Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - serhan1310

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 6
16
Öncelikle okuduğunuz ve sabrettiğiniz için teşekkürler.

Bölüm aralarını kısa tutma nedenim okuyucu fazla boğmamak ve olay geçişleri öyle denk geldiği içindi. Fakat beşinci bölüm biraz uzun olacak. Şimdiden üç world sayfasına ulaştı.

Uzun soluklu bir kurgu tasarladığım için büyük olasılıkla o olayları detaylarıyla işleyeceğim. Umarım keyif alarak okumaya devam edersiniz...

17
Yorumun için teşekkür ederim. Aslında giriş bölümü tamamlanmış değil. O yüzden sonuç kısımı yetersiz gelmiş olabilir. Şuan bölümü tamamlamak üzereyim. . .

Yazım yanlışları konusunda daha dikkatli olmalıyım ama yazmaya kapılınca dikkatimi kaybediyorum birde kendi hatalarımı görme konusunda pek başarılı sayılmam. Yine de daha dikkatli olmaya çalışacağım.

Mantık hataları olarak niteledeğin kısımları belirtirsen emin ol düzeltmeye çalışırım, ama ben kendim okuyunca normal geliyor ve bulamıyorum.

18
GİRİŞ

Başlangıç Noktası Deneyi 1.gün

   Küt…küt…..küt….atan kalbini tüm benliğiyle hissetti. Ardından, nerede olduğuna dair merak ve yabancısı olduğu ortamdan dolayı korku duyguları birbiri ardına uyandı. Panikle etrafına bakarken, yakınından gelen vızıltı reflekslerini harekete geçirdi ve uçan kanatlı küçük şeyi yakaladı. Hiçbir şey bilmeyen bir çocuğun merakıyla avucunun içinde kımıldanan ve hoş bir kaşıntı veren canlıya ait her şeyi hissedebiliyordu. Küçük canlı korkuyordu. Tek amacı uygun bir ortam bulup çoğalmaktı. Yaratığın tüm varoluş amacını algıladı. Beslen…büyü…üre…öl. Kendisi için bir tehlike olmadığını görünce sakinleşmesini sağlayıp avcunu açtı. Zihninde yaratığa ne olduğunu sordu. Karmaşık görüntüler belirdi. Çok büyük bir canlı. İnsan ve kendisine verilen ad Sinek. Bu odaya yanlışlıkla girmişti. Odanın dört bir yanındaki, tuhaf dört köşe nesneler, anlayamadığı bir ses çıkartıyordu. Hemen içlerinden birisine yöneldi. Merakı korkusunun önüne geçti. Sineğe ulaştığı gibi doğal olmayan nesneye ait bilgi edinmeye çalıştı ama tam bir boşlukla karşılaşınca hızla odanın diğer köşesine uzaklaştı.

   Etrafını kuşkuyla süzdü. Yaşam alanı kısıtlıydı. Uyuduğu yumuşak yatak dışında hiçbir şey yoktu. Birde odanın dört köşesindeki tuhaf cansız küçük nesneler. Arkasında bir yerlerden tuhaf bir ses yükseldi. Ardından kendisini kapatan duvarda küçük bir kapak açıldı. İçgüdüsel olarak geri çekildi ve içeri kendisinden daha kısa bir canlı girdi. Kendisi kadar korkmuş görünen canlıyı hissediyordu. Tuhaf bir şekilde içinde bulunduğu yerin dışındaki hiç bir şey hissedemese de içerideki canlıya dair her şeyi anında algılayabildiğini fark etti. Sinekten daha zekiydi. İletişim kurmak daha kolaydı çünkü ona ulaşabilmesi için koku sinyalleri kullanması gerekmiyordu. Saniyenin onda biri kadar sürede, artık onun bir maymun ve adının Ron olduğunu biliyordu. Sinekteki insana ait görüntüler ve imgeler Maymun Ron’un zihninde de vardı.

