Konu: Goddamn Geists - Andrew & Marde

[Marius]

Ona kimin vurduğunu anlamaya çalışarak arkasını dönüyor Marde ve elindeki defibrilatörü arkasındaki adama doğru bastırıyor.

[Baal Adramelech]

Adamlardan bir tanesi ambulansın arkasındaki kapıya tekme atarak açıyor ve Marde'nin üzerinde durduğu sedyeyi dışarı doğru ittiriyor. Sedye altından fırlayınca, elindeki kabloları parçalanmış defibrilatörlerle uzun süre yerde yuvarlandı ve sonunda ağzı yüzü dağılmış bir şekilde durdu.

Kafasının hemen üstünde bir tabela vardı. "İç Savaş Anıtı"

İkinci şans verildiğinde bu kadar hızlı berbat edilmesinden nefret ediyorum

[Marius]

Kızgınlıkla "Takım elbiseli hemşireler? Ölümün ortasında dirilmek gerçekten güzel bir şanstı benim için!" diye bağıran Marde ayağa kalkmaya çalışıp etrafına bakıyor. Onunla konuşan adamı arıyor.

[Baal Adramelech]

Etrafta kimse yok. Ancak Savaş gazilerinin mezarlarının orada sohbet edip kahkaha atan bir kaç genç insan görüyor Marde.

[Marius]

Marde ellerindeki defibrilatör parçalarını mezarların oradaki gruba fırlatarak bağırıyor.

"Siz de lacivertlidensiniz değil mi? Mezarların orada buluşmak hayattaki en normal şey zaten! LACİVERTLİ PİÇ KURUSU! Karşıma çıkıp bir açıklama yap bana!"

[Baal Adramelech]

Mezarlıktakiler dönüp ona baktılar. İçlerinden bir iki tanesi birbirlerine fısıldadı. O ana kadar takmış olduğu kolyeyi fark etmemişti Marde.

Anlaşmamız ve imzamız. Onu kaybeder veya başına bir iş gelmesine sebep olursan, hoş şeyler olmaz.

"Bu yeni galiba ahahaahaha"

[Marius]

Sinirle 'Harika!' diye düşünen Marde gençlere tekrar bağırarak arkasını dönerek kaçıyor.

"Defibrilatör için özür dilerim, yanlışlıkla attım!"

[Baal Adramelech]

Orada oturan gençler kahkahalarla mezarların üzerinden düşüyor ve eğleniyorlar.

Marde ise koşu sonucunda Black Gölünün kenarına inmişti. Zift kara siyah gölün kenarındaki seyrek ağaçların orada duruyordu.

[Marius]

Koşmaktan yorulan Marde biraz soluklandıktan sonra nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Black Gölü'ndeydi ve İç Savaş Anıtı'ndan geriye doğru buraya geldiyse St. George Kilisesi yakınlarda olmalıydı. Lanet olası pislik herifin Marde boka batmadan ona bir şey anlatacağı yoktu. Kendi başına çözmeliydi başına gelen olayları.

Kilise ölümden sonra iyi bir başlangıçtı. Kiliseye doğru yürümeye başladı.

[Baal Adramelech]

Kilisenin arkasındaki küçük mezarlıkta oturan gençleri de fark etti Marde. Birisi ellerini kocaman açmış, ayakta, bir şeyler anlatıyordu. Çok çok az ses geliyordu oradan, ancak gecenin sessizliğini yok etmeye yetiyordu.

[mit]

"Nereye? Güzel soru..." dedi Andrew. "Şehirde yeniyim, karnım aç ve susadım. Sen nereyi tavsiye edersin ahbap?" diye sordu taksi şoförüne.

"Umarım paraya ihtiyacım olmadığı konusunda ciddisindir." diye geçirdi aklından, solaryumda fazla kalmış -dostuna- hitap ederek.

[Baal Adramelech]

"Sacred Oteline götüreyim, hem yemekleri güzeldir hem de kalacak bir yerin olur." ve gaza bastı.

On yirmi dakika sonra araba durdu. "24 dolar etti."

[Marius]

Tekrar mezarlıkta 'eğlenen' insanları gören Marde onları görmemiş gibi davranıp biraz uzaklaşıyor ve cep telefonunu çıkartıyor. Hatırladığı bir taksici numarasının arayıp St. George Kilisesi önüne bir taksi istiyor.

[Baal Adramelech]

Taksi yavaş yavaş geliyor ve Marde'nin önünde duruyor.

"Nereye gidiyoruz?"

[Marius]

"Otel Sacred" diyip taksiye biniyor Marde. "Taksine binen çok oluyordur, dedikoduları duymuşsundur. Lacivert takım elbiseli bir deli duydun mu hiç?"