Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Denaro Forbin

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 32
46
Sinema / “O” Yeniden Beyazperdeye Adım Atıyor!
« : 10 Nisan 2015, 16:59:00 »

Korku gerilim ustası Stephen King’in en korkutucu (ve aynı zamanda en çok sevilen) romanlarından olan O (It), yeniden beyazperdeye aktarılacak.

Bir dönemin çocuklarına sadece adıyla kabuslar gördüren bir filmdi “O.” Hepimiz Pennywise adlı tekinsiz “palyaçonun” mazgallardan baktığı o dehşet dolu sahneyi hatırlamıyor muyuz hâlâ korkuyla?

Haberin devamı için buraya tıklayabilirsiniz.

Haber: Bahri Doğukan Şahin

47
Başka Kurgular / Mağara - Yevgeni Zamyatin
« : 09 Nisan 2015, 18:52:25 »

En sevdiğim distopyanın (Biz) yazarı Zamyatin'in, ülkemizde yayımlanan tüm kitaplarını okumak gibi bir hedefim vardı ve "Mağara" ile başlamaya karar verdim.

Yıllar önce İletişim Yayınları'nın bastığı mini kitaplar dizisinde Zamyatin'in de 5 kitabı bulunuyor. Günümüzde baskıları tükenmiş olan bu kitaplar anca sahaflar aracılığı ile temin edilebiliyor. İletişim'in altın çağı olarak nitelendirdiğim 90'lı yıllarda çıkan bu Yevgeni Zamyatin (ve Stanislaw Lem) eserlerinin tekrar basılma olasılıkları bir hayli düşük olsa da, o minicik umudu koruyorum içimde.

Bu incecik kitapta Zamyatin'in üç adet öyküsü bulunmakta: Mağara, Elektrik ve Leonid Andreyev. Bu üç kısa öykünün hemen öncesinde de, Zamyatin bizlere kısaca hayat öyküsünden bahsediyor.

Öykülere minimum derecede değindim. Kesinlikle yorumlarımdan daha fazlası yatıyor o minik eserlerde. Dört dörtlük yorumlayabilecek bir potansiyele sahip değilim, bu yüzden anca konudan bahsedebildim. Dilerseniz okuyabilirsiniz.

1.Mağara: Metaforlarla dolu bir öykü. Binalar arasındaki yolların dar geçitlere, karanlık binaların buz kaplı kayalara, binaların içindeki evlerin derin oyuklara ve o evlerden birinde yaşayan Martin Martiniç'inse dev bi mamuta dönüştüğü, dönemin Rusya'sını diyaloglarıyla yansıtan bir öykü. Ve Petersburg da haliyle buzlarla kaplı bir diyar olarak çıkıyor karşımıza.

"Işık karanlıktan daha korkunçtu. Işıkta her şey görülüyordu."

2.Elektrik: Çilingir Gamaley'nin sırt ağrısı doruğa ulaşmıştır ve artık baş etmekte zorlanmaktadır. Bir komşusunun, çözümün elektrikte olduğunu söylemesi üzerine Gamaley ertesi sabah evinden çıkar. "Nereye gidiyorsun?" diye soran eşine de, "İyileşmeye," diye yanıt verir.

3.Leonid Andreyev: 1906 yılının boğucu, sıcak bir gününde, Kaysonyeme Parkı'nda yapılan devrim toplantılarından birinde, dönemin önde gelen isimlerinden Leonid Andreyev konuşacaktır. Konuşmasının ardındansa kendisini çok seven bir genç kızla olan diyaloglarını okuyoruz. Bu öykü, mevki sahibi insanlarla sıradan halkı karşı karşıya getirmesi ile bir adım öne çıkıyor.

48
Televizyon / Bollywood’un Game of Thrones’u Geliyor
« : 02 Nisan 2015, 17:38:56 »

Hollywood’dan sonra dünyanın en büyük sinema sektörü olan Hindistan’ın Bollywood’ı, bir Game of Thrones uyarlamasına el atıyor.

