Kayıt Ol

Beğendiğiniz Alıntılar

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #165 : 01 Eylül 2012, 00:09:27 »
E Blokun ortasındaki geniş koridor yeşilimsi sarı, bayat limon renginde marley döşeliydi ve bu yüzden başka hapishanelerde Son Yol denen bu koridora Cold Mountain'da Yeşil Yol deniyordu. Güneyden kuzeye, aşağıdan yukarı sanırım atmış uzun adım kadar vardı. Başında bir tecrit odası bulunuyordu. Sonu ise T biçimli bir kesişmeyle bitiyordu. Sola dönmek yaşamak demekti: Eğer güneşin altında pişen o avluda olup bitene yaşamak denirse tabii. Ama çoğu da bu yaşamı yıllarca sürdürüyor; hırsızlar, kundakçılar, seks suçluları burada konuşuyor, volta atıyor, ufak tefek işlerini yürütüyorlardı.


McGee, "Bir ismin var mı?" diye sordu.
"John Coffey," dedi belirgin, ama hıçkırıklar içinde bir sesle. "Kahve gibi, ama farklı yazılıyor."

McGee başını salladı, sonra parmağıyla Coffey'in bahçıvan pantolonunun şiş cebini işaret etti.
Sanki Coffey'in bir tabancası var gibi gelmişti ona. O boyda bir adamın zarar vermeye karar vermesi halinde sanki tabancaya ihtiyacı olurmuş gibi. "Orada ne var, John Coffey? Belki de bir ısıtıcı olmasın? Bir tabanca?"

"Hayır efendim," dedi Coffey kalın sesiyle. Şerif Yardımcısı McGee'nin üzerinden hiç ayrılmayan o tuhaf gözleri yüzeyde yaşlarla dolu ve kederli, ama derinlerde garip bir biçimde sakindi. Sanki gerçek John Coffey başka bir yerlerdeydi ve iki küçük kızın öldürülmesinin o kadar da büyütülecek bir şey olmadığı, bambaşka bir yerlere bakıyordu. "Yalnızca ufak bir öğle yemeği var orada."

Stephen King / Yeşil Yol
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #166 : 09 Eylül 2012, 13:57:22 »
''Biri herhangi bir şeyden ne kadar emin olabilir yarı elf?'' diye cevap verdi Raistlin. ''Ben bir sonraki nefesimi alabileceğimden emin değilim. Buyur git. Daha önce hiçbir canlının çıkamadığı ormanın içine gir. Ölüm yaşamdaki en büyük kesinliktir Tanis.''

Weis & Hickman / Güz Alacakaranlığının Ejderhaları
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #167 : 10 Eylül 2012, 17:14:43 »
"Din ile siyaset aynı arabada gittiğinde, sürücüler karşılarında hiçbir şeyin duramayacağını sanır. Dümdüz gider, giderek hızlanırlar. Engelleri tamamen göz ardı ederler ve körlemesine gidenlerin uçurumları çok geç fark edeceğini de unuturlar."

Dune - Frank Herbert

"Her sorunun kökeninde tek bir soru yatar ve o da şudur: Herhangi bir şey neden vardır? Din, iş veya siyaset alanlardaki tüm soruların kökeni ise şudur: Güce kim sahip olacak? İttifaklar, kuruluşlar, şirketler eğer güç peşinde koşmazlarsa serap peşinde koşuyorlar demektir. Düşünebilen neredeyse tüm canlıların kavradığı gibi, güç dışında her şey saçmalıktır."

Dune Mesihi - Frank Herbert

Ne güzel eleştirmiş adam ya.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #168 : 13 Eylül 2012, 23:54:31 »
''Ama bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. Macera ise büyük bir ibadettir; çünkü O'nun eserini tanımanın başka bir yolu olduğunu görebilmiş değilim. Kendi payıma ben, dünyayı rüyalarımla keşfetmeye çalıştım. Bu, yeterince cesur olmadığımın bir göstergesi olabilir. Aynı hatayı senin de yapmana yolaçmak istemiyorum. Sana izin veriyorum, git. Git ve benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta, bu babanın çekmeye cesaret edemediği acıları çek. Dünyadan ve onun binbir halinden korkma.''

