Kayıt Ol

Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #30 : 11 Mart 2017, 14:34:37 »
Mesela ben geçen gün "zira" kelimesini kullandım, genç bir arkadaş o ne demek diye sordu.

Bilgisayar başında oyunu oynayan kuzenime taktik vermeye çalışıyorum: "Karakterin yaralı, (ilk yardım birimini kastederek) sıhhiye çağır!" der demez "Sıhhiye ne de be?" diye çıkıştı. İlk başta hangi birim olduğunu bilmiyor sanmıştım. Meğersem o kelimeyi hiç bilmiyormuş :-\

William Gibson'ın Mona Lisa'sının Altın Kitap'tan ve Altıkırkbeş'ten çıkan baskılarını karşılaştırmıştım. Hem yeni baskı olması (Altın Kitap basımı artık sahaflarda bulunabilir  zaten), hem de çeviri kalitesi sebebiyle Altıkırkbeş'inki öneririm.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #31 : 11 Mart 2017, 15:11:01 »
Kelime dağarcığının geniş olması tabiki önemli şuanda konumuz bu değil. Bu arada sende bana karşı bir muhalefet havası hissediyorum ve anlam veremiyorum bu duruma. Bu konuda ne düşünüyorsun ?

Yanlış düşündüğünü düşünüyorum :) Forum farklı düşüncedeki insanların bir araya gelip fikir alışverişi yaptığı bir yer değil midir? Ben de kendi fikrimi belirttim sadece.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #32 : 11 Mart 2017, 15:16:45 »
Ozymandias, ben de sende bu kelimeye karşı anlamsız bir karşıtlık havası hissediyorum ve anlam veremiyorum bu duruma. Bu konuda ne düşünüyorsun?



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #33 : 11 Mart 2017, 16:08:13 »
Alıntı
William Gibson'ın Mona Lisa'sının Altın Kitap'tan ve Altıkırkbeş'ten çıkan baskılarını karşılaştırmıştım. Hem yeni baskı olması (Altın Kitap basımı artık sahaflarda bulunabilir  zaten), hem de çeviri kalitesi sebebiyle Altıkırkbeş'inki öneririm.

Para vermem u_u. Dünyanın en iyi çevirisine de imza atsalar 6:45 benim paramı sömüremeyecek bir süre daha. Ne zaman ki rastgele kitaplarda değil de istikrarlı biçimde düzelme yoluna giderler, o zaman yeniden düşünebilirim. Öte yandan okurlarına karşı olan tavır ve imajlarını da en kısa sürede değiştirmeleri gerek. Yani sadece çevirileri düzeltmekle de olmuyor.

Çok şükür 6:45'e mahkum değilim. Tabii bu tepkim size değil Bay Karamsar :) 6:45'i görünce hepsini boğasım geliyor ;D

(Bugün de 6:45'i ezdim çok şükür. Uzun zamandır yapmıyorduk, ne güzel oldu. Çok da nostaljik hani. Bir Kahramanın Yol Türküsü esintisi esti.)

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #34 : 11 Mart 2017, 16:20:04 »
@Fırtınakıran: Efendim, tepkinizin bana yönelik olmadığını ve Fırtınakıran kılıcınızı kimlere doğru çevirdiğinizin farkındayım  :)  Bu konuda kendilerinin bahsi geçince, ortamın kararıp, gök gürültüsü ve şimşeklerle dolması kaçınılmazlaşıyor ;D

Çevrimdışı yaprak.onur

  • **
  • 150
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
    • Blog
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #35 : 11 Mart 2017, 17:20:30 »
Zira mı? Sıhhiye mi?

Sanırım cidden gün geçtikçe dilimizden kelime kaybediyoruz.

