daha az) arka plana 2 boyutlu bir resim koymuşlar gibi bir havaya kapıldım.Sanki filmi iki farklı yapım şirketi yapmış gibi.Kimi yerleri ciddi ciddi dev hollywood filmlerini aşarken bazı yerlere sanki bile bile fazla özenmemişler gibi geldi.
Gelelim en önemli kısma kurgu ve senaryonun geneli.Bu kısım bence en iyisiydi.Haaydee gittik geldik aldık yapmamışlar.Fatihin içinde bulunduğu haklı bunalımı ve zor durumu oldukça güzel yansıtmışlar.Üzerinde gerek halk gerek vezirler kaynaklı oluşan baskıyı atlamamışlar ve bazı yanlış bilinen tarihi olayları doğru şekilde yansıtmaları hoşuma gitti(fatihin 12 yaşındayken tahttan mektupla babasını çağırması gibi, bu yanlış bilinen bir olay).Hala tartışılan ulubatlı ve gemilerin karadan yürümesi olayı var ama bence onlar olmaz ise olmazdı :).Fatihin insani yanı bir çok yerde oldukça güzel şekilde gözler önüne serilmiş diye düşünüyorum.Ayrıca düşmanın direk kötü doğmuş gibi tipler olmamasıda iyiydi :D.Bir çok yerde bizans oyunu ve falso hareketler yapmalarına rağmen onurlarıyla savaşıyorlar ve cesurlar izlenimini vermişler.Buda hoşuma gitti.Sahnelerin sıralanışı da oldukça iyiydi bence hepinizin sinemada gitmesini tavsiye ediyorum sinemada verdiği hazzı bu filmde dvdden alabilirmisiniz bilmiyorum :)
Spoiler: Göster
Gönderen: Legend - 21 Şubat 2012, 19:05:22
1.film güzel bir noktada bitmişken 2.filmin başlangıcıyla bunu birleştirmekte hafif saçmalamışlar. Başından biraz yakınsamda film ortalara doğru ısındı ama ülkem diye söylemiyorum ( :D ) , filmin en hoşuma giden yeri son 3'te 1'lik kısmıydı.
Konu aslında idare eder olsada Kapadokya'ya kadar veremediler ya da vermediler. Neler olduğunu tam çözemediğim bir ekşın karmaşası vardı filmin başlarında. Dediğim gibi giderek toparlandı ama.
Klasik bir sonla biten film biraz gereksiz ekşın barındıran orta bir filmdi. Boş vaktiniz varsa, 1'i de izlemişseniz hoşunuza gidecektir diye düşünüyorum.
Gönderen: legnaly98 - 25 Mart 2012, 20:08:57
Gönderen: Legend - 25 Mart 2012, 20:59:21
Zorlu sınav haftasının üzerine iyi geldi. :P Film ; kitabı, onun verebildiğini yansıtabilmiş gerçekten. Hikayeye etki eden bazı yerlerin üstünden atlamış ama kitabı okumayan biri için bu eksi olmayacaktır. Bazı karakterleri yerlerine oturtamadım ama onu kişisel bir şey sayabilirim.
Bazı eklenmiş sahneler var saçma geldi bana. Aynı zamanda da bazı sahnelerde durağanlık oluşuyor. Sinemacılık konusunda pek uzman değilim ama çekim bazı yerlerde zayıf kalmış gibi geldi gözüme.
Her şeyin dozajı yerinde, eğlenceli bir filmdi. Göklere çıkartılacak bir durum yok ama gayet iyiydi.
Gönderen: zekican5 - 09 Nisan 2012, 21:26:24
Beni hayal kırıklığına uğrattı.Nedeni belkide beklentimin çok yüksek olmasıydı.Açlık Oyunlarında uyguladığım taktiği aynen devam ettirdim. Cuma günü ilk seansa gittim. Zaten pek kimsede yoktu.Aldım elime mısırla kolayı oturdum güzelce yerime.Güzelce filmi izlerken arka arkaya 4-5 kez telefon çaldı.Sinirden 5 dakikasını kaçırdım filmin.Neyse dedim heyecanla izlemeye devam ettim ama beklediğim o patlama bir türlü gelmedi.Sadece son sahneleri fena değildi.Perseus'un Kronos'u Taanrıların Mızrağı ile şişlemesi :) Film bitti ve ben hayal kırıklığı ile sinemadan çıkıp D&R a girdim.İzleyecek arkadaşlara kötü tanıtım yapmış olmak istemem ama ben hayal kırıklığına uğradım. Gerçi bana Açlık Oyunlarıda çok kısa sürdü gibi gelmişti :) Ne yapıyım ama kolay beğenen bir insan değilim :) Sonuçta filmimiz fantastik öge ve karakterler içeriyor.Bu nedenle izleyin derin pek bir şey kaybetmezsiniz. Hımm bakıyım.Ben kaybetmemişim.Demek ki sizde kaybetmezsiniz. Bu arada Antalyaya bir Imax açsalar çok mutlu olucağız ama nedense inatla tek bir Imax bile yok :(
Gönderen: Legend - 09 Nisan 2012, 22:05:55
Gönderen: zekican5 - 09 Nisan 2012, 22:09:26
Gönderen: Legend - 09 Nisan 2012, 22:18:32
Gönderen: Ulubatli - 15 Nisan 2012, 09:30:12
Gönderen: Tyrion - 16 Nisan 2012, 13:31:01
Bana biraz çocuksu geldi daha iyi bir film bekliyordum.
Gönderen: zekican5 - 16 Nisan 2012, 22:11:16
Titanların Öfkesi gerçekten benim için de hayal kırıklığı oldu. Titanların savaşı çok güzeldi halbuki. Bugünlerde, filmler de, senaryolar da hep aceleye getiriliyor gibi geliyor.
John CarterAsıl serileri filme uyarlamazlarsa ve bizim bu beğenmediğimiz filmlere milyonlarca dolar harcarlarsa hiç bir gişe başarısı gösterememeye devam edeceklerdir ;) Gerçi bu sözümde çok yanlı oldu ama neyse. Bu arada kesinlikle haklısınız.Sinema sektörü çok büyüdü,büyüdükçe bütçeler ve gelirlerde arttı.Dolayısıyla adamlar önümüze sürekli yeni film koymak zorundalar (Tabi para kazanmak istemiyorlarsa o zaman başka :) ) Filmlerin çoğu senaryo açısından eksik.Özellikle uyarlamalara dikkat çekmek istiyorum.Sanırım hepiniz benimle hem fikirsinizdir ki Harry ve Lotr dışında başarılı bir uyarlama yok.Ne diyebilirim ki? Hollywood'un insafına kaldık artık :)
Bana biraz çocuksu geldi daha iyi bir film bekliyordum.
Gönderen: Caprona - 01 Mayıs 2012, 23:48:05
Gönderen: Oghertay - 03 Mayıs 2012, 02:31:56
Gönderen: zekican5 - 04 Mayıs 2012, 12:28:25
Gerçekten Titanların öfkesi diye bir film izledim yada film gibi bir şey izledim yada film yerine konulamayacak bir şey izledim.İlk filmden aldığımız iştahla izledim ama tam bir fiyasko.Keşke hiç çekmeselermiş.Yapıcak birşey yok. Maalesef arada böyle fiyaskolar çıkabiliyor :)
Gönderen: kadri kerem - 09 Mayıs 2012, 23:49:04
Grimm Kardeşler deyince akla gelen üç beş masaldan biridir Rapunzel. Konusu hepimizce bilinir: Karısı için cadının bahçesinden marul çalarken yakalanan bir adam. Cadıya verilmek zorunda kalınan bir kız çocuğu. Cadının kızı ormanın derinliklerinde bir kuleye hapsetmesi vs. vs.
Tangled (Karmakarışık) da bir Rapunzel masalı. Ancak kuleye kapatılmış zavallı Rapunzel ve kötü kalpli cadı dışında karakterler ve olaylar biraz farklı. Hele hele Rapunzel'i kurtaran cesur ve yakışıklı prens yerine karşımıza çıkan ukala hırsız karakteri bir harika. :)
Kısacası herkese tavsiye edebileceğim eğlenceli bir film Karmakarışık.
Gönderen: zekican5 - 11 Mayıs 2012, 10:52:56
Geçtiğimiz günlerde futbol maçı izlemek için oturduğum tv başından "Karmakarışık" adlı animasyon filmi izleyip kalktım. Çok da iyi yaptım.Bu filmi hatırlıyorum.Sanırım birkaç sene önce kuzenimle izlemiştik ;) Hatta annem koskoca adamlarsınız ne işiniz var çizgifilmle diye dalga geçmişti...
Grimm Kardeşler deyince akla gelen üç beş masaldan biridir Rapunzel. Konusu hepimizce bilinir: Karısı için cadının bahçesinden marul çalarken yakalanan bir adam. Cadıya verilmek zorunda kalınan bir kız çocuğu. Cadının kızı ormanın derinliklerinde bir kuleye hapsetmesi vs. vs.
Tangled (Karmakarışık) da bir Rapunzel masalı. Ancak kuleye kapatılmış zavallı Rapunzel ve kötü kalpli cadı dışında karakterler ve olaylar biraz farklı. Hele hele Rapunzel'i kurtaran cesur ve yakışıklı prens yerine karşımıza çıkan ukala hırsız karakteri bir harika. :)
Kısacası herkese tavsiye edebileceğim eğlenceli bir film Karmakarışık.
Gönderen: Danger_Mouse - 11 Mayıs 2012, 12:25:22
Gönderen: beerold - 11 Mayıs 2012, 15:47:28
Gönderen: kadri kerem - 17 Mayıs 2012, 02:54:33
http://www.youtube.com/watch?v=azfRnS5hZ48
Gönderen: azizhayri - 22 Mayıs 2012, 17:28:39
Gönderen: Oghertay - 26 Mayıs 2012, 02:55:49
Kendisinden beklemeyeceğim bir arkadaşımın film izleyelim mi? sorusuna karşılık olarak Ne tarz bir film? şeklinde bir soru yönelttim. Kendisi de Fantastik tarzdaymış diyince çok şaşırdım ve izledik. Filmin sonunda beğendiğini ifade eden arkadaşıma Fantastik Dünyaya adım atması konusunda telkinlerde bulundum. Sitemizin de reklamı yaptım ama henüz kandırabilmiş değilim :)
Filme gelince; İlk başta çok beğendiğimi ifade etmek istiyorum. Görsel anlamda da oldukça başarılı bir film olmuş. Konusunu anlatmak istemiyorum fakat filmin çoğu kısmının Mars gezegeninde geçtiğini söylersem bu bir spoiler olmaz :)
Gönül rahatlığı ile izleyebileceğiniz hatta çocuklarınıza bile izletebileceğiniz bir gilm. Şaka bir yana gerçekten zamanınızı ayırıp izlemenizi tavsiye edyiorum
Gönderen: zekican5 - 26 Mayıs 2012, 09:07:38
En son izlediğim film "John Carter"Güzel bir filmdi. Umarım devam filmide çekilir ve bizde keyifle izleriz...
Kendisinden beklemeyeceğim bir arkadaşımın film izleyelim mi? sorusuna karşılık olarak Ne tarz bir film? şeklinde bir soru yönelttim. Kendisi de Fantastik tarzdaymış diyince çok şaşırdım ve izledik. Filmin sonunda beğendiğini ifade eden arkadaşıma Fantastik Dünyaya adım atması konusunda telkinlerde bulundum. Sitemizin de reklamı yaptım ama henüz kandırabilmiş değilim :)
Filme gelince; İlk başta çok beğendiğimi ifade etmek istiyorum. Görsel anlamda da oldukça başarılı bir film olmuş. Konusunu anlatmak istemiyorum fakat filmin çoğu kısmının Mars gezegeninde geçtiğini söylersem bu bir spoiler olmaz :)
Gönül rahatlığı ile izleyebileceğiniz hatta çocuklarınıza bile izletebileceğiniz bir gilm. Şaka bir yana gerçekten zamanınızı ayırıp izlemenizi tavsiye edyiorum
Gönderen: Maleficum - 28 Mayıs 2012, 03:19:57
Spoiler: Göster
Gönderen: anduril - 28 Mayıs 2012, 17:00:06
Gönderen: Oghertay - 28 Mayıs 2012, 17:03:20
Gönderen: kadri kerem - 29 Mayıs 2012, 15:38:09
The Fall [*]Çok yaratıcıydı.[/*]Spoiler: Göster
Bu filme bayılırım. Kaç kez izledim sayısını unuttum.
En son Yeşil Fener'i (Green Lantern) izledim. Çizgi romanının hayranları belki daha çok sevmiştir ama bana göre vakit geçirmek için izlenebilecek sıradan bir film.
Gönderen: - 29 Mayıs 2012, 19:03:14
Jim Carrey'nin güzel bir komedi filmiydi.
Gönderen: azizhayri - 30 Mayıs 2012, 13:04:30
Gönderen: Buzmavisi - 31 Mayıs 2012, 14:02:09
Filmde her türlü klişe var gibi görünüyordu. Hatta Cem Yılmaz'ın gösterisinde bahsettiği gibi: Bir grup genç kampa giderler, Stonefield veya Springfield kampı. İkisinde de ölme ihtimali iyi yani. Yolda giderlerken bir kulübeye denk gelirler. Orada bir adamla karşılaşırlar. Adam böyle garip bir tiptir bunlar uyarır: "Oraya gitmeyin. Oraya giden bir daha geri dönmedi." Tabii gençler adamı umursamazlar, deli sanırlar :)
Buraya kadar filmde her türlü klişe vardı ancak arka planda bu gençleri izleyen bir örgüt, kurum vardır. Film orada garipleşiyordu. Oldukça eğlenceliydi. Özellikle son sahneleri. Herkese tavsiye ederim.
Gönderen: kadri kerem - 02 Haziran 2012, 16:12:58
http://www.imdb.com/title/tt0443706/
Gönderen: Alkol - 02 Haziran 2012, 18:13:19
Filmin ilk yarısı çok iyi başladı ancak ikinci yarıda o etkileyicilik düştü, ara ara klişe ve basit şeyler gördük ama genel olarak çok başarılı bir filmdi. Çoğu gittiğim 3D film gözlüksüz bile izlenebilecek gibiyken bunda her sahnede 3D elementleri vardı, bütün görüntülerde bir derinlik mevcuttu. Zaten suratıma bir şeylerin fırlıyor olmasını 3D kıstası olarak almadığım için, çok beğendim.
Cabin in the Woods
Biri Bizi Gözetliyor tarzı bir şeye bağlamalarının haricinde klasik bir gençlik korku filmiydi, sonu çok komik oldu.
Spoiler: Göster
Aaa, ne kadar doyurucu bir cevap.Gönderen: The Titan - 02 Haziran 2012, 18:52:06
Mr. Poper's PenguinsJim Carrey yine muhteşem bir film çıkarmış. İyi ki bahsetmişsin ki bende izlemişim. Herkese tavsiye ederim
Jim Carrey'nin güzel bir komedi filmiydi.
Gönderen: grikunduz - 02 Haziran 2012, 21:04:32
Gönderen: elroy - 04 Haziran 2012, 17:30:01
Josh Radnor'ın yazıp,yönettiği ve baş rolünde oynadığı abartısı olmayan,sade benim çok hoşuma giden bir film.Film müziklerine özellikle bayıldım.Doğru seçimler doğru yerlerde fazla öne çıkmadan ama varlığını hissettiren türden.Jaymay ağırlıklı bir film müziği olmuş.Daha önce duymamıştım ama bu film sayesinde tanıdım ve çok sevdim.
Film sakin başlıyor,ilerliyor ve bitiyor.Oyunculuklar güzel.Genel olarak sade,naif bir film. Belki filmin abartılacak bir yanı yok ama filmin kendisinin abartısız olması ve konusunun güzel işlenmesi gerçekten benim dikkatimi çekti.Böyle filmler izlemeyi sevdiğim için Josh Radnor'ın yeni filmi ki eğer olursa(bence olmalı) izlemek isterim.
Gönderen: Tyrion - 05 Haziran 2012, 01:21:18
Gönderen: kadri kerem - 05 Haziran 2012, 02:54:00
Avatar Son Hava Bükücü'yü izledim hiç beğenmedim filmin yarısında kapattım zaten.Tam bir zaman kaybı.
Size katılıyorum. Bu arada en son Turist Ömer Uzay Yolunda'yı izledim, belki onuncu kez.
Gönderen: zekican5 - 05 Haziran 2012, 12:00:48
Bu arada en son Turist Ömer Uzay Yolunda'yı izledim, belki onuncu kez.Star tv sağolsun.Geçmişi yadettik.
Gönderen: ysnmrl - 05 Haziran 2012, 18:15:56
Arkadaşımın tavsiyesiyle izledim. Güzel olduğunu düşünmüyordum ama izledikten sonra bu zamana kadar izlemediğime pişman oldum. Karekterler oyunculara çok yakışmış. Birincisini izledikten hemen sonra ikincisine geçtim. Olay hemen hemen aynı ama yine de izlettiriyor seyirciye. Harika diyebilirm
Gönderen: Elijah - 05 Haziran 2012, 22:05:11
Filmin uyarlandığı kitap da elimde şu an. Filmden sonra okuma isteğim arttı, okumadan sevdim kitabı.
Filmi izledikten sonra söylenecek ilk söz: "Yok böyle bir film." Gerçekten de kendi türündeki örneklerden çok çok farklı. Bu filmin güzel olmasındaki en büyük neden de, oldukça klasik bir konunun bambaşka bir şekilde ve sıradışı bir karakterin gözünde yorumlanmış olması. Şöyle özetlenebilir konu: ortada bir adam vardır, tek işi araba sürmektir, evli ve çocuk sahibi bir kadınla tanışır, kadının kocası hapistedir ve başı mafyayla beladadır, mafya da adamı çocuğu ve karısıyla tehdit eder, sürücümüz de kadının imdadına yetişir.
Eğer izlemek istiyorsanız, üstteki yavan özete aldırmayın. Zaten filmin ilk on dakikasını izledikten sonra bırakamazsınız. Filmin sıradışı akışına da alışırsınız, hatta dilini yutmuş sürücüye de. Ki sürücünün de genç yetenek Ryan Gosling olduğunu belirteyim. Resmen susarak oynamış adam, karaktere cuk oturmuş.
Bir de müzikler var tabiki. Under Your Spell, Nightcall, A Real Hero... Özellikle Nightcall'un yarattığı hava filme çok iyi uymuş, daha doğrusu film müziğe uymuş, o kadar.
Filmle ilgili şöyle de bir ayrıntı vereyim: Filmin yönetmeni Nicolas Winding Refn'in ehliyeti yokmuş, 7-8 kez denemiş, sınavlardan geçememiş. Ne güzel çelişki, değil mi?
Gönderen: Galaxie - 06 Haziran 2012, 12:54:08
Kitabını okuduktan hemen sonra izlediğimden mi bilmiyorum ama beklediğimi hiç alamadım. Zaten kitapların filmlerde çok yansıtılamaması alışılmış bir durum, ama bu diğerlerinden biraz daha eksik olmuş gibi. İnce duyguların ve göndermelerin çoğunu göremedim, çok daha vurucu olması gereken sahneler sönüktü.
Elbette kitabını okuyan biri izlesin zaman kaybı değil, ama bu filmden kesinlikle çok iyi şeyler beklenmemeli...
Gönderen: azizhayri - 07 Haziran 2012, 18:15:39
Dört gözle bekliyorum...
Bir de dün akşam ortasından izlemeye başladığım ama çok hoşuma gittiği için ayrılamadığım Zatoichi var...
Gönderen: kadri kerem - 12 Haziran 2012, 12:51:50
http://www.imdb.com/title/tt1217613/
Gönderen: azizhayri - 12 Haziran 2012, 12:56:32
"Battle Los Angeles" Vasat bile değildi. İzlenecek bir dolu film varken bu filme vakit harcamaya değmez.Sonuna kadar katılıyorum sözlerinize...
http://www.imdb.com/title/tt1217613/
Gönderen: Demigod - 12 Haziran 2012, 14:20:34
Fllmin yönetmen koltuğuna oturan Roberto Beigni'nin aynı zamanda başrolünü üstlendiği anlatılamaz bir film.
Gönderen: anduril - 12 Haziran 2012, 14:33:46
Son dönem, beğendiğim nadir filmler arasına girmeyi başardı.
Ben Affleck tam bir yönetmen filmi ortaya çıkarmış.
Gönderen: giroz - 15 Haziran 2012, 14:07:31
Gönderen: céline~ - 21 Haziran 2012, 13:07:45
Gönderen: Erymnys - 25 Haziran 2012, 03:09:20
RDJ gecesi yapıyorum kendi çapımda. :)
Gönderen: kadri kerem - 25 Haziran 2012, 17:00:40
http://www.imdb.com/title/tt0079641/
Filmden aklımda kalan tek şey Lucy Harker'ı canlandıran Isabelle Adjani'nin kocaman kocaman açtığı gözleri oldu.
Gönderen: Erymnys - 26 Haziran 2012, 04:07:20
11 sularında Due Date, hemen ardından Iron Man...
RDJ gecesi yapıyorum kendi çapımda. :)
RDJ'ye devam; Iron Man 2
Çok gaza geldim, kendimi sokaklara atasım var.
Gönderen: HighLord - 26 Haziran 2012, 09:56:54
Anlatacak bir şey yok, izleyin ve görün ! :)
Gönderen: kadri kerem - 29 Haziran 2012, 22:26:44
http://www.imdb.com/title/tt0013442/
1922 tarihli “Nosferatu – Bir Dehşet Senfonisi” filmi, özel efektlerle bezenmiş, kanın su gibi aktığı dehşet sahneleriyle dolu vampir filmleri izlemiş günümüz korku sineması hayranlarını tatmin etmekten uzak olabilir belki. Ama türe gönülden bağlı, korku sinemasının kandan, vahşetten, işkence sahnelerinden çok daha fazlası olduğunu bilen seyircilerin ıskalamaması gereken sayılı klasiklerden birisi Nosferatu.
Gönderen: grikunduz - 30 Haziran 2012, 00:26:47
Nosferatu, eine Symphonie des Grauens (1922)
http://www.imdb.com/title/tt0013442/
1922 tarihli “Nosferatu – Bir Dehşet Senfonisi” filmi, özel efektlerle bezenmiş, kanın su gibi aktığı dehşet sahneleriyle dolu vampir filmleri izlemiş günümüz korku sineması hayranlarını tatmin etmekten uzak olabilir belki. Ama türe gönülden bağlı, korku sinemasının kandan, vahşetten, işkence sahnelerinden çok daha fazlası olduğunu bilen seyircilerin ıskalamaması gereken sayılı klasiklerden birisi Nosferatu.
Ayrıca bildiğim kadarıyla sitemizde tanıtımı çıkan Dracula (1931) filmide kurguyu bahsettiğiniz filmden çaldığı söylenmekte. Galiba Nosferatu filminin yönetmeninin hanımı* (http://combo isim tamlaması) Dracula filmine dava açıp kazanmıştı. Filmi izlemedim ama bu durum filmin gerçekten de güzel olduğunu anlamak için yeterli bence.
Gönderen: Erymnys - 30 Haziran 2012, 01:01:11
Kısaca bahsetmek gerekirse; bir edebiyat profesörü kanserin son evresinde olduğunu öğrenir. Filmde de sancılı tedavi süreci anlatılıyor. Tabi sadece üstten bakınca böyle. Derinlere inince o kadar çok şey var ki anlatılan ve düşünmek gereken.
Kısacası, bulun indirin izleyin. Gerçekten muhteşem bir film. Benim de hayatımın tuhaf bir dönemine geldi, tuhaf etti beni gecenin bir vakti.
Gönderen: Optik - 03 Temmuz 2012, 12:55:24
Gönderen: Buzmavisi - 05 Temmuz 2012, 00:02:03
Gönderen: eddardstark - 05 Temmuz 2012, 15:52:23
Gönderen: azizhayri - 09 Temmuz 2012, 09:34:51
Gönderen: TheSpell - 10 Temmuz 2012, 14:12:40
Gönderen: kadri kerem - 11 Temmuz 2012, 02:34:43
Nosferatu, eine Symphonie des Grauens (1922)
http://www.imdb.com/title/tt0013442/
1922 tarihli “Nosferatu – Bir Dehşet Senfonisi” filmi, özel efektlerle bezenmiş, kanın su gibi aktığı dehşet sahneleriyle dolu vampir filmleri izlemiş günümüz korku sineması hayranlarını tatmin etmekten uzak olabilir belki. Ama türe gönülden bağlı, korku sinemasının kandan, vahşetten, işkence sahnelerinden çok daha fazlası olduğunu bilen seyircilerin ıskalamaması gereken sayılı klasiklerden birisi Nosferatu.
Ayrıca bildiğim kadarıyla sitemizde tanıtımı çıkan Dracula (1931) filmide kurguyu bahsettiğiniz filmden çaldığı söylenmekte. Galiba Nosferatu filminin yönetmeninin hanımı* (http://combo isim tamlaması) Dracula filmine dava açıp kazanmıştı. Filmi izlemedim ama bu durum filmin gerçekten de güzel olduğunu anlamak için yeterli bence.
Nosferatu, Bram Stoker'in romanından uyarlanmıştır, ancak herhangi bir telif ücreti ödenmediğinden mahkeme filmin imha edilmesine karar vermiştir. (Hala izlediğimize göre imha edilmemiş=) 1931 tarihli ve Bela Lugosi'nin Dracula'yı canlandırdığı Dracula da Bram Stoker'in romanından uyarlanmıştır. Telif de ödemişlerdir. Ancak bildiğim kadarıyla bu film, romandan çok tiyatroda sahnelenen Dracula'yı temel almıştır.
Gönderen: kadri kerem - 11 Temmuz 2012, 02:42:37
Ayrıca arada İlk 50 Öpücük (5. kez) ve Can Dostum'u seyrettim.
Gönderen: kadri kerem - 19 Temmuz 2012, 03:55:54
Gönderen: azizhayri - 19 Temmuz 2012, 11:48:33
Gönderen: Daarlan Gardan - 16 Ağustos 2012, 03:18:34
Çoğu izleyicinin aksine ben çok fazla olmasa bile sevdim filmi, yerden yere vurulacak bir şey değil. İzlenir mi? Evet, izlenir. Yine de animasyonu harikadır.
Gönderen: TheSpell - 16 Ağustos 2012, 12:43:13
Gönderen: HighLord - 16 Ağustos 2012, 12:48:19
Gönderen: sirdede - 25 Ağustos 2012, 21:11:31
Gönderen: Ejderfelaketi - 26 Ağustos 2012, 13:06:55
http://www.imdb.com/title/tt0190374/ (http://www.imdb.com/title/tt0190374/)
Not: Ben pek beğenmedim.Zaten adını görüp "bu nedir?" diye merak ettiğim için izledim.
Gönderen: Daarlan Gardan - 27 Ağustos 2012, 17:27:20
Trt sağ olsun.
Gönderen: Daarlan Gardan - 28 Ağustos 2012, 00:17:51
Trt bu gece de bizi fantastiğe doyurdu. Böyle bir filmi daha önceden izlememiş olmanın pişmanlığı içerisindeyim, konusu gayet güzeldi. Ejderhaların, dinozorları yok etmeleri ve ardından uykuya yatmaları. Uykularından uyanmaları aç oldukları için tüm dünyayı kilo derdi olmadan yiyip bitirmeleri gerçekten çok iyiydi. Kadrosuna diyecek yok zaten, efektleri fazla fazla iyiydi. Ayrıca kalede çocuklara sergiledikleri oyunda yaptıkları Star Wars göndermesi çok hoşuma gitti. Kesinlikle izlenmeli, sinema ile pek aram olmadığı için filmin sonunda bir Reign of Fire 2 için kapı araladıklarını düşünmüştüm, çünkü olay tam anlamıyla bitmemişti. Lakin şimdi filmin 2002 yapımı olduğunu görünce feci halde bozuldum.
Gönderen: sirdede - 28 Ağustos 2012, 11:00:18
Gönderen: - 30 Ağustos 2012, 12:23:07
Bilim kurgu filmi. Steven Spielberg'in parmağının olduğu bir film.Harika bir film , en azından benim için. Hayatım boyunca izlerken en etkilendiğim filmler arasında.
Gönderen: Denaro Forbin - 23 Eylül 2012, 20:42:25
En çok sevdiğim filmlerden birisidir. Michael Clarke Duncan'ın o muazzam oyunculuğunu tekrar tekrar izlemeyi seviyorum.
Gönderen: E0nwe - 23 Eylül 2012, 21:52:36
Gönderen: Denaro Forbin - 25 Eylül 2012, 02:17:58
Gönderen: Acmert - 25 Eylül 2012, 19:53:55
Gönderen: Denaro Forbin - 26 Eylül 2012, 03:33:32
Gönderen: sirdede - 26 Eylül 2012, 10:38:05
Gönderen: Denaro Forbin - 27 Eylül 2012, 01:21:43
2. defa izlememe rağmen, ilk defa izliyormuşum gibi etkiledi. Tanınmış yazar Hubert Selby Jr.'ın romanından, Daren Aronofsky ve yazarın kendisi tarafından uyarlanan bu başyapıt, şiirsel anlatımı ve üstün görselliğiyle izleyenleri derinden etkileyeceğine inandığım büyülü bir film. Müziğiyle de efsaneleşmiştir aynı zamanda.
Gönderen: kadri kerem - 27 Eylül 2012, 03:32:07
Gönderen: Erymnys - 30 Eylül 2012, 21:03:01
İlginç bir anne-oğul ilişkisi. Finlandiya'nın sakin topraklarında yaşayan insanlar... Bir de Fince gibi tatlı bir dil olunca işin içinde benim için "dadından yinmeyecek" bir filmdi.
Ayrıca hayatım boyunca böyle bir insan olamaz, diye düşündüğüm bir karakteri birileri daha düşünmüş, hatta düşünmekle kalmamış bir da kalkmış hayata geçirmiş, hatta bir de adını Fince koyup Ilmari demiş... Nasıl sevindim anlatamam. :)
Gönderen: Denaro Forbin - 14 Ekim 2012, 03:31:13
Gönderen: emlcvdv - 15 Ekim 2012, 16:11:04
Gönderen: sirdede - 15 Ekim 2012, 16:35:44
Yıllanmış şarap gibi bütün hollywood yıldızlarını bu filmde toplamışlar.
Filme gelecek olursak harika bir film aksiyonu inanılmazdı tavsiye değil şiddetle önerebileceğim ender yapımlardan birisi diyebilirim.
Not: İlk filme oranla bazı aktörler(Arnold, Bruce Willis vb.) ikinci filmde daha fazla rol aldıklarını göreceksiniz.
Gönderen: Maedhros - 15 Ekim 2012, 19:33:19
Yüzüklerin Efendisi İki Kule. TRT 1 sağolsun. TV'de ne zaman LotR olsa kendimi izlemek zorunda hissediyorum nedense.
Katılıyorum. Ne kadar, filmi ezberlemiş ve üstüne tekrar ezberlemiş olsam da rastladığım her zaman, ne durumda olursam olayım asla kaçırmamaya çalışırım. Üç filmin de sonunda -ya da sonuna doğru- ağlarım, bitmesin diye.
Hatırladığım kadarıyla en son American Gangster isimli bir film izlemiştim. Film Amerika'da yaşayan siyahi bir vatandaşın, sosyal zincirleri nasıl kırdığını ve rengine rağmen beyaz rakipleri karşısında nasıl dünyanın en ünlü uyuşturucu baronlarından biri olduğunu anlatıyor. Tabi onu yakalamaya çalışan birkaç polis ve yeni çağın her filminde olduğu gibi intikam, ihanet ve entrika var. Ben filmi çok beğendim. Fakat bir karaktere kolay bağlanan ve kötü sonla biten hikayeleri sevmeyen biriyseniz sinirlerinize hakim olarak izlemenizi tavsiye ederim.
Bir de birkaç ay önce köydeki küçük televizyonumuzda bir film izlemiştim. İsmi Kasırga idi. Bir siyahi boksörün sırf rengi yüzünden yaşadığı acıları ve hayatının alt üst olmasını anlatıyor. Gerçekten çok mükemmel bir filmdi. Herkesin, her yaştan kişilerin izlemesini tavsiye ederim. Fakat küçük bir uyarı; bazen mutlu sona ulaşmak için biraz sabır gerekir. Durgunluk sahneleri başlayınca filmi kapatmamanızı öneriyorum.
Gönderen: KingKiller - 25 Ekim 2012, 19:29:36
Gönderen: Kaze - 25 Ekim 2012, 21:44:26
İnsanın içini ısıtan, mutlu eden, sıcak bir film. Sırf Russell Crowe'u alışılmışın dışında bir rolde izlemek için dahi izlenilebilir.
Gönderen: sirdede - 26 Ekim 2012, 12:10:29
Konusuna gelecek olursak:
Gelecek zamandayız; 2072'de. Zamanlar arasında yolculuk gerçek olmuş, ama yasa dışı olarak karaborsacıların eline düşmüştür. Teknolojiyi elinde tutanlar ne zaman birinden kurtulmak isterlerse onu 30 yıl geriye, 2042'ye göndererek "Looper" adı verilen bir grup suikastçıya öldürmesi için "paketler". Bu grupta yer alan suikastçılardan biri olan Joe için 2042'de zengin hayatı gayet yolunda gitmektedir; ta ki karşısına öldürmesi için 2072'den gelen yaşlı Joe çıkıncaya kadar...
Gönderen: angelofiori - 27 Ekim 2012, 13:41:54
Gönderen: azizhayri - 01 Kasım 2012, 13:32:49
Çok umutlanmıştım bir zamandır ağız tadıyla bilimkurgu izlemedim diye. Beklentilerimi karşılamadı ama BilimKurgu'yu seviyorsanız ve vaktiniz varsa izleyebilirsiniz.
Gönderen: KingKiller - 02 Kasım 2012, 17:43:35
Patlak Sokaklar: Sakın izlemeyin. Sonra ben 1,5 saatimi niye bu kadar boşa harcadım diye kafanızı duvarlara vurursunuz.
Gönderen: azizhayri - 03 Kasım 2012, 10:44:43
Prometheus: Çok büyük bir beklentiyle izledim ama beklediğim gibi değildi. Yalnız Sonu çok güzeldi.İki düşüncenize de katılıyorum. Patlak sokaklar filmine bir ara baktım, dayanamadım... Prometeus için de devamı var sanırım. Hikayeyi ilk film bağlayacak son bir halka var...
Patlak Sokaklar: Sakın izlemeyin. Sonra ben 1,5 saatimi niye bu kadar boşa harcadım diye kafanızı duvarlara vurursunuz.
Gönderen: Arthur515 - 03 Kasım 2012, 11:51:34
Gönderen: eddardstark - 03 Kasım 2012, 12:21:52
Gönderen: TheSpell - 05 Kasım 2012, 20:46:26
Öncelikle kendi isteğimle gitmedim, onu belirteyim. Sınıfça gittiğimiz bir film, ben de hem asosyalliğimi azaltmak için (!) hem de arkadaşlarımla geçirebileceğim bir aktivite olsun diye gittim. Filmi beğenmedim pek.
Bir uyarlama zaten, eğer Diriliş Çanakkale 1915 kitabını okusaydım çoğu yerini değiştirdikleri için daha da fazla beğenmeyecektim muhtemelen. Konuşmalar çok klişe, İngilizlerin konuştukları yerlerdeki altyazılardan hiç bahsetmiyorum. Daha çok savaş ağırlıklı yapmak istemişler, ancak daha da fazla sıkıcı yapmış bu olayı.
Filmde diğer olaylardan çok daha fazla beğendiğim bir kısım vardı: Seyit'in 210 okkalık mermiyi kaldırdığı sahne. Gerçekten çok iyi yansıtmışlar orayı.
10 üzerinden puan verecek olursam, 3.