Hindistan’a özgü çekilecek olan dizinin adı ve birkaç başrol oyuncusu dahi açıklandı. “Rani Mahal” adı verilen dizide Daenerys Targaryen’i oynayacak aktris Sakshi Tanwar, Cercei Lannister’i canlandıracak aktris ise Anita Hassanandani.

Haberin devamında Bollywood starı Aamir Khan'ın da adı geçiyor diyor ve sizleri şuraya davet ediyorum.

Haber: Bahri Doğukan "Denaro Forbin" Şahin

49

Birkaç gün önce Star Trek: Enterprise’ın yayımlanışının 10. yılını geride bıraktık. Dizinin bitişinden itibaren hayranlar yeni bir Star Trek projesinin başlamasını dört gözle bekliyorlardı. J.J. Abrams’ın filmleri elbette başarılı oldu, fakat bu filmlerde her zaman bir fazlalık havası vardı, tıpkı kekin üzerindeki krema gibi. Fakat kekin kendisi değil. Kek, 1966 yılında yayın hayatına başlayan 3 sezonluk orjinal Star Trek dizisi idi.

Gelecek sene bildiğiniz üzere Star Trek’in doğumunun 50. yılı. Buna istinaden, yeni ve bomba bir açıklama bekleyen hayranların sayısı hiç de azımsanacak türden değil. Şimdiyse yeni bir duyuru kulaktan kulağa yayılmaya başladı bile!

Bu önemli haberin devamına buradan ulaşabilirsiniz!

Haber: Ufuk Cem "TheSpell" Çakır, Bahri Doğukan "Denaro Forbin" Şahin

50
Televizyon / Mr. Spock’ın Belgeseli Çekilecek
« : 02 Nisan 2015, 17:23:59 »

Geçtiğimiz haftalarda Star Trek evreninde bir yıldız kaymıştı hatırlarsanız: Leonard Nimoy.

Tüm dünya onu Mr. Spock rolü ile tanıdı. İlk zamanlarda kendisine her yerde Mr. Spock denmesine sinirlenen Nimoy, daha sonraları ise karakteriyle adeta bütünleşti ve bizlere gerçek bir Vulcanlı’nın nasıl olduğunu yaşayadığı müddetçe kanıtladı.

Gene Roddenberry’nin yarattığı bu efsane karakter için şimdi de bir belgesel hazırlanması gündemde. Leonard Nimoy’un oğlu Adam Nimoy, belgeselin hazırlıklarına başlandığını belirtti bile!

Haberimizin devamı için sizi şöyle alalım.

Haber: Bahri Doğukan "Denaro Forbin" Şahin

51

Sherlock Holmes’ün yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle ve ünlü sihirbaz Harry Houdini’nin arkadaşlıkları dizi oluyor.

Bir tarafta tüm zamanların en büyük dedektifi olarak anılan karakterin yazarı Doyle, diğer taraftaysa gelmiş geçmiş en iyi illüzyonsitlerden biri olarak hatırlanan Houdini. Ve şahit olan herkesin oldukça ilginç olarak nitelendirdikleri bir dostluk… Kulağa gerçekten de enteresan geliyor, değil mi? Ama üzülmeyin, çok yakında kendisini bizzat görme şansı bulacağız çünkü!

Devamı haberimizde.

Haber: Bahri Doğukan "Denaro Forbin" Şahin

52
Sinema / Avengers Filmlerinin Yönetmen(ler)i Kesinleşti
« : 27 Mart 2015, 22:11:10 »

Yeni Avengers filmlerini kimin yöneteceği nihayet netlik kazandı!

Yönetmen koltuğunda kimin oturacağı uzun zamandır muallakta olan Avengers üçlemesinin son filmi, Russo kardeşlere emanet. 2 part şeklinde çekilecek olan film için daha önceden de adı geçen Russo biraderler, bu tip çizgi roman tabanlı karakterlere hiç de yabancı değilller!

Detaylar için buyrun haberin devamına.

Haber: Bahri Doğukan "Denaro Forbin" Şahin, Ufuk Cem "TheSpell" Çakır

53

Yapım şirketi Pixar’ın başkanı Jim Morris’in birkaç gün önce yaptığı açıklamaya göre, serinin çehresinin bir hayli değişeceğini, yeni filmin formatının ilk 3’ünden farklı bir kulvarda olacağını anlamış durumdayız.

