Kayıt Ol

LegalMc - Arda Sırık

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #15 : 16 Mart 2012, 19:53:06 »
+1 Deneyim
+1 RP Bonus


Şarkı: Chic - Good Times


"Yoo! Çıkartamam!" diye bağırdı gözlüklü adam, müziğin sesi arasında kendini duyurabilmek için.

"Neden?" diye sordu Arda; ama sorusunun cevabını almak isteyip istemediğini bile bilmiyordu; hatta birkaç saniye sonra ne sormuş olduğunu bile hatırlamıyordu. O kadar sarhoştu ki...

Güneş gözlüklü adam eliyle "Şşş" işareti yaptı. Arda'ya doğru iyice yaklaştı. "Yaklaş. Yaklaş!" diye fısıldadı. Arda da adama iyice yaklaştı ne söyleyeceğini dinlemek için.

"Çıkartamam... Çünkü ben bir cinim!" dedi ve kıkırdamaya başladı.

Arda da kıkırdadı. Neye kıkırdadığını bilmiyordu; ama çok komik gelmişti bu durum ona.

"Ben Arda Sırık. Ama ben bir cin değilim." dedi sıkmak için elini uzatarak. Hala kıkırdıyordu. Güneş gözlüklü adam da elini uzatarak sıktı.

"Ben de Albrrtt.. Ihım...". Büyük bir balgam parçası adamın ağzından çıkıp bir bar sandalyesinin arkasına yapışıverdi!.

"Albert değil. Elbuort. E-l-b-u-o-r-t. Dile benden ne dilersen!" ve tekrar bir kahkaha kopardı. O sırada iki yeni shot geldi önlerine. Elbuort kendininkini, Arda da kendi shot'unu aldı. Havaya kaldırarak tıklattılar bardaklarını, ve yukarıdaki loş tungsten lambanın ışığı bardakta kırılıp Arda'nın gözünü alırken
aynı şekilde gözünü alan bir sokak lambasının altında buluverdi Arda kendini.

FLASBACK BİTTİ

Gerçekten o güne dair bir şeyler mi hatırlamaya başlamıştı?
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #16 : 16 Mart 2012, 23:46:26 »
Anıların hücumunda denediğim ofsayt taktiği başarısız oldu; golü yedim. O gece hayatımın en önemli gecesiydi belki de, ama ben doğru düzgün hiçbir şey hatırlamıyordum. Arada sırada gelen kontra ataklar işte. Tam 10 yıl önce olmuştu olay ve ilk defa da bugün bir şeyler hatırlamaya başladım. Yanımdaki adam kendine cin diyordu, yalan mı söylüyordu, iyice kafayı mı bulmuştu hatırlayamıyordum. En kötüsü de doğruyu söylüyor olma olasılığıydı. Ben bütün gece içmiştim lan o adamla!

Kendime geldiğimde yeni doğmuş bir bebeğin şaşkınlığıyla karşımda duran sokak lambasına bakakaldım. Uğultuların arasından kıvrak hareketlerle sıyrılmış ve kendimi direğin karşısında bulmuştum. Helal olsundu bana! Etrafa şöyle bir bakınıp elimi cebime daldırdım, aradığım şey böyle boğuk zamanlarda her zaman zihnimi açan şeydi. Sigara değil, içki değil, uyuşturucu da değil; leblebi! Ağzınıza attığınızda dişlerinizin arasında dağılırken nohudun nasıl böyle bir şeye dönüşebildiğini düşünürken bütün uğultular yok olur, bütün acılar diner. Tam da ihtiyacım olan şeydi yani.

Bir yandan kavrulmuş nohutları, bir yandan da biraz önce gördüklerimi sindirdim. Sonra kontrolü ayaklarıma bıraktım. Ve onların beni götürdüğü yer de Araf Bar'dı tabii ki. Yine kafayı dağıtacaktım içeride, belki de Elbourt ile karşılaşacaktım. Eğer karşılaşırsam da beni sarhoş etmesine izin vermeyip direk sorguya girişeceğim diye kendime söz verdim.

