31
Kurgu İskelesi / Ynt: Sakalından Evren Yaratan Adam
« : 23 Ağustos 2012, 19:57:01 »
Öncelikle Merhabalar,
Yazı okunaklı; ancak akışını baltalayan bazı kelime tekrarlarına, bununla beraber sözcük dağarcığı kıtlığına sahip. Sakal, kaş, tel gibi kelimeler bu kısalıkta bir yazı için gereğinden fazla kullanılmış. Yani yalnızca 'fikir'de ve 'aktarım'ında değil, yazınsal yeterliliğinde de bazı sorunlar var.
Fikirden kastım ise, hikayenin zihindeki tasarımı oluyor. Yazıya geçirmeden önce ne anlattığını bilmeyi gerektiriyor. Saçmalama olarak görmüyorum paylaşmınızı kesinlikle. Amma velakin yazının bir amacı, hiç değilse bir fikri/anlattığı olmalı. Öykünüz, insan özellikleri taşıyan bir Tanrı'nın evren yaratımını ve sonrasını kapsıyorsa, bana kalırsa o özellikleri o kadar 'bağırmamak' lazım. Oturuyor denildi, canı sıkılıyor denildi, bir de üzerine kel denildi ve daha başında biraz abartıya kaçıldı. O kıvamı iyi tutturmak yazarlığın kendisi oluyor işte.
Bir de böyle mistik ve soyut öykülemelerde kullanılan dil de yapıcı, özgün, soyut, estetik olmalı bence. Sadece öyküyü oluşturan sıralı olay cümlelerini okumak insanları tatmin etmekten uzak kalıyor artık. İlla şiirsel bir uslüba sahip olması gerektiğinden değil; fakat haz uyandırması, okuyucunun ağzında hoş bir tat bırakması gerektiğinden.
Kaleminize sağlık. Umarım kendinizi giderek geliştirir ve günün sonunda bu işin ehli yazarlardan biri haline gelirsiniz.
Yazı okunaklı; ancak akışını baltalayan bazı kelime tekrarlarına, bununla beraber sözcük dağarcığı kıtlığına sahip. Sakal, kaş, tel gibi kelimeler bu kısalıkta bir yazı için gereğinden fazla kullanılmış. Yani yalnızca 'fikir'de ve 'aktarım'ında değil, yazınsal yeterliliğinde de bazı sorunlar var.
Fikirden kastım ise, hikayenin zihindeki tasarımı oluyor. Yazıya geçirmeden önce ne anlattığını bilmeyi gerektiriyor. Saçmalama olarak görmüyorum paylaşmınızı kesinlikle. Amma velakin yazının bir amacı, hiç değilse bir fikri/anlattığı olmalı. Öykünüz, insan özellikleri taşıyan bir Tanrı'nın evren yaratımını ve sonrasını kapsıyorsa, bana kalırsa o özellikleri o kadar 'bağırmamak' lazım. Oturuyor denildi, canı sıkılıyor denildi, bir de üzerine kel denildi ve daha başında biraz abartıya kaçıldı. O kıvamı iyi tutturmak yazarlığın kendisi oluyor işte.
Bir de böyle mistik ve soyut öykülemelerde kullanılan dil de yapıcı, özgün, soyut, estetik olmalı bence. Sadece öyküyü oluşturan sıralı olay cümlelerini okumak insanları tatmin etmekten uzak kalıyor artık. İlla şiirsel bir uslüba sahip olması gerektiğinden değil; fakat haz uyandırması, okuyucunun ağzında hoş bir tat bırakması gerektiğinden.
Kaleminize sağlık. Umarım kendinizi giderek geliştirir ve günün sonunda bu işin ehli yazarlardan biri haline gelirsiniz.