Justice League (2017)Beklentimin çok üstünde gayet güzeldi, tüm karakterler ayarında işlenmiş sadece wonder woman a yapılan yakın çekimlerde tamam anladık güzel kadın artik yetheeer dedirtti. Yönetmen değişikliği bariz belli oluyor, çokta iyi olmuş. Superman in hakkı sonunda verilmiş olduğu sahneler muhteşemdi. Uzun lafın kısası sinemada çok keyif alarak izlenilecek bir film mutlaka tavsiye ederim
Son zamanlarda, Cüneyt Arkın'ın yarım yamalak izlediğim filmlerini şöyle baştan güzelce izleyeyim dedim. Aşağıdakileri izledim.Oğul (1974)Kuşçu (1973)Vatandaş Rıza (1979)Öğretmen Kemal (1981)İnsan Avcısı (1975)Kin (1974)Cüneyt Arkın gerçekten çok büyük adam. Henüz hayattayken değerini bilmeli ve filmlerini izlemeliyiz. Ben zaten filmlerinin yarısını küçükken televizyondan izlemiştim. Büyüyünce de geri kalan filmlerini bir bir bitirdim. Gelelim yukarıda filmlere.Oğul ve Kuşçu çok zayıf filmler, senaryo anlamında da bayağı fakirler. Bilginiz olsun Oğul'da Kahraman Kıral da var.Bu listedeki en sağlam filmler Vatandaş Rıza ve Öğretmen Kemal. Vatandaş Rıza, klasik şekilde yumruğuyla adalet getiren Cüneyt baba filmlerinden ayrı bir noktada ve hatta bu filmde tek bir yumruk atmadan adaleti sağlamıştır Rıza. Öğretmen Kemal ise 1930'ların Türkiye'sinde geçiyor. Kemal öğretmenin, cehaletin hâkim olduğu bir bölgede talebe yetiştirme mücadelesini konu alıyor. Filmin en vurucu noktası ise Kemal öğretmenin Atatürk'ün ölüm haberini aldığı kısımdı. Cüneyt Arkın'ın muhteşem oyunculuğu o sahneyi zirveye taşımış, izlerken gözlerim dolmuştu.İnsan Avcısı ve Kin ise klasik surata bak süngüye davran filmleri. Cüneyt babanın kötüyü gördü mü affetmediği, döner tekme manyağı yaptığı filmler. Ben bu iki filmi de sevdim, bu tarz kötülerle mücadele filmlerine asla hayır diyemiyorum. Hani Yıkılmayan Adam'da bardaki züppe gençler yaşlı dayıyla dalga geçmişti de Cüneyt baba gençleri terbiye etmişti. Sonrasında yaşlı dayı Cüneyt'in yanına gelerek, aradığım sensin evlat, demişti. Cüneyt de, aradığın kim ki gazi babam, diye cevaplamış yaşlı dayı ise şöyle demişti, ezilenin yanında ezenin karşısında olan. Belki şimdinin modern zamanında bu tarz şeylerin yeri pek yok ama olaya tarihsel bakarsak insan etkilenmeden duramıyor.Bir de arkadaşlarımla Cüneyt Arkın filmlerini konuştuğumuzda kimi arkadaşlarım filmlerde çokça mantık hatası bulunduğunu söylüyor ve haklılar da. Ama bence bu filmlerde mantık aramak yerine verilen mesaja ve içerdiği samimiyete bakmalıyız. Varsın hiç kurşunu bitmesin Cüneyt babanın, varsın çatılardan atlasın, varsın yayanken bile peşindeki atlı kendisine yetişemesin. Belki yabancı filmlerden çok zevk aldık izlerken ama mertliği, sevgiyi, dostluğu, aşkı bu filmlerden öğrendim ben evvela. Hâlâ gözlerim dolarak izlerim çoğu Türk filmini. Vay be bu filmlere bulaştım mı hep duygusal konuşuyorum. Size bir sır da vereyim; bir gün Alın Yazısı filmindeki Ökkeş oğlu Haydar'ın, vagonda yaralı bir şekildeyken, güzel anılarını düşünmeden önceki görüntüsünü alarak çerçeveletip eve asacağım. Bir tarafta Haydar, ötekinde Euronymous, diğerinde Liv Ullmann, berikinde ise Lemmy, çok ilginç olacak gibi.Ek: O görüntü için buraya bakabilirsiniz.
yavanna, vay be sevindim bak bunu duyduğuma, ağabey de adam gibi adammış desene. Benim de küçükken en sevdiğim şey soba, çay ve çekirdek üçlüsü eşliğinde Türk filmi izlemekti. Çay sobanın üstünde fokur fokur kaynarken ben de ne heyecanlanırdım Battal ile Ustam Hammer güreş tutarken.Bir de o zamanlar aile çevresinde bir tek bizde vcd-player vardı ve dayım yanlışlıkla erotik yüklü bir film kiralayıp sevinçle bize gelip "hele bi' çay koyun da şu filmi ağız tadıyla izleyelim" demişti ve sonrasında ne gülmüştük hey gidi hey. Haftada en az birkaç gün sinema günü olurdu bizde. Dayı, teyze, kuzen, aile dostları kim varsa toplanırdı. Ama dayım ve dayımın kankası (tam olarak annemin halasının oğlu olur) sayesinde gerçekten çok nefis filmler izlemiştik. De Niro, Tom Hanks, Robin Williams gibi adamları onlardan öğrenmiştim. Dayım her Tom Hanks filminde istisnasız "bu namussuz yaman artist" derdi. Sene 2002 ya da 2003'tü galiba ve Yüzüklerin Efendisi'nden ilk defa haberdar olmuştuk. Yüzük'ü izlediğimizde ev o kadar kalabalık olmuştu ki hem sobaya bir şey atmamıza gerek kalmamış hem de filmi ayakta izlemiştim, aslında bunu uygun bir yerde uzun uzun anlatayım çünkü bayağı ilginç şeyler barındırıyor.Foto da yakıyor cidden. Cüneyt Arkın özellikle 70 öncesi filmlerde gerçekten çok yakışıklı ve genelde tatlış filmlerde oynamış. Sonrasında zaten karizmaya dönüşüyor.