Genelde sözlerimi tutamam.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #17 : 17 Mart 2012, 14:47:17 »
Arda birkaç dakikalık yürüyüşün ardından kendini "Araf Bar" yazan eski püskü bir tabelanın altında buluverdi. İçerisi 10 yıl önce hatırladığına göre pek az değişmişti - hoş, çok fazla şey hatırladığı da söylenemezdi ama -, bir yakınlık vardı mekanda. Daha önceden de orada olmuş olmanın verdiği rahatlık.

Etrafına bakındı Elbuort'ı görebilmek umuduyla; ama göremedi. İçerisi çok tıklım tıklım kalabalık değildi, müziğin sesi de rahatsız etmeyecek kadar düşüktü. Bara yaklaştı ve yüksek bir bar taburesine oturdu. Birkaç saniye içinde yanında bitiverdi barmen:

"Hoşgeldiniz. Ne içersiniz?"
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #18 : 17 Mart 2012, 15:04:03 »
Barlarda çalan müzikleri hiçbir zaman sevmedim; tarzım değil. Burada da o müziklerden biri çalıyordu fakat kafa şişirmiyorlardı. Burayı belki de o yüzden seviyordum. Ne kalabalık, ne gürültülü, ne de pahalıydı. Elimdeki 3-4 leblebiyi daha ağzıma atıp barmene yanaştım.

"Hoşgeldiniz. Ne içersiniz?"

"Bira alayım. Bir de shot yolla bakalım yanında." sonra aklıma o saçma şakalarımdan biri geldi. "Önce bira, sonra shot." Ellerimle barda ritim tutarken kıkırdadım. Bu reklamlar bitiriyordu beni vallahi.

Biramı aldıktan sonra etrafı gözlemeye başladım. Buraya geliş sebebim buydu çünkü. "Neredesin kerhaneci?" diye söylenirken bütün barda Elbuort'ı aradım. O saçma gözlükleri, saçma kıyafetiyle hemen dikkat çekmesi gerekirdi. Gerçi 10 yıl geçmişti, pekala stilini değiştirmiş falan olabilirdi. E bende beyin olsa gelmezdim zaten! Bu sırada barmen birayı ve shot'ı önüme itekledi. Shot'ı içtikten sonra biramı yudumlamaya başladım. Bir yandan da etrafı kolaçan ediyordum. Bardağın sonuna geldiğimde mesanemin patlamak üzere olduğunu hissettim. Bana evim gibi gelen o pisuara doğru giderken Elbuort ile burada tanıştığım geldi aklıma. Belki pisuar cini falandır diyerek 10 sene önce yaptığım gibi, aynı pisuarda işimi görmeye başladım.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #19 : 17 Mart 2012, 20:13:08 »
+1 Deneyim

Tuvalete girdiği zaman bir etrafına bakındı Arda. Belki de hafızasını tetikleyecek, o güne ait bir anıyı çağırabilecek bir şeyler arıyordu; ama bulamadı. Pisuarda korkunç sidik kokularından nefes almamaya çalışarak işini halletti ve ellerini yıkayıp tuvaletten çıktı. Bar taburesine tekrar oturup da o tuvaletteyken gelmiş olan yeni birasına yeltendiğinde aklını oynattığını sandı. Bira bardağının altında yeni bir iskambil kartı vardı.


Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #20 : 17 Mart 2012, 23:53:18 »
Küçüklükten gelen bir alışkanlığım vardır. Pis kokan yerlerdeyken nefesimi tutarım. Patlayacak olsam bile sonuna kadar tutarım. Araf Bar'ın tuvaletine girdiğimde de aynısını yaptım ama başarılı olamadım, henüz pisuardayken nefes almak zorunda kaldım. İçtiğim bira ve birkaç saattir tuvalete gitmemenin etkisiyle leş gibi amonyak kokan sidiğimin tükenmesi oldukça uzun sürdü. Berbat bir kokuydu bu! Ellerimi pis lavaboda temizledikten sonra bardaki yerime gittim.

Barmenin birayı yenilediğini görmek beni sevindirdi. Severdim böyle emrivakici adamları. Tam bardağı tekrar ağzıma götürürken gözüme bardağın altındaki kağıda benzeyen şey ilişti. Filmlerde olur ya hani; bir kız kağıda telefon numarasını, kaldığı yeri falan yazar, bardağın altına koyar. Nerede bende o şans! Kağıt olduğunu tahmin ettiğim şeyi elime aldığımda yutkundum. Normal kağıt değildi bu: İskambil kağıdıydı! Kartı çevirip ön yüzüne baktım. Sinek 4. Suratımdaki dehşet ifadesini silmek için uğraşsam da başaramadım. Bir günde iki kağıt he, hiç fena değil.

