Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - ada sahilleri

Sayfa: 1 2 [3]
31
Müzik / Ynt: Günün şarkısı
« : 07 Şubat 2013, 23:10:04 »
Bugün Çin'den geleneksel bir müzik olsun, gözünüzü kapatmanız kafidir.

http://youtu.be/HBeiYrJo9WE

32
Başlangıç seviyesinde olan bilgimle üstatların önünde saygıyla eğilirim. Çekilişe kaldı işim, geçen hafta da amorti çıkmıştı, şanslı zamanım olabilir :)

33
Müzik / Ynt: Beğendiğiniz Albüm Kapakları?
« : 07 Şubat 2013, 11:53:04 »
Alanında tek Zarif Emrah ve sürrealizmin en önemli temsilcisi olan Ümit Besen albüm kapaklarına saygılarımı sunarım.






34
Kurgu İskelesi / Beyaz Diş
« : 07 Şubat 2013, 01:04:31 »
Merhaba, ben 12. diş. Konsey'de ülkemdeki 32 vilayetin,32 valisinin seçtiği temsilci olarak konuşuyorum. Yüce kralımıza ve konseye saygılarımı iletirim...Verdiğiniz "insanları çıldırtma" görevini büyük bir zevkle yapıyoruz, ben ve silah arkadaşlarım her an savaştayız. Ağzının içinde bulunduğumuz insan, dişlerine her gün düzenli bakım yapıyor. Fırçası, diş macunu, gargara suları, diş ipleri... Her an savaşa hazır bir komutan edasıyla bizim için uğraşıyor. Lakin o kadar kolay pes etmiyoruz, o ne kadar uğraşırsa uğraşsın, hangi silahlarla saldırırsa saldırsın, hangi taktikleri kullanırsa kullansın YÜCE KONSEYE VE HALKIMIZA ETTİĞİMİZ YEMİN VAR, ASLA BEYAZLAMAYACAĞIZ!  Alkışlamanıza gerek yok sayın konsey üyeleri, biz yapmamız gerekeni yapıyoruz. O bizimle uğraştıkça sarı sarı parlamaya devam ediyoruz, beyazlamıyoruz. İster aylar, ister yıllar geçsin, asla ama asla pes etmeyeceğiz! Fark ediyorum sayın konsey, fark ediyorum.. Çıldırmak üzere, kafayı yemeye başladı, yakında iyice delirecek ve kazanan biz olacağız. Üzerimize düşeni en iyi biçimde yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. YAŞASIN YÜCE KRAL!

Şimdi konuşmasını yapmak üzere Diş Ülkesi'nin komutanı Çokiya Ağrıyoya'yı çağırıyorum.

Selam olsun benden Yüce Kral'ımıza, selam olsun benden konseye! Çürükyar alayını tamamen dişlere yerleştirdik. Büyücünün yaptığı özel koruma kalkanı sayesinde ne diş macunu ne de fırçası bulunduğumuz noktaya erişemiyor. Dişlerin karanlık dehlizlerinde ordunun eğitimi veriliyor. Temel kılıç kullanma eğitimi önceden verilmişti, bir haftadır da ağrıtma büyüleri eğitimi veriliyor. Ordumuz kılıçta güçlü olduğu kadar büyüde de güçlü. Hiç beklenmeyen zamanlarda, bazen bir sınavın ortasında, bazen kitap okurken saldırıyoruz. Beyindeki casuslardan aldığımız bilgilere göre cinnet geçiriyormuş, çekici alıp dişlere saldırması yakınmış.. Eğer ki böyle bir saldırı olursa, görevimizi yapmış olmanın verdiği huzurla, kralımız için ölmeye hazırız.. Eski bir atasözü der ki: "Savaş, savaş, savaş, işin bitince öl". Teşekkür ederim.

___________________________________________________________________

Buradaki iki parağraflık kısa hikaye bir cinnet anında yazılmıştır. Yazım hatası, anlatım bozukluğu, noktalama hatası vb. varsa affola.

