Şimdiye kadar çıkanları göz önünde bulundurursak ileride okuyacağınız Drizzt maceraları aşağı yukarı şöyle olacak:
Drizzt, gecenin karanlığında, kuytu ormanın derinliklerinde, düşüncelere dalmıştı: İyilik neydi, kendi iyi biri olabilmiş miydi? Daha ne kadar kan dökecekti? Yoksa kötülükle savaşa savaşa kendi de onun bir parçası mı olmuştu? Karanlıkaltını terkettiğini hatırladı; tüm bunlar büyük bir şeyin parçası mıydı? O büyük bir işi başaracak seçilmiş kişi miydi? Neden o seçilmişti? Çok muhteşem biri olmasının bunda elbette payı vardı değil mi? Söylesenize ha, neden Drizzt?
Tam o sırada etrafını bir sürü ork sardı. Normalde Drizzt onları daha kendileri bile anlamadan farkederdi ama söylediğim gibi, o sırada çok derin ve felsefi şeyler düşündüğü için hissedememişti geldiklerini.
Orkları görmesiyle menekşe rengi gözleri, çevresindeki karanlığın içinde hışımla parlayan iki nokta haline gelmişti! Kan akacaktı, evet. "öyle olsun o zaman" dedi ve birbirinden keskin ve birbirinden eğri, birbirinden güzel ve birbirinden harika palalarını kınından ışıltıyla çıkardı...
Sağ tarafındaki orkların üzerine atıldı önce. Girdap gibi döndürdü palalarını. O girdaba kapılan ne varsa parçalara ayrılarak yere saçıldı. Sonra diğer tarafındaki orklara yöneldi ve palalarını yine şöyle bir girdap gibi döndürüvermesiyle Tempus sizi inandırsın; ben diyeyim 20, siz deyin 30 orku yere serdi tek seferde.
O sırada kaçan orkların üzerine Guenhwyvar da böğürerek öyle bir atlayıverdi ki hepsi birden telef oldu. Toprak, cesetlerle kaplanmış, ork kanıyla ıslanmıştı. Sessizlik hakim oldu yeniden, hafif bir rüzgar esmeye başladı. Üzerine bulutların arasından düşen dolunayın ışığıyla ormanın karanlığına tezat bir aydınlıkta duran Drizzt, menekşe rengi gözleri, parlak palaları, kaslı ve fit vücudu, derin düşünceleri, sürekli iç çekişmeler yaşayan kişiliği ve rüzgarda ahenkle danseden beyaz saçlarıyla öyle karizmatik bir silüete sahipti ki ona hayran kalmamak elde değildi.
Her zaman olduğu gibi, bu savaş da girdap gibi dönen palaların zaferiyle sonuçlanmıştı.
Not: Tamam kızmayın, dayanamadım