İhsan Oktay Anar / Puslu Kıtalar Atlası
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #169 : 18 Eylül 2012, 03:09:45 »
"Kutsal Kitap'ta, babaların günahları oğullardan çıkar, deniyor, belki de doğrudur. Ama ben, başka babaların oğullarının günahları da benim üstüme yükleniyor diyebilirim.

- "Hiddet", Stephen King


"Hayalimdeki günleri bile böyle küçük hesaplarla geçirdim işte albayım. Aklımın içini örümcek ağları sardı; kafamın sandalyerinde elbiseler, gömlekler, çoraplar birikmeğe başladı; kurduğum hayaller, bir bekâr odasının dağınıklığına boğuldu. Düşüncemin duvarlarına resimler asmak istediğim halde bir türlü olmadı. Belirli noktalara biriken eşya, odanın çıplaklığını daha çok ortaya çıkardı."

- "Tehlikeli Oyunlar", Oğuz Atay


"(...) Sonra karga! O ne azametli ses. O ne kuşluktan uzak, daussılalı ihtiyar, güngörmüş ses. Mısır tarlaları, korkuluklar, yuvasızlık. Bilir misin karga yuva yapmaz. Ah o serazat, büyük, akıllı kocaman ürkek karga sesi kendisine yakışan kuş. Kocaman, sert, karayelli kışların, boş, karlı beyaz tarlaların ya hasretine bağıran o kalın, ihtiyar ses.

Hadi küçük kuşlar istediğiniz kadar ötün. Yaz gel
di. İşte subay sevgilisini gezdiriyor… Bir erkek enayi, bir kız enayinin beline kolunu atmış, yalancılar, sevişmeyenlerin santimantal yolları. Kuş sesleri de, ayaklarımızın altındaki yapraklar da öyle. Her mevsim söylenen şeyler: Sevinci, büyük sevinci kurbağalar; hasreti, ebediliği, acıyı, asıl aşkın içindeki melali, hüznü, erişilmezi bağıran karga!

Nevinim, seni ben, karga, ihtiyar, güngörmüş, kısık bir ses gibi seviyorum. Ağır, düşünceli, güzel kafan, o yarı külhanbeyi yürüyüşün, o ana, o ciddi, o sevince bir karga gibi sevecen halin… Ben sensiz edemem. Yürüyüşünü görmeliyim. Dudağın gözlerinle beraber kızsın, gülsün, konuşsun. Alnın alnımla düşünsün. Her şeye, Allah’a, kargalara, kurbağalara şükrederim. Seni tanıdığım için dünyanın en bahtiyar insanıyım. Seni sevmekle iftihar ediyorum. Beni sevmemenle de iftihar ederim. Yanında hiçliğimi duyduğum, onu sevmekle gururlandığım Nevinim.

Affet sevgili arkadaşım. Coşuyorum. Karganı bağışla. (...)"

Sait Faik'ten Nevin Seval'e yazıldığı tahmin edilen mektuptan bir parça.

- "Karganı Bağışla", Sait Faik Abasıyanık


"... Bırak, bu akşam olsun kendimizden ayrılalım. Farz et ki biz, biz değiliz. Burayı dolduran bir sürü insandan biriyiz. Zaten onların da bakalım hepsi göründükleri gibi mi? İstemiyorum. Kendimi herkesin akıllısı veya duygulusu yerine koymak istemiyorum. İç ve gül!.."

- "Kürk Mantolu Madonna", Sabahattin Ali

Çevrimdışı ülfet

  • **
  • 184
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #170 : 20 Eylül 2012, 12:28:30 »
"- Bana ne kadar zaman veriyorsun?
- Elimde olsa dünyadaki tüm zamanları sana verirdim."
 
beni en çok etkiliyen yer kitabı ilk okuduğumda orta 2 ye gidiyordum ve bazı şeylerin farkında değildim sanırım. şuan lise 2 deyim 2 sene çok şey değiştiriyormuş gerçekten

KONUŞ BENİMLE ANGEL
Azrail yorulma kanka intihar edicem...

