Kayıt Ol

Anket

Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?

Kesinlikle Evet
3 (7%)
Kesinlikle Hayır
24 (55.8%)
Kısmen
16 (37.2%)

Toplam Oy Verenler: 43

Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?

Çevrimdışı estelturin

  • **
  • 143
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« : 08 Haziran 2016, 16:11:59 »
Arkadaşlar çoğunluğun inançlı olduğu bir toplumda yaşıyoruz.Bu durum fantastik bir evren yaratmaya engel midir? Ya da bu inançlarınız sizi yazarken bazı şeylerden uzak tutuyor mu ? Not: İnançtan kasıt herhengi bir dine olan inanç.
İnsan için önüne çıkan bütün yollar yürünebilir yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.

Çevrimdışı ryuk

  • ***
  • 497
  • Rom: 25
  • ne değiştirebilir bir insanın doğasını?
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #1 : 08 Haziran 2016, 16:42:53 »
Değildir diye düşünüyorum. Okuduğum ve beğendiğim kitaplarda yazanlarla kendi düşüncelerimin birebir örtüşmesini beklemem. Hatta bazı konularda yazarıyla çok farklı düşüncelere ve inanışa sahip olduğum kitapları beğenerek okuduğum olmuştur.

En sevdiğim kitaplarda bile (ki bazılarını bu forumdaki yazılarımda insanlara öneririm okumaları için) yazılanların tamamına katılmam. Katılmadığım yerlerinin olması, beğendiğim ve değerli bulduğum bir eseri ya da fikri çöpe atacağım anlamına gelmez.



Ek: İnanmadığım dinlerin kutsal kitaplarında bile beğendiğim sözler vardır:

Örneğin

"Gerçeği bileceksiniz, gerçek sizi özgür kılacak."  İncil

"Güçlülerin kılıçları kırıldı ve zayıflar gücü kuşandılar
Bir zamanlar yokluk çeken iyi insanlar artık rahata eriyor
Ve haksızlıkla zengin olanlar her şeyini kaybediyor"  Tevrat


"- Ne olur bana biraz daha bu öz varlığı anlatır mısın.
- Anlatacağım. Bana bir Hint inciri getir.
- İşte burada efendim.
- Onu yar.
- Yardım efendim.
- Ne görüyorsun?
- Küçücük çekirdekleri var içinde.
- Yar o çekirdeklerden birini.
- Yardım efendim.
- Şimdi ne görüyorsun?
- İçi boş efendim.
- İşte o çekirdeğin içindeki senin göremediğin özden koskoca Hint inciri ağacı oluşuyor. Bana inan oğlum, işte o incir çekirdeğindeki boşluk o öz ile doludur. Her şey varoluşunu o öze borçludur. İşte gerçek budur. İşte o öz varlıktır. Sen de O’sun.
- Bana lütfen Atman'dan biraz daha söz eder misin?
- Peki... Bu tuzu suya dök ve yarın bana getir.
Çocuk denileni yaptı.
- Tuz nerede?" diye sordu babası.
- Göremiyorum.
- İç bakalım nasıl tadı?.
- Tuzlu.
- Peki şuradan ya da buradan içersen?
- Yine tuzlu. Her yanı tuzlu.
Babası dedi ki:
- Tuzu görmesek de tuz her yerdedir. Aynı şekilde Atman da her yerdedir.. Onu görmesek bile o, her şeyin içindedir. Her şey varoluşunu o öze borçludur. İşte gerçek budur. İşte o öz varlıktır. Sen de O’sun."  Çandogya Upanişad
Fikirlerim için ölmeyi göze alamam çünkü yanılıyor olabilirim - Bertrand Russel

İyi bir fikir üretmek için, pek çok fikir bilmek gerekir:

* Yeni başlayanlar için FRP

* Fantastik edebiyata yeni başlayanlar ve bu türde ilerlemek isteyenler için

* Kılıçlar ve diğer eskiçağ silahları hakkında

* Dark Sun


* Distopya Korkuları

Daha fazlası için: Index

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #2 : 08 Haziran 2016, 17:14:30 »
Soru kitapta Yüce Pelor yazıp ona dua eden karakterler yazarsak dinden çıkıyor muyuz ise fetva veriyorum: Hayır, dinden çıkmıyoruz.