Ehvenişer bilinmeyebilir zira -şekil 1, şema 3- sıklıkla kullanılmıyor (ben de burada görene kadar bilmiyordum ama karşıma çıksa anlamını tahmin edebilirdim) ama 'zira' ve 'sıhhiye' kelimeleri günlük hayatta hala kullanılan kelimeler bence. Ki Adalet çevirisinde ikisi de geçiyordu. :D

@Ozymandias Bence herkesinkine karşıt bir görüşün olduğu için o şekilde hissediyorsun. Karşıt görüşler güzeldir, renk katar. Kimse karşısındakinin görüşüne katılmak zorunda olmamakla birlikte saygı duymak zorundadır.
"Bir harekete dönüşmediği, fiziksel olarak bir varlık elde etmediği sürece düşünceler gelip geçicidir ve ortaya çıktıkları anda eriyip yok olurlar. Seni bir seçim yapmak zorunda bırakmadıkları, ne kadar önemsiz olursa olsun bir eylem ya da harekete neden olmadıkları sürece anlamsızlardır. Harekete geçiren düşünceler tehlikeli olabilir. Geçirmeyenlerin hiçbir anlamı yoktur."
- Adalet, Ann Leckie

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #36 : 11 Mart 2017, 17:42:31 »
Yayıncılık sektöründen 3 farklı kişinin de görüşünü aldığımıza ve çoğunuz fikirlerini belirttiğine göre, şimdi "ehvenişer" dışındaki konulara geçiyoruz :) Göreyim sizi! Yoksa konu tek bir kelimenin konusu olup kalacak. Halbuki sevgili Yaprak Onur ne kadar faydalı bir konu katmıştı forumumuza.


Çevrimdışı Ozymandias

  • **
  • 200
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #37 : 12 Mart 2017, 00:38:53 »
@Lordmuti

Kelimeye karşı dersek yanlış anlatmış oluruz. Bu duruma karşı diyelim. Bence ''ehvenişer'' i sokaktaki 1000 kişiden 1'inin ancak biliyor oluşu çok belirgin. Bu belirginliğe rağmen ''ehvenişer'' in bilinen bir kelimeymiş gibi muamele görmesi bu duruma samimiyetsiz bir yaklaşım olduğunu düşünmeme neden oluyor. Belki bana denk gelmedi belkide hatırlayamadım ilk defa burada duydum. 4 Senedir aktif kitap okuyorum.

@mit

Söylediğini anlıyorum. Bu muhalefet durumunu özel kılan ise hatırladığım kadarıyla 5-6 tane mesajıma olumsuz bakıldı bunlardan 4 tanesinden rahatsız oldum ve 3 tanesi senin tarafından yapıldı. Haliyle bu durum dikkatimi çekti. Eğer yazdığında samimiysen bakış açılarımız cidden farklı demektir. Korktuğum ise samimi olmama ihtimalin. Bilmediğim bir durumdan dolayı duyduğun antipati.

@yaprak.onur

Sadece mit'in yazdığından bir rahatsızlık hissetmem dışında iyi bir tespit . Görüşümde iddialıyım o yüzden 20 kişiye sorma ve bunuda paylaşma ihtiyacı hiseettim.

@Fırtınakıran

Haklısın fikir alış-verişimizi bitirelim yeni konuya geçelim :)

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #38 : 12 Mart 2017, 07:54:24 »

Söylediğini anlıyorum. Bu muhalefet durumunu özel kılan ise hatırladığım kadarıyla 5-6 tane mesajıma olumsuz bakıldı bunlardan 4 tanesinden rahatsız oldum ve 3 tanesi senin tarafından yapıldı. Haliyle bu durum dikkatimi çekti. Eğer yazdığında samimiysen bakış açılarımız cidden farklı demektir. Korktuğum ise samimi olmama ihtimalin. Bilmediğim bir durumdan dolayı duyduğun antipati.

Yanlış düşünüyorsun sevgili Ozymandias. Ve nedenini anlıyorum, çünkü "yazarak" anlaşmaya çalışıyoruz. Birbirimizin yüz ifadelerini ve mimiklerini görmüyoruz. Dolayısıyla da yazılanları nasıl okursak öyle anlıyoruz. Benim samimiyetle yazdığım bir şeyi sen antipatiyle yazılmış gibi okursan yanlış anlarsın. Forum ortamlarında çok sık görülen ve bazen gereksiz tartışmalara yol açan bir durum bu. Forum deneyimin az sanırım? Meraktan sordum, yanlış anlama.