   “İnsan ne”

   Birbiri ardına beliren görüntülerde Ron’un anıları arasında dolaştı. İlk görüntü kendisi gibi bir odada uyanmış küçük ve savunmasız maymundu. Sonra İnsanlar tarafından beslenirken ve sevilirken, ardından insanlar tarafından küçük bir yere kapatılırken. Sonra yine insanlar kendisine iğne denilen aletlerle garip acı verici şeyler enjekte ederken. Birbiri ardına akan anılarda maymunu insanlar tarafından sevilirken, hasta edilirken, iyileştirilirken, kesilirken, dikilirken... ve daha pek çok acıya maruz bırakılırken gördü. Maymunun o anda hissettiği tüm acıları hissetmeye başlayınca iletişimi kesti. İnsanlardan korkması gerekiyordu. İnsanlar güvenilmezdi. Karşılaştığı iki canlıda insanlar karşısında aynı korkuyu hissediyordu ve korkmak için haklı nedenleri vardı. Sonra kendisinin ne olduğunu düşündü. Kendisine dair hiçbir şey bilmiyordu.

   “Ben neyim.”

   İki görüntü canlandı. Bunlardan ilki Rona bebekken sarılan bir insan dişisiydi. İlk görüntüde maymunun bu insana güvendiğini ve hala sevdiğini hissetti. İkinci görüntü kendisiydi. Maymundan geri geri uzaklaşırken ayakları tökezleyip düştü. Olamaz… Bu imkansız… Kendisi de bir insandı. Panikledi aynı anda zeka seviyesi çokta yüksek olmayan maymunun zihnine yöneldi. Aradığı cevapları bulmak için peş peşe sorular yönlendirdi ve bunları maymunun algılamasını beklemeden hayvanın beyninden adeta koparıp almaya çalıştı.


   Maymun bu ani değişimden ve başına saplanan acıdan çıldırarak çığlıklar atmaya, odada koşuşturmaya başladı. Sanki kafasının içindeki şeyden kurtulmak istercesine başını odanın kurşun duvarlarına vurdu, vurdu, vurdu ve sonunda hareketsiz bir şekilde yere yığıldı.

       Kendisini, istemeden verdiği zarardan ötürü üzgün hissederken, içerisi birden bire soğumaya başladı. Sıcaklık öyle ani düştü ki ne olduğunu anlayamadan gözleri karardı ve bilincini kaybetti. İnsana benzesem de insan olamam düşüncesi zihnindeki son noktaydı.

19
Eğlence & Mizah / Ynt: Şu An Sizi Ne Mutlu Eder?
« : 07 Temmuz 2015, 08:32:33 »
Eve gidip derin bir uykuya dalmak.

20
Tartışma Platformu / Ynt: Fantastik silahlar
« : 07 Temmuz 2015, 08:20:32 »
Kara kılıç: karakılıç üçlemesinde joramın dövdüğü çirkin görünüşlü kılıç.
Mjöllnir : Thor un çekici
Angrist:  elf lordu curufin için yapılmış bıçak. Beren bu bıçakla 3 silmarilden birini morgoth'un tacından çıkarmıştır
Ringil: Noldor' un yüce kralı Fingolfin' in kılıcıdır. Dondurucu soğuktur ve buz gibi parlar.
Birde Morgul bıçakları. Keşke onlar hakkında daha çok bilseydim..

21
Kurgu İskelesi / Ynt: Kıpkısa Kulübü
« : 07 Temmuz 2015, 07:24:03 »
"Geldiğini fark edemedim bile."
"Nasıl farkedebileceksin ki zaten. Ölümün ayak sesi olmaz. Bir bakarsın ki tam karşında görürsün. Ama gördükten sonrada asla tarif edemezsin."

22
  Nizura'yla beraber yüreğin merkezinden ayrılırken "Shali iyidir, aklı kıvrak ve yetenekli. Üstelik, oda senin gibi kirlenmişlerden. Belki de onu seçmen Mirdakhar'ın isteğidir." diye açıkladı.

   Karmaşık bir pazar yerine benzettiğim alanda kolaylıkla ilerlerken, ona yetişmek için neredeyse yanında koşmak zorunda kalıyordum.