Soru yazarın kendi inancının ne yazacağını belirleyip belirlememesi ise bu biraz karışık. Yazarın yetiştirilme tarzı ve hayat görüşüyle oldukça alakalı bir durum. İnançsız biriyse zaten teorik olarak hiçbir sorun olmadan istediği gibi yazması lazım. Ama inançsızlığıyla çok övünüp bu durumu abartıyorsa bu sefer de kitabında bilerek, propoganda amaçlı dahi Tanrı'nın T'sini bile kullanmayabilir. Bu durumda da kişinin "inançsızlığı" özgürce yazmasına engel olmuş mudur, tartışılır :D

İnançlı birisinin ise bu işin inancıyla çelişip çelişmeyeceğinin kararını vermesi gerekiyor. Ben fetvamı verdim, dinen bir sakıncası yok. Yazdığı şeye bir din olarak inanmadığı sürece istediği gibi yazabilir. Durum böyle değilse günahı benim boynuma, öteki tarafta suçunu üstlenirim[*]Ciddiyim[/*] Ama çok hardcore inançlı birinin gidip bol tanrılı bir şey yazacağını sanmıyorum. Hatta fantastik kurgu yazmaya kalkması bile büyük bir olay olabilir öyle biri için.

Yazarın yazma boyutunun yanında toplumun buna vereceği tepki boyutu da var. Bizim toplumumuzda bu olaylara bakış açısı "Neden Allah değil de tanrı dedin sen Müslüman değil misin!?!"den hallice olduğu için maalesef toplum böyle şeylere hazır değil. En iyi durumda çoluk çocuk işi diye ciddiye alınmıyor, en kötü durumda da yazar için linç kampanyaları başlatılıyor. Toplumdaki konumunu korumak için yazacağı esere otosansür uygulamak zorunda kalan kişiler vardır mutlaka.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Grayswandir

  • ***
  • 815
  • Rom: 14
  • You may have heard of me.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #3 : 08 Haziran 2016, 19:33:14 »
Anketteki sorunun cevabı açık. Başlıktaki birden fazla soruya tek tek bakabiliriz.

"İnançlarınız yazarken sizi etkiliyor mu" sorusunun cevabı tamamen kişiye bağlıdır. Anket açılması gereken soru da aslında bence bu. Bir yazar olmadığım için buna cevap veremiyorum, fakat okur olarak ne geçmişteki inancım, ne de şimdiki inançsızlığım okuduğum şeyleri hiç etkilemedi. İçinde envai çeşit tanrı olan hiçbir eser beni rahatsız etmedi, etmiyor. Bu yüzden yazsam da etmeyeceğinden eminim. Etmesini de anlamsız buluyorum ama eminim bundan etkilenenler vardır. Dini imgelerin daha net ve ön planda, gerçek dinlerle bağlantının net olduğu eserleri okurken kendimi kitapla tartışırken bulduğum oluyor (:D), ama okumama engel değil yine de bu.

Dini inanışlar genel olarak fantastik kurguya engel teşkil eder mi? Bunun cevabı aslında açık. Şimdi, yazarların dini inançlarının yazdıklarını etkilediği kesin. Tümü için değil, çok fazla da değil belki ama çoğu yazarı az ya da çok etkiliyor elbet. Bu etki eseri zenginleştirebileceği gibi kısırlaştırabilir de. Dolayısıyla cevap "kısmen".

Örneğin Tolkien ziyadesiyle dindar biri olarak görülmüş en şahane mitolojilerden birini yaratabilmiştir. Bu inancın yaratılan kurguyu zenginleştirmesinin belki de en güzel örneği. Hep böyle olsa keşke. Öte yandan bu sorun okur tarafında kendini daha fazla gösteriyor sanki, en azından bizim toplumumuz için böyle olduğu kesin. Hala içinde x Tanrısı geçen kitap okuyunca dinden çıkacağından korkan insanlarla bir arada yaşıyoruz. İnanılmaz bir şey bu.

In the beginning the Universe was created.
This has made a lot of people very angry and been widely regarded as a bad move.

#hayır

Çevrimdışı lordoftheread

  • *
  • 27
  • Rom: 0
  • Yokluk, mutlak düzendir.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #4 : 11 Haziran 2016, 12:38:19 »
Aslında temelde inançlar yani dinler de birer fantastik hikaye olarak doğdular.ilk insanlar hayalgüçlerinin seviyesine göre korkularının tetiklediği bir doğrultuda yazdılar eski efsaneleri. Günümüzde ise, maslowun temel ihtiyaçlar piramidinin tepesinde olan ve hayalgücü daha gelişmiş insanlar bunu geliştirerek modern bilimkurgu, fantezi dünyasını yarattı. Bence, gelecekte bilimkurgu ve fantezi evreni, teknolojinin daha da gelişmesiyle, inançları ve inançsal ilkel fantezi dünyasını sona erdirecek. Sonunda kutsal olduğu için dokunulamayan ve başka yaratıcılıkların önünü kapatan olgular birer mizahi öğe olarak tarihin tozlu raflarında yerini alacak.
Yokluk, mutlak düzendir.

