Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Amras Ringeril

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 137
31
Müzik / Ynt: Şu Anda Ne Dinliyorsunuz?
« : 07 Mart 2015, 15:40:49 »
Kenan Doğulu - Tutamıyorum Zamanı

Toplum hafızası en büyük sorunumuzsa en büyük sorunumuza yol açan daha mikro bir sorunumuz olabilir: Birey hafızası.

32
Müzik / Ynt: Şu Anda Ne Dinliyorsunuz?
« : 07 Mart 2015, 15:30:16 »
Ayşe Hatun Önal - Çak Bir Selam

"çak bir selam canım baksanaaaaa alev aleeev yanışımaaa"

33
Tartışma Platformu / Ynt: Yazamıyorsak Ne Yapsak?
« : 25 Ocak 2015, 01:59:41 »
Hiçbir iş ilhamla olmuyor. İlham diye bir şeyin olmadığı apaçık ortada. Birçok yazar gibi oturup materyal toplamak lazım böyle zamanlarda. Oturup derken, oturmak zorunda değilsiniz. Gezerek, TheWalkingIdeas'ın dediği gibi hayatı dolu dolu yaşayarak ya da okuyarak. Bir fikir parıltısı gelecektir zaten. Ondan sonra o fikirle ilgili araştırma yapmak, toparlamak sağdan soldan. Siz yazmaya giden yolda yürümezseniz o yolun sonu size gelmez.

34
Oyunlar / Ynt: Portal 2
« : 06 Ocak 2015, 22:06:02 »
Umarım bu yönetmenin J.J. Abrams olacağı anlamına gelmiyordur :(

Şirketi de ilk kez duydum. Daha çok dizi yapımcılığıyla ilgileniyorlarmış. Bu son dönemdeki sinema filmlerinin dizileşmesi (evet dizilerin sinema kalitesine çıkması değil, tam tersi) olayından nasibini almasa bari bu güzelim hikâye. İçim korku doldu.

Ama şişko yanlış yapmaz diye umuyorum.

35
Aristoteles'ten Poetika bu kitapların şahıdır. Diğer neredeyse tüm kitapların içerikleri poetika'daki kuralların genişletilmiş ya da detaylıca irdelenmiş tekrarlarıdır.

36
Aylık Öykü Seçkisi / Seçkide Altmış Birinci Ay
« : 27 Temmuz 2014, 22:50:34 »

          “Jüpiter’in şimşekleri,
          Göklerdeki o korkunç gümbürtülerin habercileri bile,
          O denli etkili, gözleri şaşı edercesine seri olamazdı.
          Alevler, kükürtlü gümbürtü ve çatırtılar
          Ulu Neptün’ü kuşatmıştı; küstah dalgaları titreşiyor,
          O müthiş üçlü zıpkını sarsılıyordu.
          Her şey tutuşunca, gemiciler haricinde herkes,
          Kendini köpüren tuzlu suya atıp tekneyi terk etti.”


17. Yüzyıl’da Shakespeare, cin dostu Ariel’den böyle alıntılamıştı Fırtına’yı. Şimdi sıra bizde! Gök gürültüsü ve bitmek bilmez yağmurlar, rüzgarlar, gözün gözü görmediği, kulağın dudağı işitmediği günler ne maceralara gebeydi öyle! Hiç bilmediğiniz, beklemediğiniz kapı bir anda açılır, sizi o korku dolu doğadan bir anda odunların hışırtıyla yandığı, artık gümbürtülerin bulanıklaştığı, sıcak bir kap çorbanın masanızda durduğu gizemli bir eve buyur eder. Ve o evde başınıza neler mi gelir? Bunlara dâir tüm fikirleri, Kayıp Rıhtım’ın 61. Seçkisinde yazarlarımız bizlere açıkgönüllülükle sundular.

Bu yaz sıcaklarında yer yer ferahlamak için, yer yer ise bu güzel havaları mahveden olmadık anlarda bizi sokakta sığınak aramaya mecbur bırakan yağmurlara lanet okumak için; buyrun öyküleri okumaya!