   "Neden bana kirlenmiş diyorsun. Kötü kokmuyorum ki"

   Nİizura içten bir kahkaha attı. "Artık sahibin Shali. Cevaplarını ondan alacaksın."

   Shali' nin kim olduğuna dair merakım iyice artmıştı. Sürüye kabul edildikten sonra, genç bir kadın, büyükçe bir sandıkla açıklığa gelmiş ve içindeki tahtadan yapılma minik nesnelerden birini seçmemi istemişti. Hepsi birbirinden hoş detaylara sahip, minik mızraklar, baltalar, kurt kafaları ve pek çok şeklin arasında, simsiyah bir parça dikkatimi çekmişti. Diğerleri gibi incelikle, özenerek yapılmamıştı. İri bir yüzük gibi duran çemberi elime aldığımda, göründüğünden daha ağır olduğunu hissetmiştim. Bir şekilde beni çeken yanı farklı oluşuydu. Çemberin içindeki boşluk adeta kaybolan anılarım gibiydi ve rengindeki siyah ise etrafımı saran korkularımdı . Karar verip seçtikten sonraysa sahibim belli olmuştu. Onların sahip kelimesini, usta yada eğitmen anlamında kullandıklarını düşünüyordum.

    Çok geçmeden Shali' yi kendisine yeni bir kürk pelerin seçerken buldu hayal ettiğim biri gibi görünmüyordu. En fazla on beş yaşlarındaki kız benden birazcık uzundu. Şimdiye kadar gördüğüm on yaşından büyük herkesin benden uzun olduğu düşünüldüğünde  kısa boylu sayılabilirdi. Sarışın değil tamamen kızıl saçlıydı. Şaşırtıcı derecede kıvırcık olan saçları, bukleler halinde omuzlarının biraz altına iniyordu.

   Nizura beni işaret ederek "Kayra sahibi olarak seni seçti kızım. Onun olduğu heryerde sesleri kullanarak konuşacaksın." dedi.

   Shali'nin böyle birşeyi hiç beklemediği yüzünden okunuyordu. "Yaşlı ana uygun görüyorsa kabulumdür." diye cevapladı.

   " Uygundur. İkinizin de birbirinizden memnun kalacağına inanıyorum. Artık gitmem gerek."

   Nizura başka tek kelime etmeden yanımızdan hızla uzaklaşırken, acaba kaç yaşındadır diye düşündüm. Herkezin ona ana diye hitab etmesi, düşündüğümden daha yaşlı olabileceği izlenimi uyandırmıştı.

  Shali   "Bütün gün, öyle kıyıya vurmuş balık gibi duracakmısın, yoksa yerdeki çıkınları taşımama yardım eder misin?"  diye seslenince daldığım düşüncelerden sıyrıldım.

  "Şeyy elbette yardım ederim." diye ağzımda geveleyerek  farklı boyutlardaki üç çantayı almak üzere eğildim. İçlerinden biri sürekli hareket etmekteydi. Diğer iki çantayı sırtıma astıktan sonra tedirgin bir şekilde üçüncü çantayı elime aldım. İçinde ne olduğunu bilmediğimden olabildiğince kendimden uzak tutmaya çalışıyordum.

   Shali başka bir şey demeden, meydanın karmaşasından uzaklaşmaya başladı. Bir an ne yapacağımı bilemeden geride kaldıktan sonra arkasından takip etmeye başladım.  Meydan gittikçe daha kalabalıklaşmıştı. Her yerde ayrı bir koşuşturmaca göze çarpıyordu ve dar yürüyüş yollarında ilerkemekte zorluk çekiyordum.

   "Benimlemi kalmak istersin yoksa senin gibi yavrulara ayrılmış yerlerde mi." diye sordu.

   "Aralarında ne fark var."

   "Aralarında şu fark var, eğer yavrularla kalırsan sana bir yavru gibi davranıp bakarlar ve müsait olduğum zamanlar gelip seni alır öğretirim, benimle kalırsan her dediğimi her zaman yapmak zorunda kalırsın ama her zaman sana cevap vermekle yükümlü olduğum için daha çabuk öğrenirsin."

