Sekizinci sezonun senaryosunu okumuşsunuzdur. Gerçi ortamlarda kaç senaryo var haberim yok ama ben aşağıda yer alanı okudum. Eğer aynısını okumuşsanız hele birkaç kelam edelim.
http://www.desinerd.co.in/game-of-thrones-season-8-leaks-spoilers/Öncelikle ben de herkes gibi bu senaryoyu sahici bulmadım. Güzel yazılmış ama bütünüyle tatmin etmedi. Tutarsız ve saçma yer çok ama son sezona falan bakınca da saçma demeye korkuyorum çünkü artık bazı saçmalıklara alışmış durumdayız. Saçmalık görmeyince garipsiyoruz artık.
Neyse. Ama senaryoya göre olan son beni etkiledi, itiraf edeyim. Özellikle altıncı bölümdeki
last scene kısmını okurken ürpermedim değil. Tam bir buruk son. Bir yiğit, yorum kısmına, it's not "bittersweet" it's BITTERSHIT!, diye yazmış haha komik çocuklar bu ecnebiler. Kendisine hak verdim ama bu buruk son biraz abartılıyor bence. Açayım.
Okuduğumuz her fantezi eseri siyah ve beyazın daha doğrusu zıtlıkların mücadelesinden oluşur. O evreni var eden zıtlıklardır. Yani mantıken dünyadan tatlıyı yok ettiğinizde aslında acıyı da yok etmiş olursunuz. Karşıtını yok ettiğiniz şeyi de kendi ellerinizle öldürüyorsunuz aslında. Ki benzeri düşünce ve tartışmalar Antik Yunan'da bile vardır. Yani büyük eserlerde bence her daim zıtlıklar hüküm sürmeli. Bir istisna Yüzüklerin Efendisi'nde vardır. Bilirsiniz, sonu muhteşem derecede iyimserdir ve karakterler de ya ak ya karadır, içlerinde dahi bir zıtlık taşımazlar. Filmini izleyince güzel ama kitapları okuyunca karakterlerin de yavan kaldığını göreceksinizdir, bence.
Zaman Çarkı'nı okuduysanız şu hayattaki en muhteşem buruk sonlardan birini görmüşsünüzdür. Ve yazarın zıtlıklar konusuna nasıl mantıklı açıklama getirdiğini de biliyorsunuzdur.
Ha? İşte bu seri de, BVAŞ, baştan sona kendisini tamamlayan bir hikâye. İşte bu sebepten tamamen iyiliğin ya da tamamen kötülüğün dünyayı kaplayacağını umut etmek doğru olmaz diye düşünüyorum. Yani bence birilerinin tahta oturup, güzel havaya bakarak hadi yönetelim şu ülkeyi şekerim demesiyle, Akgezenlerin herkesi katledip egemen olması aynı ölçüde imkânsız. Tıpkı adam akıllı her kurguda olduğu gibi, burada da her şey bir döngü ve anıdan ibaret. Gerek diğer fantastik eserlerde, gerekse de Nietzsche, Steinbeck okurken bile bu döngüyle karşılaşabilirsiniz. Yaşamı var eden budur.
Bu yüzden senaryodaki son kısım hoşuma gitti ve gayet buruk ve makul buldum. İnsanların doygunluk yaratacak bir nihai son görmek istemesinin sebebi ise, o anı fazlasıyla değerli kılacaklarını düşündükleri için bence. Her nasıl geçmiş günümüzün bir anısıysa, günümüz de geleceğin bir anısı ve günümüze net bir son vermek aslında geleceğin özgün şekilde biçimlenmesini engellemektir bana göre. Ki bu dediğim klasik, sığ mantık olan;
ve mutlu yaşadılar, çocukları da, torunları da, torunlarının torunları da, onların torunları da, kolaycı çözüme kapı açıyor. Geçmişe bakıp deriz ya keşke şu zamanda yaşasaydık diye, işte gelecekteki insanlar da bizim zamana bakıp keşke o vakitte yaşasaydık diyecekler. İşte bir önceki cümle bu cümbüşün sona ermeyeceğini ve ermemesi gerektiğini gösteriyor. Kısacası bir Jon Snow ölüp yenisi doğmalı veya bir Akgezen kral. Birini tamamen ortadan kaldırmak diğerini lüzumsuz kılar.
Ha belki yönetim biçimi değişmese de yönetimin şekli değişecektir. Hobbes'ın sevdiği katı kurallar yerine iyimser bir ağabeyimizin,
çoğunluk bir hükümet değişikliğini arzu ettiği takdirde, devletin politik kurumları vatandaşlarına, kan dökmeksizin hükümet değişikliğini gerçekleştirmeyi mümkün kılıyorsa, o devlet politik olarak özgürdür, diye söylediği bu biçime yaklaşacaktır belki de, ne kadar yaklaşabilirse artık.
Peki sizin, kötülüğü dünyadan yok etme şansınız olsaydı, gerçekten eder miydiniz? Cevabınız evetse, size Zaman Makinesi'ni okumayı öneriyorum. Sadece iyiliği bilenlerin ne duruma gelebileceğini görmeniz için. Cevabınız hayırsa, sizin fikirlerinizi de duymak isterim.