Fırtınaların gizemli dilini bize resmeden sanatçımız Leyla Özlüoğlu’nun fevkalade görseli ile Öykü Seçkimiz duraksamadan devam ediyor.

“Rüyalar’ın yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız.”
– William Shakespeare, Fırtına.

     - Gulyabani’nin Asası – 2 adlı öyküsü ile Adil Öztürk

     - Kaos Günü adlı öyküsü ile Cevdet Denizaltı

     - Miras adlı öyküsü ile Didem Sayat

     - Meczup adlı öyküsü ile Hacı İmrağ

     - Öncesi Sessizlik adlı öyküsü ile Mete Güner

     - Meleran Hikâyeleri: Karanlık Fırtınalar adlı öyküsü ile Mustafa Ercan Ergür

     - Yazmak ve Okumak adlı öyküsü ile Nursena Ataseven

     - Yelkovan: Başlangıç ve Cazuların Fırtınası adlı öyküsü ile Seçkin Sarpkaya

     - Karanlık Günler 3 – Kusursuz Denge adlı öyküsü ile Sefa Tursun

     - Maske adlı öyküsü ile Suat Vural

     - Yapaydünya Federasyonu – Siyahlı Adamın Odası adlı öyküsü ile Ufuk Ali Kaftanlı

     - Değirmen adlı öyküsü ile Yavuz Güneş

Gelecek ay temamız, unutmamak ve unutturmamak üzerine olsun dedik. Saygı duruşumuzu, öfkemizi ve hüznümüzü durmadan yaşamak ve 301’i anmak adına “MADEN” olarak belirledik. Maden temalı öykülerinizi her zaman olduğu gibi oykuseckisi@gmail.com adresine yollayabilirsiniz.

Keyifli okumalar.
Özgürcan “Amras Ringeril” Uzunyaşa

37
Filmler / Ynt: Mortensen’den Jackson’a Eleştiri
« : 20 Mayıs 2014, 22:42:39 »
Adam bunu ne zaman söylemiş bilmiyorum ama Hobbit'ten önceyse Peter Jackson bakıp utansın.

38
Oyunlar / Ynt: Minecraft
« : 04 Mart 2014, 11:14:27 »
198.20.102.147:25565

İstediğiniz zaman girip oynayabilirsiniz. Canina ve Marius ile birlikte oynuyoruz arada bu serverda.

39
Televizyon / Ynt: Doctor Who
« : 05 Aralık 2013, 04:22:22 »
Birşey soracağım arkadaşlar. Yeni sezon tam olarak ne zaman başladı. Kaçırmışım. Doctor'un 25 aralıktaki bölümde değişeceğini öğrendim. Çok şaşkınım. Cevaplarsanız çok sevinirim.


Başlamadı aslında, 50. yıl özel bölümü yayınlandı 23 Kasım'da. Ancak hikâye açısından önemli bir bölüm. Sanırım dizinin gidişatını değiştirecek.

Yine de pek beğenmedim bölümü. 50. yıl için daha yaratıcı şeyler beklerdim.

40
Duyurular / Ynt: 32. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı Buluşması
« : 01 Kasım 2013, 01:46:45 »
Marşandiz Fanzin olarak (kısmetse tüm sayılarımızla birlikte) İthaki Yayınları Standı'nda olacağız, bizi yalnız ko'mayın dostlar.

Önceki mesajları da okumuyor, densiz. Admin buna bir çözüm bulsun.

41
Biz de Darly Opus ile birlikte Marşandiz Fanzin olarak İthaki Stand'ında olacağız. Tüm sayılarımız da olacak. Bekleriz hepinizi.

