Daily Planet – 08.04.2015 (#4)

daily planet

Selamlar çizgi roman sever pek tatlı insanlar!

Bu hafta size çok sevdiğim bir Türkçe çizgi roman incelemesi ile merhaba diyorum; Seyfettin Efendi! Devrim Kunter ile bir kere tanışsanız zaten aşığı belalısı olacaksınız. Bir güzel haber de, kendisiyle yaptığımız röportajın yakın zamanda sizlerle olacak olması! Türkçe çizgi romanlara bir önyargınız varsa yerle bir olacak. İncelemeye ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Öte yandan geçen hafta yayınlayamadığım için ve bu hafta da kısa kestiğim için sizden özür diliyorum. 4. Hafta Türkçe çevirilere ağırlık verecektim lakin ne yazık ki bir şeyler yazacak vaktim olmadı. Ancak merak etmeyin, haftaya da Türkçe çeviriler ile sizlerle olacağım. Hem de yakın zamanda devamının da geleceği duyurulan harika bir çizgi roman ile!

İki haftadır sizinle tartışmak istediğim bir soru var. Zamanında dostların birbiri ile çarpışmasına sebep olmuş bir soru. Çizgi romanlardaki kahramanların, özellikle süper kahramanlarımızın kimlikleri sizce devletçe biliniyor olmalı mı? Onların sokakta gezip istedikleri gibi dövüşüp mal mülk demeden kırıp geçmeleri büyük bir güvenlik açığı doğurmuyor mu?

Yanıtlarınızı her zamanki gibi forumumuzda bulunan konuya yazabilirsiniz.

Şimdilik gelin bu haftanın incilerine bir göz atalım;

* * *

TÜRKÇE ÇEVİRİLER

[stextbox id=”black”]CASSIDY – SON BLUES [#1]

cassidy-son-blues-51Türkiye’de neden fumettiler bu kadar yaygın diye düşündünüz mü bilmem. İtalyanların Türk kültürü ile birçok yönden bağdaştırabileceğimiz yakınlıklarına bağlıyorum ben bunu. Ancak TRT’nin yıllarca, her daim verdiği kovboy filmlerinin etkisini de azımsamamak lazım. Kovboy filmi izleyip Tex, Tommiks okuyan baba figürlerine hepimiz aşinayız. Ancak ne yazık ki aynı veya benzer çizgi romanları genç nesiller pek sevmez. Türkiye’de yıllarca bu babalara hitap eden fumettiler çıkartan yayınevlerinin bunda büyük payı var tabii.

Cassidy tam da bu noktada geliyor. Herkese hitap ediyor. Comic okuyanından manga okuyanına kadar herkesin sevebileceğini düşündüğüm bir kurgu ve çizgilere sahip. Cassidy karakteri tam eski aksiyon filmlerindeki ana karakterleri aratan cinsten, kötünün iyisi denebilecek bir hırsız. Çalar çırpar ama sivillere, kim olursa olsun zarar vermez. 70’lerde geçen hikayede 2 yerinden vurulmuş Cassidy’nin ölmek üzereyken Bluesman adlı, armonika çalan, hayal mi gerçek mi henüz bilinmeyen bir karakterle karşılaşıp hayatının gizemli bir şekilde kurtulması ile başlıyor.

70’leri Vice City oynayan gençler yaşamış gibi hatırlayıp bir ah çekecektir. Cassidy’yi çok sevmemdeki neden de işte tam olarak bu. Çizimleri siyah beyaz olsa da size her şeyi o kadar iyi veriyor ki kendinizi Vice City’de o plaja bakan otelde, o gece kulübünde hissetmemek için hiçbir neden yok. Nice renkli çizgi romanlar gördük bizi içine çekemeyen. Cassidy’nin sadece siyah ve beyaz ile yapabileceği sizleri çok şaşırtacak.

Prestij Yayınları’nın çevirileri de enfes olmuş. Umuyoruz bu çizgiyi bozmadan devam ederler. Ah bir de daha hızlı çıkartsalar şu sayıları!