Gönderen: KingKiller - 05 Kasım 2012, 22:00:26
Gönderen: Denaro Forbin - 09 Kasım 2012, 01:16:22
Gönderen: Rhonin - 14 Kasım 2012, 23:44:20
İlk filmi güzel olup diğerleri berbat olan triologyler sıralamasında 1 numara olması gereken film!!!
(A.Kutcher lı film bir harika!!!)
Gönderen: Gilderoy - 14 Kasım 2012, 23:53:51
Gönderen: Denaro Forbin - 22 Kasım 2012, 01:25:35
Gönderen: daifunka_vc - 23 Kasım 2012, 01:17:16
Christopher Nolan'ın, zamanında merak edip hard diskimin derinliklerine gönderdiğim yamulmuyorsam bu ilk uzun metraj filmini izlemek, bugün aklıma esti de nasip oldu. İyi ki de olmuş. Keşke bu kadar bekletmeseymişim dedim tabii; ama biz Türkler ne diyor?... Geç olsun, güç olmasın.
Kısıtlı bütçeyle çekildiğini hemen hemen her karesinde anlayabileceğiniz (Olumsuz anlamda söylemiyorum.) bu film resmen Christopher Nolan'ın 'Savulun ben geliyorum! Aha bu da tarzım, ileride hazırlıklı olun.' diye bangır bangır bağırdığı bir eser olmuş. Zamanında yaptığı deneyin meyvelerini toplayan bir bilimadamı gibi görüyorum artık Nolan'ı. :P
Neyse, filmimiz bir yazarın, karakterleri için materyal aradığını düşünerek rastgele seçtiği insanları takibini ve bunun bir süre sonra onda takıntı haline gelmesini, bunun sonucunda artık kendini kontrol etmek için kurallar koyması gerektiğini, ama bu kuralları da nasıl yıktığını anlatarak başlıyor. Daha sonra bir gün, takip ettiği insanlardan biri başrolümüzün hayatına girmeye başlar ve tahmin de edebileceğiniz gibi ana karakterimizin hayatı yüz seksen derece döner.
Merak uyandıran bir girişimiz, üç farklı koldan anlatılan (girişteki ve sondaki kısımlar belki bir dördüncü sayılabilir, bilemiyorum.) ve parçadan bütün oluşturmaya çalıştığımız bir hikayemiz ayrıca da biraz dumura uğratan bir finalimiz var elimizde. Dümdüz sunulsa sıradan gelebilecek bir hikaye, bol bol zamanda atlamalı hoplamalı, paralel anlatımlarla (Memento'ya hazırlık yapılmış, belli belli :P) seyirciye sunulunca ortaya harikulade bir şey çıkmış. Nolan'ın tarzını sevip de Following'i izlememiş olanlar varsa kesinlikle izlemeleri gerektiği kanaatindeyim.
Bu arada:
Spoiler: Göster
Bir de credits kısmına kesinlikle bakın diyorum. Ne kadar kısıtlı imkanlarla çekildiği bir kez daha anlaşılıyor.
Son olarak da 'A game within a game within the game... :P' diyor ve bitiriyorum. :D
Gönderen: SPAWN-TheUndead - 27 Aralık 2012, 17:10:13
Her film kötü eleştiri alabilir, normaldir. Benim için film son derece güzeldi.
En çok görmeyi beklediğim karakter Beorn'du. Lâkin göremedik kendisini. Herhalde Jackson böyle bir karakteri es geçecek değildir. Bakalım 2. filmde inşallah görürüz.
Kitabı okuyalı baya olmuştur. Lâkin ormanda yaşayıp kuşlarla konuşan karakter olarak filmde gösterilen Istari Radagast'ı anımsayamadım. Hayvanlarla konuşan ve ormanda yaşayan Beorn idi.
Gönderen: Acmert - 27 Aralık 2012, 17:58:15
İntihar eden insanların gittiği paralel bir evrende geçiyor film. Biraz duygusal ve oldukça da eğlenceli.
Sıkılabilirsiniz belki başlarında ancak gerçekten güzel bir film. Öneririm.
Gönderen: KingKiller - 05 Ocak 2013, 23:26:33
Her zaman olduğu gibi harikaydı.
Gönderen: Denaro Forbin - 15 Ocak 2013, 17:39:26
Tek kelimeyle rezaletti. İzlemeyin, izlettirmeyin.
Gönderen: kusad - 15 Ocak 2013, 18:34:03
Film hakkında söyleyebileceğim tek şey:
98 dakikamın yüzeysel, basit bir senaryo ile çöpe gitmesi. Aşırı basit. Sanırım bir çocuğa yazdırmışlar.
Gönderen: KingKiller - 16 Ocak 2013, 06:46:09
Senaryo çok basit. Oyunculukların çoğu iyi. Tom Cruise yaşlanmış belli. Ama o yaşına rağmen iyi içi çıkarmış.
Keşke gitmeseydim dedim içinden. 10/6.
Gitseniz de olur, gitmeseniz de.
Gönderen: Daarlan Gardan - 19 Ocak 2013, 20:38:15
Yılın filmidir bu, kaç zamandır tekrar tekrar izliyorum. Wes Anderson yapmış yine yapacağını. Aksiyon filmleri daha çok seven biri olarak Wes Anderson ve Onur Ünlü bana yeni bir sayfa açtı. Moonrise Kingdom etkisi büyük bu devrimde.
Aksiyon ve daha renkli film tercihleri olan arkadaşlar sıkılabilir. Ama izleyin.
Gönderen: estelturin - 19 Ocak 2013, 22:09:12
Çok iyi film aşka enteresan bir bakış açısı katıyor.
Gönderen: Quad - 20 Ocak 2013, 02:29:03
Gönderen: KingKiller - 20 Ocak 2013, 10:04:02
Güzel bir romantik komedi filmiydi. Tavsiye ederim.
Gönderen: TheSpell - 20 Ocak 2013, 23:41:08
Çok güzeldi, stres atmak için oldukça ideal. İzleyin, izlettirin.
Tabi bir ara kola içmek gibi bir hataya düştüm, gülerken boğazıma kaçtı, az kalsın boğuluyordum. Bu da benden size bir tavsiye olsun :)
Gönderen: strider - 23 Ocak 2013, 16:59:07
Şiddetle tavsiye edilir:) Filme birkaç çeşit son çekmişler. Benim izlediğimin sonunda... Şaka şaka sonunu söyleyecek değilim
Gönderen: Vega - 06 Nisan 2013, 18:06:33
Eğer müzikal seviyorsanız kesinlikle izlemeniz gereken bir film. Sevmiyorsanız şu direktifleri izleyebilirsiniz. (http://i3.kym-cdn.com/entries/icons/original/000/011/113/killyourselves.png)
-Bundan sonrası spoiler içerir-
Burton-Depp-HBC üçlüsü için bile izlenebilecek bir film. O masalımsı hava, akıp giden olay örgüsü, insanın içine işleyen gerçeklikten uzaklık... Mrs. Lovett karakterine bayıldım özellikle. Tabii bunda Helena Bonham Carter'ın büyük etkisi olmuştur[*]swh[/*] ama aşkı için her şeyi yapacak, değer yargılarını yıkıp geçebilecek kadar büyük bir zaafı ve bir o kadar da güçlü bir karakteri aynı bünyede bulunduran bir karakter. Güzel harmanlanmış zıtlıklar kendini her zaman sevdirir insana.
Sweeney Todd. Açıkçası çok sevdim diyemem klasik bir intikam almak isteyen adam klişesinden çok da farklı bulamadım. Bilmiyorum dikkatinizi çekti mi, aslında alakasız insanları öldürmelerinin sebebi sadece böreğe katmak değil. Onlardan da intikam alıyor. Çünkü bir halk otoritesini en iyi destekleyen şey halkın kendisidir. Yargıcın o mevkide bulunmasının ve insanlara zorbalık yapmasının sebebi bizzat o halk. Evet, Sweeney'i pek sevmedim ama bu demek değildir ki Tulpin'in boğaz kesilme sahnelerinde zevkten titremedim. Özellikle ilk başarısız denemede, o usturanın boyna yaklaşması... Ehem, ne kadar şiddet yanlısı biri olduğumu daha fazla belli etmeden geçelim bence :D
Farkettiyseniz tüm o boğaz kesme sahnelerindeki kan hiç gerçekçi değildi. Bunun sebebi bir filmin bir Saw filmi değil müzikal olması. Yani odaklanılması gereken şey kan veya öldürme değil, hikaye. Bunun altının çizilmesi gerekli.
Şarkılar... şarkılar o kadar iyi değildi aslında. Yani sahnelere güzel yedirilmişti ama Grease şarkıları gibi değil mesela, durup dururken dinleyemezsiniz. Yine de çok göze batmıyordu. Have a Little Priest, Epiphany, The Worst Pies in London keyifliydi.
Son sahnedeki Mrs Lovett ölümünde Todd'a az küfretmedim ama. Sonra kendisi de öldürülünce içim soğudu ne yalan söyleyeyim.
-Spoiler bitti-
İzleyin, izletin diyorum.
Gönderen: katilav - 08 Nisan 2013, 21:46:01
internetten
daha ilk filmini izledim hepsini izleyeceğim
Gönderen: Erymnys - 08 Nisan 2013, 22:09:35
İran'da Şah'ın devrilmesiyle başlayıp Körfez Savaşı, İslam Cumhuriyeti vs.politik ve siyasal olayların insanların yaşamını nasıl etkilediğini anlatan olağanüstü bir animasyon.
Kesinlikle izlenmeli.
Gönderen: Bengü - 08 Nisan 2013, 23:12:14
CM101MMXI Fundamentals.Aynı hataya düşmüşüz. ;D Ben de TheSpell gibi "izleyin" diyorum. Çok gülmüştüm.
Çok güzeldi, stres atmak için oldukça ideal. İzleyin, izlettirin.
Tabi bir ara kola içmek gibi bir hataya düştüm, gülerken boğazıma kaçtı, az kalsın boğuluyordum. Bu da benden size bir tavsiye olsun :)
2 gün önce de Pi'nin Yaşamı'nı izlemiştim. 10 üzerinden 9... İzlemeyen varsa tavsiye ederim.
Gönderen: Daarlan Gardan - 09 Nisan 2013, 00:20:23
Sindire sindire dört kerede.
Gönderen: BerkeB - 09 Nisan 2013, 01:47:23
Onu bende izledim. Benim için klasiklerin arasına girer.CM101MMXI Fundamentals.Aynı hataya düşmüşüz. ;D Ben de TheSpell gibi "izleyin" diyorum. Çok gülmüştüm.
Çok güzeldi, stres atmak için oldukça ideal. İzleyin, izlettirin.
Tabi bir ara kola içmek gibi bir hataya düştüm, gülerken boğazıma kaçtı, az kalsın boğuluyordum. Bu da benden size bir tavsiye olsun :)
2 gün önce de Pi'nin Yaşamı'nı izlemiştim. 10 üzerinden 9... İzlemeyen varsa tavsiye ederim.
Efendim son izlediğim film... Dur bakalım, neydi ?
Hah Kana Susadım isimli filmi izleyin bence. Megan Fox'un güzelleştirdiği, birtakım şeytani ritüellerle ilgili fantastik bir gençlik filmi.
Spoiler: Göster
Gönderen: Erymnys - 14 Nisan 2013, 14:05:00
Muhteşem! Jared Diamond'un aynı adlı kitabından uyarlanmış bir belgesel. Düşünün ki bugünkü uygarlığımız çökmüş, tüm dünya mahvolmuş. Bundan iki yüz yıl sonra arkeologlar çöküşümüzün nedenlerini araştırıyor. Sizce neden ne olabilir?
Jared Diamond zaten inanılmaz bir adam. Bu belgesel de inanılmaz olmuş.
Gönderen: aynalasya - 29 Nisan 2013, 00:36:49
Spoiler: Göster
Gönderen: Erymnys - 11 Mayıs 2013, 18:49:58
Evet daha yeni izledim. :hönk :D
Gönderen: Elendil_XX - 11 Mayıs 2013, 19:22:14
Daha önce izlemediğim için kendime kızdım.
Müthiş bir hikaye, olağanüstü bir hayalgücü, harika karakterler. Çok beğendim.
Gönderen: BerkeB - 11 Mayıs 2013, 22:23:28
Gönderen: maviuçurtma - 11 Mayıs 2013, 22:39:42
Konusu bana göre klasikti ama buna rağmen izleyiciyi etkilemeyi başarabilen bir film.
Gönderen: Erymnys - 17 Mayıs 2013, 22:06:09
O kadar çok acı vardı ki ağlayamadım bile...
Ayrıca film başlı başına Christian Bale'i sevme nedeni. İnsan çalışıp çabalayıp, bir şekilde bir konuda kendini geliştirmeli, o konuda üst düzey yetenekle doğmamalı.
Gönderen: - 17 Mayıs 2013, 23:40:23
Garip, eğlenceli, biraz korkutucu, hoş, romantik bir film. Zombi olmuş bir gencin yaşayan bir kıza aşık olması ve akabindeki gelişmeleri anlatıyor. "Biz farklı dünyaların insanıyız" mevzusunu işlemeyen, zombi janrına farklı bir açıdan yaklaşan hoş bir film bu. Çok bariz bir okumayla "sevgi her şeyin ilacıdır" önermesini görebiliyoruz filmde. Heyecanı sürekli diri tutacak bir işleyiş yok ama kendini izletiyor. Eğlencelik bir film arıyorsanız izleyin derim.
Gönderen: BerkeB - 18 Mayıs 2013, 13:40:27
Adam her ne kadar pornocu olsada bu filmde kendini pornoculuktan kurtulup huzurlu bir yaşam sürmeye çalışan bir adam gibi anlatmış ve güzel de anlatmış. Mizahi de bir film
Spoiler: Göster
Gönderen: lenore - 24 Mayıs 2013, 03:44:16
Peter Pan'i cok sevdigimden mi, Johnny Depp'e hayranligimdan mi yoksa kucuk Peter'i kucagima alip saclarini karistirma istegimden mi bilinmez, ben bu filmi cok sevdim cok.
Gönderen: Gülbüyüsü - 24 Mayıs 2013, 12:11:20
Hilary Swank ve Brenda Blethyn'in başrollerini paylaştığı film, iki annenin Afrika'da kesişen kaderlerini konu alıyor. Ayrıntı vermek istemiyorum ama paylaştıkları ortak acı iki kadının kendilerini orada yaşayan ve hastalıklarla iç içe yaşam mücadelesi veren çocuklara adamalarını anlatıyor. Bazı sahnelerde ağladım! Modern yaşamın dejenere toplumundan sıyrılıp, insan olmanın sorumluluklarınıda sorgulaması adına güzel bir filmdi.
Gönderen: Logatti - 29 Mayıs 2013, 18:34:29
Gönderen: TurinTurambar - 01 Haziran 2013, 12:48:43
Normalde western izleyen biri değildim ama bu filmi izleyene kadar.Diğer filmleri de izleme isteği uyandırdı.Çok güzel bir film.Clint Eastwood karizmasıyla,oyunculuğuyla harika.
Gönderen: aynalasya - 27 Haziran 2013, 15:58:15
Film boyunca en cok binalara uzuldugumu belirtmeliyim. Hani un savasi yapilinca 'ay kim temizleyecek bunca yeri' diyen insanlardan oldugum icin belki. Iki kisi sehri mahvetti resmen. Bunun disinda cok da bayildigimi soyleyemem filme. Guzeldi, uctular vurdular bitti.
Gönderen: Erymnys - 30 Haziran 2013, 23:29:13
Bir buçuk saatlik filme üç saat ağlamak istiyorsanız kesinlikle tavsiyedir.
Gönderen: Brsykt - 02 Temmuz 2013, 13:32:44
Uzun süredir izlemeye niyetim vardı ama izlememiştim komik bir filmdi ama içinde hafıza kaybı olan filmlere illet oluyorum hele yönetmen hafıza kaybını bir karmaşayla beraber kullanmışsa.
Sıkılmadığım bir filmdi izlenilesi.
Gönderen: eldar - 10 Temmuz 2013, 18:17:36
Gönderen: azizhayri - 11 Temmuz 2013, 12:54:52
Gönderen: Amras Ringeril - 20 Temmuz 2013, 04:01:39
Film eğlenceli. Çok bir olayı yok tabii. Ama zombi olayına zombiyle dövüşten farklı bi açıdan bakması hoşuma gitti. Sanırım kitap bu açıdan doruk noktadaymış.
Her neyse bahsetmek istediğim Türkçe dublajdaki inanılmaz sansür.
Malesef sinemada Türkçe dublajla oynuyordu. Filmde birçok yerde Ortadoğu'dan bahsediliyor. Ortadoğu yıllardır duvar örüyor falan deniyor. Allah Allah ne diyor ulan bunlar, diyerek izliyordum. Dostlarımız "ORTADOĞU"ya gittiklerinde farkettim. Altyazıda "Jerussalem, Israel" yazıyor. Bizim Türkçe dublajımızda Ortadoğu diyor.
İsrail kelimesine oluşan fobiyi kaşımış dublaj yönetmeni kardeşimiz, İsrail yerine Ortadoğu demiş.
(Filmde aşırı derecede İsrail ve Anti-Arap propagandası vardı, o ayrı. Sansürü gerektirmez hiçbir koşul.)
Gönderen: - 21 Temmuz 2013, 15:23:17
Barbra Streisand'ın yönettiği ve başrolünü oynadığı harika bir film. Ona Jeff Bridges eşlik ediyor. Seks yüzünden başına sürekli dert açılan matematik profesörü Gregory Larkin (Jeff Bridges), kendisine cinsel açıdan hiç çekici gelmeyen ama zihinsel olarak çok iyi anlaşabileceği bir kadınla birlikte olmak ister; onunla sohbet etmek, bilgi paylaşmak, ortak zevklerini cinselliğin yıkıcı gölgesi olmadan keşfetmek ister. Rose Morgan (Barbra Streisand), fiziksel görünüşünden memnun olmayan ama tutkuyu hayatının önemli bir öğesi sayan bir edebiyat profesörüdür; kendisini görünüşüne rağmen sevecek akıllı ve çekici bir adamın hayalini kurmaktadır. Bu ikili bir şekilde karşılaşır ve çok mutlu bir birliktelik yaşamaya başlarlar ama işler sandıkları gibi gitmeyecektir.
1958 yapımı bir fransız filminin (Le Miroir à deux faces) yeniden uyarlanışı olan film, keyifli ve nitelikli bir seyir sunuyor. Çok iyi oyunculuklar var bu filmde. Öncelikle bunu belirtmek gerek. Film gücünü diyaloglardan alıyor. Aşkın dinamiklerine ve çıkmazlarına dair çok güzel şeyler söylüyor. Aşkı aşk yapan öğeler ve onun yıkıcı yanı işleniyor. Keyifle izledim, bolca düşündüm. Sizin de izlemenizi isterim.
Gönderen: milena - 01 Eylül 2013, 22:14:44
izlemek için geç kaldığımı düşünüyordum,filmle ilgili bir çok övgüyü duyduğumda bugün bir bakayım dedim,beni o kadar da etkilemedi.Kötü değil güzel fakat bana anlatanlar abartmış.
Gönderen: BerkeB - 02 Eylül 2013, 00:55:10
AmelieBirtürlü izleyemedim. İlk açışımda ilk 10 saniyesinde sıkıldım, ikincisinde 1 dakika dayanabildim. Film kasvet dolu bir enerji yayıyor. Böğğ :P
izlemek için geç kaldığımı düşünüyordum,filmle ilgili bir çok övgüyü duyduğumda bugün bir bakayım dedim,beni o kadar da etkilemedi.Kötü değil güzel fakat bana anlatanlar abartmış.
Gönderen: milena - 02 Eylül 2013, 08:42:06
kkaçırdığın bir şey yok ilk dakikası neyse tamamı da öyle :)AmelieBirtürlü izleyemedim. İlk açışımda ilk 10 saniyesinde sıkıldım, ikincisinde 1 dakika dayanabildim. Film kasvet dolu bir enerji yayıyor. Böğğ :P
izlemek için geç kaldığımı düşünüyordum,filmle ilgili bir çok övgüyü duyduğumda bugün bir bakayım dedim,beni o kadar da etkilemedi.Kötü değil güzel fakat bana anlatanlar abartmış.
Gönderen: azizhayri - 02 Eylül 2013, 12:12:25
Gönderen: milena - 02 Eylül 2013, 12:35:38
Gönderen: Ryld Argith - 02 Eylül 2013, 15:40:16
Gönderen: Brsykt - 03 Eylül 2013, 18:10:56
Herkes izleyemez bu animasyonu ya sıkılır bırakır ya itici gelir ama ben sevdim canım ne zamandır iç karartıcı bir film ve abartılı çizimler istiyordu biraz da kara mizah al işte sana İntihar dükkanı.
Harika değildi ancak benim filmimdi daha önce izlediğim bir filmin ağzımda bıraktığı tadı bıraktı ancak onun yanında bu sönük kaldı.
Vasatın bir gömlek üstü.
Les triplettes de belleville
Elleri dert görmeyesice animatörlerden olma, Fransa'dan çıkma yapım aynı zamanda bir çok farklı kültürü de içinde barındırıyor. söz gelimi çizgiler klasik dönem disney çizgilerinin mutasyona uğramış halleri gibi, buna rağmen fonda çoğu zaman hayli güncel düzenlemelerde bir müzik işitmeniz mümkün. ayrıca japanime tarzı ağır çekimler ve detaylı bir ses çalışması da cabası. ama filmdeki mizah herkese göre değil. i$in garibi insanın filmi izlerken değil, izledikten sonra düşünürken daha çok gülebilmesi.
Gönderen: milena - 05 Eylül 2013, 09:09:58
Gönderen: abcxyz - 06 Eylül 2013, 01:09:05
Gönderen: Erymnys - 11 Eylül 2013, 21:01:22
Üç kez izledim, kesinlikle izleyiniz, izletiniz. :D
Gönderen: fangorn - 16 Eylül 2013, 20:38:38
Gönderen: Denaro Forbin - 17 Eylül 2013, 00:49:43
Şirinler 2: İlk filme oranla geri planda kalmış. Senaryosu çok zayıftı, zorlama gibi geldi bana. Daha iyisi yazılabilirdi. İlk filmi izlerken daha çok eğlendiğimi söyleyebilirim. Beğenmedim.
Percy Jackson ve Olimposlular: Canavarlar Denizi: İlk filmle arasında çok uzun bir süre var. Eğer 3.film ile 2.film arasındaki süre de bu denli uzun olacaksa hiç yapmasınlar daha iyi. Karakterler gerçek yaşamlarında aynı yaşta kalmıyorlar ne yazık ki. Bu durum 2.filmde sırıtmadı ama -eğer yapılacaksa- diğer filmlerde sırıtacak gibi. İlk filme göre oldukça iyiydi. Kitaba bağlılık konusunda bir kademe yükselme var. Beğendim.
Gönderen: BerkeB - 23 Eylül 2013, 23:48:06
Beowulf mu neydi :'( animasyon çıktı ya :'( ama korku olduu için ben gene bakamamıştım :PSeni yerun :') Beowulftaki canavardan korkulurmu :'). Seninle Paranormal Aktivitiye giderun seni Popcorn niyetine yerun yerun yerun <3.
Yönetmenliğini Fatih Akın' ın yaptığı Duvara Karşı filmi.
Filmdeki rol için başka bir kız seçseydi eminim üstünde çakma(fake, sahte, yapmacık) duracaktı. Sibel Kekili bu rolü çok rahat oynayabilecek bir insan. Neden derseniz kız pornocu. Bence neden dememiştiniz. Olsun ben söyledim.
Sibel'in rolü birebir içine absorbe(öyle birşeyler) etme olayını geçtim başroldeki adam inanılmaz sempatik. En hüzünlü sahnede bile yaptığı hareketler beni gülümsetip bir melankoli haline soktu.
Ayrıca Fatih Akın' ın filmlerindeki kamera açılarına ve kamera derinliğine hayranım.
Beni Fatih Akın'la tanıştıran "Kuzen" isimli üyemize burdan teşekkür ediyorum.
DÜZENLEME: Aramızda Sibel Kekili hayranları var sanırım. Pornocu lafına takılanlar olmuş. He tamam arkadaşlar Sibel hanım daha önce porno filmlerinde başarılı performanslar sergilemiş güzel ve başarılı bir film yıldızı.
Bu kadar porno lafına siteyi mahkeme kararıyla engelletebilirler belki endişeleri bundandır...
Kelimelerden bu kadar korkmamak lazım. Pornocu pornoyla ilgilenen kimse işte. Bu eki başka bir kelimeye koyunca batmıyor nedense PORNO lafını duyunca garipleşiyorsunuz. Aşın bunları artık. Bir yazar hakkında "karamizahçı" diye bahsedebiliyorsak. Bir oyuncu hakkında "pornocu" diye bahsedebiliriz. Korkmaya gerek yok kimse ağzımıza acı biber sürmeyecek.
Ayrıca bizim ona pornocu değil oyuncu dememiz onun pornocu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Hatta madem başlığın adı En Son İzlediğiniz Film. O zaman ben de en son izlediğim Sibel Kekili filminden bahsederim.
Sibel Kekili Samanlıkta Si....
Ahırdan içeri ilk giriş anında Sibelin verdiği oyunculuk beni benden aldı açıkçası arkadaşlar. Diğer oyuncunun performansı gerçekten takdire değerdi. Yeni yüz olmasına rağmen tecrübeyi kendine sindirmiş bir oyuncu olduğu her halinden belli.
Filmse film. Her ne kadar Porno kategorisinde olsa da bu bir film ve en son bunu izledim. Bu başlığa en son izlediğimiz filmi ve film ile ilgili yorumumuzu yazmakta serbestiz değil mi? O zaman bir sorun yok. Zoruna giden falan var mı?
Çağdaş görüntünün içindeki yobaz kafalara selam olsun.
Gönderen: Erymnys - 25 Eylül 2013, 00:03:16
Mutluluktan ağlıyorum şu an...
Gönderen: Bengü - 01 Ekim 2013, 20:19:44
Gönderen: Bengü - 03 Ekim 2013, 22:14:26
Gönderen: Erymnys - 15 Ekim 2013, 02:30:05
Animasyonlara sardım bu ara. :D
Gönderen: Fırtınakıran - 28 Ekim 2013, 19:26:39
İlkinde o kadar çok gülmüştüm ki, ikincisini hem büyük bir merakla beklemiş hem de komedi oranında bir düşme olur mu diye korkar olmuştum. Ama öyle mi oldu? Hiç de bile! Sarı sarı minionlar, Gru'nun binbir türlü hali, yine kaliteli senaryo ve bu defa katlanan göndermeleriyle (özellikle Hollywood klişelerine güzel giydirmişler) gülmekten ölüyordum. Eğer dikkatli izlerseniz kısa anlarda ilginç göndermeler yaptıklarını da göreceksiniz.
Filmin sonunda yanak kaslarım ağrıyordur artık.
Ve Agnes, hala çok tatlısın :hug.
Gönderen: Erymnys - 28 Ekim 2013, 19:34:34
Iron Man 3'ü izledim ben de, on dakika önce falan bitti. Klasik Marvel filmi işte, Robert Downey'in güzel hatrına izledim zaten. :D
Gönderen: Bonthey - 28 Ekim 2013, 21:05:43
http://www.filimadami.com/film/755/terms-of-endearment/
Gönderen: Erymnys - 29 Ekim 2013, 17:13:58
Yıllar önce izlemiş, çok sevmiştim, hayal meyal hatırlıyordum, bir kez daha izleyeyim dedim. :)
Gönderen: Elendil_XX - 10 Kasım 2013, 17:08:59
Her açıdan ilk filmi katlamış film.
Yaratılan görsel atmosfer çok üst düzey bir işti.
İzlerken çok keyif aldım, özellikle filmin son yarım saatinde öyle sahneler var ki inanılmaz etkileyici ve aynı zamanda eğlenceli. Sinema da fantastik yapımları izlemeyi seven herkese kesinlikle tavsiye ediyorum.
Gönderen: beerold - 11 Kasım 2013, 20:39:17
"Thor : The Dark World" - 8,5/10"Thor: The Dark World" filmini de bir gün önce izlemiştim. Elendil ile aynı fikirdeyim. Oldukça eğlenceli, görsel efektleriyle tatmin edici bir filmdi. İlk filmi izleyip beğendiyseniz bunu kaçırmayın.
Her açıdan ilk filmi katlamış film.
Yaratılan görsel atmosfer çok üst düzey bir işti.
İzlerken çok keyif aldım, özellikle filmin son yarım saatinde öyle sahneler var ki inanılmaz etkileyici ve aynı zamanda eğlenceli. Sinema da fantastik yapımları izlemeyi seven herkese kesinlikle tavsiye ediyorum.
Gönderen: Elendil_XX - 25 Kasım 2013, 20:33:08
Bu sefer olmuş, çok beğendim. Yönetmen değişikliği hemen fark ediliyor. İlk film'den çok daha ciddi bir havası vardı filmin ve bu kez duygusallığı daha çok ön plana çıkartmışlar. Özellikle filmin ilk yarısın da karakterlerin o çaresizliğini çok iyi yansıtmışlar. J. Lawrence sen nasıl bir mucizesin, muhteşemdi. Ayrıca filmin görsel olarak da hiç bir kusuru yoktu, kitabını da okuduğum için her şey olması gerektiği gibiydi. Filmin tek sıkıntısı finaliydi, oldu bitti'ye getirmişler çok. Hadi biz kitabı okuduğumuz için biliyoruz bazı şeyleri ama bilmeyenler için çok saçma bir final olmuş. Kısacası ilk filmden çok daha iyi bir filmdi.
Gönderen: Erymnys - 25 Kasım 2013, 21:15:48
Mutlu biten bir filmin sonunda bu kadar ağlanır mı ya! :(
Gönderen: LegalMc - 26 Kasım 2013, 16:41:44
Nolan'ın Batman'inden sonra bu filmler aşırı tırt gelmeye başladı açıkçası. Çok kötüydü diyemem ama benim hoşuma gitmedi. Ne kadar açılırsam açılayım suyun boyu dizlerimi geçmiyor Marvel filmlerinde.
Acayip acayip mantık hataları da vardı (hayır Thor'un uçabilmesinden ve çekicin ne olursa olsun eline gelmesinden bahsetmiyorum, ve evet, bir süper kahraman filminin nasıl izleneceğini biliyorum.) Thor evreni kurtarmaya çalışırken diğer Avengers üyelerinin yardıma gelmemesi gibi. Ben beğenmedim ama beğeneni çok, yamukluk bende olabilir. Pata küte filmleri seviyorsanız hoşunuza gidecektir.
Bence 6/10.
Gönderen: Vega - 28 Kasım 2013, 22:15:21
Ezra Miller için izlemeye başlamıştım. Uzun zamandır da böyle parçalanmış, çürümüş aile dramalarından hoşlanıyorum. Gerilim filmi olması gerekiyor ama pek de gerildiğimi söyleyemeyeceğim. Yine de iyi bir drama. İzlerken suç Kevin'da mı, annede mi, yoksa ikisinin de suçu yok çocuk doğuştan mı böyle diye sorguluyorsunuz. Sanırım ikisi. Doğuştan sosyopat manyak bir çocuk, sevgi göstermeyen anne ve sonuç. Tabii anne de olayın tek suçlusu değil. Yalnız olması, eşinin kendisine inanmaması, ne yapacağını bilmemesi... Düşündürücü bir filmdi. Ve de tüm American Dream tadında gelecek planlarımı yıktı geçti.
Gönderen: BerkeB - 28 Kasım 2013, 22:52:54
Uzun zamandır böyle hoşuma giden bir bilimkurgu filmine denk gelmemiştim.
10 üzerinden 7.
Gönderen: Denaro Forbin - 28 Kasım 2013, 23:17:18
Kahraman İkili: Animasyonları severim. Bu da hindilerin başrolde olduğu güzel bir animasyon. İzlerken eğlendim, bu da yetti bana. Kafa dağıtmak için bire bir.
Gönderen: Vega - 29 Kasım 2013, 23:52:26
Gönderen: grikunduz - 05 Aralık 2013, 22:32:56
Gönderen: Nightmare - 06 Aralık 2013, 20:26:51
Cep telefonumdan izlediğim güzel bir film.Her ne kadar dona dona izlesemde :)
Gönderen: BerkeB - 07 Aralık 2013, 21:19:40
Elysium yeni cennet.İnternetin yavaşlığı mı, havanın soğukluğu mu?
Cep telefonumdan izlediğim güzel bir film.Her ne kadar dona dona izlesemde :)
Gönderen: Nightmare - 07 Aralık 2013, 22:29:10
;D Süper nokta.Cümle yanlış olmuş biraz.Internetin yavaşlığı tabi :DElysium yeni cennet.İnternetin yavaşlığı mı, havanın soğukluğu mu?
Cep telefonumdan izlediğim güzel bir film.Her ne kadar dona dona izlesemde :)
Gönderen: Refeco - 07 Aralık 2013, 22:36:03
Gönderen: Erymnys - 27 Aralık 2013, 01:11:45
Onun dışında da filmin en karizmatik adamı da Ajan Smith'tir, Neo falan yalan. :D
"Mr. Anderson..."
Gönderen: grikunduz - 27 Aralık 2013, 02:21:59
şimdiye kadar yapılmış en orjinal ve en basit fikre sahip film. Yani bugüne kadar nasıl böyle bir şey düşünememişler diye düşünmüyor değilim. İzlemeyenlere tavsiye ederim. Dünyanın sonuna bir de sıradan bir insanın gözünden bakmak için güzel bir şans bence.
Gönderen: Gilderoy - 04 Ocak 2014, 14:01:18
imdb puanı: 7.8
Gönderen: SpyPrince - 05 Ocak 2014, 01:08:01
Gönderen: Bengü - 18 Ocak 2014, 16:38:34
Not: Cem'in Ben Seni Çok Sevdim (http://www.youtube.com/watch?v=SU_s8Z8xJyY) klibi ise filmin görüntülerinden oluşmakta.
Zamanda Aşk (About Time): Lake ailesinin erkeklerinin gizli bir yeteneği vardır. Zamanda yolculuk edebilirler. Ama sadece geçmişe gidebilirler ve sadece hatırladıkları anları tekrardan yaşabilirler. Tim Lake de 21 yaşına bastığında babasından bunu öğrenir ve sürekli geçmişine gidip hatalarını düzeltir. Filmin sonundaysa anı olduğu gibi yaşamayı öğrenecektir. Film bittikten sonra oyuncuları araştırdım. Tim Lake'i oynayan Domhnall Gleeson'ı Bill Weasley, onun babasını oynayan Bill Nighy'i de Rufus Scrimgeour rolünde daha önce Harry Potter'da izlemişiz. Filmdeki senarist Harry ise daha önce Karayip Korsanları'nda Lord Cutler Beckett rolü ile karşımıza çıkmış. Bunları öğrenince film gözümde daha da büyüdü. İzlemeniz tavsiyedir.
Gönderen: Denaro Forbin - 19 Ocak 2014, 16:42:27
Babası öldükten sonra Paris'in tren istasyonunda yaşayıp amcasıyla birlikte saatleri onaran ufak bir çocuk Hugo Cabret. Babasından kalan bir otomatonu onarmaya çalışıyor. Parçaları toplamak için istasyondaki oyuncakçıdan ufak tefek hırsızlıklar yapıyor. Bir gün yakalanıyor ve babasından kalan defteri oyunçakçı yaşlı adam alıyor, defterini geri almaya çaışırken o adamın gizemini ortaya çıkarıyor. Günün birinde Georges adlı bu yaşlı adamın manevi kızı konumundaki Isabella'yla tanışan Hugo, sinemanın babası sayılan Georges Méliés'ın yaşamını gözler önüne seriyor. Filmin içinde hiçbir öneme sahip olmayan yan karakterlerin hikayeleri de oldukça iyi işlenmiş. Kostümler ve mekanlar ise tek kelimeyle enfes. Paris tren istasyonu ancak bu kadar çekici kılınabilirdi.