42
Gezginler Kamarası / Ynt: Ruhun Uzun Karanlık Çay Saati
« : 03 Ekim 2013, 21:54:18 »
Sonra dedim başlamışken bu gözyaşı mevsimi, bir gün biterse diye, bir gün dedim biterse dedim, boş mu dedim. Anlamadım sonra ne dedim. Bir gün biterse boş mu geçmiş olacağım dedim. Güneşin bin pişman bir bitkin havada yirmi dördü eksik yedi işini yaptığı dönemlerde olmayan kıpırtılar gördüm. Asfalttan böyle buhar gibi bir şey çıkıyordu. Bu ne ulan dedim, bisikletimi bir durdurdum önce şöyle bir baktım. Gazozumdan bir yudum aldım -ki kendisi kırmızı ve beyazdır- güldüm.

Şortluydum, pek de utanırım. Bu mevsimde dedim, değil dedim. Buralarda olmaz. Bu beklenti mevsimidir. İşini cayır cayır yapan bir sarılık tepemizde parlıyorken ben kimim de uğraşayım ulennn dedim. El âlem tatil ayağına kaçmış gitmişken sen niye bekliyorsun, diye sordular. Cevabım yoktu. Tatili bir şeyi hak ettiğini düşünenler yapar dedim. Ben hak etmekte yokum kaç defa söyledim. Benim için bekleme mevsimidir. Gözyaşı mevsimi gelesi olduğu vakitlerde rüyamda falan nasıl goller atarım okul bahçesinde, nasıl çalımlarla geçerim herkes, of duvar pasları o sümüklü çocukla. ÜÇ KİŞİYİ GEÇERİM! Zil çalınca takarım yakamı.

Şimdiyse içimde kıpırtılar biriktiriyorum ben. Sağdan soldan kapıyorum kıpırtıları. Bunalıp kendini denizlere, göllere, havuzlara, hatta ve hatta utanmadan nehirlere at-a-mayan o gözleri bir garip çocukların kıpırtılarını tek tek topluyorum. O gözler ki hep nemden o hep nemden, nem olmasa yine sorun değil ama nem var ya nem.

O nem bu gözyaşı mevsiminde Ekim aylarının sonlarını da tez elden getiriveriyor. Ben bir ara kaba oluyorum gerçek bir erkek gibi gidip geliyorum, sonra bir ara yine ayağım tökezliyor Sağlık Ocağı’nın yanındaki merdivenleri tırmanırken. Ve bizim bir de hamamımız vardı ki yıktılar onu başımıza. Bize çocukluk travmaları yaşattı, sarkık memelerle biz nefes alamadık orada, mentol mü ne koydular ordaki buhara, sonra tepemize yıktılar gittiler. Neyse bunları tez elden geçelim.

Hah, geldi mi o ekim ayı sonları. Koy yavrum masanın üstüne, şu şapkamı da al yerden, beklenti mevsiminde takıyordum düşmüş oraya, toz olmasın. Hah, sağolasın. Size dünyanın en güzel kadınını nasıl çekersiniz anlatayım dinleyin, kırışıklıklarım tanık olsun akışkan yüzüme. Bakın bu elimde görmüş olduğunuz ay sonu var ya. Hah orada bir Cadılar Bayramı durur. Şeker ya da oyun!

Bulutların yapıldığı maddeden de yoğundur ki bacakları öylece hafif duruyor, bunları kaldırmak ne de zordur diyorum. Dünyadaki tüm gücü toplarsın sanki bileklerinde, kutular dolusu ıspanağı burnunu tutarak yedirmiştir sana annen; yine de kaldırmaya cesaret edemezsin. O öyle güçlü bir şeyi taşıyor ki, onu da öyle güçlü bir şey taşımalı. Bir de bakarsın giymiş ayaklarına cadılar bayramını. Yürüyor şekerli şekerli.

Öyle hayal edin, adımını atıyor ve bir çizgi roman sayfası en güzel yerinden başlıyor bu noktada.