Çevrimdışı

  • **
  • 82
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #5 : 11 Haziran 2016, 23:52:09 »
Bence bu soru fantastik kurguya bakış açımızın ne kadar kısır olduğunu gösteriyor. Sanki inançlı bir insan fantastik kurgu yazamazmış, yazarsa da illa poly-teistik bir kurgu evreni yazmak zorundaymış gibi algılanıyor. Her fantastik kurgu evreni bol tanrılı olmak zorunda mıdır? Bir fantastik kurgu evreninin ırkları kendiliklerinden tek bir tanrıya inanıp hayatlarını bunun etrafında şekillendirmiş olamaz mı? Tanrı ya da tanrılar, illa fantastik kurgu evreninin en önemli aktörlerinden birisi olmak, illa "son büyük savaş"ta rol almak, illa derviş/gezgin/bilge yaşlı kılığında gruba hikayenin bir yerlerinde görünüp destek/köstek olmak zorunda mıdır? Tanrının varlığının ve ona inancın büyük bir mesele olmadığı, kimsenin bunu çok fazla düşünüp sorgulamadığı bir evren yazılamaz mı? Fantastik kurgunun kökleri, ilk adımları mitolojide ve antik uygarlıkların inanışlarında yatıyor diye illa biz bugün 21. yy'da hala ısrarla bu güzergahta gitmek zorunda mıyız?

Kafamda deli sorular :)

Baştaki sorunun cevabına gelince, bence kısmen engel teşkil eder. Örneğin, dini bütün birisi yunan mitolojisine inanamayacağı gibi onun ürünlerine de inanamaz. Halbuki hikaye yazmanın mantığı insanları bilinçaltı seviyede de bile olsa yazdıklarınıza inandırarak bir dünya yaratmaktır. Dolayısıyla hikayesinde bir sentora ya da minotora yer vermek istediğinde bu dilemma ile karşılaşır: Bir putperest inanışını köken alan karakterlere yer vererek bir nevi o inanışın yayılımını sağlamak o inancın propagandası sayılır mı? Burada flu bir zemin var. Açıkcası kesin caizdir ya da caiz değildir diyemiyorum, o kadar bilgi sahibi değilim. Ama vicdani açıdan bakıldığında, bir müslümanın nevruz kutlaması ne kadar saçma ise, simurg'a öyküsünde yer vermesi de o kadar eğreti kalır gibime geliyor. Biraz da, dini inançlarımız ne kadar bastırsa da, kültürel değerlerimizden öyle kolayca vaz geçemediğimizi gösteriyor.
"Demire şeklini veren demircinin iradesidir, çekicin darbesi değil." - Turram oğlu Kopram, Hakon'un demircisi

Çevrimdışı Mirashi

  • *
  • 6
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Yoru no Kaze ni Natte
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #6 : 13 Ağustos 2016, 02:50:05 »
Dünyanın en önemli fantastik kurgu yazarı olan Tolkien'in dindar bir katolik olduğunu düşünecek olursak, kesinlikle hayır diyorum ben. :D
From the ashes a fire shall be woken,
A light from the shadows shall spring;
Renewed shall be blade that was broken,
The crownless again shall be king.

Çevrimdışı Abaris

  • *
  • 43
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #7 : 13 Ağustos 2016, 22:05:08 »
Hiç sanmıyorum. Gerçi radyonun günah olduğunu düşünenler fantastik edebiyatı da haram olarak görebilirler. Tabi bu insanların ne düşündüğü benim umurumda değil.

Çevrimdışı Ayata

  • *
  • 8
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #8 : 25 Ağustos 2016, 01:41:13 »
Hayır diyorum. Baktığımızda fantazya ve bilim kurgudaki yazarların bazıları inançlı kimseler ve hiçbir şekilde eserlerine kötü bir şekilde yansımamış bu.
Mirashi'nin de belirttiği gibi Tolkien katolik, (eserlerinde de epey Hristiyanlık mesajları bulabilirsiniz. Eru (monoteizm), Valar, Maiar(melekler, peygamberler gibi. (bunlar tamamen benim düşüncelerimdir.)) S. King de çoğu kaynağa göre deist(dinsiz lakin Mono Tanrı'ya inanıyor). Sonuç olarak ikisi de yaptıkları işlerden zevk alıyor olmalılar ki muhteşem iki dünyayı bize bıraktılar.
Not all those who wander are lost.