Drama yönünün ağır bastığı bu film kesinlikle izlenmeli. Son olarak bu filmin şu (http://www.kayiprihtim.org/portal/kitap/zamanin-efendisi-hugo-cabret-ve-bulusu//) kitaptan uyarlandığını belirtmekte yarar var.
Gravity (Yerçekimi): Dün izledim filmi. İzlemeden hemen önce "kısa bir film" demiştim ve izledikten sonra ise bu fikrim tamamen değişti. 83 dakika kısa gelebilir evet, ama bu filmin konusuna göre oldukça uzun sayılabilir. Film uzayda geçiyor ve film boyunca yalnızca iki kişi rol alıyor. Bu kişiler de zaten epey tanıdık isimler: Sandra Bullock ve George Clooney. Bilimkurgusal yönüyle bakacak olursak başarılı, drama yönüyle bakacak olursak gene başarılı. E zaten oyunculuklar da kusursuz. Sandra Bullock'a hayran kalmamak elde değil. 10 Dalda Oscar'a aday olan Gravity bakalım bu ödüllerin kaçını kucaklayacak. Ama Bullock'un En İyi Kadın Oyuncu Ödülü alması beni çok sevindirir. Ayrıca yönetmen koltuğunda da Harry Potter ve Azkaban Tutsağı'ndan tanıdığımız Alfonso Cuaron var. En İyi Yönetmen Ödülü'nü alacağını zannetmesem de güzel bir işe imza atmış olduğunu söyleyebilirim.
Film, iki astronotun uzay boşluğundaki yolculuklarını anlatıyor. Beklenmedik bir şey gerçekleşiyor ve mekiğe çarpan bir yabancı cisim mekiği parçalıyor. Yeryüzüyle iletişimleri kopan ikilinin karanlık uzay boşluğunda hayatta kalma mücadelesi çok dokunaklıydı. Beğendim filmi, güzeldi.
Senin Hikayen: Çok klişe bir film. Hiçbir yenilik yok. Zaten gişede de fiyasko yaşadı. Sırf Cem Adrian'ın hatırına izledim yani. Kısaca beğenmedim pek.
Gönderen: - 19 Ocak 2014, 17:51:27
Gönderen: Erymnys - 21 Ocak 2014, 22:35:05
Gönderen: Refeco - 22 Ocak 2014, 17:13:56
Kişisel yorumum Katniss'i canlandıran Jennifer Lawrence serinin ilk filminde çok daha doğal oynamıştı. Bu filmde ilk filmi izlediğim kadar etkilenmedim.
Gönderen: - 23 Ocak 2014, 20:55:57
Gönderen: Erymnys - 24 Ocak 2014, 03:52:42
Şu Leonardo DiCaprio'ya Oscar versinler artık, hakikaten yazık adama.
Gönderen: - 26 Ocak 2014, 16:23:49
35-40 yaşlarında başkişimiz Andreas, bir otobüsle farklı bir şehre gelir ama nereden geldiğini ne kendisi ne de biz, seyirci biliriz. Bu yeni şehirde ona bir iş verilmiştir. İşi, aşı, evi hazırdır. İş yerinde herkes sevecen, herkes cana yakındır. Bir kızdan hoşlanır, hemen sevgili olurlar. Her şey kolay ve zahmetsizce gerçekleşmektedir; lakin bu mükemmel hayatın tadı tuzu yoktur aslında. Ta ki...
Mutlaka izleyin derim. Sinema gösterdiklerinin ötesinde bir şeyler anlatıyorsa bir sanata dönüşüyor. Bu da sanat sineması. Sıkılacağım diye korkmayın. Güzel film.
Gönderen: Refeco - 26 Ocak 2014, 17:31:21
Her açıdan müthiş bir film. Bugüne dek neden izlememişim dediğim nadir filmlerden birisi oldu. Tavsiye ederim.
Gönderen: Bengü - 30 Ocak 2014, 21:54:24
Gönderen: Oghertay - 31 Ocak 2014, 00:04:06
Patron Mutlu Son İstiyor: Tolga Çevik'e pek gülmeyen ben, ilk defa kendisini izlerken zevk aldım ve güldüm. Filmin konusunu çok özgün bulmasam da Ezgi Mola ile güzel bir ikili olmuşlar ve iyi bir film ortaya çıkmış diye düşünüyorum. İzlenebilir.Tolga Çevik ve Ezgi Mola çok iyi bir ikili olmuşlar. Aile ile izlenebilecek bir film olmuş. Ama beklentilerimin altında kaldığını da belirtmeden geçemeyeceğim.
Gönderen: Nightmare - 01 Şubat 2014, 14:15:14
İlk film gibi buda çok iyiydi.Fakat oyunların içindeki kısmın daha uzun olmasını beklerdim.Yine de güzeldi.
Gönderen: beerold - 08 Şubat 2014, 12:29:11
Gönderen: Quid Rides - 09 Şubat 2014, 01:21:36
Açlık oyunları/Ateşi yakalamak
İlk film gibi buda çok iyiydi.Fakat oyunların içindeki kısmın daha uzun olmasını beklerdim.Yine de güzeldi.
Dün açlık oyunları bugün Thor. Nedense ikisindend haz etmedim. Kurguları hikayeleri çekimleri bayat geldi nedense özellikle Thor:Dark World. Asgardın ilk filimde olduğu gibi az gözüküp gizli kalmış olmasını isterdim. Frigga'nın Odin'in özelikkle Heimdall'ın sanki karşı komşummuşçasına davranmalarını kabullenemedim nedense. Dark World de sadece Heimdall'ın bir aksyon sahnesini ve filmin son sahnesini sevdim (izlemeyen vardır diye anlatmıyorum) Hadi Catching Fire neysede Thor izlenmeye bile değmez bence onun yerine gidin bi Türk dizisi seyredin hiç olmazsa aşk beşgenleri sekizgenleri felan görürsünüz.
Gönderen: Nightmare - 09 Şubat 2014, 19:43:22
Asında frenkestein'a gitmek istemiştim ama seansları dolduğu için mecburen izledim.Filmi hiç sıkılmadan izledim.Ama çok da heyecanlı olduğunu söyleyemem.Savaş sahneleri idare ederdi.Bana soracak olursanız pek gitmeye değer bir film değil.
Gönderen: Denaro Forbin - 14 Şubat 2014, 18:31:54
Tolga Çevik'e olan sevgimden ötürü, filmi elbette sinemada izlemem gerekiyordu. Öncelikle Ezgi Mola'yla beraber şahane bir ikili olduklarını belirtmeliyim. Sen Kimsin'de daha çok güldüğümü hatırlıyorum fakat bu da en az onun kadar eğlenceli bir filmdi.
Patronu tarafından mutlu sonla biten bir aşk hikayesi yazması istenen senarist, evlenmek üzere olan genç bir kadın ve ortaya çıkan oldukça komik diyaloglarla bezeli seyretmesi keyifli bir film.
Tolga Çevik hayranları kaçırmamalı.
Gönderen: - 14 Şubat 2014, 23:56:18
Çok kötü. Ne öykü var ne oyunculuk. Bu tür filmlerde iyi bir öykü yahut şaha kalkan bir oyunculuk beklenmemeli, doğrudur; lakin öykü namına anlatılan hiçbir şey yok. Klişe bile yok. O kadar basit ki izlerken salak yerine konulmuş gibi hissettim. Oyunculuklar ise kah çok sönük kah abartılı ve eğretiydi. Flim kişilerinin hiçbirinin içi dolu değildi. Bir kişiliğe ve geçmişe sahipmiş gibi duran tek film kişisi Sotiris'di. Her şey bu denli kötüyken özel efektler iyi olsaydı verdiğim paraya acımazdım; lakin izlediğim hiçbir şey gerçekçi ve görkemli değildi. Filmin başındaki aslan sahnesinde güldüm; teknoloji bu denli gelişmişken bir aslanı bile gerçekçi yapamamak rezalet. 3D'nin farklılığını yansıtan giriş bölümü dışında izlediğim 99 dakikadan bir gram heyecan duymadım.
Özetle, "keşke Patron Mutlu Son İstiyor'a gitseydim" dedim. Hem Türk filmi kazanırdı hem de iki, hatta üç kat daha çok keyif alırdım, eminim.
Gönderen: Tinuviel - 15 Şubat 2014, 00:54:43
çok önyargılıydım ama harikaydı tom hiddleston ve tilda swinton döktürmüş resmen. sadece tom'un neredeyse film boyunca üstsüz takılması biraz dikkat dağıtıyordu o kadar :P
Gönderen: emlcvdv - 18 Şubat 2014, 17:21:56
Gönderen: - 18 Şubat 2014, 20:26:23
Ahan da linki: http://www.indirmedennfilmizle.net/kahvalti-kulubu-the-breakfast-club-izle.html
Ek: Türkçe düblajının yığınla çeviri hatası barındırdığını söylemek gerek. Altyazılı seçeneğini bulursanız ilk tercihiniz olsun.
Gönderen: meçhull - 23 Şubat 2014, 20:05:04
O kocaman gözleri olan çocuk o kadar çok içimi eritti ki anlatamam. Normalde dram, romantik, duygusal film falan izlemem. Bunu arkadaşımın tavsiyesi üzerine izledim ve çok beğendim. Hala izlemediyseniz mutlaka izleyin.
Gönderen: SpyPrince - 04 Mart 2014, 00:28:32
Çok değişik bir zombi filmi. Yüzeysellikler yok değil ama vampir/kurtadamların genç kızlara aşık olduğu filmlere karşı bir zombinin bir insana aşık olması görülmemiş bir konu olmuş. Eğlenceli buldum, zombinin oyunculuğu da iyiydi, blogumda incelemesini de yaptım (http://kurgusalmedya.blogspot.com.tr/2014/03/warm-bodies-scak-kalpler-ilginc-bir.html) ve tavsiye ederim.
Gönderen: wasp - 08 Mart 2014, 19:09:14
pek ailecek izlenecek film değil komikti ama uygunsuz kelime kullanımı çok fazla idi iyi bir film ama tütüldüğü kadar beğenileceğini zannetmiyorum.
Gönderen: BerkeB - 10 Mart 2014, 04:41:29
Son 5 yılda izlediğim en tatmin edici filmdi. Hobbit bile bu derece tatmin edemedi beni. Bu şahsi fikrim tabi.
Dövüş sahnelerinde ve özel efektlerde daha önce hiçbir filmde görmediğim yenilikler var. Oyuncu kadrosu harika. İlk filmde adından uzun yıllar söz ettirmişti bu filmde ettirecek. Spartacusten sonra uzun bir süre beni tatmin edebilecek bir yapım çıkmayacağını düşünüyordum. Bu film yanıldığımı gösterdi.
Beni en çok mutlu edende film ucu açık bitiyor. Hobitte yaşadığım o "ulan bu film burda bitermi" hissini uyandırdı bende.
Filmle ilgili kötü eleştirin varmı derseniz var ama çok ufak birşey söylemeyeceğim.
Evladiyelik film.
Gönderen: Elendil_XX - 28 Nisan 2014, 13:23:02
Tek kelimeyle muhteşemdi.
Çoğu superhero filminin aksine bu kez CGI kullanımını minimum'a çekmişler, bu da filmi çok daha gerçekçi kılmış.
Aksiyon sahneleri de resmen sanat eseriydi, özellikle winter soldier sahneleri.
Kaptan'ı karakter olarak da çok iyi kullanmışlar bu kez, bu filmden sonra hak ettiği saygıyı görür umarım.
Kesinlikle izlemelisiniz, en iyi marvel filmlerinden biri olmuş.
Bu arada ekşi'de ki bir yorum çok hoşuma gitti, çok da doğru.
"zengin ve yakisikli iron man ile batman'i dedem de sever. kolaysa kursun geciren ve ciplak elle adam tokatlayan captain america'yi sevin."... 8)
The Amazing Spider Man 2
Bu filmi Kaptan Amerika kadar sevemedim malesef.
İlk film her şeyiyle çok iyiydi, sonra ki gelecek filmler için umut vadediyordu.
Ama bu filmle bir kaç adım geri gitmişler sanki, ilk filmde ki o atmosfer kaybolmuş.
Bir kere çok dağınıktı film, senaryo olarak tatmin edici değildi, ayrıca çok durağan sahneler vardı, bir ara çok sıkıldım.
Esas kız'lı sahnelere de haddinden fazla yer vermişler. Ayrılmalı-barışmalı sahneler yordu açıkçası.
Film de tek sevdiğim şey müziklerdi. Elektro sahneye her çıktığında başlayan müzik tek kelimeyle harikaydı.
Gönderen: estelturin - 28 Nisan 2014, 15:36:37
Captain America: The Winter Soldier
Bu arada ekşi'de ki bir yorum çok hoşuma gitti, çok da doğru.
"zengin ve yakisikli iron man ile batman'i dedem de sever. kolaysa kursun geciren ve ciplak elle adam tokatlayan captain america'yi sevin."... 8)
Katılamayacağım. Çünkü Batman ve Iron man in zırhları onları gerçekçi ve güçlü kılıyor.Çıplak elle adam dövmek ise gerçekçi gelmiyor.
Gönderen: - 02 Temmuz 2014, 15:24:22
Gönderen: Light - 03 Temmuz 2014, 00:33:17
Gönderen: Mat Cauthon - 07 Eylül 2014, 23:45:50
İzleyin derim yoktan varoluş hikayesi.
Hüzünleniyim ama gaza da geliyim diyorsanız birebir.
İzlerken sabırlı olmalısınız, 2-film çok gerçekçi bol aksiyon beklememelisiniz.
Sonuçta 10 üzeri 8.5'lik güzel bir film.
Gönderen: azizhayri - 08 Eylül 2014, 08:42:35
Gönderen: Quid Rides - 13 Eylül 2014, 22:25:59
İşim gücüm yoktu Matrix Üçlemesi'ni bitirdim. Şunu anladım, bu filmleri seneler önce ilk izlediğimde pek bir beğenmiştim ama izlemek için zamanı şimdiymiş. Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim Neo ile Trinity içimi baydı. :D Bir de Keanu Reeves niye hiç yaşlanmıyor yahu! :D
Onun dışında da filmin en karizmatik adamı da Ajan Smith'tir, Neo falan yalan. :D
"Mr. Anderson..."
Aynısından bi tane de bana :D Sadece konsey üyesi Hamann nedense daha bi farklı geldi bu sefer.
Birde önerebileceğiniz film var mı? Yoksa üşenmeyip on beş kere felan izlediğim Constantine' gelecek sıra :D Filmleri özelden yollarsanız iyi olur boşu boşuna "En son izlediğiniz film" köşesini meşgul etmeyelim.
Gönderen: - 17 Eylül 2014, 17:32:39
Bir kaza sonucu hafızasının bir bölümünü yitirdiği için çaldığı değerli resmi nereye koyduğunu hatırlayamayan Simon, bunu bir hipnoterapistin yardımıyla hatırlayacağını düşünür ve işler tahmin edilemeyen bir sona doğru kızışarak büyür.
Filmin sonundaki açıklamayı tatmin edici bulmasam da izlediğime pişman değilim.
Gönderen: Ugur - 17 Eylül 2014, 18:05:39
Filmdeki kadınlar güzel mi ? Evet . Filmdeki kadınlar güzel mi ? Öyle .
Kısacası Mullholland drive a giden bir bayan yolda bir trafik kazası geçirir hafızasını kaybeder bir eve gizlice sığınır. Daha sonra evin sahibinin yeğeninin(Betty) eve gelip onu bulmasıyla tanışırlar. Ve sevgili hafıza kayıplı ( Rita ) bayanımızın hafızasını bulmaya çalışmakla işe koyulurlar.
Gözümde bir Twin Peaks değil ( Dizi ile Film karşılaştırması yapmıyorum iki Lynch yapımını karşılaştırıyorum ) . Ama gizemli bir hikaye sonundada sizi sorularla başbaşa bırakacak bir film arıyorsanız öneririm .
Mulholland Drive : http://www.imdb.com/title/tt0166924/
Twin Peaks : http://www.imdb.com/title/tt0098936/
Twin Peaksi polisiye severlere öneririm . Özellike True dedective gibi olayların içine birazda mistik hava girmesinden hoşlanıyorsanız . Twin Peaks benim gözümde True dedectiveden bir adım daha öndedir .
Gönderen: white - 27 Ekim 2014, 19:41:00
Gönderen: Elendil_XX - 27 Ekim 2014, 22:00:48
Uzun zamandır merak ettiğim bir filmdi "Fury", vizyona girer girmez de hemen gidip izledim.
2. Dünya savaşı filmleri hep ilgimi çekmiştir zaten, bu film de savaşı ABD askerlerinin tarafından anlatıyor ve bir grup tank taburunun bakış açısından 2. dünya savaşı'nı tüm çıplaklığıyla izleme şansını elde ediyoruz. Karakterleri, diyalogları ve atmosferiyle kesinlikle harika bir film olduğunu düşünüyorum. Teknik açıdan da olağanüstü bir işçilik var ortada. Şimdiye kadar görmediğimiz tarz da savaş sahneleri ve ses efektleri eşliğinde savaşı ilikleriniz de hissediyorsunuz. Özellikle izli mermi sahneleri ve tankların dans edercesine çatışması tek kelimeyle enfes'ti.
Brad Pitt(Yer yer Inglorious Basterds'te ki Aldo Raine karakterine kaysa da) başta olmak üzere, oyunculuklar da çok üst düzey, sanki oynamamış yaşamışlar filmi. İzlemeyi düşünenlere özellikle vizyon'dayken filmi izlemelerini (hatta ses sistemi üst düzey bir sinema da izlenmesini) tavsiye ederim.
Gönderen: Grayswandir - 27 Ekim 2014, 22:24:50
Gönderen: Bengü - 29 Ekim 2014, 20:54:24
Normalde filmlerde doğru dürüst ağlayan bir insan olmasam da bunda hüngür hüngür ağladım. Heyecanla beklememe kesinlikle değdi. Ben çok beğendim, siz de gidiniz ve izleyiniz. Şiddetle tavsiyedir.
Edit: Filmdeki şarkılardan birini (http://www.youtube.com/watch?v=uTG_7Hv8Yh0) dinlemelisiniz.
Gönderen: Elendil_XX - 10 Kasım 2014, 12:55:04
Filmi şöyle muhteşem, böyle olağanüstü diye sayfalarca övebilirim...ama gerek yok, izleyin siz karar verin.
Sadece şu kadarını söyleyeyim, özellikle son yarım saat tüyler diken diken şeklinde izledim filmi ve bittikten sonra da uzunca bir süre geçmedi bu durum. Bilimkurgu'ya azıcık bile ilginiz varsa koşa koşa gidin, yoksa da koşa koşa gidin.
Neyse...mutlaka izleyin! :D
Gönderen: daifunka_vc - 11 Kasım 2014, 00:25:58
Gönderen: Hypnos - 03 Aralık 2014, 14:37:23
Gönderen: Elendil_XX - 20 Aralık 2014, 17:39:06
Yılın en iyilerinden biri olduğu yorumlarından sonra beklentim bayağı yüksekti açıkçası. Ama biraz hayal kırıklığı oldu benim için. Çok daha etkileyici bir hikaye bekliyordum sanırım.
Film "Evliliğin" bireyleri ne hale getirebileceğini çok ustaca bir şekilde anlatıyor. Sanırım başarısını da buradan alıyor. David Fincher'ın inanılmaz sinema dili ve kurgusuyla normalde vasat olabilecek bir yapım eli yüzü düzgün bir filme dönüşebiliyor.
Dediğim gibi çok daha etkili bir hikaye bekliyordum ama yine de başarılı bir yapım.
Gönderen: - 02 Şubat 2015, 02:36:51
Adı üzerinde müthiş zor bir gün geçiren bir polisle ilgili. Polisimiz annesinin cenaze merasimine giderken arabasıyla birine çarpar, olayı haber vermesi gerekirken bir anda işler karışır ve cesedi yanına alıp ondan kurtulmaya çabalar. O andan itibaren kendini uyuşturucu, kadın ticareti ve daha bir çok pisliğin içinde bulur.
Harika bir hikayesi var filmin. Her anını büyük bir merak ve gerginlikle izledim.
Tavsiye ederim:
http://unutulmazfilmler.com/a-hard-day-kkeut-kka-ji-gan-da.html
Gönderen: Grayswandir - 02 Şubat 2015, 13:53:56
Çok tatlı bir film. Özellikle de sinemada izlenecek film kalmayan şu dönemde hakikaten ilaç gibi geldi. Kahkahalarla gülmeyi bekliyorsanız çok uygun olmayabilir belki, öyle güldürecek 4-5 sahne ya var, ya yok bence. Fakat gerçekten samimi, sıcak, biraz absürd ve çok eğlenceli bir film. Çok komik değil, ama çok eğlenceli. Gidin, izleyin derim, pişman olmazsınız. Hele ki Leyla ile Mecnun'u özlemiş, onun havasını biraz da olsa verebilecek bir şey arayan biriyseniz...
Spoiler: Göster
Gönderen: Bengü - 06 Şubat 2015, 20:42:57
Wardstone Günlükleri serisinden 6 kitap okumuş ve seriye aşık biri olarak filmi beğenmedim. Neden mi? Çünkü sanki her şey kısacık bir filme sıkıştırılmış gibiydi ve bu da filmin çok basit olmasını, her şeyin üstünkörü geçilmesini beraberinde getirmiş. Ben kitaplarımla mutluydum. İzlemenizi pek tavsiye etmiyorum. Bir de unutmadan: Tom için daha ne kadar büyük bir oyuncu seçebilirlerdi merak ediyorum.
Gönderen: Nightmare - 06 Şubat 2015, 22:16:09
Yedinci Oğul
Wardstone Günlükleri serisinden 6 kitap okumuş ve seriye aşık biri olarak filmi beğenmedim. Neden mi? Çünkü sanki her şey kısacık bir filme sıkıştırılmış gibiydi ve bu da filmin çok basit olmasını, her şeyin üstünkörü geçilmesini beraberinde getirmiş. Ben kitaplarımla mutluydum. İzlemenizi pek tavsiye etmiyorum. Bir de unutmadan: Tom için daha ne kadar büyük bir oyuncu seçebilirlerdi merak ediyorum.
Bence filmin kitapla alakası yoktu. Benim gördüğüm kadarıyla sadece karakterlerin isimleri kullanılmış karakterlerin hiçbir özelliği kitabı yansıtmıyor.
1.Kitapta yanlış hatırlamıyorsam cadıların uçma gibi bir özelliği yok.
2.Tom ve Alice' in yaşları alakasız ayrıca daha ilk başta aşık oluyorlar ki 10. Kitaptayım hala arkadaşlar.
3.Tom' un annesinin kitapla alakası yok. Birincisi Tom' un annesi malkin ana tarafından öldürülmüyor ve ölümünün bununla alakası bile yok. İkincisi Tom annesinin cadı olduğunu seride çok çok sonra öğreniyor.
4.Hayaletin yanında dolanan cinin seriyle hiç mi hiç alakası yok. Seride sadece evi koruyan bir cin filmde hayaletin yol arkadaşı rolünde.
Uzun lafın kısası film vasattı ve kitapla alakası ℅5 bile değil. Yukarıda saydıklarım dışında daha bir sürü örnek var. Benim tahminim filmde seriyi konudan öte tema şeklinde almak istemişler. Yani bir çok şeyi değiştirip sinamaya uyarlamışlar. Ama bunu yaparken filmin izleyici kitlesinin yarısının seri hayranları olduğu unutulmuş. Bence seriyi okuyan ve hayran olan kimse bu filmi izlemezin.
Gönderen: Gudvard - 19 Şubat 2015, 13:10:09
Tüm yıl boyunca izlediğim en iyi film diyebilirim. Başlarda biraz sıkıyor ama bir süre sonra o kadar değişiyor ki olaylar beklemediğiniz bir şekilde ters köşe yaptırıyor diyebilirim. Ha eğer filmi çoooooook çooook beklentiyle izlediyseniz, o zaman beğenmeyebilirsiniz fazla; çünkü ben öyleyimdir, bir filmi, diziyi çok büyük beklentilerle izlediğimde hiç beğenmem. Eğer açıp izlerseniz beğeneceğinizi garantiliyorum.
Gönderen: DarLy OpuS - 22 Şubat 2015, 18:35:40
Ben sevdim. Bazı sahnelerde keyiften delirecek gibi oldum. Başarı hikâyeleri pek ilgimi çekmez. Ama bu cidden iyi işlenmiş. Jake Gyllenhaal da kendisini efsane geliştirmiş diyebilirim. Oturup aksiyon odaklı bi film izleyeceğim hiç aklıma gelmezdi.
Gönderen: Bengü - 13 Mart 2015, 04:01:42
Aamir Khan filmlerini izlemeye devam ediyorum. Şimdi bitti Ghajini (http://www.imdb.com/title/tt1166100/). Çok güzel filmdi be. Çok da ağladım. Ben ağladıysam herkes ağlar.
Aamir'in oyunculuğuna ise diyecek tek lafım yok... Bundan iyi olamazdı.
Filmi kesinlikle izleyiniz.
Gönderen: DarLy OpuS - 13 Mart 2015, 10:49:52
Sovyet sinemasının düşük bütçeyle canavar gibi çıkardığı işlerden biri. 1986 yapımı filmin yönetmeni Georgi Daneliya. Film yanlışlıkla evlerinden çok uzak gezegenlere giden iki kişinin, eve dönüş yolculuklarını konu alıyor. Tuhaf ırklar, eğlenceli diller, sert sınıf ayrımı eleştirileri...
Ben sevdim.
Gönderen: kargasiz - 13 Mart 2015, 11:45:45
GhajiniHarika bir filmdi gerçekten, film iki farklı boyutta geçiyor gibi, kesinlikle izlenmeli. Hatta Aamir Khan'ın her filmi izlenmeli.
Aamir Khan filmlerini izlemeye devam ediyorum. Şimdi bitti Ghajini (http://www.imdb.com/title/tt1166100/). Çok güzel filmdi be. Çok da ağladım. Ben ağladıysam herkes ağlar.
Aamir'in oyunculuğuna ise diyecek tek lafım yok... Bundan iyi olamazdı.
Filmi kesinlikle izleyiniz.
En son izlediğim filmlerden biri P.K.(PeeKay). Aamir Khan'ın mükemmel oyunculuğuyla sorgulanması gereken konulardan birini daha işliyor. Bizim kültürümüzden uzak gibi dursa da iyi düşünülünce aynı şeylerin dünyanın her tarafında yaşandığını görebilirsiniz. Kahkahalarla güleceğiniz sahnelerden hüngür hüngür ağlayacağınız sahnelere kadar herşey var.
3 Idıots filmini izlemeyen yoktur sanırım, eğitim sisteminin sorgulandığı, Rang de Basanti ırkçılık konusunu sorguladığı, Taare Zameen Par çocuklarla alakalı bir eğitim sistemi eleştirisi yapan mükemmel filmler. İzlemeyenler kesinlikle bu 5 filmi de izlemeli.
Gönderen: Rosemary - 15 Mart 2015, 22:34:34
O kadar iyi bir film ki ne kadar iyi olduğu kelimelere dökülemez. Muhteşem Sadri Alışık oyunculuğu, dolu dolu aforizmalar, eski İstanbul görüntüleri. Tek hüznüm filmi bu kadar geç izlemiş olmam.
9.9/10
Spoiler: Göster
Gönderen: TheWalkingIdeas - 21 Mart 2015, 12:52:14
IMDB puanı 7.8 olsa da 8'in üstünde bir puanı hakettiğini düşünüyorum.
"Dark City, Tarkovski yönetmenliğinde ve daha büyük bir prodüksiyonla çekilmiş olsaydı Matrix ve Blade Runner önünde diz çökerdi." diyerek söze başlıyorum. Uzun bir inceleme yazmak isterdim fakat bu ara bolca vakit yokluğu çekiyorum.
Film'in başlangıcı o kadar iyi ayarlanmış ki ilk 30-40dk olayın nasıl gelişeceği ile ilgili bir yorum yapamıyorsunuz. Sonra taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor. Blade Runner ve Matrix gibi önemli Cyberpunkların arasında yer almalı. Yaşattığı karanlık atmosfer ve şehir tasviri, kurgusu, konunun özgünlüğü filmi izlemeye değer kılıyor.
Blade Runner ve Matrix gibi filmlere göre oldukça düşük bütçeyle çekilmiş bir film bu aşikar. Filmi izlerkenki hissiyatım kısa film olması için çekilip sonradan uzun metraja uyarlanmış gibi olması yönünde oldu.
Spoiler: Göster
Daha büyük bütçe ile çekilseydi türdeşlerinden çok daha iyi olacağı görüşündeyim. Bir Bilimkurgu severseniz mutlaka izlemelisiniz çünkü karşınızda önemli bir Cyberpunk filmi var.
Gönderen: Bengü - 22 Mart 2015, 04:36:49
Güzel fakat çok da abartılmamalı. Film hayli uzun ve gereğinden fazla müzik&dans geçişleri var. İzlerseniz eğleneceğiniz bir film. Fakat bundan önce izlemeniz gereken daha güzel Aamir Khan filmleri var.
Gönderen: kargasiz - 22 Mart 2015, 10:07:25
Eski versiyonunu izlememiştim ama bu hali çok güzel çekilmiş, Edge of Tomorrow (http://www.imdb.com/title/tt1631867/?ref_=nv_sr_2)'dan beri sonuna kadar beni filmin içinde tutan bir film izlememiştim.
İkisini de tavsiye ederim.
İkisine puanım 15/16
Gönderen: Denaro Forbin - 22 Mart 2015, 13:02:58
İkisine puanım 15/16
Bu nasıl bir puan, anlamadım. :D
Gönderen: kargasiz - 22 Mart 2015, 13:30:51
Bu nasıl bir puan, anlamadım. :DYıllardır kullandığım bir puanlama sistemi, sinema için 4 kriterim var ona göre puanlama yapıyorum. Bir ara anlatırım hepsini inşallah :)
Gönderen: Denaro Forbin - 22 Mart 2015, 13:31:42
Yıllardır kullandığım bir puanlama sistemi, sinema için 4 kriterim var ona göre puanlama yapıyorum. Bir ara anlatırım hepsini inşallah :)
Tabii, dinlemek isterim.
Gönderen: - 23 Mart 2015, 13:40:22
Bir Aamir Khan filmi. Gerçek tanrı hangisi, dinle aramıza giren sözde bize yol gösteren insanlar gerçekten bize dinimizi öğretmek mi istiyor yoksa bizi kandırıyorlar mı, neden bu kadar çok din ve mezhep var gibi sorular soran ve dinleri sorgulayan komedi türünde bir Hint filmi.
Puanım;8,9
Gönderen: okanakinci - 29 Mart 2015, 09:40:56
Gönderen: Nightmare - 29 Mart 2015, 10:07:45
Uzun zamandır izlediğim en iyi film diyebilirim. Film her şeyiyle çok güzeldi. Benim tek takıldığım kızın babası yani ana karakter uzaydaki arkadaşı olan kadını ( isimleri unuttum ) ölüme terkediyor. Halbuki daha önce aynısı başına geldiğinde kadın onun hayatını kurtarıyordu. Bu kısım fazla acımasızca olmuştu. Bunun dışında finali de beni pek etkilemedi açıkçası daha güzel bir son olabilirdi.
Puanım: 9/10
Gönderen: Denaro Forbin - 29 Mart 2015, 15:56:12
Yıldızlararası
Uzun zamandır izlediğim en iyi film diyebilirim. Film her şeyiyle çok güzeldi. Benim tek takıldığım kızın babası yani ana karakter uzaydaki arkadaşı olan kadını ( isimleri unuttum ) ölüme terkediyor. Halbuki daha önce aynısı başına geldiğinde kadın onun hayatını kurtarıyordu. Bu kısım fazla acımasızca olmuştu. Bunun dışında finali de beni pek etkilemedi açıkçası daha güzel bir son olabilirdi.
Puanım: 9/10
Ölüme terk etmiyor. Bir kez daha, daha dikkatli şekilde izlemeni öneririm, ki zaten film bana göre tekrar tekrar izlenebilecek denli başarılı.
Gönderen: Nightmare - 29 Mart 2015, 16:22:11
Hastayken yatakta izlemiştim kaçırmışım demekki :PYıldızlararası
Uzun zamandır izlediğim en iyi film diyebilirim. Film her şeyiyle çok güzeldi. Benim tek takıldığım kızın babası yani ana karakter uzaydaki arkadaşı olan kadını ( isimleri unuttum ) ölüme terkediyor. Halbuki daha önce aynısı başına geldiğinde kadın onun hayatını kurtarıyordu. Bu kısım fazla acımasızca olmuştu. Bunun dışında finali de beni pek etkilemedi açıkçası daha güzel bir son olabilirdi.
Puanım: 9/10
Ölüme terk etmiyor. Bir kez daha, daha dikkatli şekilde izlemeni öneririm, ki zaten film bana göre tekrar tekrar izlenebilecek denli başarılı.
Gönderen: kargasiz - 30 Mart 2015, 09:19:10
Spoiler: Göster
Focus (http://www.imdb.com/title/tt2381941/)
Daha ilk sahnelerden film sizi kendi atmosferine çekiyor, kendinizi orada gibi hissedebiliyorsunuz. Çekildiği mekanlar "şimdi,orada olsam" diyebileceğiniz yerler. Will Smith ve Margot Robbie'nin vücudunu sıklıkla görüyoruz, bol albenili parlak bir dolandırıcılık filmi yani.
Başından itibaren sonunu tahmin edebileceğiniz detaylar mevcut olmasına rağmen filmin akışına kendinizi bırakın, muhtemelen tekrar dolandırıcılık yapacak olsalardı film içinde bunu anlamak çok kolay olurdu. Planlar Oceans Eleven hissi veriyor size. Yeni nesil muhabetleri güzel yedirilmiş :)
Ufak tefek hatalar elbette ki mevcut ama bu sizi filmden koparmıyor. 300'de Xerxes(Pers kralı)'i canlandıran Rodrigo Santoro'ya da rolü yakışmış.
Puan : 14/16
Gönderen: azizhayri - 30 Mart 2015, 12:31:39
Bayıldım. Peter Jakson bu işin uzmanı olmuş artık. İlk fırsatta tüm seriyi baştan izleyeceğim...
Gönderen: Khentis - 31 Mart 2015, 02:56:54
Gönderen: kargasiz - 31 Mart 2015, 20:33:09
Spoiler: Göster
I (http://www.imdb.com/title/tt2302966/)
2015 Bollywood yapımı, fragmanıyla (https://www.youtube.com/watch?v=8uPK9Ov6Zd4) ilgimi çeken bir film. Gözlük takınca karizma olan ama çıkarttığı anda bir 'şeye' benzemeyen başrole sahip olsa da esas kızın tatlılığında çekilebilir oluyor :)
Müziklerini pek sevmesem de renkleri kullanım tarzları çok güzel olduğu için şarkıların olduğu bölümleri de izledim, araya sıkıştırdıkları reklamlara yaptıkları eleştiriler de çok hoştu.
Konusuna gelirsek bir reklam yıldızına aşık olan eskiden vücut geliştirmeyle ilgilenen genç bir çeşit rahatsızlığa yakalanarak vücudu yüzü gözü her tarafı şişer ve kambur bir hal alır. Onun neden bu hale geldiği ve bu hale gelirken kızla aralarında geçenler anlatılıyor.
Konu olarak da güzel olsa da filmde kendinizi tam olarak tutamıyorsunuz, kopmalar yaşanıyor arada. Hint filmi sevenlerin bu tarz senaryolara aşina olduğunu düşünüyorum. Tadımlık güzel bir film.
Puanım : 9/16
Gönderen: Bengü - 01 Nisan 2015, 19:10:50
Bir Aamir Khan filmi daha. 2010 yapımı, 100 dakika. Yönetmen ve senarist koltuğunda ise şu anki eşi Kiran Rio var.