35
Sinema / Ynt: Hititya: Madalyonun Sırrı
« : 06 Şubat 2013, 23:06:05 »
Sanırım aynı şeyi düşünüyoruz. Ya da sadece 'basit bir çağrışım' diyebiliriz :)

36
Oyunlar / Ynt: Pes mi Fifa mı?
« : 06 Şubat 2013, 22:57:38 »
Yapımcıların performansı sürekli değişiyor, biri diğerinden daha iyi demek için zaman belirtmek lazım. 2006'ya kadar Pes, eski adıyla "Winning Eleven" serisi Fifa'nın önünde değildi. 2006-2010 arası Pes'in ciddi bir üstünlüğü var ki bence bu Fifa'nın "alanımda tekim adamım" deyip işi savsaklamasından kaynaklanıyor. 2010 sonrasında 'bence' Fifa üstünlüğü ele geçirdi. Özellikle 2013 efsaneler arasına girecek türden. Bu oyunları uzun zamandır oynuyorsanız, "World Cup 2002" ve "Fifa 2005"in efsane oluşuna tanık olmuşsunuzdur. World Cup 2002'deki ateş çıkan topları kim unutabilir ki? Sahi, Rüştü, Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Yıldıray Baştürk'lü efsane kadroyu oynamayan var mı? Neyse konu çok dağıldı, 2013'ün de saydığım oyunlar gibi efsanelerin arasında ekleneceğini düşünüyorum. Kısaca:

1994-2005 Fifa
2005-2010 Pes
2010-...    Fifa

37
Sinema / Hititya: Madalyonun Sırrı
« : 06 Şubat 2013, 22:40:03 »


İlk Türk yapımı çocuk fantastik filmi olacakmış. Sanırım fotoğraftaki çocuğu hepimiz tanıdık :) 1 Mart'ta vizyona girecekmiş. Fragmanına bakarak, klasik orta halli fantastik film diyebilirim ama hem türünde ilk olması hem de çocuklara hitap ettiğini düşünerek "başlangıç için iyi" diyebilirim. İsme bakınca serinin devamı gelebilirmiş gibi geldi, bu durum filmin başarısına göre de şekillenebilir.

Fragman: http://youtu.be/Pf9ZK6o8B0M

38
Genellikle ilk kitaplar üslup olarak yetersiz olur. Birçok yazarda durum böyledir. Bundan sonra ikiye ayrılırlar; bir kısmı üslup olarak kendini geliştiremez, kaliteli yazarların taklidi olmaktan ileri gidemez ve zamanla silinir. Çok satsa sile "işini bilen okur" rağbet etmez, okurcuklarıyla baş başa bırakır onu. İkinci tür yazarlar da ilk kitapta üslup olarak eksiktir ama her yeni eserinde yazınını biraz daha geliştirir, kendine özgü bir dil oluşturmaya başlar. Yazarlığa başlamasının üzerinden zaman geçtikten ve ciddi tecrübeler kazandıktan sonra kendi dilini oluşturur. Artık büyük yazarlara özenmez, kendine özendirir. Bence üslup açısından durum böyledir.

Yazma heyecanını ise her yeni kitapta biraz daha yitireceğini düşünüyorum. Açıkçası "her kitabımı yazarken ilk günkü gibi heyecanlanıyorum" tarzı demeçler hiç samimi gelmiyor. Toy bir gencin koltuk altına sıkıştırdığı kağıtları editöre teslim ederken duyulan heyecan apayrıdır, "acaba yayınlanacak mı" heyecanı apayrıdır, umutları apayrıdır. Yeni bir kitap çıkardığınızı düşünün ve kitapçıya girdiğinizde rafta kendi kitabınızı gördüğünüzü hayal edin. O heyecanı gittikçe yitirir yazar, hatta bir yerden sonra rutine döner işler. Araba kullananlar sürücü koltuğuna tek başlarına ilk defa oturup kontağı çevirdiği zamanı hatırlasın. Fazlasıyla heyecanlıydı, yanılıyor muyum? Şimdi de aradan seneler geçtikten sonra o koltuğa oturup kontağı çevirdiğiniz zamanı düşünün. Her zamanki şeyler, aklınızda araba sürmek bile yok, gün içinde yapacağınız işleri düşünüyorsunuz. Heyecan, yok olmuş, uçmuş gitmiş. Örnek bire bir olarak durumu ifade etmese bile benzerdir.