Çevrimdışı Kuzen

  • **
  • 123
  • Rom: 1
  • http://kaldirimfaresi.blog.com/
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #171 : 20 Eylül 2012, 13:15:54 »
" Sen altın tellerle çevrili bir kafeste yaşıyorsun ben ise sokaklara aitim. "

Henry Chinaski

Barlfy Charles Bukowkski hakkında bir film.
A. Umi

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #172 : 20 Eylül 2012, 20:25:55 »
''Raist! Beni bırakma!'' diye bağırdı.
''Zayıf ve yalnız olmak nasıl bir hismiş? diye sordu Raistlin hafifçe.
''Raist! Kardeşim...''
''Onu bir kez öldürdüm Tanis. Bir kez daha yapabilirim!''

Weis&Hickman / İlkbahar Şafağı Ejderhaları

"Bitti," dedi Bruenor ona. "Oğlan... oğlum, yolunu kendisi çizdi. Bizim için, yani senin ve benim için kendisini feda etti. Duyduğun acının seni burada, tehlikede tutmasına izin vererek onun anısına saygısızlık etme."

R.A. Salvatore / Miras

''Harry,'' dedi bir dakika sonra. ''Kurtadam diye bir şey var mı?'' Bir tutam saçını küçük ve kırılgan bir el hareketiyle yanağından arkaya attı. Üşümüş gibi kollarını karnının üstünde kavuşturdu.
Başımla onayladım. ''Evet. Filmlerde gördüklerin gibi değil, ama var. Burada söz konusu olanında o olduğunu düşünüyorum.''

Jim Butcher / Kurtadamlar
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #173 : 23 Eylül 2012, 15:34:33 »
Şimdi bu tuhaf bir şeydir, ama yaşanması iyi olan şeylerle geçirilen güzel şeyler çabucak anlatılır ve dinlenmesi pek keyifli değildir; öte yandan rahatsız, yürek oynatan, hatta dehşet verici şeylerden iyi bir hikaye çıkabilir, her halükarda anlatılmaları uzun sürer. / Hobbit.

"Ne kadar da gençtim. Ne kadar da budalaydım. Ne kadar da bilgeydim." -Kvothe.

Masallarda aşka yer yokmuş artık. Aşık olan her Kurşun Asker kırılır, her King Kong ölürmüş. Aşkın bulaştığı her masal mutsuz bitermiş.

Hayalet Kitap / Doğu Yücel

"Bir şeyi düşlerin dışında tanımamışsan," diye yanıt verdi Lan, Mandarb'ı topuklayarak, "senin için tılsım gibi bir şey olur."

Dünyanın Gözü / Robert Jordan


"Hayal gücünün kontrolden çıkmasına izin verme." -Smaug.

Hobbit / J.R.R.Tolkien.

"İnsanı şekillendiren ailesidir. İnsana kanını canını verdikten sonra ruhunu da inançlarına göre bir kalıba sokar."

Hayaletin Hatası / Joseph Delaney

"Dürüst bir adamın silahı, onun için yeteri kadar iyi değildir." -Mat.

Dünyanın Gözü / Robert Jordan

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #174 : 28 Eylül 2012, 20:41:33 »
George V. Higgins, Peter Straub veya Graham Greene'nin yazdığı gibi iyi diyalogları okumak bir zevktir; kötü diyaloglar ise insanı kahreder. İş diyaloğa geldiğinde yazarların yetenekleri farklı düzeydedir. Bu alandaki yeteneğiniz geliştirilebilir, ama büyük bir adamın bir zamanlar dediği gibi (aslında o kişi Clint Eastwood'du), ''Bir insan kendi sınırlarını bilmeli.'' H.P Lovecraft korkunç hikayeler konusunda bir dahiydi, ama felaket bir diyalog yazarıydı. Kendisi de bunu biliyormuş gibiydi, çünkü yazdığı milyonlarca kelimelik kurgularda beş binden az diyalog kelimesi vardı. Aşağıda okuyacağız olan Uzaydan Renkler'den, ölmekte olan bir çiftçinin kuyusunu işgal etmiş olan uzaylıyı anlatışı, Lovecraft'ın diyalog sorunlarına bir örnek. Dostlarım, insanlar ölüm döşeğinde bile böyle konuşmazlar:

