Ne zamandır başlığa bir iki şey yazmaya niyetliydim. Yazmamak içinse hep bir bahanem oluyordu… Üstüne makaleler yazılacak konu. Az bilgim ve kavurucu sıcaklarında etkisiyle dağınık ve çelişkili fikirler beyan edebilirim, şimdiden kusuruma bakmayın

-Klişe nedir? Klişe tanımı farklı kişilere göre değişebilir mi?
TDK'daki "basmakalıp" ifadesine muhalefeten bir tanım kasmaya çalışacaktım. Lakin @cemaziyel'in belirttiklerinin üstüne çok farklı şeyler belirtemeyeceğimi düşündüm.
Yinede kendimi zorlayıp aklımdaki klişe tanımını açıklamaya çalışayım: Kurgu namına klişeyi tanımlamak için “şablon” ifadesinden yararlanılabilir. Şablon da TDK’ya göre “Değişik alanlarda düzeltme, belirleme, ölçme, denetleme işlerinde kullanılan ve yaptığı işe göre yapısı değişen araç.” ve “Çok kez tekrarlandığından kanıksanmış basmakalıp örnek.”olarak tanımlanmış. Şablonun ikinci tanımındaki “basmakalıp” kelimesinin yerine, birinci tanımdaki anlamıyla “yapısı değişen araç” ifadesi kullanılırsa, benim algıladığım “klişe” tabirine azıcık yaklaşmış olurum.
Buna göre, hedef kitle (kurgunun tüketicisi) açısından defalarca kullanıldığı için kanıksanmış olan ve/veya da hedef kitlede var olan yargılara ve bakış açılarına (yani başka şablon, klişe ve klasikleşmiş durumlar) dayanarak “doğrusu/olması gereken/olması en muhtemel bu…” diye algılanan unsurların paketlenip, hikâye gidişatı, olay örgüsü, gerçekleşme biçimi, durum, davranış biçimi, karakter özelliği gibi şablonları “klişe” olarak tanımlıyorum.
Tabii bu tanım içerisinde, Fırtınakıran’ın bahsettiği “klasik” kavramı da mevcut. Klasikleşmiş şablonları klişeleşmiş şablonlardan ayıran esas nokta, ilkinin omurga, ikincisinin de o omurga üzerine örtülen kaplama olmasına dayanıyor. Klasik olan fikri özken, klişe olan o fikri özün gerçekleşmesini sağlayandır; birincisi değişmeyecek biçimde sadece bir kısmı veya karşıtı/tersi kullanılabilir, ikinciyse birinciye dayanarak birden fazla alternatif ve yeniden yorum, ekleme-çıkarma içerebilir. Bu farka göre klişeyi “Klişe ama tadında/iyi kullanılmış klişe…” yapan da “Baştan sona ucuz/bayat klişe…” yapan da aynı hikâye içerisinde kendisinin ve kendisini destekleyen diğer klişelerin nasıl kullanıldıklarıyla alakalı.
Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’nda kahramanın girdiği döngü tek hikâye şablonu olmamakla birlikte klasikleşmiştir. Klasik durumun biraz dışına çıkmak için hikâyesinin sonu bu şablondaki önemli kırılma noktalarından “kahramanın sahte zafere ulaşması” olan bir macera tasarlanmış olsun. Burada hikâyeye yenilikçi/taze bir bakış açısı getirmek için klasik şablonun bir kısmı kullanılmış olsa bile klasik yapı bozulmaz. Çünkü tümden reddedilmemiştir, sadece bir kısmı kullanılmıştır. Ve ayrıca bütüncül olarak klasik yapının etkisi ve işlevselliği tekrar onaylanmış olur.
Klişedeyse bunu yaparken daha dikkatli olunması gerek. Çünkü bir klişeyi farklı biçimde kullanmak onunla alakalı başka klişelerle de oynamak anlamına geliyor. Ve bunlar da klişelere olan doygunluk ve zamanın o klişeler bakış açısıyla yakından ilişkili.