İkincisi ben 36 yaşındayım, 25-26 yıldır aralıksız kitap okuyorum; eski kelime haznem nispeten geniştir ve ehvenişer bana çoook normal geliyor. Sen 4 yıldır aktif olarak okuduğunu söylemişsin. İşte ben de tam olarak bunu anlatmaya çalışmıştım. Sana anormal gelmesi çok normal :) Onun için yeni bir kelime öğrenmenin tadını çıkar. Kitap okumanın faydalarından biri de bu değil mi zaten?

Son olarak ben 2009'dan beri bu forumdayım. Bugüne kadar kimseye kasten kötü muamele ettiğim, samimiyetsizce davrandığım olmadı. Hep seviyeli ve samimi davrandım, içimden geçeni dürüstçe söyledim. Bu sayede forumun "İhsan ağabeyi" oldum, hatta yöneticiliğine kadar yükseldim çok şükür. Bir yönetici olarak hiçbir üyeye düşmanlık etmek gibi bir lüksüm yok. Ama ondan önce, bir insan olarak, karakterimden ötürü de böyle bir şey yapmam zaten. O yüzden lütfen yanlış düşüncelere kapılıp boşu boşuna kendini sıkma :)

Yayıncılık sektöründen 3 farklı kişinin de görüşünü aldığımıza ve çoğunuz fikirlerini belirttiğine göre, şimdi "ehvenişer" dışındaki konulara geçiyoruz :) Göreyim sizi! Yoksa konu tek bir kelimenin konusu olup kalacak. Halbuki sevgili Yaprak Onur ne kadar faydalı bir konu katmıştı forumumuza.

Bu lafın altına imzamı atıyor ve sizi çok sansasyonel bir çeviri olayına davet ediyorum :) Eski bir konu ama hazır böyle bir başlık açılmışken tartışalım.

Küçük Prens'te şöyle bir cümle var:

Heureusement pour la réputation de l’astéroïde B 612 un dictateur turc imposa à son peuple, sous peine de mort, de s’habiller à l’européenne.

Bildiğiniz gibi bu eserin yayın hakları çok uzuuuuun bir zamandır Mavi Bulut'ta olduğundan biz bunu yıllardır Türkçede şöyle okuduk:

Ama, asteroid B612’nin şansına; dediği dedik bir Türk lider, karşı çıkanları ölüm cezasıyla tehdit ederek, halkının Avrupalılar gibi giyinmesini şart koştu.

Ama bu çeviri sansürlü. Fransızca aslına iyi bakın, kolayca tanınan bir kelime göreceksiniz orada: dictateur

Geçen sene Küçük Prens'in telifi düştü ve eser serbest kaldı. Bunun üzerine kitap piyasasında tam bir Küçük Prens patlaması yaşandı bildiğiniz gibi. Ve bunun sonucunda tam da bu cümlede büyük bir muhalefet yaşandı. Çünkü bazı yayınevleri çevirinin aslına sadık kalarak kitaplarında şu cümleye yer verdiler:

Mutlu bir olay B 612 gezegeninin üne kavuşmasını sağladı: Bir Türk diktatör, halkını ölümle tehdit ederek Avrupalılar gibi giyinmeye mecbur etti.

Bu İthaki çevirisi. Ve kitabı okuduğumda şok olmuştum! Çünkü daha önce farklı baskılarını 5-6 kez okumuş olmama rağmen böyle bir şey hatırlamıyordum. Sinirlendim, kızdım. Sonra bir durdum... Hemen internete girdim, orijinal metni buldum ve... yukarıdaki Fransızca cümleyle karşılaştım. Çeviri doğruydu.

Diktatör olarak çeviren tek yayınevi İthaki değil, onu baştan belirteyim. Boşuna adamlara kızmayın. Hatta şu sitede her yayınevinin çevirisi çok güzel bir şekilde karşılaştırılmış, bakmanızı tavsiye ederim: http://www.yamanahmet.com/kucuk-prens-ve-ataturk/

Niyetim Küçük Prens'in yazarı Antoine de Saint-Exupéry'yi eleştirmek de değil; adam kitabı 1943'te kaleme almış. Kim bilir Fransızlara bizi ve Atatürk'ü nasıl tanıtıyorlardı, neler diyorlardı o zamanlar. Bir de diktatörün dilimize sonradan geçen bir kelime olduğunu ve aslında "dikte eden" manasına geldiğini de unutmamak gerek tabii.