Film diğer Hint filmlerine ya da alıştığımız Aamir Khan filmlerine göre biraz farklı. En başta o alıştığımız müzik&dans sahneleri yok bu filmde. Filmlerin etkisinde kaldığımda hep o dans sahnelerini açar izlerim-dinlerim. Bu sefer öyle bir durum söz konusu değil. Hem olmadığından hem de çok etkilenmediğimden. Konu çok hoş ama bu şekilde işlenmemiş olsaydı, daha farklı şekilde değerlendirilseydi pek güzel bir film çıkarılabilirdi ortaya.
IMDb puanı: 7,2/10
Benim puanım: 6,5/10
Gönderen: kargasiz - 09 Nisan 2015, 19:06:29
Konu hackerlık olunca, başrole de Chris Hemsworth'u koyunca iyi bir film olacağını beklemek gereksiz olabiliyormuş. Filmi izledim aklında ne kaldı diye sorsalar hiçbir şey kalmadı bile diyebilirim(bıçak sahnesi haricinde). İzleyeceklere tavsiye izlemeyin :)
Puanım : 3/16
Gönderen: Rosemary - 19 Nisan 2015, 02:14:00
Yalnızlığı kendine dost eylemiş olan Kazım, yaşamını gündüzleri teknesinde balık avlayıp korsan kitap satarak, akşamları ise kumar oynayıp meyhanelerde içerek insanlardan soyut bir biçimde geçirir. Bir gün ansızın Zeynep adında güzeller güzeli kör bir genç kızın hayatına girmesiyle, dünyaya karşı eleştirel ve bedbin tutumları terk ederek sevgi, tevazu ve empati gibi özellikleri kazanarak derin bir yaşama isteğine kavuşur. Dünyadaki en büyük arzusu ise Zeynep'in gözlerinin açılmasıdır.
Yine felsefi zemini ve eski güzel Türkçesiyle harikulade bir Sadri Alışık filmi. Aşkların bu kadar içten ve yalın yaşandığını görmek insanda baharda açan hoş kokulu yaprak olma isteği uyandırıyor, öyle saf ve ulaşılmaz ki insana ait değil gibi durmakta. Kesinlikle izlenip ahbap olunması gereken bir film.
9/10
Gönderen: Evis - 22 Nisan 2015, 03:33:06
Tarkovsky'le ilk Stalker'la tanışmak istedim ama yarısına gelmeden kapadım. Geçen gün Ayna'yla şansımı tekrar deneyeyim dedim.
Oldukça karışık kurgusuyla anlaşılması zor bir film, düşle gerçeklik arasında gidip geliyor ve bunu tam olarak kestiremiyorsunuz, bu, hollywood standartlarıyla şartlandırılmış kafamızı zorluyor vs.
Bir film niye anlaşılmaz, yönetmen bilerek anlaşılmasın diye kendini kasmaz sanırım, hele ki bu Tarkovsky gibi biriyse. Mesela güncel şiiri takip edenler bilir, şiirlerden bir anlam çıkar çıkmasına ama irdelemek gerekir, ilk okuyuşta ya da o şiiri hissetmeden girişirsek bu işe, bence ''eti için bülbülü öldürmek''[*]Ahmet Haşim[/*] olur bu yaptığımız. Peki biz niye severiz o şiirleri, anlamı için mi yoksa bizde bıraktığı etki için mi? ''Bir anlam çatısı kurar şiir''[*]İsmet Özel söylemişti sanırım[/*], biz o çatının altında kendi evimizden parçalar görürüz, biz kendi evimizi severiz bana kalırsa. Tarkovsky filminde bu şiir havasını yakalamış. Bir iz sahnesi var ki insana, işte bunlar hep şiir dedirtiyor. :) Babası kelimelerle şiir yazarken kendisi görüntüyle yapıyor bunu.
Filmi izlemek isteyenler, araştırıp izlerse daha rahat ederler ama bana kalırsa direk filmi izleyin, ertesi gün yapın araştırmanızı.
Şu sahneyi de şöyle (https://www.youtube.com/watch?v=a-2oUxYHdu8) bırakayım
Gönderen: Light - 05 Mayıs 2015, 02:36:06
Wristcutters: A Love Story (http://www.imdb.com/title/tt0477139/?ref_=ttsnd_snd_tt)
Gayet güzel göndermeleri olan tatlı bir film. ''2006'' yapımı ve Tom Waits olmasa çekilmeyecek olan bir film, ama Tom Waits gelip de Kneller'ı canlandırdığında ilk ona yerleşiyor tabii ki. İlk sahneden beni kendine bağladı film, Zia gramafonu açtığında Tom Waits - Dead and Lovely (https://www.youtube.com/watch?v=KHLvlLDtCF8&list=SRtom%20waits%20dead%20and%20lovely%20music%20video) ile...
Kurguda, intihar eden insanlar başka bir dünyaya gidiyorlar; sadece intihar etmiş olanların olduğu bir dünyada sıkışıyorlar. Tabii hal böyle olunca, ilgimi çekti.
Göndermeleri incelersek, filmi izledikten sonra da önce de baksanız pek fark yaracağınız sanmıyorum ama göremedikleriniz veya benim göremediklerim varsa diyerek:
* Desiree Zia'nın ölümünden sonra intihar ediyor, aynen öyle. Zia öldükten sonra, Zia için değil. Bu da bize ''Bak bundan ders çıkar,'' diyor. Diğer göndermelerle karşılaştırınca, neden böyle yapıldığı çok iyi anlaşılıyor. Yapmacıklığın zirvesine vuran Desiree mi, oyuncu muydu? Bilmiyorum ama Desiree kesinlikle yapmacıktı, oyuncu ise yapmacıklığı vurgulamayı pek becerememişti. Tabii filmin atmosferi sırasında pek de belli olmamıştı; sonu düşünüldüğünde tamamen tolere edilebilir bir durum. Keza aynı şey kendine sıkmış asker, polis için de geçerli.
* Zia'nın önceki hayatından sadece Desiree adlı kişiyi özlemesi.
* Gülümseme gibi bir olgunun bulunmaması, çiçeklerin güzel olmaması.
* Eugene'in arabasının hayatı temsil ettiğine veya belli bir yaşamsal olguyu temsil ettiğini düşünüyorum. Kendi kararlarını almaya başladığımızda bu yolculuğa çıkarız, düşünürüz. Örnek olarak: Eugene'nin farları yakamaması, tamirciye götürdükleri halde pek işe yaramaması ve ''Basma, yanmaz!'' tarzı bir tavır sergiledikten sonra Mikal adlı kişinin bunu gerçekleştirmesi. Mucize dediğimiz şey aslında hayata tat veren küçük şeyler, bizi kurtaran ve mutlu eden şeyler. Mucizeler hakkında pek çok gönderme var.*
* Arabanın ön koltuğunun altındaki kara delik... Her zaman orada olması, mucizelerin dışında bulunması. Bir şeylerin geri alınamayacak olduğu düşüncesi son sahnede bu göndermeyle çürütülüyor; film içinde.
* ''Kaza anında aklınızdan ne geçiyordu?'' gibi çok iyi bir cümle var.
* Kneller'ın ''Üst kademelerde tanıdığın olması güzel bir şey, şanslısın.'' gibi bir cümlesi var. Peki nerenin üst kademesi bu? Ayrıca, eğik ağaç ve düz ağaç örneği de düşündürücü.
En son hikayenin nasıl ortaya çıktığını öğrenmek, çok tatmin ediciydi. İmgeler güzeldi, güzel kullanılmıştı.
İzlemenizi tavsiye ederim, eğer izlediyseniz; kulübe hoş geldiniz.
Son olarak:
Alıntı yapılan: Tom Waits
She was in over her head
She thought she would
Stand up in the deep end
He had a bullet proof smile
He had money to burn
She thought she had the moon
In her pocket
But now she's dead
She's so dead
Forever dead and lovely now
I've always been told to
Remember this...
Don't let a fool kiss you
Never marry for love
Gönderen: azizhayri - 05 Mayıs 2015, 08:56:18
Tom Cruise'ye hazırlanmış bir filmdi sanki. Askeri yönü ağır basıyor olsa da izlemekten sıkılınmayacak bir film. Bir gün başımıza geleceğine inandığım bir konuyu işlemiş. Yakın veya uzak bir gelecekte yaşayabileceğimiz bu durumdan bu kadar kolay kurtulabilir miyiz bilemiyorum...
Gönderen: Sayhh - 15 Mayıs 2015, 01:04:43
Hissetmek üzerine çekilmiş harika bir animasyon film. Görsel tasarımdaki masumiyet çocuklar için hazırlandığını düşünmemize sebep oluyor başlangıçta ama öyle değil, bir çocuğun üzerinde “Kibritçi Kız” benzeri bir etki bırakabilir. Acı çekmekten sakınmamayı öğütlüyor anlattıklarıyla ve izleyicisini üzmeyi kendine görev biliyor.
Hikaye, çizim, seslendirme ve müzik çok etkileyici. Öyle ki uzun zaman sonra bir filmi övme isteği duydum.
Rıhtımdaki herkes bir şekilde denizi seviyormuş gibi geliyor bana, bol bol denizli sahne de var içinde, bence izlenilesi. :)
Gönderen: Bengü - 19 Mayıs 2015, 15:02:28
Bir süredir aklımda olan ve portalda şu haberi (http://www.kayiprihtim.org/portal/2015/05/13/fantastik-canavarlar-nelerdir-nerelerde-bulunurlar-filminden-sicak-gelismeler/)görünce indimeye karar verdiğim film.
Film hakkında söylenmesi gereken en önemli şey Eddie Redmayne'ın oyunculuğu. Bayıldım! İnternette gördüğüm bir yorum hislerimi özetliyor: hayatını stephen hawking'i izleyerek geçirdi sanırım. başka bir açıklaması olamaz o rolün. Oscar'ı hak etmiş ve almıştır kendisi gözümde.
Denaro Forbin burada (http://www.kayiprihtim.org/forum/her-theyin-teorisi-the-theory-of-everything-2014-t16486.0.html;msg155660#msg155660) çok güzel yazmış film ayrıntılarını. 7,8 IMDb puanı az bile.
Filmin en sonunda çalan şarkı (https://www.youtube.com/watch?v=MqoANESQ4cQ) ise büyüleyici. Bu şarkıyı belki daha önce şurada da (https://www.youtube.com/watch?v=WcxVUYN2eLw)duymuş olabilirsiniz.
Gönderen: kargasiz - 06 Haziran 2015, 19:39:32
Spoiler: Göster
Project Almanac (http://www.imdb.com/title/tt2436386/)
Çok farklı bakış açısı ve çekim yetenekleriyle bence çok orjinal bir filmdi. Zamanda yolculuk konusuna normal bir bakış açısı getirse de sonu yeter de artar bile. El kamerası kullanılması, çeken kişinin aralarda verdiği tepkiler sanki izleyicinin tepkileri gibi duruyordu. Bazı gereksiz sahneler ve bazı uzatılması gereken sahneler dışında çok iyiydi. İzlemenizi tavsiye ederim.
15 / 16
Gönderen: azizhayri - 08 Haziran 2015, 13:45:52
Gönderen: Laughing Madcap - 21 Temmuz 2015, 18:00:59
DC'nin çıkan son animasyonu Justice League: Gods and Monsters'ta konu ve işleyiş klasik Justice League animasyonları gibi olsa da baş karakterler "biraz" farklı.
Alternatif bir evrende Justice League sadece üç kişiden oluşmakta. Wonder Woman ki kendisi New God denen bir ırktan, psikopatça bir abla olan Bekka, Superman ki kendisi General Zod'un oğlu ve Batman ki kendisi hatalı bir deney sonunda vampire dönüşen Kirk Langstorm (Bildiğimiz DC evreninde bu karakter hatalı bir deney sonucu Man-Bat'e dönüşen Kirk Langstorm evet, ta kendisi.). Kadro böyle olunca tahmin edildiği üzere kan gövdeyi götürüyor ve o bildiğimiz canım cicim Justice League'den farklı bir Justice League izliyoruz.
Konu kısaca şöyle; Gizli bir hükümet projesinde çalışan bir grup bilimadamının kan emilerek, kılıçla parçalanarak ve lazer ışınlarıyla yanarak ölmesinden sonra hükümet ve halk Justice League'i suçlamaya başlıyor. Justice League ise kendilerine atılan bu iftirayı pek sallamasalar da işin aslını çözmeye çalışıyorlar. Olaylar gelişiyor.
Sadece süperkahramanlar değil, yan karakterlerde de bir hayli değişiklik söz konusu. Lex Luthor mesela, bilimsel gelişimin öncüsü ve yegane destekçisi olması dışında pek etliye sütlüye karışmayan birisi. Ya da Suicide Squad'ı toplayan Amanda Waller, Amerikan Başkanı olarak karşımıza çıkıyor.
Kendi fikrim, konu pek iyi değil. Yukarıda bahsettiğim değişimleri duyduğumda, Superman'in sertliğini, Batman'in çatır çatır insan öldürmesini falan gördüğümde bir an gaza gelmedim değil ama güzel bir fikri biraz sallamışlar gibi geldi. Hele sonu itibariyle, iyi bir son olsun diye çabalamaları sonucuyla o hevesim uçtu gitti.
Not: Kan emen katil Batman'i Michael C. Hall (Dexter)'un seslendirmesi hoş olmuş.
6/10
+
Bu animasyon filminde bahsettiğim değişimler tam olarak yansıtılamamış açıkcası. Karakterler farklı evet ama iyi işlenmemiş. Filme göre nispeten daha güzel işlenen hali ise Justice League: Gods and Monsters Chronicles isimli bir Machinima web serisi. Şimdilik 3 bölüm çıktı, devamı da gelecekmiş. Pek zamanınız yoksa bence filmi izlemek yerine bunları izleyin.
Wonder Woman - "Big" (https://www.youtube.com/watch?v=fOWLqnjFN64)
Superman - "Bomb" (https://www.youtube.com/watch?v=HYSxN4ezhO4)
Batman - "Twisted" (https://www.youtube.com/watch?v=tpu6yPAFHrs)
Gönderen: mit - 21 Temmuz 2015, 19:20:50
Wonder Woman - "Big" (https://www.youtube.com/watch?v=fOWLqnjFN64)
Superman - "Bomb" (https://www.youtube.com/watch?v=HYSxN4ezhO4)
Batman - "Twisted" (https://www.youtube.com/watch?v=tpu6yPAFHrs)
Öncelikle... Oha! Bu nasıl Machinima?! Sanki 90'lı yılların X-Men çizgi-filmlerini yapanlar çizmiş gibi. Acayip kaliteli görüntüleri.
Batman - Twisted güzel olmuş. Harley Quinn'in sesi neredeyse birebir olmuş. Süperman ile Wonder Woman da fena değildi. Bu iki karakteri bir türlü sevmedim, sevemedim. Umudumuz Gal Gadot ;D
Ben de fırsattan istifade şunu izledim: Batman vs Deadpool (https://youtu.be/7X2YXm1-9qE)
Deadpool canlandırmasını çok başarılı buldum doğrusu, özellikle de gevezeliklerini :D
Gönderen: Rosemary - 22 Temmuz 2015, 01:58:08
Her ay en az bir defa izliyorum ve böyle devam edecek sanırım. Deli dolu müzikleri ve sersem tatlı oyunculukları eşliğinde anlatmak istediğini böylesine naif bir güzellikle aktaran özel bir kısa film, çok çok özel. Sophia So Far (https://www.youtube.com/watch?v=hwlesWn38RI) en sevdiğim şarkılar arasında mağrur bir şekilde durmaktadır film sayesinde.
Meşru yaşamınızın 20 dakikalık asil bir boşluğunda, şöyle bir şans tanıyın. Öyle böyle. Olur yani. La la la.
10/10
C'mon Ireland!
Gönderen: Gudvard - 30 Temmuz 2015, 17:16:21
Film AIDS hastalığını güzel anlatıyor. Leto'nun oyunculuğunu görmek isteyenlerin izlemesi gereken filmlerden (diğerleri bkz. Requiem for a Dream (http://www.imdb.com/title/tt0180093/) & Mr. Nobody (http://www.imdb.com/title/tt0485947/)) biri. Ortada Matthew McConaughey'nin oyunculuğu diye bir şey de var tabii ki. Seksenlerin havasını ve o zamanlardaki AIDS'li insanların çaresizliğini güzel yansıttığını düşünüyorum.
8/10
Gönderen: azizhayri - 31 Temmuz 2015, 15:30:43
Gönderen: Kitap Adam - 02 Ağustos 2015, 00:55:42
Sıfır efekt, sıfır yeşil ekran, sıfır aksiyon. Ve on numara bir bilim-kurgu filmi. Sadece kurgu ve senaryoyla da müthiş bir bilim-kurgu yapılabiliyormuş. Bu anlamda kitaplara benziyor aslında, size kelimeleri sunuyor ve gerisini sizin hayal gücünüze bırakıyor. Konusu kimine göre rahatsız edici olabilir, kimi sıkıcı da bulabilir belki tabi. Sonuçta tek bir mekanda geçiyor film. Ben senaristin yaklaşımını ilginç buldum ve filmi merakla izledim. Tavsiye edebilirim rahatlıkla. Bir tek filmin sonunu izleyiciye bırakmalıydı diye düşünüyorum, puanı ordan kırdım. :)
9/10
Gönderen: Rosemary - 11 Ağustos 2015, 03:07:22
Çok ünlü filmdir. İlginçtir her ne zaman izlemeye niyet ettiysem de bir türlü ilk yarım saatini aşamadım. Her seferinde bir aksilikten film yarıda kaldı gitti öyle. Doğru zaman bu gece oldu.
Bir Western klasiği. Övüldüğü kadarının 5 katı eder. Hikâye, kurgu ve karakterler bakımından muazzam bir örnek. Bence filmin tek eksiği müzikleri. Çok daha özgün ve etkileyici müziklerle daha akılda kalıcı sahneler bırakabilirdi. Söylemeden geçmeyeyim soundtrack konusunda en etkilendiğim film Pat Garrett & Billy the Kid.
Bu arada, John Wayne ya.
9.9/10
Gönderen: Rosemary - 20 Ağustos 2015, 01:48:32
Hey gidi hey. Hatırlıyorum da 28 Days Later'ı orta okuldayken defalarca izlemiştim. O zamanlarda cd kiralama filan vardı. Her gün gidip ısrarla kiralardım. Hatta adama ertesi gün yine kiralayacağımı söyleyip kimseye vermemesini tembih ederdim. Oysa 3 kiralama parasına direkt filmin kopyasını edinebilirdim ama insanın kafası çocukken böyle şeylere pek basmıyor.
Bugün rastgele gezinirken devamı niteliğinde bir filmin daha olduğunu gördüm. İlahi Crom! (Chrome)
Öncelikle bu film, 28 Days Later gibi yol filmi olmamakla birlikte onun sahip olduğu bağımsız ruhun çok gerisinde bir yapım. Daha bilindik oyuncularla çalışmışlar lakin pek bir mantık hatasıyla süslemişler güzelim filmi. Mikro bir alana kısılı kalıp dönen filmi ateşleyen temel unsur ise makro yetersizlikler sanırım, ahah.
İlk filmin gerisinde olmasına karşın gene germeyi başarıyor tabii ki. Özellikle müziklerin kullanımı gerçekten çok başarılı. Zombilerin hızlı ve süratli olması ise en takdir ettiğim yanı. Off with The Walking Dead head.
6.5/10
Gönderen: Rosemary - 21 Ağustos 2015, 03:15:44
Yahu ne efsane filmdir. Böyle samimi bir anlatı dili kullanılmış mıdır ki. Zaten bana göre edebiyatta Steinbeck'in yaptığını sinemada J. Ford layığıyla yerine getiriyor. Tek eksiği güçlü toplumsal eleştiri yönünün bulunmaması. Steinbeck'in The Grapes of Wrath adlı eserini de sinemaya uyarlamıştır Ford. Ortaya nasıl bir şey mi çıkmıştır? Haha.
Bir de müzikler tabii ki. Şunu (https://www.youtube.com/watch?v=oMe80_hqX_o) dinledikten sonra eminim filmi izlemek isteyeceksiniz. Ama izler misiniz orası tabii ki tabancanızda kaç mermi kaldığına bağlı. Nitekim Geronimo her an karşınıza çıkabilir.
Evet, John Wayne.
9.5/10
Gönderen: Rosemary - 22 Ağustos 2015, 02:21:03
Öncelikle çok tuhaf bir bağımsız film olduğunu söylemeliyim. Senaryo tuhaf, oyunculuklar tuhaf, perspektif tuhaf. Fakat tüm bu tuhaflıkları oldukça samimi bir üslupla ele alıp mantık çerçevesinde eşsiz müziklerle sununca Vincent Gallo, inanın ben de zevkten bir tuhaf oldum. Bowling ve küvet sahnelerini belki de daima hatırlayacağımdır, onlarda tuhaftı tabii.
Tek eleştirim, süresi biraz daha kısa olup kimi yerler bir tık daha hızlı işlenebilirdi.
Vincent Gallo’nun canlandırdığı Billy karakteri gerek yüz olarak gerekse de pasif-agresif tutumlarıyla Dark City’den John Murdoch’u anımsattı. Benim için yeri çok özel olan Before I Disappear (http://www.imdb.com/title/tt3060492/?ref_=nv_sr_2) adlı filminde Buffalo '66’dan bayağı esinlendiğini fark ettim.
Vincent Gallo filmin yönetmeni, senaristi, başrolü ve müzikleri yapan esas adamı. Tüm o alaycı ve kaçık fikirleri barındıran adam. Hellyeah.
Bağımsız filmlere ilginiz varsa filmde kullanılan Yes'in şu (https://www.youtube.com/watch?v=P7WtVy24Q6k) şarkısını dinlemenizi öneririm. Şarkıyı dinlediyseniz geçmiş olsun. Torrent başlamış oldu artık.
8.5/10
Gönderen: Rosemary - 25 Ağustos 2015, 03:42:42
İlki Heat (1995) (http://www.imdb.com/title/tt0113277/?ref_=nv_sr_3)
Öncelikle Pacino mu yoksa De Niro mu? Tabii ki De Niro benim tercihim. Son dönemlerindeki düğünlü gülmeceli filmlerini saymazsak tüm filmlerini izlemişimdir. Bu filmi ise aradığımı bulamayacağımı düşündüğümden daima erteledim fakat bugün izlemeye karar verdim. Sonuç, aradığımı bulamadım. Film hafiften gereksiz aksiyon sahneleriyle sulandırılmış ve fazlaca uzatılmış. Bir mana da ustalarla filmin eksiğini gidermeye çalışmışlar. Olağanüstü sevdiğim kısımları da olmasına karşın genel olarak bakıldığında ortalama bir film olduğunu söyleyebilirim. En sevdiğim suç filmleri ise ağır bir yapısı olan ve baştan sona sıkı oyunculuklar eşliğinde aksiyona kaçmadan karakter odaklı ilerleyen filmlerdir. Buna De Niro’lu Once Upon a Time in America (http://www.imdb.com/title/tt0087843/?ref_=nv_sr_2)’yı örnek verebilirim.
7.5/10
İkincisi ise Aile Şerefi (1976) (http://www.imdb.com/title/tt0287300/?ref_=fn_al_tt_1)
Kaç defa bilmiyorum ama herhalde 30 defa filan seyretmişimdir. 30 defa daha seyredebilirim. Türk filmlerini geçiyorum en sevdiğim genel listede bile zirveye oynayabilir. Bana göre Türk sinemasındaki aile temalı filmler arasında en samimi ve duygusal anlatıyı yakalayabilmiş filmdir. Oyunculuklara değinmeye hiç gerek yok zaten.
Her izleyişimde kimi bölümlerde gözlerim dolar lakin kendimi tutabilirim. Ama final... Öyle bir final var ki işte o vakit kimse tutamaz beni. O andaki müzik, o andaki oyunculuk, o andaki sekans. Eskiler bilir, ama yeni neslin de kesinlikle tecrübe etmesi gerek böyle filmleri.
10/10
Gönderen: Rosemary - 28 Ağustos 2015, 03:27:40
Godard’ın birçok filmini izledim. Herhalde bu film ilk ve tek bilimkurgu olanıdır. Doğrusu bu tarzı ele almasına biraz şaşırdım. Fakat film aynı zamanda distopya ve kara film sınıfına da giriyor. Üslup ve politik göndermeler olarak zaten Godard filmi olduğunu belli ediyor.
Film gelecekte totaliter rejimin hüküm sürdüğü Alfakent’te geçiyor. İnsanlar bir anlamda robotlaştırılmıştır. Sevgi, inanç, cesaret, duyarlılık ve fedakârlık gibi kavramlar yoktur. Ağlamak bile yasaklanmıştır. Kurallara karşı gelenler otoriteler tarafından cezalandırılmakta. Öyle ki, karısı öldüğünde ağlayan adamlar dahi ölüme mahkûm ediliyor.
Bir zaman, dış ülkeden gazeteci kılığına gizlenmiş Lemmy Caution adlı dedektif Alfakent’in liderine suikast düzenleyip şehri kurtarmak için geliyor. İşin ilginç yanı ise Alfakent’i yöneten isim bir insan değil. Alfa 60 adında bir makine, robot.
Olaylar buradan sonra kopuyor. Hoşuma giden o kadar çok yeri not aldım ki burada paylaşsam fazla uzayacağından hiç yazmasam daha iyi olur. Şunu söylemeliyim ki gerek fikirsel gerekse de barındırdığı eleştirel anlatısıyla çok önemli bir film. Hatta yeni dönemden izlediğim kimi filmlere fikir öncülüğü ettiğini düşünüyorum.
Fütüristik bir film olmasına karşın bunu göremiyoruz maalesef. Şehir, kıyafetler, tabak çanaklar her şey şimdi olduğu gibi. Filmi biraz da eğlenceli kılan benzeri sarkastik unsurlar. Teknik olarak yetersiz diyeceğim ama filmdeki şu diyalog lafı ağzıma çarpıyor.
Alıntı
-Kameranız oldukça eski.
+Teknik... Ona inancım yoktur.
Hayat işte, kimi yönetmenler tarzının dışına çıkabiliyormuş. Mesela Woody Allen'ın da 73 yapımı Sleeper adlı bilim kurgu filmi vardır. O iyi değildir ama. Sevmemiştim ı-ıh.
Benden tavsiye, eğer Godard'ın tarzına aşinaysanız bu filmi kaçırmayın. Değilseniz eğer önce şunu (http://www.imdb.com/title/tt0053472/?ref_=fn_al_tt_2), sonra bunu (http://www.imdb.com/title/tt0056663/?ref_=fn_al_tt_1), daha sonra da şunu (http://www.imdb.com/title/tt0057869/?ref_=fn_al_tt_1) izleyerek aşina olabilirsiniz.
7.5/10
Gönderen: Rosemary - 30 Ağustos 2015, 03:33:55
Bu filmin ciddi anlamda Türk sinemasına yön verdiğini düşünüyorum. Konu, işleyiş ve oyunculuk olarak zirve bir yapım olmasıyla birlikte aldığı ödüllerle adından söz ettirmiş ve kendinden sonraki filmleri fazlasıyla etkilemiştir.
Özellikle oyunculuk bakımından örnek teşkil etmeli. Jön olarak boy gösteren Turgut Özatay'ın olağanüstü performansı vardır. Her yönüyle ana karakterdir yani. Sonraki yıllarda figüran diyebileceğimiz rollerde asıl olarak Türk halkının zihninde yer etmiştir gerçi. İşte bu noktada sinema tarihimizde gerçek değerlerin nasıl kolayca harcandığının en önemli örneklerinden biridir Turgut Özatay. Ben kendisini gerçek bir aktör olarak görüyorum. Peki ya başka kimler biliyor Özatay'ı? Sanırım ismi neredeyse kimsede hiçbir çağrışımda bulunmamıştır. Yazık ki böyle değerler unutuluyor.
Ek olarak Lale Oraloğlu ve özellikle Salih Tozan'ın oyunculukları da ders niteliğindedir.
Her izleyişimde ayrı bir keyif alıyorum. Filmin son sahnesinde attığım kahkaha ise belki de izlediğim yapımlar arasında verdiğim en samimi tepkidir. İnanın orada olup onlarla çılgıncasına kahkaha atmak istiyorum her defasında. Böylesine muhteşem bir film.
9/10
Gönderen: Rosemary - 31 Ağustos 2015, 03:26:21
Yahu bu adamlar her istediğinde nasıl böyle kas yapıyorlar?
Çerezlik bir film. Son yıllarda gitgide yükselişe geçen ve takip ettiğim Jake Gyllenhaal’un başrolde olmasından dolayı izlemek istedim. Film baştan sona klişeler eşliğinde ilerliyor. Başarılı bir boksörün zirveyi görmesi, sonra dibe çökmesi, daha sonra ise… Pek bir oyunculuk değeri bulundurduğunu söyleyemeyeceğim. İsminin büyüklüğü dışında Gyllenhaal’un oynamasına pek gerek yokmuş diyebilirim. Hatta bence Scott Adkins (Yürü be Boyka) oynasaydı başrolü çok daha bomba olabilirdi. Tabii isim olarak Gyllenhaal pahada daha ağır basıyor.
Gyllenhaal’un yakın zamanda oynadığı Nightcrawler ve Enemy gibi başarılı yapımların çok uzağında kalmış bu film.
Bir taraftan da film aşırı Amerikan, ölümüne Amerikan. Yapmacık tarafları inanılmaz fazla. Ben bile izlerken sıkıldıysam her gün televizyonda benzeri filmlere denk gelen Amerikanlar acaba kumandayı duvara ne hızla çarpıyordur gerçekten çok merak ediyorum.
İyi tarafı da var tabii. Piyasadaki çoğu dövüş, boks ve ekşın filmlerinden teknik olarak bir puan yukarıda yer alıyor. Dövüş sahnelerinde oluşturulan atmosferin temposu gayet iyi mesela. Müzikler sıradan ama.
Tüm iyi aktörler yaşları ilerledikçe sıradan yapımlarda gözükebilirler. Ama senin yaşın daha gelmedi be Gyllenhaal. Biliyorum paran var. O yüzden şimdilik uzak dur böyle işlerden.
6/10
Gönderen: Rosemary - 09 Ekim 2015, 01:52:33
Festival filmlerini biriktirip üzerine epey zaman koyduktan sonra izlemeyi büyük adet edindiğimden bu filme de sıra çok geç geldi. Vejetaryen entelim ben (böyle bir tabir yok uydurdum gitti).
Film siyah beyaz bir kere. Bu tarz filmlerde alışılageldik ögelerin -artık nedendir bilinmez- bolca kullanılmasından ötürü izleyicinin filmle daha sıcak bir iletişim kurabilmesi içindir ki başrolümüz şirin bir genç kız. İçsel çatışmalar, bireysel müdafaalar, ikili oyunlar, yalnızlıklar, falanlar filanlar aynı şeyler. Söyleyecek çok fazla bir şeyi olmayan bir film. Filmde güzel olan yerler ise sahip olduğu ince ve naif dokunuşlar. Mizahı tam kararında mesela. Müziğin çoğu anda etkin kullanılması da bir başka iyi yan. Onca bisikletli sahnenin gösterilip bisiklet üzerine bir fikir, samimiyet veya anlatı yükleyememesi de filmin en büyük kabahatidir bana göre. Çok pis ayıp etmiş yönetmen. Soruyorum sana ey Lafleur. Sen hiç yokuş aşağı inmedin mi bisikletle?
6.5/10
Alın Yazısı (1972) (http://www.imdb.com/title/tt0182694/?ref_=fn_al_tt_1)
Önce şu (https://www.youtube.com/watch?v=TzUZ2gsu6h8) müziği açın, aç aç. Alın Yazısı en sevdiğim Türk filmleri içerisinde yer aldığından birçok defa seyretmişimdir. Bir arkadaşımla filmin muhteşemliğinin bahsi açılınca tekrardan izledim. Hala muhteşem.
Bir ailenin dramı bu kadar iyi anlatılabilir. Erol Taş kısacık süre yer almasına karşın büyük ders vermiştir yine. Türk filmleri içerisindeki en iyi kunduranın arkasına basılıp sonra arkasını geri düzeltme sahnesi de kuşkusuz bu filmdedir. İstemi Betil (Sarı Şehmus) de vardır. Görüyorsunuz ki Türk filmlerini tarif edemiyorum, edemem de. Onlar harikalar.
Alıntı yapılan: Alın Yazısı
Ataktım. Kavgacıydım. Bir tokatta bir adamı yere vurmayı marifet sanırdım. Yedi mahalle ötede namım anıldı mı dünyalara sığmazdım. Tövbe ettim sonra. Osman ağabeyim gibi kenara çekildim, ekmek peşine düştüm, evlenmeye kalkıştım. Pişman değilim ana, suçluda değilim. Zorla katil ettiler beni.
9.5/10
Gönderen: azizhayri - 09 Ekim 2015, 08:17:03
Tu dors Nicole (2014) (http://www.imdb.com/title/tt3483194/)Alın Yazısı, benimde favori türk filmlerimden. Kaç kere izlediğimi bilemiyorum. Bu gün olsa gene izlemekten keyif alırım. Müziği de bence kült olacak müziklerden biri. Diğerleri derseniz ilk aklıma gelenler. Kemal Sunalın En Büyük şaban filminin müziği -ki kendisi çok iyi bir Şarlo uyarlamasıdır. Tarık Akan la Halit Akçatepenin oynadığı Kardeşim filminin müziği gibi
Festival filmlerini biriktirip üzerine epey zaman koyduktan sonra izlemeyi büyük adet edindiğimden bu filme de sıra çok geç geldi. Vejetaryen entelim ben (böyle bir tabir yok uydurdum gitti).
Film siyah beyaz bir kere. Bu tarz filmlerde alışılageldik ögelerin -artık nedendir bilinmez- bolca kullanılmasından ötürü izleyicinin filmle daha sıcak bir iletişim kurabilmesi içindir ki başrolümüz şirin bir genç kız. İçsel çatışmalar, bireysel müdafaalar, ikili oyunlar, yalnızlıklar, falanlar filanlar aynı şeyler. Söyleyecek çok fazla bir şeyi olmayan bir film. Filmde güzel olan yerler ise sahip olduğu ince ve naif dokunuşlar. Mizahı tam kararında mesela. Müziğin çoğu anda etkin kullanılması da bir başka iyi yan. Onca bisikletli sahnenin gösterilip bisiklet üzerine bir fikir, samimiyet veya anlatı yükleyememesi de filmin en büyük kabahatidir bana göre. Çok pis ayıp etmiş yönetmen. Soruyorum sana ey Lafleur. Sen hiç yokuş aşağı inmedin mi bisikletle?
6.5/10
Alın Yazısı (1972) (http://www.imdb.com/title/tt0182694/?ref_=fn_al_tt_1)
Önce şu (https://www.youtube.com/watch?v=TzUZ2gsu6h8) müziği açın, aç aç. Alın Yazısı en sevdiğim Türk filmleri içerisinde yer aldığından birçok defa seyretmişimdir. Bir arkadaşımla filmin muhteşemliğinin bahsi açılınca tekrardan izledim. Hala muhteşem.
Bir ailenin dramı bu kadar iyi anlatılabilir. Erol Taş kısacık süre yer almasına karşın büyük ders vermiştir yine. Türk filmleri içerisindeki en iyi kunduranın arkasına basılıp sonra arkasını geri düzeltme sahnesi de kuşkusuz bu filmdedir. İstemi Betil (Sarı Şehmus) de vardır. Görüyorsunuz ki Türk filmlerini tarif edemiyorum, edemem de. Onlar harikalar.Alıntı yapılan: Alın YazısıAtaktım. Kavgacıydım. Bir tokatta bir adamı yere vurmayı marifet sanırdım. Yedi mahalle ötede namım anıldı mı dünyalara sığmazdım. Tövbe ettim sonra. Osman ağabeyim gibi kenara çekildim, ekmek peşine düştüm, evlenmeye kalkıştım. Pişman değilim ana, suçluda değilim. Zorla katil ettiler beni.