Kağıdı tekrar suratıma yaklaştırdım, yine eskimiş, yer yer incelmiş bir sinekti. En sevmediğim kart türü olma özelliğini gösterdiği için ayrı bir nefret beslemeye başlamıştım kağıda. "Kağıt ulan bu ne nefreti?" demeyin, ciddi ciddi nefret ediyordum. Kolları falan olsa kavga ederdim.

Kağıdı usulca cebime koyarken barmeni kesiyordum bir yandan. Garson gibi bunun da bir şeyden haberi yoktu kesinlikle, ya da ne yaptığını anlayamadan kullanılmıştı. Pek fazla umrumda da değildi artık. Kağıtlar beni buluyordu ve onlardan kaçmanın yolu yoktu. Bana kalan karoyu beklemekti artık. Büyük ihtimalle gelen karo da 2'li olacaktı. (kupa 8-maça 6-sinek 4- ? ) Karo ikiliye straight yapacakmış gibi beklemek kalmıştı bana.

Biranın geri kalanını da içip parasını ödedim. Eve gitmek üzere tam çıkacakken geri döndüm ve kafamın güzelliğinin verdiği hovardalık ile "Şu bilyelerden birini al, olağanüstü bir şey gördüğün zaman sağdaki pisuara orta mesafeli atış yap. Tutturursan 2 dakika içinde kapıda olurum." deyip bilyelerimden bir tanesini verdim. Sonra arkamı dönüp muzip muzip gülerek uzaklaştım mekandan. Umarım yemiştir keriz.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #21 : 19 Mart 2012, 02:36:44 »
Şarkı: Coldplay - Trouble

Barmenin kafası karışmış bakışlarıyla mekandan çıktı Arda. İskambil kağıtlarının esrarı canını iyice sıkmaya başlamıştı. Kupa 8, maça 6, sinek 4, bunlar ne anlama gelebilirdi. O geceyle ilgili birkaç şey daha hatırlasa belki çözebilirdi ama...

Eve gidip Emily Laraye'in iş teklifiyle ilgili düşünüp araştırma yapmak üzere tekrar yürümeye başladı sokaklarda. Saat gecenin 2'si olmuştu; ama buna rağmen hala tıklım tıklım doluydu sokaklar. Dalgın bir şekilde yürürken yine bir arabanın kornasını duydu; ama bu sefer arabayı farkettiği zaman çekilmek için çok geç kalmıştı. Araba frenin etkisiyle biraz yavaşlamış ve kalçasına vurarak onu yere devirmişti.

Arda'nın bir an soluğu kesildi; ama saniyeler içerisinde tekrar nefes alabildiğini hissetti. 25 diye düşündü. Kalçası biraz ağrıyordu; ama bacaklarını hareket ettirebiliyordu. Yine de asfaltın soğukluğunda biraz daha yatmak istedi. Ona çarpan arabadan bangır bangır müzik sesleri geliyordu. Sürücü arabasından inmiş ve yanına gelmiş, ona iyi olup olmadığını soruyordu.

Arabada çalan şarkıyı biliyordu. Coldplay'in "Trouble" şarkısıydı bu. Kartın üstündeki gibi. Trouble... Şarkıya kulak vermeye başladı.

I never meant to cause you trouble, elbuort denen şu adamın sırrını çözebilecek miydi acaba?
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #22 : 19 Mart 2012, 19:57:38 »
Artık Emily Laraye'nin iş teklifini düşünme zamanı gelmişti. 10.000 $, çok tehlikeli bir kadın ve ondan daha tehlikeli bir iblis. Kadın iblisi çıkarmamı falan da istemiyordu, direk onu konuşturmamı istemişti benden. Bu işte bir iş olduğu gün gibi ortadaydı, ayrıca kimse sigortadan para alabilmek için böyle bir işe de kalkışmazdı. Ama 10.000 de çok para be! Ne zaman vazgeçmeyi düşünsem bir şeyler beni tekrar olayın içine itiyordu. Kabul etmekten-

"Aaaaahh!"