Erkek ana karakterin zor durumdaki kadın karakteri kurtarması, işlenişine göre klasik ya da klişe olarak algılanacaktır:
Erkek mükemmel kahraman, kadınsa kendini zor durumdan kurtarmakta zorlanan olsun. Kahraman rolünde olan, hikâyenin başından beri şansın da yardımıyla her zorluğun ve sorunun üstesinden kolayca geliyor ve kurtarılacak rolündeki yardım istemekten başka bir iş yapmıyorsa, bu günümüz okuru için eskimiş ve sıkıcı olacaktır.
İki karakterin klasik durumunu değiştirmeden farklı biçimde rolleri tekrar oynatılsın. Bu sefer kahraman kısıtlı yetenekleri olsun. Kendisine karşıt gelen güçlerin bilgisizliği ve deneyimsizliği sayesinde ve şartları da kendi lehine çevirerek zorlukları aşıyor olsun. Kurtarılacak rolünde olanda, şartların aleyhine olması sebebiyle tek çare kurtarılmayı bekliyor olsun. Burada klasik durum değişmez. Ama günümüz okuru için rahatsız edici klişe olmaktan da uzaklaşmış olacaktır.
Klişelerin kişiden kişiye göre değişmesine değinirsem, burada kişinin o klişelere ve klasik duruma ne kadar aşina olduğuna ve aklına yer etmiş başka klişelerle bağlantısına dayanarak ilgili klişeyi algılama biçimine göre, “yeni”, “olağan” ve “sıkıcı/kötü/yanlış” olarak derecelendirileceğini düşünüyorum. Klişe veya klasik durumlar alakası olmayan durumların bile bu yorumlara göre değerlendirildiği olabilir.
Zırhlar içerisindeki ordusunu yöneten bir kraliçe düşünelim. Anlatım içerisinde, onun hikâyedeki bu konuma gelmesini destekleyecek kadar yer verilmiş olsa bile farklı tepkiler alacaktır. Hikâyenin vardığı nokta açısından olması gereken olarak algılayan da olacaktır; zorlama bir tercih olarak algılayan da olacaktır; gerçekle bağı zayıf feminist dokunuş olarak algılayan da olacaktır. Yani buna zemin hazırlanmış olsa bile kişinin kendi beklentilerine (aklındaki şablonlara ve alışkanlıklara göre) “Klişe mi değil mi?” sorusu “yeni”, “olağan” ve “sıkıcı/kötü/yanlış” olarak değerlendirilecek.
-X zamanında klişe olmayan bir şey x+1 zamanında klişe olabilir mi?
Ortaya ilk çıktığında yenilikçi olan, başkalarınca da kullanıldıkça kanıksanıp klişeye dönüşebilir. Ama burada klişeye dönüşecek olanın defalarca kez ve değişik biçimlerde kullanılmaya müsaade edecek özellikte olması şart. Okurun/İzleyicinin idrak edebileceği, kısmen de olsa “Böyle bir durumda öyle olur/olabilir.” fikri oluşturabileceği özelliklerde olması gerek.
-Geçmişte klişe olmuş bir şey üstünden zaman geçtikçe klişe olmaktan çıkabilir mi?
Klasik durum haline gelebilme olasılığı da var, eski klişeler olarak algılanan klasik durumlar da var. Önemli olan, bunlarla karşılaşınca burun kıvırmamızın önüne nasıl geçileceğinde saklı. Örneğin, uyarıcı madde vasıtasıyla zihnin sınırlarını aşıp insanın yeni yetenekler kazanması durumu az kullanılmış olsa da, günümüz için bana imkânı zor geldiğinden eski usul maceralara ait bir klişe gibi geliyor. Bu tarz bir hikâyeyle en son Ted Chiang’ın Geliş adlı öykü derlemesindeki Anlamak’ta karşılaşmıştım. İlk başlarda çok eski kafa bir tema olarak burun kıvırmıştım. Ama yazar böyle bir duruma düşen kişinin nasıl davranacağı ve neler yapabileceği üzerine yoğunlaştığından, o ilk başta burun kıvırmama sebep olan klişe hissiyatını almadım.