Hiç şüphesiz, animasyon dünyasının en iyi yapımlarından biri olan Toy Story/Oyuncak Hikayesi serisinin 4. filmi bizlere bir aşk öyküsü vaat ediyor.

Haberin devamına şuradan ulaşabilirsiniz.

Haber: Bahri Doğukan "DenaroForbin" Şahin

54
Sinema / Güzel ve Çirkin’in Kadrosu Şekilleniyor
« : 23 Mart 2015, 17:37:32 »

Disney’in en sevilen animasyonlarından Beauty and the Beast/Güzel ve Çirkin’in yeni sinema versiyonunun kadrosu gün geçtikçe şekilleniyor.

Emma Watson ve Dan Stevens’ın başrolde oynayacağı kesinleşen filmin kadrosuna Oscar Ödüllü 2 oyuncu daha katıldı: Emma Thompson ve Kevin Kline.

Güzel ve Çirkin’in kökü aslında bir masala dayanıyor. Genç ve güzel bir kadın ile, canavara dönüşmüş prensin hikayesini anlatan masal, yazıldığı günden beri sürekli artan ivme ile günümüzde bir klasik haline gelmiştir.

1991 yılında çekilen animasyonu, 1992 yılının Oscarlarında En İyi Film kategorisine aday olarak, bu kategoriye aday gösterilen ilk animasyon olma başarısını göstermiştir.

Bunun haricinde, animasyonun çok önemli bir başarısı daha vardır: 2002 yılında, “külürel, tarihi ve estetik açıdan önemi ve katkısı” nedeniyle ABD Ulusal Film Arşivi’nde kendisine yer edinmiştir.

Şimdi en merak ettiğimiz konu ise filmin, animasyonun gölgesinde kalıp kalmayacağı. (Laf aramızda, bizce kalacak.)

Haber: Bahri Doğukan "Denaro Forbin" Şahin

55

Son filmi Big Eyes ile eleştirmenlerden olumlu dönüşler alan Tim Burton, Beterböcek 2‘nin ardından, Disney‘in sevimli karakterlerinden uçan fil Dumbo‘nun film versiyonunu çekecek!

Bazen rengarenk, bazen de gotik filmleriyle sinefillerin gönlünde taht kurmayı başaran başarılı yönetmen Burton‘ın sıradaki filmi kesinleşmiş oldu ve hem Disneyseverler hem de Burton‘ın hayran kitlesi tarafından merakla beklenen bir projeye dönüştü “Dumbo“.

Herold Pearl ve Helen Aberson‘ın kaleminden çıkan Dumbo‘nun ilk filmi 1941 yılında çekilmişti. Uzun yıllar sonra sinemaseverlerle buluşacak olan sevimli filimiz gibi, hiç şüphesiz bizler de çok heyecanlıyız!

Senaryosunun, Transformers serisi ile ünlenen senarist Ehren Kruger tarafından yazılacağı açıklanan film, gerçek oyuncuların yanı sıra, bilgisayar efektlerinden oluşan karakterlere de ev sahipliği yapacak.

Vizyon tarihinin ise henüz belirlenmediğini hatırlatmakta yarar var.

Haber: Bahri Doğukan "Denaro Forbin" Şahin

56
Diğer Fantastik Eserler / Körler Ülkesi - H.G. Wells
« : 13 Mart 2015, 19:10:55 »

Kolektif Kitap çizimlerle süslenmiş kült eser ve öykülerin çevirisine devam ediyor. O eşsiz, gümüşi kapaklı tasarımlarına Goethe’nin Faust’u, Poe’nun Kara Kedi’si, Gogol’un Palto’su ve Kafka’nın Dönüşüm’ü konuk olmuştu. Şimdiyse baskısı tükenip gitmiş bir öykü, bilimkurgunun dev ismi H. G. Wells’in fantastik öğeler barındıran Körler Ülkesi’ne sıra geliyor.