Benim tartışmak istediğim asıl konu bu çeviri patlamasından sonra aslına sadık, birebir çeviri yapan yayınevlerinin sosyal medyada hakarete uğraması, hatta haklarında boykot çağrısı yapılması. Türkiye'deki siyasi ortam nedeniyle "bilerek" diktatör yazdıkları ve yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü karalamaya çalıştıkları zannedilmiş :) Kimse de kalkıp bunun doğrusu ne diye bakmamış, tartışmamış.

Peki ben size soruyorum: Bunun doğrusu ne? Sizce sansür yapılması, yumuşatılarak yazılması doğru mu? Yoksa aslına sadık bir şekilde diktatör olarak mı bırakılmalı? Buraya bir dipnot mu eklenmeli? Yoksa bu cümle tamamen atlanmalı mı?? (Bazıları onu da yapmış)

Siyasetten uzak, çeviri üzerine yorumlarınızı bekliyorum. Çeviride sansür olmamalı deyip duruyoruz. Siz olsanız ne yapardınız bu durumda? :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Ozymandias

  • **
  • 200
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #39 : 12 Mart 2017, 09:27:55 »
@mit

Sevgili mit iletişimimizdeki sorunun nedenini anlamış bulunmaktayım. (Fikir alışverişinin öznesi olmama rağmen olayı tamamen kavramak çok vaktimi aldı. O yüzden dışardan bakan birisi için durumu anlamak vakit alacaktır.)

Ehvenişer kelimesinin sana normal geldiğini ve kelime haznenin çok geniş olduğunu tahmin etmek kolay. Edebiyat dünyasına bana göre çok daha hakim olduğuna eminim.

36 yaşında 25 yıldır aktif okuyan edebiyat üzerine bir forum sitesinde hem yönetici hemde ''İhsan abi'' denilen biri olarak bildiklerine aşırı bir özgüvenle yaklaşmanı doğal karşılıyorum. Bu aşırı özgüven sebebiyle mesajlarında genel anlamda 'ben bilirim' havası hakim.(''Hayır canım ne alakası var ?'' dersen buna fazladan örnek verebilirim.Edebiyat dünyasında benden çok şey bildiğine emin olduğumu tekrar belirtiyorum)  İletişimimizdeki sorunun temelinin karakterimde herhangi birinin bana anlamsız bir şekilde üstten bakmasına tahammülümün az oluşu. Durumumuzdaki karışıklığın sebebide edebiyat bilgin ne kadar çok olsada ehvenişer kelimesinin ne sıklıkla biliniyor oluşunun edebiyat bilgisiyle alakasının olmayışı. Bunun bilgileri yordayarak yeni bir bilgiye ulaşma yeteneğiyle alakalı oluşu.




Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #40 : 12 Mart 2017, 09:39:37 »
Öncelikle, o cümleyi okur okumaz yaşayacağım duyguları özetleyeyim: "Ne?! Nasıl yani?! Kim?! N'oluyor?!" sorularıyla burnumdan solurdum.

Bu tepkimi değerlendirerek cevabım, çevirini sansürsüz ve dipnot eklenmesi yönünde olacak. Ama bu da bir başka sorunu doğuruyor: "Ne yazılacak?" Sadece 1942'de kaleme alındığı belirtilse, İsmet İnönü'den mi bahsediliyor diye yorumlanacak. Fransızların o zamanki Türkiye'ye bakış açısı belirtilmeye çalışılsa "Bize gıcıklardı!"ya meyleden anlamlar çıkacak. Tartışma yine olmadık yerlere çekilecek :-\

Karar veremediğim tek şey dipnotun cümleye nasıl açıklık getireceği :-\ Hay bin kunduz! Çık şimdi işin içinden, tabii çıkabilirsen! :-\

Çevrimdışı Everfever

  • *
  • 57
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #41 : 12 Mart 2017, 10:03:25 »
Daha eski bir çeviri hikâyesi vardır. Paulo Coelho, Simyacı romanında küçük bir İspanyol çocuğunu bir müslüman ülkesine götürür ve orada ona, "kulelere çıkıp ağıtlar yakıyorlardı," dedirtir. Bahsettiği şey ezan. Ancak çocuk hayatında ilk kez duymuş. Bu şekilde yorumlaması çok normal. Yazar ezanı ilk kez duyan birinin tepkisini yazmış. Bunu, "müezzin minareden ezanı okudu," diye çevirmek doğru olur muydu? Yoksa yazar ne dediyse onu mu çevirmeli?

