Konu: Ghost In The Shell

[Nihbrin]

Mamoru Oshii'nin 1995 tarihli anime filmidir. Gösterime girdiğinde büyük gişe hasılatı elde edemese de zamanla onu kült statüsüne getirecek bir hayran kitlesi kazanmıştır.( http://www.imdb.com/title/tt0113568/ )

Animeler 90'larda popüler olmaya başlayınca Akira'nın ardından gelen en önemli bilimkurgu-anime olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca 2004 yılında Ghost in the Shell 2: Innocence isimli devam filmi yapılmıştır. Bu film Cannes Film Festival'inde Altın Palmiye adayı olmuş ilk animedir. Mangası ilk Masamune Shirow tarafından ele alınmış ve tv serilerinden önce yapılmış ilk iki filmi onun iki öğrencisi tarafından yönetilmiştir.

2029 yılındaki bir polisiye öyküsünü anlatmaktadır. İnsanların yarı makineleşmeye başladıkları bir dönemde(implantlar,wireless bağlantı, modifiye edilmiş insanlar ilk filmin yapıldığı dönemde topluma yeni giren tamamen orijinal fikirlerdi) onların beynine girmek ve bilgi çalmak çok daha kolay hale gelmiştir(insan aklı hackerlığı). Kukla Ustası adı verilen bir hacker üst düzey gizli bilgilere ulaşınca, devlet onu bulması ve ortadan kaldırması için gizli bir örgütü görevlendirir.

TV serilerini aslında ayrı değerlendirmek gerek. Stand Alone Complex ingilizceden türkçeye tam olarak çevirmemiz gerekirse kapalı devre olarak bireysel çalışabilen ve yan eklentilere ihtiyaç duymayan işletim sistemi olarak nitelendirilebilir. Yönetmeni 26+26 seriyi oldukça bütünü koruyarak ve her bölümde anlatmak istediğini tam olarak anlatmayı başararak güzel bir kompozisyon oluşturmuş. Binbaşı Motoko Kusanagi'ye belirli bir hayranlık duymayan bir erkek bulmak güçtür sanırım. Seri boyunca Team 9' nın özel görevlerini izliyoruz ve Motoko'nun insan ruhu ve makinelerin ruhu üzerinde yaşadığı ikilemi inceleliyoruz. yönetmen : Kenji KAMIYAMA

Aslında makineler ve canlılar arasındaki farkları inceleyen, gelişen teknoloji ile ruhlarını kaybetmeye başlayan insanların ve yine teknoloji ile hayat kazanmaya başlayan makinelerin hikayesini anlatan bir filmdir. Canlı kavramını önümüzdeki yüzyılda yeniden tanımlamamızı gerektirecek yeniliklerin kapıda olduğunu 1990larda öngörmek bana akılcı göründü.

aslında bu konuyu başlatmamın sebebi ghost in the shell o kadar darmadağın bir izlenme şemasına sahip ve birden çok yönetmen tarafından akıl karışıklığına sebep olacak şekilde ele alınmış ki bunları bir düzene sokmak.
ilk izlenmesi gereken film Mamoru Oshiininki. "Ghost in the Shell" (film) (1995)
2. izlenmesi gereken "Ghost in the Shell: Stand Alone Complex"(TV Serisi) (2002) (26bölüm)
3. için "Ghost in the Shell 2: Innocence" (film) (2004)
4. "Ghost İn The Shell: Stand Alone Complex 2nd GIG " (ilk TV serisinin devamı) (2004) (26bölüm)
5. Ghost in the Shell: Stand Alone Complex - The Laughing Man (Film) (2005)
6. Ghost in the Shell: Stand Alone Complex - Solid State Society (Film) (2006)
ve şimdilik bu kadarlar...tv serileri ile detaylı bilgi, http://www.ghostintheshell.tv/ dan alınabilir.
çok derin konuları inceleyen güzel bir seridir ama hepsini izlemeniz şart değil gerçekden hayranı değilseniz. İlk film en önemlisidir ki aslında konunun/düşünülmesi gerekenin ne olduğunu genel olarak anlamanızı sağlar.

