Yaratmak ve yaratıcılık bana kalırsa öncelikli olarak bir yetenektir, doğuştan gelir. Öğretilebilecek tek şey, imla ve dil bilgisi kuralları olabilir.
gerekli gereksiz her türlü insan bölümle ilgisi ve alakası olmadığı halde oradalar ve sinerjiyi bozuyorlar.
ilgisiz ve alakasız insanlar yüzünden kuramsal çalışmalara mecburen ağırlık veriliyor. Usta-Çırak ilişkisi yok hocalarla kimsenin arasında.
Pek saygıdeğer Tenekeci, fikirlerinize katılmıyorum.
Bence yetenek dediğimiz şey yatkınlıkla veya ilgi ile tanımlanabilir. Yetenek veya yaratıcılık her şeyden etkilenebilir. Doğuştan geldiğini düşündüğümüz yatkınlık, yaşadığımız hayat boyunca azalabilir veya artabilir.
Elbette bir sanat okuluna gitmeden de kişisel ilgimiz ve çabamızla belki bir de yetenek dediğimiz şey ile sanatı öğrenebilir hatta sanat okuluna giden birinden daha iyi üretebiliriz, fakat bir sanat okulunun da sanatçıya katkısını yok sayamayız. Sanatçı dediğimiz kişi ne kadar donanımlı olursa, ne kadar kendini ifade edebileceği enstürmanlara daha çabuk ulaşabilir ve onları kullanma yetkinliğine ulaşırsa, kendini de daha iyi ifade eder. Buradan varmak istediğim nokta yaratıcılığın öğretilemeyeceğini varsaysak bile (ki ben kabul etmiyorum) yazacak kişiye en azından nasıl "doğru bir okuma" yapılacağı öğretilebilir. Ya da kavrama hızı ve anlattığı zaman karşıdakinin kavramasını hızlandıracak yöntemler - ki bunlar tecrübenin şekillenmesidir.
Yani üretilen eserlerin güzelliği zevke bağlıdır tartışılabilir ama donanım, tecrübe, yetkinlik, hakimiyet gibi öğelere sahip bir yazar, ressam, çizer, okur, eleştirmen, müzisyen ve daha aklıma gelmeyen dolu örnek ürettiği şeyi daha iyi sunabilir.
Bir de yetenek sınavında ne soracaksınız bu insanlara? "Alakalı alakasız herkes girememeli bu bölümlere" demişsiniz. Öğrenci orada okumayı arzu ettikten sonra, alakasız olduklarına nasıl karar vereceğiz? ya okula başladıktan sonra ilgisi başlarsa, ya da okula başladıktan sonra oraya ait olmadığını anlarsa? Zaten yeterince adaletsiz bir eğitim sisteminden çıkıyoruz, bizlere kendimizi keşfetme fırsatı bile tanınmıyor.
Ben hayattan şunu öğrendim. Sadece YouTube Tutorialları ile bile her şey öğrenilebilir. Öğrenmenin sınırı olamaz. Tek parametre öğrenmeye çalıştığım şeye karşı ilgim. Sonuçları da belki maddi imkanlarımla sınırlı. Youtube den bir yazar olmayı da öğrenebilirim. Ama yazdıklarım berbat olur kimse sevmez ama 2 tane fanatiğim çıkar. Yani bana notumu hayatın bizzat kendisi verir.
Sözümün özü, Yaratıcılığın birinci ilkesi bence açık görüşlü olmak her fikre bir ihtimal vermektir. O yüzden öğretilebilir mi öğretlemez mi denemek lazım önce. falan filan, vesaire vesaire, etcetera etcetera

blabla
Forumunuzda ilk kez bir şeyler yazdığım için ve belki de sabahın 4:40'ı olduğu için düşük cümleler kurduysam kusuruma bakmayın. ama saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum