Konu: Saga - Brian K. Vaughan

[mit]

Bu yıl okuduğun çizgi-romanlar arasında seni en çok şaşırtan, en çok etkileyen ve beklenmedik derecede bulduğun neydi diye sorsalar cevabım tereddütsüz olarak Saga olur.

İlk çıktığında dikkatimi şöyle bir çekmiş ama nedense kendisini okumaya bir türlü ikna edememişti Saga beni. Neden derseniz, geçtiğimiz senelerde pek çok farklı çizgi-romana bir umutla şans vermiş, fakat %99'nda aradığımı bulamamış, çoğunlukla da hayal kırıklığına uğramıştım. Yeni çizgi-romanlar beni tatmin etmiyordu, eskiden aldığım o tadı veremiyorlardı bana.

Daha sonra hakkında çok olumlu yorumlar duymama, sitemizde Fırtınakıran imzalı güzel bir inceleme yayınlanmasına, hatta bitmek tükenmek bilmez ısrarlara rağmen hep uzak durmuştum kendisinden. Şimdi geriye dönüp bakıyorum ve aynen şöyle diyorum: "Ne de büyük aptallık etmişim!"

Saga gerçekten de son yıllarda okuduğum en orijinal, en eğlenceli, aynı zamanda da en düşündürücü serilerden biri. Bunun en önemli unsurlarından biri çizdiği farklı evren. Hepsi de birbirinden ilginç, çeşit çeşit karakter var burada. Teknolojik anlamda oldukça gelişmiş, kanatlı İlktopraklılar. Büyü ve yakın dövüş konusunda uzman, koç boynuzlu Çelenkliler. Televizyon kafalı (ironiye gelin) yöneticiler. Hepsi de farklı farklı yeteneklere, görünümlere ve kişiliklere sahip Serbest Çalışanlar. Hayaletler, devler, canavarlar, yalan kedileri, seks köleleri... saymakla bitmeyecek türlü türlü, tuhaf, ama bir o kadar da ilginç canlı türü.

Hepsinin önünde de Alana ile Marco adlı kahramanlarımız. Birbirlerine sırılsıklam âşıklar, ama olmamaları gerek... çünkü ezelden beri, neredeyse unutulmuş bir sebepten ötürü savaşan iki ırkın, İlktoprakılar ile Çelenklilerin birer temsilcisi onlar. Bırakın aşk yaşamayı, birbirlerine sempati duymaları bile yasak. Ama onlar âşık. Üstelik o kadar âşıklar ki bir bebekleri bile var! Adı... adını söylemeyeceğim, sürpriz kalsın. Ancak her iki ırkın da özelliklerini taşıyan, barış için umut olan bu ufaklık için daha güzel bir ad düşünülemezdi sanırım.

Barış herkesin birinci önceliği değil elbette. Aksine istenmeyen bu durum... Zaten bu yüzden hem o küçücük bebeği hem de "günahkar" ebeveynlerini ortadan kaldırmak peşlerinden bir sürü katil, asker, hatta imparatorluk mensubu gönderiliyor ya. işin güzel tarafı ne biliyor musunuz? Klişelere saplanmaması... Bunlar iyi, bunlar kötüden ziyade herkesin her şeyi yapmak için çok geçerli bir sebebi var. Bu da onları daha da insancıl, daha gerçekçi kılıyor. Böylece çizgi-romandan aldığınız tat da bir kat daha artıyor.

Gerçekçi kişiliklerden bahsetmişken bebeğimizin annesi Alana'nın ağzı bozukluğuna, babası Marco'nun saflıklarına, aralarındaki aile ilişkisinin güzelliğine, komikliğine ve yeri geldiğinde de ciddiyetine değinmeden olmaz. Peki ya hikayeyi anlatanın minik bebek olduğunu sonradan idrak ettiğiniz ve hayran kaldığınız ana ne demeli? Bu ve bunun gibi yazarın yeteneğini gözünüze iyice soktuğu gibi, seriye de daha fazla bağlanmanıza neden oluyor.

Tek şikayetim cinsellik öğelerinin bazı yerlerde gereksiz yere kullanılması üzerine olacak. Tamam, Spartacus ve Vampire Diaries gibi diziler sağ olsun, artık açık seçik sevişme sahnelerini normal karşılar olduk. Bunlardan yana sıkıntım yok, öyle abartılı da değillerdi zaten. Ama bazen, özellikle de televizyon kafalı prensimizin ekranında cidden iğrenç şeyler görülebiliyor. Üstelik konuyla da hiçbir alakaları yok... Onlar da olmasa gözüm kapalı herkese önerebileceğim bir seri olurdu Saga.

Uzun lafın kısası ilk cildini okuyana kadar bin bir naz ettiğim, ikinci cildin ise uçarak aldığım, devamını büyük merakla beklediğim çok güzel bir seri bu. Küfür ve cinsellik öğeleri sizi rahatsız etmiyorsa ve değişik, orijinal, çarpıcı, yetişkinlere yönelik ve akıldan çıkmayacak bir şey arıyorsanız şiddetle tavsiyemdir.

[Mashiara]

2. cildi bugün bitti ve ilk ciltten de iyiydi. Bu seneye kadar okuduğum tek çizgi roman Sandman di ama 2015 te Masallar ve Saga merakla, heyecanla takip ettiğim iki çizgi roman serisi oldu.

[Fırtınakıran]

Saga bu yıl da Eisner Ödülü'nün sahibi oldu bu arada ^^. Fazlasıyla hak ediyor. En İyi Devam Eden Seri dalında aldı ödülünü.

[VeRMiNaaRD]

Çok övdünüz 22 sayısını da indirdim gece şenlik var anlaşılan

[Fırtınakıran]

Bu arada İhsan abinin yazısında bir şey gözümden kaçmış. Şimdi fark ettim. Ona cevap vermek isterim .

Bunlardan yana sıkıntım yok, öyle abartılı da değillerdi zaten. Ama bazen, özellikle de televizyon kafalı prensimizin ekranında cidden iğrenç şeyler görülebiliyor. Üstelik konuyla da hiçbir alakaları yok...

Buraya pek katılmıyorum abi . Bence büyük bir anlamı var bunun. Şöyle yorumluyorum bu sahneleri her gördüğümde:

Spoiler: Göster

Yöneticilerin ekran başlı oluşunun sembolikliğini zaten sen de yazmışsın. Onda hemfikiriz. Ben de diyorum ki, bu görüntüler Robot Prens hep ölümle burun buruna geldiğinde ya da travmatik bir durum yaşadığında ortaya çıkıyor. Bir şekilde bilinçaltından sızıyorlar. Yani bilinçaltındaki kirli etmenler böyle kritik anlarda su yüzüne çıkıyor.

Buna bir örnek olarak, narkoz alan kişilerin uyanırken küfürler ederek ayılması olabilir belki. Gerçi şimdiki narkozlarda o pek olmuyor.

Neyse, biz konuya dönersek ekran başların bilinçaltına olan olumsuz etkisini güzel yansıttığını düşünüyorum. Kesinlikle sertler, ama yazarın da bu durumdan aynı oranda tiksindiğini düşünüyorum.

[mit]

Hmmm... Olabilir bak, ben hiç öyle düşünmemiştim. Hak verdim okuyunca. Öte yandan sembolizmi yorumlama/anlama konusunda zayıf olduğum için şaşırmadım da

Çok övdünüz 22 sayısını da indirdim gece şenlik var anlaşılan

Eh, beğenirsen Türkçeye çevrilmiş ciltlerini alıp destek olursun artık

[VeRMiNaaRD]

Hmmm... Olabilir bak, ben hiç öyle düşünmemiştim. Hak verdim okuyunca. Öte yandan sembolizmi yorumlama/anlama konusunda zayıf olduğum için şaşırmadım da

Çok övdünüz 22 sayısını da indirdim gece şenlik var anlaşılan

Eh, beğenirsen Türkçeye çevrilmiş ciltlerini alıp destek olursun artık

İhsan abi beğendiklerimi alıyorum JBC ne bastıysa aldım mesela

[Fırtınakıran]

Şimdi Dresden Dosyaları konusunda Partick Rothhfuss ve yorumlarından bahsetmişken, mini projemizi açıp tekrar okudum. Sonra bu projede yer alan Saga ile ilgili yorumunu görünce içim bir kötü oldu .

Merhametli Buddha, bu çok iyiydi.

*O kadar* iyiydi ki, keşke okumaya bu kadar erken başlamasaydım. Şimdi sıradaki kitabın yayınlanmasını beklemek zorundayım.

Bir serinin sıradaki kitabının yayınlanmasını beklemek zorunda kalmaktan nefret ediyorum.

Siz de bir serinin sıradaki kitabının yayınlanmasını beklemek zorunda kalmaktan nefret etmiyor musunuz?

O 3. cilt çıksın artık, çocuğumu keserim!

[mit]

Merhametli Buddha, bu çok iyiydi.

*O kadar* iyiydi ki, keşke okumaya bu kadar erken başlamasaydım. Şimdi sıradaki kitabın yayınlanmasını beklemek zorundayım.

Bir serinin sıradaki kitabının yayınlanmasını beklemek zorunda kalmaktan nefret ediyorum.

Siz de bir serinin sıradaki kitabının yayınlanmasını beklemek zorunda kalmaktan nefret etmiyor musunuz?

İmzamı atarım bu sözün altına! Hem de kanla!

[Mashiara]

Nihayet

https://www.facebook.com/marmaracizgi/photos/a.318268531560368.77922.169392573114632/942093039177911/?type=3&theater

[mit]

Dün Saga 3'ü fuarda çıktığı gibi aldım. Ve bir sınav, iki öğrenci, ve arabada oturarak geçirmek zorunda oldupum iki saatlik boş vakit sayesinde hemen okudum. Sonuç... Müthişti! Gerçekten inanılmazdı. Çizgi romanlardan eskisi kadar tat alamadığımdan yakındığım şu günlerde Saga gerçekten de ilaç gibi geliyor bünyeye. Bir kere ele aldığı konu, yani aile olma kavramı inanılmaz iyi işleniyor. Öyle ki karakterlerle birlikte sevinip birlikte üzülüyorsunuz. Başlarına bir şey gelecek diye korkuyorsunuz hatta. Ve geliyor da... Çünkü Saga evreni acımasız bir yer. Üstelik bu dediğim sadece baş karakterler için geçerli değil. Onların peşindeki Vasiyet, Prens Robot IV gibi "kötü adamları" da önemsiyorsunuz.

Tabii ilk iki cildi gibi yine yetişkinlere yönelik bir eser bu. Ne sözünü sakınıyor ne de tabuları kırmaktan kaçınıyor Saga. Küfürse küfür, cinsellikse cinsellik, şiddetse şiddet... Hepsi sonuna kadar var. Ama nasıl başardığını anlayamadığım bir şekilde hiçbiri sizi rahatsız etmiyor. Hatta çok pis güldürüyor. Alana ve cazgırlıkları kesinlikle favorim. Bakıcı Izabel ve Yalan Kedisi de hemen ardından geliyor. Belki de Saga'yı bu kadar sevmemin sebebi budur. Karakterlere o kadar bağlanıyorsunuz ki bir karede hüzünlenirken diğerinde kahkahayı basıveriyorsunuz Yazarların "ilk izlenimi," Alana'nın "annesi," "Yıkama töreni" ve "spor yazarlarıyla" ilgili bölümler favorimdi.

Şimdi işin yoksa dördüncü cildi bekle...

[Fırtınakıran]

Saga 3 ile kavuşmamız bir pazar gecesi, geç saatlerde oldu. Ertesi gün yeni bir hafta, yeni bir iş günü olmasına rağmen, ben o haftanın son gününü Saga 3 ile kapatmak istedim. Öyle de oldu.

Uzun süreli bekleyişe değen bir kavuşma oldu doğrusu. Alana ağzı bozuk tatlılığı ve taze anneliğiyle devam ederken, Marko her zamanki arabuluculuğu ile bizlerle. Tontiş Hazel biraz daha büyüyor bu ciltte. Öyle ki, cildin sonundaki haliyle serinin sevenlerinin içini ısıtacağını düşünüyorum.

Spoiler: Göster

O tombul bacaklar ne öyle !

Ama biliyoruz ki ikinci cildi bıraktığımız yerde hem geçmişteki kapanmamış meseleler kaçak çiftimizin üstüne geliyor, hem de Robot Prens giderek onlara daha çok yaklaşıyordu. Hatta karşılaşacaklarını da biliyorduk.