   Herşeyi daha çabuk öğrenme isteğim tereddüt etmeden Shali ile kalmayı seçmeme neden oldu. Bu cevabımın onu memnun edeceğini düşünüyordum fakat olumlu yada olumsuz birşey belli etmedi. Nizura' nın ayak üstü anlattığı seviyeleri düşünerek "Ne zaman bir köpek olabilirim?" diye sordum.

     Shali  bir an durup öfkeli gözlerle bana bakarak "Köpek bakıcısına benzer bir halim mi var? " diye sordu.

    Ne cevap vereceğimi bilemedim. İlk günden kötü bir başlangıç yapmak istemiyordum. Aslında şuan istediğim tek şey sıcak bir yemekti. Dışarıda geçirdiğim zaman arttıkça kürklü giysilerimin sağladığı sıcaklık giderek azalıyordu.

   Bir an sonra gözlerinde beliren öfke silinerek anlayışla  "Üzgünüm bir yeni doğan olduğun aklımdan çıkmış. Herşeye en baştan başlıyacağız. İlk önce seni besleyelimde kafandan yemek düşünceleri çıksın."  dedi.

   "Nereye gidiyoruz."

   "En dış halkaya. Yanımda kalmak istediğine göre barınağımı görme vaktin geldi."

   "Kirlenmiş olduğun için mi en dış halkada kalıyorsun."

   "Hayır, buz kurdu olduğum için en dış halkada kalıyorum."

   O sırada sekizinci halkayı oluşturan evlerin sınırına varmıştık. Sabah karşılaştığım küçük çocuk yanındaki kalabalığa beni işaret ediyordu. Gruptakilerin en irisi önümüzü keserek bizi durdurup küçümser bir şekilde ikimize baktı. Yüzünde yeni yeni tüyler belirmeye başlamış iri yarı çocuk on altı yaşlarında gösteriyordu. Elinde oldukça uzun bir mızrak tutmaktaydı.

 "Duyduğuma göre yeni köpeğin mağara kuşu kadar körmüş ve sadece seslerle konuşabiliyormuş." dedi ve etrafındaki arkadaşlarının destekleyici kahkahalarıyla daha dik durmaya başladı.

   Shali  aldırmadan yanından yoluna devam etmek istesede  o bir adım yana geçerek yine engel oldu.

   "Yolumdan çekil yavru Dogo. Yoksa Taruth'un sana bir kurtla yavru arasındaki farkı öğretmesini isterim. Şimdi gidip kardan yapılma rakiplerinle savaş."

    Dogo bir an daha meydan okurcasına durduktan sonra yana çekilip geçmemize izin verirken "İki gün sonra Shali. O zaman bu tavırlarından pişman olacaksın." diye tehdit etti.

   Daha ilk karşılaşmamız olduğu halde Dogo' dan hoşlanmamıştım fakat yapabilecek yada söyleyecek birşey bulamadım. Ortama okadar yabancıydım ki kendimi sapsarı bir menekşe bahçesinde, tek başına kalmış farklı türden bir çiçek gibi düşündüm. Her adımda adeta daha çok göze batıyordum. Sonunda en dış halkaya vardığımızda on dört halka saymıştım. Herbiri eşit aralıklarla dizilmiş kulübelerden Shali' ninkine ulaştığımızda kapıdaki işaret dikkatimi çekti. Sandıktan çektiğim ve şu an cebimde olan siyah halkanın aynısı kapıda asılıydı. Dikkatimi bu noktaya verdiğimde ise her kapının üstünde o minyatür şekillerden farklı birinin bulunduğunu görünce  şekillerin bir tür kişiye ait arma olduğunu anladım.