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #9 : 25 Ağustos 2016, 21:07:31 »
Ama vicdani açıdan bakıldığında, bir müslümanın nevruz kutlaması ne kadar saçma ise, simurg'a öyküsünde yer vermesi de o kadar eğreti kalır gibime geliyor.

Bunu biraz daha açar mısın?
Simurg'la ilgili kısımda, kaçırdığım bir şey mi var ? Neden eğreti kalır öyküde yer alması.

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #10 : 25 Ağustos 2016, 21:29:43 »
Buna objektif değil sübjektif olarak yaklaşabilirim.
Kısmen dedim.
Kesinlikle hayır demem, çünkü dini inancım ne yazdığımı kesinlikle etkiliyor. İnancım dahilinde olmayan şeyleri yazsam bile etkiliyor ya da inancımı yazmasam da etkiliyor. Benimle aynı inanca sahip olanlar acaba incinir mi ya da yanlış anlar mı çekincesi ister istemez insana sirayet ediyor. Bu yüzden ne yazdığın değil ne yazmadığın ya da yazamadığın da bu sorunun içinde.
Tam olarak da evet diyemem çünkü ben çok tanrıya inanmasam da kitabımda tanrılar havada uçuşuyor.
Ama burada şöyle de bir paradox var; Bana göre zaten bu tanrılar, inandığım tanrı değil, bir nevi insanüstü bir ırk. Sadece adı tanrı. Ve bu tanrıların da ötesinde bir yaratıcı var. Bu yaratıcıya Allah demememin sebebi ise, hem dini önyargıları çekmemek hem de tam olarak benim inandığım Allah'la örtüşmemesi.

Çünkü benim inandığım Allah'ın böyle bir evren yaratıp yaratmadığını bilmiyorum. Belki de gerçekten böyle paralel bir evren vardır ama ben bilmiyorum. Sadece bunu yaratacak güçte olduğunu biliyorum ama bu yine de kitabımdaki yaratıcıyı tam olarak Allah yapmaz.

Sadece tek tanrı, herşeyin ötesinde bir güç, yani o big bangı yaratan, düzenli parçacıktan düzensiz milyonlarca parçacık yaratan ve sonra da bu düzensiz parçacıkları tekrar düzene sokacağına inandığım (anti big bang ya da kıyamet de diyebiliriz) güç, yani El İlah, yani Allah, benim inancıma cevap veren tek yaratıcı. Bu mantıktan illa ki yazdığım kurgu eserlerde de etkileniyorum. Tutup da, hmmm, X evreni tesadüfen osuruktan yaratılmıştır diyemem kitabımda. Ama birebir inancımı yansıtmadığım için de kesin olarak bu soruya evet diyemiyorum. Sonuç olarak kısmen diyorum. Aslında kısmen kitabımdaki yaratıcı Allah'tır. Ve biz de kısmi olarak Allah'ın varlığının bir kısmını içimizde taşıyoruz.

Bu arada bilimi de çok fazla abartmaya gerek yok arkadaşlar. En nihayetinde insanoğlunun gözlemleriyle ve sınırlı aklıyla bulduğu verilerden ibaret. Peygamberlerin nübüvvet duygusu, hatta evliyaların, ya da Tesla gibi seçilmiş kişilerin üstün algısı, bilimden ve akıldan çok daha üstündür. Kafamızda birçok soru işareti bırakan ve birçok kuramı ıspatlanamayan kuantum fiziği, aslında o taptığımız bilimin en üst noktasıdır ve bu da bilimin ne kadar eksik ve zaaflarla dolu olduğunun basit bir göstergesidir.

Şöyle basit bir denklemle sözü bitireyim.

5 duyu < akıl = bilim < 6. his (mind's eye)

Çevrimdışı

  • **
  • 82
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #11 : 26 Ağustos 2016, 09:57:11 »
Simurg ile ilgili o yorumu yapmamın sebebi, Pers/Med mitolojisinin bir figürü olması, ve o mitolojinin de çok tanrılı bir inanç sisteminin unsuru olarak Simurg'u putlaştırmasıdır. Nasıl Nevruz Baal ile İştar'ın çiftleşmesi töreni ise, Simurg da yine o putperest inancın bir figürüdür. Bu bakımdan ikisini aynı kefeye koymak mümkün.

Öte yandan, bir sonraki mesajında ifade ettiğin bazı fikirlerini müsaadenle eleştireceğim.