İdealler ile gerçekler çok farklı şeylerdir. İdeal olanı çeviride kesinlikle hiç sansür olmamasıdır. Ancak mevcut durumda, ideal olanı, doğru olanı, sansürsüz bir şekilde yaptığınız için boykot edilecek olsanız, para ve itibar kaybedecek olsanız, belki de işinizi kaybedecek olsanız, o kadar da idealist olur muydunuz? Hele ki laf anlatıp kendinizi açıklamak istediğiniz kitle kulaklarını tıkamış, gözlerini kapatmış, durmadan bağırıyorsa (bu tabirim belirli bir kitleye özel değildir, siyasi spektrumun her renginde böyle kitleler vardır).
Kaldı ki bu kitleler okumanın, iletişim kurmanın amacından tamamen uzaktır. Ne için kitap okuyorsunuz? Kendinizi olumlamak için mi? Hayatınızdaki hiçbir kabulü sınamamak, daima tasdiklemek için mi? Birileri herhangi bir inancınıza/düşüncenize karşı bir argüman getirdiğinde, mantıklı, sağlam bir argüman üretmek, düşüncenizi medenice konuşarak, yazarak savunmak yerine fiziksel ve manevi baskı kurmak neden?

Doğrusu olduğu gibi çevirmektir ama yumuşatana da, cümleyi olduğu gibi atana da kızamam. Dipnot olmaz, ne diyeceksiniz dipnotta?

Not: Yanlış anlaşılmasın diye tekrar tekrar söylüyorum. Bahsettiğim tavırdaki kitlelerin siyasi spektrumda herhangi bir görüşle sınırlı olduğunu düşünmüyorum. Aksine tüm görüşlerde bu tür insanların olabileceğini ve olduğunu düşünüyorum.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #42 : 12 Mart 2017, 10:16:22 »
Öncelikle, o cümleyi okur okumaz yaşayacağım duyguları özetleyeyim: "Ne?! Nasıl yani?! Kim?! N'oluyor?!" sorularıyla burnumdan solurdum.

İşte ben de tam olarak öyle olmuştum ilk okuduğumda :D

Simyacı örneği de çok ilginçmiş gerçekten Kemal Bey :) Sanki bunu da daha önce duymuştum gibi ama tam hatırlayamadım. Ve dediklerinize de aynen katılıyorum.

Dipnot olarak, "Buradaki diktatör sözcüğü yazara aittir. Cümle orijinaline sadık bir şekilde çevrilmiştir," gibi bir şey yazılabilir diye düşündüm.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #43 : 12 Mart 2017, 10:34:00 »
Şimdi bir şey diyeceğim ama vurmayın bak, baştan anlaşalım :D

Bence diktatör denmesinde sıkıntı yok. Diktatörlük müessesesi doğal olarak kötü olmak zorunda olan bir şey değil bana göre. Bu nedenle diktatör kelimesinin Atatürk için kullanılmasında bir sıkıntı olmamalı. Çünkü Atatürk bir diktatördü. İyi bir diktatördü, halkın isteklerini ön plana alıp kararlarını buna göre aldı. Günümüzdeki bazı "diktatör olmayan" liderlere göre çok daha iyi şeylere imza attı.

Tabii şu anda diktatör kelimesi Latince'den gelen dikte eden mutlak güçlü lider anlamı yerine halkı baskı altına alan, özgürlükleri kısıtlayan bir lideri ifade etmek için kullanılıyor. Diktatör dendiği zaman çoğu insanın aklına bu anlam geliyor, bu nedenle tepki verilmesi doğal.

Buradan da genel olarak şöyle bir soruya gelmek istiyorum: Kelime ortaya çıktığında asıl anlamı farklı olan; ancak zamanla iyi ya da kötü bir anlam kazanmış kelimeleri çeviride nasıl kullanabiliriz?

