Öncelikle şunu söyleyeyim. Bir kurgunun en güzel ve tatmin edici yanı kafanızın içindeykendir. Sonraki her aşamada bir şeyler kaybeder.
Mesela oturup onu yazmaya kalktığınızda asla kafanızdakinin birebir aynısı şeklinde dışarı çıkmaz. Çünkü siz onu düşünürken ne tam bir görüntü, ne tam bir ses, ne tam bir yazı dizisi şeklinde düşünmüşsünüzdür. Bir his olarak içinizdedir ve siz onu dışarı yalnızca yazı formatında çıkarmaya çalıştığınızda bir şeylerin eksik olduğunu hissedersiniz.
Hikaye yazmak konusuna gelince. Buradaki pek çok insanın düşünme aşamasında, hayal etme aşamasında inanılmaz zengin, yaratıcı ve güçlü olduğuna inanıyorum. Bunu belki FRP oynatırken, hikayeler anlatırken, sohbet ederken görmüşsünüzdür ya da içten içe biliyorsunuzdur. Bu güzel bir şeydir ama yazı yazmak için yeterli değil maalesef. Çünkü dediğim gibi yazarken muhakkek bir şeyler kaybolur. Öncelikle edebi anlamda yeterli olmadığınız için kaybolur pek çok şey. Yazmak için okumalı, denemeler yapmalı diyenler olmuş. Çok haklılar. Çünkü ne sözcüklere ve edebiyata ne kadar hakim olursanız kafanızdakileri dışarı kusabilmeniz de o kadar kolay ve rahat olur. Tarifleri o denli güzel yapar, kafanızdakileri başkalarını okuyup aynen sizin gibi kafasında kurgulamasını o kadar iyi sağlarsınız.
Sadece yazabilme becerisi de yetmiyor. Tek atımlık, zorlama yazmak dayeterli değil. Disiplinli, düzenli, sıkılmadan yazabilen biri de olmalısınız. Yani yazı yazmayı seviyor olmalısınız... yazıyor olma düşüncesini sevmeyi" değil.
Yazarken sıkılıyor, devamını getirmekten bıkıyorsanız o zaman yazabilmeniz gerçekten zor. Elbette kimse hayal gücünüze, hiakeyeler tasarlamanıza engel olamaz. Ve başta da dediğim işin en güzel tarafı da bunlardır zaten.
Ha, hikayeler yazyor, tasarlıyor, kurguluyorun da ne oluyor... Kitap mı bastırdın, yazar mı oldun diyenlere gelince. Siktiri çekip yolunuza devam edebilirsiniz. Film izleyerek, dizi izleyerek, kitap okuyarak ne oluyor? Sanat eleştirmeni, sinema yorumcusu, sanatçı olup para mı kazanıyorsunuz. Hayır! Sadece izlediğiniz, okuduğunuz süre içinde keyif yaşıyorsunuz. Yazmak; okumak ve izlemek gibi işin tüketim kısmında değil, üretim kısmında olduğu için bu keyifte bir azalma olmuyor ki. Siz keyif alıyorsanız yazmaya, kurgulamaya devam edin. Yazar olmanıza, yönetmen olmanıza falan gerek de yok. Burada paylaşıyor olmanız ya da kafanızda kurgulayabiliyor olmanız bile yeterlidir.
Kısaca söylemek istediklerim bunlar. Yalnız bunları yaparken gerçeklikten de kopmamak lazım. Genelde insanlar yaratıcılığa fazla pay biçerler. İleriki iş hayatınızda para bu yaratıcılıkta atar derler. Yaratıcı olmak çok özel bir şeymiş gibi. Bu sayfalarda gezen herkesin zaten düş alemi zengin. Buna kanarız biraz. Sadece yaratıcılık asla para etmez. Bunun reel dünyada bir işe yaramısını istiyorsanız, bu yaratıcılığın para edeceği organları, becerileri de edinmeye çalışmalısınız. beceri diyorum çünkü çalışarak edinebilecek şeyler bunlar. Yani hayal gücünüzün para etmesini istiyorsanız yazı yazmanızı kolaylaşıracak şeyleri edinmeniz lazım. yazmak. çalışmak. Oturup karalamak için vakit haracamak. okumak. Denemek. Denemeler yazıp okutmak, düzeltmek, tekrar yazmak... Durmadan yazıp aynı şeyleri ikinci gözle farklı şekilde tekrar ve tekrar yazmak.