Derin düşünceleri ortasında, kalabalığın gözü önünde 25 oldu. Akşamki gibi kaçamadım, tam kalçamdan vurdu şerefsiz! Yere düşerken kükreyince kalabalığın dikkatini az da olsa çektim. Durmadılar bile, şöyle bir bakıp gittiler. Çivisi çıkmış bu İstanbul'un diye düşünürken bana çarpan adamın seslendiğini duydum. Kaza şok etkisi yaratıp ufak çaplı sarhoşluğumu sona erdirmişti ama şimdi de kazanın şokundaydım. Duyduklarım kesin değildi o yüzden iyice dinlemeye çalıştım. "İyi misin?" tarzı bir şeyler söylüyordu adam.

Adamı dinleyeyim derken kulağıma başka bir şey takıldı. Ortamda sanki bir melodi vardı. Ya travma geçiriyordum ya da... Evet, kafamı çevirdiğimde arabadan gelen şarkıyı daha rahat duymaya başladım. Oldukça tanıdıktı ama malum durumumum yüzünden şu an oldukça uzak geliyordu bana. Biraz daha dinleyince Coldplay'in Trouble'ı olduğunu farkettim. Bir ara çok dinlerdim Coldplay'i, o yüzden şarkıya hafiften eşlik etmeye başladım. Dışarıdan bakıldığında nasıl görünüyordum hiçbir fikrim yoktu. Muhtemelen yerde yatan, gözleri yarı açık, şarkıya eşlik eden bir deliydim. Ama şu an şarkı beni ele geçirmişti.

Trouble'ın kartın üstünde de yazdığını hatırlamam normalden uzun sürdü. Şarkıya eşlik ederken dilim şu dizede takıldı: "I never meant to cause you trouble" (Sana hiç dert olmak istemedim) Madem istemedin ne bu kart işleri diye söylenirken Elbuort yine aklıma geldi. "Sen başlattın bu işi ibne." diye mırıldandım. Sonra sürücüye artık cevap vermem gerektiğini farkettim.

"Önce arabanı götüme sok sonra da iyi misin de. Çok iyiyim, harikayım. Kaldır lan beni! Arabayla evime bırakacaksın yoksa en yakın karakolda sıçtırtırım ağzına."

Bir yanım hala şarkıdayken kalan yarımla adamı dikkatle inceledim.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #23 : 22 Mart 2012, 21:24:11 »
+1 Deneyim

Arda'ya çarpan adam önce ne yaptığının şokuyla bakıyordu Arda'ya. Daha sonra yattığı yerde şarkıya eşlik ettiğini görüp rahat bir nefes aldı. Pek bir şeyi yoktu anlaşılan. Arabasının kaportasına baktı bir şey var mı diye. Plakası sökülmüştü; ama başka bir şey yoktu.

Birkaç kez iyi olup olmadığını sordu Arda'ya.

"Önce arabanı götüme sok sonra da iyi misin de. Çok iyiyim, harikayım. Kaldır lan beni! Arabayla evime bırakacaksın yoksa en yakın karakolda sıçtırtırım ağzına."

"I-ıı tabii.. Tabii bırakırım. Kusura bakmayın. Görmedim sizi. Nasıl oldu anlamadım vallahi."

Arda'yı kaldırabilmek için kolunu uzattı. Bu sırada Arda da iyice bakabildi adama. Üzerinde lacivert bir sweatshirt, altında gri bir eşofman olan otuzlarında normal bir adamdı. Arabaya binerlerken adam tekrar birkaç kez iyi olup olmadığını sordu. Yolda da cümlelerini tekrarlamaya devam etti.

"Yani nasıl olur? Aslında hep dikkatliyimdir. İçki bile içmem araba kullanacağım günler. Gerçekten çok özür dilerim."

Birkaç cadde sonra farketti Arda'ya nereye gideceğini sormadığını.

"Pardon bu arada, eviniz neredeydi acaba?"