''Hiçbir şey.. hiçbir şey.. renk.. yanıyor.. soğuk ve ıslak.. ama yanıyor.. kuyuda yaşıyordu.. görmüştüm onu.. bir tür duman.. geçen yılki çiçekler gibi.. geceleri parlıyor.. her şey canlı.. her şeyin canı çekildi.. taşta.. o taşa girmiş olmalı.. her yeri... ne yapacağımı bilmiyorum.. üniversiteden adamların taştan kazıp çıkardığı o yuvarlak şey.. aynı renkti.. aynı biçimde garip tıpkı çiçekler ve bitkiler gibi.. tohumlar.. ilk kez bu hafta görmüştüm.. zihninizi parçalıyor ve sonra sizi ele geçiriyor.. sizi yakıyor.. hiçbir şeyin buradakilere benzemediği bir yerden gelmiş.''

Stephen King / Yazma Sanatı
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #175 : 30 Eylül 2012, 00:55:40 »
“Ben bir su damlası gibiyim annemin yanında. Dereden kopup havaya sıçrayan haşarı bir su damlasıyım. Güçlü, neşeli, yok edilmez bir su damlasıyım. Durmadan akan derenin ve durmadan değişen annemin bir parçasıyım. Onlardan kopan, ama onlardan bağımsız bir damla.”

"Geyikler Annem ve Almanya", Nursel Duruel
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #176 : 13 Ekim 2012, 02:51:31 »
Şimdi bu tuhaf bir şeydir, ama yaşanması iyi olan şeylerle geçirilen güzel şeyler çabucak anlatılır ve dinlenmesi pek keyifli değildir; öte yandan rahatsız, yürek oynatan, hatta dehşet verici şeylerden iyi bir hikaye çıkabilir, her halükarda anlatılmaları uzun sürer.

Bir şey bulmak istiyorsan, aramak gibisi yoktur.

Aradığında çoğu zaman bir şey bulduğun doğrudur, ama bu her zaman peşinde olduğun şey değildir.

"Hayal gücünün kontrolden çıkmasına izin verme." -Smaug.

"Üstelik zengin olanlar zor anlarında onlara dostluk edenlere ihtiyaç zamanında haklarının ötesinde merhamet gösterebilir." -Bard

Hobbit / J.R.R.Tolkien.

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #177 : 24 Ekim 2012, 16:35:26 »
Her nasılsa, kendimiz olmaktan vazgeçemiyoruz. Bilinçli bir şekilde olduğum kişiye dönüşmeden çok önce bile, kendimdim. Görünmemek kendimi diğer insanlardan farklı hissetmeme yol açtı, fakat diğer insanlardan farklı olduğumu her zaman hissetmiştim. Mesele görünmezlik değildi. Farklılığım, imkânsız senaryoyu gerçekleştirmek yönünde her zaman beslediğim kararlılığımdı. Kendi hayatımı icat etme gücüne sahiptim.

* * *

Basmakalıp bir süper kahraman gibi, yeteneğini toplumun yararına kullanma fikri üzerine: "Komik bir düşünce. Hiç aklıma gelmedi."

* * *

Amerikalıların çocuklarını, onlara söylemek zorunda olduklarını hissettikleri şu üstü kapalı söylemle yetiştirmeye başladıklarını sanıyorum: "Muhteşemsin, istediğin her şeyi yapabilirsin, özel birisin." Bunu söylemezlerse kötü ebeveyn olacaklarını düşündüler. Sınırsız duygusal destek verme sorumluluğunu üstlendiler. Fakat, üzerine gerçekten düşündüğümüzde, bu duygusal desteğe sadece halk arasında yaşarken gereksinim duyulur. Seyirciler olmaksızın "muhteşem," "başarılı" ya da "sevimli"gibi kavramların niteliğini ölçmemizin imkânı yoktur. Hiç kimse boş bir odada tek başına oturup 'Muhteşemim,' diye düşünmez. Bunun işe yaraması imkânsızdır. Fakat hayatın amacının "muhteşemliğe" ulaşmak olduğu varsayılır. Bunun sonucunda, insanların tek başlarına geçirdikleri zaman kesitleri, gerçek sayılmayan anlamsız deneyimler olarak kabul edilir. Onlar gereksizdir. Silinmiş sahnelerdir.