Bilim ile ilgili söylediğin bazı şeylere katılmıyorum. Özellikle "seçilmiş kişilerin üstün algısı" ifadesinin tamamen dayanaksız olduğunu düşünüyorum. İslam, benim okuyup anlayabildiğim kadarıyla, hiç bir algıyı akıldan üstün tutmaz. Akıl, bu Dünya'yı anlayıp, onu yaratan Yaratıcı'yı takdir etmemizin en önemli argümanıdır. Bu bakımdan bilim, aklın kullandığı araçtır. Ortaya çıkardığı bulgular ve olgular sizi yaratıcıya inanmaya da sevkedebilir, inanmamaya da. İnanma meselesi tamamen vicdani bir meseledir. Bu ikisini birbirine karıştırmamakta fayda var.

Dolayısıyla, yaratılış, herkesin ama herkesin kendi kapasitesiyle anlayabileceği ve algılayabileceği bir olgudur, öyle olmak zorundadır. Aksi takdirde bir grup "seçilmiş"e imtiyaz olarak verilmiş, diğer insanlar inançtan soyutlanmış olur ki bu kesinlikle İslam anlayışıyla bağdaşmaz, böyle bir olgu Allah'a atfedilemez. Allah adildir. Bu bakımdan bir grup insan daha zeki, daha anlayışlı, daha kıvrak zekalı olabilir ancak bu melekeler sadece dünyevi kapasitelerini belirler, uhrevi inanç için kalpten iman etmek yeterlidir.

Dahası İslam bilimi inatla ve ısrarla teşvik etmektedir. Örneğin, cihat etmek yani savaşmak Kur'an'da sadece birkaç yerde geçerken, akıl etmeyi ve aklı kullanmayı emreden onlarca ayet ve emir vardır. Bu bakış açısını iyi kavramak gerekir. İslam'da bir "mind's eye" anlayışı yoktur, bunu yücelten bir yaklaşım da yoktur. "Bizim kafamız bu işlere basmaz, en iyisi bu işlere fazla kafa yormayıp zikir çekelim" yaklaşımı maalesef ama maalesef tasavvuf adı altında İslam anlayışına sokulan ortadoğu mistisizmidir. Gaib'i, (ki gaibden kasıt "bilinmeyen" yani henüz gerçekleşmemiş zaman akışıdır) ancak Allah bilir yahut bildirdiği kişiler bilirler. Bunlardan en önemli örnek Hızır (a.s)'dır ki zamanda ve mekanda sınırsızca hareket edebilmesiyle tanınır. Hızır (a.s) ile ilgili kıssaları ve ayetleri okursanız ve bunları kuantum fiziği ile ilgili makaleler ile karşılaştırırsanız, makalelerin tanımladığı bir takım olguları (mesela quark sisteminin dışında kalan unsurların aynı anda sistemin içinde yansımalarının olabilmesi ama zamandan ve zaman akışından etkilenmemesi bilimsel olarak tespit edilmiş bir olgudur) tam manasıyla karşıladığını görürsünüz.

Buradan hareketle şu sonuca varmak mümkündür, bizim "gaib" olarak tanımladığımız "bilinmeyen", henüz keşfedemediğimiz bilimsel bir tabana oturmaktadır (çünkü Kur'an'da Allah bütün kainatı belirli bir düzene göre yarattığını ifade etmektedir ve bu düzen matematiktir) ve bize düşen de aklımızı kullanarak var gücümüzle çalışıp aradaki bağlantıları ortaya çıkartmak ve genel olarak bu Dünya'yı, kainatı ve yaratılışı daha iyi kavramaktır.

Çok tanrılı düzende yazdığın eserinle ilgili düşüncelerine gelince, bence (ki bu %100 benim kanaatimdir), her ne kadar kurgusal düzlemde dahi olsa çok tanrılı bir düzen yazmak inanç açısından çok sağlıklı değildir. Çünkü eseri yazmaktaki amaç okuyucuyu (geçici süreyle hayal aleminde de olsa) öyle bir dünyaya inandırmaktır. Az ya da çok inançlı insanlar elbette ki bu eserden etkilenerek putperest olacak değildir. Ama eserlerden etkilenerek böyle yollara başvuranlar olmadı da diyemeyiz, bakınız: Jedi inancı. Bunu bir şaka, ciddiye alınmayacak gülünç bir eğlence olarak görebiliriz belki, ama bu şekilde geçiştirilecek bir mesele değildir esasında. Kurgunun insan zihninde bıraktığı izi göstermesi açısından önemlidir, dolayısıyla sizin yazdığınız eserden etkilenerek o uçuşan tanrılarınız için kilise kurup din başlatmasa da insanlar, bir şekilde bilinçaltı seviyesinde "çok tanrılı bir düzene" kapı aralamış olurlar.