-Yazarlar neden klişe kullanır?
Klasik durumlar ve klişeler yazarlara başlangıç noktaları verebilir. Yazar da bir okur olduğu için, onun da aklına başka hikâyelerden kazınmış belli başlı anlatım şablonları ve klişeler bulunur. Klişeler ve klasik yol haritaları, bir hikâyenin nasıl olması ve nasıl işlenmesi gerektiği hakkında “Doğrusu bu ya da bu olabilir.” idealinde fikirler verir. Sonuçta hedef kitle olan okurların da aklına bunlar kazınmıştır. Gündelik hayattaki sabit beklenti ve kararlara etki eden klişe ve şablonlar da kurgusal klişeleri kavramada etki ederler.
Klişeler ve klasik durumlar, yazarın anlatacağı hikâyeyi anlatabilmesi ve okurun da o hikâyeyi anlayabilmesi için ortak simgesel kodlar yaratır. Yazar klişelerin ve klasik durumların yapılarına hâkim olup, onları yaratmak istediği etki doğrultusunda tekrar biçimlendirip anlatımda kullanabilir. Okura yeni ve farklı gelebilecek ve gelecekte klişe/klasik olabilecek yeni şablonlar sunabilirler.
Klişe dışına çıkayım derken tuhaf ve anlaşılması güç olmanın tehlikeleriyle de ister istemez karşılaşılacaktır.
-Klişe kullanmak "yazar tembelliği" midir?
Klişeler işlevsel araçlar. Onları kullanarak okurun beklentileriyle oynana bilir. Mesela, klişe durumun oryaya çıkardığı olasılıklardan hangisinin gerçekleşeceğini merak etmek okuru hikâyeye daha da bağlayabilir.
Tabii ki klişeleri kullanım amaçlarını ve biçimlerini kavrayamadan kullanmak “Bunu biliyorum.” Hissi oluşturan işler çıkaracaktır. O zaman bile yazarın elinde klişeyi eğlenceli ve tadında işleme şansı var. Lakin onu da yapamazsa tembellik eleştirisine sebep olan durumlar çıkacaktır.
-İyi yazarlıkla klişe kullanımı arasında bir bağlantı var mıdır?
Klişeleri ve klasik durumların yarattığı etkileri ve ne anlama geldiklerini bilmek, okur üstünde yaratılmak istenen etkiyi oluşturmada yazara nasıl bir yöntem izleyeceği konusunda çokça fayda sağlayacaktır. Ama doğrudan bir bağlantı var mıdır bilemiyorum.
-Klişe bir edebi eserlerin çarpıcılığını azaltan bir şey midir?
Çok fazla tahmin edilebilirliğe sebep oluyor ya da zamanın veya okurun/izleyicinin beklentilerini karşılamakta zorlanıyorsa etkiyi azaltacağı kanaatindeyim.
-Klişe kullanmak her koşulda kaçınılması gereken bir şey midir?
Zorunluluk değil. Birinden kaçınmaya çalışırken bir başkasına yol düşebilir. Ama klişeleri ve klasik durumları dikkate alıp, hikâyede anlatılmak istenene odaklanılarak yepyeni olmasa bile tadında ve ölçülü işler ortaya konabilir.
-Klişeleri neden kitaplarda/filmlerde/oyunlarda görmek istemiyoruz?
Temelde klişeden veya klasik durumlardan şikâyetçi değilim. Derdim sihirli formül mantığında ve bundan daha farklısı asla olmaz tavrıyla tekrarlanıp kullanılmasından kaynaklanıyor. Film ve oyunlarda bu formüle klişeler daha yoğun kullanılıyor. Bu ikisine kıyasla, hikâye anlatabilmenin olanakları sayesinde edebiyatın taze ve farklı gelebilecek anlatımlara daha açık olduğunu düşünüyorum.
En son okuduğum Biz Hep Şatoda Yaşadık bu konuda verebileceğim en taze örnek. Ait olduğu türün klasik özelliklerini göstermekle birlikte hikâyesinin vardığı nokta açısından sıra dışı geldi.