Böyle konice ambalajlanmış şekerler fırlıyor ayakları her yere çarptığında. Şeker yaratan bir canavar gibi, elmacık kemikleri sürekli hareket halinde, her güldüğünde sıkışıyor, şişiyor, dudakları biraz düşüyor, tekrar gevşiyor. Tam bir buharlı makine gibi! Buhar yerine küçük kırmızı kalp tanecikleri fırlatıyor sadece. Sonra bu işlem o yanaklardan taa ayaklara kadar gidiyor, ayaklarına giydiği cadılar bayramından dünyanın isli ve sıkıcı ve gözyaşı mevsimini selamlayan o semâlarına yayılıyor.

Ah! Ne semâlar vardı seni sıkı sıkı saran. Hatırlıyor musun? Başının örtüsünü çekiştirdiğin o semâları. Yıldızlar kayardı altından, dilekler tutardın. Semâlar semâları getirir derlerdi de inanmazdık. Getirmiş de yaşamışsın işte, dileklerin gerçek olmuş, Cadılar Bayramı yürüyen bir tatlı makinesi avuçlarının içine yapışıyor. Eriyince o şeker böyle yapışır. Ondan. O da yapışıyor öyle, bırakamıyorsun, istemiyorsun zaten. Senin bir çok arzun olmuş ya. O hepsini bir şekilde toparlamış.

Uzay boşluklarında süzülememişsin sen biliyorsun. Geminin uydu alıcısını tamir edememişsin süzülerek. Ama artık onun gözlerinin derinliklerindeki dalgalar sana galaksilerin yıldız sarmalları gibi geliyor. Tanrı’nın Gözü diyorlardı buna bir ulusal havacılık ve sevimli cadılar dairesinde, onaylıyorsun. Tanrı’nın Gözü. Burada olmalı, bana bakıyor olmalı.

Ve biliyorum ben, siz de biliyorsunuz, Tanrı’nın Gözü size bakarsa, içinde yüzersiniz, havasız susuz, Cadılar Bayramı’nın hiç sahip olunamamış kültürel altyapısı çevrende yüzer, şekerleri kulaçlarsın, bastonlara tutunursun. Ona ulaşırsın, ulaşırsın. Tutarsın gözlerinin içinden.

43
Duyurular / Ynt: Beyoğlu Sahaf Festivali
« : 03 Ekim 2013, 21:52:43 »
Ben de bu pazar orada olabilirim. Hepinizin elini tekrar sıkacak olmanın heyecanıyla. Daha önceki gibi saati yine 13.00 olarak ayarlayabiliriz.

44
Buz ve Ateşin Şarkısı / Ynt: Hightower (Yüksekkule)
« : 22 Eylül 2013, 17:47:13 »
Gerçek Hightower:



Spoiler: Göster
Kusura bakmayın dayanamadım :(

45
Sinema / Ynt: En Son İzlediğiniz Film?
« : 20 Temmuz 2013, 04:01:39 »
En son olmasa da bir ara World War Z'yi izledim.

Film eğlenceli. Çok bir olayı yok tabii. Ama zombi olayına zombiyle dövüşten farklı bi açıdan bakması hoşuma gitti. Sanırım kitap bu açıdan doruk noktadaymış.

Her neyse bahsetmek istediğim Türkçe dublajdaki inanılmaz sansür.

Malesef sinemada Türkçe dublajla oynuyordu. Filmde birçok yerde Ortadoğu'dan bahsediliyor. Ortadoğu yıllardır duvar örüyor falan deniyor. Allah Allah ne diyor ulan bunlar, diyerek izliyordum. Dostlarımız "ORTADOĞU"ya gittiklerinde farkettim. Altyazıda "Jerussalem, Israel" yazıyor. Bizim Türkçe dublajımızda Ortadoğu diyor.

İsrail kelimesine oluşan fobiyi kaşımış dublaj yönetmeni kardeşimiz, İsrail yerine Ortadoğu demiş.

(Filmde aşırı derecede İsrail ve Anti-Arap propagandası vardı, o ayrı. Sansürü gerektirmez hiçbir koşul.)

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 137