Görünür Adam - Chuck Klosterman

Bu başlığı seviyoruz.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #178 : 06 Kasım 2012, 22:54:38 »
''Gitmek mi?'' diye tekrarladı genç adam yumuşak, sersemlemiş bir sesle. ''Ama nereye gideceğiz? Hiçbir yer güvenli değil, kardeşlerimiz güneşin doğduğu her yerde bu zulümlerin var olduğunu söylüyor...''
Sanki gözlerinde vücut bulmuş gibi, güneş gri bulutların arasında belirdi. Ama cesedin kömürleşmiş kalıntıları, kış gökyüzünün üzerinde solgun solgun, kasvetle parlayan büzülmüş küreden daha fazla ısı veriyordu.
Güneşe bakan yaşlı adam acı acı gülümsedi.
''Güneşin doğduğu her yerde, ha? Evet, bu doğru.''
''O zaman...''
''Başka güneşler de var, oğlum,'' dedi yaşlı adam, düşünceler içinde gökyüzüne bakarak ve asasının üzerine oyulmuş sembolleri okşayarak. ''Başka güneşler de var...'' [*]Bana biraz, Stephen King'in Silahşör kitabında Jake Chambers'ın söylediği söze bir gönderme gibi geldi. Olmaya da bilir.[/*]

Weis&Hickman, Karakılıç'ın Dövülüşü

''Aptal rolü yapmayı bırak,'' diye bağırdı Paul. ''Lonca nehir kenarına kurulmuş bir köy gibidir. Suya ihtiyaçları vardır ama gereksinimleri ne kadarsa o kadarını alabilirler. Nehre baraj kurup onu kontrol edemezler; çünkü bu, dikkatleri aldıkları şeye çekeceğinden sonuçta felakete yol açar. Bahar akışı... işte nehirleri bu. Ve ben bir baraj inşa ettim. Ama barajım öyle bir baraj ki, nehri yok etmeden onu yok edemezsin.''

Frank Herbert, Dune

''Evet kardeşim. Benimle birlikte Cehennem'e girecek. Önümden gidip, benim yerime dövüşecek. Kara rahiplerle, kara büyükullanıcılarıyla, ruhları lanetlenmiş topraklarda kalmaya mahkum edilmiş ölülerle ve Kraliçemin yaratabileceği sayısız işkenceyle karşılaşacak. Tüm bunlar hem bedenini yaralayacak, hem aklını yutacak, hem de ruhunu parçalayacak. Sonunda, artık dayanacak hali kalmayınca ayaklarımın dibine yığılacak... kan içinde, perişan halde, ölüm döşeğinde. Kalan son gücüyle, teselli amacıyla elini bana uzatacak. Benden, kendisini kurtarmamı istemeyecek. Böyle bir şey istemeyecek kadar güçlü. Benim için hayatını isteyerek, severek verecek. Bütün isteyeceği, ölürken yanında durmam olacak. Ama ben onun yanından yürüyüp geçeceğim Caramon. Yüzüne bile bakmadan, tek bir söz söylemeden yürüyüp geçeceğim. Neden mi? Çünkü artık ona ihtiyacım kalmayacak.''

Weis&Hickman, İkizlerin Sınavı

Ölmek üzere olan genç, ''Bir insanın yüreğinin toprağı daha da taşlıdır, Louis,'' diye mırıldandı. ''İnsan ne ekebilirse onu eker... ve onu yetiştirir.''