not: 1080p blueray versionunu bulmayı başaran arkadaşlar görecekler ki ilk film muhteşem kaliteli resmedilmiştir zamanın koşullarına göre, ne bilgisayarda düzenleme nede şu anki teknolonin sunduğu hiç bir olanakdan yararlanmadan muhteşem bir iş çıkarmıştır Mamoru Oshii. Ne var ki bu güzel filmi (sadece ilk film için konuşuyorum) +13 olarak izleme sınırı koyulmuş olduğunu belirtmek isterim.

Müzikleri de oldukça iyi, http://www.coucoucircus.org/ost/generique.php?id=101

[Lunacy]

mükemmeldir ya ..
ingilizcesi cok ağır ama çok teknik laflar var 2 defa durdura durdura izlemiştim anlayabilmek için..

[Canina]

Reklam gibi olmasın ama blog'umdan ilk ve ikinci filmi izleyebilirsiniz

[yuno44907]

Çok berbat buldum. Çok konuşuyorlar. Kurtlar vadisinde bu kadar konuşmuyorlar bee. Çok yavaş ilerliyordu. FMA'yı da bu nedenle beğenmemiştim. Dragon Ball daha hızlı be. Çok daha kısa olabilirdi. Çok oyalamışlar.

[Nihbrin]

Film 82 dakika, bu süre bir anime filmi için ortalama bir süredir. Şimdi sayacağım süre dilimleri filme dağınık olmak üzere; 27 dakikası izleyiciye filmin ne anlatmak istediğini belli ölçüde izah edebilmek için ana konu ile ilgili konuşmalar ve gereksiz sanılabilecek sahneler ile geçer, 27dakikası estetik ve tek bir saniyesi gereksiz olmayan aksyon ile geçer ve son olarak 27 dakikası filmin felsefesini ele alır ve anlayıp anlamamak izleyiciye kalmıştır ki filmin başarısını insanların o yıllarda bu konuyu algılayamamış/başarısız bulmuş olması ile pararlellersek şu anda anlaşılıp sevilmesini kavramak mümkün olur.

Yaşamın kalp atışlarına bağlı olmadığını ama düşünmeye bağlı olduğunu kısaca vermek, düşünen birisi için kendisine hakaret olacağından izleyiciye o 27 dakikayı yaşatması şart bir yönetmen için. Gerçekten hiç diyalog/replik sevmiyorsan Genius Party ve Genius Party Beyond izlemeni önermek istiyorum ama sana hitab edecek ve henüz izlemediğin çok fazla anime olduğunu zannetmiyorum. The Twelve Kingdoms derdim klasik fantazi dünyasını yıkıp kendisine özgü bir hikayesi olduğu için ama onun %75'i konuşma ^^

Not: Ayrıca iyi hatırlattın benden bir başka üye Dragonball tanıtımı açmalı anime bölümüne ama adam gibi olmalı, tüm gövdesi ile incelemeli ve alakalı tüm serileri hiyerarşi ile dizip kısaca açıklamalı şu kadar bölümdür ve özeti şudur gibisinden. Eğer onu ben yazarsam hiç hoş olmayacak.

[magicalbronze]

Dragonball için Fırtınakıran ve ben detaylı mı detaylı bir yazı hazırlamayı düşünüyoruz zaten. Fakat enine boyuna, Z'sinden GT'sine, kısa filmlerine kadar bir yazı yazmak istediğimizden sanki biraz daha bekleyecek gibi, bakalım bakalım.