Velhasıl, Saga 3 beni beklemediğim yerden vurdu. Bu serinin "kötü adam" diye tanımlanabilecek karakterleri için bile içim parçalandı. Bir "kötü karakter" var mı sahi bu seride? Bence yok. Vasiyet, Yalan Kedisi, Alana, Marko, Hazel, Köle Kız ve Robot Prens beni bu seride her tür duyguya sokan harika karakterler. Ama onlarla da kalmıyor, çünkü bu ciltte karakter kataloğumuza yeni ve sevilesi kişiler de katılıyor.

Saga 3, yine sıradaki cilt için kıvrandıracak bir lezzete sahip. Sayfalar arasında güldürdü, ağlattı, heyecanlandırdı ve korkuttu (hele bir sahne var ki kalp krizi geçiriyordum. Nasıl nefesimi tuttuysam artık). Hepsini ardı ardına yaptı ve karmakarışık, yorgun biçimde kapattım cildi.

Saga, her karakterini adeta ailemden biriymişçesine sahiplendiğim bir seri olmaya devam ediyor. Mahrum kalmayınız .


Not: Kadıköy'deki Büyülü Dükkan'da cildi alırken ilginç bir diyalog yaşadım. Kasada normalde duran sahipleri yoktu; onlar yerine genç bir çocuk vardı. Ben cildi alırken bana seriyi İngilizcesinden takip etmemi önerdi ve Marmara Çizgi'yi çok yavaş olmakla suçladı. Aslında oldukça haklı, ama Büyülü Dükkan gibi bir çizgi roman kalesinde Marmara Çizgi'ye böyle bir eleştiri beklemiyordum .

[Fırtınakıran]

Saga 4 cumartesi günü raflardaki yerini aldı. Ben de çıktığı gün koşup edinip kıymetlimisss haykırışlarıyla okudum bitirdim.

Neden her cilt 5 üzerinden 5? Yok diyorum, bu ciltte artık 5 vermeyeceğim, ama yine olmuyor.

4. cilt "yine" etkisinden hemen çıkamadığım bir biçimde geldi. Hazel artık 3 yaşında ve Alana ile Marko'nun yeni sorunları var. Bunlar öyle sorunlar ki hepimizin ciğerine tekmeyi basacak türden şeylere yol açacak. (Şaşırdık mı? Hayır. Etkilendik mi? Çok!)

Ama bu cildin sürprizi Robot Prens 4 ile ilgili. Kendisini asla tam bir kötü karakter olarak göremediğim gibi, savaş travmalarının onda yarattığı dengesizlikleri dehşetle karışık bir hayranlıkla izliyordum. Fakat bu ciltte Robot Prens 4 eskisine oranla daha fazla yer tutuyor ve olaylar öyle bir noktaya geliyor ki... 5. ciltte Robot Prens 4'ün hikayesini en az Alana ve Marko'nunki kadar merak ediyorum diyeyim. Zaten bu iki düşman bir ortak paydada birleşiyorlar ki okuyup acilen görmelisiniz.

Saga yine güzel sorgulamaları da beraberinde getirdi. Özellikle "insanın gözünü açan" ve "hayatını/düzenini sorgulatan" tv programı ya da kitap biçimindeki eserlere karşı olan tutumumuza güzel bir eleştiriydi. Onları okuyoruz, hayatımızda ve görüşümüzde bir şeylerin değiştiğini iddia ediyoruz, peki kaçını "uyguluyoruz"? Bunlardan kaçını gerçekten uyguluyoruz hayatımızda?

Çok güzeldi. Yine bir gece vakti çabucacık bitirip uzun uzun etkisinde kaldım. Hayranlarına çağrımdır, acilen okuyun. Henüz başlamamış arkadaşlar neyi bekliyor peki?

[Rosemary]

Henüz başlamamış arkadaşlar neyi bekliyor peki?

İlk kitabı. Evet evet aynen öyle. Yaklaşık 3 ay önce veya daha eskiydi sanırım, kitapyurdu'nda tükenmiş gözüktüğünden idefix'den istedim ama onlar da tedarik edemedi. Bitmiş sanırım ama hiçbir belirti yok. Acaba ilk kitabı idefix veya başka bir siteden alabilen var mı son zamanlarda?

[Fırtınakıran]

Idefix'te satışta görünmeye devam ediyor. Ama yine tedarik edemezler mi, bilemedim. Öte yandan çizgi roman dükkanlarında görüyorum ben. Merkezi bir şehirdeysen bulabileceğine inanıyorum :/