Puanım: 8.5

* * *

[stextbox id=”black”]BATMAN – BAYKUŞLAR DİVANI [1.CİLT]

“Sakının Baykuşlar Divanından, gözleri daima üzerinizdedir…”

batman baykuslar divaniKötülük bu sefer Batman’in evinin içinde gizlenmiş durumda. O farkında olmadan yıllarca ondan beslenip büyüdüler. BATMAN’İN İNLERİNE GİRDİLER!

Baykuşlar Divanı kimliklerini saklamak için bir baykuş maskesi takıyorlar ve birer baykuş gibi şehrin her yerine gizli gizli tünemiş durumdalar. Kendilerini korumak için Talon adlı, Batman’i bile çok zorlayacak suikastçıları kullanıyorlar. Şehrin güçlü ailelerinin bir bir meçhul cinayetlere kurban gitmesiyle Batman bu işe el atıyor ve sonunda kendi ailesiyle, korkularıyla ilgili korkunç şeyler keşfediyor. Keşfettiği her şey hem Batman’i, hem de okuyucuyu vuruyor. En güvenli hissettiğiniz yerde, evinizde bile güvende değilsiniz. Ama sakın bunu düşünüp onların adını ağzınıza almayın! Yoksa yollarlar Talon’u, alır kellenizi gider!

Baykuşlar Divanı Batman’in deliliğini de ortaya çıkartıyor. Onu böyle göreceğinizi hiç tahmin edemezdiniz. Çizer Greg Capullo’nun bu işteki başarısını küçümsememeli zira deliliğin sınırlarında gezinen Batman’in, etrafın karanlık ve keskin tonları size üzüntü veriyor. Çizimlere değinmişken cildin sonlarındaki Batman çizimlerine de kesinlikle hikayeyi okuduktan sonra göz atmalısınız. Özellikle bir tanesi var ki son vuruşu yapıyor size. Synder, hikayeye güzel bir noktada Robin’i ve Alfred’i de katıyor. Bunun için spoiler vermek istemiyorum.

JBC’nin Batman çevirilerine kötü laf edeni dövüyorlar zaten. Marmara nasıl iyi ki Örümcek çıkartıyorsa JBC de iyi ki Yarasa çıkartıyor. Elbette ikisinin de çıkarttıkları diğer işler arasında bir tane kötü örnek gösteremeyebilirim belki ancak ikisinin de en çok sevdikleri şeyleri ne kadar iyi yaptıklarına bir örnek olması için söylüyorum. JBC’nin Batman çevirileri bir harika.

Baykuşlar Divanı, şu ana kadar Türkçeye çevrilen Batman hikayelerinden benim için birçok yönden en iyisi. Gotham’ın çoğu bölümünü bize göstermesi, Bat-Family insanlarını içermesi ve kahramanımızın belini kıracak efsanevi, gizemli bir örgüt ile karşılaşmasının ne kadar etkileyici olduğunu anlatabildim mi bilmiyorum. 3. Cilt yakın zamanda çıkmış olacak. Bir yerden Batman’in uzun soluklu hikayelerine girmek istiyorsanız bu hikayeden şaşmamanız gerekiyor. Zira aynı zamanda Türkçe yayınlanan diğer uzun soluklu hikayesi Dedektif Hikayeleri buna nazaran pek iyi değil.

Puanım: 9.0

* * *

YABANCILAR

[stextbox id=”black”]BATMAN ETERNAL #51-#52

Batman Eternal 052 (2015) (Digital-Empire)-00051. sayı bana “öeh bee” dedirtti. Haftalar sonra tüm bu olayların arkasındaki ‘asıl’ kişinin sonunda ortaya çıkmasının tahmin edilemezliğinden değil de spoiler vermemek için kıvrandığım bir ayrıntıdan dolayı! Scott Synder’ın bu sayıda önce planda olmamasına üzülmüştüm. Zaten eksikliğini de çokça hissettirdi. Ancak olay örgüsü, sona gidişte verilen ayrıntılar uzayıp duran diyalog, monologları affettirdi. Karakterlerin fazlalığından ve nerdeyse hepsine bir iki sayfa vermelerinden dolayı başınız dönüyor. Bu sayı hakkında denebilecek pek de bir şey yok başka. Ancak çok şükür son sayı da çıkış yaptı!

