The Dark Knight. Umarım 2009'a kadar izlediğim son film olmaya devam eder, çünkü ne Warner Bros'un bir Oscar heykelciği almadan Kodak Theatre'ı terketmeye niyeti var, ne de o film oldukça benim İstinye Park IMAX'e gitmeyi kesme niyetim var.
En son 3. kez İstinye'de gittim. Eğer IMAX deneyimlerini "karanlık, diğer sinemalardan farkı olmayan, anlamsız" olarak nitelendirenleri dikkate alıyorsanız; eh diyeyim, Joker rolünde Nicholson'ın üstüne kimseyi tanımadıklarını söyleyip tükürdüklerini yalayan Divxplanet'ta bile bir sürü insan olduğunu da belirteyim. Onlara daha söylecek çok sözüm var, başka yazıda.
Devasa bir perde. Salona girerken insanlar ürperiyor, fısıldayarak konuşuyorlar. Anfi düzeninde koltuklar
**. Altyazıyı
(eğer önünüzde oturan çok uzun boylu biri değilse
) uçurumun dibine bakar gibi okuyorsunuz. Capitol'ü sollayan ses sistemi, öyle ki her şiddetli darbede
(ne yazık ki hangi sahne yazamıyorum, spoiler saklama fonksiyonumuz yok, tüh
) Joker'e acıdım çünkü koltuğum bile titriyordu bırakın zemini. Klimanın 10 derece ayarında açık olması da bazı sahnelerde kanınızın donmasına yardım ediyor açıkçası

Tavsiye ediyorum demek hafif kalacak. Geçende arkadaşın dediği gibi; masraf edip koskoca IMAX sistemli İst.daki tek salonu kurmuşlar, hemencecik vizyondan kaldırmazlar herhalde. Bayramdan sonraya sarkarsa, hatta söylenenlere göre Oscar'a yakın tekrar film vizyona girerse hasılatta Titanic'e gelmiş geçmiş en çok yaklaşan film ünvanını uzun yıllar korur gibime geliyor.
** Anfi derken tabii ki her cinemada anfi düzeni var, ne alaka diyebilirsiniz. Koltukların seviyeleri arasında büyük fark vardı, tıpkı bizim okuldaki Atıf Şengül anfisindeki gibi. Perde dibiyle en son koltuk dizisi arasındaki yükseklik farkı müthişti.
edit: spoiler fonksiyonumuz varmış bea, sahneyi yazayım bari hep bu fonksiyonu kullanmak istemişimdir

Batman'in sorgu odasında Joker'in ağzını burnunu dağıttığı sahnede, özellikle kafasını resmen masaya gömdükten sonra ahanda dedim yandın olum sen...