9.5/10
Gönderen: Bengü - 13 Ekim 2015, 22:01:32
Uzun zamandır dizilerle haşır neşir olduğum için John Wick'i hep geri plana atıyordum. Dün birden aklıma düştü Keanu Reeves, biraz daha araştırdım hayatını. "Her genç kızın sevgilisi" dedikleri tabire Keanu da dahil mi bilmem ama kendisini favorilerimin en başında tuttuğum kesin. [*]yaşı 50 üstü olan mükemmel oyuncular[/*]
John Wick'in IMDb puanı ilk baktığımda düşük geldi bana. Filmi izledikten sonra sebebinin filmin basit ama etkili olmasından dolayı olduğunu anladım. İnsanlara fazla basit gelmiş sanırım fakat temposu hep yukarıda ve zaman zaman üzüleceğiniz de bir film. Filmde John Wick'in karısı ölür, ondan kalan tek şey olan köpek de "birileri" tarafından öldürülür. Yani John'un hayatta kalmak için son bağı da kopmuştur... John da o "birilerinin" peşine düşer. Peşine düştüğünde ise o surat ifadeleri ve oyunculuk bu kadar süper oturmuş olabilir. Keanu Reeves de hayat arkadaşının ölümünü gördüğü için bu filmi onu hatırlayarak izlemek içimi daha da burktu. Bahsettiğim ölümü okumak isteyenler ise buraya (https://tr.wikipedia.org/wiki/Keanu_Reeves#.C3.96zel_hayat.C4.B1) tıklayabilirler.
Son olarak, OZ dizisinde izlediğim iki oyuncu da vardı filmde. Birisi Ryan O'Reily rolündeki Dean Winters bir diğeri ise Desmond Mobay rolündeki Lance Reddick. Dean Winters yaşlansa da Lance Reddick eski halinden hiçbir şey kaybetmemiş...
Güzel oyuncular barındıran güzel bir film.
Keanu Reeves hayranı olsanız da olmasanız da önerilir.
Gönderen: Bengü - 20 Ekim 2015, 22:21:05
Şu şekilde kısaca özetleniyor film internet üzerinde: 'Ronin' Japon kültüründe efendisiz kalmış samuray savaşçılarına verilen isimdir. Lord Asano'nın himayesinde huzurlu bir hayat süren Ako halkı ve onların koruyucu savaşçıları olan samurayların düzeni, İmparator Shogun Tsunayoshi'nin Lord Kira eşliğinde ülkeye gerçekleştirdiği ziyaret ile alt üst olacaktır. Zira Kira'nın Asano için hain planları vardır. Diğer yandan melez Kai, Lord Asano'nın kızı Mika'yı imkansız ve tutkulu bir aşk ile sevmektedir. Ama Kira'nın planlarında hem Ako'yu hem Mika ele geçirmek vardır.
Hoş bir senaryosu varmış gibi görünen sıkıcı bir film. Buna gelene kadar izlenecek birçok film var. İzlemeyin.
Gönderen: Bengü - 23 Ekim 2015, 00:26:26
Breaking Bad'den sonra bir boşluğa düşünce, insan ister istemez orada sevdiği karakteri oynayan adamın başka yapımlarını izlemek istiyor. Jesse olan Aaron Paul'un Smashed adlı filmini indirmiştim bu sebeple. Film güzeldi ama daha iyi birçok film izlediğimden çok tatmin olmamıştım. Eş zamanlı olarak bu filmi de indirmiştim ve film bilgisayarımın içinde öylece izlenmeyi bekliyordu. Bugüne denk geldi.
Ben filme puan versem 4/5 veririm fakat IMDb'deki 6,6/10 bana film için düşük geldi. Yarış oyunu severim fakat bu tarz bir film izlediğimi pek anımsamıyorum. Fakat bu film yeterince hız tutkusu içererek beni mutlu etti.
Tavsiyedir.
Gönderen: Marius - 31 Ekim 2015, 02:33:04
Karadenizde geçen kısımları 10/10, diğer yerlerini izlemeye değmez.
Gönderen: Bengü - 11 Kasım 2015, 12:54:44
Keanu Reeves'i şöhret yolunda bir basamak daha tırmandırmış bir film Speed. Aksiyona özlem duymuş ben için de yeterince tatmin ediciydi. Birkaç yerini tahmin etsem bile seyir zevkini baltalar durumda değil. Puan olarak 8/10 diyebiliriz. İzleyebilirsiniz.
Gönderen: Skald Harald - 11 Kasım 2015, 13:19:06
Gönderen: Bonthey - 09 Aralık 2015, 19:08:43
Güzel bir Takeshi Kaneshiro filmi.
Gönderen: Grayswandir - 15 Aralık 2015, 00:47:55
Bana göre gelmiş geçmiş en iyi Bond olan (çoğunu izledim evet) Daniel Craig'in bildiğim kadarıyla son filmi olması sebebiyle izlememem düşünülemezdi bunu. Filmi genele göre daha çok beğendim sanırım. Bir Bond filminden beklediklerimi veriyordu aşağı yukarı. Bir Casino Royale değil kesinlikle tabii. Asıl üzüldüğüm, potansiyeli yüksek bir filmdi bence bu. Şahane bir film çıkabilirdi ortaya, biraz yazık edilmiş. Sonu da hiç olmamıştı. Puanım 6.5/10.
Gönderen: okanakinci - 10 Ocak 2016, 20:29:07
Gönderen: Rosemary - 30 Ocak 2016, 02:37:28
Yeni Zelanda filmleri genelde yanıltmaz. Görmedim yani. İzlanda da bir bakıma öyledir. Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’dır.
Film metal müzik, korku ve parodi harmanından oluşuyor. Ölümgezım. Piyasada gördüğümüz korku-komediler gibi değildir yalnız, belli ki kafası basan ve temiz mizah anlayışı olan insanlar tarafından yazılmış her yerinde yaratıcı bakış açısı yer alan tiyatral sapıklık şovu. Sırf ansızın giren metal müzikler için bile izlenir diyeyim.
2013 yapımı Málmhaus adlı film var ayrıca. O da metal müzik konulu daha ciddi ve iyi bir filmdir.
7/10
Ek: Ön Dinleme. (https://www.youtube.com/watch?v=wdSebJy_ERw)
Gönderen: Rosemary - 04 Şubat 2016, 02:04:02
Bazı filmler vardır ya, bitirdikten sonra çok iyi olduğu kanısındasınızdır da bir yerlerde bir eksik duyumsarsınız ya işte ya da kitaplardan örnek olarak Yüzüklerin Efendisi diyelim. Bitiriyorsun; çok iyi. Ah, keşke biraz daha okuması zevkli olsaydı. Tarantino filmleri örneğin (müthiş kişiseldir) bitirince ‘vay anasını’ tepkisi fakat ardında gelen bir ‘keşke’ içeriğin de dolu ve genel olarak akışın yüksek kalitede olması dileği.
Bu film tam tersi işte. Michael Punke’nin The Revenant: A Novel of Revenge adlı yapıtından uyarlanan film iç savaş öncesi dönemde adı gibi gerçek anlamda bir intikam öyküsünü konu alıyor ve amacı uğruna adeta ölümü yenerek tekrar yeryüzüne doğan Glass’in (DiCaprio) çabasını konu ediyor. Ustalıklı görselliği ve özellikle DiCaprio’nun eşsiz oyunculuğuyla bir modern zaman klasiği çıkıyor ortaya ve şu zamanda dahi niçin hâlâ ‘kahrolası’ gişe filmlerini izlememiz gerektiğini gösteriyor bize.
Jüri bu yıl da Oscar’ı aynı yönetmene verir mi bilmem ama en iyi erkek oyuncu tercihinde bu defa bizi şaşırtacak gibi. Ki ben ödülü verenlerin artık filmleri gerçek anlamda izlediğini bile düşünmüyorum ama ola ki izlemişlerse umarım ‘Italian Power’’a inanmışlardır biraz.
Live long Anselmo. We love you.
Iñárritu tıpkı NBC gibi seriye bağladı ve umarım hızı ve azmi düşmeden yoluna devam eder.
9.5/10
Gönderen: okanakinci - 11 Şubat 2016, 12:05:22
Gönderen: Kitap Adam - 12 Şubat 2016, 21:39:06
İzlediklerim kadarıyla, geçen yıl gösterime giren filmler arasında en iyi film buydu diye düşünüyorum. Oscar'a da adaymış ki bence yakışır. Brie Larson ve Jacob Tremblay de gerçekten hakkını vermişler rollerinin. Filmde, yaşanan çok ciddi bir travmanın etkileri çarpıcı bir şekilde anlatılmış. Spoiler kutusu açıp onları tek tek yorumlamak uzun sürer şimdi fakat gerçekten akılda kalıcı, etkileyici sahneleri bol. Kaliteli bir drama filmi. İzlemeyen arkadaşlara kesinlikle öneririm.
9/10
Gönderen: Rosemary - 28 Şubat 2016, 01:49:16
Alıntı yapılan: Amber Fares (Filmin yönetmeni)
Speed Sisters is a film about the human drive to break through the obstacles in our lives and be true to ourselves and to our dreams.
Her anlamda feminist bir film olan Speed Sisters, Orta Doğunun tamamı kadınlardan kurulu ilk araba yarışçısı takımını konu alan muhteşem eğlenceli ve aydınlatıcı bir belgesel-film. Filistin’de ikamet eden bu beş cesur kadın, yeri geliyor maddi zorluklara göğüs gererek yarışlara katılıyor, çok vakit toplum baskısına maruz kalıyor. Evlenip, başlarını örtmeleri yönünde gelen toplum baskısını içlerindeki özgüven ve amaçlarına olan tutkuları ile yenmesini de biliyorlar. Kurşunların bir yanda patladığı, ötesinde gaz bombalarının uçuştuğu, beride çocukların insafsızca öldürüldüğü, antrenman yapacak yer bile bulamadıkları erkek egemen bir ortamda, bir anlamda yaptıkları ve yapış biçimleriyle sevgi ve mutluluk dağıtıyorlar etraflarına.
Son yıllarda The Salt of the Earth (http://www.imdb.com/title/tt3674140/)’den sonra en beğendiğim belgesel-film oldu. Her şeyden öte filmin son derece iyi niyetli olması hoşuma gitti. Dili Arapçaydı ama yeri geliyor İngilizce konuşuyorlardı, kahkaha atıyordum, bir de bakıyorum Banksy resmi karşımıza çıkıyor. Geleneksel kültüre veya politikaya mesafeli ve mizahi yaklaşması da bence çok uygun bir karar olmuş. Nitekim film boyunca içime bir hüzün yerine umut aşılandı.
Filistin’de böyle bir takımın varlığından da ilk defa haberdar oldum. Dünya ne kadar güzel bir yermiş. İnsanın iyi olduğu her yerde meğer sevgiye dair her şey fazlasıyla bulunuyormuş. En güçlü silahlar dahi içten bir gülümsemeye karşı koyamıyormuş.
Oyunculuklar da bayağı iyiydi. Betty, Marah, Noor, Mona ve Maysoon hepsi müthişti. Ah! Betty, gerçekten çok güzelsin.
9/10
Gönderen: Müstehzi - 01 Mart 2016, 18:40:31
Filmi izlemeden önce herhangi bir araştırmaya girişmedim. Çanakkale Savaşı'nı Anzak gözüyle anlatan bir film olacağını düşünmüştüm. Ancak film Çanakkale Savaşı'na sadece "değiniyor" diyebiliriz. Bu kısımlarda da hayli objektif davranıldığını düşünüyorum. Yani Türkler barbar ve cani gösterilmemiş müsterih olunuz.
Film, bir babanın(Russel Crowe) Çanakkale Savaşı'na gönderdiği oğullarının cesetlerini bulmaya çalışmasını anlatıyor. Tabi bu çaba bazı sürprizleri beraberinde getiriyor. (spoiler vermeden başka konulara geçeyim)
Film hakkında sanırım hepimizin, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan gibi önemli aktörlerimizin içinde yer alması sebebiyle az buçuk bir bilgisi var. Rollerini de başarıyla kotardıklarını düşünüyorum. Zaten alıp yürüyecekleri replikleri yahut sahneleri yoktu. Film daha ziyade baba ve oğulların ilişkisine, bir Anzak'ın İstanbul macerasına odaklanmıştı. Bence güzel de olmuştu. Zira her sene "yapılamayan" bir Çanakkale filmi izlemekten gına gelmişti.
Filmin İstanbul'da geçmesi Türk karakterlerin içinde yer alması sebebiyle Türkçe diyaloglar bolca kullanılmış. Ancak bir sıkıntı var ki bu diyaloglarda her zaman Türk oyuncular bulunmuyor. Dolayısıyla hayli berbat sayılabilecek bir aksanla Türkçe konuşuluyor ve ana dilinizi anlayamıyorsunuz. Ben Türkçe kısımları İngilizce altyazı sayesinde anladım maalesef. Bunun haricinde filmin içeriğinden bahsetmeden bir aksaklıktan söz etmek zor.
Bir babanın dramına şahit olacağınız, filmin karşısına geçtiğinizde ve kalktığınızda farklı insanlara dönüşmeyi umut etmeden izlerseniz, beklediğinizi alacağınız bir film olmuş.
6/10
Gönderen: berk eren - 28 Mart 2016, 01:41:37
Gönderen: Rosemary - 10 Nisan 2016, 17:46:19
“Ağlamayın be! Böyle insanlara ağıt değil destan yaraşır.”
“- Ağlayacak mısın yoksa?
+ Ağlamak zayıfların işidir. Öyle demiştin.”
- Elveda dostum. Horlandık ama bükülmedik.”
“Murat ağabey gibiler öldükçe yaşarlar.”
“- Gene azarlayacak mısın beni öğretmenim?
+ Hayatın bu çocukları yanlış etkileyecek. Son bir bağışta bulun onlara. Korktuğunu göster.
- Ezik yaşadık öğretmenim ama dik öleceğim.
+ Gözlerinde büyük ölme ki ileride sen olmaya çalışmasınlar.”
“Bir kahraman gibi yaşadı bir kahraman gibi ölecek. Bende Murat ağabeyim gibi kötülere kurşun sıkan bir adam olacağım. Cellada çekil diyecek sonra kelepçeyi kırıp ipi boynuna kendi geçirecek. Sandalyeye tekme atacak. Yiğit yaşadı, yiğit gibi ölecek.”
“Korkuyoruuuum. Asmayın beniii.”
“Hayır, hayır, hayır.”
“Öldürmeyin. Yaşamak istiyoruuum.”
“Hayıııııır. Hayıııııııır.”
9.5/10
Spoiler: Göster
Gönderen: Grayswandir - 16 Nisan 2016, 00:46:41
Bu filmi bu zamana kadar izlememiş olmanın utancını yaşıyorum. Söylendiği kadar var gerçekten, hatta fazlası.
Muhtemelen izlediğim en iyi bilim kurgu filmi. Elbette bir korku filmi bu, fakat bu amaç bilim kurgunun nimetlerinden mükemmel yararlanılmış, ki bilim kurgu temelde budur zaten. Gerilimin dozu öyle hassaslıkla ayarlanmış ki, ne olduğunu anlamadan kendinizi filmin kahramanlarıyla birlikte nefesiniz kesilirken buluyorsunuz. Beklentiyi ve korkuyu yavaş yavaş artırarak size o çaresizliği gerçekten yaşatıyor. Yarısından çoğu ufacık bir geminin içinde geçiyor ve film bu kısıtlı imkanları sonuna kadar kendi lehine kullanmayı başarmış.
Atmosfer mükemmel. Efektler, mekanlar, kostümler, her şey gayet başarılı. Film bu açılardan 1979 için gerçek bir devrim niteliğinde. Kesinlikle 40 yıllık bir film izliyormuşsunuz gibi gelmiyor. Bugün yapılsa gerçekten çok fazla bir şey değişmezdi, filme puanım yine aynı olurdu. Fevkalade.
CGI karşıtı biri değilim, teknolojinin nimetlerini kullanmayı destekliyorum ama böyle filmler yapılmıyor artık. İmkanlar arttıkça senaryonun, elindekileri iyi kullanmanın önemi azaldı. Sadece sinema sektörü için de geçerli değil bu. Keşke teknolojiyi daha çok göz boyamak değil, zenginleştirmek için kullansak.
9/10.
Gönderen: Rosemary - 16 Nisan 2016, 02:20:59
The Thing (1982) (http://www.imdb.com/title/tt0084787/?ref_=nv_sr_1), bir John Carpenter harikası. Sıfır CGI, ultra doğallık. Kurt Russell da var, daha n'olsun.
The Man from Earth (2007) (http://www.imdb.com/title/tt0756683/?ref_=nv_sr_1), tek bir odada diyaloglar eşliğinde geçer ama izlenildikten sonra Omnipresent Perception (https://www.youtube.com/watch?v=v0MkJtI3FvU) eşliğinde kafayı duvarlara vurmaya sebep olur.
La jetée (1962) (http://www.imdb.com/title/tt0056119/?ref_=nv_sr_1), kişisel favorimdir. Benim için yapılmış en harika bilim-kurgu filmidir. Ne acı ki çoğu bilim-kurgu izleyicisi bu filmi bilmez. El üstünde tutulup, özendirmeli, izletilmeli. Filmden sonra ki önerim ise bir tatlı kaşığı balla tatlandırılmış papatya çayı eşliğinde Suzanne (https://www.youtube.com/watch?v=svitEEpI07E&index=14&list=LLgGthzT0FwjgJvt_ZCqVEIg).
İzlememiş iseniz, izledikten sonra fikirlerinizi de duymak isterim.
Gönderen: Bay_Karamsar - 23 Nisan 2016, 20:49:04
Spagetli Western olarak ilk bir buçuk saati, "-Yaparsın? -Yapmam!" inatlaşmasından birbirlerine "Kazık nedir? Nasıl güzel atılır?" dersi verdiren iki adamı izlemek keyifliydi. Ama filmin geri kalanı, zaman-olay algımızı eksilten, genel olayları ve iyi, kötü tarafları bilsekte, duygusal tatmin sağlamayan, güzel çekilmiş sahneler arasında boşluğu doldurması biz seyirciye bırakılmış. Yarıdan sonrası, vitesini boşa alıp yokuş aşağı hızlanan arabanın içinde bir "N'oluyoruz?" hissiyatı uyandırdı.
The F Word (2013) (http://www.imdb.com/title/tt1486834/?ref_=nv_sr_1)
Romantik komedi olarak aynı teraneler: Kadın ile erkek dost kalabilir mi? İlişkide dürüstlük. Aşığım ama sandığın gibi sefilce değil asilce...
Filmde tek hoşuma giden, Zoe Kazan ve ekrana yansıyan duygularının kuvveti oldu. O üzüldü, bende üzüldüm. Kazma sevgilisi kazmalık yapınca, kızın hissettiği hayal kırıklığını hissettim. Kazma sevgili giderken ki hallerinde içim dahada bir parçalandı. Sezen Aksu'dan Sen Ağlama'yı çalasım geldi. Film mi? Eh işte. Zoe Kazan'ın tatlılığına ise diyecek yok.
Gönderen: Rosemary - 04 Mayıs 2016, 02:32:24
Kötü bir film bekliyordum ve bu kadar düşük beklentiye karşılık gerçekten çok kötü bir film çıktı karşıma. Yönetmenin ilk uzun metrajı sanırsam, işte tam da bu yüzden olmamış olabilir. Her ne kadar çoğu yerde Türk korku filmi çizgisini başka yöne çektiği söylense de bu pek doğru olmaz sanırım. Nitekim ne senaryo, ne de geri kalan hiçbir noktada en ufak bir özgünlük, gerekli bütünlük yok, kanaatimce filmin finalini de çocuklar şok olsun diye çekmişler. Bir yerde okumuştum final için 'beyin yakıyor' denmişti. Haha.
Film yine bildiğimiz geri zekâlı, düz, küfürbaz, cahil ama yetkileri olan bir polis devriyesinin lakırdısı ile açılıyor. Neden bu tarz filmlerde hiç aklı başında, analitik düşünebilen, özgün karakter yoktur ha? Yoksa hepimiz gerçekten geri zekâlı mıyız? Şimdi soracak olursak hepimiz Poe, Lovecraft falanlar filanlar okuyoruz, e o zaman bu ne? Neden az da olsa In the Mouth of Madness değil? Neden?
Şimdi bu filmi Dabbe'den ayıran fark nedir ki. Ecnebiler güzel bir terim uydurmuştur ama ben direkt söyleyeyim, filmin geneli olmak itibarıyla özellikle ikinci kısmı tamamen mastürbasyondur. Bir de neden bu kadar fazla küfür var filmde? Neden hiç kadın ana karakter yok?
Baştan sona para ve emek harcandığı belli ama keşke öncesinde...
Yerin dibine sokmuş gibi oldum ama sırf bu topraklardan bir film diye de abartmamak lazım. Abartıldığı takdirde Recep İvedikler gibi seriye bağlar gider.
Şunu izleyeceğinize daha kısa ve etkili bir şey tavsiye edebilirim: Cradle of filth - Scorched Earth Erotica (https://www.youtube.com/watch?v=W38Gd5E37dI)
4/10
Gönderen: Bay_Karamsar - 09 Mayıs 2016, 19:57:02
Kendi gençlik zamanlarından kalma ideallerin bulanıklığında, hayatlarının baharlarını çoktan geçirmişler bir köşede; yeni çağın hırslı gençleri ise diğer köşede. Zamanın ve değerlerin göz açıp kapayıncaya dek değişmesini, önce basit bir kendini arama sonra da önemsiz bir gizem hikayesine dönüşüp ana hikayeyi bağlayarak son nokta konulmuş. Filmin ilerlerken giderek düşebilecek ivmesi de böylece engellenmiş. Büyük laf söylemeyen kendi derdince bir film olmuş.
How to Be Single (2016) (http://www.imdb.com/title/tt1292566/)
Yalnızlık mevzusu ve en az iki kişi gerektiren romantik komedi? Üstüne üstlük kendi türettiği yalnızlık başlıklarının her birine özel yan özellikli ana karakterler topluluğu ile farklı yönlere temas girişilmiş? Tek tek ele alınınca, "Bebek istemeyen doktorun, masum bakışlarıyla onu fikrinden vazgeçirmeye çalışan bebek ile olan münasebeti", "Bir kavanoz dolusu fıstık üstünden olası sevgili adayları yüzdesini çıkarma." ya da "Filmin sonuna değin, kendi başına sırt fermuarı ile başa çıkamama." gibi anlar kendi içlerinde güzeller. Ama izlemekten gına gelen; aptalca ilişki kurallarına göre hareket eden karakterler ve onlar ile duygudaşlık yaratması gerekirken, çoklu öyküden ötürü daralan zamana sıkıştırılan ketum ve hızlı an geçişleri söz konusu. Her biri ayrı ayrı film konusu olmuş hikayelerin toplamı, bütünden daha fazlasını bile edememiş.
In Your Eyes (2014) (http://www.imdb.com/title/tt2101569/)
IMDB'deki bilimkurgu tabirine kanmamak gerek. Satır arasında, tıp ve psikiyatri gibi bilimsel temelli dalları, insanlık dışı katılıkta etiketlemekteyken, bilimkurgusallıktan anladığı, bir mucize üzerinden, romantik olaylar zincirini başlatmak.
İki insanın birbirlerinin gözünden birbiri hayatlarına bakışlar atıp küçük müdahaleler de bulunmaları ilk başlarda hoş ve komik. Farklı yerlerde, etraflarını umursamadan birbirleri ile vakit geçirmeleri, aralarındaki mucizeye rağmen, romantizm yapmaya çalışıldığı zaman fazla hesaplı kitaplı tasarlanmış gibi geldi.
Tabi, bu matematiksel romantizm kirli yanları daha fazla.
Zoe Kazan'ın romantik filmlerinde kendine genişçe yer bulan "Masum Tatlı Güzel" klişesi vardır. Film bunu kullanmaktan öte istismar raddesine getiriyor. Misal, kendisinin Ruby Sparks'ta kısaca gözüken gömlek ve iç çamaşırı kombinasyonundan oluşma fetiş kılığıyla, oradakinden çok daha uzun bir sekansla teşrif ediyor. Romantizme hizmet adı altında elindeki tüm olası kozları -uygunsuz da gelse- kullanmakta film.
İki karakter arasındaki ilişkiyi onaylayalım diye, yaşanan mucizeden daha tuhaf gelen olaylar ve hikaye kırılmaları yaşanıyor. Cesur şövalyenin kötü büyücülerin elinden güzel prensesi kurtarma atağına dönüşüyor sonlara doğru.
Şu sıralar bolca bahsi geçen sanal gerçekliğin ve onun bireyler arası kullanımına dair verdiği fikirler bana tek artısı. Ama amaçladığı bu değil ve zaten, bolca bahsettiğim gibi, amaçladığını ortaya koymadaki yöntemlerinden hazzetmedim doğrusu..
Ciddi ciddi, filmin yedi üzeri not almasında yapımcıların parmağı olduğunu düşünüyorum.
NOT: Filmlerle alakalı beğeni azaldıkça hakkında yazılanların artması tuhaf oldu.
Gönderen: WinterSoldier - 26 Mayıs 2016, 20:39:05
Gönderen: Müstehzi - 11 Haziran 2016, 18:51:49
Gerçeklikle bağdaşmayan ancak ülke gerçekliğini anlatmaya çalışan, son derece yetersiz bulduğum bir film oldu. Cannes'da ödül aldığını öğrenince şaşırdım. Ülkemizde kadınların yaşadıklarını biliyorum elbette ve durum asabımı bozuyor. Ancak böylesine vasat, gediklerle dolu, "Ah yazık" dedirtmek için çekilen bir filmi bu sebeple alkışlamak doğru değil. Filmdeki yan rollerin hikayeye renk katması ve oyunculukların göz doyurması haricinde övülecek bir şey bulamıyorum. "Cannes'da ödül alan bir film varmış bakalım neymiş" dediğiniz bir boş zamanda izleyebilirsiniz. Bunun harici dikkate değer bir eser değil.
Gönderen: Quid Rides - 17 Haziran 2016, 00:27:31
Yer yer Guardians of G. tadında espiriler yapmaya çalışmışlar. Olmamış. Komik değil yani, gülmedim.
Diyalogların bazıları çok hoş kabul ama geri kalanı aşırı salakça. Film ilerlesin diye karakterleri mal etmişler bildiğin. Thoth'u kandırmaları mesela. Eyvallah iyi güzel de çok düz. Fazla direkt.
Hikayeyi size iki paragrafta özetlesem ağzınızın suyu akar. Ama gel gelelim ki senaryo beş para etmez. O iki pargrafı geliştirememiş senaristler.
Kısacası izlemeyin. Hayatımdan boş yere vakit çalan filmler listeme Thor 2'den sonra bu filmi de ekledim. İzlemeyin. Onun yerine wikipediadan şu karakterleri okuyun daha fazla zevk alırsınız: Horus, Set, Osiris, Ra. Bu dördünün wikipedisi iddia ediyorum filmin kendinden daha iyidir.
İzlemeyin. Önermiyorum. Selametle. :)
Gönderen: estelturin - 17 Haziran 2016, 11:01:40
Tam bir hayal kırıklığı.
Gönderen: Bay_Karamsar - 18 Haziran 2016, 22:12:25
Bu türü izledikçe, üç aşağı beş yukarı, ana hatları, kırılmaları ve ters köşeleri tahmin edebiliyorsunuz. Tahmin edilebilirliğinin dışında, konunun merkezinde konuşan insanımsı hayvanların olmasının, albenilikten öte, filminde merkezinde olması güzel. Şiddet iç güdüsü, medeni olmak, bir arada yaşamak üzerine, günümüz sorunlarına pamuk şekeri kıvamında bile olsa değinmesi hoş. Farklı hava şartlarının yaşanması, hayvan türlerine göre semtlerin olması ve türlere göre uyulması gereken kurallar, filmin hoşuma giden yanlarıydı.
Kendi türünün gereksinimlerini yerine getirmiş bir film.
NOT: Amerikalıların, ehliyet bürosundakilere ne hıncı varmış be arkadaş! Resmi işlemlerin hep sinir bozucu olduğunu kabul ediyorum tabi. Ama bu nasıl öfkedir?! Bu nasıl intikam hırsıdır?! Gülüp gülmemekte tereddüt ettim o sahnelerde :).
Gönderen: lotrozan - 18 Haziran 2016, 22:42:40
Sadece bir odada geçen muazzam bir bilimkurgu filmi. 14000 yaşında olduğunu iddia eden bir tarih profesörü ve ona sorular yağdıran üniversite hocası arkadaşları. 87 dk'lık bu filmi kesinlikle izleyin.
Gönderen: estelturin - 19 Haziran 2016, 00:50:05
Son zamanlar izlediğim içene çeken tek film.Oyunculuklar A dan Z ye mükemmeldi.
Gönderen: azizhayri - 20 Haziran 2016, 17:02:32
Gönderen: bila-keyf - 05 Temmuz 2016, 01:38:45
Hobbit de Thranduil rolü ile izledigimiz Lee Pace oynuyor. Görseleri çok güzeldi , büyükler için masal tadında. imdb si 7,9 biraz pan's labyrinth ine benziyor ben severek izledim izlemenizi tavsiye ederim.
Gönderen: Bay_Karamsar - 05 Temmuz 2016, 14:21:19
Milos Forman'ın şimdiye kadar izlediğim filmlerinde, mevcut düzen alışkanlıklarıyla uyumsuz, otorite karşıtı hareket eden asiler merkezdeydi. Amadeus'un merkezindeyse, gelenek ve otoriteye sadık biri mevcut. Uhrevi ve dünyevi dünyasının bütününü korumak için onu tehdit eden düzensizlik üreticisine (Mozart) karşı çelişkili fikir ve hisleri; kutsal davasına ulaşabilmek adına insanın nasıl korkunçlaşabileceği...
Salieri'nin arzu ve nefretini üstüne toplandığı asi Mozart ile olan ilişkisinde: Otorite ve bürokrasi sahibinin tutku dolu fenalığı, olağanca haliyle resmedilmiş. Salieri'nin samimi itirafında onu anlayıp empati kurmak bir başka deneyimdi.
Mozart'ın yetenek ve dahiliğinin gerçeküstü sınırlarda seyretmesini biraz garipsedim. Bestelerini vahiy inmiş gibi kağıda döken birinin, masa başında canı çıkana dek durmadan yazmak zorunda olması çelişkiliydi. Mozart'ın tek seferde eserlerini yazdığı söylentisine göre bir deha portresi çizilirken tutarsızlaşma yaşanmış. Mozart'ın Zamanının asi rock yıldızı olarak sunulması, dönemin müzikal kültürünü anlama açısından işlevselken, filmdeki iyi-kötü ayrımını daha da belirginleşiyor.
Gönderen: estelturin - 05 Temmuz 2016, 21:40:47
2008 krizini anlatan güzel bir film.Ekonominin karışık girdi ve çıktılarını anlaşılır bir dille anlatıyor.
Gönderen: Lethzion - 20 Temmuz 2016, 19:47:02
Being John Malkovich
Paradise Trip
OXV:Manual Frequency
Gönderen: Guy Fawkes - 20 Temmuz 2016, 19:57:47
Gönderen: Bay_Karamsar - 24 Temmuz 2016, 21:43:39
Yan karakterler eğlenceli. İş oldumu topu birbirine atıp arada komplimanlar yapan goblin ikili; oğlunun mürüvvetini görmek için çırpınan ana; adını hatırlayamadığım bir oyuncağın saç sitiline sahip siyahi elf ve yancıları; hepsini izlemek keyifliydi.
Ama...
Müzikalliğinin ölçüsü kaçmış. Zırt pırt, şarkı, şarkı, şarkı! Sanki filmin süresini uzatmak istermişçesine. Bu işlerin piri olup çıkmış Disney yıllardır nasıl kotarıyor bunu, ölçüsü nedir bu filmlerde müzikalliğin, feyzalsalarmış keşke.
Gönderen: Rosemary - 31 Temmuz 2016, 02:39:18
Türk sinemasından yine güzel bir aşk filmi örneği. Cüneyt Arkın’ın tam formunda, yakışıklılığıyla, durarak dahi oyunculuk dersi verdiği, kartpostallara layık pozları ve çokta görmediğimiz alaycı ve eğlendiren rolüyle büyülemesini bildi film. Fatma Girik’te çok güzel cidden.
Kısaca konusuna değineyim; gösterişli bir kalantor kızı Zeynep’in (Girik) adını temize çıkarmak için onu bir yıl evli tutmak ister, tabii ücretiyle. Henüz acemi romancı adamımız –sonradan çoksatar olacak- Murat (Arkın) ise küçük Ayşe’nin yurtdışındaki ameliyat masraflarını karşılamak üzere kendisine sunulan bu teklifi kabul eder. İşin güzel yanı ya, evlilik süresinin bittiği bir yılın sonunda Zeynep ve Murat gerçekten âşık olurlar birbirlerine.
Bu tarz filmler her ne kadar dışarıdan basmakalıp, benzeri ve belki de sığ gözükse ve televizyonda dahi izlenmeye cesaret edilmese de, özünde vermek istedikleri ve sunduğu samimiyetle günümüz filmlerinden her ne kadar geride duruyor gibi gözükse de, esasında, şimdikilerin ulaşamayacağı kadar saf, yozlaşmamış bir anlatıyı ifa ediyor ve bunu edebiyle yapıyor.
Şu karakterlerin olduğu bir film zaten ne kadar sıcak olabilir siz tahmin edin: Temel Reis, Rüstem Efendi, Hızır Baba, Avukat Kemal (Hulusi Kentmen)
Filmin belki de en güzel yeri meyhane sahnesiydi. O sırada çalan müzik, edilen sözler, dört bir mezeye sirayet eden muhabbetin ferahlığı... Şuradan (https://www.youtube.com/watch?v=Om6NLziYmHU) izleyebilirsiniz.
Alıntı
Bizim dostların yürekleri geniştir, dünyalar kadar geniş. Sevgileri bir başka temiz, bir başka büyüktür.
8,5/10
Gönderen: harvey birdman - 01 Ağustos 2016, 01:46:18
bir punk rock grubu konser için gittikleri salonda neo-naziler tarafından alıkonuluyor,olaylar gelişiyor.
daha yeni izleyebildim. izlemesi eğlenceli ve gerilim dolu bir film olmuş,müzikler ve tabii ki imogen poots güzel. ama yakın zamanda izlediğim queen of earth'ü gerilim anlamında buna tercih ederim. daha çok korku/gerilim sinemasının lunaparkını oluşturuyor bunun gibi filmler.
Gönderen: Guy Fawkes - 01 Ağustos 2016, 12:32:09
Aslında film severlerin yakından tanıdığı bir film. Yaklaşık iki hafta önce tekrar izleme fırsatı buldum. Film ilk dakikalarından itibaren kendine bağlıyor. Oyuncu seçimlerinin çok doğru olduğunu düşünüyorum. Müzikleri ise kesinlikle harika. Uzun süre unutmayacağım sahneleri var. Benim favori filmin olduğu için pek olumsuz gözle bakamıyorum filme, taraflıyım yani :D Yine de fazla şiddet içerdiği için beğenmeyen arkadaşım olmuştu. Tarantino'nun ünlü kanlı sahneleri :D
Gönderen: Bay_Karamsar - 27 Ağustos 2016, 02:59:19
Ne olmaya karar veremediği için yerinde saymış. Kötü değil-iyi de değil, kıvamında.
İçerdiği şiddetin basitliği sebebi ile televizyonun gündüz kuşağında yayınlanan eski filmlerden olsa, zamanına göre iyi derdim. Gelin görün ki, sinema perdesinde bu sene görücüye çıkan bir film kendisi.
Yapımcılarının filmin hangi tonda ilerleyeceği hakkındaki kararsızlıkları, potansiyelini heba ettirmiş :(.
Gönderen: Bay_Karamsar - 30 Ağustos 2016, 20:55:38
Kitabını bitirir bitirmez filmi izleyince pek tat alamadım.
Kötü değil. Tabii kitapla karşılaştırılmadığı sürece. Elbette şunu da unutmamak gerek: Kitap, doğrudan filme aktarılmaya çalışılsa, ucube bir iş çıkardı.