Spoiler: Göster

Tebrikler! Yeni Seviye!
Vereceğiniz puanları ve yetiyi bir sonraki mesajda gizli bir kutuya yazabilirsiniz.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #24 : 23 Mart 2012, 19:16:01 »
Adam beni kaldırmak için kolunu uzattığında onu iyice inceledim. Normal, iyi aile çocuğu bir adama benziyordu, zaten bana çarptığı için onu da suçlayamazdım. Suç o cebimdeki kağıt müsvettelerindeydi. Ceketimin cebinde kendi pimimi taşıyordum, atmaya çalışsam da atamıyordum. Yani onlar yanımda olduğu sürece bana çarptığı için kimseyi suçlayamazdım. Adama da acıdım, ilk defa birine çarpıyordu sanırım. Sanki hepimiz her gün birilerine çarpıyoruz, benimki de laf işte!

"I-ıı tabii.. Tabii bırakırım. Kusura bakmayın. Görmedim sizi. Nasıl oldu anlamadım vallahi."

Kafamla "Boşver" anlamına gelen bir hareket yaptım. Adamın durumuna acımaya başlamıştım, neredeyse ağlayacaktı koskoca adam. Sürekli nasıl olduğumu soruyordu, rahatsız etmeye başlamıştı artık. "Tamam babalık, çarptın ama bir şeyim yok işte, eve bırakıyorsun beni." dedim ama adam dinlemedi. Devam etti yakarmaya. Bu arada ben de bir şey unuttuğumu hissediyordum.

"Yani nasıl olur? Aslında hep dikkatliyimdir. İçki bile içmem araba kullanacağım günler. Gerçekten çok özür dilerim."

Tamam diyerek başımdan savmaya çalıştım ama adamın susası yoktu, biraz daha konuştu ve birden neyi unuttuğumu hatırlattı.

"Pardon bu arada, eviniz neredeydi acaba?"

"Aaah, doğru ya, kusura bakma unutmuşum. Kaza şok etkisi yaptı galiba, her gün kaput yemiyorum tabii." deyip evimi tarif ettim. Bir yandan da cebimden leblebiyi çıkardım, atıştırırken adama ikram etmemenin ayıp olduğu sonucuna varıp ona da ikram ettim.

"Leblebi var, yer misin?" Ona doğru uzattıktan sonra arabanın torpidosuna göz atmak gibi bir içgüdü oluştu, elim o tarafa doğru seğirmeye başladı. Force Choke yapıyormuş gibi göründükten sonra göz atma fikri galip geldi.

"Torpidoda başka albüm var mı, Foo Fighters falan?" deyip cevap beklemeden torpidoyu açtım ve içine iyice göz attım.

Spoiler: Göster
Güç +1, Karizma +1, Bağışıklık
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #25 : 27 Mart 2012, 21:20:00 »
Arda torpidoda olan şeyleri incelerken sürücü de bu ani tepkisini anlamamış bir şekilde boş boş bakıyordu. Torpido'da bir mendil kutusu, birkaç Sezen Aksu cd'si ve bir Türkiye haritasından başka bir şey yoktu.

"Radyoda çalıyordu şarkı herhalde..." dedi adam. "Ama açayım isterseniz yabancı müzik çalan başka bir kanal."

Arda adama cevap verecekti ki evinin önüne geldiklerini farketti. Evinin olduğu apartmanın birkaç apartman önünde durdu araba.

"Kusura bakmayın. Bir şeyiniz yok gerçekten değil mi?" diye sordu son bir kez.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #26 : 28 Mart 2012, 00:54:31 »
Torpidoyu çok umutlu bir şekilde açmıştım ama içinden çıkan minik serçe, Türkiye haritası ve mendil kutusu benim için hayal kırıklığının hayal gücümdeki emsali olmayı başarmıştı. Demek ki her işin altında bir şey aramamalıydım, paranoyaklaşıyordum sanırım. Gerçi bu yaşananların üstüne kim paranoyaklaşmazdı ki? Sürekli -büyük ihtimalle- aynı desteye ait, beladan başka bir şey getirmeyen iskambil kartları bulup duruyordum. Paranoyaklaşmak en çok benim hakkımdı yani.

"Radyoda çalıyordu şarkı herhalde... Ama açayım isterseniz yabancı müzik çalan başka bir kanal."

"Yok yok, boş ver."

Cevap verir vermez apartmanın o tanıdık kapısını gördüm. Ve işte yine o duygu. Ne kadar işersem işeyeyim, o gün içinde hiç sıvı almasam bile şu kapı her zaman çişimi getiriyordu, mesanem patlayacak gibi oluyordu. Ceplerimde anahtarları aramaya başlamıştım bile.