Stephen King, Hayvan Mezarlığı

''İçine garip bir duygu doldu. Bir bakıma kendisi Agincourt'da değildi. Point Venuti'de, Mendocino bölgesinde, California'da da değildi. Amerika'da, Diyar'da falan da değildi. Ama sayısız dünyanın içindeydi. Aynı anda hepsinde. O dünyaların belli bir yerinde de değildi. Her yerindeydi. Kendisiydi çünkü dünyalar. Tılsım herhalde babası Phil Sawyer'in sandığından da büyük bir şeydi. Yalnız mümkün olan tüm dünyaların ekseni değil, dünyaların kendisiydi. Dünyalar ve dünyaların arasındaki boşluklar. Buradaki transandantalizm, mağarada yaşayan Tibet'li bir ermişi bile delirtmeye yeterdi. Jack Sawyer her yerdeydi. Jack Sawyer her şeydi. Elli bin dünya aşağıda, Afrika'ya karşılık gelen bir çölde bir ot susuzluktan ölüverdi. Bir başka dünyada ejderhalar gezegenin üzerindeki bir bulutta çiftleşiyorlardı. Alevli solukları buz gibi havaya karışıyordu. Jack erkek ejderdi. Jack dişi ejderdi. Jack spermdi. Jack yumurtaydı. Bir milyon evren ilerde üç toz taneciği yıldızlar arası boşlukta uçtu. Jack o tozlardı. Jack aradaki boşlukta rastgele boşluklar açıyordu onların üzerinde. Onları makrokozmik bir piyanistin ezgisini çalan bir alet gibi kullanıyordu. Jack'in mutlu dişleri bir portakalı ısırdı. Jack'in mutsuz teni, başka dişler kendisini ısırırken acıyla bağırdı. Bir milyar çiçek tarhında bir trilyon tozdu. Annesinin rahminde bir önceki hayatını düşünen bir yavruydu. Peru'da yumurta, Ohio'daki Buddy Parkins'in kümesinde bir samandı. Buddy Parkins'in burnundaki tozdu. Onu hapşırtan tüylerdi. Gemilerdeki atomlardı, yaratıksı kokusuydu.
Yüreği vurdu, bin güneş ışık saçtı.
Uçan kırlangıçlar olup dünyalardan havalandı.
Diyar cehenneminin cevher kuyularında öldü.
Etheridge'in kravatında bir nezle virüsü oldu.
Uzak yerlerde rüzgar olup esti.''

Straub&King, Tılsım

''Yolun kenarında ya da karyolanın yakınındaki salıncaklı iskemlede oturup kaderimizden yakınmamız şart mıdır? Ka'ya isyan etmek zorunda mıyız? Hayır. Çünkü Ka dünyayı hareket ettiren tekerlektir. Ona öfkelenerek bağırıp çağıran kadın ve erkekler tekerleğin kenarının altında ezilirler.''

Stephen King, Çılgınlığın Ötesi

''Ve Marslılar hayatta kalmak için tek soruyu sormaktan kaçınmaları gerektiğini kavradılar: Neden yaşıyoruz ki? Yaşam kendisinin yanıtıydı. Yaşam; daha fazla yaşamın türemesi olabildiğince iyi bir yaşamın sürdürülmesidir. Marslılar 'Neden yaşıyoruz ki?' sorusunu savaşın ve umutsuzluğun hüküm sürdüğü, yanıtın olmadığı bir dönemde sorduklarını fark ettiler. Ama uygarlık dinip durulduğunda ve savaşlar sona erdiğinde, soru yeni bir şekilde anlamını yitirdi. Yaşam artık güzeldi ve tartışılmaya ihtiyacı yoktu.''

Ray Bradbury, Mars Yıllıkları
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı Kaze

  • **
  • 154
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« Yanıtla #179 : 13 Kasım 2012, 17:16:34 »
Saatlerin tıkırtısıyla içinin sıkıntısı arasında bir ilgi vardır sanki. Bu durmayan tıkırtı dünyanın düzeni gibi bir şeydir. Değişmez. Dursa sıkıntısı geçecek belki. Oysa bu sıkıntıyı yaratan kendisidir. Her sabah dükkana girdi mi ilk işi birer birer bu saatleri kurmaktır. İğrene iğrene yapar bu işi. Kurmayıverse olmaz mı? Olmaz. O zaman kendi kendisi olmaktan, saatçi olmaktan çıkar. Zorunludur bu.

Yusuf Atılgan - Saatlerin Tıkırtısı | Bütün Öyküleri (Sayfa 18 & 19)
Spoiler: Göster