   Evin içerisi oldukça sadeydi. Tek bir odadan oluşuyordu. Üçtane yatak vardı ve hepsi yan yana diziliydi. Her yatağın başucunda çekmeceli yüksek bir dolap bulunuyordu. Bir büyük masa, üç sandalye  ve tam ortada içi su dolu çelik bir kap. Yaşlı ana Nizura'nın kulübesinden hiç bir farkı yoktu. Tüm eşyalar ve hatta bu eşyaların oda içindeki yerleri bile aynıydı.

    "Çantaları masaya bırakabilirsin."

   Sonunda sürekli kımıldanıp duran çantadan kurtulma fırsatı bulduğuma sevinerek, sırtımda asılı diğer iki çantayla beraber masaya bırakırken "İçinde ne var" diye sordum.

    "Tavşan"

    "Neden çantanda bir tavşan taşıyorsun ki?"

    Dalga geçip geçmediğimi anlamak istercesine gözlerini üzerime dikti. Sonunda ciddi olduğuma inanarak "Yemek için tabikide" diye cevapladı. Konuşması Nizura'nın aksine akıcı ve düzgündü.

     Kahvaltıda tavşan yiyecek olma düşüncesi çok garip gelmişti. Alışık olduğum kahvaltı tarzının dışındaydı. Peki ama ben nasıl bir kahvaltıya alışkındım. Daha önce yaptığım herhangi bir kahvaltıyı hatırlamaya çalıştıysamda gözümde böyle bir anı canlanmadı. Yinede kahvaltı diyince aklıma çörekler, sıcak ekmek, tere yağı, peynir , bal gibi şeyler geliyordu ve tavşan bu listenin son sırasında bile yer almamaktaydı. Ben bunları düşünürken kapı çalındı ve cevap beklemeden içeri tombul bir kadın gelip beni ve Shali' yi adeta görmezden gelerek içinde tavşanın olduğu çantayı alıp geldiği hızla ortadan kayboldu.

    "Pişiriciler" diye açıkladı Shali.

   Konuyu değiştirmek isteyerek "Eğitime ne zaman başlıyacağız?" diye sordum.

   "Şu anda bile eğitiliyorsun. Bak pişiricileri öğrettim sana."  dedi sertçe. Sonra ise içten bi gülümsemeyle "Şaka yaptım" dedi.

   "Bir an çantadakinin tavşan olduğunuda öğrettim diyeceğini sanmıştım" derken bende kendimi tutamayıp gülümsedim.

    "Bak oda doğru. Bunu hiç düşünmemiştim."

    "İlk ders nezaman gerçekten."

    Shali bir süre daha gülmeye devam edip sonra ciddileşerek "Pekala Kayra ilk dersin değişmez üç kural. Bunlardan en önemlisi ne kadar üşürsen üşü asla ayaz diş sınırları içinde ateş yakmayacaksın ve eğer dışarıda ateş yakarsan yanında kimseyle konuşmayacaksın. İkincisi özel olarak görevlendirilmişler hariç herkes günün son yemeğini  sürü ile yemek zorundadır ve sonuncusu başka bir sürüye asla bilgi vermeyeceksin. Bunlardan tek birine dahi uymazsan sürüden atılırsın."

   Yüzündeki ifadeyi görmesem Shali' nin benimle yine dalga geçtiğini düşürdüm ancak onun delici mavi bakışları karşısında bu üç kuralı aklımın bir köşesine büyük harflerle yazdım. Ardından Shali yine o şakacı tavrına bürünerek bana kurtlar ve köpekler arasındaki farkları ve pelerinlerin gösterdiği seviyeleri yüzeysel olarak anlattı. Okadar çok sınıf vardı ki bir süre sonra sıkılıp ipin ucunu kaçırdım ve anlıyormuş taklidi yapmaya başladım. Sonunda kapı çalınıp aynı şişman kadın üzerinde dumanları tüten bir kapla içeri girdiğindeyse resmen sıkıcı dersten kurtulup yemek yiyeceğim için seviniyordum. Öyle acıkmıştım ki kızarmış etin kokusu kahvaltıda düşündüğüm tüm diğer yiyeceklere dair beklentilerimi bir çırpıda siliverdi..