Konu Wells ise fazla söze gerek yok, ama biz eserin tanıtımını sizlere sunarak konu hakkında biraz ipucu verelim istiyoruz.

Alıntı
And Dağları’nın vahşi çorak topraklarında insanların dünyasından elini eteğini çekmiş bir vadi uzanır. Ancak korkunç boğazlar ve buz kaplı bir geçit aşıldıktan sonra ulaşılabilen Körler Ülkesi’dir burası. Vadiyi on yedi gün boyunca karanlığa gömecek bir yanardağ patlamasının ardından, vakti zamanında İspanyol zulmünden kaçarak vadiye sığınmış ve körlük belasıyla cebelleşen insanların dünyayla bağlantısı kopmuştur. Körlüğe derman bulmak için köyden ayrılmış ve koca dünyada mahsur kalmış bir adamın anlattıklarıyla bir efsane olarak varlığını sürdürür Körler Ülkesi. Ta ki Nunez adında genç bir dağcı elim bir kazayla vadide hapsoluncaya kadar…

H. G. Wells’in bu meşhur öyküsüne İspanyol çizer Elena Ferrándiz’in muhteşem resimleri eşlik ediyor.

Daha önce editör koltuğunda gördüğümüz ve fantastikle bilimkurgu türlerinin müptelalarının yakından bildiği isim Evrim Öncül, bu defa çevirmen olarak boy gösteriyor. Editör olarak Mustafa Salih Kurt’u görürken, son okuma kısmında Murat Oğurlu yer alıyor.

Alıntı
    “… Ann Veronica, Zaman Makinesi, Körler Ülkesi… bunlar Wells’in çağdaşlarının üretebileceğinden çok daha iyi hikayeler.”
    -Vladimir Nabokov-

    “Wells’i yüzyılın başında keşfettiğime çok üzgünüm. Keşke o baş döndüren, kimi zaman da dehşetli mutluluğu hissetmek için onu bugün keşfedebilseydim.”
    -Jorge Luis Borges-

Son olarak kitabın ilk dört sayfasını içeren ÖN OKUMAsı da Rıhtım’da! Okumak için BURAYA

tıklayabilirsiniz.

Bizi bir heyecan aldı ki sormayın! Kitabın künye bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.

Haber: Hazal "Fırtınakıran" Çamur

57
Sinema / 87. Oscar Ödül Töreni / Kazananlar Listesi
« : 23 Şubat 2015, 08:53:57 »
87. Akademi Ödülleri kısa bir süre önce sahiplerini buldu. Neil Patrick Harris'in muhteşem sunumu eşliğinde geçen gece, son yılların sürprizli törenlerinden (en azından birkaç kategoride) birine ev sahipliği yaptı.

Kısaca filmlere değinmek gerekirse: Birdman En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil toplamda 4 ödül almış durumda. Onu, teknik dallarda topladığı 4 ödül ile The Grand Budapest Hotel takip ediyor. Whiplash ise, aday olduğu 5 daldan 3'ünde zafere ulaşmasını bildi.

En İyi Film kategorisinde bulunan The Theory of Everything, The Imitation Game, American Sniper, Selma ve Boyhood ise 1'er ödülle yetinmek zorunda kaldılar. American Sniper gibi lanet bir film 1 adet de olsa Oscar aldı ya, daha da bir şey demiyorum ben. Valla yazık. Neyse.

Hiç kuşkusuz en büyük hüsranı Richard Linklater'la birlikte Boyhood ekibi yaşadı. 12 yılda çekilen film, Patricia Arquette hariç kimseye Oscar heykelciği getirmedi. Fakat Altın Küre'de ödül aldığı için, bir nebze de olsa ekibin gönlü alınmış oldu diyebilirim.

Birkaç daldan fazla adaylık alan fakat sıfır çeken filmler de yok değildi elbette: Foxcatcher, Mr. Turner, Unbroken ve Into the Woods bunlardan yalnızca bazıları. En İyi Yabancı Film Ödülü ise Ida filmi ile Polonya'ya gitmiş oldu.