"Kusura bakmayın. Bir şeyiniz yok gerçekten değil mi?"

"Bir şeyim var aslına, acayip çişim var. Eve bıraktığın için sağol ama bundan sonra önüne bakarak kullan şu arabayı." kapıyı kapatıp topallaya topallaya eve gittim. Bacaklarımı sallaya sallaya önce apartman kapısını, sonra da ev kapısını açtım. Anahtarı bir kenara fırlattım ve kapıyı sertçe kapadım. Sevgili komşularım umrumda bile değildi, en önemli şey mesanemi boşaltmaktı. Önem sırasıyla işlerimi hallettikten sonra saati kontrol ettim. Emily Laraye'ye mesaj atmaya karar verdim. İşi alacaktım. Böylece hem boş durmayacak hem de 10.000$ kazanma şansım olacaktı.

Kabanımın cebinden numarayı ve telefonumu bulduktan sonra yazmaya koyuldum. Çok uzun bir şeyler yazmak istemiyordum.

"İşi alacağım. Bilmem gereken şeyler var mı?"

Kısa ve öz. Tam benim tarzım.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #27 : 02 Nisan 2012, 21:54:12 »
Arda saatin hali hazırda geç olduğunun farkındaydı; ama Emily Laraye'e attığı mesajdan sonra farkedebilmişti ne kadar uzun ve yorucu bir gün geçirdiğini. İki kere araba kazasının eşiğinden dönmüştü - birinde kalçasını da kaptırmıştı üstelik -, yıllar sonra bir anda iskambil kağıtları da araba kazaları gibi hızlanıp çoğalmaya başlamıştı, çok büyük bir iş imkanıyla karşı karşıyaydı, Elbuort'la ilgili anılar hatırlayıp duruyordu, trouble sözcüğü...

Tüm bunları düşünürken gecenin köründe Emily Laraye'in cevabını bekleyerek uyuyakaldığını farketmedi, o yüzden sabah saat 09:46'da Emily Laraye ona cevap olarak bir mesaj attığında, mesaj sesinin yankılanmasıyla salyalı kanepesinde bir anda uyandığı zaman birkaç saniye hala gece sandı ve her tarafını aydınlatan güneş ışığına anlam vermekte çok zorlandı. Emily Laraye'in mesajı kısa ve öz değildi; ama çok ilginçti.

"Teşekkürler. Şu an elimde dün konuştuklarımızdan fazla bir bilgi yok. Bay C. adında bir adamı duydunuz mu? Duymadıysanız araştırabilir misiniz? + 1000$ eğer işime yarayacak bilgilerle gelirseniz..."
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #28 : 03 Nisan 2012, 19:36:03 »
Gözlerimi açmadan önce hırıltılı nefesimi ve kanepeden fütursuzca taşmış sağ bacağımı farkettim. Uyuşmuş sol elimdeki dandik telefon merak verici bir şekilde ötüyordu. 1 yeni mesaj! Uyku mahmurluğuyla sağ elimle şimdilik kullanışa uygun olmayan sol elimden telefonu aldım ve nazikçe yere bıraktım. Ne kadar nazik olabilirsem işte.

Zaten dağınık olan saçlarımı düzeltme amacıyla ellerimi saçlarımda gezdirdim ama her zamanki gibi iş amacından şaştı ve ellerim acımasızca saçlarımı dağıttı. Görev başarıyla tamamlandıktan sonra tuvalette her zamanki işlerimi gördüm ve aynaya bakarken bir şey farkettim: bok gibi görünüyordum. Artık zıvanadan çıkmaya başlamış sakalım, saçma sapan saçım ve mosmor göz altlarımla Christopher Johnson McCandless'ın başarısız bir kopyasıydım resmen. Hassiktir oradan!