52. sayı beni hüzne boğdu. Hikayesinden değil esasen, bir yıllık heyecanın sonuna geldiğimiz için. Onlarca farklı kişiyle çalışıldı bir yıl boyunca. Belki de bunun için son sayıda ismi verilen çalışanların sayısı normal bir sayıda görebileceğimizden çok daha fazla.

Eternal serisinin bu son sayısı bize Batman’in sadece Yarasadan ibaret olmadığını vurucu bir şekilde anlatıyor. Asıl düşmanı son sayıda göstermelerinden mütevellit olaylar çok hızlı bir şekilde geçilmiş. Asıl sinirlendiğim nokta ise bu sayıda “Her şey bitti hobareeey” diye geçen, pek de gerekli olmayan pembe dizi havasında bir 10 sayfa varken vurucu son için 3 sayfa ve geri kalanı da yetersiz bir şekilde hızlı geçilen son direnişe ayırmaları oldu. Bu bakımdan son 3 sayfanın muhteşemliği dışında beni pek tatmin etmeyen bir bitiş oldu.

Öte yandan hızlıca geçiştirilen hikayede saçma olaylar görmemek de bir başarı sayılabilir. Scott Synder’ın yanında o kadar kişi olunca birinden kaçan olay diğerinden kaçmamış. Çizimler ise olayı kurtaran cinsten. Her sayfayı farklı bir çizerin çizip renklendirmesi ilginç ve zaman zaman garip olmuş.

Sonuç olarak Eternal serisinin bu son sayısı aceleyle geçiştirilmesine ve vurucu sona çok az sayfa ayrılmasına ve bazı hayal kırıklıklarına rağmen yine de Batman okurlarını tatmin edebilecek şekilde sonlandı. 52 sayı boyunca harika işlenen bazı karakterlerden sonra çocuğunuzu kaybetmiş gibi üzülebilirsiniz sonunda. Yine de aynı karakterleri aynı hikayede göremesek de farklı yerlerde karşılaşacağımızı unutmayalım.

Puanım bu sayılar için değil de tüm seri için efendim:

Puanım: 7.7

* * *

[stextbox id=”black”]DARTH VADER #3

Darth Vader (2015-) 003-000Darth Vader’ın yeni sayısı öncekinde bahsedilen bir karakteri bize bekletmeden sunuyor: Aphra. Marvel, Star Wars evrenini baştan yazacağız dediğinde hiç de abartmıyormuş. Aphra bize Dark Horse’dan çıkan serilerden aşina olmadığımız bir karakter sunuyor. Yiğit, mert, güçlü… Bir de Death Star’da açan çiçek gibi. Karakter olarak kendini hemen sevdirdi gibi görünüyor zira internetteki tartışmalara bakılırsa herkes biraz daha Aphra istiyor.

Hatırlarsanız yakın zamanda Hasbro’nun Star Wars’daki kadın karakterler ile ilgili pek fazla oyuncak üretmediğine dair feminist bir eylem gerçekleştirilmiş, sonrasında bu olay 4chan’ın yürüttüğü, oylamada Jar Jar’ı herkesin önüne çekip finale götürme işine sıçramıştı. Şimdiye kadar Marvel’ın Star Wars serilerinde kadınlara ağırlık vermesi bunlardan mıdır bilmiyorum. Bu tür olaylar sonrası getirilen kadın karakterler çok saplama olduğundan pek sevilmez. Aphra ise üstünde çalışılmış, tamamen orijinal bir karakter olmuş. Bu yüzden karşılaştığınızda kafada soru işaretleri bırakmıyor. Bir Princess Leia serisindeki prensese bakıyorum, bir Aphra’ya. Ne hale soktunuz prensesi…

Bu bölümde kendi ismini verdiği seride yan karakter olarak gördüğümüz Vader, bir droid hackerı, kendi deyimiyle ‘rogue archaeologist’ olan Aphra’yı kendi saflarına katıyor. Ancak bu hikayede gördüğümüz kadarıyla kendisi pek de kişisel ordunuzda isteyebileceğiniz kadar sadık biri değil gibi. Her an İmparatorluğun tarafına geçebilir, işleri daha da ilginçleştirebilir.