Yani, Kur'an'ın ısrarla ve ısrarla ancak ve ancak tek bir ilah olabileceği, bunun haricindeki bütün söylemlerin şirk olduğu ile ilgili uyarılarına rağmen insanların zihinlerinde çok tanrılı bir sistemi kanıksamaya yarayacak bir etki oluşturabilir.

Bu söylediğimi fazla zorlama bulacak olanlar olabilir, ama baştan dediğim gibi %100 benim görüşümdür, istemeyen katılmaz. Benim kendi şahsımda gözlemleyebildiğim kadarıyla, sürekli çok tanrılı düzenler üzerine eser okuyan/izleyen bir insanın bilinçaltı bu sistemi kanıksayabiliyor. Bu da benim gözümde dini inanç için bir risktir.

Hoş bunları söylüyorum ama, okumaktan geri duruyor muyum? Hayır :)
"Demire şeklini veren demircinin iradesidir, çekicin darbesi değil." - Turram oğlu Kopram, Hakon'un demircisi

Çevrimdışı jesse custer

  • *
  • 4
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #12 : 26 Ağustos 2016, 15:12:47 »
Aksine bir insanın dindar olması, fantastik bir evren yaratırken kendine avantaj sağlayabilir. Bir dinin sistematik olarak nasıl işlediği/işlemesi gerektiğini bilir. Yarattığı karakterin din ile ilişkisinde daha zengin veriler sunabilir.

Aynı şekilde inançsız bir yazar da farklı bir bakış açısından baktığı için, diğer yazarların göremediği bazı detayları fark edebilir.

Bir dine inanmak veya inanmamak elbette yazarı etkiler. Ama hem olumlu, hem de olumsuz anlamda olabileceğini düşünüyorum. Her inanışın/veya inanmayışın kendine göre avantajlı ve dezavantajlı tarafları vardır.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #13 : 26 Ağustos 2016, 17:28:53 »
Değildir. Bunu açık açık belirtmekten hiç hoşlanmam ama ben küçüklüğümden beri dindar bir insanımdır. İnançlı bir ailede yetiştirildim. Buna karşın ilkokul yıllarımdan beri Conan ve Thor, 18 yaşımdan beri de Yüzüklerin Efendisi'yle başlayarak fantastik edebiyat okurum.

Conan'ı bilen bilir; Crom, Bel, Dagon, Ishtar, Mitra ve Set gibi bir çok tanrı ve tanrıça barındırır. Thor deseniz Loki'den Odin'e dek her biri zaten birer tanrı olarak betimlenir, İskandinav mitolojisidir sonuçta. E, Yüzüklerin Efendisi, Unutulmuş Diyarlar ve Ejderha Mızrağı da Paladin, Eru, Lathlander, Elbereth gibi ulvi varlıklarla doludur.

Ama bunların hiçbiri benim dini inancımı sarsmadı, etkilemedi de. Çünkü iş kafada bitiyor. Eğer ki siz bu okuduklarınızı gerçekle karıştıracak, gerçeğin yerine koyacak ve onlara inanmaya başlayacak kadar olgunlaşmamışsanız bu sizin sorununuz, fantastik edebiyatın değil. İşin sırrı kurguyla gerçeği birbirinden ayırdedebilmekte, hayalin nerede bitip gerçeğin nerede başladığını bilmekte yatıyor.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Dini inanışlar fantastik kurguya engel midir?
« Yanıtla #14 : 26 Ağustos 2016, 22:08:05 »
Simurg ile ilgili o yorumu yapmamın sebebi, Pers/Med mitolojisinin bir figürü olması, ve o mitolojinin de çok tanrılı bir inanç sisteminin unsuru olarak Simurg'u putlaştırmasıdır. Nasıl Nevruz Baal ile İştar'ın çiftleşmesi töreni ise, Simurg da yine o putperest inancın bir figürüdür. Bu bakımdan ikisini aynı kefeye koymak mümkün.

Öte yandan, bir sonraki mesajında ifade ettiğin bazı fikirlerini müsaadenle eleştireceğim.

Bilim ile ilgili söylediğin bazı şeylere katılmıyorum. Özellikle "seçilmiş kişilerin üstün algısı" ifadesinin tamamen dayanaksız olduğunu düşünüyorum. İslam, benim okuyup anlayabildiğim kadarıyla, hiç bir algıyı akıldan üstün tutmaz. Akıl, bu Dünya'yı anlayıp, onu yaratan Yaratıcı'yı takdir etmemizin en önemli argümanıdır. Bu bakımdan bilim, aklın kullandığı araçtır. Ortaya çıkardığı bulgular ve olgular sizi yaratıcıya inanmaya da sevkedebilir, inanmamaya da. İnanma meselesi tamamen vicdani bir meseledir. Bu ikisini birbirine karıştırmamakta fayda var.