Üzerimdeki bir gecede grileşen atleti evin bir kenarına fırlattıktan sonra açlıktan ölmek üzere olduğumu farkettim.  Buzdolabını açıp ne yiyeceğime bakınırken küfür etmekten bıkmış bir halde "anladın sen" bakışı atıp sertçe kapağı kapadım mutfağımdaki kimsenin bulamadığı hazinemden bir şeyler almakta karar kıldım. Evde kimse olmamasına rağmen tekrar bir genel kontrol yaptıktan sonra mutfağa girişte göze ilk çarpan rafı açtım. Abur cubur cennetinin kapıları açılmıştı ve birkaç kişiyi çaktırmadan aralarından almama kimse bir şey diyemezdi. Bu arada "kimsenin bulamadığı" derken sizi kandırmıyordum, gerçekten de kimse bulamıyor bu rafı. Neden mi? Eve benden başka kimse girmiyor da ondan. Eh, kız meselelerini de onların evlerinde hallediyoruz.

Daha dinç bir şekilde kanepeye döndüğümde telefonu elime aldım ve mesajı açtım. Vücudumun bir kısmı -hangi kısmı olduğunu tahmin edebilirsiniz- mesajın sadece işle ilgili olmadığını, benden çok hoşlandığını ve beni tekrar görmek istediğini de araya bir yere sıkıştırmış olabileceğini söylüyordu. Yanıldı. Her zamanki gibi.

"Teşekkürler. Şu an elimde dün konuştuklarımızdan fazla bir bilgi yok. Bay C. adında bir adamı duydunuz mu? Duymadıysanız araştırabilir misiniz? + 1000$ eğer işime yarayacak bilgilerle gelirseniz..."

Bay C. mi? C ile başlayan tanıdığım isimleri düşünmeye başladım. Kapıcı Cemalettin bey olamazdı herhalde, liseden matematikçi Cüneyt hoca da olamazdı pek ala, Cemil İpekçi mi diye düşünürken içim hafiften bir tiksintiyle dolunca vazgeçtim ve bir daha tahmin yapmamak üzere bu faslı kapadım. Bay C.'yi tabii ki araştırabilirdim, 1000$ ise bu ufak iş için gayet makul bir paraydı. Bu da kabuldü lan!

"Ah Emily, hayatım, insanların hangi duygularına dokunacağını oldukça iyi biliyorsun. 1000$'a ve seni görmeye her zaman açığım. Ayrıca bir gün bana duygulardan başka yerlere de doğruca dokunabildiğini göstermek isteyebilirsin, ona da açığım. Bay C. hakkında bilgileri bulur bulmaz sana haber veririm. Buluşuruz, bir şeyler içeriz, sen bana paramı verirsin ve hesabı da ben öderim. Bu kıyağımı unutma."

Gönder tuşuna bastıktan sonra tıslama şeklinde çıkan bir kahkaha attım. Ufak mutluluğumun gölgesi suratımdan silinir silinmez ben de kanepeden silindim ve bilgisayarın başına koştum. Açılmasını beklerken karşımda Acun'u gördüm birden. "Açıyorum, açıyorum, aaaaaçtım!". Hayır, uyuşturucu da kullanmıyordum, neden böyle bir şey olmuştu anlam veremeden bakarken bir ara o programı takip ettiğimi hatırladım. "Kafama sıçayım." dedikten sonra yine hafif hafif güldüm. Bilgisayar açıldığında ve Google'ın tanıdık renklerini görür görmez gülüşümden kalan tüm izler yine silindi.

Google'da sırasıyla -ayrı ayrı- şunları arattım: Bay C. (hiçbir boka yaramayacağından adım gibi emindim), Faye Laraye, Emily Laraye, C. Laraye, Kate Upton (heheh, ufak bir kaçamak), Larayeler, Bay C. adında esrarengiz kişi.

Tüm sonuçları kontrol ettikten sonra aklıma liseden bir çocuk geldi. Rehberden çocuğa bakınırken adını buldum: Engin Sevren. Lise bittiğinden beri bir kelime bile etmemiştik ama boktan şeyler avlama işine girdiğini duymuştum bir ortak arkadaştan. Belki bu pezevenk hakkında da bir şeyler biliyordur diye mesaj yazmaya koyuldum.