Kitap, eski bir kitabın sadeleştirilerek eğlenceli hale getirilen versiyonu olduğu iddiasındaydı. Filmde, o kitabın filme aktarılabilir kısımlarını alarak ortaya çıkmış.
Kılıç dövüşü sahnelerini (ilk düellodaki jimnastik gösterisini saymazsak) beğendim. Gene de kitapla karşılaştırmaktan da kendimi alamadım.
Gönderen: Rosemary - 02 Ekim 2016, 02:33:48
Zihnimizin, içindekileri birbirleriyle bağdaştırma konusundaki yetersizliği, yeryüzündeki en merhametli şeydir herhalde.
Bu filmi izlemeyi neden bu kadar ertelemişim diye kendime çok kızıyorum şu an. Bunun en büyük sebebi ise filmin 2005 yapımı olduğunu görüp önyargılı davranmamdı. Bugün izlediğimdeyse daha önce filmle ilgili bir araştırma yapmadığımdan dolayı şok oldum diyebilirim. Neden mi?
Film siyah beyaz ve, ve sessiz bir film. Bildiğiniz üzere hikâye 1920’lerde geçtiğinden film de sanki o dönemde çekilmiş gibi duruyor. Biri bana bu filmi getirip bilgi vermeden izletseydi 2015 yapımı olduğuna asla inanmazdım herhalde. 1920 ya da 30’larda çekildiğine dair her şeyimi ortaya katıp bahse bile girerdim.
Film 14 ayda çekilmiş ve sadece 47 dakika. Bu kadar kısa olmasının sebebi ise sırf uzun olsun diye çekmek istememeleriymiş. Yönetmene kalsa daha uzun, senariste kalsa ise daha kısa olurmuş.
Filmin stilini oluşturmadan evvel o dönemdeki birçok değerli filmi izlemişler. Liste şöyle:
The Cabinet of Dr. Caligari (1920)
Faust (1926)
Metropolis (1927)
Nosferatu (1922)
Sunrise (1927)
Der Müde Tod (1921)
The Thief of Bagdad (1924)
The Lost World (1925)
The Phantom of the Opera (1925)
Aynı ekibin yine Lovecraft'ten 2011 yapımı The Whisperer in Darkness adlı filmi var. Öyküyü okumadığımdan, önce okuyup sonra filmi izlemeyi düşünüyorum. Bu film de yine siyah beyaz ve 30'lar havasında çekilmiş ama sessiz değilmiş.
Sonuç olarak böyle esaslı, özenli işlere pek denk gelinmiyor. Bu tarz filmler gerçekten anlatılamıyor, o ruh ve hissiyatı kavrayabilmek için izlemek lazım.
9.9/10
Gönderen: KingKiller - 03 Ekim 2016, 11:09:33
Gönderen: Guy Fawkes - 03 Ekim 2016, 16:18:03
Vahşi Kahramanın Dönüşü (1976) (http://www.imdb.com/title/tt0075132/)
Vahşi Kahraman filminin devam filmi. Geçen gün TRT'de çıkmıştı, babamla birlikte izledik. Film ile alakalı pek bir şey söylemeyeceğim ama konusu ilgi çekici bence. Kahramanın yaşadığı kabilenin kutsal törenlerinin olduğu sahneler, Kızılderili kültürüyle ilgili yeni şeyler öğrenmemi sağladı. Şeytan Ruh gibi bir varlıktan kurtulmak için hediyeler sunmaları, acı çekmeleri vs. Filmin başrolünde Richard Harris var bu arada. Tanıdınız mı? ;)
Gönderen: KingKiller - 07 Ekim 2016, 21:38:11
Gerilim kategorisinde ve başrol Jim carrey dersem izlememiş olanlar hemen izler diye düşünüyorum :D
7/10
Gönderen: Bay_Karamsar - 08 Ekim 2016, 18:09:47
İzlemeyi hep ertelemiştim. Senaryosu, Bitmeyen Savaş'ın yazarı Joe Haldeman'a ait. Sırf bunu bilmekten galiba, başkarakter Achilles'ın kaba ama ince espri anlayışı, Bitmeyen Savaş'ın William Mandella'sının alaycılığını hatırlattı.
Filme dönersem, kısa yorumum, türlü güzel ayrıntılar zayıf bir hikaye ile heba olmuş.
Dev robotları gladyatörler gibi dövüştürerek, savaş/mücadele ile spor arasında bağlantı kurmak güzel. Lakin koca bir mantık hatası var ki, filmin sonuna insanlığa mesaj vereyim derken bu daha da göze batıyor.
Dünyayı paylaşan sadece iki süper güç varken, gücünün ve yetki alanının nereden geldiği bilinmeyen hakem komitesi ve kararlarına uyulması kocaman bir soru işareti.
Efektleri ve robot dövüşleri zamanına göre değerlendirince tatmin edici. Hep bir yerlerinden bir şeyler çıkarıp, başka şekillere dönüşmeleri Mecha sevenleri daha da mutlu edecek cinsten.
Sporcu-asker savaşçılar; spor ile savaşın aynı şeye dönüşmesi; varoluş amaçlarını gerçekleştirmek için ölüme gözü kara dalmaya hazır yapay insanlar; ölümcül bir görev için yaratılan deneklerinin hayatı için (ya da denek başarısız olacak diye) endişelenen araştırmacı; filmin o en ama en son dövüş sahnesinde yaşanan modern savaştan ilkel savaşa geçiş; gibisinden ayrıntılar kıymetliydi.
Ana evrenin mantıki zayıflıkları, filmin elindeki tüm potansiyellerini kendiyle beraber dibe çekmesi ne yazık :(.
Gönderen: JCDenton - 16 Ekim 2016, 01:03:46
David Lynch'in bir konuşmasında duymuştum ve oldukça merak etmiştim. Nihayet izleyebildim ve çok beğendim. Aradan onca yıl geçmesine rağmen taklit edilememiş ve edilemeyecek, sosyal statüleri iğnelemesiyle gönlümde taht kuran bir film oldu. Sahnelerin orjinalliğine ve yönetmenliğine hayran kaldım dersem yalan olmaz.
Satirik komedi filmlerine ilgi duyuyorsanız mutlaka izleyin derim.
Gönderen: Guy Fawkes - 16 Ekim 2016, 12:04:30
İzlediğim en iyi rock'n'roll filmlerinden biri. Bazı yerlerde uzun olduğundan yakınılmış ama bence çok daha uzun olsaydı daha iyi olurdu :D Belki de ben müziğe yakın olduğum içindir. Spoiler vermek istemiyorum ama 15 yaşındaki bir çocuğun, hayali bir grupla turneye çıkması gibi özetlenebilecek bir konusu var. Turnede başlarından geçen olaylar, yolculuk teması ve müziğin geldiği noktaya göndermeler... ve hepsinin tarafsız bir bakış açısıyla ele alınması çok hoştu. Müziklere zaten söyleyecek bir şey bulamıyorum, çok iyi.
Gönderen: JCDenton - 20 Ekim 2016, 01:30:26
Sistemin dayattığı kavramları eleştirmekle kalmayıp, bir yandan da insanları da eleştiren ve bunu orjinal bir kurgu ile birleştirerek çok güzelce önümüze sunmuş. Şimdilik bana göre yılın en özgün senaryosuna sahip film.
Gönderen: Bay_Karamsar - 29 Ekim 2016, 19:25:07
Çocukken sadece filmin başlarındaki ejderhaya kurban sahnesini izlemiştim. O zaman için sahne korkunç geldiğinden devamını getirememiştim.
Temel kusuru, filmin temposunu sağlamak için mantık hatalarına göz yumması. Misal ejderhaya kurban sahnesi; kurban zincirlerinden kurtulmaya çabalarken, bizim için daha gerilimli ama kendi için daha zor olanı seçiyor.
Son büyücü ile son ejderhanın konu edindiği filmin zaman aralığı, Paganizmin bitip yerini Hristiyanlığın aldığı döneme denk düşüyor. Merkezi otoritenin güç kazanması da cabası. Masal klişeleriyle biraz oynayarak bazı beklenmedik hikaye dönüşleri de yok değil hani. Yine de 10 üzerinden 6-7 arası bir puanla kalıyor film.
Gönderen: JCDenton - 11 Kasım 2016, 00:45:42
Sicario'nun yazarı yazdığından belli bir umudum vardı ve izledim. Şimdilik benim için yılın en iyi filmi. Belki Arrival'ı daha çok beğenebilirim.
Gönderen: Elendil_XX - 27 Kasım 2016, 19:55:37
Ah be Rowling, bu kez boyundan büyük bir işe kalkışmışsın sanki. Hiç olmamış, hiç beğenmedim. Senaryo aşırı zorlama geldi bana, olmasaymış da olurmuş sanki. :P Bunun üstüne kötü CGI (yıl olmuş 2016, insan gerçekten hayret ediyor) ve karikatüre kayan oyunculuklar da eklenince hiçbir cazip tarafı kalmadı. Tek beğendiğim filmin sonundaki twist oldu. Hoş bir sahneydi. 5/10
Gönderen: Fırtınakıran - 27 Kasım 2016, 20:25:26
Bir çizgi roman uyarlaması filmde görüp görebileceğim en mantıklı çözümü izletti bana. HISHE ekibi orantsızı zekasıyla buna nasıl bir alternatif son düşünecek acaba :D? Onu çok merak ediyorum.
Şaka maka, Marvel filmlerinde eğleniyor olsam da Marvel filmi gibi değildi. Daha bir başkaydı. Daha akla yatkındı. Zaten oyuncu kadrosu yıldızlar gecidi tadında olduğu için, film bir artıyı da oradan alıyordu. Yauv Tilda Swintson nasıl öyle hem şefkatli hem de korkunç bakmayı başarıyor aynı karede? Nasıl bir yetenek o?
Kadro güzel, senaryo güzel, efektler güzel. Keyifle izledim. Çok da eğlendim. Bir çizgi roman uyarlaması olan filmden bekleyeceğim her şey vardı; bir de üstüne fazlası vardı (yukarıda saydıklarım). İzlemeyen varsa tavsiye ederim.
Gönderen: Blonde - 27 Kasım 2016, 20:41:22
İzlediğim en harika filmdi. Sinemaya yakışır bir film bence ölmeden önce izleyin. Harikaydı, bir grup Bordo Berelinin (Fırtına Getiren) hikayesini anlatıyor.
Gönderen: Bay_Karamsar - 28 Kasım 2016, 19:13:29
Kardeşimin arkadaşlarından biri filme gitmekten vazgeçince, arkadaşının boşluğunu ben doldurdum :D
Reha Erdem'in önceki filmlerini bilmediğim için karşılaştırma yapamayacağım. Yönetmenle filmden sonra yapılan söyleşide Reha Erdem, mitolojik göndermelerin olup olmadığı sorusuna cevap olarak esas amacının bu olmadığından bahsetti. Kardeşimin filmi beraber izlediğimiz arkadaşıyla filmden sonra konuştuk. Reha Erdem filmografisi konusunda daha bilgi biri olarak bu fikre pek katılmadı. Her izleyenin filmden kendi çıkarımını yapması için yönetmen bu konuyu cevapsız bırakmış gibi geldi bana.
Eh yönetmenin niyeti buysa, ben de filmi kendimce yorumlarım; sorunlu bir doğaya dönüş hikayesi çerçevesinde, sorunlu bir Adem ve Havva hikayesi gibi geldi film. Ali karakterinin ağrılığı daha çok gibiydi. Filmi izlerken, zamanı kullanmada bazen yeterince ekonomik davranmamış hissiyatı oluştu. Tabii filmi fazlaca ağırlaştıracak sarkmalar yaşanmıyor. Sonlardaki rüya sahnesi olmasa da olurmuş diyorum gene de.
Minik sorunlar yaratıp çözüme kavuşturarak (ondan sonrasını merak etmeyeceğimiz bir "çözüme kavuşma") film ilerliyor.
Spoiler: Göster
Gönderen: estelturin - 30 Kasım 2016, 22:47:20
İlk olarak beğenmedim. Çünkü dövüş sahneleri çok sıkıcıydı.Ayrıca fantastik canavarların daha etkileyici olmasını beklerdim. Baş rol oyuncusunun ise o aptal saçı ve duruşu iyice soğuttu.Kendimi büyülü bir dünyada hissetmedim.Bilmiyorum belki de öyle istediler.
Son olarak şunu söylemeden geçemeyeceğim. Yazarın ( J.K. Rowling ) çocuklarla ilgili bence büyük sorunları var.Hem 12 - 13 yaşlarında Harry Potter serisini okumuş biri olarak hem de şu anda bir baba olarak bakıyorum ve bunu hissediyorum. Psikolojik olarak çocukların üzerine çok yükleniyor. Bilinçaltında nasıl bir kaos var bilmek isterdim.
Gönderen: Bay_Karamsar - 05 Aralık 2016, 19:08:31
Leonard Nimoy ve onunla bütünleşen karakter Spock'ın öyküsü.
Oğlu Adam Nimoy, belgeselin yönetmeni olmakla kalmayıp, oğlu olarak da aralarındaki ilişkiden bahsediyor. "Spock" karakterinin ortaya çıkışı ve nasıl tepkiler aldığı konusunda bilginiz varsa, belgesel bunun üstüne çok fazla yeni şey sunmayabilir. Ama bundan şikayetçi değilim. Bu ikonik karakteri tanıtmak ve anlamlanmasını sağlama görevini başarıyor belgesel.
Spock karakterini anlamak için gerekli tüm noktalara değinilmiş: Spock'u oynarken Leonard Nimoy'un nelerden yararlandığı; Spock karakteri için Kirk'ün önemi; Kirk için Spock'ın önemi; Spock, Kirk ve Dr. McCoy üçlüsünün harika kimyası; Spock karakterinin etkileyiciliğindeki sebepler... Bu karakteri anlamak için gerekli bilgiler var.
Leonard Nimoy'un karakteri, çevresi, kariyeri ve aile hayatıyla alakalı kısımlar beni daha çok etkiledi. Belgeselden öğrendim, evdeyken bile Spock rolünden çıkmadığını öğrenmek beni şaşırttı. Kariyeri kadar, özelini de etkilemiş. Özellikle televizyonda kariyer yapmış biri olan Leonard Nimoy'un tiyatrodaki başarısını anlatan bölüm beni etkiledi. Leonard Nimoy'un, Man in the Glass Booth oyunundaki etkileyici performansından bahsedilirken, keşke izleyebilmek nasip olsaymış dedim (Bazı arzulara ulaşmak imkansız tabii!).
Ne yapıyorum ben? Bu gidişle belgeseli anlatacağım. Spock'u ve onu canlandıran Leonard Nimoy'u anlatan bir belgeselde ne olması gerekiyorsa var bu belgeselde.
Gönderen: Fırtınakıran - 10 Aralık 2016, 20:33:49
Adına aldanmayın, bu fantastik bir film değil. Aslında kendi içinde bir mucize, ama o gerçek olabilecek türde olanlardan. Olası bir mucize bu. Deus Ex Machina hiç değil.
Bu sene izlediğim en iyi filmlerden biri de Captain Fantastic oldu. Into the Wild'a benzetilmiş çoğu kişi tarafından. Haksız değiller, ama o kadar da benzemiyorlar bence.
Beni derin düşüncelere ve sorgulamalara sevk eden güzel bir filmdi. Bir ölüm ancak bu kadar renkli, bu kadar enerji veren ve bu kadar insanı mutlu eden bir şekilde işlenebilirdi. Ayrıca çocuk sahibi olmaya karşı duyduğum antipatiyi de sorgulattı. Ben AVM kültürü çocukları mı istemiyorum, yoksa çocuk olgusunun kendisi mi? En çok düşündüklerimden biri de bu oldu.
Oyunculuklar da aynı şekilde takdire değer.
Tavsiye ederim.
Gönderen: Fırtınakıran - 12 Aralık 2016, 10:09:01
Sinemada izlemek kısmet olmamıştı. Şu karanlık günlerde, pazar sendromu da üstüne gelmişken, dün gece izlemeye karar verdim[*]Pazartesi değil de Pazar Sendromu oluyor bende[/*]. İyi ki de izlemişim.
Sanatsal yönünün yanı sıra, pek öyle rastgelinecek türden bir konuya da sahip değil. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki tahminlerimi çoğu zaman yalancı çıkartan bir kurgusu vardı. Çok da güzeldi bu bakımdan. Yapımında kullanılan teknik, harika müzikleri ve özgün konusuyla kesinlikle izlenmeli derim.
Captain Fantastic'in ardından güzel bir tamamlayıcı etki bıraktı. Tek gözünden olmuş çocuk Kubo'nun, müzik aletinin, tellerinin, annesini, babasının ve onun diğer gözünün peşinde olan büyük babası ve teyzelerinin büyülü hikayesi bu. Ama detaylar siz izleyicilere kalsın. Fazla şey bilmeden izleyin derim :)
Müzik başlasın, kağıtlar dans etsin ve her çocuk hava kararmadan evine dönsün.
Gönderen: Bozhermes - 12 Aralık 2016, 22:33:30
Gönderen: - 20 Aralık 2016, 23:07:22
Bu filmin yüzeyde anlatmak istedikleriyle zerre ilgilenmiyorum. Bu film benim için eşi vefat etmiş bir koca ve annesini kaybetmiş çocuklarla ilgili. Bir babanın evlatlarına kol kanat germesiyle ilgili bu film. Yalnızlığı içinde çocuklarını büyütmek için görülmemiş bir cesaretle kendi yolunu seçen bir adamla ilgili.
Bunları bizim alışık olmadığımız bir yaşam biçiminin içinde yapıyor sadece, farklı olan bu. Bildiğimiz şeylere bambaşka açılarla baktığımızda, yani şöyle bir durduğumuz yeri değiştirip yeniden baktığımızda onu bambaşka gördüğümüzü anladım bu filmde.
İçim acıdı, sevindim, mutlu oldum, şaşırdım, kazandım, yenildim, içime bir şey bıraktı bu film, değiştim.
Gönderen: Bay_Karamsar - 27 Aralık 2016, 23:24:38
İzlediğim sürümün bazı yerlerinde kesintiler vardı. Sanırım 20 dakikası eksikti. Ama yine de, bu, filmi beğenmeme engel olmadı.
İzleyebildiğim Gojira filmleri içerisinde, en çok Gojira vs İnsanoğlu temasının ağır bastığı filmleri beğenmişimdir. Shin Gojira bu konuda gayet başarılı. Canavarlar Kralının simgelediği temaları devam ettirmenin yanında bunları günümüze uyarlamada da başarılı. Başındaki Shin'in ("yeni" gibi bir anlamı var sanırım) hakkını veriyor. 1954'teki film günümüzde geçseydi nasıl olurdu gibi bir tadı var.
1954 yapımındaki dehşet saçan korkunç görünümüne daha yakın. Bunu özellikle belirtiyorum, çünkü seri ilerledikçe görünüşü çirkin güzeline doğru kaymaya başlamıştı. Tabii o görünümlerinden şikayetçi değilim. Varlığından kaynaklı olan yıkım ve dehşet açısından görünüş olarak köklerine dönüş yapması isabetli olmuş.
Tam versiyonu çabucak çıkar umarım.
Gönderen: milenya - 08 Ocak 2017, 14:17:13
Filmi izleme sebebim Cillian Murphy idi. Peaky Blinders'tan beri her işini izliyorum ve bu da oldukça iyiydi. Zaten üzerine yapışmış olan 40-50'li yılların adamı imajı rahatsız edici gerçekliğe eriştiğinden başka şekilde düşünemez hale geldim kendisini.
Bunların dışında gerçek hayat öyküsü olan hikaye üst rütbeli, öyle ki Hitler'in üçüncü adamı diye bahsi geçen Heydrich'in suikastini konu alıyor. Ben kolay kolay savaş filmi beğenen biri değilim ama bu gerçekten iyiydi. Suikast yapalım 'ehe-ehe' ile bitmiyor, bunun öncesi-sonrası, olayın içinde-dışında kalanların hali, psikolojisi vs. her şey ince ince işlenmiş.
İki ay içinde 7-8 film izledim, bunu önermeden geçemedim. :) İzleyiniz efendim, güzel yapım.
Gönderen: Reducto - 20 Ocak 2017, 02:43:03
Gönderen: Guy Fawkes - 20 Ocak 2017, 14:04:41
Gönderen: Bay_Karamsar - 28 Ocak 2017, 00:29:59
İzlediğim bayağı oldu aslında. Filmin anne-kız ilişkisi fena değil. Hatta IMDB'de 5'in biraz üzerinde puan almasını buna bağlıyorum. Ama filmin canavarlı gerilim kısmı herşeyi batırıyor. Canavar olayı atılıp, sorunlu anneyle ondan kurtulmak için can atan kızı arasındaki ilişkiye odaklanılsaymış keşke. Ve hatta, sonu birbirlerini bağışlamakla biten yol filmine dönüştürülseymiş. 5 ile 6 arasına sıkışmış puan 6-7 arası olurdu.
Oyuncular korku anları, canavarın gösterilmediği sahnelerde daha yoğun. Canavarın tasarımındaki ucuzluğa şahit olmayınca, hayal ettikleri yaratık onları rollerine daha iyi motive ettirmiş anlaşılan :D
Eyy Zoe Kazan! Son sözlerim sadece sana! Bu filmde oynamayı, sırf sorunlu anne rolü var diye kabul ettiğinden şüpheleniyorum. Eğer amacın buysa, "Rüyaların Kızı" rollerinden sıyrılmaya çalışmanı takdir ediyorum. Sevimli denebilecek yüz hatlarına sahip birinin öfkeli veya şiddet dolu ifadeler takınması karşı tarafı daha yoğun biçimde etkiler. Yani en azından benim görüşüm bu yönde. Veya da ben o tip insanların sinirlenmesinden tırsıyorum. Bundan faydalanarak farklı rollere bürünebilmenin avantajından faydalanabilirsin. Lakin! Ne olmaya çalıştığını kendisinin bile kestiremediği filmlerde oynamanıysa kınıyorum.
Çok mühim Zoe Kazan eleştirimi de yaptığıma göre, yorumumu sonlandırıyorum :D
Gönderen: Ozymandias - 28 Ocak 2017, 01:02:57
Sayın hocam Zoe Kazan sarsıcı eleştiriniz sonrasında oyunculuğu bırakma kararı almış.
(A-ha yıldız kayıyor dilek tutun) :uhe :uhe :uhe
Gönderen: Cellophane - 23 Şubat 2017, 21:16:02
http://www.imdb.com/title/tt4972582/?ref_=rvi_tt
Gönderen: JCDenton - 23 Şubat 2017, 22:37:38
Recep İvedik saçmalığından dolayı bulunduğunuz şehirdeki sinemalara uğrayamama gibi bir durumu yoksa, Split'i izlemenizi tavsiye ederim. Konu ilginizi çekmese bile James McAvoy'un muhteşem oyunculuğu için izlenmeli.
http://www.imdb.com/title/tt4972582/?ref_=rvi_tt
Shyamalan son yıllarda oldukça vasat filmler çekerken bu şekilde dönmesine sevindim. Hatta o twist'i gerçekten yıllar öncesinden düşündü mü merak ediyorum. Ayrıca o twist'i herkesin anlayamama ihtimali de var, bunu bilerek cesur davranması hoşuma gitti.
Spoiler: Göster
Gönderen: Bay_Karamsar - 23 Şubat 2017, 23:02:03
@Cellophane: Receb İvedik serisiyle alıp veremediğim yok. Seri işte. Para getirdiği sürece devam ettirilir. Ama başka yapımların sinema salonu bulabilmesine engel olunduğu için yapımcıların ve salon sahiplerinin ticari ahlaksızlığına verip veriştiresim var >:(
@JCDenton: Shyamalan'da genel trende kendi tarzında uydu galiba :D
Split (2016) (http://Split (2016))
Yönetmen Shyamalan'ın Altıncı His ile Köy filmleri arasındaki çalışmalarını beğenmişimdir. Sudaki Kız'dan sonra filmografisi takip etmedim. Sonraki filmleri eleştiriler yüzünden değil, ben de merak uyandırmadıkları için izlememiştim. Split, tek oyuncu 23 karakteri nasıl canlandırır acaba merakıyla dikkatimi çekmişti.
Filmde James McAvoy oyunculuğu eşliğinde 23 karakterin sadece küçük bir kısmını izleyebilmemiz beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Tekrar düşününce iyiki öyle olmuş dedim. 23 karakteri de oynamaya çalışsa, film ister istemez adı konulamaz bir tuhaflığa kavuşacaktı. 23 karakterden söz edip çok azının sahneye çıkmasına açıklama geririlmiş neyseki. Yine de, keşke 23 yerine yedi sekiz ayrı kişiliği olsaymış diye düşünmeden edemedim.
23 karakterli James McAvoy ve doktoru rolündeki Betty Buckley'in oyunculukları öne çıkıyordu. Geri kalan oyuncular ne rezil ne de sahne çalacak biçimde oynamışlar. Kararınca. Bu performans dağılımının, yönetmenin -ve haliyle filmin- hangi karakterleri ve durumu ön plana çıkarmak istemesiyle alakalı olduğunu düşünüyorum.
Filmi genel olarak kötü bulmadım. Kızların çabaları, dans sahnesi, doktorun hastasını çözüp anlamak için verdiği uğraş hoşuma gitti. Gerilim konusunda beni tam tatmin etmedi. Olayların nereye bağlanacağını merak etmek bana filmi izlettirdi.
Eh film fena gişe yapmamış. 9 milyon dolarlık bütçeye karşılık 100 milyon dolar hasılat yapmış. Genel yorumlar kadar, gişede de Shyamalan'ın yüzü gülmüştür. (Bir önceki filmi de fena gişe yapmamış.)
Gönderen: Grayswandir - 23 Şubat 2017, 23:55:10
Split (http://www.imdb.com/title/tt4972582/)
Shyamalan'ın antin kuntin filmler (bkz: The Last Airbender, After Earth, The Happening) çekmekten vazgeçip özüne dönüşü.
İnsanı geriyor, şüpheniz olmasın. Ben istediğim kadar gerilemedim ama bunun filmin eksikliğinden olmadığını da hissettim. Suspense(gerçek bir Türkçe karşılığı yok) ve çaresizlik hissi gerçekten iyi işlenmiş, sonuna kadar da izleyiciyi bu histen koparmadan devam ediyor. McAvoy'un dengesiz bir adamı bu kadar iyi oynaması zaten tek başına gerilim sebebi. Kendinizi o insanların yerinde birkaç saniyeliğine bile düşünseniz yetiyor. Senaryo gereği kadın izleyiciler bunu daha yoğun yaşayacaktır muhtemelen, onu da belirteyim.
Oyunculuklar şahane. Aslında oyunculuk demem lazım, James McAvoy tek kişilik dev kadro çünkü resmen. Diğer oyuncular da başarısız değil ama adam tamamen domine ediyor bu konuda. Filmin yapısı gereği olması gereken bu zaten, kendisi de rolün hakkını fazlasıyla vermiş. Söylenecek fazla bir şey yok, kusursuz.
Final filmin en zayıf kısmı. Aslında tam olarak "final" demek de doğru olmayabilir bahsettiğim şeye.
Spoiler: Göster
Genel itibariyle son zamanlarda izlediğim en iyi gerilim filmlerinden biriydi. Bir The Sixth Sense değil elbette ama biraz Unbreakable havası alabilirsiniz. Her şey dozunda, sonu hariç abartılı ya da yersiz bulduğum bir şey yok. Şu sıralar ciddi bir film kıtlığı var, gidecek film arayanlara rahatlıkla tavsiye edebilirim.
Split ve Unbreakable spoiler:
Spoiler: Göster
Gönderen: Rosemary - 24 Şubat 2017, 00:58:57
Alıntı yapılan: Bay_Karamsar
Receb İvedik serisiyle alıp veremediğim yok. Seri işte. Para getirdiği sürece devam ettirilir. Ama başka yapımların sinema salonu bulabilmesine engel olunduğu için yapımcıların ve salon sahiplerinin ticari ahlaksızlığına verip veriştiresim var
Salon sahiplerine pek kızmamak lazım, onlar da ekmek derdinde bir yerde. Aslında bu konuyu şurada (https://www.youtube.com/watch?v=LeVzF_dr5v4) güzel anlatmış filmci bir ağabey.
Gönderen: - 24 Şubat 2017, 09:25:29
Kesinlikle kızılması lazım, tamam önceliğin gene Recep İvedik olsun ama 9 salondan 6'sını bu film için çalıştırıyorsan talep fazla olduğu için yapmıyorsundur bence, insanlar sadece o filme gitsin diye yapıyorsundur. Talep fazla ise vizyon süresi uzar gene izlenir yani bu nedir böyle.Alıntı yapılan: Bay_KaramsarReceb İvedik serisiyle alıp veremediğim yok. Seri işte. Para getirdiği sürece devam ettirilir. Ama başka yapımların sinema salonu bulabilmesine engel olunduğu için yapımcıların ve salon sahiplerinin ticari ahlaksızlığına verip veriştiresim var
Salon sahiplerine pek kızmamak lazım, onlar da ekmek derdinde bir yerde. Aslında bu konuyu şurada (https://www.youtube.com/watch?v=LeVzF_dr5v4) güzel anlatmış filmci bir ağabey.
Gönderen: Grayswandir - 24 Şubat 2017, 12:51:15
Kesinlikle kızılması lazım, tamam önceliğin gene Recep İvedik olsun ama 9 salondan 6'sını bu film için çalıştırıyorsan talep fazla olduğu için yapmıyorsundur bence, insanlar sadece o filme gitsin diye yapıyorsundur. Talep fazla ise vizyon süresi uzar gene izlenir yani bu nedir böyle.Alıntı yapılan: Bay_KaramsarReceb İvedik serisiyle alıp veremediğim yok. Seri işte. Para getirdiği sürece devam ettirilir. Ama başka yapımların sinema salonu bulabilmesine engel olunduğu için yapımcıların ve salon sahiplerinin ticari ahlaksızlığına verip veriştiresim var
Salon sahiplerine pek kızmamak lazım, onlar da ekmek derdinde bir yerde. Aslında bu konuyu şurada (https://www.youtube.com/watch?v=LeVzF_dr5v4) güzel anlatmış filmci bir ağabey.
Mantıklı değil bu. Sinemalardaki durum sebep değil, sonuç. Elbette diğer filmlere gitmek isteyip gidemeyen var ama Recep İvedik de hiç boş kalmıyor, boş kalmaması garanti. Bu saatten sonra kimse çok salonda oynadığını görüp Recep İvedik'e gitmediğine göre sebep olamaz bu. E haliyle bir "patron" olarak insanların hangi filmi izlediğini değil cebine kaç lira girdiğini düşündüğüne göre bu durum gayet normal. Yani bu insanların sanata önem vermesini falan beklemek hakikaten gerçekdışı. Ticari bir ahlaksızlık da denemez bence, adam hangi üründen daha çok kar ediyorsa onu satıyor sadece. Kızılabilir, ama gerçekten normal.
Gönderen: Bay_Karamsar - 24 Şubat 2017, 21:39:38
Salon sahiplerine pek kızmamak lazım, onlar da ekmek derdinde bir yerde. Aslında bu konuyu şurada (https://www.youtube.com/watch?v=LeVzF_dr5v4) güzel anlatmış filmci bir ağabey.Öteki Sinema'ya saygım sonsuz :) Murat Tolga Şen'in dediklerine de katılıyorum. Dediklerine ek olarak, salonları domine etmenin, filmlerin beklenenden geç vizyona girmesinde de etkili olduğunu düşünüyorum. Dağıtıcı firmaların politikalarını da unutmamak gerek. O bambaşka bir konu zaten.
O zaman aklıma başka bir soru takılıyor: Sinema salonları, dominant ve para kazandıracak filmlerin vizyona girmesini bekleyerek ayakta kalmayı ne kadar sürdürebilirler? Bir iki filme bel bağlayarak ticari kazancı sürdürebilmeleri bana biraz zor gibi geldi :-\ Bunlar bambaşka ve boyumu aşan konular. İzleyici ve sinema salonları açısından düzen hayırlı bir yerlere evrilir umarım :-\
Gönderen: milenya - 03 Mart 2017, 19:44:32
Hiç bekletmeden taze taze gittim, gördüm, beğendim. Hugh Jackman'ın klonunu yapıp Wolverine oynatmaya devam etmek lazım, duygusallık ve aksiyon açısından doyurucuydu. Bir final tadı veren filmde Logan'ın her halini görüyoruz. Bir Wolverine filminden beklenen her şeyden bir parmak bal çalınmış.
Beğenmediğim taraf (spoiler) :
Spoiler: Göster
Geri kalan her şeye bayıldım.
Gönderen: Grayswandir - 06 Mart 2017, 02:16:13
Alien'ı izleyeli epey olmuştu, Covenant'a da hazır olmak için artık seriye devam edeyim dedim. ;D
Gerçekten beklentilerimin üstünde bir film bulduğumu söyleyeyim öncelikle. James Cameron'ın da etkisiyle (kendisinin işlerinden bu film hariç sadece Terminator 1 ve 2'yi severim) daha içi boş bir film bekliyordum. Puanları ve aldığı iyi yorumlar endişelerimi azaltmış olsa da yine de şüpheliydim. Neyse ki Cameron aldığı mirasa yaraşır bir iş çıkarmış. Sonradan bozdu herhalde. ;D
Alien'dan belli noktalarda ayrılıyor, ki bunlar beklenmedik şeyler değil. En nihayetinde bu kez gafil avlanmaya değil savaşmaya gidiyorlar, her ne kadar tam olarak beklediklerini bulamasalar da. İlk filmdeki bilinmezlik ve hapsolmuşluk hissi burada o kadar yoğun değil. Aksiyon haliyle daha fazla, alan daha geniş, genel itibariyle çok daha hareketli bir film. Yine de ilkinden aşağı kalmıyor. Açıkçası hangisini daha çok sevdiğimden emin değilim, ama birini seçmek zorunda olsam sırf Newt'in hatrına bu Aliens olurdu sanırım. :D
9/10.
Gönderen: Bay_Karamsar - 12 Mart 2017, 19:13:06
Gelen eleştirilere temelde katılmakla birlikte bazı ayrıntılarda onlardan kısmen farklı düşünüyorum. Sonra biraz daha uzun bir yorum yazarım. Sevmediğim puanlama sistemini kullanarak, 10 üzerinden 6 veriyorum. Dev canavar filmlerini sever olaraksa puanım 10 üzerinden 7,5 :)
Not: Film bitimi Post-Credits sahnesini beklemeye başladım. Böyle bir sahnenin varlığından, diğer izleyiciler arasında bir ben bildiğimden salonda tek başıma kaldım :D Dahası var: Yer Gösterici'de kapıdan bir bana bir perdeye bakıyor :D İçimi stres bastı. Kendisinden tarafa kafamı çevirmeden, göz ucuyla onun tarafa bakıyorum :D Birden sahneyi vermeyecekler diye endişelenmeye başladım. Bazı sinemaların son sahneden habersiz olarak, akan yazıları bile bitirmeden filmi oynatmayı durdurdukları oluyor :-\ İçimde "Makarayı durdurursalar!" endişesi oluştu. Neyse, korktuğum olmadı ve o minik sahneyi izledim ;D
Gönderen: - 30 Mart 2017, 23:16:26
Olmamış bence. Kurgu çok zayıf, klişemsi sahneler havada uçuşuyor. Millet beklentiyi düşük tuttum o yüzden beğendim deyince ben de beklentiyi yükselttim herhalde. Ama seherbazların hiç ağırlığı kalmamış be kardeşim. Harry Potter serisinde bir sürü sağlam büyücü vardı, burada sanki hepsi figüran. Sadece ana karakter ve Grindelwald'ı tanıtmakla olmaz ki bu iş. Amerika'dan da sağlam büyücüler tanıtsalardı, hangi karakter akılda kalıyor ki? Büyücü ve büyücü olmayan arası ilişki bildiğin Kili ve Tauriel ilişkisi gibi. Büyü dünyasına geri döndürdüğü için izlenir, yoksa kendi içinde zayıf bir film.