Kısaca, şöyle bir geriye dönüp baktığımızda "Birman'in yılı oldu," diyebiliriz rahatlıkla. Ayrıca Akademi 2 yıl üst üste Meksikalı yönetmenlere ödül vererek ilginç de bir istatistiğe imza atmış oldu. Geçen yıl Cuaron, bu yıl Inarritu.

Son olarak, Interstellar gibi muazzam bir filmi görmezden gelip sadece 5 kategoride aday gösteren ve törende bir kez daha görmezden gelip sadece 1 ödüle (En iyi Görsel Efekt) layık bulan Akademi'yi kınıyorum! Gravity iyiydi, hoştu ve geçen yıl 7 ödül birden aldı fakat Interstellar çok çok daha iyiydi ama hak ettiği değeri göremedi. Nedir bu Christopher Nolan düşmanlığı yahu? Anlamak güç. Bu seneki tüm filmleri birkaç seneye unutacağım ama Intersterllar'ı çoook uzun yıllar sonra bile izleyeceğim. İşte öyle bir film kendisi. Akademi'nin görmezden gelmiş olması benim gönlümdeki yerini değiştirmeyecek kesinlikle. Ve birçoğunuz için de bu geçerlidir, eminim. Gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biridir benim için ve öyle de kalacaktır.

Sözü daha fazla uzatmayayım. İşte toplu sonuçlar:

En İyi Film:

American Sniper
Birdman
Boyhood
The Grand Budapest Hotel
The Imitation Game
Selma
The Theory of Everything
Whiplash

En İyi Yönetmen:

Alejandro G. Inarritu (Birdman)
Richard Linklater (Boyhood)
Bennett Miller (Foxcatcher)
Wes Anderson (The Grand Budapest Hotel)
Morten Tyldum (The Imitation Game)

En İyi Erkek Oyuncu:

Steve Carell (Foxcatcher)
Bradley Cooper(American Sniper)
Benedict Cumberbatch (The Imitation Game)
Michael Keaton (Birdman)
Eddie Redmayne (The Theory of Everything)

En İyi Kadın Oyuncu:

Marion Cotillard (Two Days One Night)
Felicity Jones (The Theory of Everything)
Julianne Moore (Still Alice)
Rosemund Pike (Gone Girl)
Reese Witherspoon (Wild)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu:

Robert Duvall (The Judge)
Ethan Hawke (Boyhood)
Edward Norton (Birdman)
Mark Ruffalo (Foxcatcher)
J.K. Simmons (Whiplash)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu:

Patricia Arquette (Boyhood)
Laura Dern (Wild)
Keira Knightley(The Imitation Game)
Emma Stone (Birdman)
Meryl Streep (Into the Woods)

En İyi Yabancı Film:

Leviathan (Rusya)
Tangerines (Estonya)
Timbuktu (Moritanya)
Ida (Polonya)
Wild Tales (Arjantin)

En İyi Özgün Senaryo:

Birdman
Boyhood
Foxcatcher
The Grand Budapest Hotel
Nightcrawler

En İyi Uyarlama Senaryo:

American Sniper
The Imitation Game
Inherent Vice
The Theory of Everything
Whiplash

En İyi Kurgu:

American Sniper
Boyhood
The Grand Budapest Hotel
The Imitation Game
Whiplash

En İyi Görüntü Yönetimi:

Birdman
The Grand Budapest Hotel
Ida
Mr. Turner
Unbroken

En İyi Yapım (Prodüksiyon) Tasarımı

The Grand Budapest Hotel
The Imitation Game
Interstellar
Into the Woods
Mr. Turner

En İyi Kostüm Tasarımı:

The Grand Budapest Hotel
Inherent Vice
Into the Woods
Maleficent
Mr. Turner

En İyi Makyaj & Saç Tasarımı:

Foxcatcher
The Grand Budapest Hotel
Guardians of the Galaxy

En İyi Özgün Müzik:

The Grand Budapest Hotel
The Imitation Game
Interstellar
Mr. Turner
The Theory of Everything

En İyi Özgün Şarkı:

Everything is Awesome (The Lego Movie)
Glory (Selma)
Greatful (Beyond the Lights)
I’m not Gonna Miss You (Glen Campbell… I’ll Be Me)
Lost Stars (Begin Again)

En İyi Ses Kurgusu:

American Sniper
Birdman
The Hobbit: The Battle of the Five Armies
Interstellar
Unbroken

En İyi Ses Miksajı:

American Sniper
Birdman
Interstellar
Unbroken
Whiplash

En İyi Görsel Efekt:

Captain America: The Winter Soldier
Dawn of the Planet of the Apes
Guardians of the Galaxy
Interstellar
X-Men: Days of Future Past

En İyi Animasyon:

Big Hero 6
The Boxtrolls
How to Train Your Dragon 2
Song of the Sea
The Tale of Princess Kaguya

En İyi Kısa Animasyon:

The Bigger Picture
The Dam Keeper
Feast
Me and My Moulton
A Single Life

En İyi Belgesel:

Citizenfour
Finding Vivian Maier
Last Days in Vietnam
The Salt of Earth
Virunga

En İyi Kısa Belgesel:

Crisis Hotline: Veterans Press 1
Joanna
Our Curse
The Reaper
White Earth

En İyi Kısa Film:

Aya
Boogaloo and Graham
Butter Lamp
Parvaneh
The Phone Call

58
Sinema / Enigma (The Imitation Game - 2014)
« : 22 Şubat 2015, 01:33:03 »
Bu yılın Oscar'da en çok adaylık elde eden filmlerinden biri "The Imitation Game". Toplamda 8 adaylığı olmasına rağmen işi her dalda bir hayli zor. En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu gibi büyük ödüllerde şansını sıfır olarak görüyorum hatta. Diğer teknik kategorilerde ise yine işi şansa kalmış durumda. Geceden ödülsüz ayrılması işten bile değil.


Son dönemin en popüler ve aynı zamanda başarılı aktörlerinden Benedict Cumberbatch ve güzel oyuncu Keira Knightley'nin başrolleri paylaştığı film, aslında bir biyografi. Ünlü İngiliz bilim adamı, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog Alan Turing'in ilginç yaşamı ilk kez beyazperdeye aktarılıyor.

Alan Turing'e, Cumberbatch hayat veriyor. Harika bir oyunculuk sergileyen Cumberbatch'in en büyük dezavantajı bu yılki rakiplerinin (Eddie Redmayne ve Michael Keaton) çok güçlü oluşu. Ama Akademi Benedict'i seviyor, çok geç olmadan bir ödül verirler diye düşünüyorum.

2.Dünya Savaş'ında kırdığı Enigma şifreleriyle başta Almanya olmak üzere diğer Mihver Devletleri'nin gizli iletişimlerini ifşa ederek, milyonlarca kişinin hayatını kurtaran Alan Turing, yaşadığı dönemde çok fazla ilgi görmemiş ve şifreleri kırma sürecinde de zorlu zamanlar geçirmiştir.

Dehası ile savaşın süresini iki yıl kısalttığı söylenen Turing'in ölümü de bir hayli üzücü bir şekilde olmuştur. Eşcinsellik, zamanın İngiltere'sinde bir hastalık olarak görülmekte ve tedavi edilmesi koşulu sunulmaktadır. Bu durum, milyonlarca insanın hayatını karattığı gibi, Alan Turing'in ölümüne de zemin hazırlamıştır. Turing, itiraf ettiği bu olay sonucunda tedavi olmaya mecbur bırakılmış ve tedavi sürecinin başlangıcından tam bir yıl sonra da intihar ederek yaşamına son vermiştir. Yine de, Turing'in ölümü bir nebze şüpheli olarak kabul edilir.

İşte film, genel hatlarıyla Turing'in yaşamına odaklanıyor ve bu kıyıda köşede kalmış kahramanı bizlere güzel bir şekilde tanıtıyor. İyi bir uyarlama olduğunu söylemek pek tabii mümkün.

The Theory of Everything ile birlikte bu yılki kaliteli biyografilerden biri The Imitation Game. İzleyin ve Alan Turing gibi önemli bir adamın hayatını öğrenin.

