İstanbul. Akşamüstü.
Şarkı:
Coldplay - Strawberry SwingMuhtemelen Beyoğlu'nun arka sokaklarını Mehmet Darbukacıoğulları kadar iyi bilen bir insan daha bulamazdınız. Bunun belli başlı iki nedeni vardı. İlki, onun bir sokak sihirbazı olmasıydı. Eğer paranızı el çabukluğunuzdan kazanıyorsanız ve bu el çabukluğunun anlamı yan kesicilik değilse, yaptığınız her hareket yan kesicilik olarak algılanabilirdi. Daha bir an önce kulağından bir madeni para çıkardığınız adamın kalabalıkta cüzdanı mı yürütüldü? Hemen size dönerdi. Çünkü onlarca insanın izlemek için çevrenize toplanmışken, akıllı bir yan kesicinin cüzdanı alıp kaçmış olmasındansa, el çabukluğuyla tüm o numaraları nasıl yaptığını bilmediği çingenenin o cüzdanı almış olması çok daha yüksek ihtimaldi. Ve işte o noktada, Mehmet'in var gücüyle koşup kaçmaktan başka şansı kalmazdı. Beyoğlu'nun labirent gibi arka sokakları o yüzden ona oyun bahçesi gibi geliyordu artık.
Hiçbir zaman güçlü kuvvetli bir adam olmamıştı, hatta yaşına, boyuna, her şeyine göre saçma denebilecek ölçüde güçsüzdü, ve kavgaya girmemek bir tercihse, bu tercihten yana gitmesinin doğru olduğunu çok iyi biliyordu.
Arka sokakları bu kadar iyi bilmesinin ikinci nedeni ise, yine bir sokak sihirbazı olmasıydı. Herkes bilirdi Taksim Meydanı, İstiklal'i, Tünel'i; ama Beyoğlu'nda yaşayan, her gün yürüyerek yolu oradan geçen o kaymak tabaka, paralı züppelerin arka sokakları ne çok kullandığını kimse farketmiyordu. İşte bu yüzden Mehmet bazı günler sadece ara sokaklar boyunca yürür. Karşısına çıkan eşarplı, şık giyimli insanlara ayak üstü numaralar yapar, ve yeterince bozuk paraları olmaması için dua ederdi.
İşte o gün de böyle bir adam buldu karşısında. Kızıl-kahve tüvit avcı ceketi altında kadife pantolon ve Sherlock botlar. 50'li yaşlarının ortasında görünen adam eski filmlerden fırlamışcasına dik bir postür ve kendinden emin büyük adımlarla yürüyüp geçti önünden.
Aslında o gün kurduğu tezgahtan 150 kağıda yakın para kazanmıştı ve pekala biliyordu ki bu para ona birkaç gün yeterdi. Hiçbir zaman parayı arayan bir adam olmamıştı; ama bu adamla ilgili bir şey onu kendisine çekiyordu. Ara sokaklar boyunca adamın arkasında yürümeye başladı.