Ekleme
Bir de şu David Yates'in çektiği filmlerden Zümrüdüanka Yoldaşlığı hariç hiçbirinden kitaptaki kadar zevk alamadım, gerçi 5. film de o kadar kesilmişti ki onu da sayabiliriz bence.
Gönderen: Bay_Karamsar - 07 Nisan 2017, 22:59:43
Power Rangers (2017) (http://www.imdb.com/title/tt3717490/?ref_=fn_al_tt_1)
1995'teki Mighty Morphin Power Rangers: The Movie'den kat be kat güzel. Tam bir giriş filmi. Ve tam bir Power Rangers filmi. Kırmızı, Pembe ve Mavi Rangerlar daha öne çıkmış. Kırmızı Ranger Tomm'nin liderlik özelliği filmin başından sonuna kadar eksiksiz biçimde vurgulanmış. Ekibin acemiliği de verilmiş. Oyunculuklar yeterli. Bazen bayağı doğallaşabiliyorlar. Film için gidilen değişiklikleri yerinde buldum. TV başında Power Rangers izledikten sonra arkadaşlarla Power Rangersçılık oynamışlıktan ötürü filmi kötü bulmuyor da olabilirim. Seriye de bağlayacaklarmış zaten... "Go Go Power Rangers!" yani :D Yolunuz açık ola.
Ghost in the Shell (2017) (http://www.imdb.com/title/tt1219827/?ref_=nv_sr_1)
Tuhaf geleceğini biliyorum ama galiba anime serisini bildiğimden ötürü filmi kötü bulmamış olabilirim. Filmin anlatmadığı veya anlatamadığı şeyleri seriden bildiğimden olsa gerek zayıf ama çerezlik bir seyirlik olarak değerlendirip izledim. Gişede de battığından bahsediliyor. Anime serisini bilenler için saç baş yolduracak çok şeyi var. Seriyi bilmeyenler içinse ilgilerini çekebilecek kadar yenilikçi gelmeyebilir. Anime serisini bilenleri memnun etmek gibi bir vazifeleri yoktu. Ama serinin görsel kolajını yapmak için usandıracak kadar çok kullanılmış hikayeleri kullanmaları, çok fazla güvenli sularda yüzmeye çalıştıklarını gösteriyor.
Not: Uyarlamayı düşününce, kötü olduğu halde bağrıma bastığım Nemesis'in (1992) bile daha fazla varoluşçu gelmesi ne tuhaf.
Tie jia wu di Ma Li Ya (I Love Maria) (http://www.imdb.com/title/tt0088269/?ref_=nv_sr_2)
Beklediğimden daha eğlenceli buldum. Hong Kong aksiyonunda olması gerekenlerin üstüne robotlar ve robot kavgaları, cyborglaşmaya çalışan çete patronu eklenmiş. Olaylar Hong Kong'a musallat olmak için robotlar kullanan çeteyle başlıyor. Robot tasarımlarındaki sürprizlerin ve absürdlüklerin, belli başlı özelliklere dönüşüp farklı farklı atraksiyonlar için kullanılmasını beğendim. Bol kahramanlı. Herkes birerli ikişerli gruplara ayrılarak mücadele veriyor. Bazen toparlanıp tekrar gruplanıyorlar. Herkes aşağı yukarı kendine denk rakiplerle karşılaşıyor. Yani hemen hemen. İyi kötü bir karakterizasyonu da vardı. Viski'nin akıl hocası ve çetenin eski liderinden şüpheleniyordum mesela. Şüphelerim de haksız çıkmadım. Filmin sonunda hafif kötü adam draması da mevcut.
Son olarak: Japonların Motoko'su varsa Hong Kong'un Maria'sı vardır! :D
Gönderen: okanakinci - 08 Nisan 2017, 00:41:08
Gönderen: JCDenton - 15 Mayıs 2017, 14:52:02
Korku filmlerinden genel olarak uzak duran biriyim, ama son zamanlarda nedense bir tane izlemek istedim. Yakın zamanda çıktığı için ve korku kategorisinde bulunan Get Out filmini izleyeyim dedim. Korku unsuru neredeyse yoktu, daha çok gerilim ağırlıklı olmasıyla birlikte beklediğimden iyi çıktı. Film çoğunlukla tahmin edilebilir şeyleri yarısına kadar veriyor, ama merak ve gizem unsuru da sonlarına kadar kaybolmuyor. Özellikle sonu yeterince tatmin etti. Gerilim filmi arıyorsanız tavsiye ederim.
75/100
Spoiler: Göster
Gönderen: Elendil_XX - 16 Mayıs 2017, 23:40:10
Dev hayal kırıklığı oldu.
Fragmanı izlemek yeterliymiş bu film için. Resmen genişletilmiş hali gibi bir şey olmuş. Keşke aklımda fragmandaki haliyle kalsaydı.
80-90'lı yılların ucuz fantastik filmleri gibiydi. Ne karakterlerin bir derinliği-motivasyonu var, ne senaryo adam gibi, ne oyuncular iyi, derinlik sıfır yani...Görsel efekte boğulmuş, tarihi video klip denemesi gibi bir şey olmuş. Hele o finaldeki dövüş sekansı...aman yarabbi evlere şenlik.
Charlie Hunnam ise karizmatik bir oyuncu olmasına rağmen bir "Kral"ın vermesi gereken o duyguyu-motivasyonu geçiremiyor, çok düz oynamış.
Tek hoşuma giden Guy Ritchie'nin sihirli ellerinin değdiği belli olan hızlı, izlemesi zevkli sahneler. Müzikleri zaten dinlemiştim, harikaydı. Onlar da filmi kurtarmaya yetmiyor malesef. 5/10
Gönderen: Ozymandias - 17 Mayıs 2017, 01:46:55
Elendil_XX'in yorumunu okudum. Çok güzel eleştirmiş. Kötü noktalara yerinde hassas bir şekilde değinmiş. Karakterlerin hiçbir derinliği yok.
Aynen katılıyorum Elendil'e hızlandırılmış sahneler çok güzel bir yenilikti. Bu kadar güzel bir içeriği ilk defa gördüm.
Müzikler güzel.
Ancak boş vakti değerlendirmek için gidilir.
Gönderen: sheril - 17 Mayıs 2017, 03:16:03
Gönderen: mit - 18 Mayıs 2017, 12:22:11
Gönderen: Elendil_XX - 18 Mayıs 2017, 13:33:59
Dün oturdum, Lego Movie'yi izledim... ama hiç sevmedim :/ Beklediğimin yarısı kadar bile güldürmedi, hayal kırıklığına uğrattı biraz.
Lego Batman değil dimi abi? İlk filmden bahsediyorsun?...onu ben izlemedim.
Ama Batman olanını merak ediyorum, malum yerlere düşmesini bekliyorum onun. :P
Gönderen: mit - 18 Mayıs 2017, 19:52:05
Lego Batman değil dimi abi? İlk filmden bahsediyorsun?...onu ben izlemedim.
Ama Batman olanını merak ediyorum, malum yerlere düşmesini bekliyorum onun. :P
Hayır, ilk filmi diyorum :) Lego Batman'i ben de merak ediyorum, o yüzden ilk önce buna bir göz atayım demiştim. Umarım o daha iyidir :)
Gönderen: sheril - 29 Mayıs 2017, 03:06:26
Genel itibarıyla gayet güzel ve eğlenceliydi. Arada göz yoran ve biraz sıkıcı olan sahnelerde vardı ama Jack Sparrow la ilgili bazı malum sahneler var ki sırf onun için bile izlenmeye değer bir filmdi. Tavsiye ederim
Filmi izlerken büyük şüpheye düştüm Johnny Depp acaba Jack Sparrow sahneleri çekerken gerçekten sarhoş muydu ki.. Diğer filmlere oranla biraz daha fazla romlu bi sparrow gördüm ben sanki
Gönderen: Ozymandias - 30 Mayıs 2017, 00:01:37
Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales (2017)
Genel itibarıyla gayet güzel ve eğlenceliydi. Arada göz yoran ve biraz sıkıcı olan sahnelerde vardı ama Jack Sparrow la ilgili bazı malum sahneler var ki sırf onun için bile izlenmeye değer bir filmdi. Tavsiye ederim
Filmi izlerken büyük şüpheye düştüm Johnny Depp acaba Jack Sparrow sahneleri çekerken gerçekten sarhoş muydu ki.. Diğer filmlere oranla biraz daha fazla romlu bi sparrow gördüm ben sanki
Johhny Depp'e bir hayranlığınız var mı ? Jack Sparrow sahneleri çekici kılan nedir ?
Gönderen: sheril - 30 Mayıs 2017, 02:07:51
Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales (2017)
Genel itibarıyla gayet güzel ve eğlenceliydi. Arada göz yoran ve biraz sıkıcı olan sahnelerde vardı ama Jack Sparrow la ilgili bazı malum sahneler var ki sırf onun için bile izlenmeye değer bir filmdi. Tavsiye ederim
Filmi izlerken büyük şüpheye düştüm Johnny Depp acaba Jack Sparrow sahneleri çekerken gerçekten sarhoş muydu ki.. Diğer filmlere oranla biraz daha fazla romlu bi sparrow gördüm ben sanki
Johhny Depp'e bir hayranlığınız var mı ? Jack Sparrow sahneleri çekici kılan nedir ?
Johnny Depp i severim ama şahsına dair öyle büyük bir hayranlığım yok. Şöyle ki oyunculuğunu beğeniyorum ve Jack Sparrow un kredisi bende çok fazla zaten çoğu kişinin de öyledir diye tahmin ediyorum karayip korsanlarıyla büyüdük
Bahsettiğim sahne içinse biz izlerken şaşırdık baya fragmanı izlemeden girdiğimiz için.. gençliğinin gösterildiği sahneler :D
Gönderen: Ozymandias - 30 Mayıs 2017, 03:44:25
Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales (2017)
Genel itibarıyla gayet güzel ve eğlenceliydi. Arada göz yoran ve biraz sıkıcı olan sahnelerde vardı ama Jack Sparrow la ilgili bazı malum sahneler var ki sırf onun için bile izlenmeye değer bir filmdi. Tavsiye ederim
Filmi izlerken büyük şüpheye düştüm Johnny Depp acaba Jack Sparrow sahneleri çekerken gerçekten sarhoş muydu ki.. Diğer filmlere oranla biraz daha fazla romlu bi sparrow gördüm ben sanki
Johhny Depp'e bir hayranlığınız var mı ? Jack Sparrow sahneleri çekici kılan nedir ?
Johnny Depp i severim ama şahsına dair öyle büyük bir hayranlığım yok. Şöyle ki oyunculuğunu beğeniyorum ve Jack Sparrow un kredisi bende çok fazla zaten çoğu kişinin de öyledir diye tahmin ediyorum karayip korsanlarıyla büyüdük
Bahsettiğim sahne içinse biz izlerken şaşırdık baya fragmanı izlemeden girdiğimiz için.. gençliğinin gösterildiği sahneler :D
Gençliği demek. Merak ettim :D
Gönderen: sheril - 03 Haziran 2017, 15:04:58
Film kötü değildi güzeldi izlemesi keyifliydi. Ama 8.5 nedir? Bu film 8.5 aldıysa 8.5lik diğer filmlerin değeri nedir? Bu kadar övülmesine inanamadım.... Filmi biraz eleştireceğim
Öncelikle yönetmeni tebrik ediyorum filmde çok epik sahneler vardı, özellikle Amazon'da geçen sahneler. Zaten bulmuşken böyle kadın yönetmenleri el üstünde tutmak lazım
Filmde çok tempolu izlemesi acayip heyecanlı aksiyon sahneleri vardı, acayip sıkıcı sahneleri de. Özellikle aksiyon sahneleri arasında ki sahneler. Salonda cidden oflayan puflayan insan çok oldu
Steve Trevor'u oynayan Chris Pine'ın oyunculuğunu çok beğendim. Adamcağız film boyunca Diana'ya laf anlatıcam diye çatladı. İyi bir oyuncu seçimi olmuş.
Gal Gadot film için baya iyi çalışıp iyi hazırlanmış belli. Oyunculuğu da iyiydi. Ama ben tatmin olamadım yok... Bakıyorum Black Widow'u oynayan Scarlett Johansson kadın bakışlarıyla tehlike saçıyor, Superman i oynayan Henry Cavill adam kostümü giydiği an insan üstüyüm diyor. Filmde Antiope'yi oynayan Robin Wright'a bakıyorum, kısa rolüyle bile kadın sadece duruşuyla ben savaşçıyım diyor, savaşmasına bile gerek olmadan, bayıldım ben oyunculuğuna. Gal Gadot içinse tanrı diyemiyorum, çok güzel çok sevimli ama ben alışamadım.
Komedi unsurlarını beğenemedim, çok zorlama geldi. Bir iki sahneye gülüştük anca. Ağır çekimlerde başlarda çok etkileyiciydi ama sonra çok sıktı.
SON olarak, filmde müthiş İngiliz propagandası yapılıyor. Çıldıracağım bu son dönem filmlerinde neden sürekli bi İngiliz vurgusu... bu kadar da olmaz. Film 1. Dünya Savaşı'nda geçiyor ortada dünya savaşı var tüm ülkeler birbirini katletme peşinde ama yok İngilizler müthiştir iyidir diğer ülkeler kötü şeytan. Böyle bişey olamaz yani. Gelmiş geçmiş en büyük sömürgeci ülkelerin başında geliyor İngiltere. Filmde sürekli bir kadınlar ölüyor çocuklar ölüyor vurgusu yapılmış ama baktığımızda Orta Doğu'nun bataklık olmasının sebeplerinden biri İngiltere, Sykes-Picot u da anlatsaydınız filmde o zaman. Filmlerde böyle algı yönetimi yapılmaya çalışınca filmle ilgili tüm iyi düşüncelerim yıkılıp gidiyor. Ayrıca Lübnan da yasaklanmasını da çok iyi anlayabiliyorum. Neyse konudan sapmayayım
Finalinde ki malum iki kişi arasında ki savaş sahnesi bilgisayar oyunu gibiydi. Oldu bittiye getirmişler
Sonuç olarak DC nin kesinlikle en iyi filmi değildi. Güzeldi ama 8.5 asla değil
Filmi izlemiş olanlarda yorum yaparsa çok sevinirim. Merak ediyorum düşüncelerinizi
Gönderen: Ozymandias - 04 Haziran 2017, 01:00:12
Wonder Woman (2017)
Film kötü değildi güzeldi izlemesi keyifliydi. Ama 8.5 nedir? Bu film 8.5 aldıysa 8.5lik diğer filmlerin değeri nedir? Bu kadar övülmesine inanamadım.... Filmi biraz eleştireceğim
Öncelikle yönetmeni tebrik ediyorum filmde çok epik sahneler vardı, özellikle Amazon'da geçen sahneler. Zaten bulmuşken böyle kadın yönetmenleri el üstünde tutmak lazım
Filmde çok tempolu izlemesi acayip heyecanlı aksiyon sahneleri vardı, acayip sıkıcı sahneleri de. Özellikle aksiyon sahneleri arasında ki sahneler. Salonda cidden oflayan puflayan insan çok oldu
Steve Trevor'u oynayan Chris Pine'ın oyunculuğunu çok beğendim. Adamcağız film boyunca Diana'ya laf anlatıcam diye çatladı. İyi bir oyuncu seçimi olmuş.
Gal Gadot film için baya iyi çalışıp iyi hazırlanmış belli. Oyunculuğu da iyiydi. Ama ben tatmin olamadım yok... Bakıyorum Black Widow'u oynayan Scarlett Johansson kadın bakışlarıyla tehlike saçıyor, Superman i oynayan Henry Cavill adam kostümü giydiği an insan üstüyüm diyor. Filmde Antiope'yi oynayan Robin Wright'a bakıyorum, kısa rolüyle bile kadın sadece duruşuyla ben savaşçıyım diyor, savaşmasına bile gerek olmadan, bayıldım ben oyunculuğuna. Gal Gadot içinse tanrı diyemiyorum, çok güzel çok sevimli ama ben alışamadım.
Komedi unsurlarını beğenemedim, çok zorlama geldi. Bir iki sahneye gülüştük anca. Ağır çekimlerde başlarda çok etkileyiciydi ama sonra çok sıktı.
SON olarak, filmde müthiş İngiliz propagandası yapılıyor. Çıldıracağım bu son dönem filmlerinde neden sürekli bi İngiliz vurgusu... bu kadar da olmaz. Film 1. Dünya Savaşı'nda geçiyor ortada dünya savaşı var tüm ülkeler birbirini katletme peşinde ama yok İngilizler müthiştir iyidir diğer ülkeler kötü şeytan. Böyle bişey olamaz yani. Gelmiş geçmiş en büyük sömürgeci ülkelerin başında geliyor İngiltere. Filmde sürekli bir kadınlar ölüyor çocuklar ölüyor vurgusu yapılmış ama baktığımızda Orta Doğu'nun bataklık olmasının sebeplerinden biri İngiltere, Sykes-Picot u da anlatsaydınız filmde o zaman. Filmlerde böyle algı yönetimi yapılmaya çalışınca filmle ilgili tüm iyi düşüncelerim yıkılıp gidiyor. Ayrıca Lübnan da yasaklanmasını da çok iyi anlayabiliyorum. Neyse konudan sapmayayım
Finalinde ki malum iki kişi arasında ki savaş sahnesi bilgisayar oyunu gibiydi. Oldu bittiye getirmişler
Sonuç olarak DC nin kesinlikle en iyi filmi değildi. Güzeldi ama 8.5 asla değil
Filmi izlemiş olanlarda yorum yaparsa çok sevinirim. Merak ediyorum düşüncelerinizi
Algı yönetimini vurguladığın iyi olmuş.
Gönderen: estelturin - 04 Haziran 2017, 23:29:57
O kadar kötü bir filmdi ki neresinden tutsam elimde kalır.Verdiğim paraya acıdım.Hadi Kaptan Amerika filminde açık seçik algı vardı sevmedik ama en azından bir tutarlılığı ve gerçekliği vardı. Wonder Woman da ise tutarsız ve aşağılayıcı bir propaganda vardı.Senaryo ve diğer eksikliklere girmeyeceğim bile. İmdb' de 6 vermiştim şimdi düşündüm de bu film anca 3 eder.
Gönderen: yavanna - 05 Haziran 2017, 14:09:52
Wonder Woman
O kadar kötü bir filmdi ki neresinden tutsam elimde kalır.Verdiğim paraya acıdım.Hadi Kaptan Amerika filminde açık seçik algı vardı sevmedik ama en azından bir tutarlılığı ve gerçekliği vardı. Wonder Woman da ise tutarsız ve aşağılayıcı bir propaganda vardı.Senaryo ve diğer eksikliklere girmeyeceğim bile. İmdb' de 6 vermiştim şimdi düşündüm de bu film anca 3 eder.
Harfi harfine katılıyorum. Hayal kırıklığı resmen.
Gönderen: sheril - 05 Haziran 2017, 18:22:48
Wonder Woman (2017)
Film kötü değildi güzeldi izlemesi keyifliydi. Ama 8.5 nedir? Bu film 8.5 aldıysa 8.5lik diğer filmlerin değeri nedir? Bu kadar övülmesine inanamadım.... Filmi biraz eleştireceğim
Öncelikle yönetmeni tebrik ediyorum filmde çok epik sahneler vardı, özellikle Amazon'da geçen sahneler. Zaten bulmuşken böyle kadın yönetmenleri el üstünde tutmak lazım
Filmde çok tempolu izlemesi acayip heyecanlı aksiyon sahneleri vardı, acayip sıkıcı sahneleri de. Özellikle aksiyon sahneleri arasında ki sahneler. Salonda cidden oflayan puflayan insan çok oldu
Steve Trevor'u oynayan Chris Pine'ın oyunculuğunu çok beğendim. Adamcağız film boyunca Diana'ya laf anlatıcam diye çatladı. İyi bir oyuncu seçimi olmuş.
Gal Gadot film için baya iyi çalışıp iyi hazırlanmış belli. Oyunculuğu da iyiydi. Ama ben tatmin olamadım yok... Bakıyorum Black Widow'u oynayan Scarlett Johansson kadın bakışlarıyla tehlike saçıyor, Superman i oynayan Henry Cavill adam kostümü giydiği an insan üstüyüm diyor. Filmde Antiope'yi oynayan Robin Wright'a bakıyorum, kısa rolüyle bile kadın sadece duruşuyla ben savaşçıyım diyor, savaşmasına bile gerek olmadan, bayıldım ben oyunculuğuna. Gal Gadot içinse tanrı diyemiyorum, çok güzel çok sevimli ama ben alışamadım.
Komedi unsurlarını beğenemedim, çok zorlama geldi. Bir iki sahneye gülüştük anca. Ağır çekimlerde başlarda çok etkileyiciydi ama sonra çok sıktı.
SON olarak, filmde müthiş İngiliz propagandası yapılıyor. Çıldıracağım bu son dönem filmlerinde neden sürekli bi İngiliz vurgusu... bu kadar da olmaz. Film 1. Dünya Savaşı'nda geçiyor ortada dünya savaşı var tüm ülkeler birbirini katletme peşinde ama yok İngilizler müthiştir iyidir diğer ülkeler kötü şeytan. Böyle bişey olamaz yani. Gelmiş geçmiş en büyük sömürgeci ülkelerin başında geliyor İngiltere. Filmde sürekli bir kadınlar ölüyor çocuklar ölüyor vurgusu yapılmış ama baktığımızda Orta Doğu'nun bataklık olmasının sebeplerinden biri İngiltere, Sykes-Picot u da anlatsaydınız filmde o zaman. Filmlerde böyle algı yönetimi yapılmaya çalışınca filmle ilgili tüm iyi düşüncelerim yıkılıp gidiyor. Ayrıca Lübnan da yasaklanmasını da çok iyi anlayabiliyorum. Neyse konudan sapmayayım
Finalinde ki malum iki kişi arasında ki savaş sahnesi bilgisayar oyunu gibiydi. Oldu bittiye getirmişler
Sonuç olarak DC nin kesinlikle en iyi filmi değildi. Güzeldi ama 8.5 asla değil
Filmi izlemiş olanlarda yorum yaparsa çok sevinirim. Merak ediyorum düşüncelerinizi
Algı yönetimini vurguladığın iyi olmuş.
Film için kötü diyemiyorum ama gerçekten sinir olmamak elde değil. Almanlar kimyasal silah üretiyor ve bunu Osmanlı karargahında Türklere hazırlattırıyolar ,, neymiş Almanlar ve Türkler ortaklaşa kimyasal silah üreterek sivil halkı katleteceklermiş. Şaka gibi
İşin ironik tarafı da Wonder Woman film boyunca iyilikten barıştan bahsediyor, kendisi çatır çutur önüne gelen her askeri katlediyor. Ne de olsa askerlerde alman öldür tabii.. Filmin Almanya gişesi nasıl olacak çok merak ediyorum
Gönderen: Ozymandias - 05 Haziran 2017, 23:04:35
Gönderen: - 06 Haziran 2017, 08:24:58
Önce basit bir gerilim olarak başlayan sonra garip ürkütücü bir döngüye giren film beni gerçekten çok etkiledi. Daha iyi oyuncularla daha iyi bir görsel nitelikle çekilmiş olsaydı "kült" denilen mertebeye gelebilirdi kanımca. Daha iyi anlamak için ikinci kez izlenmesi şart.
Twelve Monkeys (1995 / Terry Gilliam)
Beni bu filmden ne uzaklaştırdı bilmiyorum ama Gilliam'ın filmleri bende benzer bir etki bırakıyor. Çok karanlık olmaları belki. En sonunda oturup izlemeye başladım 12 Maymun'u. Dikkatli izlemem gerektiğini, zaman yolculuğu kavramının akıl karıştırıcı bir şekilde kullanıldığını (hangi film basit bir şekilde kullanmış ki gerçi) biliyordum. İzlemeye başlar başlamaz içine aldı film beni. Olayları takip etmek büyük keyif verdi, bir yandan da "kolaymış yahu" dedim. Her şey açık ve anlaşılırdı. Filmin eski olmasına bağladım. Sanki o zamanlar zihin bulandıran filmler yapılamazmış gibi.
Filmin, bendeki hubris'i (affedin yabancı sözcükleri kullanmayı hiç sevmem ama bu teatral sözcük buraya çok yakıştı) alaşağı etmesi uzun sürmedi; her şey yavaş yavaş karmaşıklaşmaya başladı ve ben ipin ucunu kaçırdım. Tabi bu haliyle bile izlemelere doyamadım, o ayrı.
Senaryo ve yönetim şahane. Oyuncular muazzam. Bruce Willis, o zamanlar basmakalıp roller oynamayan iyi bir oyuncuymuş. Tabi bunda Gilliam'ın da payı büyük. Aklı karışık zaman yolcusunu çok iyi canlandırmış Willis. 12 Maymun'dan bahsedip Brad Pitt'ten bahsetmemek olmaz. Bir "kaçığı" oynamak sanıldığından kolaydır aslında. Sarhoş, uyuşturucu bağımlısı, eşcinsel, alzheimer hastası gibi kalıp roller vardır sinemada ve oyuncular bunları ufak farklarla tekrar ederler. Lakin Pitt öyle güzel oynuyor ki rolün gerçekliği değil ona bakmanın keyfi sarıyor sizi. Tekrar tekrar izledim o sahneleri. Jeffrey Goines'in akıl tutulmalarının arasından sızan zeka parıltılarını izlemek müthiş zevkliydi.
Gönderen: sheril - 28 Haziran 2017, 20:28:18
Filmin alman gişesi nasıl olacak lütfen bizimle paylaşır mısın ? Hatta bu gönderimi alıntılarsan çok mutlu olurum.
pardon şimdi gördüm bu mesajı. Baktım 3 milyondan fazla gişe yapmış
Split (2016)
Filmin konusu: 7/10
Yönetmenin filmin içine etmesi: 9/10
Kadın oyuncular: 5/10
James McAvoy: 10/10
Gönderen: Rosemary - 30 Haziran 2017, 03:25:14
Alıntı yapılan: Bay_Karamsar
O zaman aklıma başka bir soru takılıyor: Sinema salonları, dominant ve para kazandıracak filmlerin vizyona girmesini bekleyerek ayakta kalmayı ne kadar sürdürebilirler? Bir iki filme bel bağlayarak ticari kazancı sürdürebilmeleri bana biraz zor gibi geldi.
Soruyu aylar sonra görünce dahi bir cevaplamak istedim :) Bu gidişle ileride sinema salonu diye bir şeyin kalacağını düşünmüyorum. Bu konuda hiç de iyimser değilim. Özellikle ülkemiz sinemaları akıllı izleyiciyi kaybetmiş durumda, bunu diyelim. Yani kaçımız beklediğimiz, izlemeye değecek bir filmi gidip sinemada izliyoruz ki. Çoğunlukla zaman geçirme üzerine kurulu bence sinema salonlarının çarkının dönmesi. Bu çarkın dönmesini de bilinçsiz, seyir zevki oluşmamış kitleler üzerinden sağlıyorlar. Yeni nesil zaten sosyal medya aracılığıyla yönetiliyor. Televizyonda Tatar Ramazan, Yılmaz Güney filmleri, Tarkan filmlerine denk gelenler ne saçma şey diyerek süper kahraman filmlerinde derin anlam aramaya çalışıyor ve bunu da çoğunlukla yeni nesiller yapıyor. Sinema bir değerdir ve düsturu vardır. O terbiyeyi almadıkça, onun değerine vâkıf olamadıkça maalesef ki bu konuda gelişimin olacağını düşünmüyorum.
Günümüzde sinemaya değer verenler ya evinde izler ya da çekip festivallere gider, başkası mümkün değil gibi. O bilinç oluşmadıktan sonra varsın kapatılsın tüm sinema salonları düşüncesindeyim artık. En son geçen yıllarda opera, klasik müzik olmadıkça başka türlü konserlere gitmeme kararı da aldım, ki özellikle metal müzik. Uzun uzun yazmaya gerek yok bence. Ülkemizin yapısı sanatın veya bilimin gelişmesine genel olarak müsait değil ne yazık ki. Umarım bir gün durum tersine döner de bu yazdığım cümle için utanıp yere bakarım.
Gönderen: MissMacKLane - 02 Ağustos 2017, 00:59:29
Gönderen: sheril - 04 Ağustos 2017, 02:02:18
Abartıldığı kadar iyi değil aksiyon sever olarak biraz sıkıldım ama yine de izlenir. Keanu Reeves film boyunca 10 15 cümle anca etmiştir ve sanki karşısında 5 yaşında çocuk varmış gibi her kelimeyi bastıra bastıra konuşması beni biraz gıcık etti. Bu seriyi bi 20 30 sene daha götürebilirler aynı başrol kişisiyle adam yaşlanmıyor. Fringe'den Broyles'u görmek güzel sürpriz oldu benim için :bonus
Filmden biraz bağımsız ama her Camorra dediklerinde Centilmen Piç'teki Camorr şehri geldi aklıma. Baktım neymiş bu Camorra diye de gerçekten de İtalyan mafyasıymış. Centilmen Piç'teki Akdeniz esintilerinin nereden geldiği belli oldu ;D
Ek olarakta neredeyse her filmde de karşıma ya Laurence Fishburne çıkıyor ya da Morgan Freeman vallahi sıkıldım artık Hollywood'un siyahi oyuncu kontenjanı mı tükenmiş nolmuş anlamadım
Gönderen: Old Fat Gil-Galad - 10 Ağustos 2017, 23:34:10
Ek olarakta neredeyse her filmde de karşıma ya Laurence Fishburne çıkıyor ya da Morgan Freeman vallahi sıkıldım artık Hollywood'un siyahi oyuncu kontenjanı mı tükenmiş nolmuş anlamadım
Samuel L. Jackson'ı unutmuşsun ;D
Siyahi başrol denildiğinde sadece bu 3 aktör akla geliyor sanırım.
Gönderen: mit - 13 Ağustos 2017, 13:55:50
Will Smith'i de sevgiyle anayım fırsat doğmuşken.
Gönderen: Old Fat Gil-Galad - 13 Ağustos 2017, 14:44:09
Will Smith 50, Morgan Freeman 100 küsür filmde oynamış.
Michael B Jordan gelecekte Morgan Freeman dan boşalan yeri alabilir belki(malum bayağı yaşlandı)...
Gönderen: sheril - 17 Ağustos 2017, 18:02:12
Michael B. Jordan'ı da ekleyeyim :) Yeni "her filmde çıkan siyahi aktör" olmaya aday. Şimdiden yeni Matrix, yeni Fahrenheit 451 ve Black Panther filmlerinde başrollerde.
Will Smith'i de sevgiyle anayım fırsat doğmuşken.
Yeni Matrix'mi? Matrix tekrar mı çekilecek? Yeni öğreniyorum ve çok şaşırdım
Free Fire (2016) (http://www.imdb.com/title/tt4158096/?ref_=nv_sr_1)
Umduğumdan bambaşka bir film buldum, nasıl başlayıp bittiği anlaşılmıyor izlerken filme kapılıp gittik ve beğendim filmi.
Film tek bir mekanda geçiyor ve gayet eğlenceli. Kahkahayı bastığım sahneler oldu, yok artık dediğim sahneler de oldu, Vernon karakterine de çok güldüm şivesi bitirdi beni. Yaşanmış bir olaydan uyarlamaymış inanılmaz ama gerçek :D
Gönderen: mit - 19 Ağustos 2017, 06:28:07
Michael B. Jordan'ı da ekleyeyim :) Yeni "her filmde çıkan siyahi aktör" olmaya aday. Şimdiden yeni Matrix, yeni Fahrenheit 451 ve Black Panther filmlerinde başrollerde.
Will Smith'i de sevgiyle anayım fırsat doğmuşken.
Yeni Matrix'mi? Matrix tekrar mı çekilecek? Yeni öğreniyorum ve çok şaşırdım
Demek haber potalımızı takip etmiyorsunuz u_u
http://kayiprihtim.com/haberler/sinema/matrix-serisi-yeni-bastan-cekiliyor/
Gönderen: sheril - 23 Ağustos 2017, 13:48:58
Demek haber potalımızı takip etmiyorsunuz u_u
http://kayiprihtim.com/haberler/sinema/matrix-serisi-yeni-bastan-cekiliyor/
teşekkürler, takipteyim ;)
The Legend of 1900 (1998) (http://www.imdb.com/title/tt0120731/?ref_=nv_sr_2)
Bu ne muhteşem bir hikaye, ne muhteşem bir film... Aldı götürdü beni. Müzik tutkusu böyle birşey işte :klp Tim Roth harika bir oyunculuk sergilemiş, müzikler desen şahane. Kesinlikle tavsiye ederim
Gönderen: Bay_Karamsar - 25 Eylül 2017, 18:14:50
Kendini bulma ve ne yapmak istediğine karar verme hikayesi ile romantizm arasındaki denge iyi tutturulmuş. Duygu sömürüsü ve ajitasyona kaptırmadan karakterler ve ilişkileri olabildiğince samimi ve kendi içlerinde tutarlıca verilmiş.
The Exploding Girl (2009)
Tamam, her şey kadın ana karaktere odaklı olması sorun değil. Mevzu zaten kişisel sıkıntısını anlatmak. Ama hikaye doğal gözüksün diye bu kadar sıradanlaştırılması uzun metraj bir filme uygun gelmedi. Kısa film olsaymış daya uygun olurmuş.
Attraction (2017)
İyi niyetli bir film. Bazı ayrıntıları da hoşuma gitti. Yinede ortalamanın üstüne çıkmaması için yapım ekibinin içerisinden sabotaja kurban gittiğinden kuşkulanıyorum. Mesela baş roldeki kadın karakterin acil durumlarda sorunlara getirdiği şip şak çözümleri güzeldi. O sahnelerin hafif komedimsi biçimde sunulmasıysa güzelliğini gölgeliyor.
Bir filmin potansiyeli olup da kullanılamadığında daha da sinir oluyorum.
The Pretty One (2013)
The Big Sick kendini bulma ve romantizmde ne kadar iyiyse, bu filmde o kadar sıradan ve tahmin etmesi kolay. Örneğin, kırılma anı olan cenaze sahnesinin etkileyici olması gerekirken çok zayıf geldi. Zoe Kazan ikizini taklit etmeye çalışan kardeş rolünde orta karar. Kesin iki karakter oynamak için -o da kısa süreliğine-rol cazip gelmiştir. En çok baba rolündeki aktörü beğendim.
Gönderen: Old Fat Gil-Galad - 26 Eylül 2017, 11:56:23
Orta çağ Italyasında geçen film bir kaç dengesiz rahibe ve kendisini öldürmek isteyen efendisinden kaçan genç bir hizmetkarın hikayesini anlatıyor.
Sözde komedi olan film, tamamen fragmandan ibaret bir hayal kırıklığı.
Tanıtımları izledikten sonra eleştirel bir komedi filmi beklentisi oluştu kafamda ama filmi izlerken daha ilk çeyrekte boş bir film olduğu ortaya çıktı. Bir de eleştirileri tanıtıma eklerken Katolik Camiası'nın " It Is Trash. Pure Trash" yorumunu en sona koymuşlar ki bu da o eleştiri beklentisini tavana çıkarıyor.
İşte
fragman (http://www.imdb.com/title/tt5666304/videoplayer/vi2935011609). :inca
Oyunculuklar kötü değil ama hikaye BOŞ. "It Is Trash. Pure Trash."
Gönderen: SMK47 - 26 Eylül 2017, 12:13:54
1968 yapımı bu filmde 17.yy'da yaşamış "Cadı bulucu" Matthew Hopkins ele alınmış. İngiltere'de Cumhuriyetçi-Kralcı iç savaşının yaşandığı sırada ortaya çıkan Hopkins (Vincent Price oynamış Hopkins abimizi) ve yardımcısı çoğunluğu kadın birkaç kişiye işkenceler yaparak, döverek, söverek cadı olduğunu itiraf ettirmeye çalışıyor.