Not: Son olarak, film ülkemizde "Enigma" adıyla vizyona girmiş durumda. "Yapay Oyun" olması gerekiyordu aslında. Yine bir çeviri faciası. Sektör bu işten anlamayan beyinsizlerin elinde, yazık.

59
Sinema / Çocukluk (Boyhood - 2014)
« : 21 Şubat 2015, 22:53:19 »
IMDb Puanı: 8.2

Boyhood, Richard Linklater'ın yazıp yönettiği bir film.

Bu yıl Oscar Ödülleri'nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil toplamda 6 adaylık elde etmiş durumda. En İyi Yardımcı Kadın ve En İyi Yardımcı Erkek dallarında da Patricia Arquette ve Ethan Hawke'a adaylık verilmiş. Açıkçası Patricia Arquette'in şansını daha yüksek görüyorum. Ve Oscar komitesi Boyhood'u en iyi film ilan edebilir, şansı yüksek.

Altın Küre'de En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödüllerinin sahibi olduğunu da hatırlatmakta yarar var. Patricia Arquette de rolüyle Altın Küre'nin sahibi oldu aynı zamanda. Bakalım Oscar'da da aynı başarıyı tekrarlayabilecekler mi?


Filmin tamamlanma süresi 12 yıl. Bu yönüyle sinema tarihinde bir ilki gerçekleştiren Linklater, gerçekçilik konusunda filmini çok üst sıralara taşımayı başarıyor. 2002 yılından beri bu proje üzerinde çalışan yönetmen, filmin kadrosunu korumayı başararak, belirli periyotlarla çektiği filmini 2014'te sonlandırıyor ve bugüne dek yapılmamış bir projeye imza atıyor. Her şeyden önce, Linklater'a fikri ve sonra da sabrı için teşekkür etmek gerekiyor.

Açıkçası filmde bir senaryo var mı, emin değilim. Yani demek istediğim, bizim günlük hayatımız nasılsa, Mason'ınki de aynı. Biz nasıl büyüyorsak, Mason da aynı şekilde büyüyor ve geçip giden zaman, izleyicide bir farkındalık yaratıyor. Bu yönüyle de filmi başarılı ilan etmek mümkün.

Ana sınıfından başlayarak üniversiteye kadar Mason'ın hayatını izliyoruz. Çocukluğunu, ergenliğini ve gençliğini. Bir çocuğun hayatını gözlemleme fırsatını buluyoruz bir nevi ve izlerken de ister istemez kendi çocukluğumuzla bir kıyas yapıyoruz. Mason'ın çocukluğunu izlerken, bir yandan da kendi hayatımızı gözümüzün önünden geçiriyoruz.

Anne ve babası ayrıldığında Mason henüz küçük bir çocuktur. Fakat ailesinin ayrılmış olması çok da kötü bir izlenim bırakmıyor Mason'da çünkü her zaman yanındalar ve her zaman annelik ve babalık görevlerini yapıyorlar. Özellikle baba figürü oldukça sıcak, samimi ve içten yansıtılmış.

Hatta bence filmin en iyi oyunculuğu kesinlikle Mason'ın babasını canlandıran Ethan Hawke'a ait. Ayrıca Ethan Hawke ile Richard Linklater daha önce de birkaç kez aynı filmde buluşan kişiler. Yönetmenin güvendiği bir aktör olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz. Mason'ı oynayan Ellar Coltrane'in de yine iyi bir seçim olduğunu söylemek mümkün.

2002 yılındaki sahnelerden birinde anne çocuklarına Harry Potter ve Sırlar Odası'nı okuyordu, ayrıca 2005'teki sahnelerden birinde de, yeni çıkan Harry Potter ve Melez Prens'in kitabını almaya gidiyordu çocuklar (Mason ve Samantha). Bir Harry Potter okuru olarak bu sahneler beni mutlu etti. Yine babası ile olan sohbetlerinde sık sık Star Wars'tan bahsedilmesi de hoştu.