Puanım: 8.1

* * *

[stextbox id=”black”]KANAN – THE LAST PADAWAN #1

Kanan - The Last Padawan 001-000Star Wars: Rebels izlediğim en kötü Star Wars işlerinden biriydi ki pek de fazla dayanamadım zaten. Kanan da buradan bir karakter olduğu için ilk başta okumak istemiyordum lakin çizgi roman aşkıma yenik düşerek bir şans verdim. Verdiğim şanstan kesinlikle pişman değilim!

Sayı Rebels’daki ekibin Fulcrum’dan sonraki görevleri hakkında bilgi alması ile başlıyor. Bu sırada Kanan’ı köprüye girerken görüyoruz. Ancak Rebels ile bağlantısı şimdilik sadece bu kadar çünkü Kanan’ın Padawan olduğu zamanlara iniyor. Hikaye Klon Savaşları döneminde, Order 66’den hemen bir gün öncesinde geçiyor. Kanan, Caleb Dume ve ustası Kaller gezegeninde Ayrılıkçılara karşı olan savaşı kazanmışlardır. Halk ise Ayrılıkçılar ile Cumhuriyet arasında bir fark görememektedir.

O gece Usta ile Padawan arasında geçen konuşmalar uzun zamandır aradığımız Jedi Master bilgeliğini sonunda bize veriyor. Marvel ve Disney’in şimdiki odak noktalarının orijinal üçleme sonrasını konu alması dolayısıyla ortalıkta pek de aklı başında Jedi göremeyeceğimizi biliyoruz. Bu yüzden Marvel bir Jedi Master tasarlasa nasıl olurdu düşüncesi beni korkuturdu. Ancak Usta Depa Billaba harika bir karakter olmuş. Sayının sonunda klon generalinin Order 66’i almasından dolayı sonraki bölümlerde görülecek mi emin değilim.

Star Wars zamanının karanlık dönemlerinden birine ışık tutacak, ellerindeki potansiyeli kullanabilirlerse harika bir iş ortaya çıkartabilecekleri bir şey var ortada. Rebels fiyaskosundan sonra izlemek yerine okunması gereken şey bu. Hatta Rebels’i sonlandırıp, tüm kopyalarını da yaktıktan sonra hiç olmamış gibi yapabiliriz.

Puanım: 8.3

* * *

[stextbox id=”black”]SPIDER-GWEN #3

Spider-Gwen eğlenceli ve bazen absürt şekilde gitse de zaman zaman ciddileşiyor. Bu kötü bir şey aslında. Biraz sıkışmışlık hissi var. Spider-Man serilerinde kahramanımızın esprili olmasına alışığız, en kötü durumda bile o soğuk esprilerinden birini yapabilir ve vakti geldiğinde de bize ciddi anlar yaşatır. Spider-Gwen ikisini de yapmaya çalışıyor ama ikisini de pek fazla beceremiyor bu sayıyla birlikte.

Babası bu görevden alınması sonucu Gwen’e onu korumak için ‘bırak bu işleri yavrucuğum bakarım ben sana, otur evinde’ diyor ve tam tartışırlarken Vulture araya giriyor. Gwen tekrar maskeyi takmak zorunda kalıyor. Hayatını bir düzene sokamadı şu kız. Peter Parker öyle miydi? Nerde o eski örümcekler…

Çizimler en beğendiğim şey bu seride. Bir örümceğin hareketlerini en iyi yansıtacak kalem darbeleri bu olsa gerek. Hikayenin esprili yanlarını da en iyi yansıtan şey zaten bu çizimler. Keza renk paleti de öyle. Rodriguez, Renzi ve Pizarro’yu bu iş için kutlamazsak olmaz. Benzeri pek görülmemiş türden başarıya el atıyorlar.

Daha 3 sayı çıktığı için gidişatı hakkında kesin bir yorumda bulunmak mantıksız geliyor. Zira ellerinde güzel bir potansiyel var ve çizerler Latour’un dinamik hikayesine uygun kişiler olduğu için onlara güveniyorum.

Puanım: 7.0

* * *

Peki haftaya neler var?

Türkçe Çeviriler

– Wasteland 1. Kitap

– Masallar 1. Cilt

– İç Savaş

Yabancılar

DC

– Convergence #1

Marvel

-Miles Morales: Ultimate Spider-Man #12

-Howard the Duck #1-#2

-Darth Vader #4

-Avengers: Ultron Unbound #1

Image

-Descender #2

-Savior #1