Dolayısıyla, yaratılış, herkesin ama herkesin kendi kapasitesiyle anlayabileceği ve algılayabileceği bir olgudur, öyle olmak zorundadır. Aksi takdirde bir grup "seçilmiş"e imtiyaz olarak verilmiş, diğer insanlar inançtan soyutlanmış olur ki bu kesinlikle İslam anlayışıyla bağdaşmaz, böyle bir olgu Allah'a atfedilemez. Allah adildir. Bu bakımdan bir grup insan daha zeki, daha anlayışlı, daha kıvrak zekalı olabilir ancak bu melekeler sadece dünyevi kapasitelerini belirler, uhrevi inanç için kalpten iman etmek yeterlidir.

Dahası İslam bilimi inatla ve ısrarla teşvik etmektedir. Örneğin, cihat etmek yani savaşmak Kur'an'da sadece birkaç yerde geçerken, akıl etmeyi ve aklı kullanmayı emreden onlarca ayet ve emir vardır. Bu bakış açısını iyi kavramak gerekir. İslam'da bir "mind's eye" anlayışı yoktur, bunu yücelten bir yaklaşım da yoktur. "Bizim kafamız bu işlere basmaz, en iyisi bu işlere fazla kafa yormayıp zikir çekelim" yaklaşımı maalesef ama maalesef tasavvuf adı altında İslam anlayışına sokulan ortadoğu mistisizmidir. Gaib'i, (ki gaibden kasıt "bilinmeyen" yani henüz gerçekleşmemiş zaman akışıdır) ancak Allah bilir yahut bildirdiği kişiler bilirler. Bunlardan en önemli örnek Hızır (a.s)'dır ki zamanda ve mekanda sınırsızca hareket edebilmesiyle tanınır. Hızır (a.s) ile ilgili kıssaları ve ayetleri okursanız ve bunları kuantum fiziği ile ilgili makaleler ile karşılaştırırsanız, makalelerin tanımladığı bir takım olguları (mesela quark sisteminin dışında kalan unsurların aynı anda sistemin içinde yansımalarının olabilmesi ama zamandan ve zaman akışından etkilenmemesi bilimsel olarak tespit edilmiş bir olgudur) tam manasıyla karşıladığını görürsünüz.

Buradan hareketle şu sonuca varmak mümkündür, bizim "gaib" olarak tanımladığımız "bilinmeyen", henüz keşfedemediğimiz bilimsel bir tabana oturmaktadır (çünkü Kur'an'da Allah bütün kainatı belirli bir düzene göre yarattığını ifade etmektedir ve bu düzen matematiktir) ve bize düşen de aklımızı kullanarak var gücümüzle çalışıp aradaki bağlantıları ortaya çıkartmak ve genel olarak bu Dünya'yı, kainatı ve yaratılışı daha iyi kavramaktır.

Çok tanrılı düzende yazdığın eserinle ilgili düşüncelerine gelince, bence (ki bu %100 benim kanaatimdir), her ne kadar kurgusal düzlemde dahi olsa çok tanrılı bir düzen yazmak inanç açısından çok sağlıklı değildir. Çünkü eseri yazmaktaki amaç okuyucuyu (geçici süreyle hayal aleminde de olsa) öyle bir dünyaya inandırmaktır. Az ya da çok inançlı insanlar elbette ki bu eserden etkilenerek putperest olacak değildir. Ama eserlerden etkilenerek böyle yollara başvuranlar olmadı da diyemeyiz, bakınız: Jedi inancı. Bunu bir şaka, ciddiye alınmayacak gülünç bir eğlence olarak görebiliriz belki, ama bu şekilde geçiştirilecek bir mesele değildir esasında. Kurgunun insan zihninde bıraktığı izi göstermesi açısından önemlidir, dolayısıyla sizin yazdığınız eserden etkilenerek o uçuşan tanrılarınız için kilise kurup din başlatmasa da insanlar, bir şekilde bilinçaltı seviyesinde "çok tanrılı bir düzene" kapı aralamış olurlar.

Yani, Kur'an'ın ısrarla ve ısrarla ancak ve ancak tek bir ilah olabileceği, bunun haricindeki bütün söylemlerin şirk olduğu ile ilgili uyarılarına rağmen insanların zihinlerinde çok tanrılı bir sistemi kanıksamaya yarayacak bir etki oluşturabilir.