   
   

23
Kurgu İskelesi / Ynt: Asbemarion da bir olay
« : 07 Temmuz 2015, 00:51:09 »
Teşekkürler yorumun için aslında bahsettiğniz otomatik düzeltme olayını cep telefonundan kapatmak işkence oluyor :) tüm bunları 4 inc bir ekranda yazıyor olmam yine de mazeret sayılmaz. Çünki gerçekten özenerek yazmadığım üstünkörü hikayelerimden biri.
  Genelde uzun bir konuya başlamadan önce bu şekil alel acele pek çok şey yazarım ve haklısın paylaşacaksam daha dikkatli olmalıyım.
  Paylaşma nedenime gelirsek yazmaya başladığım  "buzun yüreği" ni nedendir bilmem bu hikayemden esinlenerek başladım...

     Değerli eleştirilerin çok hoştu. Aynı acımasız tavrı buzun yüreğinde gösterir ve hatalarımı gözüme sokarsan gerçekten memnun olurum...

24
Ben rp yaparak başlıyorum direk ama önce basit hatlı bir senaryo yer mekan tasarımları ve haritalar ve tabikide zar. Yazmak oyun gibi oluyor kendi kendime oynadığım. Kahraman başarılı mı olacak nereden gidecek, kimlerle diyaloğa girecek hepsini zarlar belirliyor. Hatta ara sıra ulen keşke zar iyi geleydi şimdi kahramanımı buradan mantık yoluyla nasıl çıkarıcam dediğim çok olmuştur.

25
Mitolojiler / Ynt: Mısır Piramitlerini'nin Gizemi
« : 07 Temmuz 2015, 00:10:57 »
Aslında bazı araştırmacılara göre mısırda o dönem yaşayanlar ve atlantis ve çinde bulunan piramitlerin hepsinin mu kıtasının yok oluşundan sonra ortaya çıktığı düşünülüyor. Atatürk,hitler ve pek çok siyasi önder de mu kıtasını araştırmış ama pekte birşey çıktığı söylenemez sanırım

26
Mitolojiler / Ynt: Nibelungen Destanı
« : 06 Temmuz 2015, 23:40:54 »
İlk defa okuduğum bir destan gerçekten ilginçmiş. Paylaşım için teşekkürler

27
Oyunlar / Ynt: The Witcher 3: Wild Hunt
« : 06 Temmuz 2015, 22:49:56 »

    12. Leveldeyken bir noktadan sonra oyunda herşeyi bırakıp resmen gwentle kafayı bozdum ve hatta karşıma bir gurup nekker aniden çıkınca elim ayağma dolandı ne yapacağımı bilemedim. Baktımki Geralt benim yüzümdrn paslanıyor yine maceraya vurdum kendimi...

    Skyrimden sonra oynadığım en sağlam oyun diyebilirim

 

28
Kurgu İskelesi / Ynt: Denek
« : 06 Temmuz 2015, 22:37:11 »
 Öncelikle tek eleştirim 30 tl gibi bir rakam için vampirimizin denek olması. Yani bir insanı etkisi altına alıp neyi var neyi yok isteyebilir yada bu tarz şeyleri etik bulmasa bile 30 tl komik geldi. Belki deney için başka bir gerekçe kurgulasan çok daha iyi olabilirdi.

   Yinede okuduktan sonra hoşuma gitti. Anlatım tarzın sürükleyici ve devam etme isteği uyandırıyor.

29
"Düşmanımızın ayaklarına dil yılanları, bizim ayaklarımıza da kavuk ağaçların kökleri dolansın!" Bu kısmı sevdim. Tasvir edilen bölgelerin kendi yerel deyimleri olmadı hep hoşuma giden bir detay olmuştur.

    Bakalım El Kavuk diyarında neler bekliyor bizi

30
Ben genelde gizemli bir aksiyonla başlar sonrasında ise yavaş yavaş olayları ve hikayeyi derinleştiririm. Böylwce okuyucuyu sıkmadığıma ve farkında bile olmadan hikayeme kapılmasına neden oşduğuma inanıyorum

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 6