Mesela diktatör'ü olduğu gibi çevirip altına da açıklama olarak benim üstte yazdığım kelimenin orijinal anlamı budur şeklinde bir açıklama yazılabilir mi, bu doğru olur mu?

Ya da şıllık kelimesi var. Benim bildiğime göre aslen boyanıp süslenmiş güzel kadın gibi bir anlama geliyor. Ama günümüzde daha farklı bir anlamı ifade etmek için kullanılıyor. Bu kelime bir kitap çevirisinde ilk anlamıyla kullanılıp, alta da açıklama şeklinde kelime şu anlamda kullanılmıştır gibi bir şey eklenebilir mi?



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı yaprak.onur

  • **
  • 150
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
    • Blog
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #44 : 12 Mart 2017, 11:51:27 »
Küçük Prens hakkında açıkcası ikilemde kaldım, neden? Yazar kendi görüşü çerçevesinde bir kelime kullanmış ve bunun sansürlenmeden çevirilmesi gerektiğine inanıyorum fakat Lordmuti de iyi bir noktaya parmak başmış, yazar bu sözcüğü olumsuz anlamda kullanmıyor fakat sözcüğe Türkçe'de olumsuz bir anlam yüklenmişse o zaman belki de gerçekten lider olarak kullanılmalı. Kısacası çok ince bir çizgi var sanki, yazarın tam olarak ne demek istediğini çok iyi kavramak bunun için de onun içinde yaşadığı tarihsel koşulları ve siyasi görüşlerini iyi irdelemek gerekiyor.
Böyle bir durumda dipnot kullanmaya ise karşıyım, sözcük seçimi zaten her koşulda yazara aittir ve öyle olmalıdır.

Simyacı konusunda ise kesinlikle yazarın yazdığı şekilde çevirilmesinden yanayım, sizin de belirttiğiniz gibi karakter ilk kez gördüğü ve duyduğu bir şeyi betimliyor. Sonuçta yazar da aslında bahsettiği şeyin ezan olduğunu biliyor fakat bu şekilde dile getirmiyor.

Sansürsüz yayınlama ve boykot konusu ayrı bir tartışma; herhangi bir yöntemini seçerek bir kesimi kaybederken diğer kesimi kazanacaksınız. Küçük Prens örneğinde, yumuşatmadan çevirilirse bilinçli okuyucu başka kitaplarda da sizi tercih etmeye başlayacak zira yazara herhangi bir sansür uygulamadığınızı bilecek. Kısacası iki ucu... şey, neyse sulandırmayayım. :) Çevirmenlerin çevirdikleri kitaplar yüzünden yargılandıkları sevgili ülkemde seçim yapmak gerçekten zor.

Sansür uygulanmaya başladığında bunun nerelere kadar gidebileceği de tartışılması gereken bir konu halini alıyor. İthaki'ye Marslı hakkında gelmiş bir (hadi kibarca söyleyeyim) <a href="https://www.facebook.com/ithakigunlukleri/photos/a.113600838987620.1073741828.112164229131281/269237400090629/?type=3&amp;theater" target="_blank">eleştiri[/url] vardı. Sansür başladıktan sonra, bu sefer de bu şekilde düşünen kişiler tarafından başka şeylerin sansürlenmesi istenecek, ardından başka bir düşünce başka bir şeyin sansürlenmesini isteyecek, nerede dur diyeceğiz.

Sevgili @mit, süper bir konuya parmak basmışsın, teşekkürler! :)


Sonradan gelen not: mit'in verdiği linkteki çevirilere baktım da otoriter bir Türk lider orta yolu bulan bir yaklaşım gibi geldi.

"Bir harekete dönüşmediği, fiziksel olarak bir varlık elde etmediği sürece düşünceler gelip geçicidir ve ortaya çıktıkları anda eriyip yok olurlar. Seni bir seçim yapmak zorunda bırakmadıkları, ne kadar önemsiz olursa olsun bir eylem ya da harekete neden olmadıkları sürece anlamsızlardır. Harekete geçiren düşünceler tehlikeli olabilir. Geçirmeyenlerin hiçbir anlamı yoktur."
- Adalet, Ann Leckie