Bu yüzden ilk kitapların, -bulunabilirse- kitaptan önce dergilerde çıkan yazıların önemi büyüktür bende.  Üslup olarak yetersiz olsalar bile hepsi bir samimiyeti barındırır, genç bir yazar adayının heyecanını... İlk kitaplar güzeldir.

Konuyu bir miktar da olsa saptırdıysam affola.

39
Liman Kütüphanesi / Ynt: Beğendiğiniz Alıntılar
« : 04 Şubat 2013, 00:17:28 »
"Şehirlere kapanmış hayatlarımızda kim hayalperest gibi gün gelip yapayalnız ölmekten korkmaz ki? Bir gece yarısı uyanıp yanında yaşam yoldaşının soluduğunu duymak yerine, çıplak tavana bakıp sessizliği dinlemekten korkmayan biri var mıdır?"
Dostoyevksi - Beyaz Geceler

"Kabul edemediğim şey, Tanrı'nın kendisi değil, bunu anla! Ben, yalnız O'nun yarattığı dünyayı kabul edemiyorum."
Dostoyevksi - Karamazov Kardeşler

"Kendi huzurum için bütün dünyayı beş paraya satarım ben. Beni kıyametin kopmasıyla çaysız kalmam arasında bir seçime zorlasalar, dünyanın batmasını umursamaz, çayımdan vazgeçmeyeceğimi haykırırdım."
Dostoyevski- Yeraltından Notlar

- Özellikle sonuncusu hayat felsefesi olacak türden.

"Öyleyse git silahşor, bundan başka dünyalar da var."
Stephen King - Silahşor "Kara Kule I"

"Sorma bana "ne kadar seviyorsun?" diye... / O kadar işte! / tavanı kadar sokağın, dibi kadar cehennemin...
Nazım Hikmet Ran

"İnce Memed'ten bir daha haber alınmadı, imi timi belirsiz oldu."
Yaşar Kemal - İnce Memed

- Bu çok etkileyici gibi durmasa bile efsane olmuş bir kitabın son sayfasında okununca gözleri dolduruyor. Bir de Çukurova'yı iyi biliyorsanız, anlatılan köylerin benzerlerinde bol bol zaman geçirmişseniz, tek cümle betimlemeye ihtiyaç duymadan bütün mekanları gözünüzde canlandırabiliyorsanız çok daha vurucu oluyor, unutulmuyor.

40
Unutulmuş Diyarlar / Ynt: Unutulmuş Diyarlar
« : 03 Şubat 2013, 18:52:13 »
Kara Kule'nin üçüncü kitabını alma amacıyla gittiğim marketten bir adet "Anayurt" kitabıyla döndüm. Başlamayı kitabı elime alana kadar hiç düşünmemiştim ama okuyalım bakalım. Fazlasıyla köklü bir seri ama anlamadığım şey; bu bölümde yazılan mesajlar niye bu kadar eski? Yenileri bile genellikle aylar öncesine dayanıyor. Okuyanı olur diye düşünmüştüm. Ya da herkes okudu, bitirdi ben sona kaldım :)

41
Şişedeki Mısralar / Birkaç Şiirimsi
« : 03 Şubat 2013, 00:00:22 »
dumanı tüten ekmeğe
su dökülmesi gibiydi
tatsız, ıslak..
ne yapalım?
sağlık olsun.

----

eskiden
iki göz, iki kulaktandı insan
yerin bir metre altıydı
sonunda gideceği.

şimdi
bir profil iki tweetten insan
"hesabımı dondur" tuşu oldu
sonunda basacağı.