"Engin, naber lan? Hatırladın mı beni, Arda ben Arda, Arda Sırık. Lisede aynı sınıftaydık, hep Bilge'den ödev yapardık birlikte hani. İşte o benim lan! Ne bok yiyorsun hiç haber verdiğin yok. Neyse bunlar umrumda değil, işim düştü sana. Sen hani bu piçleri avlıyorsun ya, belki bir dedikodu falan bir şeyler duymuşsundur. Bir adam var, adı yok ama kısaltması var; Bay C. Kesin bir şey bilmesen, tahminlerin bile olsa söyle, çok acil işim var. Fena bir hatun beni bekliyor : D"

Sonra da YouTube'dan "Eski Dostlar" şarkısını açıp dinlemeye koyuldum. Durumumu daha iyi anlatan bir şarkı daha olamazdı herhalde.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: LegalMc - Arda Sırık
« Yanıtla #29 : 13 Nisan 2012, 20:03:59 »
+1 Deneyim

Arda'nın arama sonuçları ona şu karşılıkları vermişti:

Florean Laraye adlı Fransız bir adamın 1900lerin başında kurduğu bir aile şirketi. Laraye Sigorta. Şu anda şirketin CEO'su Thommé Laraye adında, 30lu yaşlarında bir beydi ve şirketin İstanbul kolu da vardı. İstanbul ofisinin başından Ahmet Ceviz adında bir adamın bulunduğu yazıyordu internet sitesinde.

İkinci internet girdisi, Laraye Aile Mirası adında bir internet sitesine yöneliyordu ve haklarında pek bilgi olmayan; ama servet sahibi bir Laraye Ailesi'nin dünyanın dört bir yanında para vererek kurtardığı, restore ettiği kültür mirası eserlerinin bir listesiydi. Mısır'da, Türkiye'de, bir de İngiltere'de pek çok eser sıralanmıştı. Hiçbir aile bireyinin adı geçmiyordu. Sadece iletişim için verilen bir telefon numarası ve Londra'da bir adres vardı.

Üçüncü ve son başlık ise 1800lerde, Salem, Massachusetts, Amerika'da yaygın olan cadı eviyle ilgili tarih kitabı bölümüne yönlendiriyordu. İlgili bölümde cadı oldukları iddia edilerek yakılan bir Laraye ailesinden bahsediyordu. Ailenin bir de küçük kızı olduğu yazılıydı; ama aile fertlerinin adı yoktu.

"Faye Laraye" diye arattığı zaman birkaç Hollywood filminde makyaj departmanında çalışmış olan bir kadına rastladı. Tarihlere göre baktığı zaman, bu adı bir kazayla, bir trajediyle eşlemeye çalıştığı zaman karşılaştığı tek şey ise 1978 yılında, Londra'da bir kimsesizler  mezarlığında ölü bulunan bir küçük kızla ilgiliydi. Kızın raporlarda suda boğularak öldüğü yazıyordu. Polis olayın üzerine gitmiş, bu muhtemel cinayeti kimin işlemiş olabileceğini bulmaya çalışmıştı; hiçbir sonuç bulunamamış, zaman aşımından 1992 yılında dava kapanmıştı.

"Emily Laraye" aramasının sonucunda o adı taşıyan bir süper model görmüştü; ama onun konuştuğu Emily Laraye'e hiç benzemiyordu bu kadın. Bunun hemen öncesinde "Kate Upton"ı aratmış olduğu için olabileceğine karar verdi. Google'ın aramaları kişiselleştirmesiyle ilgilir bir şeyler okumuştu.

Bay C. hakkında çıkan şeyler de bir radyo sunucusu hakkındaydı. Bir de Yusuf Atılgan diye bir adamın "Aylak Adam" adlı bir kitabındaki baş karakterin adıydı. Başka da elle tutulur bir şey bulamamıştı.

Youtube'da açtığı "Eski Dostlar"ı interneti kötü olduğu için 240p'de izlerken neler yapabileceğini düşündü. Belki de "Teo"ya gitmeliydi. İstanbul'da kim, kiminle, ne yapıyor, hepsinden haberi olurdu Teo'nun. Sadece küçük bir sorun vardı. Teo verdiği bilgiler için sıradışı karşılıklar isterdi (bir keresinde, bir adamın adresini vermesi karşılığında üç tane keçi istemişti Arda'dan... Başka bir sefer Teo'yla konuşmaya gittiği zaman bir adamın ona teşekkürler ede ede koskoca siyah bir çöp poşeti içerisinde yüzlerce kullanılmış külotlu çorap çıkardığını görmüştü). Teo'ya gidip gitmemek konusunda kararsız olarak YouTube'daki şarkının bitmesini bekledi.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..