[Lola Black]

Kim ne derse desin efsane bir animedir Ghost In The Shell.
İkinci film olan Innocence'i de izlemiş biri olarak sonunda dayanamayıp, Stand Alone Complex'e de başlamış bulunmaktayım. Hadi hayırlısı...
Bir Death note gibi, bir Hellsing gibi full action değil ya da bir Dragon Ball gibi eğlencelik değil ama kesinlikle bilim kurgu sevenlerin oldukça zevk alacağı bir anime...
Tavsiye edilir...

[yuno44907]

Affedersin. Konuyu okumadan dalmışım. Acemilik işte XD. Dizisi berbattı. OVAları izlemedim henüz. Metropolis gibi bir şeydir belki=P Gerçekten çok iyi Ghost in the Shell. Ama robot olayına yanlış bakmışlar. Eskiden teknoloji geriydi tabi. Doğrusu şöyle olur.

Robot ruhu olmadığından his edemez. Düşünebilse ve öğrenebilse dahi Terminator'deki gibi hissiz olur. İçine ruh koyarsak da kafayı yer. Delirir. Hissedemeyen bir robotun psikolojik sorunları olabilir. Yanlış kararlar alıp yanlış şeyler yapabilir. Ama mutlu veya mutsuz olamaz.

OVAlarını kesinlikle izleyin. Dizisine bulaşmayın.

[ronin47]

Açıkçası GİS başlığı altındaki en son yorumun bu mesaj olmasına gönlüm el vermedi. Zira GİS candır canandır vs.vs. Tv serisi de, filmler de tekrar tekrar izlenir ve her seferinde ayrı zevk alınır ayrıca ovası falanda yoktur...

Bu arada bütün seri boyunca insanın kafasını kurcalayan sorunsal hakkında da bizi aydınlattığı için Yuno'ya çok teşekkür ediyorum. Böylece popüler bir bk temasının daha asılsız temellere dayandırıldığını kavramış bulunmaktayım Hallelujah...

[Fırtınakıran]

İlk filmi dün izledikten sonra sabah kalktığımda KoyuBeyaz'a şu cümleye kurdum: "Tarık, neden bu kadar hasta bir şey izledik ki?"

Geceleri birkaç kez uyanan biri olarak 3 civarı uyandığımda ilk başta tam çözemediğim sonuyla ilgili düşünüp güzel de bir aydınlanma yaşadım. Beklentim ne idiyse tam olarak onunla karşılaştım. Ağırdı, sertti ve neden kült olduğunu kesinlikle yansıtıyordu. Derinliği ve göndermeleriyle insanı çok farklı açılardan etkilemeyi şiddetle başarıyor.

Nihbrin'in önerdiği sıradan diğer filmleriyle dizi versiyonunu izlemeyi düşünüyorum.

Ama tekrar ediyorum: Tarık, neden bu kadar hasta bir şey izledik ki?

[oguzkaan]

GitS: SAC serisinin yönetmeni, hikaye yazarı kısaca serinin beyni olan Kenji Kamiyama Twitter'da, çok isteyen
olursa seriye devam edeceğini söylemiş. Kaynak: http://redd.it/1u3yli

[yek]

GitS'in ilk filmini izledim, dili benim için de anlaması zor oldu. Hatta o filmi ileride 3. kez izleme planım var, tabii önce biraz kendimi geliştirmem gerekiyor.

Stand Alone Complex'e gelirsek keyifli bir animeydi. Oradaki "Laughing Man"i bir süre güzel bir sembol olarak kullandım hatta. Tabii ilginç sorgulamalar ve yapay zekâ hakkında geçen diyalogları atlamaktaki tek sebebim, çoğunu artık unutmuş olmam ve kendimi onları yargılayacak kadar konuya hâkim hissedememem.

[Fırtınakıran]

Belki duymuşsunuzdur, Ghost In The Shell de Hollywood'un ağına takılanlar arasına girdi.

Bu yapımın bir hayranı olarak duyduğum öfke ve nefreti dile getirmek istedim. Sizlerin de fikrini merak ettim.

