40
« : 23 Ekim 2016, 00:47:25 »
Senin Harflerin İçin I *
Mırıldandığın her şeysin, sesinden öpüyorum
sessizliğine de eğiliyorum fakat neredesin
kapanınca harflerinin kapısı: Adın
şiirim!
Heceler gibi öpüyorum işte iki hecesin
adından başlıyorum öpmeye kırlara çıkmış
harflerinin arasından öpüyorum: Ağzın
cennetim!
Dilin hâlâ çocukluğun suyuyla terli
ve haylaz suyundan öpsem küskün
bir çeşmenin harflerin susuz. Dilin
cehennemim!
Haydar Ergülen
*keder gibi ödünç adlı kitabından
__________________________________
1. Mırıldandığın her şeysin = dışa vurduğun her şeysin.
Haydar abi “mırıldanmayı” kendisi için “şiir yazmak” olarak kullanıyor. Şiir yazmayı da daha kitabın başında tanımlıyor: “bu şiir peşimden / bir başkası gibi geldi / ve ben yalnızca / mırıldandım onu” Yani Haydar abi için şiir yazmak iç dünyasında genişleyen, suyu bulandıran, göğsünü sıkıştıran ve uzun süre boyunca aklını meşgul edip dışarı çıkma eğilim gösteren her şey. “ve ben yalnızca / mırıldandım onu” Bu şiiri aslında ben söylemek istemedim. O kendisi çıkmak için çok çabaladı.
2. sesinden öpüyorum = mırıldandıkların bana huzur veriyor
Şiir İdil ablaya ithaf olduğundan hitap ettiği kişinin İdil abla olduğunu, daha genel bir ifade ile sevgili olduğunu varsayabiliriz. Bir varsayım daha ekleyelim: Haydar abi için şiir yazmak aşkla, sevgiyle ilgili; aynı şeyi karşı taraftan da bekliyor ya da karşı taraf da yapıyor olabilir. Yani diyor ki: “Ey İdil, söylediğin her şeye kabulüm. Bana sevdiğini söyle de gör bak nasıl mesudum.”
3. sessizliğine de eğiliyorum fakat neresindesin kapanınca harflerinin kapısı
Hiçbir şey söylemediğin vakitler var ya, beni en çok korkutan onlar. Ya ağzını açtığında bana “Seni seviyorum,” demezsen? Ne yaparım ben o zaman. Sustuğun zaman aklından ne geçiyor acaba? Korkuyorum. Durma, beni sevdiğini söyle.
4. Adın şiirim! = Benim mırıldandığım şey senin adın
Haydi sessiz durma öyle. Bak ben seni seviyorum. Bak ben mırıldanıyorum. Bak ben senin adını mırıldanıyorum. Sadece adın bile içimde fırtınalar koparabiliyor. Sadece adını duyunca bile bu şiir dışarı çıkmak istiyor.
5. Heceler gibi öpüyorum işte iki hecesin
Sana çekinerek yaklaşıyorum. Sessizsin. Bir kelimeyi heceler gibi adım adım, parça parça yaklaşıyorum sana.
6. Adından başlıyorum öpmeye
Dedim ya sadece adını duymak bile beni heyecanlandırıyor. O ad sana sadece ait olduğu için, adından başlıyorum seni sevmeye.
7. Kırlara çıkmış harflerinin arasından öpüyorum
Bahar günü gibi hareketli ve neşeli, seni seviyorum İdil.
8. Harflerinin arasından öpüyorum
Beni sevdiğini söyleyen dudaklarının arasından öpüyorum
9. Ağzın cennetim!
Anlayın artık bi zahmet.
10. Dilin hâlâ çocukluğun suyunda terli
(İnsanın mantıklı bir örgü halinde ses çıkarabilmesi için dilinin var olması gerektiğini akıllardan çıkarmayalım.)
Söylediklerin saf ve temiz. En içten gelen doğrular bunlar. Küçük bir çocuk gibi doğrucu, yalana müsamahası yok. Sen beni böyle dürüstçe, çocukça sevmeye devam et lütfen. Ben bu saflığı ve doğruluğu kaybedeli çok oldu: Sen yine gazelini dök mırıldanarak: / Çocukluğum, hayatımdan düşen ilk yaprak![1]
11.Ve haylaz suyundan öpsem
O çocuksu, şen şakrak, yaramaz dudaklarından öpsem.
12.Küskün bir çeşmesin harflerin susuz
Çok duygusal bir yaratıksın ve çok hareketlisin. Konuşman o kadar çok hoşuma gidiyor ki keşke hiç susmasan. Ama gördün mü bak. Konuşmaktan yorgun düştün. Yaramaz seni.
13.Dilin cehennemim!
[1] Haydar Ergülen, “Yağmurlu göz şiire bakıyor”, keder gibi ödünç, sf. 14
Sürçü lisan ettiysek affola. Yukarıdakiler şiirin bende uyandırdığı izlenimler(di).
Selametle