Gençliğin son evrelerindeyken Mason, film noktalanıyor ve biz de bir süreliğine misafir olduğumuz hayatından çıkıveriyoruz.

Çok iyi bir film değil. Kötü de değil. Kısaca, salt bir büyüme öyküsü Boyhood. Olması gerektiği gibi, ne fazlası ve ne de eksiği.

Herkese öneriyorum. Zira film daha önce yaşamadığınız bir deneyim etkisi yaratacak bünyenizde.

60
Sinema / Gece Vurgunu (Nightcrawler - 2014)
« : 20 Şubat 2015, 00:27:43 »
IMDb Puanı: 8.0

Çelik Yumruklar (2011) ve Bourne'un Mirası (2012) gibi filmlerde imzası bulunan Dan Gilroy bu filmde yönetmen koltuğunda. Hatta yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini de taşımakta. Filmin başrolünde ise, gittikçe yükselen bir performans çizen Jake Gyllenhaal bulunmakta.


Geçtiğimiz yılın bana göre en iyi filmlerinden Nightcrawler. Fakat Akademi, tıpkı Interstellar gibi bu filmi de görmezden gelmiş ve yalnızca tek bir adaylık vermiş durumda: En İyi Özgün Senaryo. Açıkçası ödülü almasını bekliyorum ben çünkü senaryo gerçekten çok başarılı.

Geçen yıl törende Her filmindeki rolü ile haksızlığa uğrayan ve adaylık dahi elde edemeyen Joaquin Phoenix'e ne kadar üzüldüysem, Jake Gyllenhaal'a da en az onun kadar üzüldüm. Altın Küre'de adaylık elde etmişti fakat kaybetti Gyllenhaal, Oscar'da da en azından bir adaylık fena olmazdı. Zira rolü için kilo da verip bambaşka bir adam olmuş. Hayret, Akademi severdi rolü için fiziksel değişim geçirenleri, nedense bu yıl görmezden gelindi. Eğer yaratılan karakter Louis Bloom başarılıysa, bu senaristin olduğu kadar, Jake Gyllenhaal'in de başarısı sayesinde kesinlikle.

Senaryo polisiye, gerilim ve dram türlerini harmanlıyor ve ortaya izleyicisini daha ilk dakikadan içine çeken bir film çıkarıyor. Sabaha karşı filmi indirdim, altyazısını kontrol etmek için açıp kapatacaktım fakat o kadar ilgi çekici bir şekilde açıldı ki, o ilk beş dakika bende uyku falan bırakmadı ve bitirmeden de uyumamaya karar verdim. Bitirdiğimdeyse, son zamanlarda Interstellar'dan sonra izlediğim en iyi film olduğunu fark ettim.

Lou Bloom, iş güç sahibi olmayan, doğaçlama yaşayan bir tipken, günün birinde bir kazaya şahit olur ve olay yerine gelen kameramanın görüntü alabilmek için adeta kendini yırtmasını donuk ve sinsi bakışlara süzmesinin ardından da nadasa bıraktığı beynini çalıştırır ve para kazanmanın yöntemini tam o anda keşfeder: Bir kamera bulması ve çekim yaparak kanallara para karşılığı satması yeterlidir. Çünkü televizyon kanalları reyting peşinde koşan aç kurtlar misali kanlı haberleri dört gözle beklemektedir.

Bu ufak olay, onun geriye kalan hayatını kökünden değiştirecektir ve Bloom, geceleri Los Angeles'da kamerası ile oradan oraya gidecek ve başarı merdivenlerini hızla tırmanarak önce büyük bir tv kanalında iş sahibi olacak, sonra da o kanalda çalışan ve işini kaybetmek istemediği için her şeyi yapmaya hazır olan Nina adlı kadını elde edecektir.

Filmin kısaca konusu budur. Fakat bunun da ötesinde, Nightcrawler, tokmağını medyaya sert ve cesur bir şekilde indiren, eleştirel boyutuyla fark yaratan, son yılların en önemli filmlerinden biridir kanımca.

Kendi çapımda, sıradan bir sinemasever olarak, filmi çok sevdiğimi söyleyebilirim. Sizlere de gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 32