İlk önce başkarakterimiz Motoko Kusanagi için Margot Robbie, şimdiyse Scarlett Johansson adı dolanıyor. Oyuncuların yeteneklerine lafım yok, ama daha bu tercihlerden bile böyle bir eseri nasıl mahvedeceklerinin sinyallerini veriyorlar bence. Tabii şunu inkar edemem, Motoko her zaman ilk bakışta dişiliğiyle önplanda bir karakterdi. Ama dişiliği sadece görüntüde kalıyor ve onu izlerken (ya da okurken) eserin derinliğinde kayboluyordunuz.

Hollywood Dragonball'u filmleştirmeye çalışıp içine etti. Her ne kadar anime olmasa da, belli bir ağırlığı olan Avatar: Son Havabükücü'nün canına okudu. Ghost In The Shell gibi bir yapımın altından kalkabileceklerine kesinlikle inanmıyorum. Çünkü ondaki ağırlık (gerçekten ağır bir eser bu), göndermeler ve özü Hollywood popülist doğasına göre fazlasıyla derin.

Yönetmen olarak Snow White and the Huntsman filminin yönetmeni Rupert Sanders düşünülüyormuş. Aman ne güzel. Yönetmen adına da bu ağırlığın altından kalkabilecek birini göremeyeceğiz.

Hollywood daha önceki örneklerde de görüldüğü gibi, Japonlar'ın kafa yapısını yansıtamıyor. Zaten çok büyük bir kültürel ve bakış açısı farkı var ortada.

Kesinlikle izlemeyi düşünmüyorum.

[ryuk]

Belki duymuşsunuzdur, Ghost In The Shell de Hollywood'un ağına takılanlar arasına girdi.

Bu yapımın bir hayranı olarak duyduğum öfke ve nefreti dile getirmek istedim. Sizlerin de fikrini merak ettim.

İlk önce başkarakterimiz Motoko Kusanagi için Margot Robbie, şimdiyse Scarlett Johansson adı dolanıyor. Oyuncuların yeteneklerine lafım yok, ama daha bu tercihlerden bile böyle bir eseri nasıl mahvedeceklerinin sinyallerini veriyorlar bence. Tabii şunu inkar edemem, Motoko her zaman ilk bakışta dişiliğiyle önplanda bir karakterdi. Ama dişiliği sadece görüntüde kalıyor ve onu izlerken (ya da okurken) eserin derinliğinde kayboluyordunuz.

Hollywood Dragonball'u filmleştirmeye çalışıp içine etti. Her ne kadar anime olmasa da, belli bir ağırlığı olan Avatar: Son Havabükücü'nün canına okudu. Ghost In The Shell gibi bir yapımın altından kalkabileceklerine kesinlikle inanmıyorum. Çünkü ondaki ağırlık (gerçekten ağır bir eser bu), göndermeler ve özü Hollywood popülist doğasına göre fazlasıyla derin.

Yönetmen olarak Snow White and the Huntsman filminin yönetmeni Rupert Sanders düşünülüyormuş. Aman ne güzel. Yönetmen adına da bu ağırlığın altından kalkabilecek birini göremeyeceğiz.

Hollywood daha önceki örneklerde de görüldüğü gibi, Japonlar'ın kafa yapısını yansıtamıyor. Zaten çok büyük bir kültürel ve bakış açısı farkı var ortada.

Kesinlikle izlemeyi düşünmüyorum.

Bir güzel eserin daha popüler kültür tarafından kanı emilmek üzere (önceki kurbanlara örnekler: Yüzüklerin Efendisi, Solomon Kane).

Yapabileceğimiz en iyi şey, böyle işlere prim vermemek ve gerekli tanıtımları/açıklamaları yaparak, popüler kültürün kanını emip geriye bıraktığı posadan önce insanların gerçek eserleri tanımalarını sağlamak.

[JCDenton]

Bir kült anime'nin katledilişinin ilk trailer'ı:
https://youtu.be/G4VmJcZR0Yg