Cumhuriyetçi safında çatışan bir asker daha sonra Hopkins tarafından öldürülecek kayınpederinden kızını istiyor. Evleniyorlar, askerimiz birliğine geri dönüyor. Bu sırada köy sakinleri ayrıca papaz olan kayınpederi cadı ilan ederek Hopkins'e haber uçuyorlar, geliyor, adama işkenceler, dayak vesaire derken kıza da tecavüz ediyorlar. Bundan sonra olaylar başlıyor, yeni evlendiği karısına tecavüz edenleri bulmak için askerimiz birliğinden kaçıp Hopkins'in peşine düşüyor.
Korku filmi olmasına rağmen bana pek korkunç gelmedi. İşkence ve boğarak, yakarak öldürme sahneleri var fakat etki etmiyor insana. Korku olarak değil de tarih olarak izlenebilir.
Spoiler: Göster
Gönderen: sadettintantan - 30 Eylül 2017, 21:17:49
herkese selamlar bu arada, forumun yeni kullanıcısıyım.
Gönderen: SrNimble - 02 Ekim 2017, 00:53:51
Belki teknolojiye olan bağımlılığımızı, belki de maddesel olarak göremeyeceğimiz bir şeye karşı bile sevgi duyabileceğimizi anlatıyordu; ne anlatmak istiyorsa izlerken gerçekten hissettiriyor. Sonunun daha güzel olabileceğinden bahsedenleri gördüm fakat var olan sonu filmin ağırlığını kaldırmış ve yumuşak bir son sunmuş, gerisini bize bırakmış bence. Imdb puanını da hak ettiğini düşünüyorum.
Gönderen: Bay_Karamsar - 11 Kasım 2017, 00:41:40
Seyirciyi ağlatacağım amacıyla hareket edilmiş. Şikayetim yok. Savaşmak için gelmiş gurbetteki asker, savaş yetimini sahiplenir hikayesinin böyle bir potansiyeli var. Gerçek hikayeye dayandığından "gerçek" etkisinin hüzünlendirme derecesini arttırması da ister istemez olur. Yapımcılarda buna güvenmiş olacak ki dramatikleştirmeyi hep yarıda kesip bir sonraki duygusal ana atlamışlar.
En azından "Amacı gereği başarılı..." demek isterdim, lakin ne yazık ki bana pekte öyle gelmedi. Ortaya anlar atılıp seyirciden duygusallaşması beklenmiş. "Ağlaya ağlaya helak olacağım." hissiyatıyla gidilirse olunur. İşin senaryo ve kurgu kısmındaysa bunu sağlamak için yeterli çabanın verildiğini düşünmüyorum. Bir iki sahnede ancak. O da gerekli altyapı ve zaman bahşedildiğinden :-\
Filmin duygusal anlar sunmak haricinde pek bir derdi yok gibi. Savaş filmi desem, askerler ve savaş tecrübelerine dair pek bir şey sunulmuyor. Askerimiz övülüyor desem, topluca değil, bireysel başarılardan, özverilerden ve bir iki güzel sözden yola çıkılarak yapılan bir şeyler var. Savaş temalı macera desem, sadece izlemesi keyifli iki sahneye sahip.
Genel olarak, iyi bütçeyle çevrilmiş televizyon filmi havası hakim. Potansiyelinin yanlış veya aceleci tercihlerle harcandığı kanaatindeyim.
Olumsuz yönlerini bu kadar öne çıkarmamın sebebi, filmi beğenmemem değil. Şaşırmayın. Evet, kötü değil. Sinema değil de tv filmi olarak değerlendirirseniz güzel. Oscar Aday Adayı olarak sunulduğundan daha iyisini beklemiştim. Ağlatan filmlerde piyasa var diyerek Babam ve Oğlum olmaya çalışılmış. İç piyasada kar elde edebilmesi için doğru bir hamle. Ama hedefte ona göre küçültülmüş. Üstüne üstlük o küçültülen hedeflerde ulaşmak içinde yarım ve aceleci davranılmış.
Film boyunca, Kore Savaşı'na katılan askerlerimizin yorumları aklıma gelip durdu. Verdikleri kısa bilgiler beni Ayla'dakinden daha çok etkilemişti. "Savaş dediğin, yaşamak için insanın insanı öldürmesidir.", "Amerikalılar, Korelilere insan gözüyle bakmazdı.", "Kore'nin kışı serttir.", "Bizimkisi şehit olduğunda sahiplendiği çocukta kaçtı gitti."... Bu filmdeyse bunların hiçbiri yok :-\
Pekala, bu filminde konusu gerçek bir öyküye dayanıyor, biliyorum. Haber yapıldığı zamanı da hatırlıyorum. Etkilenmesem de ilginç ve hoş gelmişti. O hikayenden çıkartılan filmse bunu çarçur etmiş :-\
Teknik imkan ve çabalar ortadayken potansiyeli yüksek konular küçük hesaplara kurban edilmesin be :(
Gönderen: Rosemary - 16 Kasım 2017, 17:20:23
Oğul (1974) (http://www.imdb.com/title/tt1847657/?ref_=rt_li_tt)
Kuşçu (1973) (http://www.imdb.com/title/tt0183376/?ref_=rt_li_tt)
Vatandaş Rıza (1979) (http://www.imdb.com/title/tt0282238/?ref_=rt_li_tt)
Öğretmen Kemal (1981) (http://www.imdb.com/title/tt0183590/?ref_=rt_li_tt)
İnsan Avcısı (1975) (http://www.imdb.com/title/tt0184615/?ref_=rt_li_tt)
Kin (1974) (http://www.imdb.com/title/tt0183356/?ref_=rt_li_tt)
Cüneyt Arkın gerçekten çok büyük adam. Henüz hayattayken değerini bilmeli ve filmlerini izlemeliyiz. Ben zaten filmlerinin yarısını küçükken televizyondan izlemiştim. Büyüyünce de geri kalan filmlerini bir bir bitirdim. Gelelim yukarıda filmlere.
Oğul ve Kuşçu çok zayıf filmler, senaryo anlamında da bayağı fakirler. Bilginiz olsun Oğul'da Kahraman Kıral da var.
Bu listedeki en sağlam filmler Vatandaş Rıza ve Öğretmen Kemal. Vatandaş Rıza, klasik şekilde yumruğuyla adalet getiren Cüneyt baba filmlerinden ayrı bir noktada ve hatta bu filmde tek bir yumruk atmadan adaleti sağlamıştır Rıza. Öğretmen Kemal ise 1930'ların Türkiye'sinde geçiyor. Kemal öğretmenin, cehaletin hâkim olduğu bir bölgede talebe yetiştirme mücadelesini konu alıyor. Filmin en vurucu noktası ise Kemal öğretmenin Atatürk'ün ölüm haberini aldığı kısımdı. Cüneyt Arkın'ın muhteşem oyunculuğu o sahneyi zirveye taşımış, izlerken gözlerim dolmuştu.
İnsan Avcısı ve Kin ise klasik surata bak süngüye davran filmleri. Cüneyt babanın kötüyü gördü mü affetmediği, döner tekme manyağı yaptığı filmler. Ben bu iki filmi de sevdim, bu tarz kötülerle mücadele filmlerine asla hayır diyemiyorum. Hani Yıkılmayan Adam'da bardaki züppe gençler yaşlı dayıyla dalga geçmişti de Cüneyt baba gençleri terbiye etmişti. Sonrasında yaşlı dayı Cüneyt'in yanına gelerek, aradığım sensin evlat, demişti. Cüneyt de, aradığın kim ki gazi babam, diye cevaplamış yaşlı dayı ise şöyle demişti, ezilenin yanında ezenin karşısında olan. Belki şimdinin modern zamanında bu tarz şeylerin yeri pek yok ama olaya tarihsel bakarsak insan etkilenmeden duramıyor.
Bir de arkadaşlarımla Cüneyt Arkın filmlerini konuştuğumuzda kimi arkadaşlarım filmlerde çokça mantık hatası bulunduğunu söylüyor ve haklılar da. Ama bence bu filmlerde mantık aramak yerine verilen mesaja ve içerdiği samimiyete bakmalıyız. Varsın hiç kurşunu bitmesin Cüneyt babanın, varsın çatılardan atlasın, varsın yayanken bile peşindeki atlı kendisine yetişemesin. Belki yabancı filmlerden çok zevk aldık izlerken ama mertliği, sevgiyi, dostluğu, aşkı bu filmlerden öğrendim ben evvela. Hâlâ gözlerim dolarak izlerim çoğu Türk filmini. Vay be bu filmlere bulaştım mı hep duygusal konuşuyorum. Size bir sır da vereyim; bir gün Alın Yazısı filmindeki Ökkeş oğlu Haydar'ın, vagonda yaralı bir şekildeyken, güzel anılarını düşünmeden önceki görüntüsünü alarak çerçeveletip eve asacağım. Bir tarafta Haydar, ötekinde Euronymous, diğerinde Liv Ullmann, berikinde ise Lemmy, çok ilginç olacak gibi.
Ek: O görüntü için buraya (http://img01.alkislarlayasiyorum.com/images/all_content_thumbnail/230/230682-20550.jpg) bakabilirsiniz.
Gönderen: sheril - 19 Kasım 2017, 13:31:53
Beklentimin çok üstünde gayet güzeldi, tüm karakterler ayarında işlenmiş sadece wonder woman a yapılan yakın çekimlerde tamam anladık güzel kadın artik yetheeer dedirtti. Yönetmen değişikliği bariz belli oluyor, çokta iyi olmuş. Superman in hakkı sonunda verilmiş olduğu sahneler muhteşemdi. Uzun lafın kısası sinemada çok keyif alarak izlenilecek bir film mutlaka tavsiye ederim
Gönderen: yavanna - 20 Kasım 2017, 08:50:22
Justice League (2017)
Beklentimin çok üstünde gayet güzeldi, tüm karakterler ayarında işlenmiş sadece wonder woman a yapılan yakın çekimlerde tamam anladık güzel kadın artik yetheeer dedirtti. Yönetmen değişikliği bariz belli oluyor, çokta iyi olmuş. Superman in hakkı sonunda verilmiş olduğu sahneler muhteşemdi. Uzun lafın kısası sinemada çok keyif alarak izlenilecek bir film mutlaka tavsiye ederim
Ve bence kadın güzel bile değil, yüzünde sevemediğim bir şeyler var ama bulamıyorum. Jessica Jones daha güzel misal.
Gönderen: yavanna - 20 Kasım 2017, 09:30:27
Son zamanlarda, Cüneyt Arkın'ın yarım yamalak izlediğim filmlerini şöyle baştan güzelce izleyeyim dedim. Aşağıdakileri izledim.
Oğul (1974) (http://www.imdb.com/title/tt1847657/?ref_=rt_li_tt)
Kuşçu (1973) (http://www.imdb.com/title/tt0183376/?ref_=rt_li_tt)
Vatandaş Rıza (1979) (http://www.imdb.com/title/tt0282238/?ref_=rt_li_tt)
Öğretmen Kemal (1981) (http://www.imdb.com/title/tt0183590/?ref_=rt_li_tt)
İnsan Avcısı (1975) (http://www.imdb.com/title/tt0184615/?ref_=rt_li_tt)
Kin (1974) (http://www.imdb.com/title/tt0183356/?ref_=rt_li_tt)
Cüneyt Arkın gerçekten çok büyük adam. Henüz hayattayken değerini bilmeli ve filmlerini izlemeliyiz. Ben zaten filmlerinin yarısını küçükken televizyondan izlemiştim. Büyüyünce de geri kalan filmlerini bir bir bitirdim. Gelelim yukarıda filmlere.
Oğul ve Kuşçu çok zayıf filmler, senaryo anlamında da bayağı fakirler. Bilginiz olsun Oğul'da Kahraman Kıral da var.
Bu listedeki en sağlam filmler Vatandaş Rıza ve Öğretmen Kemal. Vatandaş Rıza, klasik şekilde yumruğuyla adalet getiren Cüneyt baba filmlerinden ayrı bir noktada ve hatta bu filmde tek bir yumruk atmadan adaleti sağlamıştır Rıza. Öğretmen Kemal ise 1930'ların Türkiye'sinde geçiyor. Kemal öğretmenin, cehaletin hâkim olduğu bir bölgede talebe yetiştirme mücadelesini konu alıyor. Filmin en vurucu noktası ise Kemal öğretmenin Atatürk'ün ölüm haberini aldığı kısımdı. Cüneyt Arkın'ın muhteşem oyunculuğu o sahneyi zirveye taşımış, izlerken gözlerim dolmuştu.
İnsan Avcısı ve Kin ise klasik surata bak süngüye davran filmleri. Cüneyt babanın kötüyü gördü mü affetmediği, döner tekme manyağı yaptığı filmler. Ben bu iki filmi de sevdim, bu tarz kötülerle mücadele filmlerine asla hayır diyemiyorum. Hani Yıkılmayan Adam'da bardaki züppe gençler yaşlı dayıyla dalga geçmişti de Cüneyt baba gençleri terbiye etmişti. Sonrasında yaşlı dayı Cüneyt'in yanına gelerek, aradığım sensin evlat, demişti. Cüneyt de, aradığın kim ki gazi babam, diye cevaplamış yaşlı dayı ise şöyle demişti, ezilenin yanında ezenin karşısında olan. Belki şimdinin modern zamanında bu tarz şeylerin yeri pek yok ama olaya tarihsel bakarsak insan etkilenmeden duramıyor.
Bir de arkadaşlarımla Cüneyt Arkın filmlerini konuştuğumuzda kimi arkadaşlarım filmlerde çokça mantık hatası bulunduğunu söylüyor ve haklılar da. Ama bence bu filmlerde mantık aramak yerine verilen mesaja ve içerdiği samimiyete bakmalıyız. Varsın hiç kurşunu bitmesin Cüneyt babanın, varsın çatılardan atlasın, varsın yayanken bile peşindeki atlı kendisine yetişemesin. Belki yabancı filmlerden çok zevk aldık izlerken ama mertliği, sevgiyi, dostluğu, aşkı bu filmlerden öğrendim ben evvela. Hâlâ gözlerim dolarak izlerim çoğu Türk filmini. Vay be bu filmlere bulaştım mı hep duygusal konuşuyorum. Size bir sır da vereyim; bir gün Alın Yazısı filmindeki Ökkeş oğlu Haydar'ın, vagonda yaralı bir şekildeyken, güzel anılarını düşünmeden önceki görüntüsünü alarak çerçeveletip eve asacağım. Bir tarafta Haydar, ötekinde Euronymous, diğerinde Liv Ullmann, berikinde ise Lemmy, çok ilginç olacak gibi.
Ek: O görüntü için buraya (http://img01.alkislarlayasiyorum.com/images/all_content_thumbnail/230/230682-20550.jpg) bakabilirsiniz.
Çok severim kendisini. Ağabeyim hayranıdır hatta TV açar Cüneyt Arkın filmi varsa izler yoksa kapatırdı. Tarık Akan ve Kemal Sunal da öyle. Aramızdan ayrılmış olmalarına hala inanamıyorum. Ne güzel göndermeli filmlerdi onlar öyle. Şimdi izlediğimiz koca koca telefonlar filmlerde de dizilerde de. Mantık hatası aramak yersiz. Dönem şartlarında çok da güzel verilmiş mesaj. Şu an yapılan bir sürü yerli/yabancı yapımda da var bu hatalar, kaldı ki ne oyunculuklara göz yumuyoruz.
Ve bir de şöyle bir resim görmüştüm böbiler'de paylaşmadan edemicem;
(https://static0.bobiler.org/monte/2017/2/10/amerikan-filmlerini-turkler-cekseydi--196757.png)
Gönderen: Bay_Karamsar - 20 Kasım 2017, 13:00:10
Jim Carrey'nin rol yapma deneyimlerini anlatmaya başlayıp varoluşa bağladığı belgesel. Filmdeki rolüm neydi? Rolünü oynadığım kimdi? Rol yaparken ben kimim? Rol yaparken etrafımdakiler üstündeki etkim ne? Yaptığım doğru mu yoksa yanlış mı? Falan da filan da gidiyor.
Rolünü yaptığı insana dönüşmesi set ekibini esir almış. Jim yerine Andy'le muhatap olduklarının farkındalar. Andy'nin babasını oynayan oyuncu Carrey'le Andy'miş gibi tartışıyor. Ardından makyajcı kadın kendi babasıyla olan ilişkisini hatırlayıp ağlıyor. Yönetmen Milos Forman, Carrey'nin rolü yaşamasının önemini fark etmiş. Fazla ses çıkarmıyor. Sadece taşkınlıklarını kontrol etmeye çabalıyor.
İlginç bir belgesel olmuş.
Gönderen: valarrr - 20 Kasım 2017, 13:31:23
Çok abartıldığı gibi bulmadım açıkçası. Oscar adayı diyorlar ama bence Oscar'ın yanından bile geçemez. Sahneler çok hızlı geçiyor. Hikâyeye odaklanılamıyor başlarda. Birkaç küçük çarpışma sahnesi yaşanıyor onlar da çok kaliteli ve gerçekçi değil açıkçası. Sonlara doğru göz yaşartabilir ama o kadar da olsun. Ağlaya ağlaya öldük diyenler nasıl yaşadılarsa filmi artık bilemeyeceğim ki yanımda sulu göz bir arkadaşım da vardı (kendisi Nolan'ın Batman üçlemesinin sonuncu filminde ağlamış bir insan düşünün!) o da çok etkilenmedi. Ya da büyük beklentiyle gittiğimiz için böyle oldu bilemeyeceğim.
Gönderen: Celebhol - 21 Kasım 2017, 16:31:45
Çizgiromanların bir hayranı olarak berbat buldum. Bundan bağımsız bir film olarak da vasatın altındaydı. Adaptasyonların birebir yapılmasını bekleyen bir insan değilim, kaliteli olduğu ve orijine saygı duyduğu sürece severim. Ghost in the Shell'in filmini bile, o kadar eletiriye rağmen, doğru yönde bir adım olarak görmüştüm, pek çok eksiği olsa da. Ancak bu film, hem bir adaptasyon olarak hem de bir film olarak oldukça kötü.
Senaryoda olacak her şey ama her şey tahmin edilebiliyor, bunu öngörmek için çizgiromanlara gerek yok. Tahmin edilebilir hikayelerin keyifli olduğu örnekler var ama onları öyle kılan ne varsa, WW'de eksik. Dövüş sahnelerinde, özellikle başlarda, çok fazla ve kötü şekilde yavaş çekim kullanılmış ve bu alınan keyfi azaltıyor. Son savaşın pek de keyif alınabilir bir yanı da yok; bekleneni karşılamıyor.
Diğer bir sorun, filmde her şeyin klasik bir Hollywood aptallaştırmasına uğraması. Almanlar, Birinci Dünya Savaşı (BDS) olmasına rağmen, yine akıl almaz derecede kötü. Amerikalılar, iyiliğin önde gidenleri, ahlakın koruyucuları. Çizgiromanda Amazonların bile çok büyük günahlar işlediği zamanlar var, özellikle erkek katli konusunda ama burada iyi adamlar akıl almaz derecede saf. Diana'nın bir aptal gibi duruma yaklaşması da var. Adaya gelen birisinden iki laf duyuyor, bir çatışma görüyor ve kimin iyi, kimin kötü olduğunu anında anlıyor. Hayır, Diana bu kadar aptal birisi olmadı hiç bir zaman. Bir savaşçı kültüründen geliyor ve savaşın neler getirebileceğinin gayet iyi farkında. Karakterin genel olarak bir aptallaştırılması var zaten. Diana saftır ve dondurmayı ilk keşfetmesi gibi anlar ana materyalde de vardır. Ancak bu saflığı Thor gibi olması, yani farklı bir kültürden gelmesi ve iyi yürekli olmasından kaynaklanır. Burada ise optimist bir ergen gibi savaşın kötülüğünü ve boyutunu bir türlü kavrayamıyor. Karakterine tamamen aykırı bir davranış. Savaşçı ve cesur ruhunu sığlıkla yozlaştırıp, bu hale getirmişler. Steve resmen bir çocuğu güden ebeveyne dönüştürülmüş, Diana da o çocuk.
Senaryodaki boşluklar da garip. Amazonlar yüzlerce dili çok iyi şekilde biliyor ama evlilik vb. kavramlardan haberleri yok nedense çünkü biliyoruz ki bu tarz kavramlar yüzlerce kültürün hiç birinde önemli değildir. Zaten Amazonların kökeni de çok saçma olmuş. İnsanların, daha doğrusu "men" yani hem erkek hem de insan anlamında kullanılan bir kelime, günahlarını düzeltmek için yaratıldıkları söyleniyor. Çok... garip bir seçim. Kadınlar çok üstün varlıklar veya tam tersi, erkeklerin arkasını toplamak için var gibi bir algı oluşturuyor istemeden, ki çizgiromanlarda durum böyle değildir.
Senaryonun bir iki yerde potansiyel gösterdiği oldu ama bunlar ya çok küçük anlar ya da çok kötü işlenmişler.
Spoiler: Göster
Rotten Tomatoes'da eleştirmenlerin %92'si tavsiye etmiş, izleyicilerin %89'u da beğenmiş. Tipik ABD'li, sığ ve kitle üretim aksiyon sevenlere hitap eden aşırı basit ve "vatan, millet, Missouri" modunda bir film olması bunda etkili. Eleştirmenlerin bu kadar çok tavsiye etmesiyse büyük ihtimal bir kadın kahraman filmi olması, Catwoman gibi garabetlerden dolayı üstünde çok baskı olması vb. sebeplerden dolayı. Buna rağmen, her yerde bir çok kişi filme bayıldı. İnsanların sığ şeylere tapınması yeni bir olay değil ama yine de üzüyor. Her şeyin içi boşaltılıyor ve insanlar buna bayılıyor. Bu salak sistemde özgün değeri, bir anlamı olan her şey boğulup gidiyor.
İyi bir WW filmi istiyorsanız, Justice League animasyonlarını izleyin veya WW'nin kendi animasyon filmine bakın (o da mükemmel değil ama çok daha iyi). Bu film ise, Wonder Woman'a bir hakarettir.
Not: Filmde Almanların veya Türklerin kötü adam olarak gösterilmesiyle bir sorunum yok. Savaşta her ülke kötüdür ve iğrenç şeyler yapmıştır, biz de dahil. Katliam hiç bir topluma yeni değil ve ender görülen bir şey de değil; savaş tarihimizle alakalı saçma sapan sanrılara kapılan birisi değilim. Sorunum, sadece bu ikilinin kötü adam olması ve arada bu kadar büyük bir uçurum olması.
Gönderen: Rosemary - 22 Kasım 2017, 01:20:55
Bir de o zamanlar aile çevresinde bir tek bizde vcd-player vardı ve dayım yanlışlıkla erotik yüklü bir film kiralayıp sevinçle bize gelip "hele bi' çay koyun da şu filmi ağız tadıyla izleyelim" demişti ve sonrasında ne gülmüştük hey gidi hey. Haftada en az birkaç gün sinema günü olurdu bizde. Dayı, teyze, kuzen, aile dostları kim varsa toplanırdı. Ama dayım ve dayımın kankası (tam olarak annemin halasının oğlu olur) sayesinde gerçekten çok nefis filmler izlemiştik. De Niro, Tom Hanks, Robin Williams gibi adamları onlardan öğrenmiştim. Dayım her Tom Hanks filminde istisnasız "bu namussuz yaman artist" derdi. Sene 2002 ya da 2003'tü galiba ve Yüzüklerin Efendisi'nden ilk defa haberdar olmuştuk. Yüzük'ü izlediğimizde ev o kadar kalabalık olmuştu ki hem sobaya bir şey atmamıza gerek kalmamış hem de filmi ayakta izlemiştim, aslında bunu uygun bir yerde uzun uzun anlatayım çünkü bayağı ilginç şeyler barındırıyor.
Foto da yakıyor cidden. Cüneyt Arkın özellikle 70 öncesi filmlerde gerçekten çok yakışıklı ve genelde tatlış filmlerde oynamış. Sonrasında zaten karizmaya dönüşüyor.
Gönderen: yavanna - 22 Kasım 2017, 09:38:32
yavanna, vay be sevindim bak bunu duyduğuma, ağabey de adam gibi adammış desene. Benim de küçükken en sevdiğim şey soba, çay ve çekirdek üçlüsü eşliğinde Türk filmi izlemekti. Çay sobanın üstünde fokur fokur kaynarken ben de ne heyecanlanırdım Battal ile Ustam Hammer güreş tutarken.
Bir de o zamanlar aile çevresinde bir tek bizde vcd-player vardı ve dayım yanlışlıkla erotik yüklü bir film kiralayıp sevinçle bize gelip "hele bi' çay koyun da şu filmi ağız tadıyla izleyelim" demişti ve sonrasında ne gülmüştük hey gidi hey. Haftada en az birkaç gün sinema günü olurdu bizde. Dayı, teyze, kuzen, aile dostları kim varsa toplanırdı. Ama dayım ve dayımın kankası (tam olarak annemin halasının oğlu olur) sayesinde gerçekten çok nefis filmler izlemiştik. De Niro, Tom Hanks, Robin Williams gibi adamları onlardan öğrenmiştim. Dayım her Tom Hanks filminde istisnasız "bu namussuz yaman artist" derdi. Sene 2002 ya da 2003'tü galiba ve Yüzüklerin Efendisi'nden ilk defa haberdar olmuştuk. Yüzük'ü izlediğimizde ev o kadar kalabalık olmuştu ki hem sobaya bir şey atmamıza gerek kalmamış hem de filmi ayakta izlemiştim, aslında bunu uygun bir yerde uzun uzun anlatayım çünkü bayağı ilginç şeyler barındırıyor.
Foto da yakıyor cidden. Cüneyt Arkın özellikle 70 öncesi filmlerde gerçekten çok yakışıklı ve genelde tatlış filmlerde oynamış. Sonrasında zaten karizmaya dönüşüyor.
Yüzük mü? Anı mı? Büyük bir zevkle dinlemeye hazırım ((:
Gönderen: Rosemary - 25 Kasım 2017, 01:02:32
Gönderen: FrpMan - 28 Kasım 2017, 13:43:33
Ayla (2017) (http://www.imdb.com/title/tt6316138/?ref_=nv_sr_1)
Seyirciyi ağlatacağım amacıyla hareket edilmiş. Şikayetim yok. Savaşmak için gelmiş gurbetteki asker, savaş yetimini sahiplenir hikayesinin böyle bir potansiyeli var. Gerçek hikayeye dayandığından "gerçek" etkisinin hüzünlendirme derecesini arttırması da ister istemez olur. Yapımcılarda buna güvenmiş olacak ki dramatikleştirmeyi hep yarıda kesip bir sonraki duygusal ana atlamışlar.
En azından "Amacı gereği başarılı..." demek isterdim, lakin ne yazık ki bana pekte öyle gelmedi. Ortaya anlar atılıp seyirciden duygusallaşması beklenmiş. "Ağlaya ağlaya helak olacağım." hissiyatıyla gidilirse olunur. İşin senaryo ve kurgu kısmındaysa bunu sağlamak için yeterli çabanın verildiğini düşünmüyorum. Bir iki sahnede ancak. O da gerekli altyapı ve zaman bahşedildiğinden :-\
Filmin duygusal anlar sunmak haricinde pek bir derdi yok gibi. Savaş filmi desem, askerler ve savaş tecrübelerine dair pek bir şey sunulmuyor. Askerimiz övülüyor desem, topluca değil, bireysel başarılardan, özverilerden ve bir iki güzel sözden yola çıkılarak yapılan bir şeyler var. Savaş temalı macera desem, sadece izlemesi keyifli iki sahneye sahip.
Genel olarak, iyi bütçeyle çevrilmiş televizyon filmi havası hakim. Potansiyelinin yanlış veya aceleci tercihlerle harcandığı kanaatindeyim.
Olumsuz yönlerini bu kadar öne çıkarmamın sebebi, filmi beğenmemem değil. Şaşırmayın. Evet, kötü değil. Sinema değil de tv filmi olarak değerlendirirseniz güzel. Oscar Aday Adayı olarak sunulduğundan daha iyisini beklemiştim. Ağlatan filmlerde piyasa var diyerek Babam ve Oğlum olmaya çalışılmış. İç piyasada kar elde edebilmesi için doğru bir hamle. Ama hedefte ona göre küçültülmüş. Üstüne üstlük o küçültülen hedeflerde ulaşmak içinde yarım ve aceleci davranılmış.
Film boyunca, Kore Savaşı'na katılan askerlerimizin yorumları aklıma gelip durdu. Verdikleri kısa bilgiler beni Ayla'dakinden daha çok etkilemişti. "Savaş dediğin, yaşamak için insanın insanı öldürmesidir.", "Amerikalılar, Korelilere insan gözüyle bakmazdı.", "Kore'nin kışı serttir.", "Bizimkisi şehit olduğunda sahiplendiği çocukta kaçtı gitti."... Bu filmdeyse bunların hiçbiri yok :-\
Pekala, bu filminde konusu gerçek bir öyküye dayanıyor, biliyorum. Haber yapıldığı zamanı da hatırlıyorum. Etkilenmesem de ilginç ve hoş gelmişti. O hikayenden çıkartılan filmse bunu çarçur etmiş :-\
Teknik imkan ve çabalar ortadayken potansiyeli yüksek konular küçük hesaplara kurban edilmesin be :(
Ayla güzel film ama eksiklikleri çok fazla. İlk yarısını daha çok beğendim ama 2. yarısı hadi oldu bittiye getirelim bitsin havasında çekilmiş. Çetin Tekindor'u beğenen biri olarak burada Süleyman amca tiplemesine uymamış. Bana kalırsa gazetecilerin Ayla'yı aradığı sahneden sonra Çetin Tekindorlu sahne değil direkt belgeseldeki sahne koyulup bitirilmesi daha güzel olurdu. Zaten cast akarken belgeselden sahneleri koydular.
İsmail Hacıoğlu işin altından kalkmış oyunculuğunu oldukça beğendim. Ayla'yı oynayan koreli kız çok tatlı o da harikaydı. Ali Atay yine sanki L&M oynuyormuş gibiydi. Ay mı la filan demesini bekledim :) Murat Yıldırım eh işte. Çok sırıtmamış.
Genel olarak Oscar alacak bir film değil ama içimize işleyen bizden bir film. Türk insanı olarak eminim çoğumuz öyle bir durumda olsak o çocuğu sahiplenirdik. Dünyanın en çalışkan disiplinli akıllı milleti olmayabiliriz ama merhamet konusunda epey öndeyiz.
Gönderen: Bay_Karamsar - 12 Aralık 2017, 14:51:48
Dünyanın en çalışkan disiplinli akıllı milleti olmayabiliriz ama merhamet konusunda epey öndeyiz.
Şey... Niyetinizin iyi olduğunu ve ne kast ettiğinizin farkındayım da... Bu son cümlenizde dehümanizasyona kapı aralamış biraz. :-\ Bireysel meziyetlerin belli bir topluluğa mal edilmesi, her bireyin o özelliği göstermesi gerektiği hükümlülüğünü getirir. Bu çerçevede eğer topluluktan tek bir kişi bile o meziyeti göstermezse ait olduğu topluluğun tamamı eleştiri hedefinde olur. :(
Etnik ayrımcılıkta bunun tersi işler. Kötü özellikler o topluluğa aittir. Olumlu özelliklerse bireyseldir. "Şunlardandır ama iyi biridir." cümleleri hep böyle kurulur.
Konuya döneyim: Çalışkanımız, disiplinlimiz, akıllımız ve merhametsizimiz de var; diğer insan topluluklarında olduğu gibi. Ve bu bizlerin de insan olduğunu gösteren basit ama önemli şey.
Bir önceki cümleniz:
Türk insanı olarak eminim çoğumuz öyle bir durumda olsak o çocuğu sahiplenirdik.
Tamamen olumluluk taşımasıyla dehümanizasyondan ve "övünmek için önce kendini hor görden" uzak.
Yorumumu şahsınıza yönelik algılamayın. Ötekileştirme konularına meraklıyımdır. Son cümlede övünç duyarken yergi niyetine aşağılama ve dehumanizasyon kalıpları kullanılması dikkatimi çekti de :-[
Son izlediğim filmler:
Candyman filmini sevmeme rağmen devam filmlerinden uzak durdum. İyi olmadıklarını tahmin edebiliyordum. Ama izlemeden, nerede ve nasıl yetersiz kaldıklarını bilemezdim. Ben de en sonunda peş peşe iki filmi izledim.
Candyman: Farewell to the Flesh (http://www.imdb.com/title/tt0112625/?ref_=nv_sr_2)
İlk filmin kötü bir kopyası bile olacak kadar kalitede değil. Yerli yersiz jumpscarele korkutmaya çalışıyor. İlk filmin atmosfer yaratan müzikleri gerilim için gereksiz yere çarçur edilmiş. İlk filmi bilmeyenler için Şeker Adam'ın geçmişinin anlatıldığı bölümler fena değil.
Candyman: Day of the Dead (http://www.imdb.com/title/tt0165662/?ref_=tt_rec_tt)
İlki gibi korkutamıyor. Ama hikaye ve tarz açısından ondan daha iyi.
Şeker Adam lanetine getirilen yeni yorum ikinci filmdekinden daha dikkat çekici. Kötü şeyi anmak onu yaşatır fikri, eski kültürlerde de karşılığı olan bir şey.
İkinci gibi jumpscareye abanılmamış. İlk filmdeki gibi atmosferle gerilim oluşturulma var. Bunda başarılı oluyor denilemez. Ama takdir edilesi bir çaba.
Afro-Amerikan kültüründe yer etmiş varlık, Meksikalı göçmen kültürüyle bezenmiş bir hikayede ağırlanıyor. İlk filmdeki Afro-Amerikan varoşuyla bazı toplumsal sorunlara da dikkat çekişmişti. Bu filmde de Meksikalı göçmenler vasıtasıyla ufaktan bazı sorunlara değinilirmiş gibi oluyor.
Bu film ilki gibi olamasa da, resmen ikincinin gerisinde bıraktığı enkazını toparlamış. Korkutmayan korku filmi. Üçleme olarak planlanmamış seri içinse iyi bir son.
Gönderen: JCDenton - 13 Aralık 2017, 19:19:35
Beğenmedim. Çok fazla mantık hatası, imparatorluğun yerlerde sürünüp güldürü öğelerinin yarısının buradan çıkması, hiçbir anlam ve mantık olmayan boş sahneler ve karakter rollerinin düzensiz dağılımı sadece senaryo konusundaki sıkıntılar. Yönetmenlikte ise yine sırıtan bolca şey mevcut ama bunlardan en göze batanı sahnelerin sürekli havalı gözüken birkaç saniyelik anlardan oluşması. Filmde birkaç saniye güzel bir şey oluyor ve sahne sonlandırılıp başka bir yere geçiyor. Sonra bir süre sonra tekrar o ana dönüyor, arkaplan fotoğrafı yapmalık bir şey görüyoruz ve sahne yine sonlanır. Asıl olay gerçekleşirken ne kadar gereksiz, boş bakışma ve muhabbet varsa onları izlemek zorunda kalıyoruz.
6, 6.5 / 10
Gönderen: BlueSedai - 18 Ocak 2018, 14:17:33
Kimssi Pyoryugi
Üniversite yıllarım boyunca üniversite arkadaşımın kore dizileri izlemesinden kaynaklı bir kore antipatim vardı.eminim hak verirsiniz; tüm erkeklerin maşalı boyalı saçlarla ve kısacık pantolonlarla dolaşması falan :D
Fakat ilk kez bu önyargımı kırıp bir arkadaş tavsiyesiyle bu filmi izledim ve kesinlikle bayıldım.Herkese tavsiye ederim. Kendimden çok şey bulduğum gibi, kendimde olmayan çok şey de gördüm. Filmin tek problemi çok klişe bir finale sahip olması....
file:///C:/Users/%C4%B0L%C3%87E%20TARIM%20GIDA/Desktop/kimin-adasi-1390689887.jpg