Bu söylediğimi fazla zorlama bulacak olanlar olabilir, ama baştan dediğim gibi %100 benim görüşümdür, istemeyen katılmaz. Benim kendi şahsımda gözlemleyebildiğim kadarıyla, sürekli çok tanrılı düzenler üzerine eser okuyan/izleyen bir insanın bilinçaltı bu sistemi kanıksayabiliyor. Bu da benim gözümde dini inanç için bir risktir.

Hoş bunları söylüyorum ama, okumaktan geri duruyor muyum? Hayır :)

Güzel yazmışsın da benim söylemek istediğim biraz farklıydı, yine ben anlatamadım sanırım.
Yani akıl insanın dünyayı, yaratılışı kavramak için kullandığı ama bundan fazlasını (kuantum vs.) kavramaya yetmeyen sınırlı bir olgudur. Ama Allah herkese kendi varlığını bulmaya yetecek kadar aklı vermiştir.(Bunu vermediklerinin de dünya dediğimiz bu testten mesul olduğunu sanmıyorum.) Bu yüzden bazı insanlar imtiyazlı da olsa (daha zeki) bu onlara ekstra sorumluluk yükler. Mesela Tesla birçok çalışmasını yakmasa bugün dünya apocaliptic bir ortam olabilirdi.
Peygamberler ya da evliyalar da hiçbirimizin taşıyamayacağı sorumluluğa sahiptir, tek olan Allah'ın dinini yaymak gibi. Burada seçilmiş insan fifada herşeyi 99 olan futbolcu değildir bana göre. Büyük güç büyük sorumluluk ister. Dediğim gibi bizim sınırlı aklımız daha üstünü göremiyor ya da bulamıyor. Beynimizdeki nöronların birçoğunun deaktive olması bunla ilintili sanırım. Benim minds eye'dan kastım, bir anlamda Tesla'nın tunguska patlamasını gerçekleştirecek algıya ve veriye sahip olması (kesin kanıt olmasa da bu benim kanaatim.)
Ya da karşılaştırmak ne kadar doğru bilmem ama Hz Musa'nın denizi yarması. Bunlara herkes inanmak zorunda değil ama ben inanıyorum ve bu durum da akılla açıklanamaz. Bu bir anlamda mucizevi bir olaydır ve sadece Allah'ın verdiği algı açıklığıyla yapılabilir. Hz. İsa'nın göğe yükselmesi vs.
Çok da sulandırmak istemiyorum ama yeterince açıklamışımdır.

Çok tanrılı dinler konusunda haklı olabilirsin, bu kötü etkileyebilir bazı insanları ya da dini bağlam dışına çıkıp inanç bozukluğuna yol açabilir. Ama böyle bir korkuyla yola çıkarsak benim hiçbir eser meydana getirmemem lazım. İlla ki bir yerde bir kaçak olabilir. Buna karşın, bu kurgusal tanrıların tek bir yaratıcıya bağlı olduğu ve yine tek bir İlah tarafından yaratıldığı felsefesi de, çok tanrılı dinlere inanan ya da Allah'a inanmayan birine bu inancı aşılayıp dini araştırıp Allah'a inanmasını sağlayabilir. Yani kaba tabirle doğru yola girmek ya da yoldan çıkmak ikisi de insanların elinde. Ben bunu belirli bir miktar etkileyebilirim, fazla değil. Yani ancak vesile olabilirim, bizzat insanları dine yöneltmek ya da dinden çıkartmak benim elimde değil.

Kuran'da bile Hz Muhammed'e, doğru yola dönmeyenler için üzülmemesi, onun görevinin tebliğ etmek olduğu, Allah'ın izin vermediği kişiyi onun bu yola döndüremeyeceği söylenir. Peygamberlerin, ulvi insanların yanında ben kimim ki böyle bir güce sahip olabileyim.

Ama şu olabilir;
Atıyorum dindar bir Müslümanımdır. Eserimde bariz bir paganizm ya da dinsizlik propagandası yapıyorumdur, burada bir bozukluk vardır. Tam tersinden bakınca da var aynı şey, dini inanca sahip olmayan birinin en etkin ve sevilen karakterleri dindar yapması gibi.

Neyse çok ayrıntısını da ben bilemem. Umarım bilmeden bir yanlış yapmayız. Sonuçta hayat sadece güller ve çiçekler değil biraz da kötü tecrübelerden ibaret. Kötü bir yanlış yaptığımın farkına varırsam bundan dönecek akla sahip olurum umarım.