----

(delicesine uyak)

beyinler hepsinde otomatik
nerede karakteristik
yapabiliyorsan matematik
kralsın burada karizmatik
bak hepsinde bozuk genetik
alayı burada apolitik
ne demek lan diyalektik
moruk felsefede test sorusu değildir etik
kimine göre sempatik
bir de bana sor, o en antipatik
siz, sonunu bilmediğiniz yolda en fanatik
sorsan hepsi gotik
hayatlar bitik
gençlik yitik
bir üflesem yerdesin lan foseptik
iffet ayağına yat ama biliyorum sen hepimizden erotik
kölesi olduğun sistematik
için sen sadece bir istatistik.

olmak ya da olmamak
ormantik ya da romantik
statik ya da kinetik
boşver be, burada herkes plastik.

----

2013..
yeni yıl..
mutlu yıllar..
umrumda değil
içindeki bu eksiklikle ne gelirse gelsin
ister yeni yıl
ister yeni yüzyıl..

açım yahu açım
dolaba baktım yemek de yok
yine mi ekmek kemirecem ya!

----

hayat güzel ya
müzik dinliyon

arada aşık oluyon
sonra s..tiri yiyon
müzik dinliyon

başka bir umuda bağlanıyon
onu da batırıyon
müzik dinliyon

takım tutuyon
sürekli yeniliyon
müzik dinliyon

senden çok daha yukarıdaki insanları görüyon
orayı senin kadar hak etmediklerini biliyon
müzik dinliyon

paranı bitiriyon
aç geziyon
müzik dinliyon

haksızlığa isyan ediyon
ciddiye alınmıyon
müzik dinliyon

hayat güzel be
kaybediyon kaybediyon
müzik dinliyon

----

güle gülen gülün gülünç hikayesi
güle güldürürken gülü de güldüren
anlattığımız.
gül, gül gibi gül hadi
ehehe.

----

bugünlerde tek hedefim bu savaşı kazanmak
şanlı ordu sağlı sollu saldıracak
ama şu anda yerlerde sancak

ben
onuru için savaşan vahşi bir at
kafa hafif sakat
sen
kendine sahip çıkamayan bir gavat
hey
şu tipe bak sanki mahlukat
bekliyorum pür dikkat
elbet bir gün ortaya çıkar hakikat!

öttüklerin kulağıma gelmeyecek miydi sence
zaman geçip mumun sönünce?
senin işin gücün popo sallamak, eğlence
benim hayatım tek soruluk bilmece

ali
dandik kafiyelerle
üçüncü sınıf ahenkle
yazdı bu gece
zamanı gelince
düzeltir alayını harf harf, hece hece.

----

Bazıları uyak amacıyla, bazıları "bir şeyler" anlatmak amacıyla yazılmış şiirler. Yazıp sözlüğe koyarım, bazıları burada da bulunsun istedim.

42
Kurgu İskelesi / Ynt: Kıpkısa Kulübü
« : 31 Ocak 2013, 21:47:38 »
Hey! Durun gitmeyin.

43
Son yazılanları inceledim de benzer kitaplarla başlamışız. Bana kitabı sevdiren eser Muzaffer İzgü'nün "Bisikletim Vız Vız" kitabıdır, ikinci sınıfta okumuştum. Biraz daha büyüyünce elime "4 Kafadarlar" serisi geçti, seride elliden fazla kitap vardı, aslında hedefim de hepsini okumaktı. Ama hatırladığım kadarıyla 10-15 tanesini okuyabildim. Sonra gelen "Vahşiler Futbol Takımı" serisi çok güzeldi, onu tamamen bitirmiştim ama. Türk olmasının da etkisiyle Deniz'i çok severdim ve yedekte olduğu zaman sinirlenirdim ki çoğunlukla yedekte beklerdi.

Hala arada bu kitaplar alıp zevkle okurum. Biraz basit geliyor, aynı heyecanı yaşayamıyorum ama eskiyi hatırlatması çok güzel.

Sayfa: 1 2 [3]